Hava Durumu

#Dava

Yeni Marmara Gazetesi - Dava haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Dava haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

40 yıldır devam eden dava sonuçlanınca iş makineleriyle yolu kazıp araç geçişine kapattılar Haber

40 yıldır devam eden dava sonuçlanınca iş makineleriyle yolu kazıp araç geçişine kapattılar

Antalya'nın Manavgat ilçesinde oteller bölgesine inen yolun 100 metrelik bölümü tapu sahipleri tarafından mahkeme kararıyla kazılarak trafiğe kapatıldı.  Arazi sahiplerinden Ali Canlı, yolun 1985 yılında açıldığını, gerek dönemin Çolaklı Belediyesi gerekse Manavgat Belediyesiyle sorunun çözümü için yaptıkları görüşmelerden sonuç alamayınca dava açtıklarını söyledi. Arazi sahiplerinin avukatı Mehmet Selin Veziroğlu, müdahalenin meni davasını kazandıklarını, arazinin eski haline getirilerek sahiplerine teslim edileceğini söyledi.  Çolaklı Mahallesi Fevzi Çakmak Caddesi'nde Süral kavşağından otellere inen yolun yaklaşık 100 metre uzunluğundaki bölümünde asfalt iş makinesi ile kesilip kepçe ile kazılarak trafiğe kapatıldı. Mehmet Canlı'nın varisleri Ali Canlı, Hatice Canlı, İbrahim Canlı, Fatma Garip, Huri Ünal, Türkan Özcan ve Gülsüm Can Çolaklı Mahallesi Fevzi Çakmak Caddesi üzerinde 927 Ada 21 parselde bulunan 8 bin 780 metrekare arazilerinin içerisinden kamulaştırma yapılmadan ve kendi rızaları alınmadan yol geçirildiğini, yolun arazilerinin bin 470 metrekare 5 santimlik bölümünü aldığını belirterek müdahalenin meni davası açtılar. Davacılar mahkemenin lehlerine sonuçlanmasının ardından icra memuru ve jandarma gözetiminde yolun kendi arazilerinde kalan yaklaşık 100 metre uzunluğundaki bölümünü asfaltı kestikten sonra kepçe ile kazarak trafiğe kapattılar.  Yıllardır sorunun çözümü için yaptıkları girişimlerden sonuç alamadıklarını, dava açmaktan başka çareleri kalmadığını belirten Ali Canlı, "Arazimizin üzerinden Çolaklı Belediyesi döneminde yol geçirilmişti. Bin 470 metre 5 santim arazimiz kayboldu. 2015 yılında Manavgat Belediyesine sorunun çözümlenmesi için verdiğimiz dilekçeye Belediye Başkanı Adına Dr. Oytun Eylem Doğmuş imzasıyla verilen cevapta ‘İlgili dilekçenizde Çolaklı 927 Ada 21 parselde kamulaştırma yapılmadan yol geçirildiği belirtilmekte olup, belediyemiz tarafından yapılmakta olan imar uygulamasının ardından bu arazinin kamuya geçmesi sağlanacaktır' denilmekte. Biz 10 yıldır bu işin çözümü için çaba harcadık. Önceki dönem belediye başkanından bir türlü randevu alamadık. Çaresiz kalınca istemesek de hakkımızı alabilmek için bu yolu kazmak kapatmak zorunda kaldık" dedi.  Sürecin 1985 yılında başladığını belirten Canlı ailesinin avukatı Mehmet Selin Veziroğlu ise, "Müvekkillerim 2020 yılına kadar belediye nezdinde bu yolun kaldırılarak arazilerinin kendilerine verilmesi, herhangi bir şekilde sorunun çözümü için yaptıkları girişimlerden bir sonuç alamamışlar. 2020 yılında Manavgat 2 Asliye Hukuk Mahkemesine müdahalenin meni davası açtık. Mahkeme müdahalenin menine karar verdi. İstinaf ve Yargıtay aşamalarından geçti. 2024 Haziranında da dosya kesinleşti. Kararın kesinleşmesinden bugüne kadar geçen süreçte belediye müvekkillerimin mağduriyetini gidermedi. Böyle olunca da müdahalenin meninin fiili olarak uygulanması için icra dairesi tarafından çalışma yapılıyor. Yol kazılmak ve arazi eski haline getirilerek müvekkillerime teslim edilmek üzere yol kapatılıyor. Başka çare kalmadı" dedi.  Çapa yaptıkları tarlada bu defa piknik yaptılar  Bu arada yıllar sonra arazilerinde bir araya gelen Mehmet Canlı'nın varisleri, çocukluklarında ve gençliklerinde ekip diktikleri, çapa yaptıkları tarlalarında adeta piknik yaparak yolun kapatılması çalışmasını izlediler. Varislerin bir tanesinin kızıyla görüntülü telefon bağlantısı yaparak çalışmayı izlettiği gözlendi.  Merak başına iş açtı  Diğer taraftan yolun kapalı olduğunu merak ederek motosikletle çalışma yapılan yere gelen bir vatandaşa, jandarma ekiplerince motosikletinin plakası olmadığı için cezai yaptırım uygulandı. 

Katil Mi Masum Mu? 17 Yaşındaki Genç Kız Tutuklandı! Haber

Katil Mi Masum Mu? 17 Yaşındaki Genç Kız Tutuklandı!

Adana'da 24 yaşındaki Mehmet Ayaz'ın hayatını kaybettiği, 17 yaşındaki kız arkadaşı N.C.'nin ise yaralı kurtulduğu olayla ilgili yeni gelişmeler ortaya çıktı. Göl kenarında yaşanan olayda kimin bıçağı kullandığı hâlâ netlik kazanmazken, tedavisinin ardından adliyeye sevk edilen genç kız tutuklandı.   Olay, Çukurova ilçesi Şambayadı Mahallesi'nde meydana geldi. İddiaya göre, Mehmet Ayaz ve 17 yaşındaki kız arkadaşı N.C. göl kenarına gittikten sonra aralarında tartışma çıktı. N.C.'nin ayrılmak istemesi üzerine Ayaz'ın genç kızı darbedip bıçakladığı öne sürüldü. Korku ve panikle bir kız arkadaşına "Mehmet beni dövüyor, kurtarın" şeklinde mesaj atan N.C.'nin yardım çağrısı üzerine olay yerine gelen arkadaşının erkek kardeşi, iki sevgiliyi kanlar içinde buldu. İhbarla bölgeye gelen sağlık ekipleri, Ayaz'ın hayatını kaybettiğini belirledi. Yaralı halde bulunan N.C. ise hastaneye kaldırıldı.  Genç kız 'Kendini bıçakladı' dedi ama tutuklandı  Yaklaşık 10 gün süren tedavisinin ardından taburcu edilen genç kız, adliyeye sevk edildi. Burada savunma yapan N.C.'nin "Ben yapmadım, kendini bıçakladı" dediği öğrenildi. Ancak soruşturmayı yürüten savcılık, mevcut deliller doğrultusunda N.C.'yi ‘kasten öldürme' suçlamasıyla mahkemeye sevk etti. Nöbetçi mahkeme tarafından tutuklanan genç kız cezaevine gönderildi.  Bıçağın Ayaz'ın yanında olması, mesaj kayıtları gibi birçok detay bulunan cinayetle ilgili adli tıp raporu ve kriminal incelemelerin sonucunun da beklendiği öğrenildi. 

77 Milyonluk MESEM Vurgunu Davasında Yeni Gelişme Haber

77 Milyonluk MESEM Vurgunu Davasında Yeni Gelişme

Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) üzerinden usulsüzlük yaparak kamuyu yaklaşık 77 milyon lira zarara uğrattıkları tespit edilen 8'i tutuklu toplam 206 sanık hakkında hazırlanan iddianame kabul edildi. 5 klasörlük iddianamede, sanıklar hakkında 6,5 yıldan 19 yıla kadar hapis cezası isteniyor.  Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde, çeşitli meslek gruplarına çırak, kalfa veya usta yetiştirmeyi amaçlayan MESEM programlarına, işverenler ve bazı kamu görevlileri tarafından vatandaşların usulsüz şekilde kaydedildiği belirlendi. Bu yöntemle hem devletten haksız kazanç sağlandığı hem de öğrencilerin SGK primlerinin Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ödenmesi sağlanarak kamunun zarara uğratıldığı ve zimmete para geçirildiği tespit edildi.  61 gün önce operasyon düzenlendi  Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından "Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık" suçu kapsamında yürütülen soruşturma kapsamında, İl Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri harekete geçti. Kocaeli merkezli olmak üzere İstanbul, Hatay, Bingöl, Diyarbakır, Manisa ve Samsun'da 28 Şubat'ta düzenlenen operasyonlarda, MESEM üzerinden usulsüzlük yaparak devleti yaklaşık 77 milyon lira zarara uğrattıkları tespit edilen 39 şüpheli gözaltına alındı.  Emniyetteki işlemlerinin ardından Kocaeli Adliyesi'ne sevk edilen şüphelilerden 20'si tutuklandı, 18'i ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Soruşturma kapsamında daha sonra toplam 206 kişi hakkında işlem yapıldığı ve bunlardan 8'inin hala tutuklu olduğu öğrenildi.  İddianame hazırlandı  Olaya ilişkin hazırlanan iddianame, Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. İddianamede 206 kişi hakkında, "Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık" suçundan 4,5 yıldan 15 yıla kadar, "Kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme" suçundan ise 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor. 

Narin Güran Davasında Yeni Gelişme... Haber

Narin Güran Davasında Yeni Gelişme...

Diyarbakır'da Narin Güran cinayetine ilişkin 6'sı tutuklu 12 sanık ile suça sürüklenen 3 çocuğun yargılandığı davaya ilişkin Cumhuriyet savcısının sunduğu mütalaada sanıkların 6 aydan 5 yıla kadar ayrı ayrı cezalandırılmaları talep edildi.   Merkez Bağlar ilçesinin Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolan ve 8 Eylül'de Eğertutmaz Deresi'nde cansız bedenine ulaşılan Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin tutuklu sanıklar Birsen, Fuat ve Maşallah Güran, Salim Güran'ın işçisi Mehmet Selim Atasoy, Mehmet Şevket Kaya ve Muhammed Kaya ile tutuksuz sanıklar Şeyma Kaya, Hediye Güran, İbrahim Halil Güran, Barış Güran, Kurtuluş Güran ve Ömer Faruk Güran ile suça sürüklenen çocuklar R.A. (16), M.G. (16) ve İ.K.'nin (17) "suçluyu kayırma" suçundan yargılandığı davada, Cumhuriyet savcısı esas hakkındaki mütalaasını tamamladı.  Savcı, celse arasında hazırladığı 10 sayfalık mütalaayı Diyarbakır 17. Asliye Ceza Mahkemesi'ne sundu. Mütalaada, Narin Güran'ın kaybolduğu ihbarının ardından başlatılan arama çalışmaları ve yürütülen soruşturma ile bu süreçte yaşanan gelişmeler yer aldı.  Davaya ilişkin, soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki ifadelerinin de yer aldığı mütalaada, değerlendirme kısmında şunlar yer aldı:  "Sanıkların ve suça sürüklenen çocukların verdikleri beyanların kendi aralarında çelişkili ve tutarsız olduğu, yargılamada netleşen maddi delillerle de uyuşmadığı, buna rağmen ısrarla aynı şekilde beyanda bulunmalarının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, jandarma personelinin sürekli takip edilip dinlenilerek çalışmalara engel olunmaya çalışıldığı anlaşıldı. Bazı sanıkların ellerinde bulunan çubuklarla yangın çıkmasına sebebiyet verdiği, bazı sanıkların bulduğunu iddia ettiği terlik ile olayın seyrini değiştirmek istediği, bazı sanıkların ise telefon kayıtlarını silerek organize bir biçimde olayın ve gerçek fail ya da faillerin tespitine engel olmaya çalıştıkları belirlenmiştir. Bu tür beyanlar ve eylemler sebebiyle araştırmaların farklı mecralara yöneltildiği ve cinayet eylemi ile eylemi gerçekleştirenlere yönelik araştırma yapılmasının açıkça engellendiği, şüphelilerin verdikleri gerçek dışı beyanlarıyla, tutanakta bulunduğu şekilde yangın çıkararak, jandarma personelini takip ederek ve dinleyerek, jandarma personelini yönlendirici asılsız ihbarlarda bulunarak, telefon kayıtlarını silerek suç işleyen kişilerin araştırmadan kurtulmalarına imkan sağlamak suretiyle ortak saikle hareket ederek üzerlerine atılı 'suçluyu kayırma' suçunu işledikleri anlaşılmıştır."  Mütalaada, sanıklar Barış Güran, Birsen Güran, Fuat Güran, Hediye Güran, İbrahim Halil Güran, Kurtuluş Güran, Maşallah Güran, Mehmet Selim Atasoy, Mehmet Şevket Kaya, Muhammed Kaya, Ömer Faruk Güran ve Şeyma Kaya'nın eylemlerine uyan TCK'nin 283/1,53/1 ve 63. maddeleri uyarınca, suça sürüklenen çocuklar İ.K, M.G.'nin eylemlerine uyan TCK'nin 283/1, 31/3, 63. maddeleri ile Çocuk Koruma Kanunu'nun 5. maddesi uyarınca, suça sürüklenen çocuk R.A.'nın eylemine uyan TCK'nin 283/1, 31/2, 63. maddeleri ile Çocuk Koruma Kanunu'nun 5. maddesi uyarınca 6 aydan 5 yıla kadar ayrı ayrı cezalandırılmaları talep edildi.  Tutuklu sanıklar Birsen Güran, Fuat Güran, Maşallah Güran, Mehmet Şevket Kaya, Mehmet Selim Atasoy ve Muhammed Kaya'nın üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, suç için kanunda öngörülen ceza miktarı, sanıkların suçluları kayırmak amacıyla gerektiğinde gerçeğe aykırı delil de üretmek suretiyle eylemde bulunmaları hususu göz önüne alındığında delil karartma ve kaçma şüphesinin varlığı nazara alınarak hükümle birlikte tutukluluk hallerinin devamının talep edildiği mütalaada, sanıklar Kurtuluş Güran, Ömer Faruk Güran ve suça sürüklenen çocuk M.G. hakkında uygulanan adli kontrol tedbirlerinin devamı istendi.  Mütalaada, sanıkların ve suça sürüklenen çocukların gerçekleştirdikleri eylemin niteliği, olayın oluş biçimi, eylemden sonraki ve yargılama sürecindeki tutum ve davranışları dikkate alınarak haklarında TCK'nin 62. maddesinin uygulanmasına yer olmadığı ifade edildi.  Savcı mütalaasında, sanıkların işledikleri suçun kasti suç olması nedeniyle haklarında hürriyeti bağlayıcı cezaya hükmolunması durumunda 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunun 53. maddesinin 1. fıkrası gereğince belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmalarını, suça sürüklenen çocuklar hakkında 5395 sayılı kanun hükümleri ile mahkemenin gerekli görmesi halinde 5395 sayılı Kanunun 5. maddesindeki koruyucu ve destekleyici tedbirlerin uygulanmasını istedi.  6'sı tutuklu 12 sanık ile suça sürüklenen 3 çocuğun yargılanmasına 2 Mayıs'ta devam edilecek.  Olay  Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca, merkez Bağlar ilçesinin Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta 2024'te kaybolan ve 8 Eylül 2024'te Eğertutmaz Deresi'nde cansız bedenine ulaşılan Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin 6'sı tutuklu 12 kişi ile suça sürüklenen 3 çocuk hakkında yürütülen soruşturma tamamlanmıştı. Başsavcılık tarafından, 12 kişi hakkında "suçluyu kayırma" suçundan 6 aydan 5'er yıla kadar hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianame, Diyarbakır 17. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından, çocuklar R.A. (16), M.G. (16) ve İ.K. (17) hakkında aynı suçtan hazırlanan iddianame ise 2. Çocuk Mahkemesi tarafından kabul edilmişti.  Diyarbakır 2. Çocuk Mahkemesi'nin, kendilerindeki dosyanın, Diyarbakır 17. Asliye Ceza Mahkemesi'nde 6'sı tutuklu 12 sanık hakkında açılan davayla birleştirilmesi yönündeki talebi kabul edilmişti.  Anne, ağabey ve amcaya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmişti  Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran ile Nevzat Bahtiyar hakkında yürütülen soruşturma tamamlanmış, 4 sanık hakkında "iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle hazırlanan iddianame, Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesince 23 Ekim 2024'te kabul edilmişti.  Sanıkların yargılanmasına 7 Kasım 2024'te başlanmış, mahkeme heyeti 28 Aralık 2024'teki duruşmada, tutuklu sanıklar Yüksel, Enes ve Salim Güran'ın "iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, Narin'in cansız bedenini Eğertutmaz Deresi'ne sakladığını itiraf eden Nevzat Bahtiyar'ın da "suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme" suçundan 4 yıl 6 ay hapisle cezalandırılmalarına ve tutukluluk hallerinin devamına karar vermişti. 

Kazada hayatını kaybeden gencin yakınları adliye önünde "Arda için adalet istiyoruz" sloganları attı Haber

Kazada hayatını kaybeden gencin yakınları adliye önünde "Arda için adalet istiyoruz" sloganları attı

Nevşehir'de 1 kişinin ölümüne, 1 kişinin de yaralanmasına neden olan sürücü, bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. Adliye önünde bir araya gelen ölen gencin yakınları ise ‘Arda için adalet istiyoruz' sloganları attı.   Geçtiğimiz ocak ayında meydana gelen kazada 1 kişinin ölümüne, 1 kişinin de yaralanmasına neden sürücü İrfan Selman Karaca bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. Nevşehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada tutuklu sanık İrfan Selman Karaca hazır bulunurken, duruşmaya kazada hayatını kaybeden Tuğrul Arda Teryaki'nin anne ve babası ile aynı kazada yaralanan Ekrem Korkutmaz da katıldı.  Tutuklu sanık Karaca ifadesinde, "Saatte yaklaşık 70 kilometre hızla giderken aydınlatmalardan dolayı keskin sola dönüşü fark etmedim ve savruldum. Hava yastıkları açılınca kaza yaptığımı anladım. Alkollü değildim, pişman ve üzgünüm" dedi.  Kazada yaralanan Ekrem Korkutmaz ise, "Arda ile yol kenarında duruyorduk. Arda telefondan bana bir şeyler gösterecekti. O anda araç bize çarptı. Arda 15-20 metre uzağa savruldu. Ben de araç kullandığım için gelen aracın hızının saatte 140 kilometre civarında olduğunu tahmin ediyorum. Şahıstan şikayetçiyim" dedi.  Duruşma salonunda gözyaşlarına hakim olamayan anne Tuğba Teryaki, şikayetçi olduğunu belirterek, "Çocuğumu temizlik işlerinde çalışarak büyüttüm. Tüm hayallerimiz yıkıldı. 17 yıllık emeğim heba oldu. Adalete çok güveniyorum" ifadelerini kullandı.  Mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına hükmederken, kazaya karışan aracın hız güvenlik kamera görüntüleri üzerinden bilirkişi tarafından hız tespitinin yapılması ve eksiklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.  Öte yandan kazada hayatını kaybeden Tuğrul Arda Teryaki'nin yakınları, adliye önünde 'Arda için adalet istiyoruz' sloganları attı. Anne Tuğba Teryaki, sanığın tutukluluk halinin devam etmesinden dolayı memnun olduğunu söyleyerek, "Ben sahuru evlatsız yapıyorum, onlar da evlatsız yapacak. Ben bayramı evlatsız geçireceğim, onlar da evlatsız geçirecek. Adalete güveniyordum, çok şükür doğru karar verildi. Devamında da inşallah doğru kararlar çıkacak. Benim çocuğum gibi başka çocuklar da ölmeyecek. Çocuklarını kurtarmaya paraları yetmeyecek. Adalet benim evladımdan yana" dedi.  Geçtiğimiz 11 Ocak'ta Raşit Bey Mahallesi Akın Sokak'ta meydana gelen kazada İrfan Selman Karaca idaresindeki Audi marka 50 AK 703 plakalı araç, sürücünün aşırı hızlı seyretmesinden dolayı kontrolden çıkarak yolda yürüyen Tuğrul Arda Teryaki'ye ve Ekrem Korkutmaz'a çapmıştı. Savrulan otomobil, ardından yol üstünde park halindeki 50 DA 500 ve 40 AL 354 plakalı araçlara çarparak durabilmişti. Kazayı gören vatandaşların ihbarı üzerine kaza yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edilmişti. Kazada yaralanan 2 yaya ve otomobil sürücüsü, çeşitli hastanelerde tedavi altına alınmıştı. Kazada ağır yaralanan Tuğrul Arda Teryaki, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetmişti. Gözaltına alınan sürücü İrfan Selman Karaca da tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. 

Kan Donduran Cinayet Failinden Mahkemede Nutku Kesen Sözler Haber

Kan Donduran Cinayet Failinden Mahkemede Nutku Kesen Sözler

Bursa'da boşanma aşamasındaki eşi Seher Kındaç'ı (42) başına merdaneyle vurduktan sonra iple boğarak öldüren öldürmeden öncede arama motoru Google'da “İple insan öldürmek ne kadar sürer” diye arama yapan Turgay Kındaç (48), 'Tasarlayarak eşe karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Son savunmasında "Değerli eşimi sevgi ve saygı ile yad ediyorum. Mekanı cennet olsun" diyen tutuklu sanığın bu sözleri ceza indirimine yetmedi.   Olay, 29 Ocak 2024 tarihinde merkez Yıldırım ilçesi Esenevler Mahallesi'nde yaşandı. Edinilen bilgiye göre, Turgay Kındaç, boşanma aşamasında olduğu eşi Seher Kındaç (42) ile tartışmaya başlayınca eşinin kardeşine, 'Ablanı öldürürüm' diyerek mesaj attı. Mesajı gören kız kardeşinin ihbarı üzerine eve gelen sağlık ekipleri yerde hareketsiz yatan Seher Kındaç'ın olay yerinde hayatını kaybettiğini belirledi.  Bursa İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri, şüpheli Turgay Kındaç cinayetten bir gün sonra Şehir Meydanı'nda gözaltına aldı. Emniyette suçunu itiraf eden Turgay Kındaç boşanma aşamasındaki eşini kıskançlık sebebiyle öldürdüğü belirterek, “Eşim iş yerinde 2023 yılının son günü Metehan diye biriyle fotoğraf çektirdikten sonra sosyal medyada paylaştı. Olayın yaşandığı günü sabah yine tartışma çıktı ve eşimin başına merdane ile vurdum sonra da boğdum. Ancak neyle boğduğumu hatırlamıyorum" dedi.  Eşini öldürdükten sonra telefonu satmış  Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada Seher Kındaç'ın otopsi raporuna yer verildi. Yayınlanan raporda merdane ile başına vurulduktan sonra iple boğularak öldürüldüğü, çenesinde ve boğaz kısmında kanamalı kırıklar olduğu belirtildi. Suçunu itiraf eden tutuklu sanık eşi Turgay Kındaç'a 'Eşe karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapsi talep edildi. Eşini öldürdükten sonra, cep telefonu ve kredi kartını alan sanığın, karttan para çektiği ve cep telefonunu da satan Turgay Kındaç'a 'Nitelikli yağma' ve 'Başkasına ait banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama' suçlarından da 15 yıla kadar hapsi istendi. Öte yandan, Turgay Kındaç'ın eşini öldürmeden önce Google'da, “İple insan boğmak ne kadar sürede gerçekleşir” diye arama yaptığı ortaya çıktı.  “Kıskançlık nedeniyle öldürdüm”  1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada ilk kez hakim karşısına çıkan Kındaç, duruşma salonundaki 2 oğlundan özür dileyerek yaptığı savunmada, “Eşimi çok seviyorum, kıskançlık nedeniyle öldürdüm, iş yerinden M. isimli bir arkadaşına fotoğraf ve kalp yollamıştı. Kıskançlık yaşadım. Onunla birliktelik yaşadığını düşünerek telefonunu kontrol ettim. Bunları kabul etmeyi göze aldım. Ona olan sevgimi ispat etmek için olay günü çamaşır suyu içip, fare zehri yedim. Tartışmaya devam ederken, eşim bana tahrik edici, aşağılayıcı cümleler kullandı. Mutfakta, çaydanlığın üzerinde bulunan beyaz bezi görünce Seher'i yere yatırıp, bez ile boğarak öldürdüm. Bunları hak etmemiştim" dediği öğrenildi.  Duruşmada konuşan çiftin oğlu Hüseyin Kındaç (24), evlenmeden 3 ay önce evden ayrıldığını ve ailesinden ayrı yaşamaya başladığını belirterek, "Borçları, borçla kapatıyordu. Annemin kartlarını kullanıyordu. Eve sürekli icra geliyordu. Evin geçimine artık yardımcı olmuyordu. Bu adam, şiddete meyilli bir insandı. Zamanında annemi demir sopayla dövmüş, annem bunu bize sonradan söylemişti" diye konuştu.  Çiftin diğer oğlu Hürcan Kındaç (21) ise ifadesinde, "Annemden M.'yi duymuştum. M., anneme 'Abla' diye hitap ederdi. Bunları annem bize söylerdi. Sanık, annemin telefonunu alıp, sürekli oradaki hesaplardan harcama yapıyordu. Annem bana telefonunu verirdi. Şifresine kadar bilirdim. Kötü şeyleri yoktu. Annem telefonunu, babam kartları almasın, harcama yapmasın diye saklıyordu" diye konuştu. Sanığın her 2 oğlu da şikayetçi oldu.  "Değerli eşimi sevgi ve saygı ile yad ediyorum. Mekanı cennet olsun"  Turgay Kındaç'ın avukatı Hakan Gündoğdu müvekkilinin 25 senelik evli olduğunu, bir gün dahi eşine şiddet uygulamayan bir insanın, bir anda eşini öldürme kararı almasının altında muhakkak bir sebep yatması gerektiğini savundu. Tutuklu sanığın, eşinin, olaydan önce kendisini aldattığına yönelik beyanları nedeniyle eylemi gerçekleştirdiğini söyleyen Gündoğdu, haksız tahrik indirimi uygulanmasını talep etti. Bursa Adliyesinde görülen karar davasında Kındaç'ı 'tasarlayarak eşe karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptıran mahkeme heyeti, sanığa son sözünü sordu. Kındaç yaptığı son savunmada "Hakim Bey, değerli eşimi sevgi ve saygı ile yad ediyorum. Mekanı cennet olsun. Ben sizin huzurunuzda nasıl suçluysam, eşimin, gözlerime bakarak bana aldattığını söylemesi de bir suçtu. Keşke hiç yaşanmasaydı" dedi. Bu sözler etkili olmadı ve Mahkeme heyeti tutuklu sanığın cezasında indirim uygulamadı. Sanığın, 'Yağma' suçundan ise maktulün eşi olması nedeniyle, cezalandırılmasına yer olmadığına karar verildi. 

Karı Kocaya Çarpıp Ölümüne Neden Olan, 5 Kişiyi de Yaralayan Sürücüye 22,5 Yıl Hapis İstemi Haber

Karı Kocaya Çarpıp Ölümüne Neden Olan, 5 Kişiyi de Yaralayan Sürücüye 22,5 Yıl Hapis İstemi

Adana'da uyuşturucu madde alarak kullandığı dolmuşla çarptığı yolcu durağındaki karı kocanın ölümüne, 5 kişinin yaralanmasına neden olan tutuklu sürücü Yusuf K. hakkında esas hakkında mütalaa verildi. Savcı, sürücünün 22,5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmasını talep etti.   Kozan Caddesi'nde 6 Nisan 2023'te Kiremithane hattında çalışan Yusuf K.'nin kullandığı 01 M 0382 plakalı dolmuş, kontrolden çıkarak çok sayıda kişinin beklediği otobüs durağına daldı. Kazada durakta bekleyen Halil Çiftçi (72) ile eşi Fadime Çiftçi (71) hayatını kaybetti, Ela K., Fatma Sıla T., Ayşe E., Demet Ç. ve Bengül Ş. yaralandı, dolmuş şoförü ise kaçtı. Kısa süre sonra yakalanıp gözaltına alınan Yusuf K. tutuklandı.  Sürücü Yusuf K. hakkında 'Bilinçli taksirle ölüme ve yaralamaya neden olma' suçundan 22 yıl 6 aya kadar hapis cezası istemiyle Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davanın 5'inci duruşması yapıldı. Duruşmaya, tutuklu sanık Yusuf K. ile müştekiler ve taraf avukatları katıldı. Dava dosyasında araştırılacak husus kalmadığı için cumhuriyet savcısı esas hakkındaki mütalaasını verdi. Suç tarihinde Adana Adli Tıp Grup Başkanlığı Kimya İhtisas Dairesi'nin tespit ettiği uyuşturucu madde etkisi ile sanık Yusuf K.'nin içinde yolcu olmaksızın 01 M 0382 plakalı dolmuş ile Yüreğir Otogarı istikametinden Kozan Caddesi'ne geçmek suretiyle Orhan Kemal Caddesi istikametinde giderken sokak kavşağında direksiyon hakimiyetini kaybederek yola çıkıp, kaldırımda bulunan Halil Ç. ve eşi Fadime Ç.'ye çarparak ölümlerine neden olduğunu belirtti. Savcı, sürücünün ayrıca Ela K., Fatma Sıla T., Ayşe E., Demet Ç. ve Bengül Ş.'ye de çarparak yaralanmalarına neden olduğuna dikkat çekti. Oluşan kazada sanığın kullandığı uyuşturucunun etkisiyle asli ve tam kusurlu olarak kazaya neden olduğunun sabit olduğuna vurgu yapan savcı, sanığın eylemine uyan TCK'nın 85/2, 22/3, 53/6 , 63 maddeleri uyarınca toplam 22 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasını istedi. Suçun vasfı ve mahiyeti, bilinçli taksir ile işlenmiş olması nedeniyle sanığa verilebilecek cezaların alt ve üst sınırları dikkate alınarak tahliyesi halinde kaçarak infazı imkansız kalabileceği nedeniyle tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti.  Davaya katılan Demet Ç.'nin avukatı Cihan Emre Durmaz ise olay yerinde fren izi olmaması nedeniyle olayın olası kasıt olarak değerlendirilmesi gerektiğini, buna göre ceza tertip edilmesi gerektiğini düşündüklerini söyledi.  Sanığın avukatı esas hakkındaki mütalaaya katılmadıklarını, karşı beyanda bulunmak için süre talep etti. Sanık Yusuf K. de mütalaayı kabul etmediğini belirterek, “Çok pişmanım tahliyemi talep ederim” dedi.  Mahkeme heyeti, sanık Yusuf K.'nin tutukluluğunun devamına karar verip duruşmayı karar için ileri bir tarihe erteledi. 

Anne Yüksel Güran:"Tülin'in ölümünden de beni suçluyorlar" Haber

Anne Yüksel Güran:"Tülin'in ölümünden de beni suçluyorlar"

Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran cinayetine ilişkin dava, üçüncü gününde devam ediyor. Savunma yapan tutuklu sanık Yüksel Güran, "Arif'le evlendiğim gün birbirimize söz verdik. Aç kalsak susuz kalsak yalan söylemeyeceğiz diye. Tülin'in ölümünden de beni suçluyorlar" dedi.   Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan amca Salim, anne Yüksel ve ağabey Enes Güran ile cesedi taşıdığı tespit edilen komşu Nevzat Bahtiyar, davanın ikinci duruşmasının üçüncü gününde adliyeye getirildi. Duruşmada savunmasını yapan tutuklu sanık Yüksel Güran, "İlk önce ben bir şey söylemek istiyorum. Tüm annelere sesleniyorum; ilk gün bana bir anne dedi ki başın sağ olsun sanki dünya bana oldu. O kadar mutlu oldum, evladımı kaybettim, bir insan bana bir şey demedi. Bir anne bana dedi ki başın sağ olsun, hoşuma gitti. Fırsatım olmadı bir akrabam bana başın sağ olun demeye, demediler. İnsanlar burada toplandı, niye, ben bir anneyim, evladımı kaybetmişim, bizi katil gösteriyorlar. Çok sıkıldım diyenler var. Arif'le evlendiğim gün birbirimize söz verdik. Aç kalsak susuz kalsak yalan söylemeyeceğiz. Arif'in hiç devlet maaşı olmadı. Kendi alın teriyle çocukları bu yaşa getirdi. Bugüne kadar hiç kavgamız olmadı. Olsaydı şu ana kadar olacaktı. Neden o gün, Narin kaybolduğu gün evimizde ne oldu? Tüm Türkiye'ye söylüyorum, hiç kabahatimiz olmadı. Tülin'in ölümünden de beni suçladılar. Dağkapı Hastanesinde vefat etti. Sen öldürdün Tülin kızını dediler. Sen merdivenden attın. Ne biçim annesin dediler. Benim kızım özürlüydü. Kızım konuşamıyordu. Kızım fakültede dünyaya geldiği zaman 6-7 sene en fazla yaşar dediler. İç organları büyür sonra vefat eder dediler. Beni suçladılar. Bu dosya için beni suçlu gösterdiler. Bana parmağını salladılar, Dağkapı Hastanesine gideceğim, kızın ölmediyse hayatını karartacağım dediler. Gittiler çıkardılar. Sen niye rahimden ameliyat olmuşsun dediler. Hastaneye doktora gittim ameliyat olacaksın dediler. Gece gündüz ilişkiye girsem rahimim aşağı inmiyordu. (Enes Güran sinirlenerek küfür etti.) Sakin ol oğlum her şeyi ben anlatacağım, sen üzülme Enes başını dik tut. Bir huzurumuz, düzenimiz kalmadı başkanım. Bir polis memuru bu şekilde beni suçladı. Bu kadar hakaret olur mu? (Salim Güran ağlayarak salondan çıktı.) Beni çok sorguya aldılar. Zalimce sorgu olur mu? Bana Enes gözüne vurmuş, zarar vermiş, kızını öldürmüş dediler. Ben kendimi öldürmüşüm, Narin ortada yok, dizimi gösterdim komutana, hepimiz Narin'i arıyorduk. Babasını neden aramadın dediler, babası kafayı yiyecekti o yüzden aramadım dedim. Bizim hiçbir kavgamız olmadı. Neden beni suçluyorlar, o güne kadar benim o gün evimde ne oldu, neden benim çocuklarımı bu yaşa yoksullukla getirdim bir gün kavgamız olmadı da neden o gün olsun. O gün sabah erkenden kalktım. En mutlu günümdü. Baran ve Enes 1-2 ay evde değildi. Bütün çocuklarım damda yatıyordu. Çok mutluydum bütün çocuklarım aynı yataktaydılar. Çok mutluydum zehir ettiler bana. Son gün kahvaltımız o gün oldu. 8 tane çocuğumu bir tane kaybetmiştim. Yoksullukla getirdim bugüne kadar da ne oldu da o gün bir şey oldu" ifadelerini kullandı.  "Hiçbir Allah'ın kulu bu anne ne çekiyor demedi"  Narin'in kendisinden hep gelinlik, topuz toka, bindallı istediğini kaydeden Anne Yüksel Güran, şöyle ifade verdi:  "Söz veriyorum, alacağım dedim. Bırakmadılar kızımın sözünü yerine getireyim. Bırakmadılar ben kızıma gelinlik giydireyim. Kefen giydirdiler. Bırakmadılar kefenle de göreyim. Tabutunu da görmedim. Mezarını da görmedim. Hayalimizi yıktılar. Hangi vicdansız hangi insan bu şeyi yapıyor bize. Narin'le o gün oynadım. O gün saçını yıkadım banyo yaptım. Son saçı, son banyosu oldu. Bırakmadı saçını bağlayayım. Narin en son benden patates istedi. İyi ki kızarttım. Şu an cezaevinde geliyor patates ama ağlayarak yiyorum. En son Kur'an kursuna gitti. Size yemin ederim o Kur'an beni çarpsa da onu görmedim. Narin eve gelmedi. Yorgundum yatıyordum. Enes gece Malatya'dan gelmişti. O gün Hediye'den Muzaffer'den bir Allah'ın kulu evimize gelmemiş. Neden bize inanmıyorsunuz? 22 yıllık evliyim, komşularımız var, bir gün kavgamız olmadı. 8 çocuğu yoksullukla büyüttüm. Hiçbir sorun olmadı da o gün neden olacak. Şu an çok şükür çocuklarım çalışıyor. Salim Yüksel Narin'i öldürdüler diyorlar, ya Enes de ortak diyorlar ya Salim yengesiyle yatmış diyorlar, niye Nevzat'ı arıyor? Bütün Tavşantepe bizim istediği yere götürürdü. Demek binlerce insan çok cinayet yapmış çok hırsızlık yapmış. Bunu niye bize yapıyor? Kocaman tepede evimi gösterip oradan buraya kadar battaniyeyle sırtına alıyorsun neden Salim'e seslenip gel beraber götürelim demiyorsun? Sonra avukatına da söylüyorum, dün Rojin'in babası için ağladı burada. Rojin'in babası için ağlıyorsun değil mi?  Bir adam Nevzat, 8 yaşında Nevzat çuvala koyuyor dere kenarına götürüyor. 30 dakikada ip arıyorum diyor ya o çantanın içinde Kur'an vardı. İpi çıkarıp ağzını kapatıyor, suyun içine atıyor rahatlıkla. Peynir aklına geliyor. Peyniri alıyor, geliyor, namazını kılıyor, çayını içiyor. Narin için gözyaşı akmıyor ama Nevzat'ı savunuyor. Sen Rojin babası için akıtıyorsun? Rojin annesi ve babası eminim benim için benim için gözyaşı akıtıyor. Onlar benim acımı biliyor. Binlerce avukat Diyarbakır'da var, sen Ankara'dan geldin. Yetmedi namusumuz ortaya koyuldu. Hoş bir şey mi? O Kur'an-ı Kerim nasıl seni şey yapacak? Kendisi diyor ki devlet çocuklarını koruyor. Millet Nevzat için yardım topluyor. 4 aydır kızımı vahşi şekilde kaybetmişim. 9 ay Narin'i karnımda taşıdım. Normal doğum ettim. Narin'e kıyabilir miyim? Narin'in annesi katildir saçı elinde kalmış denildi. Saçımı size göstereyim sayın başkan (saçını göstererek), ne olmuş bana bunu bana yapmayın. Bize hakaret etmeyin. Biz namuslu bir aileyiz. Burada konuşuyorlar ya narin anne ve ağabey için ve diyorlar ki çok sıkıldım diyorlar. Keyifçi gelmişler. Seyirci gelmişler. Birinci gün ayağa kalktı gözü dolu oldu başın sağ olun dedi. Benim hoşuma gitti. Cezaevine ilk girdiğimde bana kaç çocuğun var, kaçı ölü dediler. O kadar zoruma gitti ki. İsyan etmiyorum ama ben nasıl diyeceğim 2 kızım ölüdür. Ne olur bana böyle söylemeyin dedim. 2 çocuğum ölü, 5 de sağdır dedim. Yukarıda Allah var. Nasıl burada mahkeme varsa Rabb'imin yanında da mahkeme vardır. Rabb'imden dileğim bu kendi mahkemesine bırakmadan burada acını göstersin. Nasıl bir anneye iftira atarsın. Benim için namus çok önemlidir. Arif'i seçtim. Avukatlarım yanımıza geliyordu, DNA testi çıkmadı mı Narin'in diyorduk. Kıyamıyordular bana söylemeye. En son Yılmaz ağabey bana dedi ki kız o kadar suda kaldı ki bütün DNA örnekleri kaybolmuş dedi. O zaman çöktüm. Narin yok, Güran ailesi var, hepsini namusuyla suçluyorlar. Cezaevindeyim. Çok zor. Rabb'im kimseyi burada koymasın. 4 duvardayım kimse yok, tek yatağım var. Abdestimi alıp başımı havaya kaldırıyorum sadece ezan sesi geliyor. Gözyaşımı akıtıyorum. Rabb'im kim benim ailemin kızımın sebebi olmuşsa onları buraya koy diyorum. Özellikle Gazal'ın ismini söylüyorum. Ona da bu odayı nasip et diyorum. Bunu her gün dört duvar arasında söylüyorum. Çünkü bana iftira atıyorlar. Rabb'im bizim şahidimizdir, kefilimdir. Bu adam biliyordu, Narin'e ne kadar düşkün olduğumuzu. Tülin'e 7 sene baktım, hiçbir zaman anne demedi. Akıllıydı ama demedi. İlk hastaneye gittim, ultrason odasına girdim. Hoca bana çocuğunun cinsiyeti belli oldu dedi. Kız olursa elini öpeceğim dedim. Kız çocuk olacak dedi. Arif'in yanına gittim. 'Bebeğimiz kızdır değil mi' dedi. 'Sen nereden biliyorsun' dedim. 'Gözlerinden bellidir' dedi. Ben nasıl Narin'e zarar veririm. Ben zaten ölmüşüm. Dört duvar arasındayım. Evimi parça parça ettiler. Bu hesabı Rabb'im Nevzat'a sormayacak mı?"  "Bizim ne kötülüğümüz var"  Ne yapsalar suç olduğunu savunan Yüksel Güran, ifadesine şöyle devam etti:  "Biz ne yapsak suçtur. Ağladım suç, savcının yanına çıktım, 'sen niye ağlamıyorsun' dedi. 5 gündür cezaevinde karakolda ne görüyorum biliyor musun. Bütün kadınlarımız, Güranlar orada. Oğlumun sesi geliyor. Kaynımın sesi geliyor. Bana diyor ki savcı senle Salim böyle yapmışsınız. Ben nasıl yapabilirim böyle. Ağaç taş olmuşum, ağlamam gelmiyor. Defalarca milletvekilleri, belediye başkanı 20-30 kişi geldi. Kameralar çıktı. Zavallı anneyim, ne olur kızımı bulun, biri kızımı kaçırmış dedim, hiç ölüm aklıma gelmedi. Ne olur bir devlet kapısına bırakın kızımı, bulun, o kadar acı ki gerçekten istiyordum. Kızım dağdan düşseydi, trafik kazası geçirseydi; istiyordum bunu. Bilmiyordum ki kameracılar kendi menfaati için böyle konuşuyorlardı. Jandarma komutanı çember daraldı dedi, sevindik. Demek ki Narin'i görmüşler dedik. Birileri kaçırmış dedik. Kesin jandarma gördü dedik. Saf olduk. Çember daraldı daraldı dediler. Bırakmadılar bir 10 dakika çocuklarıma ağlayayım, sarılayım, apar topar aldılar beni. Bütün Güranlar daha orada yanıma geldiler. Ne yaptınız Narin'e söyle dediler. Biz ne bileceğiz, şu anda bildiğim gibi nefesim mideme kadar o kadar beni zalim cani gösterdiler ki Türkiye'ye herkes Nevzat masumdur diyor. Siz ayda kaç defa saçınızı boyatıyorsunuz, bu yaşa geldim bir kere boyattım. Bayramda bana çökmüşsün dedi, saçını boyatacağız dediler. Arif'i aradım, yap kendine dedi. Keşke imkanım olsaydı o kadını getirecektim buraya. Gün parası bin lira verdim, yoğurdu da sattım 400 etti. Ben saçımın parasını verdim. O kadar vicdansız insanlar var mı? Neden bizi bu kadar zalim yaptınız. Güran ailesi ne yaptı? Nevzat burada, bu köye, 22 sene evliyim, 10 sene önce de geldim. Nevzat'a sorun kaç senedir köyde yaşıyor. Doğduğundan beri o köyde. Kapı komşuyuz. Bir metre arsası yok. Bu yaşa kadar geldiler 1 metre toprakları yok. Nevzat 2 katlı ev yapıyordu bitirecekti hala ben gitmeyeceğim diyordu. Güran ailesi ona nerede zulüm yaptı? Bizim ne kötülüğümüz var? Biz onlara ne yaptık. Hayatımızı zindan etti bize? Kadınlarımız çocuklarımız hepsi cezaevinde. Çocuklar hep annesiz babasız büyüyorlar. 4 ay biz ne çekiyoruz kim biliyor. Keşke benim bahçemi görseydiniz sayın başkan. Oğullarım başka yerlerde çalışıyor. Onlar biliyor o bahçede ne çektiğimi. Hayır göremedim, bırakmadılar. Hangi anneler burada 05.00'te tarla içine giriyor. Gözü dışarıda olan anne neden sabah 05.00'te tarlaya girsin. Hiçbir zaman Arif'in, Yüksel'in çift montu, ayakkabısı olmadı. Hep çocuklarıma zorla yedirdim, bu yaşa getirdim. Senin ne hakkın var bizi bu hale getirdin. Devlet ona ömür boyu bakacak. Devlet onu Güranlardan koruyor. Oğlu İbrahim'e her gece diyordum ki kurban olayım Baran'ı yalnız bırakma. 15 sene bu adamın suyu evimizden gitti. Allah'ım sen benim hakkımı komşuma bırakma. Her sabah karısı evimize geliyordu. Karısı sanki kardeşimin evine gidiyorum diyordu. 10 dakika içinde Narin'i arıyorum, Yüksel kendine gel, ağlama diyordu, benim için kızımı arıyordu. Kızımın mezarı olsun sözümü geldi ilk duruşmada söyledi. Sen nasıl rahat yatıyorsun? Bir anneyi katil yerine koymuş. Sen sadece Narin'in tek değil bütün vuranların katilisin. Bana ceza kessinler. Benim yaşım zaten ne kadar ki. Eve gitsem zaten delireceğim. Evin içi Narin'in hatıralarıyla dolu. En azından mezarını göreyim. Namusumla beni suçluyor. Sen, ben, Salim, Enes senelerce cezaevinde kalacağız ama Rabb'imden inanıyorum ben çıkacağım o cezaevinden. Seccadeye eğildiğinde ne diyorsun sen? Hiç kimse demiyor Narin'in annesi ne çekiyor? İnsanlar o kadar zalim olmuş ki. Bu yaşa kadar Salim ile bir şey çıkmadı, o gün neden çıksın. Niye şu anda Gazal Bahtiyer Vedat (Vecni Bahtiyar) burada değil. Sen Narin'in tek değil (Nevzat Bahtiyar'ı kastederek) bütün Güranların katilisin. Senelerce ben, Salim, Enes o cezaevinde kalacağım. Ama ben diyorum çıkacağım Rabb'im şahidimdir. Sen diyebiliyor musun? Her şey senin elindedir başkanım, suçlamaları kabul etmiyorum." 

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Yeni Marmara Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.