Hava Durumu

#Dava

Yeni Marmara Gazetesi - Dava haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Dava haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

26 yaşındaki gencin eski kız arkadaşının evinin önünde bıçaklanarak öldürülmesine ilişkin davada yeni gelişme Haber

26 yaşındaki gencin eski kız arkadaşının evinin önünde bıçaklanarak öldürülmesine ilişkin davada yeni gelişme

Antalya'da 26 yaşındaki gencin eski kız arkadaşının evinin önünde bıçaklanarak öldürülmesine ilişkin biri tutuklu 4 sanığın yargılandığı davada tanıklar dinlendi. Mahkeme, suçlamaları reddeden tutuklu sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Olay, 25 Aralık 2024'te Aksu ilçesi Pınarlı Mahallesi Cumhuriyet Caddesi'nde meydana geldi. İddiaya göre, Seyit Muhammet Talay (26), bir süre önce ayrıldığı kız arkadaşı A.S.'nin (23) evinin yakınında aracında beklemeye başladı. Durumu fark eden A.S.'nin babası Ömer S. ve yakınları, Talay'ın yanına gelerek tartışmaya başladı. Kısa sürede kavgaya dönüşen olayda Talay, karnından bıçaklandı. Ağır yaralanan genç, kaldırıldığı Kepez Devlet Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Olay sonrası baba Ömer S., kızları A.S. ve D.S. gözaltına alındı. Şüphelilerden Ömer S. tutuklanırken, diğerleri serbest bırakıldı. Cep telefonu kamerasına yansıyan görüntülerde sanıkların Talay'ı "evin önünden geçmemesi" yönünde uyardıkları, tartışmanın namus meselesine dönüşeceği yönünde uyarılarını sürdürdüğü görüldü. Ömer S. ve kızları A.S., D.S. hakkında 'kasten öldürme' suçlamasıyla iddianame düzenlendi. İddianamede sanıkların birlikte hareket ettikleri, maktul yaralı haldeyken de saldırıya devam ettikleri belirtildi. Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın beşinci celsesinde sanıklar, katılan taraf ve tanıklar dinlendi. "Daha önce de dövdüler, tehdit ettiler" Tanık S.E., olaydan önce de sanıkların maktule saldırdığını ileri sürerek, "4 Kasım 2024'te Ömer S. ve ailesi Seyit'in yolunu kesip darbetti" dedi. S.E., "İlk olayda S.T., Muhammet'i iki defa arayıp evinin önüne çağırdı. Biz gitme dedik ama ‘Konuşacağız' diye gitti. Ömer S. da oradaymış. S.T. ve Seyit konuşurken Ömer S. içeriden gelmiş, kovalamaca başlamış, 200 metre ileride yakalayıp dövdüler. Bağırtıları duyunca gittim. Seyit'in üstündelerdi, Ömer S. boğazını sıkıyordu. Biri arabadan kırmızı saplı bir bıçak çıkardı ama ‘Polis geliyor' deyince tekrar arabaya koydu. Olaydan sonra Seyit'i eve götürdük. Annesi darp izlerini görünce şikayetçi oldu ama sanıklar ‘Kelle koltukta kalmaz' diyerek şikayeti geri çektirdiler. Kavgadan bir hafta sonra A.S. bakır sülfat içti, babasına haber vermeyin dediler. Ardından Seyit'e ‘ben içtim, sen de iç' diyerek onu da zehir içmeye zorladı. Onun da midesi yıkandı. Olay günü Seyit beni aradığında sadece bağırış sesleri duydum. Gittiğimizde bıçaklanmıştı" şeklinde konuştu. Tanık S.E., "Olaydan 2-3 gün önce Ömer S. bana, ‘Seraları devredeceğim, gel konuşalım' dedi. O esnada bütün bu planları kurmuşlar. Olaydan 1-2 gün önce de Ömer S.'ye ‘Senin yaşın büyük, gördüğün yerde görmemezlikten gel, çocuğa çatma. Bu iş büyümesin' dedim. Seyit'i öldürdükleri gün Dokuma'ya misafirliğe gitmiştim, kardeşim Serdar'ı Muhammet aradı, ‘Serdar yetiş, önümü kestiler' dedi. 20.51'de aradı, olay yerine vardığımızda 21.20 idi. Olay yerine geldiğimizde çocuk bıçaklanmıştı, olay yerinde ambulansa binip götürdük" dedi. Tanıklar dinlendi Tanık Ş.D. ise, "4 Kasım'da S.T.'lerin sokağında rahmetliyi dövdüklerini gördüm. 3 kız, anne, baba ve S.T. birlikte dövüyordu. Olaydan sonra F.D.'nin evine başsağlığına gittik, F.D., 'Olay günü aşağı indik' dedi. F.D. bana 'İnanmıyorsanız arkadaşımdan dinleyin' diyerek, T. adlı bir arkadaşını aradı. Telefonun hoparlörünü açıp konuşmaları dinletti. Telefonun karşısındaki T., F.D.'ye 'Her şeyi gördün, 6 kişi katletti dedin ya' dedi. Bunları karşıdaki anlatırken duyduk. F.D. bize, 'S.T. benim konuşmamı istemiyor. Olay günü oradaydım, ayırdım, ambulans çağıramadım arkadaşım aradı, olay yerinde 6 kişi vardı' dedi" ifadelerini kullandı. "Olay spontane gelişti" Tutuklu sanık Ömer S., suçlamaları reddederek, "Tanıklar doğru söylemiyor. Pusu kurduğumuz iddiası doğru değil. Olay spontane gelişti. Daha önceki kavgada S.T. ile Muhammet sözlü tartışıyordu, biz ayırmaya çalıştık. Evime aracımla dönerken Muhammet önüme geçti. Birbirimizi itekledik, bizi ayırdılar. Bu olayın asıl görgü tanığı benim, olay günü bunlar aralarında birbirleriyle kavga ettiler. Asıl husumet Talay ailesinin kendi arasında oldu" dedi. Tutuksuz sanık A.S. ise, telefonunu vermediğinden inceleme yapılamaması üzerine, "Telefonum bozulmuştu, yeni bir telefon almadım. Bu nedenle inceleme yapılamadı. Tanık beyanları tamamen yalan" dedi. "Çocuğumu 6 kişi öldürdü" Maktulün annesi Sevim Talay ise, "Benim çocuğumu 6 kişi öldürdü. Güçlü bir çocuktu, bir kişiyle olmaz. Önce beynine vuruldu, sonra arabadan indirildi. Kontağı bile kapatılmamış. Vahşice katledildi. 10 aydır adalet bekliyorum, bu olay tasarlanmış" dedi. "Kamera kayıtları eksik toplandı" Katılan tarafın avukatları, tüm sanıkların tutuklanmasını talep ederek, "Kamera kayıtları eksik toplandı, görüntüler araştırılmalı. Bu olay planlı, spontane değil. Sanıklar olay yerinden birkaç kez geçmiş. WhatsApp kayıtlarında A.S.'nin maktule ‘Evinin önünden geçerken dikkat et' dediği görülüyor. Bu da önceden planlandığını gösteriyor" ifadelerini kullandı. Sanık avukatları ise tanıkların beyanlarının duyuma dayalı olduğunu savunarak, "Olayda tek bir bıçak var, o da maktulün babasının evinde. Biz maddi gerçeğe ulaşmak istiyoruz" dedi. Duruşma 18 Aralık'a ertelendi Mahkeme heyeti, maktule ait telefon ve HTS kayıtlarının getirtilmesine, tanık S.E.'ye ait telefonun olay gününe ilişkin kayıtlarının incelenmesine, tutuksuz sanık A.S. tarafından polis merkezine sunulan CD'nin aslının araştırılmasına ve olay yerini gören tüm güvenlik kamera görüntülerinin toplanmasına karar vererek, duruşmayı 18 Aralık tarihine erteledi. Dava sonunda mahkeme salonundan çıkan sanık yakınlarının basın mensuplarına sözlü saldırısı ise dikkat çekti. Bir sanık yakını, "Kaç para aldıysanız biz daha fazlasını verelim, bizi de yazın" ifadelerini kullanarak, gazetecilere yakışıksız ifadelerde bulundu.

12 Yıllık Eşini Öldürmüştü... Haber

12 Yıllık Eşini Öldürmüştü...

Sakarya'nın Kaynarca ilçesinde 12 yıllık eşini öldüren müzisyen koca, ikinci kez hakim karşısına çıktı. Tanık beyanlarının alınmasının ardından mahkeme heyeti Adli Tıp Kurumu'ndan (ATK) sanığın akli dengesinin yerinde olup olmadığına ilişkin raporun beklenmesine karar vererek duruşmayı erteledi. Reisler Göleti mevkiinde 30 Aralık 2024'de meydana gelen olayda, emniyete gelen İ.K. (42), 12 yıllık eşi Simge Kodalak'ı (31) öldürdüğünü itiraf etti. Yapılan araştırma neticesinde de boyun bölgesinde delici alet yarası bulunan kadının cesedine ulaşıldı. Müzisyen eşi tarafından öldürülen Simge Kodalak'ın cenazesi, Erenler ilçesi Çaykışla Mahallesi Merkez Cami'de kılınan namazın ardından defnedildi, şüpheli koca ise tutuklandı. Sanık İ.K.'nın Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesince ikinci kez yargılanmasına başlandı. Duruşmaya İ.K., taraf avukatları ve maktul Simge Kodalak'ın babası H.Ç. ve anne E.Ç. katıldı. "Maktulle herhangi bir birlikteliğim yoktur, sanık iftira atmaktadır" Duruşmada dinlenen tanık Ç.K., "Sanık İ.K. ile eski arkadaşız ve 2 yıldır konuşmuyorum. Maktul Simge'yi tanırım, geçmişte ailecek görüşürdük. Maktulle herhangi bir birlikteliğim yoktur, sanık iftira atmaktadır. Maktul Simge'nin telefon numarası benim rehberimde kayıtlı değildir, Bir sosyal medya üzerinde takipleşme yoktur. Ben 2 yıldır tövbeliyim, iki yıldır da cemiyetlere gitmem, maktulle son iki yılda 1 veya 2 kere görüşmüşümdür" dedi. "Sanık eve alkollü gelirdi" Kocası tarafından öldürülen Simge'nin kardeşi S.Ç. ise, "Maktul benim ablam olur. Sanıkla ablam arasında herhangi bir problem yoktur. Sanık eve alkollü gelirdi" diye konuştur. Görüşünü açıklayan Cumhuriyet savcısı, sanığın tutukluluk halinin devamını talep etti. Mahkeme heyeti ise Adli Tıp Kurumu'ndan (ATK) sanığın akli dengesinin yerinde olup olmadığına ilişkin raporun beklenmesine karar vererek duruşmayı erteledi.

Bolu'daki Grand Kartal Otel Davasında İkinci Gün Haber

Bolu'daki Grand Kartal Otel Davasında İkinci Gün

Bolu Grand Kartal Otel'de 78 kişinin hayatını kaybettiği, 133 kişinin ise yaralandığı yangın faciasına ilişkin görülen davada 19'u tutuklu 32 sanık ikinci günde yargılanmaya devam ediyor. Türkiye'yi derinden sarsan Grand Kartal Otel yangınının üzerinden aylar geçmesine rağmen acılar tazeliğini koruyor. Bolu'nun gözde kayak merkezlerinden Kartalkaya'da 21 Ocak tarihinde yaşanan yangında 78 kişi hayatını kaybetmiş, 133 kişi ise yaralanmıştı. Facianın ardından açılan davada, 19'u tutuklu toplam 32 sanık dün ilk kez hakim karşısına çıktı. Yoğun katılımın gerçekleştiği duruşma için Bolu Adliyesi'nin yetersizliği sebebiyle günler öncesinden Bolu Sosyal Bilimler Lisesi Spor Salonu hazırlanmıştı. Dört tarafının bariyerlerle kapatıldığı spor salonuna, davanın ikinci gününde de katılımcılar geniş güvenlik önlemleri ile alındı. Sanıkların salona alınmasının ardından duruşmanın ikinci günü başladı. Öte yandan dün, tutuklu sanık Gazelle Otel Genel Müdürü Ahmet Demir, FQC Global Sertifikasyon Anonim Şirketi çalışanı tutuksuz sanık Aleyna Beşinci, FQC Global Sertifikasyon Anonim Şirketi yetkilisi tutuksuz sanık Ali Ağaoğlu, teknik personel tutuksuz sanık Bayram Ütkü, teknik personel şefi tutuklu sanık Tahsin Pekcan, teknik personel tutuklu sanık Hüseyin Özer, Bolu İl Özel İdaresi Genel Sekreter Yardımcısı tutuklu sanık Bünyamin Bal, Bolu İl Özel İdaresi Genel Sekreteri tutuklu sanık Sırrı Köstereli ve İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürü tutuklu sanık Yeliz Erdoğan'ın savunmaları dinlenmişti.

Acun Ilıcalı Mahkemede Aylık Gelirini Açıkladı! Haber

Acun Ilıcalı Mahkemede Aylık Gelirini Açıkladı!

Acun Ilıcalı’nın da aralarında bulunduğu 8 sanık, "yasa dışı bahis reklamı yaparak insanların teşvik edilmesi" iddiasıyla hakim karşısına çıktı. Duruşmada kimlik tespiti sırasında aylık 5 milyon TL geliri olduğunu söyleyen Ilıcalı, savunmasında ise, "Hayatımda ilk defa suçlamayla hakim karşısındayım. Mutsuzum ve acı duyuyorum. Yaptığımız tek şey UEFA’ya başvurmak ve maç almak. Maç yayınlamak gibi çok masum bir konudan şu an karşınızdayım" dedi. "Yasa dışı bahis reklamı yapılarak insanların teşvik edilmesi" iddiasıyla Acun Ilıcalı ile sahibi olduğu TV8 televizyon kanalı ve 'Exxen' dijital platform yetkilileri hakkında yürütülen soruşturma tamamlanmış, hazırlanan iddianamede aralarında Ilıcalı'nın da bulunduğu 8 kişinin 5 yıl 3 aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilmişti. İddianame kapsamında 8 sanığın yargılanmasına başlandı. İstanbul 25. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada Acun Ilıcalı ile diğer sanıklar hazır bulundu. Kimlik tespitleri ile başlayan duruşmada Acun Ilıcalı aylık gelirinin aylık 5 milyon lira olduğunu söyleyerek "Aylardır bu davanın şaşkınlığı içindeyim. Neden burada olduğumu anlamış değilim. Yayıncının hiçbir müdahale etme şansı olmadan gösterilen belli reklamlardan dolayı buradayım. Bizden önce beş yüz maç bizden sonra da beş yüz maç yayınlanmakta yayıncılar bir şey yapamamaktadır. Belgeleri vardır. Hayatımda ilk defa suçlamayla hakim karşısındayım. Mutsuzum ve acı duyuyorum. Yaptığımız tek şey UEFA’ya başvurmak ve maç almak. Bütün arkadaşlarım adına üzgünüm. Onların burada olmasının sorumluluğunu da kendimde hissediyorum. Onlar benim yol arkadaşlarım. Teknik olarak, UEFA’ya müdahale etme şansımız yok. Oranın federasyonu reklam almış, biz sadece yayıncılık görevimizi yaptık. UEFA’dan bu konuda dün bir mektup geldi, maç yayınlarının onların istediği şekilde olması gerektiğiyle ilgili. UEFA’nın net sözleşmesi var yayına müdahale etme şansınız yok. Sorumlu kim? oranın federasyonu. Biz yayıncılık görevimizi yaptık. Türk halkı maç izlemek istiyor bizde yayınlamak istiyoruz. Maç yayınlamak gibi çok masum bir konudan şu an karşınızdayım. Bana en çok acı veren de dün akşam da aynı yayınların olması ve buna müdahale edemiyor olmam. Biz para verdik, aldık, yayınladık, sonunda da buradayız işte" dedi. "Biz şimdiye kadar ahlaklı yayıncılık anlayışının hiç dışına çıkmadık" Sanık Aslı Yaşaroğlu ise "TV8 genel müdürüyüm. 35 senelik televizyon geçmişine sahip bir insanım. Biz şimdiye kadar ahlaklı yayıncılık anlayışının hiç dışına çıkmadık. Yurt dışından sadece sinyal çekerek yayınladığımız yayınlardır. Ekipman, reklam panoları bizim kontrolümüzde değildir. Onun dışında hiçbir şeye müdahale etme yetkimiz ve iznimiz yoktur. Kamuya şifresiz canlı olarak yayınlama zorunluluğumuz vardır. Tercihen değil zorunluluk olarak yayınlıyoruz. Yayını kesersek bu yasal suçtur" şeklinde savunma yaptı. "Bu yayınlarda blurlamak, temizlemek gibi teknik imkanlarımız bulunmamaktadır" Sanık Ümmü Burhan ise "Exxen platformunun genel müdürüyüm. Yasadışı bahis reklamları ile ilgili en ufak ilgim kastım bulunmamaktadır. Reklamların yerleştirilmesine ilişkin sorumluluk UEFA’ya aittir. Bu yayınlarda blurlamak, temizlemek gibi teknik imkanlarımız bulunmamaktadır. Bizim tek taraflı olarak bu yayınlara müdahale etmemiz sözleşme kapsamında mümkün değildir. Exxen’e abone olanlar ücretli olarak abone olurlar. Biz bu yayını kesintili yapmak zorunda kalırsak abonelerimizi ücret ödemelerine rağmen mağdur etmiş oluruz" dedi. Savunma yapan diğer sanıklar da üzerlerine atılı suçlamaları kabul etmedi. Ara kararını açıklayan hakim dosyanın bilirkişiye gönderilmesine hükmetti. Duruşma eksikliklerin giderilmesi için ertelendi. Acun Ilıcalı duruşmanın ardından açıklama yaptı Duruşmanın bitmesinin ardından açıklama yapan Acun Ilıcalı, "Bizim açımızdan, Acun Medya olarak, çok üzücü bir gün. Burada olmaktan son derece rahatsızız. En ufak şekilde suçumuzun, herhangi bir menfaatimizin olmadığı bir konuyla ilgili suçlanıyoruz. Kaderde bu da varmış. Şu anda bile hiç kimsenin çözüm bulamadığı, birçok kanalda mecburen yayınlanan bahis konusu nedeniyle biz mahkemedeyiz. Ama hayatta böyle şeyler olur; şikayetler olabilir. Sonuç itibarıyla burada en önemli konu, adalete olan güvenimizdir. Adaletimize güveniyoruz. Ve tabii ki hiçbir suçumuzun ve alakamızın olmadığı bu konuda en kısa sürede beraat edeceğimize inanıyoruz. Emniyet kemeri takmadığım oldu, kask takmadığım oldu, trafik cezası yedim. Hayatta hiç hata yapmamış biri değilim. Ama belki de hayatım boyunca en suçsuz olduğum konu ne deseniz, herhalde bu konu çıkar. Ben ve arkadaşlarım, en ufak bir şekilde alakamız olmayan, sadece yurt dışındaki bir milli maçı Türkiye’de yayınladığımız için hiçbir müdahilimizin olmadığı bir konuda bugün maalesef hakim karşısına çıktık. Demin de dediğim gibi, hayatta olur böyle şeyler. Sonuçta şikayet ederler, yargılanmamız gerekebilir. Mühim olan sonucudur. Bizim en ufak bir şüphemiz yok. Beraat edeceğiz" ifadelerini kullandı. İddianameden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, aralarında Acun Ilıcalı'nın da bulunduğu 8 kişi ‘şüpheli' sıfatıyla yer aldı. Hazırlanan iddianamede, 19 Kasım 2024'de Karadağ-Türkiye futbol karşılaşmasında ‘Exxen' logosuyla yayın yapıldığı, ruhsatsız ve yasa dışı bahis sitelerinin reklamlarının, sanal reklam teknikleriyle stadyum reklam panolarına ve her iki kalenin yanına yerleştirildiğinin tespit edildiği yer aldı. Medya hizmet sağlayıcı kuruluşların, sundukları tüm yayınların ilgili mevzuata uygun olmasından tamamen sorumlu olduğunun belirtildiği iddianamede, zaman zaman medya hizmet sağlayıcı kuruluşlar tarafından saha kenarında yer alan reklam bantlarının yayıncı kuruluş olarak kontrollerinde olmadığı, ev sahibi futbol kulübünün veya federasyonun inisiyatifinde olduğu ve bu noktadaki hukuki sorumluluklarının bulunmadığı iddia edildiği ancak söz konusu yayınların Türkiye'ye erişiminin medya hizmet sağlayıcı tarafından sağlandığı ve yayıncının yayınlanan içerikten sorumlu olduğuna dair idari yönden açıkça görüş olduğu kaydedildi. Hazırlanan iddianamede, yapılan tespitler doğrultusunda ‘TV8 TV Yayıncılık A.Ş' ve ‘Exxen Dijital Yayıncılık A.Ş' yönetim kurulu başkanı Acun Ilıcalı ile birlikte şirketlerin yönetim kurulu üyeleri, sorumlu müdürleri, genel yayın yönetmen ve yayın direktörlerinin de arasında bulunduğu 8 şüphelinin savunmalarında maç yayınlarının sözleşme yapılan kuruluş yahut spor kulüplerinden temin edildiğini, yapılan sözleşmeler kapsamında maç yayınlarının doğrudan ve müdahalesiz olarak yayınlamakla mükellef oldukları, maç yayınlarını sağlayan kuruluş veya kulübün yayın içeriği hakkında yayıncıya bilgi vermediklerini, ayrıca yasadışı bahis reklamlarının sansürleneceği şekilde maçın yayınlarının yapılmasının teknik olarak mümkün olmadığı, bu nedenle kendileri dahil olmak üzere bir çok yayıncının yasadışı bahis reklamları yer alan maçları yayınlamak durumunda olduklarını söyledikleri aktarıldı. Hazırlanan iddianamede şüpheliler Acun Ilıcalı, Aslı Yaşaroğlu, Atilla Celiloğlu, Burcu Batu Fakir, Bülent Uçak, Ebru Atasav Tahrancı, Mustafa Tarık ve Ümmü Burhan'ın zincirleme şekilde ‘kişileri reklam vermek ve sair surette spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli veya müşterek bahis ya da şans oyunlarını oynamaya teşvik etmek' suçundan 1 yıl 3 aydan 5 yıl 3 aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.

CHP'nin kritik kurultay davası ertelendi Haber

CHP'nin kritik kurultay davası ertelendi

Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) 38. Olağan Kurultayı'nın iptali talebiyle açılan davada mahkeme ara kararını verdi. Mahkeme, Ankara 26. Asliye Ceza Mahkemesi'nin görevsizlik kararı verdiği dosyaya ilişkin yapılan itiraz sonucunun bekleneceğini ifade ederek, davayı 8 Eylül'e erteledi. CHP 38. Olağan Kurultayı'nın iptali talebiyle açılan davaya devam edildi. Duruşmada Ankara 26. Asliye Ceza Mahkemesi'nin kurultayda şaibe olduğuna ilişkin hazırladığı iddianamenin ve itirazların gönderildiği bildirildi. Gamze Taşçıer, Ali Haydar Fırat, Uygar Parçal, Bedirhan Berk Doğru, Nazan Güneysu, Baran Seyhan, Özgür Ceylan, Niyazi Şen, Şengül Yeşildaş, Selim Sayek Böke, Canan Taşer, Ali Haydar Hakverdi, İsmail Atakan Ünver, Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Murat Bakan, Berkay Gezgin, Mehmet Necati Yağcı, Saniye Barut, Hikmet Halıcı, Gökhan Zeybek, Ali Abbas Ertürk, Baran Bozoğlu, Gülşah Deniz Ataler, Erhan Adem, Bahattin Bahadır Erdem, Gül Çiftçi, Ulaş Karasu, Ecevit Keleş, Mahir Yüksel, Burcu Yazıcıoğlu, Zeliha Aksaz Şahbaz, Deniz Yavuzyılmaz, Melisa Uğraş, Berna Özgül, Aylin Nazlıaka, Deniz Yücel, Sevgi Kılıç, Gökçe Gökçen, Suat Özçağdaş'ın feri müdahillik talebinde bulunduğu kaydedildi. Duruşmada ilk olarak söz alan davacı Lütfü Savaş'ın avukatı Onur Yusuf Üregen, feri müdahillik talebinin davayı uzatmaya yönelik olduğunu iddia ederek şunları söyledi: "Sözlü yargılamaya geçilmesini istiyoruz. Söz konusu kurultay Divan Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tarafsız davranmaması nedeniyle mutlak butlanla batıldır. Bu husus Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın iddianamesi ve 26. Asliye Ceza Mahkemesi'nin iddianameyi Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdiği gerekçeli karar ile sabittir. Kurultayda Özgür Özel'in genel başkan seçilmesi için pek çok suç işlenmiştir. Bu kapsamda pek çok delegeye para ve ayni destek verildiği, iş verildiği, desteklemeyen delegelerin yakınlarının ve kendilerini ise CHP yönetimindeki belediyelerde işten çıkarılmaya yönelik baskı yaptığı deliller ile ortaya konulmuştur. Genel başkan adaylarından olan Kemal Kılıçdaroğlu'na adaylıktan çekilmesi yönünde organize baskı yapılmış ve çekildiği yönünde yalan bilgi yayılarak, delege ve kurultay iradesi sakatlanmıştır. Divan başkanı tarafından oy sayım ve döküm işlemlerine müdahale edilerek Kılıçdaroğlu lehine verilen 18 oy hukuksuz iptal edilmiş ve Özgür Özel'in kazanacağına dair algı oluşturularak delege iradesi manipüle edilmiştir. Kurultay, organize şekilde suç işlenerek, anayasanın emredici hükümlerini, kamu düzenini ve demokrasinin asgari gereklerini ihlal edecek şekilde sakatlamıştır. Söz konusu kurultay, mutlak butlanla batıldır. 6 Nisan 2025 tarihli CHP 21. Olağanüstü Kurultay yönünden olağanüstü kurultay kararı yetkisiz genel başkan tarafından alınmıştır. Mutlak butlan kararı verilmesi durumunda bu kurultay da yok hükmünde sayılmalıdır. Kurultay kanuna karşı hileye başvurularak düzenlenmiştir. Söz konusu kurultay Özel'in kamuya açık kaynaklarda belirttiği gibi 38. Olağan Kurultayı'na açılan davadan kurtulmak için düzenlenmiştir. Söz konusu kurultay bu açıdan da sakattır. Zira elverişsiz bir salon belirlenerek ve sadece delegelerin katılımına izin verilerek partililerin delege olma hakları elinden alınmış ve gayrimeşru başkan tarafından bir mizansen sergilenmiştir. Katılım kısıtlanarak partililerin genel başkanlığına ve kararlara ortak alma hakları fiilen ortadan kaldırılmıştır. Nitekim Özgür Özel'in de belirttiği üzere seçilmeyen kimsenin genel başkan olması kabul edilemez. Mevcut başkanın kamu düzenini korumak için ivedilikle görevden el çektirilmesi ve partinin yönetiminin karar kesinleşene kadar seçilen son genel başkan tarafından partinin yürütülmesi gereklidir. Demokrasiyi korumanın yolu olmazsa olmaz bileşenleri olan siyasi partileri korumaktan geçer. Siyasi parti yönetimlerinin para gücüyle tasarlanması bir milli güvenlik sorunudur. Hukukun bu tür girişimleri muhafaza etmesi kendini inkar anlamına gelir. Bütün bu açıklamalarımız karşısında dava konusu 38. Olağan Kurultayı'nın mutlak butlanla batıl olduğuna, 21. Olağanüstü Kurultayı'nın yok hükmünde olduğuna karar verilerek kamu düzeninin korunması açısından dava sonuna kadar tedviren mevcut CHP yönetiminin görevden el çektirilmesine, önceki genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve karar organlarının göreve çağrılmasına ve davamızın talebimiz gibi kabulüne karar verilmesini talep ederiz." Üregen'in ardından CHP'nin avukatı Çağlar Çağlayan söz aldı. Feri müdahillik talebi hakkında konuşan Çağlayan, "Olası haksız bir davanın kabulü halinde delegenin verdiği görevi yerine getirememe durumu olacaktır. Bu yüzden bu kişiler davadan doğrudan etkilenmektedir ve taleplerin kabule edilmesi gerekir. Bu durum yargılamanın uzatılmasına etki etmez, tahkikat kaldığı yerden devam edecektir" dedi. Kurultay hakkında da savunma yapan Çağlayan şunları kaydetti: "Yöneltilen suçlamalar iddianamede dahi bulunmamaktadır. Divan başkanının kurultayda görevli olmadığı, görevi seçim kurulu hakime devrettiği ve işlemlerin seçim kurulu hakimince yürüttüğü ortadadır. Sunacağımız beyanlar göz önünde bulundurulmazsa mahkemenin ceza yargılamasındaki tanıkların ceza hakimi önünde bir ifade vermediğinin de göz önünde bulundurulması gerekiyor. Bu kapsamda ceza yargılaması kapsamında yapılacak inceleme, halihazırda devam eden ceza yargılanmasının beklenmesini gerektirmektedir. Kişilerin beraat etmesi durumunda, ki beklentimiz beraat etmeleridir, yargılama içinden çıkılamaz ve telafi edilemez bir hale sürüklenir. MASAK, Tapu Müdürlüğü, SGK ve dosyaya sunulan kamera kayıtlarından hiç kimsenin hiç kimseye bir menfaat verdiği ispatlanmamıştır. Ceza yargılamasında ihale ve işten çıkarma baskısına ilişkin bir ifade veya beyan da bulunmamaktadır. Bu yargılamayı ilgilendirebilecek ve yine mahkemenin görevli olmadığı tek husus iki seçim arasındaki süre konusudur. Burada divan başka o görevli değildir. Süreyi seçim hakimi belirler. Bu nedenle bu iddiadan bir iptal nedeni çıkarılması hukuken mümkün değildir. Davacı vekili beyanlarında konunun bir milli güvenlik sorunu olduğunu ifade etmiştir. Ceza soruşturması esnasında suçlayıcı ifadelerde bulunan yanlı bir tanık da şüphelilerle ilgili 'milli güvenlik sorunu' ifadesini kullanmıştır." "Biz CHP'ye sizden önce kayyım atatmayız" Ardından tekrar söz alan davacı Savaş'ın avukatı Üregen, "Ceza yargılamasının beklenmesine gerek yoktur. Bizim hiçbir kayyım talebimiz yoktur. Biz CHP'ye sizden önce kayyım atatmayız. Bizim de CHP'yi mahkeme koridorlarına düşürmek gibi bir derdimiz yok, ancak ortada bir şaibe var. Bu şaibeyi mahkeme huzurunda değerlendirerek ortaya çıkarmaktır. Bu siyasi değil, hukuki bir davadır" şeklinde konuştu. Avukat Çağlar Çağlayan ise, "Biz tanıkların yalan söylediğini ifade ettik. Esasa geçilmeden davanın reddini talep ettiğimizden tanık dinlenilmesine geçilmesine gerek olmadığını belirttik. Davanın reddine karar verilmesini talep ederiz" ifadelerine yer verdi. Davalı ve davacı avukat beyanlarının ardından mahkeme hakimi, "Normalde karar verecektik. Asliye Ceza'daki iddianameye verilen görevsizlik kararının sonuçlanmasını bekliyoruz. O yüzden erteledik" dedi. Savunmaların ardından hakim ara kararı açıkladı. Bazı PM ve YDK üyelerinin feri müdahillik taleplerinin kabul edildiğini açıklayan hakim, Ankara 26. Asliye Ceza Mahkemesi'nin görevsizlik kararı verdiği dosyaya ilişkin yapılan itiraz sonucunun bekleneceğini ifade ederek, davayı 8 Eylül'e erteledi.

Ekrem İmamoğlu Savunma Yapıyor Haber

Ekrem İmamoğlu Savunma Yapıyor

Görevinden uzaklaştırılan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek ve ailesini tehdit niteliğindeki sözleri iddiasıyla görülen davanın 2'inci celsesi başladı. İmamoğlu savunma yapıyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu katıldığı bir panelde İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek ve ailesini tehdit niteliğindeki sözleri iddiasıyla 7 yıl 4 aya kadar hapis cezası talebiyle yargılandığı davanın görülmesine 2'inci celsesinin görülmesine başladı. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri'de görülen duruşmaya 'yolsuzluk' soruşturmasında tutuklanan Ekrem İmamoğlu ile tarafların avukatları hazır bulundu. Partililer duruşma salonunda yoğunluk oluşturdu Duruşma başlamadan önce aralarında milletvekillerinin de olduğu kalabalık grup salona girmek istediği sırada duruşma salonunda yoğunluk oluşturdu. Duruma salonda bulunan jandarma, geçişleri kontrol altına aldı. İmamoğlu savunma yapıyor Heyet ve başka suçtan tutuklu sanık Ekrem İmamoğlu'nun salona geldi. İmamoğlu savunmasına başladı. İddianameden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek ‘mağdur', Ekrem İmamoğlu ise ‘şüpheli' sıfatıyla yer aldı. Terörle mücadele eden kişilerden biri olan Gürlek'i hedef gösterme suçunu işlediği aktarıldı Hazırlanan iddianamede, mağdur Gürlek'in geçmişte de terör suçlarına bakmakla görevli Ağır Ceza Mahkemelerinde Başkanlık, Sulh Ceza Hakimliği ve Adalet Bakan Yardımcılığı görevlerinde bulunduğu, vazife yaptığı dönemlerde ve halen başta DHKP/C olmak üzere çeşitli silahlı terör örgütlerince hedef haline getirildiğinin bilindiği, bu kapsamda terör örgütlerinin çeşitli basın ve yayın organları ile sosyal medya hesaplarında açık kimlik bilgileri ve fotoğrafının yayınlanarak tehdit edildiği anlatıldı. İddianamede İmamoğlu'nun, hakkında adli işlem başlatılan CHP Gençlik Kolları Başkanı Cem Aydın hakkında yaptığı konuşmasının silahlı terör örgütlerine hedef gösterme ve servis etme mahiyetinde olduğu, hukuki koruma altına alınan terörle mücadele eden kişilerden biri olan Gürlek'i hedef gösterme suçunu işlediği kaydedildi. Düşünceyi açıklama sınırlarını aştığı ve saygınlığına zarar vermeyi amaçladığı belirtildi İddianamede, İmamoğlu'nun ''Bak, bak Başsavcı sana söylüyorum. Senin zihnin çürümüş de...'' şeklinde söylediği sözle Gürlek'i küçük düşürmeye çalıştığı, sözlerin küçültücü ifade niteliğinde olduğu, düşünceyi açıklama sınırlarını aştığı, kişinin saygınlığına zarar vermeyi amaçladığı ve görüş açıklama niteliğinde bulunmadığı aktarıldı. Görevinin getirdiği konumunu kullanarak yargı organları ve mensupları üzerinde baskı oluşturmayı amaçladığı kaydedildi İmamoğlu'nun mahkemeler nezdindeki kamu davalarında görevli bilirkişilerden biri olan şahsı, görevli tek bilirkişi imiş gibi lanse ederek, gerçeğe aykırı şekilde soruşturma şüphelileri lehine sonuç doğuracak karar verilmesi amacıyla alenen hedef gösterdiğinin belirtildiği iddianamede, ayrıca bu amaçla ismini de açıklayarak yargı görevi yapanı etkilemeye teşebbüs ettiği, görevinin getirdiği konumu ve nüfuzunu basın önünde aleni olacak şekilde kullanarak yargı organları ve mensupları üzerinde baskı oluşturmayı ve mensubu olduğu parti lehine etkilemeyi amaçladığı ifade edildi. 7 yıl 4 aya kadar hapis talebi Hazırlanan iddianamede İmamoğlu'nun ‘kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret', ‘tehdit' ve ‘terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek' suçlarından 2 yıl 8 aydan 7 yıl 4 aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Memuriyet hizmetlerinden yoksun bırakılma talebi Öte yandan iddianamede, Türk Ceza Kanunu 53. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak, 'sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten yoksun bırakılır" maddesinin uygulanması da talep edildi.

40 yıldır devam eden dava sonuçlanınca iş makineleriyle yolu kazıp araç geçişine kapattılar Haber

40 yıldır devam eden dava sonuçlanınca iş makineleriyle yolu kazıp araç geçişine kapattılar

Antalya'nın Manavgat ilçesinde oteller bölgesine inen yolun 100 metrelik bölümü tapu sahipleri tarafından mahkeme kararıyla kazılarak trafiğe kapatıldı.  Arazi sahiplerinden Ali Canlı, yolun 1985 yılında açıldığını, gerek dönemin Çolaklı Belediyesi gerekse Manavgat Belediyesiyle sorunun çözümü için yaptıkları görüşmelerden sonuç alamayınca dava açtıklarını söyledi. Arazi sahiplerinin avukatı Mehmet Selin Veziroğlu, müdahalenin meni davasını kazandıklarını, arazinin eski haline getirilerek sahiplerine teslim edileceğini söyledi.  Çolaklı Mahallesi Fevzi Çakmak Caddesi'nde Süral kavşağından otellere inen yolun yaklaşık 100 metre uzunluğundaki bölümünde asfalt iş makinesi ile kesilip kepçe ile kazılarak trafiğe kapatıldı. Mehmet Canlı'nın varisleri Ali Canlı, Hatice Canlı, İbrahim Canlı, Fatma Garip, Huri Ünal, Türkan Özcan ve Gülsüm Can Çolaklı Mahallesi Fevzi Çakmak Caddesi üzerinde 927 Ada 21 parselde bulunan 8 bin 780 metrekare arazilerinin içerisinden kamulaştırma yapılmadan ve kendi rızaları alınmadan yol geçirildiğini, yolun arazilerinin bin 470 metrekare 5 santimlik bölümünü aldığını belirterek müdahalenin meni davası açtılar. Davacılar mahkemenin lehlerine sonuçlanmasının ardından icra memuru ve jandarma gözetiminde yolun kendi arazilerinde kalan yaklaşık 100 metre uzunluğundaki bölümünü asfaltı kestikten sonra kepçe ile kazarak trafiğe kapattılar.  Yıllardır sorunun çözümü için yaptıkları girişimlerden sonuç alamadıklarını, dava açmaktan başka çareleri kalmadığını belirten Ali Canlı, "Arazimizin üzerinden Çolaklı Belediyesi döneminde yol geçirilmişti. Bin 470 metre 5 santim arazimiz kayboldu. 2015 yılında Manavgat Belediyesine sorunun çözümlenmesi için verdiğimiz dilekçeye Belediye Başkanı Adına Dr. Oytun Eylem Doğmuş imzasıyla verilen cevapta ‘İlgili dilekçenizde Çolaklı 927 Ada 21 parselde kamulaştırma yapılmadan yol geçirildiği belirtilmekte olup, belediyemiz tarafından yapılmakta olan imar uygulamasının ardından bu arazinin kamuya geçmesi sağlanacaktır' denilmekte. Biz 10 yıldır bu işin çözümü için çaba harcadık. Önceki dönem belediye başkanından bir türlü randevu alamadık. Çaresiz kalınca istemesek de hakkımızı alabilmek için bu yolu kazmak kapatmak zorunda kaldık" dedi.  Sürecin 1985 yılında başladığını belirten Canlı ailesinin avukatı Mehmet Selin Veziroğlu ise, "Müvekkillerim 2020 yılına kadar belediye nezdinde bu yolun kaldırılarak arazilerinin kendilerine verilmesi, herhangi bir şekilde sorunun çözümü için yaptıkları girişimlerden bir sonuç alamamışlar. 2020 yılında Manavgat 2 Asliye Hukuk Mahkemesine müdahalenin meni davası açtık. Mahkeme müdahalenin menine karar verdi. İstinaf ve Yargıtay aşamalarından geçti. 2024 Haziranında da dosya kesinleşti. Kararın kesinleşmesinden bugüne kadar geçen süreçte belediye müvekkillerimin mağduriyetini gidermedi. Böyle olunca da müdahalenin meninin fiili olarak uygulanması için icra dairesi tarafından çalışma yapılıyor. Yol kazılmak ve arazi eski haline getirilerek müvekkillerime teslim edilmek üzere yol kapatılıyor. Başka çare kalmadı" dedi.  Çapa yaptıkları tarlada bu defa piknik yaptılar  Bu arada yıllar sonra arazilerinde bir araya gelen Mehmet Canlı'nın varisleri, çocukluklarında ve gençliklerinde ekip diktikleri, çapa yaptıkları tarlalarında adeta piknik yaparak yolun kapatılması çalışmasını izlediler. Varislerin bir tanesinin kızıyla görüntülü telefon bağlantısı yaparak çalışmayı izlettiği gözlendi.  Merak başına iş açtı  Diğer taraftan yolun kapalı olduğunu merak ederek motosikletle çalışma yapılan yere gelen bir vatandaşa, jandarma ekiplerince motosikletinin plakası olmadığı için cezai yaptırım uygulandı. 

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.