Hava Durumu

#Cumhurbaşkanı Erdoğan

Yeni Marmara Gazetesi - Cumhurbaşkanı Erdoğan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Cumhurbaşkanı Erdoğan haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan “Murat Kurum ile İstanbul’da Yeni Bir Dönemi Başlatacağız” Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan “Murat Kurum ile İstanbul’da Yeni Bir Dönemi Başlatacağız”

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Atatürk Havalimanı ‘Yeniden Büyük İstanbul Mitingi’nde vatandaşlara hitap etti. Para sayma görüntülerini hatırlatarak CHP'ye tepki gösteren Erdoğan, "Bu şehir 30 yıl geriye gitti, Balya balya, bavul bavul paralar bir yerlerden gelip bir yerlere gidiyor. Kimse bu görüntülerin makul, mantıklı izahını yapamadı" dedi. İstanbul'un 1994 öncesine döndüğünü söyleyen Erdoğan, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu eleştirdi. Erdoğan, "Utanmadan metro yaptım diyor. İstanbul'daki mevcut metroların tamamı bize ait. Zamanının yarısı kayakta, tatilde, yarısı genel başkanını devirmek için geçiyor. Kalan zamanda İstanbul'a bir şey kalmıyor. Ekrem Bey yarı zamanlı mesai yaptı" ifadelerini kullandı.   AK Parti'nin, Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi'nde düzenlediği "Yeniden Büyük İstanbul Mitingi"nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, vatandaşları selamlarken, Cengiz Kurtoğlu ile birlikte "Duyanlara Duymayanlara" şarkısını seslendirdi. Erdoğan, Yeniden Refah Partisi'nden istifa ederek AK Parti’ye katılan İstanbul Milletvekili Suat Pamukçu'nun rozetini takdim etti.  Yeniden Büyük İstanbul Mitingi’nde vatandaşlara hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir hafta durmayacağız, gece gündüz demeden çok çalışacağız. Günlerdir gittiğim şehirlerde vatandaşlara söylüyorum: İstanbul'daki hemşerilerinizi lütfen arayın ve 1 Nisan'da İstanbul yeniden gerçek sahiplerine kavuşsun. Bu kadim şehri bu CHP zulmünden 31 Mart'ta kurtarmanız gerekiyor. Bir hafta boyunca çok çalışacağız, kapı kapı gezeceğiz. İstanbul'da Cumhurbaşkanlığında yüzde 48 destek verdiğiniz için hepinize şükranlarımı sunuyorum. Gönlümüz, aramızdaki muhabbetin seyrine uygun şekilde oranların daha artmasını umuyorum. Sağlam aday sağlam adam. Murat Kurum ile İstanbul'da yeni bir dönemi başlatacağız. İstanbul'u yeniden gerçek belediyecilikle buluşturacağız. Ramazan Bayramı gelmeden 31 Mart'ı Milli İrade Bayramı haline getireceğiz. Altyapısıyla, üstyapısıyla, insana dair tüm unsurlarıyla hizmete talibiz. İstanbul'da Türkiye Yüzyılı şehirleri için hazırız, kararlıyız. İstanbul'un 5 senelik fetret devrine son vererek şehrimizde hizmet devrini tekrar başlatacağız, İstanbul'u donatacağız. Bu kardeşinizi İstanbul'a belediye başkanı yaptığınızda İstanbul'da çöp, çukur, çamur vardı. Büyükşehriyle, ilçeleriyle İstanbul'un belediyecilik hizmetlerinde yeni bir dönemin kapılarını beraberce açacağız” dedi.  "İstanbul'da yapılan metroların tamamı bizim eserimizdir"  Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”İmamoğlu ne yaptı: Yarı zamanlı mesai. İsraf sende. Akıllı belediyecilik diyor akılsız belediyecilik. İstanbul'da neler çektik neler. Yarı zamanlı mesaiyle bu şehre hizmet verilmez, bir şey yapılmaz. Utanmadan sıkılmadan metro yaptım diyor. İstanbul'da yapılan metroların tamamı bize aittir, bizim eserimizdir. Bizden sonra gelen arkadaşlarımız da eser ve hizmet siyasetini sürdürdü. Çalışan belediye başkanı arkadaşlarımızı da şükranla anıyorum” ifadelerini kullandı.  İstanbul'da kaynak kıtlığı yok, beceri ve vizyon eksikliğinin olduğunu belirten Erdoğan, “İstanbul son 5 senedir 1989-1994 dönemine dönmeye başladı. Yarısı kayakta, yarısı tatilde, yarısı seçim kampanyalarında genel başkanlarını devirmekle geçti. Kendini İstanbul'un sahibi zanneden, ne bu şehri, ne bu şehrin insanlarını hiç anlamamış olanlarla bir yere varılmaz. Eser ve hizmet namına zaten ortada elle tutulur hiçbir eser yok. Emekleri olmayan işleri sahiplenme işini bir kenara bırakacak olursak, geriye koskoca kayıp bir 5 yıl kalıyor. İmkan ve kaynak kıtlığı değil vizyon ve beceri eksikliğidir. Engelleniyoruz yalanına sığınıyorlar. Tüm belediyeler ne alıyorsa İstanbul'da fazlasıyla alıyor” şeklinde konuştu.  Kendilerine emanet edilen oyları kirlettiklerini ifade eden Erdoğan, “  Balya balya paralar bir yerlerden geliyor bir yerlere gidiyor. Şu ana kadar kimse bunun tutarlı, mantıklı bir izahını yapamadılar. Maşeri vicdanı tatmin eden bir açıklama duyamadık. Tüm bu rezilliklerle siyaset kirlendi. Kendilerine emanet edilen oyları kirlettiler, İstanbul'u kirlettiler. İstanbul'u bunların eline bırakmamak vicdan borcudur. İstanbul bir yol ayrımında bulunuyor. Bir tarafta "ben" diyenler var, diğer tarafta da "Sadece İstanbul" diyenler var. İstanbul'a hizmet için gereken adımı haftaya bugün atalım” dedi.  Kendilerini sürekli yenilediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir tarafta deprem tehlikesi var, diğer tarafta depreme hazırlanmak için planı, projesi hazır olanlar var. 31 Mart'ta bu düğümü çözecek, İstanbul'u Türkiye Yüzyılı yürüyüşünü biz başlatacağız. Biz kusuru millette arayanlarda değiliz, biz milletimize kulak veriyoruz. Kendimizi sürekli yeniliyor, ufkumuzu genişletiyoruz. Yaptığımız eserler bizim referansımızdır. Girdiğimiz 17 seçimden zaferle çıkmamızda da bu referanslarımıza borçluyuz. Hiçbir zaman akıllanmadılar, kendilerini düzeltmediler. Biz asla kimsenin hayat tarzıyla ilgilenmedik, ayrımcılığın her çeşidini elimizin tersiyle ittik. Siyaseti rekabetin husumete dönüştürülmesine izin vermedik. Biz 1994'te bu şehrin emanetini devralırken hangi gayeyle hareket ediyorsak bugün de aynı prensiplere bağlıyız. 85 milyona aşkla hizmet ediyoruz. Bundan sonra da yolumuza aynı şekilde devam edeceğiz. İstanbul bu yaklaşımlarımızın, icraatlarımızın en yakın şahididir” açıklamasında bulundu.  21 yılda İstanbul'a 1 trilyon 650 milyar lira kamu yatırımı yaptıklarını kaydeden Erdoğan, “Her seçim kampanyasında olduğu gibi gittiğimiz her şehirde yaptığımız yatırımları özetleyerek bitiriyoruz. Ben 25 vilayete gittim, çalışacağız, koşacağız. Şu anda karşımda 650 bin kişi var. Konu İstanbul olunca yaptığımız yatırımların listesi o kadar dolu ki anlatmaya günler yetmez. Geçtiğimiz 21 yılda İstanbul'a 1 trilyon 650 milyar lira kamu yatırımı yaptık” dedi.  Metro için yeni bir çivi bile çakmayanlar, inşaat aşamasında aldıkları hatları da hala bitiremediklerini belirten Erdoğan, “Seçimlerden sonra büyükşehir belediyesi sorumluluğundaki metro projelerini şahsım, kabine, Murat Bey ve ekibi hep beraber hızlandıracağız. Şehircilikte, TOKİ vasıtasıyla 228 bin konutu tamamlayıp hak sahiplerine teslim ettik, 23 bin 866 konutun yapımına devam ediyoruz. Sağlıkta, 18 bin 417 yatak kapasiteli hastaneleriyle birlikte 178 adet sağlık tesisini şehrimize ve dünyaya kazandırdık. Ulaştırmada, İstanbul'da 350 kilometreden devraldığımız bölünmüş yol mesafesini 794 kilometreye çıkardık. (Büyük İstanbul Tüneli) 11 farklı raylı sistem hattını birbirine bağlayacak bu tünel, İstanbul'un ulaşımında ciddi rahatlama sağlayacaktır. Amacımız, İstanbul için hazırladığımız 1100 kilometrelik raylı sistem projelerinin tamamını hayata geçirmektir” ifadelerini kullandı.  Seyahat hızı 350 kilometreyi bulacak, süresi 80 dakika olacak Ankara-İstanbul Süper Hızlı Tren Projesi'nin ihalesine bu yıl çıkacaklarını aktaran Erdoğan, ”Şehrimize, iktidarlarımız ve AK Parti belediyeciliği dönemlerinde 230 kilometre hafif raylı sistem ve metro hattı kazandırdık. Şehrimiz için önemli bir prestij projesi olan Haliç  Yat Limanı ve Kompleksimizin ilk etabını önümüzdeki aylarda hizmete alıyoruz. Uzunluğu 120 kilometreyi bulan Gebze-Sabiha Gökçen Havalimanı-Yavuz Sultan Selim Köprüsü-İstanbul Havalimanı Hızlı Tren hattının ihalesine bu yıl çıkıyoruz. Metro için yeni bir çivi bile çakmayanlar inşaat aşamasında aldıkları hatları da hala bitiremediler” dedi.  "İstanbul bir 5 sene daha kaybedemez"  İstanbul’un 5 sene daha kaybetmeye tahammülünün olmadığını izah edeceklerini belirten Erdoğan,” Böylece kalbi ve oyu kazanılmadık hiçbir İstanbullu kardeşimizi bırakmayacağız. Önceki seçimlerde başka adaylara oy verip mevcut yönetimden rahatsız olan kardeşlerimize ulaşacağız. Şehrimizin 5 yılda yaşadığı irtifa kaybını anlatacağız. Hala kafası karışık, kararını verememiş varsa, eve gidince onları arayınız. Kırgınlık varsa gidereceğiz, kafasında soru işaretleri varsa cevap vereceğiz. Sandıklara sahip çıkmamız mühim. Oyunuzun ziyan ve heba olmasına izin vermeyeceğinize inanıyorum” açıklamasında bulundu.  Konuşmalarının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’da bulunan 39 ilçe Belediye başkan adayını sahneye çağırarak günün anısına fotoğraf çekildi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan 'Aralık' sonunu işaret etmişti! O tarih kulislerde netleşti Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan 'Aralık' sonunu işaret etmişti! O tarih kulislerde netleşti

31 Mart'ta yapılacak yerel seçimler için AK Parti çalışmalarını hızlandırıyor. İstanbul ve Ankara başta olmak üzere birinci derece büyükşehirlerin adaylarıyla ilgili olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, aralık ayının sonunu işaret etmişti. Kulislerde bu tarih 27 Aralık olarak öne çıktı. ADAYLARIN BELİRLENMESİ İÇİN YOĞUN MESAİ AK Parti'de yerel seçim çalışmaları sürüyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 4 şehir için daha temayül yoklaması yaptı. 31 Mart 2024'te yapılacak yerel seçimlere geri sayım sürerken AK Parti'de başta büyükşehirler olmak üzere belediye başkan adaylarını belirlemek için yoğun bir mesai var. Cumhurbaşkanı Erdoğan Denizli, Kayseri, Kocaeli ve Sakarya'dan gelen teşkilat üyelerine "Kimi belediye başkan adayı olarak görmek istersiniz" diye sordu. Kapalı zarfta Erdoğan'a iletilen isimler, aday tespit komisyonunda ele alınacak. 30 BÜYÜKŞEHİRDE MHP VE AK PARTİ İŞBİRLİĞİ OLACAK AK Parti'de MHP ile yapılan komisyon görüşmeleri ise bu hafta devam edecek. İki parti heyetleri yeniden buluşacak. Büyükşehir, il ve ilçe belediyelerinde gösterilecek olası adaylar tartışılacak. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İki partinin 30 büyükşehirde işbirliği yapacağını açıklamıştı. TARİH BELLİ OLDU AK Parti'de İstanbul ve Ankara başta olmak üzere adayların açıklanacağı tarih de netleşmeye başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Mecliste devam eden bütçe görüşmelerinin tamamlanması sonrasında yapılacak ilk grup konuşmasında adayları açıklaması bekleniyor. Kulislere göre bu tarih 27 Aralık. Adayların sahaya ineceği tarih de netleşti. Ocak'ta adaylar şehirlerinde kampanyaya başlayacak. Seçim beyannamesinin ise 15 Ocak'ta kamuoyuna Erdoğan tarafından sunulması bekleniyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Yunan basınına konuştu: “Siz bizi tehdit etmedikçe biz de sizi tehdit etmiyoru Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan Yunan basınına konuştu: “Siz bizi tehdit etmedikçe biz de sizi tehdit etmiyoru

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atina ziyareti öncesinde Yunan Kathimerini gazetesine konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın Atina'ya planlanan ziyareti öncesinde Türk-Yunan ilişkilerine dair soruları yanıtladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yunanistan Türkiye'nin hasmı değil, içinde bulunduğu ittifakın kıymetli bir üyesi" ifadelerini kullandı. Sözlerine Türkiye ve Yunanistan'ın iki komşu ülke olduğunu vurgulayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki günlerde “Türk-Yunan ilişkilerinde yeni sayfa” ve “kazan kazan formülüne” dair yaptığı açıklamalara ilişkin şunları söyledi: "Aynı coğrafyayı, aynı denizi paylaşıyoruz. Aynı havayı soluyoruz. Geçmişimiz itibarıyla iç içeyiz. Aramızda henüz çözüme kavuşturamadığımız pek çok mesele bulunuyor iki ülke olarak. Bunun farkındayız. Ancak bu sorunların gerginliğe vesile olmasına, hükümetlerimiz ve halklarımız arasında anlaşmazlıklara yol açmasına izin verip vermemek bizim elimizdedir. İşte ben bu manada ilişkilerimizde ‘yeni bir sayfadan’, ‘kazan-kazan’ ilkesinden bahsettim. ‘Kazan-kazan’ anlayışı zaten Türkiye'nin uluslararası ilişkilere, diplomasiye yaklaşımının temelinde yatıyor.” Cumhurbaşkanı Erdoğan, uyuşmazlıkların diyalog yoluyla ele alınması ve ortak paydada buluşulması halinde herkesin kazançlı çıkacağını vurgulayarak, Türkiye ile Yunanistan'ın son dönemde ilişkilerini bu anlayış çerçevesinde şekillendirme yönünde gayet iyi bir ivme yakaladığını kaydetti. Uzun süredir işlemeyen ikili mekanizmaların yeniden canlandırıldığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Diyalog kanallarımız her seviyede açık ve işliyor. Karşılıklı ziyaret trafiğimiz yoğun. Ülkelerimiz ve bölgemiz açısından önemli pek çok alanda iş birliğimizi karşılıklı güven temelinde geliştirme irademiz mevcut. Şimdi ise her iki tarafın üzerine düşen bu anlayışı pekiştirmek, kurumsal hale getirmek ve ilerletmektir. Sayın (Yunanistan Başbakanı Kiryakos) Miçotakis'in de aynı iradeye sahip olduğunu düşünüyorum” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ortak niyetin yarın Atina'da imzalanması planlanan dostane ilişkiler ve iyi komşuluk konulu bildirge sayesinde tüm açıklığıyla kayda geçeceğini ifade etti. “Tüm ülkeler gibi bizim de düşmana değil, dosta ihtiyacımız var” Türkiye'nin komşu Yunanistan'ı hiçbir zaman düşman, hasım olarak görmediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tüm ülkeler gibi bizim de düşmana değil, dosta ihtiyacımız var. Sık sık söylüyorum, başta Yunanistan olmak üzere komşularımızla aşılamayacak hiçbir sorunumuz olmadığı inancındayız. Bence son dönemde değişen Yunanistan tarafının bize yönelik bakış açısını gözden geçirmiş olması, uzatılan dostluk elini asla geri çevirmeyen bir millet olduğumuzu anlamaya başlamasıdır. Halkımızın güvenliğine, toprak bütünlüğümüze, milli çıkarlarımıza göz dikenlere nasıl her zaman tereddüt etmeksizin gerekli tepkiyi veriyorsak, iş birliği ve dostluğun ilerletilmesine de her zaman açığız” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Miçotakis'in bunu anladığını ve Türkiye'nin Yunanistan ile arasındaki sorunların aşılması ve ilişkilerin ileriye götürülmesini samimi şekilde arzu ettiğini görebildiğine inandığını kaydetti. Miçotakis'te de Türkiye'dekine benzer bir yaklaşım gözlemlemekten memnun olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sayın Miçotakis'e ne söyleyeceğimi sordunuz. Kendisine şunu söyleyeceğim: Kiryakos, dostum, siz bizi tehdit etmedikçe biz de sizi tehdit etmiyoruz. Gel iki ülke arasındaki güveni sağlamlaştıralım. Ekonomi, ticaret, ulaştırma, enerji, sağlık, teknoloji, eğitim, gençlik, her alanda ikili iş birliğini artıralım. Ülkelerimizdeki tarihi ve kültürel varlıklara karşılıklı olarak gerekli itina ve ihtimamı gösterelim. Ege meseleleri olsun, düzensiz göçle ortak mücadele olsun, Yunanistan'daki Türk azınlığın devam eden sorunları olsun, karşılıklı iyi niyet temelinde diyalog yoluyla çözemeyeceğimiz bir problem yoktur” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl iki ülkede yapılan seçimlerde her iki hükümete de güçlü bir halk desteği verildiğine işaret ederek, "Bu destekle hem biz hem de Sayın Miçotakis güçlü ve yapıcı adımlar atabilecek konumdayız" diye konuştu. "Sorunlar diyalog ve iyi niyet çerçevesinde çözülebilir" Diyalog ve iyi niyet çerçevesinde sorunların çözüleceğine inandığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Tabii bu arada kıta sahanlığının yanında pek çok sorunumuz var. Bunları paket halinde bir bütün olarak ele almalıyız. Meselelere seçici yaklaşıp bazılarını konuşup, bazılarını konuşmamak doğru bir yaklaşım değil. Çünkü hepsi birbirleriyle bağlantılı. Uluslararası yargıya gittiğimizde geride hiçbir sorun bırakmamalıyız. Ama her şeyden önce tüm sorunlarımızı cesur bir şekilde konuşmalı, kamuoylarımızı doğru bir şekilde yönlendirmeliyiz. Burada sorun çözme irademiz son derece belirleyici olacaktır. Bizim bu irademiz güçlüdür. Çevremizde yaşanan anlaşmazlıkların çözülmesi için gösterdiğimiz gayrete ve mesafe alma kabiliyetimize baktığınızda Türkiye'nin meseleleri barışçıl yollarla ortadan kaldırma anlayışını ve potansiyelini görebilirsiniz.” Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin samimiyeti ve çağrısının açık olduğunu belirterek, Yunanistan'ın da dış müdahalelere kapalı benzer bir yaklaşım ortaya koyması halinde her iki ülke için de huzurlu bir gelecek inşa etme yolunda iyi bir başlangıç yapılabileceğine inandığını kaydetti. "Yunanistan Türkiye'nin hasmı değil, içinde bulunduğu ittifakın kıymetli bir üyesi" Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunan basınına birçok kez yansıyan "Bir gece ansızın gelebiliriz" şeklindeki sözlerine ilişkin soruyu ise şöyle yanıtladı: "Ancak bizi tehdit edenler bizden çekinmelidir. Ülkemizin güvenliğini tehdit eden terör unsurlarına karşı 'bir gece ansızın geliriz' dedik ve gereğini yaptık. Terör yuvalarını başlarına yıktık ve yıkacağız. Toprak bütünlüğümüze, birliğimize ve beraberliğimize el uzatanların bizden göreceği karşılık her zaman bu olmuştur ve bundan sonra da bu değişmeyecektir. Vatanımızı savunmak, milletimizin huzurunu korumak en doğal hakkımızdır ve tüm terör odaklarına karşı da bu hakkımızı sonuna kadar kullanmaya devam edeceğimizden kimsenin şüphesi olmamalıdır." Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan'ın Türkiye'nin hasmı değil, içinde bulunduğu ittifakın (NATO) kıymetli bir üyesi olduğuna dikkati çekerek, "Ayrıca komşuyuz, komşu olarak kalacağız. Birbirimizin haklarına ve hayati çıkarlarına karşılıklı olarak saygı göstermeliyiz. Bizim dostluk elimizi uzattığımızda ne kadar kucaklayıcı olduğumuzu yüzyıllarca birlikte yaşadığımız Yunan halkı iyi bilir. Bizim kültürümüzdeki hoşgörüyü ve samimiyeti çok yakından tanırlar. Karşılıklı anlayış temelinde ilişkilerimizi ilerletmek ve bu coğrafyada barış içinde yaşamak istiyoruz. Bunu ifade ettiğimizde laf olsun diye söylemediğimizi de defalarca ispat etmiş bir ülkeyiz. Batı medyası bu sözlerimi çarpıtma gayreti içindedir" dedi. Enerji alanında iş birliği Ege ve Doğu Akdeniz'de enerji rezervlerinin olup olmamasının kendisinin kişisel kanaatinden öte bilimsel araştırmalar sonucunda tespit edilebilen bir husus olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda umut verici çalışmalar yapıldığını kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Akdeniz ve Ege'nin doğal kaynaklar açısından zengin bir havza olduğuna işaret ederek, mevcut uluslararası konjonktürde enerji güvenliğinin sağlanmasının ve muhafazasının stratejik açıdan elzem bir konu hâline geldiğini ifade etti. Bu manada özellikle Akdeniz'de iş birliği potansiyeli ve imkânları olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, böyle bir iş birliği potansiyelinin değerlendirilmesinin hem bölge ülkelerinin enerji güvenliğine hem de siyasi meselelerin çözümüne katkıda bulunabileceğini kaydetti. Buradaki potansiyelin siyasi açıdan suiistimal edilmeye çalışılmasının bu kaynakların kullanılamaması riskini de beraberinde getireceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: "Biz enerjinin tüm ülkeler ve toplumlar arasında iş birliği ve ortak kazanım unsuru olduğunu düşünüyoruz. Uyuşmazlıkları diyalog yoluyla çözmek istiyoruz. İş birliğini tercih ediyoruz ve buna hazırız. Bu nedenle daha önce iki defa kapsayıcı nitelikte Doğu Akdeniz'deki fırsatlar için konferans düzenlenmesini önermiştim. Maalesef başta AB buna sessiz kaldı. Sessiz kalmak sorunları çözmüyor. Keza Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Ada'da kapsamlı çözüme kadar rezervlerin ortak işletimi ve gelir paylaşımını önerdi ve biz de bu öneriyi destekliyoruz. Bölgede başka ülkeler de bu yönde ilerlerken, Ada'daki iki taraf neden iş birliği yapamasın? Ege'de de iş birliği yapabileceğimiz pek çok konu var. Her şey halklarımızın ve sonraki nesillerimizin huzur ve refahı için." "Ayasofya Camii barış ve hoşgörünün sembolü olarak tüm din ve inançtan ziyaretçilere açık olmaya devam edecektir" Cumhurbaşkanı Erdoğan, farklı kültürleri hoşgörü ile sahiplenme temeli üzerine kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti'nin hem vakıf müesseselerini hem de bunların hak ve hukukunu geleceğe taşıyan bir sistemi etkin şekilde sürdürdüğünü belirterek, Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi'ne ait vakıf statüsünün bugün de korunmakta ve geçerli olduğuna işaret etti. Ayasofya'nın Fatih Sultan Mehmet Vakfı'nın mülkiyetinde bulunduğunu ve ilgili Danıştay kararıyla esasen vakfedilme amacına uygun olarak kullanıldığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi'nin maddi ve manevi yönlerden yapısal bütünlüğünün bozulamayacağının, ikonografik ve her türlü plastik sanat unsurlarının eksiltilemeyeceğinin ve korunacağının, her vakıf kurumu gibi dokunulmazlık imtiyazına sahip Ayasofya Vakfı'nın hukuki belgesi olan vakıf senedinde güvence altına alındığını vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu mümtaz mabedi insanlık tarihinin nadiren göreceği bir titizlik ve saygıyla koruyor, tüm insanlığın bu muhteşem anıttan maddi ve manevi şekilde yararlanmasına olanak sağlıyoruz. Son 570 yıllık uygulama ve koruma çabaları da devletimizin konuya tarihin her katmanında ne kadar titizlikle yaklaştığının tescilidir. Şimdi ise Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi'nde Mimar Sinan döneminde yapılan koruma çalışmalarından sonra bütüncül olarak en büyük çalışmayı başlattık. Ayasofya Camii barış ve hoşgörünün sembolü olarak tüm din ve inançtan ziyaretçilere açık olmaya devam edecektir" dedi. Heybeliada Ruhban Okulu Anayasa Mahkemesi'nin 1971'de aldığı bir kararla ülke genelindeki tüm özel yüksekokulların devletleştirilmiş olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kararın sadece Heybeliada Ruhban Okulu'nu değil, Türkiye'deki tüm özel yükseköğretim kurumlarını kapsadığını vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ruhban Okulu'nun devredilebileceği bir resmi yükseköğretim kuruluşunun bulunmaması nedeniyle hukuki temelini yitirdiğini ve faaliyetlerin durduğunu belirterek, "Esasen günümüzde Heybeliada Ruhban Okulu'nun yeniden açılabilmesi ancak kapsamlı mevzuat değişiklikleri sonucunda mümkün olabilir. Öte yandan Fener Rum Patrikhanesi de Ruhban Okulu'nun YÖK mevzuatına tabi olarak bir devlet üniversitesi bünyesinde öğrenime yeniden başlamasına olumlu yaklaşmamıştır" ifadelerini kullandı. "Düzensiz göç ortak bir sınamadır ve ortak çabalar gerektirmektedir" Gerek yaşanan siyasi istikrarsızlıklar, gerek farklı kaygılar nedeniyle dünya genelinde göç hareketlerinde ciddi artış gözlemlendiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Maalesef, insanların bu arayışlarından çıkar sağlayarak, ciddi gelirler elde eden suç yapıları da hızla artıyor. Bu durum, her zaman söylemiş olduğumuz üzere devletlerin tek başına üstesinden gelebilecekleri bir mesele değil. Neticede düzensiz göç ortak bir sınamadır ve ortak çabalar gerektirmektedir. Tabiatıyla ülke olarak düzensiz göçle mücadelemize yoğun çabalarımızla devam ediyoruz." Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye'ye destek olmasının önem arz ettiğini belirterek, sonuç itibarıyla eşit yük ve sorumluluk paylaşımını öngören, daha kaynakta iken göçü engellemeye yönelik ortak adımlar atılmasının şart olduğunu kaydetti. Bunu sadece Türkiye ve Yunanistan arasındaki iş birliği ya da Ege'deki göç hareketlilikleriyle sınırlandırmamak gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm uluslararası toplumun dahline ihtiyaç duyulan son derece geniş çaplı bir mücadelenin gerekli olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz bu konuda samimi şekilde iş birliğine her zaman açık olduk, olmaya da devam ediyoruz. Kaldı ki göç meselesi savaşlar sona erse bile dünya gündeminden kalkmayacak bir sorun alanı. Küresel iklim değişikliğinin olumsuz sonuçlarından birinin de iklim göçleri olduğu ve gelecekte bunun artacağı öngörüleri mevcut. Dolayısıyla bu soruna kalıcı çözümler, işleyen mekanizmalar üretmek zorundayız. Bütüncül bir yaklaşımla bu konuda kafa yormalı ve sorun çözücü formülleri konuşabilmeliyiz" dedi. "Biz, uluslararası ilişkilerde daima hakkaniyetin, adaletin ve vicdanın sesi olageldik" Türkiye'nin NATO'ya Yunanistan'la birlikte 71 yıl önce girdiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batılı veya Avrupalı olmanın kriterinin Avrupa Birliği mensubiyeti olmadığını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin AB'yle de 1963 yılına dayanan ilişkileri çerçevesinde aynı Gümrük Birliği içinde bulunan, adaylık statüsünü taşıyan bir ülke olduğuna işaret ederek, bu doğrultuda Türkiye'nin demokratik yapısıyla ve savunduğu değerlerle AB ve NATO üyesi ülkelerle ortak paydasının son derece geniş olduğunu belirtti. Türkiye'nin BM ve Avrupa Konseyi başta olmak üzere Batılı olarak adlandırılan birçok uluslararası teşkilatın da kurucu üyesi olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz, uluslararası ilişkilerde daima hakkaniyetin, adaletin ve vicdanın sesi olageldik. Uluslararası gelişmelerde rehber edindiğimiz bu anlayış doğrultusunda tarihin doğru tarafında yer almak başlıca hedefimizdir" diye konuştu. "Biz Gazze'deki soykırıma karşı çıkarak Batı toplumunun temel değerlerini de savunuyoruz" Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin Filistin halkının uğradığı haksızlıklar ve insanlık dışı muamele karşısında ortaya koyduğu tepki ve uluslararası hukuku, uluslararası insancıl hukuku ve insan hakları hukukunu açıkça ihlal eden eylemleri nedeniyle İsrail'i eleştirmekten kaçınmamasının bu hedefin tabii bir gereği olduğunu ifade etti. Bugün pek çok Batılı ülkenin de giderek benzer tutumlar ortaya koymaya başladığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Filistin bağlamında bu şekilde ahlaki bir sorumluluğu yerine getirmesinin "Batıya ait bulunup bulunmamakla" sorgulanmasının söz konusu olamayacağını kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin yönelim ve aidiyetinin tartışılmasından ziyade asıl sorgulanması gerekenin bazı Batılı ülkelerin kuvvetle savundukları değerleri bazen hiçe sayabilmesi olduğunu belirterek şunları kaydetti: "Gazze'de yaşanan vahşete sessiz kalınması bunun en canlı örneğidir. Aslında biz Gazze'deki soykırıma karşı çıkarak Batı toplumunun temel değerlerini de savunuyoruz. Gazze'de kundaktaki bebeklerden tutun her yaşta insanın temel hakları çiğneniyor. İnsan haklarının göz göre göre yok edilmesine sessiz kalınması, insanların mülkiyet haklarının hiçe sayılarak evlerine, topraklarına sistematik bir biçimde el konulması, Filistinlilerin geleceklerini tayin haklarının ellerinden alınması Batı medeniyetinin değerlerinin neresinde kalıyor? Hastanelerin bombalanması, okulların, mülteci kamplarının, pazar yerlerinin vurulması ve sivillerin öldürülmesi Batı değerlerine uygun mudur? Gazze’deki insanlara 'güneye gidin' deyip oraya yönelenlerin üzerlerine bomba yağdırılması, Batı'nın benimsediği bir durum mudur? Şimdi soruyorum, tüm bunlara bile isteye sessiz kalan ülkeler mi yoksa Türkiye mi Batı'ya ait?"

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.