Hava Durumu

#Bir

Yeni Marmara Gazetesi - Bir haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Bir haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Küflü yiyecek tüketenler dikkat! Kimi 'Bir şey olmaz' deyip tüketiyor ama... Haber

Küflü yiyecek tüketenler dikkat! Kimi 'Bir şey olmaz' deyip tüketiyor ama...

Günümüzde pek çok kişi küflenmiş yiyecekleri yemeyi tercih etmemekte. Ancak zarar gelmeyeceğini düşünerek tüketen bazı kişiler de bulunmakta. Yiyecekler ve gıda maddelerinde belirli koşullar altında 'mikotoksin' adıyla bilinen metabolik ürünler ve mantar toksinlerinin oluştuğunu belirten uzman isimler, bu tür gıdaların hem insanlar hem de hayvanlar için zehirli olabileceği uyarısını yapıyor. Küflü yiyecekler tüketenler dikkat! .Küflü yiyeceklerin tüketilmeden atılması gerektiğini ifade eden uzmanlar, üzerindeki mikotoksinlerin hastalığa neden olabileceğini söylüyor. Ayrıca yalnızca insanlar değil, besi hayvanları ya da diğer başka hayvanlara da küflü yiyeceklerin verilmemesi gerektiği uzmanların söylediği bir gerçek. Bazı gıdalar üretimden tüketimine kadar geçen sürede çeşitli faktörlere bağlı olarak bozulabiliyor. Bozulmaya sebep olan mikroorganizmalardan biri olarak bilinen küfler uygun sıcaklık ve neme bağlı şekilde çoğalıyorlar. Bazı küfler tatta ve kokuda değişimlere sebep oluyor ancak bazıları toksik özellik gösteriyor. Söz konusu toksik etkiye mikotoksinler sebep olmakta. Ölümle dahi sonuçlanan toksisitelerinin yanında kanserojen, mutajen, DNA-RNA ve protein sentezini engelleyici, bağışıklık sistemini bastırıcı farklı etkiler de görülebilmekte. "Pek çoğunda risk var" Küfün kendisinin aslında zehirli olmadığı bilinirken, belirli koşullar altında oluşan mikotoksinin zehirli olabileceğini ifade ediliyor. En çok bilinen kanserojen mikotoksinler arasında aflatoksin B1 ve okratoksin A bulunmakta Bu sebeple risk olup olmadığı bilinmediğinden, küflü yiyecekler tüketilmemeli.

Bungalov Evler Sakarya ile Muazzam Bir Tatil Sizleri Bekliyor Haber

Bungalov Evler Sakarya ile Muazzam Bir Tatil Sizleri Bekliyor

Bungalov evler Sakarya, artık çoğu insanın favorisi konumunda. Ekonomik tatil yapmak isteyenlerin beklentilerini optimal anlamda karşılayan bungalovlar, kusursuz bir tatil deneyimini olanaklı hale getirmeyi başarıyor. Dört mevsim boyunca eğlenceli ve bol huzurlu tatil için siz de bungalov evleri tercih edebilirsiniz.   Bungalov Evler Sakarya ile Ekonomik Tatil Fırsatı Bungalov evler Sakarya, işlerden bunalan ve sevdikleriyle eşsiz bir tatil deneyimi elde etmek isteyenler için biçilmiş kaftan. Bu dinlenme süresi hem çalışanlara hem de şirkete fayda sağlar. Tatillerinizi önceden planlamanız, bekleyen işlerinizi çözmenize ve bu süreyi doyasıya yaşamanıza olanak sağlayacaktır. Beyin, farklı ve hatta bazen yeni bir ortamda kalarak farklı düşünür, böylece yeni ilham ve yaratıcılık kaynakları bulunur ve yeni öğrenmeler üretilir. Dinlenme günleri, onlardan keyif alan insanlara tatillerde daha verimli olma imkanı verebilir, böylece günler karlı geçer. Ayrıca dinlenmiş olarak işe dönülerek verimlilik artırılır.   Bungalov Evler Sakarya ile Büyüleyici Tatil Olanağı Bungalov evler Sakarya, günümüzün en popüler tatil seçenekleri arasında yer alır. Her bütçeye uyum sağlayan bungalovlar, ucuza tatil yapmanın en kolay yoludur. Ayrıca, Sakarya konum itibariyle de avantajlıdır. Herhangi bir kentten Sakarya kentimize ulaşmak oldukça kolaydır.   Kimse iyi bir tatilden nefret etmez, özellikle de sıcaklar artmaya başladığında ve son sürat çalışan bir sezonun yükü çok ağır geldiğinde tatile gereksinim çoğalır. Ayrıca bu konuda yapılan araştırmaların çoğu tatilin hem fiziksel hem de ruhsal açıdan faydalarını gösteriyor. Tatiller algılanan stres düzeyini düşürür. Stres düzeyinin düşmesi için sadece bir haftalık tatil yeterlidir. Birkaç günlük tatilimiz olduğunda, ister iş ister kişisel olsun, günlük sorunlardan kopmak daha kolaydır.  

Uzmanları şaşırtan 'ikinci dalga' hastalık: Olağan dışı bir durum Haber

Uzmanları şaşırtan 'ikinci dalga' hastalık: Olağan dışı bir durum

 İspanya'da kasım-aralık ayında görülen "grip A" dalgasından sonra şubat ayından itibaren "grip B" dalgası başladı. Carlos III Sağlık Enstitüsü, grip B dalgasıyla ilgili yayımladığı raporda, normalde ilkbahara doğru azalması beklenen grip vakalarının şu anda sık görülmesinin ve bir sonbahar-kış dönemi içinde iki kez grip dalgası çıkmasının "olağan dışılığına" dikkati çekti. Verilere göre, 20-26 Şubat tarihlerinde her 100 bin kişiden 258'inde grip vakası görüldüğü, şubat ortasında bu sayının 270 olduğu bilgisi paylaşıldı. "ÖZELLİKLE 15 YAŞ ALTI ÇOCUKLARDA GÖRÜLÜYOR" Uzmanlar, Kovid-19'dan dolayı alınan önlemlerin etkisiyle vücut direncinin diğer virüslere karşı düştüğünü belirterek, "Kovid-19 bağışıklık sistemini etkiledi, bu bilimsel olarak tanımlanan bir bulgu. Bu da bizi her türlü solunum hastalığına daha yatkın hale getiriyor. Bu ikinci dalga birlikte yaşamın tekrar eskiye dönmesiyle birlikte hızla yükseldi." görüşünü savundu. Grip B dalgasının özellikle 15 yaş altı çocuklarda görüldüğü ifade edildi. İspanyol basını da alışılmışın dışında görülen grip vakaları için "Son aylarda eğer ateşin yoksa, burnun akmıyorsa ve öksürüğün yoksa şanslısın." diye yazdı. Grip B dalgasının İspanya'dakine benzer şekilde Fransa'da da yüksek düzeyde olduğu belirtildi.

Vertigo bir hastalık değil, bazı hastalıkların belirtisidir Haber

Vertigo bir hastalık değil, bazı hastalıkların belirtisidir

Emsey Hospital Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Erdal Uzuner, vertigonun sıklıkla karşılaşılan bir durum olduğunu dile getirerek, “Kişinin günlük yaşamını olumsuz olarak etkiler ve günlük aktivitelerini yapmasına imkân tanımaz. Genellikle dış, orta ve iç kulak hastalıklarının, merkezi sinir sistemi, kalp ve damar sistemi ya da metabolizma hastalıklarının sonucunda görülebilir” diye konuştu. “TEDAVİ İÇİN ALTTA YATAN SEBEP BULUNMALI” İnsanların çoğunlukla vertigoyu bir hastalık olarak adlandırdıklarını ve kronik olduğunu düşündüklerini anlatan Op. Dr. Uzuner, “Vertigo aslında bir hastalık değil; birçok farklı hastalıkla görülebilen bir belirtidir. İşitme ve denge testi ile saptanabilir ve tedavi edilebilir. Ancak bazı durumlarda vertigonun tedavisinin yapılabilmesi için önce altta yatan sebebi bulmak gerekmektedir” ifadesini kullandı. Vertigonun kendi içerisinde iki gruba ayrıldığını söyleyen Uzuner, sözlerine şöyle devam etti: “Vertigo; santral ve periferik olarak 2’ye ayrılır. Santral vertigo, beyinde tümör, kanama, damarlarda anevrizma gibi rahatsızlıklar sonucu yaşanabilmektedir. Bu gibi durumlarda hastalar Nöroloji bölümüne yönlendirilir. Periferik vertigo ise iç kulak veya orta kulaktaki denge merkezinin etkilenmesiyle ilgili olarak dengenin bozulmasıdır. Halk arasında kristal oynaması olarak bilinir. Meniere hastalığı, denge ve sinir iltihabı (vestibüler nörinit) vakalarında da rastlanılır. Santral vertigoya kıyasla daha sık karşılaşılır. Migrene bağlı baş dönmesi de sıklık olarak üst sıralarda yer alıyor.” “HER BAŞ DÖNMESİ VERTİGO OLMAYABİLİR” Yaşanan her baş dönmesinin vertigo olmadığını ifade eden Op. Dr. Uzuner, “Bazen hastalar kendini kötü hissettiğinde, dengesizlik veya mide bulantısı hissettiğinde bunun vertigodan kaynaklandığını düşünebiliyor. Fakat bu tıbbi anlamda vertigo değildir. Vertigo olarak tanımlanabilmesi için; etraftaki nesnelerin kendine göre dairesel şekilde hareket ettiğinin hissedilmesi gerekir. Vertigo zaten kelimesel olarak da baş dönmesi demek. Dönme hareketi hissedilmeli. Bu nedenle hastanın şikâyetini tam olarak anlamak hastalığın adının konulması için çok önemlidir” dedi. “BU BELİRTİLER VARSA DOKTORA BAŞVURULMALI”   En sık görülen belirtisinin baş dönmesi olduğunu söyleyen Op. Dr. Erdal Uzuner, değerlendirmelerini şöyle sonlandırdı: “Vertigo şüphesi olan hemen hemen her hasta, baş dönmesi şikâyetiyle gelir. Fakat bazı hastalarda buna ek başka semptomlar görülebilmektedir. Bunlar; kulakta basınç, kulak çınlaması, işitmede azlık, bulantı ve kusma, kol ve bacaklarda güç kaybı, denge bozuklukları, çift görme, anormal göz hareketleri, bilinç kaybı, konuşma güçlüğü ve baş ağrısı gibi belirtiler de vertigo belirtileri arasındadır. Baş dönmesinin yanında bu belirtilerin yaşanması durumunda mutlaka bir doktora başvurulması büyük önem taşır.”

Çalışmayı düşünen EYT'liye tazminat şoku Haber

Çalışmayı düşünen EYT'liye tazminat şoku

Emekli olduktan sonra aynı işyerinde çalışmayı planlayanlara yönelik Yargıtay'dan çok önemli bir karar çıktı. Yüksek Mahkeme; emeklilik sebebiyle işten ayrılan çalışanın tekrar aynı işyerinde çalışmaya başlaması halinde, emekli olunan tarihte kıdem tazminatı ödendiği için çalıştığı 2. dönem için kıdem tazminatı ödenmemesi gerektiğine hükmetti. Uzmanlar, çalışmayı planlayan EYT'iler için kıdem tazminatı uyarasında bulunuyor. Bir kamu kurumunda taşeron firma bünyesinde çalışan işçi, emekliliğe ayrıldıktan sonra aynı işyerinde çalışmaya devam etti. İstifa eden işçi, tazminat alamadığını belirterek İş Mahkemesi'nin yolunu tuttu. Davacı işçi, kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalılardan müştereken müteselsilden tahsilini talep etti. Davalı şirket, talep edilen alacaklardan sorumlu tutulmalarının yerinde olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etti. Mahkeme, kıdem tazminatını işçinin istifa ettiği aydaki aldığı ücret üzerinden hesaplanması gerektiğine hükmetti. Kararı taşeron şirket, kararı temyiz edince devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi. Kararda; davacının Sosyal Güvenlik Kurumundan yaşlılık aylığı almaya başlamasına rağmen asıl işverene ait işyerindeki çalışmasına kesintisiz çalıştığı, bu çalışmasının istifa ile sonuçlanması sebebiyle kıdem tazminatına hak kazanamayacağı hatırlatıldı. Kararda şöyle denildi: "Emeklilik tarihine kadar geçen süre için kıdem tazminatı alacağına hak kazandığı sonucuna varılmıştır. Mahkemece davacının emeklilik tarihine kadar olan çalışma süresi yönünden kıdem tazminatı alacağına hükmedilmesi yerinde ise de, tazminata esas ücretin belirlenmesinde hata yapıldığı anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının 30.06.2012 tarihindeki ücreti ile o tarihteki yol yardımı toplamı dikkate alınmak suretiyle, tazminata esas ücretin 1.193,03 TL olarak belirlendiği anlaşılmaktadır. Davacının emeklilik tarihinden sonraki çalışması istifa ile sona erdiğinden bu döneme ilişkin çalışma süresi ile bu dönem sonundaki ücrete göre kıdem tazminatı hesaplanması yerinde değildir. Kıdem tazminatının hesaplanmasında esas alınması gereken (son) ücret, davacının emeklilik tarihindeki ücrettir. Gerek ücretin, gerekse ücrete ilave edilecek yardımların parasal değeri belirlenirken davacının emeklilik tarihi olan 25.07.2011 tarihi esas alınmalı, bu tarihteki tazminata esas ücret miktarı üzerinden hesaplama yapılmalıdır. Kıdem tazminatına esas ücretin belirlenmesinde hata yapılarak hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir." Öte yandan uzmanlar, EYT düzenlemesiyle emekli olup, aynı işyerinde çalışmayı planlayanlar için kıdem tazminatı uyarısında bulundu. Uzmanlar, "Yaşlılık aylığı bağlandığı andan itibaren kıdem tazminatınızı alın. Çalışmaya devam etseniz de Yargıtay'ın kararında olduğu gibi mağdur olabilirsiniz. İlerleyen yıllarda mağduriyet yaşamamak için emekliliğe ayrıldığınız tarihte tazminatınızı alın" dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.