Hava Durumu

#Avukat

Yeni Marmara Gazetesi - Avukat haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Avukat haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Avukat Fatma Pehlivan:  "İnşallah kimse trafikte böyle bir şiddete bir daha maruz kalmaz" Haber

Avukat Fatma Pehlivan: "İnşallah kimse trafikte böyle bir şiddete bir daha maruz kalmaz"

Antalya'da araç kullanırken tartıştığı sürücünün kendisine bilerek çarpıp yoluna devam ettiğini ileri süren Avukat Fatma Pehlivan, şikayetçi oldu. Pehlivan, "Aracıma çarptıktan sonra uzaklaştı. Böyle magandalıkların ne kadınların ne de başka sürücülerin başına gelmesini istemiyorum. İnşallah kimse trafikte böyle bir şiddete bir daha maruz kalmaz" dedi. Antalya'da geçtiğimiz cuma akşamı Avukat Fatma Pehlivan, iş çıkışı evine giderken trafikte tartıştığı sürücünün hedefi oldu. Kameralara da yansıyan olayda başka bir otomobil sürücüsü Pehlivan'ın aracını sıkıştırdı, ardından direksiyonunu üzerine kırarak çarpıp yoluna devam etti. Olayı yargıya taşıyan Pehlivan, sürücü hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. "Tehditler savurup aracımı hedef aldı" Olay anını anlatan Avukat Pehlivan, "10 Ekim Cuma günü akşam saatlerinde ofisimden çıkıp evime gitmek üzere yola çıktım. Doğu Garajı istikametine doğru ilerlerken şerit değiştirmek için sinyal verip yavaşça sola geçmeye çalıştığım sırada, arkamdaki araç sürücüsü yüksek sesle kornaya basmaya başladı. İlk etapta plakam düşmüş olabilir ya da aracımda bir sorun vardır diye düşündüm. Bunun üzerine camı indirip neden korna çaldığını sordum. Sürücü, 'Eğer aracımın önüne geçersen aracına vururum' sözleriyle beni tehdit etti. Yan koltukta bulunan kadın da müdahale ederek 'Onur yapma' dedi ancak sürücü bu kez de 'Bir daha önüme geçmeye kalkarsan aracına arkadan geçiririm' diyerek tehditlerini sürdürdü. Ben de bunun suç teşkil eden bir davranış olduğunu söyleyerek görüntü kaydı alacağımı ifade ettim. Bu sırada argo ifadelerle hakarette bulundu ve aracını üzerime sürerek bilerek çarpıp yoluna devam etti" dedi. Pehlivan, olay sonrası karakola gitmek yerine doğrudan adli mercilere başvurma yolunu seçtiğini belirterek, "Karakolda vakit kaybetmek yerine süreci doğrudan savcılığa taşımak istedim. Aracımda bir çocuk da olabilirdi veya bana o yaptığı şiddet sadece aracımla da kalmayabilirdi. İnşallah kimse trafikte böyle bir şiddete bir daha maruz kalmaz" şeklinde konuştu.

Müvekkillerini tahliye sözüyle dolandıran avukat suçüstü yakalandı Haber

Müvekkillerini tahliye sözüyle dolandıran avukat suçüstü yakalandı

İstanbul'da daha önce 'dolandırıcılık' suçundan suçüstü yapılarak tutuklanan avukat, girdiği cezaevinde bulunan bir mahkumu dolandırdı. Tahliye olan avukat, şikayet üzerine dolandırıcılık yaptığı esnada gözaltına alındı. Avukat, çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. Avukat S.K. 16 Haziran 2025 tarihinde sahte tahliye evraklarıyla bir vatandaşı dolandırmış ve yapılan ihbar ile suçüstü yapılarak gözaltına alındıktan sonra 'resmi belgede sahtecilik' ve 'nitelikli dolandırıcılık' suçlarından tutuklanmıştı. Cezaevine giren avukat, cezaevinde bulunan mahkum Ferhat S.'ye tahliye sözü verdi. Bir süre sonra tahliye olan avukat S.K., tahliyesine söz verdiği tutuklu Ferhat S.'nin ailesinden, müştekilere verilecek vaadiyle bir milyon 300 bin TL para aldı. S.K., aldığı paraları 1. Sulh Ceza Hakimliği'ne yatırdığına dair sahte evraklar oluşturarak aileye gösterdi. Müştekiler, avukatın kendilerinden 600 bin TL daha para istemesi üzerine dolandırıldıklarını anlayarak savcılığa başvurdu. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Özel Suçları Soruşturma Bürosu Başsavcı Vekili Onur Yılmaz koordinasyonu ile Cumhuriyet Savcısı Zafer Küçük tarafından yapılan soruşturma kapsamında, Avukat S.K. adliyede para aldığı esnada polis ekipleri tarafından suçüstü yakalanarak gözaltına alındı. "Almış olduğum paralarda bunlara ilişkin giderler ve teminatlardır" Avukat S.K. verdiği ifadesinde, "4 vatandaşın vekaletlerini aldım, bunların avukatlık işlerine ilişkin olarak takiplerini yapacaktım. İlk etapta 300 ve 355 bin dolar olan 2 tane senede ilişkin olarak ihtiyati haciz talebinde bulundum. Bunlara ilişkin olarak evraklarım vardır. Almış olduğum paralarda bunlara ilişkin olarak giderler ve teminatlardır. Hali hazırda para teminata dahi yetmemektedir. Ben üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Kimseyi tahliye veya beraat ümidiyle kandırmadım. Bu yönüyle menfaat teminim olmadı. Bugün almış olduğum 10 bin TL para vatandaşın bana pasaportunu almam için ödediği paradır. Bu para 600 bin değildir, zaten 600 bin TL'yi saymam mümkün değildir" dedi. Avukat S.K., 'nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik' suçlarından İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliği'nce tutuklandı.

Aren'i hastanelik eden cani kendisini ispatlamak için tahliyesini talep etti Haber

Aren'i hastanelik eden cani kendisini ispatlamak için tahliyesini talep etti

Denizli'de 2 yaşındaki Aren bebeği darp ederek hastanelik eden annesinin sevgilisi ve annesinin yargılandığı davanın devam eden duruşmasında avukatlar, annenin de tutuklu yargılanarak cezalandırılmasını talep etti. Tanık doktorlar Aren bebeğin hastaneye kaldırıldığı gün annesinin çocukla ilgilenmediğini ve bir üzüntü yaşamadığına dikkat çekerek, anne S.D.B.'ye Aren bebeğin vücudundaki geçmişe yönelik darp izlerini sorduklarını, annenin ise ısrarla Aren'in daha önce darp edilmediğini ifade ettiğini söyledi. Aren'i darp eden sanık ise suçlamaları kabul etmeyerek kendisini aklaması için tahliyesini talep etti. 30 Nisan 2025 tarihinde Sarayköy ilçesine bağlı Aşağımahalle'de meydana gelen olayda; eşinden bir süre önce boşanan S.B.D., başı, yüzü, sırtı ve vücudunun çeşitli yerlerinde darp izleri bulunan 2 yaşındaki oğlu Aren'i Sarayköy Devlet Hastanesi'ne getirdi. Aldığı darbe nedeniyle sağ gözü tamamen kapanan ve sağ kolunda yara oluşan bebeğin vücudunda oluşan darp izlerinden şüphelenen hastane personellerinin durumu polis ekiplerine bildirmesi üzerine araştırma başlatıldı. Konuyla ilgili olarak ifadesine başvurulan anne S.B.D., çocuğunu birlikte yaşadığı erkek arkadaşı S.D.'nin darp ettiğini öne sürdü. Yaşanan olayın ardından başlatılan soruşturmada Aren bebek koruma altına alınırken, sanık S.D tutuklanarak cezaevine gönderildi. Sarayköy 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada Aren bebeği temsilen avukatı Ecem Çağatay, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının avukatları, sanık S.D.'nin avukatı salonda hazır bulundu. Sanık S.D., tutuklu bulunduğu cezaevinden anne S.B.D.'nin avukatı ise SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) aracılığıyla duruşmaya katılırken anne S.B.D., duruşmaya katılmadı. Narin Güran cinayetinde Diyarbakır Baro Başkanlığının davaya katılmasıyla başarılı sonuçlar elde edildiğini ve bu durumun emsal niteliğine sahip olduğunu ifade eden Denizli Baro Başkanlığı ile Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği davaya katılma talebinde bulundu. Mahkeme heyeti ise Denizli Baro Başkanlığı ile Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği'nin davaya katılma talepleri suçtan zarar gören sıfatlarının bulunmadığı gerekçesiyle reddetti. Aren'i tedavi eden doktorlar tanık oldu Aren'in vücudundaki geçmişe yönelik yaralanmaları anne S.B.D.'ye sorduklarında ısrarla darp edilmediğini yanıtını aldıklarını ifade eden Acil Servis Doktoru Neslihan Sağlam, "Aren'in her yerinde çok sayıda darp izi mevcuttu. Uyku halindeydi, genel durumu çok kötüydü. Tomografisinde kırıkları olduğunu ve eski yaralanmaları olduğunu gördüm. İç organlarının yaralanmaması, beyin kanamasının olmaması şans eseriydi. Çocuğun ihtiyaçlarını biz karşıladık, kendi çocuğumun kıyafetlerini getirip verdim. Anne S.B.D., sadece ara ara bize Aren'in sağlık durumunu soruyordu. İfade vermek üzere gittiğini söyledi ve bir daha hastaneye uğramadı. Anons yapılmasına rağmen Aren'in yanına gelmedi. Anne S.B.D., bize ilk defa böyle bir olayın olduğunu, geçmişte herhangi bir darbın olmadığını söyledi. Aren'in kalçasında ve kolunda kırık olmuş ve iyileşmişti ancak daha önce bir hastaneye başvurusu yoktu. Anne S.B.D.'ye çocuğun vücudundaki geçmişe yönelik yaralanmaları sorduğumuzda ısrarla geçmişte darp edilmediğini söyledi. Aren'in vücudundaki yaralanmalar düşme sonucu oluşan yaralanmalar değildi. Vücudunda fazlaca darp izi mevcuttu" dedi. "Annenin tavırları oldukça soğukkanlıydı" Acil Servis asistan doktorlarından Ömer Faruk Aytürk ise "Aren'in vücudunda morluklar mevcuttu. İlk değerlendirmeme göre kafatasında kırık olabileceğini düşündüm. Çocuğun annesine hayati tehlikesinin bulunduğunu ilettim. Anne S.B.D.'nin canı acıyan ve canı yanan anne üzüntüsü yoktu. Ne olduğunu sorduğumda, "Ne olacak, babası dövdü" dedi. Babası nerede diye sorduğumda ise "İçmiştir, evde sızmıştır" yanıtını verdi. Annenin tavırları oldukça soğukkanlıydı. Aren'in kolunda bir kırık olduğunu ve kaynama olduğunu gördük. Çocuğun vücudunda küçük küçük hem yeni hem de geçmişe ait sigara ile uyumlu yanık izleri vardı. Sırtında noktasal morluklar vardı" ifadelerini kullandı. "Annesi bana iftira atıyor, tutuklu bulunduğum sürece kendimi ispatlayamam " Suçlamaları kabul etmeyen sanık S.D., "Olay günü S.B.D.'nin hesabında ama bana ait olan parayla kendisine otobüs biletini ben aldım. S.B.D.'ye bilezik vermiştim, bunları da götürmüş. Ben burada tutuklu bulunduğum sürece suçsuzluğumu ispatlayamam. S.B.D., bana iftira atıyor. Aramızda bir husumet bulunmuyor, neden yaptığını bilmiyorum. Aren'i ben darp etmedim. Serbest bırakılmayı talep ediyorum" dedi. Anne S.B.D.'nin avukatı ise, "Adli bir vaka olduğu için anne polislerin yanına giderek ifade vermiştir. Tanıklar bu durumu Aren ile ilgilenmedi olarak anlamışlar. Daha sonra ise Aren'e kıyafet getirmek için hastaneden ayrılmıştır" diyerek savunma yaptı. "Sanıkların olayı kapatmaya çalıştıkları ortadır" Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatları ise kasten öldürme suçunun oluştuğunu düşündüklerini, iki sanığında kasten öldürmeye teşebbüs suçundan yargılanmaları gerektiğini ifade ederek, "2 sanıktan da şikayetçiyiz. S.B.D.'nin tutuklanmasını talep ediyoruz. S.B.D., suçtan kurtulmaya çalışıyor. Sanıklar bebeğe eziyet suçunu işlemişlerdir. S.B.D.'nin annesiyle mesajlaşmalarından da anlaşılacağı üzere çocuğun farklı tarihlerde farklı yaralanmaların görülüyor. Sanıkların olayı kapatmaya çalıştıkları ortadır. S.B.D.'nin ifadesinin aksine korkmuş ve endişeli bir anne görünmediği ortadadır. Aren'in ölebileceğini öngörmelerine rağmen kafasına darbelerde bulunmuşlardır. Sanıkların en ağır cezayla cezalandırılmalarını talep ediyoruz" dedi. "Mağdura sanıklar tarafından sistematik olarak şiddet uygulanmıştır" Aren bebeğin annesinin de tutuklu yargılanmasını talep eden Aren bebeğin avukatı Ecem Çağatay, "Yargıtay'ın emsal kararına göre kasten öldürmeye teşebbüs suçunun oluştuğunu düşünüyoruz. Mağdura sanıklar tarafından sistematik olarak şiddet uygulanmıştır. S.B.D.'nin ifadesinde çelişkiler mevcuttur. Anne koruma yükümlülüğünü ihlal etmiştir. Anne bu duruma göz yummuştur. Annenin de tutuklu yargılanması kanaatindeyiz. Bu olaylarda Aren'in şiddet görmesine göz yumulduğu aşikardır. Davanın kasten öldürmeye teşebbüsten görülmesini, eğer bu reddedilirse çocuğa eziyet suçundan sanıkların yargılanmasını ve en üst hadden cezalandırmalarını talep ediyoruz" ifadelerini kullandı. Tarafların dinlenmesinin ardından mahkeme heyeti sanık S.D.'nin tutuklu yargılanmasının devamına, S.B.D.'nin tutuklanması talebinin reddine, S.B.D.'nin tutuksuz yargılanmasının devamına karar vererek duruşmayı erteledi. "Annenin bu şiddete göz yumduğu görülmektedir" Duruşma sonrası İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirlerine açıklamalarda bulunan Aren bebeğin avukatı Ecem Çağatay, "Burada bizim için önemli olan çocuğun üstün yararıdır ve sanıkların bu dosyada gerekli cezayı alması için elimizden geleni yapacağız. Tüm duruşma ve celse boyunca müvekkil Aren için annenin de tutukluluğunun gerektirdiğini yeniledik. Mahkeme tutukluluk talebimizi reddetti. Annenin adli kontrol kararının devamını sürdürdü. Burada gelmiş olan kati raporlara da baktığımızda çocuğun defalarca şiddete maruz bırakıldığı, gerek kalça kırığı gerek kemik kırığı, kolunda kaynamaya başlayan eski yaralanmalara işaret eden raporları gördük. Burada çocuğa yönelik bu şiddetin aylarca sürdüğü fakat annenin bu şiddete göz yumduğu görülmektedir, apaçık aşikardır. Biz bunu yineleyerek annenin burada adli kontrolle değil, tutukluluk şeklinde yargılamasını istedik. Sürecin en başından beri bunu düşünüyorduk. Aynı şekilde çocuğun üvey baba yönünden de şiddete maruz kaldığı açıktır. Raporlarla da sabittir şu an. Fakat biz bu süreç boyunca annenin ihmalini tekrar tekrar yineleyeceğiz" şeklinde konuştu. "İkisi de birbirine suçu atarak bu olaydan sıyırmaya çalışıyorlar" Anne ve üvey babanın birbirlerini suçlayarak olaydan sıyrılmaya çalıştığını vurgulayan avukat Çağatay, "Annenin beyanları şu yönde, "Sadece bu darp olayı bir kere oldu. Bu sebeple hastaneye geldik" diyor. Bütün aslında bu soruşturma aşaması bunun üzerine başlıyor. Fakat hastanede alınan işte gerek ilk Basit Tıbbi Müdahale ile giderilebilir olan rapora bakıldığında gerek kati rapora bakıldığında burada çocuğun geçmişe yönelik yaralanmaları göz önüne alınıyor. Anne tabiri caizse burada ilk açığını veriyor. Yani çocuk muhtemelen artık ciddi yaralanmalar sonucunda koma haline döneceği için anne korkuyor. Cinayet suçunu işlemekle yargılanmak yerine ihmalden ceza alacağını düşünerek çocuğu hastaneye getiriyor. Fakat burada dediğim gibi açığa çıkmış bulunuyor. Çocuğun üzerindeki yaralanmalarda raporlarla sabit. Tutuklu sanık, duruşmanın en başından beri hatta soruşturma aşamasının en başından beri bunu kabul etmiyor fakat burada tanıklarını da ifadeleri mevcut. Kendilerine ilk Sarayköy'e geldiklerinde kendilerini bir aile olarak, sanığı ise çocuğun öz babası olarak tanıtıyorlar. Dolayısıyla 3 kişilik bir ailede yaşıyorlar. Dışarıdan bir müdahale yok. Bunu gerek tanıklar da ikrar ediyor. Dolayısıyla bu ailenin içinde tek bir kişi zarar görüyor. Burada kim sorumlu ya anne ya baba dolayısıyla ikisi de birbirine suçu atarak bu olaydan sıyırmaya çalışıyorlar. Fakat burada aşikar olan ikisinin de bir işbirliği içerisine istikrarlı olarak çocuğa istismarda bulunduklarıdır" diye konuştu.

Avukatın fotoğrafıyla sahte kimlik kartı yapıp dolandırıcılık yaptılar Haber

Avukatın fotoğrafıyla sahte kimlik kartı yapıp dolandırıcılık yaptılar

Afyonkarahisar’da görev yapan avukat, kendi fotoğrafı kullanılarak başka bir isim ile yapılan sahte avukatlık kimliği ile dolandırıcılık yapıldığını fark edince savcılığa suç duyurusunda bulundu. Afyonkarahisar Barosu’na bağlı olarak kentte uzun yıllardır avukatlık yapan Emre Sagun, geçtiğimiz günlerde sınıf arkadaşları ve tanımadığı kişilerin sosyal medya üzerinden kendisine ulaştırdıkları kimlik ile adeta şok oldu. Dolandırıcıların kendi fotoğrafını kullanarak Ahmet Hakan Y. isimli İstanbul Barosu kimliği yaptıklarını ve bununla da ‘uzlaştırma, dava dosya ücreti’ gibi başlıklar altında tuzağa düşürdükleri vatandaşlardan para aldıklarını fark eden Sagun soluğu savcılıkta aldı. Sagun kimliği kullanarak dolandırıcılık yapan şahısların kullandıkları numaraları savcılığa verip haklarında şikayetçi oldu. Yaşanan olayın ardından İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine açıklamalarda bulunan Sagun, gerek hukukçu arkadaşlarının gerekse de vatandaşların bu tür olaylara karşı çok dikkatli olmalarını istedi. "Avukatlık adı altında benim fotoğrafımı kullanarak yaptıkları sahte kimliği paylaşmışlar" Avukat Emre Sagun, kimlik kartını görünce önce şaşırdığını ardından hemen gerekli mercilere şikayetlerini yaptığını ifade ederek, "Sınıf arkadaşlarım ve diğer müvekkillerimizden videolar ve benim fotoğrafımın bulunduğu kimlik kartının fotoğrafları geldi. Bazı insanlar sizlere sosyal medya hesaplarından mesajlar atıyorlar. Bu mesajlar genelde ‘tanışalım mı, konuşalım mı?’ şeklinde oluyor. Daha sonrasında ise görüşme WhatsApp üzerinden devam ediyor. Sizlerden uygunsuz fotoğraflar alıp sonrasında ise özellikle yakın çevrenizdeki kişiler ile bu fotoğrafları paylaşmakla ya da uygunsuz içerikleri savcılığa bildirip uzlaşma adı altında para talep ediyorlar. Siz de bu durumlardan korktuğunuz için şahıslara para veriyorsunuz. Bunu yapabilmek içinde avukatlık adı altında benim fotoğrafımı kullanarak yaptıkları sahte kimliği paylaşmışlar" dedi. "Vatandaşlar cinsel suçlarla tehdit edildiklerinde kesinlikle para yollamasınlar" Olayda tamamen bir tehdit ve şantajın olduğunu belirten Sagun açıklamalarını şöyle sürdürdü: "Kendileri avukatlık adı altında kimliği kullanıp, sizden para isteyerek ve fotoğraflarınızı paylaşmakla tehdit ediyorlar. Avukat arkadaşlarımızı özellikle fotoğraflarını internet arama motorlarında aratarak kontrol etsinler. Benim başıma gelen sizlerin başına gelmesin. Arkadaşlarımın bana yolladıkları sahte baro kimliğine çok şaşırdım çünkü kimliğin hologramına kadar taklit etmişler yani ‘pes’ doğrusu. Vatandaşlarımız da şunu unutmasın; cinsel suçlar uzlaştırmaya tabi değildir. Vatandaşlar cinsel suçlarla tehdit edildiklerinde kesinlikle para yollamasınlar. Vatandaşlar kendilerinden bu şekilde para istenildiğinde avukatlara danışsınlar."

Düğünde Takılanlar Ne Gelinin Ne De Damadın Haber

Düğünde Takılanlar Ne Gelinin Ne De Damadın

 Evlenmek isteyenlerin masrafları giderek artarken, boşanmak isteyenler de benzer bir maliyetle karşı karşıya kalıyor. Çekişmeli boşanmaların minimum maliyeti dudak uçuklattı.   Beyaz eşyasından mobilyasına, takısından düğün salonu masraflarına kadar evlenmek isteyenler yüklü bir masrafla karşı karşıya kalıyor. Evlilik kararı alan çiftler zevklerine göre belli bir borcun altına girerken, daha sonrasında boşanmak da artık bir o kadar masraflı oldu. Bir çiftin çekişmesiz boşanmak için en az 200 bin lirayı gözden çıkarması gerekirken, çekişmeli boşanmalarda ise bu maliyet daha da artıyor. Velayet davası ve diğer talepler de eklendiğinde maliyetlerin yükseldiğini ifade eden Bursa Barosu avukatlarından Cüneyt Fidan, "Eskiler yuvayı kurmak zor, yıkmak kolay derlerdi. Ancak artık yıkmak da kurmak kadar zor. Günümüzde çekişmeli boşanma davası açmak isteyen insanlar sadece harç ve vergi olarak en az 4 bin lira para ödemektedir. Bununla birlikte avukat ücretleri, baronun ücretine göre yaklaşık 100 bin lira tutmaktadır. Bu sadece bir tarafın bir avukatı içindir. Bununla birlikte boşanma davası sonrasında açılacak olan mal ayrılığı davası da evlilik birliği içerisinde edinilen taşınmazlar, arabaların değerine göre yine masraflar binlerce lira tutabilmektedir. Bazı boşanma davalarında tarafların durumuna göre minimum 500 bin lira gibi masraflar çıkabilmektedir. Bu sebeple de artık boşanmak da evlenmek kadar çok zor" dedi.  Düğünde takılanlar ne gelinin ne de damadın  Düğün sırasında takılan takıların boşanma davasında dava konusu olduğunu ifade eden Avukat Cüneyt Fidan, "Yargıtay'ın bu yönde birden fazla kararı vardır. Düğün sırasında takılan takılar, boşanma sırasında kadına mı aittir, erkeğe mi aittir şeklinde farklı görüşler mevcuttur. Ancak gelinen noktada yapılan masraflara bakıldığında düğün sırasında takılan takılar artık avukata ait sayılabilir. Çünkü dava masrafları, boşanma masrafları oldukça artmıştır" şeklinde konuştu.  Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine göre ise, 2024 yılı evlenme ve boşanma sayıları şu şekilde:  "Evlenen çiftlerin sayısı 2023 yılında 567 bin 11 iken, 2024 yılında 568 bin 395 oldu. Bin nüfus başına düşen evlenme sayısını ifade eden kaba evlenme hızı 2024 yılında binde 6,65 olarak gerçekleşti. Boşanan çiftlerin sayısı 2023 yılında 173 bin 342 iken, 2024 yılında 187 bin 343 oldu. Bin nüfus başına düşen boşanma sayısını ifade eden kaba boşanma hızı 2024 yılında binde 2,19 olarak gerçekleşti. Kaba evlenme hızının en yüksek olduğu il, binde 7,76 ile Adıyaman oldu. Kaba evlenme hızının en düşük olduğu il ise binde 4,01 ile Tunceli oldu. Kaba boşanma hızının en yüksek olduğu il, binde 3,29 ile Antalya oldu. Kaba boşanma hızının en düşük olduğu il ise binde 0,45 ile Hakkari oldu. Evlilik süresine göre boşanmalar incelendiğinde, 2024 yılında gerçekleşen boşanmaların yüzde 33,7'si evliliğin ilk 5 yılı, yüzde 21,3'ü ise evliliğin 6-10 yılı içinde gerçekleşti. 2025 yılı verileri ise 2026 Şubat ayında açıklanacak." 

Hediye verdiği Dubai çikolatası poşetinin içinden 2 bin 500 dolar çıkınca rüşvet iddiasıyla tutuklanmıştı Haber

Hediye verdiği Dubai çikolatası poşetinin içinden 2 bin 500 dolar çıkınca rüşvet iddiasıyla tutuklanmıştı

Kocaeli Adliyesi'nde mahkeme başkanı olan eski öğrencisini ziyaret eden ünlü avukat Avukat Prof. Dr. Seyithan D., hediye verdiği Dubai çikolatası poşetinin içinden 2 bin 500 dolar çıkınca rüşvet iddiasıyla tutuklanmıştı. Görülen ilk duruşmada suçlamaları reddeden avukat, "Rüşvet, felsefeme aykırı bir durumdur. 40 yıllık emeğim yerle bir edildi. Bütün hayatım alt üst oldu" dedi.  Mahkeme heyeti, sanığın tutuksuz yargılanmasına karar verirken, bu kararı duyan sanık, "Geç gelen adalet, adalet değildir denir ancak adalet, geç de olsa güzeldir" ifadelerini kullandı.  Edinilen bilgiye göre, 2024 yılının Kasım ayında Avukat Prof. Dr. Seyithan D. (55), hukuk fakültesinde öğrencisi olan, şu anda ise Kocaeli Adliyesi 6. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olarak görev yapan Alper Utku'yu (34) ziyaret etti. İddiaya göre, sohbet sırasında Seyithan D., Kocaeli 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde FETÖ terör örgütü üyeliğinden yargılanan R.Y. hakkında yurt dışı çıkış yasağının kaldırılması için talepte bulunulduğunu söyledi. Utku ise söz konusu dosyanın Yargıtay'da olduğunu, bu talebin ise Yargıtay kararı sonrası değerlendirileceğini ifade etti. Bunun üzerine Seyithan D., kendisinin de yurt dışı çıkış yasağının kaldırılması yönünde talepte bulunacağını söyleyerek odadan ayrıldı.  "Poşette döviz banknotları vardı"  İddiaya göre, avukat Seyithan D., Alper Utku'nun odasına 25 Kasım'da yeniden gelerek elindeki çikolata poşetini hediye olarak bıraktı. Seyithan D. odadan çıktıktan sonra poşeti kontrol eden hakim Alper Utku, içinde çikolata ve zarf içinde döviz banknotları olduğunu gördü. Hemen odadan çıkan Utku, bu sırada kalemde bulunan Seyithan D.'ye poşeti iade etti ve "rüşvet" iddiasıyla suç duyurusunda bulundu.  Avukat tutuklandı  Gözaltına alınan ve suçlamaları kabul etmeyen avukat Seyithan D., ifadesinin ardından tutuklanarak cezaevine gönderildi. Poşetin içinde ise 2 bin 500 dolar bulunduğu öğrenildi. Seyithan D. hakkında "rüşvet vermek" suçundan hazırlanan iddianame, Kocaeli 3. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. İddianamede Seyithan D.'nin 2 yıldan 6 yıla kadar hapisle yargılanması talep edildi.  "40 yıllık emeğim yerle bir edildi"  Olayla ilgili görülen ilk duruşmada savunması için söz hakkı verilen tutuklu Seyithan D., "Emekli öğretim görevlisiyim, avukatlık yapıyorum. Daha önce sabıkam yoktur. Rüşvet suçlamasını kabul etmiyorum. Rüşvet konusu felsefeme aykırı bir durumdur. Olay yanlış anlaşılmaya dayalıdır. İkimizde hukukçuyuz. Bilinçsizce yapılan bir hata var. Çantayı başkan bana verirken, 'Alın unutmuşsunuz' dedi. Keşke zarfta parmak izi alınsaydı ve benim parmak izim olmadığı görülürdü. 40 yıllık emeğim yerle bir edildi. Bütün hayatım alt üst oldu. Etik ve insani değerleri öğrencilerime anlatmaya çalıştım. Çocuğumun 3'ü de avukat, böyle bir şey yapsam onların yüzüne nasıl bakarım? Ben böyle bir suçu işlemedim, işlemem de mümkün değil. Hayatım alt üst oldu. Olayları tüm şeffaflığıyla anlattım. Kötü niyetli olsam suç üstü olmadığı için para konusunu tamamen inkar ederdim, vicdanen doğru olanı söyledim. 3 ay böyle bir suçtan cezaevinde kalacağım hayal etmezdim. Suçsuzum beraatimi istiyorum" dedi.  "Alper Utku'nun kapıda ismini görünce öğrencim olduğunu fark ettim"  Olayın yanlış anlaşılmaya dayalı olduğunu söyleyen Seyithan D., "Zaten müşteki başkan, aramızda geçen olaylar noktasında aynı minimalde şeyler söyledi. Böyle bir şey olmasaydı çantayı kalemde teslim etmezdi. Avukat İlyas T.'nin yetkilendirmesiyle Kocaeli 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dosyasına sunmuş olduğum dilekçenin akıbetini öğrenmek için adliyeye geldim. Müşteki başkanın, Marmara Hukuk Fakültesi ve Yalova Sosyal Bilimler Enstitüsü'nden öğrencimiz olduğunu kapıda ismini görünce anladım. Kapıyı tıklayıp girdiğimde kendisi de beni ismen tanıyarak buyur etti. Çay ve çikolata ikram etti. Dosya kapsamında müvekkilimin adli kontrol kararının kaldırılması konusunda talepte bulunacağımı söyledim. Dosyayı hatırladığını ancak Yargıtay'a gittiğini söyledi. Talepte bulunursam Yargıtay'a gönderebileceklerini söyledi. Sonra genel konularda sohbet ettik. Daha başka bir şey olmadı. İlk görüşmemiz bu kadardı" şeklinde konuştu.  "Dubai çikolatası olduğunu bildiğim çantayı oğlum alelacele elime tutuşturdu"  Mahkeme Başkanı Alper Utku'nun yanına 2'inci gelişini de anlatan tutuklu sanık Seyithan D., savunmasına şöyle devam etti:  "2. gelişimde Kocaeli'ye müvekkil ziyaretine gelmiştim, aynı zamanda Kocaeli Adliyesi'ne uğrayıp bilirkişi ve konkordato komiserliği yaptığımı bildirmek istiyordum. Arabayla oğlumla adliyeye geldik ancak araç park yeri bulamadık. Ben adliyenin önünde araçtan indim. Tramvay nedeniyle alelacele hareket ettik. Bu arada içinde Dubai çikolatası olduğunu bildiğim çantayı oğlum alelacele elime tutuşturdu. Ben o sırada telefonla adli kontrol kararını kaldırmak istediğim müvekkilimin eşiyle konuşuyordum. Oğlum park yeri aramak için devam etti. Ben adliyeye geldiğimde ticaret mahkemesinin ek binada olduğunu, burada olmadığını fark ettim. Şehrin yabancısı olduğum için ticaret mahkemesinin burada olmadığını hatırlayamadım. Adliyeye gelmişken bazı mahkemelere hileli iflas konusunda bilirkişilik yaptığımı söyledim ve 6. Ağır Ceza Mahkemesine talebimizin ne durumda olduğunu sorarak öğrenmek istedim. Kaleme girmeden önce mahkeme başkanına selam vermek istedim. İçeri girdiğimde başkan elimdeki çantaya baktı, tedirgin oldu, dikkatli bakınca açıklama ihtiyacı duydum. Dubai çikolatası olduğunu söyledim. Çantanın içindekinin çikolata olduğunu öğrenince hediye mahiyetinde kendisine vermiş mecburiyetinde bulundum. Zira ilk gelişimde bana çikolata ikram etmişti. Çantayı, masanın sağ ayağına yere koydum. Başkan bey eğilerek çantayı yerden aldı ve masaya koydu. Hatta halen başkan beyin çanta alma anını hatırlıyorum. Çanta 10 santim genişliğinde 20 santim uzunluğu civarında küçüktü"  "Eyvah, demek başkan çikolata çantasını bu yüzden geri verdi"  Ardından adliyeden ayrıldığını aktaran Seyithan D., "Oğlumu beni alması için aradım. Zaten kendisi park yeri bulamamıştı, gelip beni adliye önünden aldı. Arabaya bindiğimde çikolatayı çantadan çıkarttığımda alt tarafta bir zarf içerisinde dolar olduğunu gördüm. O an için ne kadar bir para olduğunu bilmiyordum. Oğluma parayı sorunca bana, 'Benim ve eşimin cep telefonunun kayıt ücreti. Bugün doları Türk parasına çevirip kayıt yaptıracağım' dedi. 2 bin 500 dolar olduğunu o an öğrendim. Ben kendi kendime, 'Eyvah, demek başkan çikolata çantasını bu yüzden geri verdi' dedim. Oğlum mırıldanmamı duydu, 'Baba ne çikolatası, ne başkanı, neyden bahsediyorsun?' dedi. Olanları anlattım. Oğlum gidip izah etmemizi söyledi ancak İstanbul'a yaklaştığımız için bir dahaki gelişimde başkana yanlışlık olduğunu anlatacağımı söyledim" diye konuştu.  "Başkan Utku bana, 'Ne yüzle geldin' diye sözler söylemiş ama ben öyle bir konuşma hatırlamıyorum"  Kocaeli 6. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Alper Utku'nun yanına son gelişini de anlatan sanık Seyithan D., "Başkanın odasına girdiğimde ayakta pencereye bakar vaziyetteydi. Ben kapıdan girince, 'Geçen sefer bir müvekkilimizi ziyarete gelmiştim' diye cümleye başladığımda başkan bey odadan çıkıp kaleme gitti. Bana bir şey demedi. Görüşmek istemedi diye düşündüm ve adliyeden ayrıldım. Başkan Utku bana, 'Ne yüzle geldin?' diye sözler söylemiş ama ben öyle bir konuşma hatırlamıyorum. Böyle bir konuşmaya fırsat olmadı ve öyle bir konuşma geçmedi. Ben yoldayken polis aradı ve kalemle iletişime geçmemi söyledi. Olay bundan ibarettir. Olay nedeniyle çok mağdur oldum. 30 yıl boyunca öğrencilerime etik değerlerden bahsettim. Böyle bir olayın yüz kızartıcı sonuçlarını bilebilecek durumdayım. Dosyanın Yargıtay'da gönderileceğini anladım, olmayacak veya yapılamayacak bir şey için neden rüşvet vereyim. Bunu yapmam için salak olmam lazım. Suçlamaları kabul etmiyorum, adaletinize güveniyorum" şeklinde konuştu.  Tanıklar dinlendi  Tanık olarak dinlenen katip Ömer Sar, "Olay tarihinde masamda çalışıyordum, huzurdaki avukat bey geldi. Devamında başkan bey geldi ve avukat olan sanığa, 'Çanta sizin' diyerek uzattı. Ancak ben çantaya tam dikkat etmedim. Önce başkan bey, ardından kısa süre sonra avukat kalemden çıktı. Ardından başkan bey kaleme gelip olanları anlattı ve tutanak tutturdu" ifadelerini kullandı.  Dilek Akçay, "Avukat bey kaleme geldi. Yargıtay'da olan bir dosyadan bahsetti, adli kontrol talebini kaldırma talepleri olduğunu, çıktı alıp başkan beye vermemizi, başkan beyin inceleyeceğini söyledi. Bu sırada başkan bey geldi. Elinde küçük çanta vardı. Bu çanta yaklaşık 10x20 ebatlarındaydı. Avukat bey bu sizin diyerek verdi. 'Bu sizin ,bırakmışsınız' demiş de olabilir. Aralarında herhangi bir diyalog geçmedi. Avukat bey karşılık vermedi, çantayı aldı. Başkan odadan ayrıldı, sonra avukat da ayrıldı. Ardından başkan bey gelip olanları anlattı ve tutanak tuttu.  Mütalaada, 2 yıldan 6 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi  Cumhuriyet savcısı mütalaasında, Seyithan D'nin 2 yıldan 6 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti.  Sanık avukatları, müvekkillerinin tahliyesini talep ederek mütalaaya itiraz etti. Ayrıca avukatlar, İstanbul'da park halindeki araçlardan sık sık hırsızlık yapıldığını, bu nedenle Onur Hakan D.'nin içinde para bulunan poşeti aracını park etmeden önce babasına verdiğini ve sanığın poşetin içinde para olduğunu bilmediğini savundu.  Babasının avukatlığını yapan Onur Hakan D. de, "Babam hep bize doğruyu, dürüstlüğü öğretti. Bizim yaşadığı şeyin manevi zararı çok fazla. Babamı tanıyan herkes bunu yapmayacağını söylüyor. Tahliyesini talep ediyoruz" dedi.  Tahliye kararına sanık: "Adalet geçte olsa güzeldir"  Mahkeme heyeti, sanığın tutuksuz yargılanmasını karar vererek, duruşmayı erteledi. Tahliye kararına sevinen sanık Seyithan D., "'Geç gelen adalet adalet değildir' denir ancak adalet geçte olsa güzeldir. Adaletinize güveniyorum" ifadelerini kullandı. 

Avukat Çifte Silahlı Saldırı: Saldırgana 20 Yıl Hapis Cezası Haber

Avukat Çifte Silahlı Saldırı: Saldırgana 20 Yıl Hapis Cezası

Bursa Barosu üyesi Av. Mustafa Furkan Soydan ve eşi Av. İrem Beklen Soydan’a avukatlık görevlerini yaptıkları sırada İnegöl Tapu Müdürlüğü’nde gerçekleşen silahlı saldırı sonucu, sanığın "öldürmeye teşebbüs" suçlamasıyla yargılanmakta olduğu İnegöl 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün karar verildi. Sanık, 20 yıl hapis ile cezalandırıldı.   Olay, 27 Ocak 2023'te İnegöl ilçesinde meydana geldi. Yanında çalıştırdıkları Özlem A.'nın boşanma avukatlığını yapan Mustafa Furkan Soydan ve avukat eşi İrem Soydan, mal paylaşımı için İnegöl Tapu Müdürlüğüne gitti. Kuruma Özlem A.'nın eşi Ekrem A. (45) da geldi. Tapuda davacıların üzerine olan mallara tedbir işlemi yapıldığı sırada öfkelenen Ekrem A., elindeki tabancayla avukatlara kurşun yağdırdı. Saldırgan aracıyla kaçarak kayıplara karıştı. Vücudunun çeşitli yerlerine kurşun isabet eden avukat Mustafa Furkan Soydan ve avukat eşi İrem Soydan yaralandı. Yaralı avukatlar, olay yerine sevk edilen ambulanslarla İnegöl Devlet Hastanesine kaldırıldı.  Karar açıklandı  Yaşanan olay sonrası mahkeme heyeti tarafından sanık Ekrem A. hakkında kasten öldürmeye teşebbüsten 16 yıl, silahla yaralamadan 1 yıl 5 ay ve 6136 sayılı yasaya muhalefetten 5 yıl 500 gün ceza verildi ve sanık hakkında yakalama kararı çıkartıldı. Bursa Barosu’ndan yapılan açıklamada, kamu görevi yapan avukatlara yönelik saldırıların her daim en ağır şekilde cezalandırılması için mücadele etmeye, meslektaşlarının yanında olmaya devam edecekleri bildirildi. 

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.