Hava Durumu

#Dikkat

Yeni Marmara Gazetesi - Dikkat haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Dikkat haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Doğadan uzak kalmak riski artırıyor Haber

Doğadan uzak kalmak riski artırıyor

Dijital çağın getirdiği yeni düzen, çocukları park ve sokak oyunlarından, yüz yüze sosyalleşme fırsatından uzaklaştırdığı gibi sağlıklarını da olumsuz etkilemeye başladı. Uzun süre ekran başında vakit geçiren ve beslenmesine dikkat etmeyen çocukların alerjik hastalıklara yakalanmasının kaçınılmaz olduğuna dikkat çeken Medicana Sağlık Grubu Çocuk Alerji ve İmmünoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Şule Çağlayan Sözmen, "Ekran başında geçirilen süre arttıkça bağışıklık azalıyor. Paketli ve işlenmiş gıdalar tüketen, uzun süre ekrana maruz kalan ve hareketsiz olan çocuklarda zamanla alerjik hastalık görülme riskinin ciddi oranla artabiliyor" dedi. Uzun süre ekran başında kalmak çocuklarda bağışıklık sistemini olumsuz etkileyebiliyor. Ekran başında geçirilen sürenin artması, hareketsizlikle beraber dış ortam maruziyetinin azalmasına, düzensiz beslenmeye ve uyku kalitesinin azalmasına neden oluyor. Bu durumun çocuklarda alerji riskinin artmasına neden olabildiğini söyleyen Medicana International İzmir Hastanesi Çocuk Alerji ve İmmünoloji Uzmanı Prof. Dr. Şule Çağlayan Sözmen, "Ekran bağımlılığı öncelikle hareketsizlik getirir. Bu da obeziteye neden olabilir. Obezite de bağışıklık sistemini olumsuz yönde etkilemektedir. Uzun süre ekran başında kalmak mavi ışık maruziyetini artırarak çocuklarda uyku bozukluklarına neden olmaktadır. Uykuya geçişi zorlaşan çocuk, etkin uyku uyuyamaz. Dolayısıyla başta melatonin olmak üzere uykuda salınması gereken hormonlar yeterli düzeyde salınamadığından bağışıklık sistemi olumsuz etkilenmektedir" diye konuştu. Doğadan uzak kalmak riski artırıyor Çocukların dış ortama maruz kalamamasının da alerjik hastalık riskini artırdığını kaydeden Prof. Dr. Şule Çağlayan Sözmen, "Alerjik hastalıkların bağırsak florasının çeşitliliği ve zenginliğiyle alakalı olduğu tespit edilmiştir. Eğer çocuk steril bir ortamda büyüdüyse, toprağa, hayvanlara maruz kalmadıysa etkin bir bakteri florası oluşamıyor, doğadan alınabilecek faydalı bakteriler de vücuda alınmayabiliyor. Bu durum bağışıklık üzerinde olumlu etkisi olan bağırsak bakterilerinin azalmasına ya da hiç bulunmamasına neden oluyor. Dolayısıyla çocuğun bağırsak florasının çeşitliliği de azalıyor. Bu da alerjik hastalıkların artmasına ve daha hassas bağışıklığının olmasına yol açıyor. Çocuğun doğada olması bu açıdan çok önemli" ifadelerini kullandı. Uyku düzensizliği ile alerjik reaksiyonlar arasında bağlantı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Şule Çağlayan Sözmen, alerjik riniti olan hastaların yoğun burun tıkanıklığı, horlama ve burun kaşıntısı nedeniyle uykuya dalmada zorluk yaşayabileceğini belirtti. Paketli gıdalardan uzak durulmalı "Çocukların, katkı maddeleri yönünden zengin hazır gıdalar tüketmemelerine özen gösterilmeli" diyen Prof. Dr. Şule Çağlayan Sözmen, bu gıdaların deri döküntüleri, kaşıntı başta olmak üzere birçok sağlık sorununa neden olabileceğini belirtti. Çocukta obezitenin, alerjinin tedavisinde de olumsuz etki oluşturduğunu ifade eden Prof. Dr. Şule Çağlayan Sözmen, sözlerini şöyle sürdürdü: "Mevsiminde sebze ve meyve tüketmeye önem verilmeli. Paketli gıdalardan uzak durulmalı. Mevsiminde ve çeşitli besin tüketmek, alerjik hastalıkların seyrini iyileştirir ya da oluşmasını engelleyebilir. Bunların dışında çocukların hareketli olması sağlanmalı. Eve hapsolmak yerine doğada bitkilerle hayvanlarla iç içe etkinlikler planlanmalı. Çocukların küçük yaşlardan itibaren toprağa, hayvanlara temas etmelerinin alerjik hastalıkların oluşmamasında etkin olduğu düşünülmektedir. Çocukların ekran maruziyeti azaltılmalı. İşlenmemiş besinler yiyen, hareketli ve ekran süresi oldukça kısaltılmış çocuklar, alerjik hastalıklar açısından daha az risk taşımaktadır."

İnternette satılan zayıflama vaatli çaylara dikkat Haber

İnternette satılan zayıflama vaatli çaylara dikkat

'Zayıflama çayı' adı altında satılan ve kilo vermek isteyenlerin rağbet ettiği ürünler, kontrolsüz kullanımlarda ölüme kadar götürebiliyor. İlaç ve gıda takviyelerinin fazla kullanımının insanların sağlığına zarar verebileceğini belirten Aktar Hamit Sipahi, "internet ortamında satılan çok kirli zayıflama ilaçları var" dedi. Yaz ayrılarının gelmesi ile birlikte vatandaşları zayıflama heyecanı sardı. Yaz mevsimine zayıf ve fit girmek isteyenler satılan zayıflama çaylarını da kullanmayı tercih ediyor. Sağlık Bakanlığı ve Tarım ve Orman Bakanlığı'ndan izin alınmadan merdiven altı üretilen hızlı kilo verme vaadli ilaçlar, kullananların geri dönüşü olmayan sağlık sorunları yaşamalarına, hatta yaşamlarını yitirmelerine sebep oluyor. Özellikle son dönemde sık sık haber bültenlerine konu olan zayıflama çayları ile ilgili olarak uyarılarda bulunan Düzceli Aktar Hamit Sipahi, hem zayıflama çaylarının hem de karışımlarına dikkat çekti. Hamit Sipahi, yaptığı açıklamalarda şunları söyledi: "Sağlıksız ve bilinçsiz kullanımında, doktora danışılmadan alınan hele de internet ortamında satılan ürünlerin ne derece güvenli olduğu malum. İnsanları doktorlarından almış oldukları fikir doğrultusunda vücut değerleri kullanıma elverişliyse bitkisel gıda takviyeleri kullanılabilir. Metabolizmayı hızlandıracak bazı bitki tohumları var. Onlar kullanılabilir, herhangi bir problem yaşanmaz ama bilmediği, kesin olarak üretiminden emin olunmadığı hijyenik ve steril ortamda üretilmeyip bakanlık onayı olmayan internet ortamında satılan çok kirli ürünler var. Bunları maalesef insanları alıp kullanıyor. Sonrasında da şikayetlerle hastanelere gidiyorlar. İnsanların sağlığı ile oynamamak lazım." "İnsanlar evlerinde daha masrafsız ve sağlıklı çaylar yapabilir" Hamit Sipahi, verdiği röportajda, insanların fazla masrafa girmeden sağlıklı zayıflayabilecekleri çay yapmalarının mümkün olduğunu da belirterek, "Evlerinde insanlar kendi karışımlarını da yapabilirler. Metabolizmayı hızlandırmak için kete tohumu kullanabilirler. Yine bağırsaklardaki şişkinliği almaya yardımcı olur. Çia tohumu şu an çok popüler. Yulaf ezmesi midede şişkinliği önlüyor ve tokluk hissi veriyor. Tok tuttuğu için rejim yapanlar bu bitkilerden faydalanıyorlar. Bunların da herhangi bir yan etkisi ve yok, gıda olarak tüketilebilen bitkiler" diye konuştu. "Doktor tavsiyesi önemli" Hamit Sipahi, ayrıca röportajında "Bitkiler kimyasallara göre daha masum ama fazlası zarar verir. O nedenle tıbbi yardım almadan, doktor tavsiyesine uymadan insanların kafalarına göre kullanmamaları iyi olur. İnsanlar zayıflamak için 9'lu bitki çayı dediğimiz 9 bitkinin karışımı ile yapılan çay var. Hem ödem atmada hem de zayıflama da yardımcı olur. Yıllardır insanlara veriyoruz. Şimdi ya kadar hiçbir sorun yaşanmadı. İçinde funda yaprağı, biberiye, yeşilçay, barut ağacı, tarçın, cimea gibi bitkilerin karışımıdır. Günde kupa bardakla 2 barda tüketilirse vücuttaki ödemi atmaya ve yağ yakmaya yardımcı olur" dedi. İnternet ortamından alınan sağlık ilaçlarının büyük kısmının sağlık bakanlığı ve Tarım Orman Bakanlığı onayının olmaması tüketicilerin ürün alırken bu onaylara bakmadan ve reklama göre ürün almaları ise ciddi sağlık sorunlarını beraberinde getiriyor.

Sigorta Yaptırırken Dikkat! Haber

Sigorta Yaptırırken Dikkat!

Araba, iş yeri ve evini güvenceye almak isteyenlerin kendilerine uygun poliçeyi seçebilmeleri için dikkat etmeleri gereken önemli noktaları sıralayan uzmanlar, ihtiyaç fazlası alanların alınmaması için branş uzmanlarından bilgi alınmasına dikkat çekiyor.   Sigorta ile ev, iş yeri ve arabasını güvence altına almak isteyen vatandaşlara uzmanlardan uyarı geldi. Vatandaşların kendilerine uygun poliçeyi seçebilmeleri için dikkat etmeleri gereken noktaları sıralayan KTO Karatay Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Sosyal Güvenlik Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Seyfettin Kurt, poliçe detaylarında uzman görüşünün önemine değindi. Kurt, “Artık sigorta satın alması bir uzmanlık işi. Yani hangi branşı düşünüyorum, ister bir basit zorunlu trafik poliçesi, kasko poliçesi veyahut da işte iş yeri poliçesi. Bunları alırken eskiden ‘benim poliçem full artı full olsun, her şey olsun içinde' oysa bunu böyle yaptığınızda sizi ilgilendirmeyen risklerle alakalı da prim çarpanlarına maruz kalacaksınız ve istemediğiniz halde sizin poliçe fiyatını artıracak. Onun için artık sigorta satın almasının kesinlikle bilen insanlarla istişare edilerek ve benim şahsi kanaatim şu anda satış mecralarının en profesyoneli, en daha tecrübeye sahip olanı olan acenteler üzerinden onlarla istişare ederek yapılmalı” dedi.  "‘Hepsi içinde olsun' diye yaptırmamalı, bu hatalı bir düşünce"  Sosyal Güvenlik Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Seyfettin Kurt, “Gider maliyetini düşünerek daha çok danışmanlık alınmalı. Poliçelerin kestirilmesi noktasında bütün poliçe alanlarını satın alma durumunda olan gerek kurum, gerek kişilere bu noktadan sonra poliçelerini ‘hepsi içinde olsun' diye yaptırmamalı, bu hatalı bir düşünce. Hangi risklere maruz kalmaları daha muhtemel olan noktaları poliçelerinin içerisinde olduğu daha düzgün daha bilinçli poliçeler satın almasını öneriyoruz. Bu durum da hem fiyat hem işleyiş için özellikle önemli bir nokta, vatandaşlarımıza hatırlatmak isterim” diye konuştu.  Arabasına sigorta yaptıran İbrahim Ündemir, “Ben sigorta yaptırırken dikkat ettiğim fiyatı oluyor. En ucuz hangisi olursa onu yaptırıyorum. İhtiyacımız olduğu kadar noktalarını kontrol ederek, zorunlu olduğu alan kadar o halde yaptırıyoruz” ifadelerini kullandı.  Full artı full sigorta yaptırmadığını ifade eden Vahit Bulu ise “Artık sigorta poliçesi kestirirken full artı full olsun diye bakmıyoruz. Sadece trafikte kaza anında bizim işimize hangisi yarar ona bakıyoruz. Onun haricinde başka bir şeyine bakmıyoruz, ilgilenemiyoruz. Eskiden sigortacımıza full artı full olsun diyorduk ama şimdi diyemiyoruz” şeklinde konuştu. 

Sigaranın Gırtlak Kanseri Üzerindeki Etkisi Haber

Sigaranın Gırtlak Kanseri Üzerindeki Etkisi

 Doç. Dr. Mert Cemal Gökgöz, gırtlak kanserinde sigara ve alkol tüketiminin risk faktörlerinde başı çektiğini söyledi.  Manisa Şehir Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzman Hekimi Doç. Dr. Mert Cemal Gökgöz, sigaranın gırtlak kanseri üzerine etkisi, gırtlak kanseri belirtileri ve tedavi yöntemleri konusunda bilgilendirmelerde bulundu. Hastalık belirtileri ve tedavi yöntemlerini açıklayan Doç. Dr. Gökgöz, “Gırtlak kanseri hastaları sıklıkla ses kısıklığı, yutma güçlüğü, boyunda ele gelen kitle, yutma güçlüğü ve kilo kaybı şikayetleriyle geliyorlar. Bu hastalar bize geldiğinde biz detaylı kulak burun boğaz muayenesini yapmaktayız. Kameralı sistemlerle laringoskopik muayene yapıyoruz. Bu işlem ses tellerinin görüntülenmesi işlemidir. Bu işlemi ağız yoluyla ya da burun yoluyla farklı kameralarla yapıyoruz. Hastanemizde her iki sistem de bulunmaktadır. Laringoskopik muayene sırasında tespit ettiğimiz bir patoloji olursa ameliyathane şartlarında biyopsi işlemi de yapılmaktadır. Biyopsi işleminin sonucuna göre hastalığın yaygınlığını belirlemek ve tedavi planlaması yapmak için bilgisayarlı tomografi, MR, PET ve ultrason tetkikleri hastanemizde yapılmaktadır” dedi.  Sigara ve alkol tüketiminin risk faktörlerinde başı çektiğini söyleyen Doç. Dr. Gökgöz, “Gırtlak kanserimizin risk faktörlerine bakacak olursak en sık neden sigara kullanımıdır. Sigara ve diğer tütün mamullerinin kullanımı en önemli sırayı alırken ikinci sırada alkol almaktadır. Diğer bütün baş boyun kanserlerinde olduğunu gibi genetik faktörler, ailevi yatkınlıklar HPV enfeksiyonları, gastroözefageal reflü, HPV enfeksiyonları diğer risk faktörleridir. İki haftadan uzun süren ses kısıklığı olan hastalar kulak burun boğaz polikliniklere başvuru yapabilirler. Bütün kanserlerde olduğu gibi gırtlak, ses teli kanserinde de erken tanı çok önemlidir” ifadelerini kullandı. 

“İlk 6 ay bebeklerin denize veya havuza girmesini önermiyoruz”  Haber

“İlk 6 ay bebeklerin denize veya havuza girmesini önermiyoruz” 

 Çocukların havuz kullanımı konusunda bazı önemli hususlara dikkat etmeleri gerektiğini belirten, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. İsmail Eroğlu, “Ebeveynler olarak çocukların yaşına göre havuz kullanımı önerileri ve hijyen kurallarına uyulmasına dikkat etmeli, havuz temizliğinin titizlikle yapılıp, güvenlik önlemlerinin standartlara göre alındığından da emin olmalıyız” dedi.   Medical Park Adana Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. İsmail Eroğlu, yaz aylarında çocuklarda havuz kullanımı hakkında açıklamalarda bulundu.  Çoğu çocuğun suya girmeyi sevdiğini ve bu durumun her yaştan insan için de keyifli bir etkinlik olduğunu dile getiren Eroğlu, “Çocuğunuzun yüzmeyi bilmeden büyümesini ya da sudan korkmasını istemezsiniz. Yüzme, çocukların stres seviyesini düşürme, anksiyete ve depresyonu azaltma, uyku düzeni ve kalp sağlığını iyileştirme, kan basıncını düşürme ile akciğer kapasitesi ve kemik gücünü artırma gibi bir pozitif yönü ile diğer etkinlikler ve spor faaliyetlerine göre daha faydalıdır” şeklinde konuştu.  “İlk 6 ay bebeklerin denize veya havuza girmesini önermiyoruz”  Bağışıklık sistemimizin gelişiminin tamamlanmaması, vücut ısı kontrolünün sağlanamaması, baş kontrolü gibi nörolojik gelişimlerin yetersiz olabileceği gibi nedenler ile yaşamın ilk 6 ayında denize veya havuza bebeklerin sokulması önerilmemektedir 2. aydan sonra suya alışması amacı ile sıcak ve durgun denizde ebeveynin kucağında birkaç dakika sokulabilir. Yüzme derslerine ise 4 yaşından sonra başlanılması önerilmektedir” diye konuştu.  “Yüzme aktivitesi eğlenceli hale gelmeli”  Herkesin suyun içinde olmayı sevmediğini söyleyen Uzm. Dr. Eroğlu, “Kötü bir deneyim yüzme korkusu geliştirmek için yeterlidir. Bu yüzden ebeveynler olarak acele etmeden, onlara karşı sabırlı olarak yüzmeyi eğlenceli bir hale getirmemiz gerekir. Yetişkinler olarak bizler de sudan korkabiliriz. Çocuğumuza örnek olabilmek ve havuzda mutlu olmadığımızı onların hissetmemesi için sakin ve rahat olmalı veya çocuğumuzun yüzmeyi bilen birisi ile yüzmesine izin vermeliyiz” ifadelerini kullandı.  “Çocuklarımıza suya girmeden önce izin istemeleri gerektiğini öğretin”  Uzm. Dr. Eroğlu, çocuklarınızı yüzmeye götürmek için daha fazla zaman ayırmak istiyorsanız, bunu güvenli bir şekilde yapmanız önemlidir diyerek ailelerin sorması gereken en önemli şeylerden biri, yetişkin ve çocuk gözetim politikaları olduğunu vurguladı. Uzm. Dr. Eroğlu, ”Çocuklarınızı her zaman gözünüzün önünde tutun ve yüzme bilmeyen çocuklar için kolluk veya yüzme yeleği gibi uygun güvenlik ekipmanlarını kullanın. Her havuzun kurallarına uyun ve çocuklarınıza da bu kurallara uymaları, suyun çevresinde dikkatli olmaları ve suya girmeden önce izin istemeleri gerektiğini öğretin” dedi.  “Havuzda yüzeyler temiz ve pürüzsüz olmalıdır”  Hepimizin temiz bir havuzda yüzmek istediğine dikkat çeken Uzm. Dr. Eroğlu, “Ancak tüm havuzlar aynı standartlara sahip değildir. Eğer, havuzun dibini net bir şekilde göremiyor, su bulanık veya kirli gözüküyorsa; ayaklarınızın altında kaygan bir zemin hissediyorsanız, havuzda yüzeyler temiz ve pürüzsüz olmalıdır; yeterli hijyenin sağlanmadığını öngörüp, o yüzme havuzunu tercih etmemelisiniz” açıklamasında bulundu.  “Havuz suyunun pH ve klor düzeyleri düzenli olarak kontrol edilmelidir”  Havuz temizliğinin öneminden bahseden Uzm. Dr. Eroğlu, “Bazen mikroplar yüzme havuzlarında yayılabilir, ancak riskleri gerçekçi bir şekilde değerlendirmek ve hijyeni en üst düzeye çıkarmak önemlidir. Havuz suyunun pH ve klor düzeyleri düzenli olarak kontrol edilmelidir. Havuz çevresi düzenli olarak temizlenmeli ve kaygan yüzeyler önlenmelidir. Havuzda kullanılan oyuncaklar ve ekipmanlar temiz tutulmalıdır. Bu tarz önlemler yeterli alınmadığında, hijyene dikkat edilmediğinde havuz ile ilişkili bazı enfeksiyonlar sıklıkla çocuklarda görülebilmektedir. Bunlar, ishal ve gastrointestinal enfeksiyonlar, kulak enfeksiyonları (yüzücü kulağı), göz enfeksiyonları (konjonktivit), cilt enfeksiyonları ile yaralar ve yaralanmaların neden olduğu enfeksiyonlardır” dedi.  “Çocuklarla birlikte yüzülmeli”  Yüzme konusunda çocukların teşvik edilmesi gerektiğine değinen Uzm. Dr. Eroğlu, “Yaz aylarında birlikte yüzme konusunda çocuklarımızı teşvik edelim ve ebevenler olarak onlara örnek olalım. Çocuklarımızı havuz kenarında sürekli gözetim altında tutup, havuz çevresinde kaymayı önleyici önlemler alalım ve havuz kuralları konusunda onları eğitelim. Havuz kullanımı sonrası çocukların vücutlarında herhangi bir değişiklik veya rahatsızlık gözlemlendiğinde bir sağlık profesyoneline danışıp, çocuklarımızın sağlıklı bir şekilde spor ve eğlenceli etkinliklere devam etmesi hususunda onlara destek olalım” diyerek açıklamalarını sonlandırdı. 

Güneş Çarpmasına Dikkat! Haber

Güneş Çarpmasına Dikkat!

Ülkemizde sıcakların arttığı bu günlerde vatandaşların güneş çarpmasına karşı sağlık yönünden olumsuzluklarla karşılaşmamaları için uzmanlardan uyarı geldi. Medical Park Karadeniz Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü vatandaşların özellikle saat 11.00 ile 16.00 arasında güneş çarpması riskine karşı dikkatli olmaları gerektiğini belirtti.   Son günlerde yüksek sıcaklıkların ülkemizde etkisini arttırdığı ifade ediliyor. Sıcaklıkların aşırı yükselmesinin sağlık açısından büyük bir risk olduğunu belirten Medical Park Karadeniz Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, "Sıcakların aşırı yükselmesi sağlık için hakikaten bir risktir. Hele bunun yanında nem oranı da fazla ise risk daha da artar. Özellikle yaşlı hastalar için, bebekler için, çocuklar için, kronik hastalığı olanlar için, açık havada çalışmak zorunda olan ve efor sarf etmek zorunda olan kişiler için bu sıcakların tehdidi daha yüksek. Gerek kapalı ortamda gerekse açık havada sıcak çarpması yani güneş çarpması dediğimiz riskler ortaya çıkabilir. Bu aslında vücudun ısı regülasyonunun bozulmasına bağlı ve bundan dolayı da vücut ısı kaybedemez ve hipertermi dediğimiz vücut sıcaklığında aşırı bir yükselme ortaya çıkar. Bunun belirtileri genelde halsizlik, bitkinlik, yorgunluk, baş ağrısı, çarpıntı, nabzın yükselmesi, solunum sıkıntısı, bulantı ve eklem ağrıları gibi durumlardır. Bunlar bazen çok hızlı bir süre içinde özellikle bebeklerde ve yaşlılarda ortaya çıkabilir. En sık karşılaştığımız olay bir taşıt içinde bebeğin ya da çocuğun bırakılmasıdır. Böyle bir durumda taşıt içindeki sıcaklık çok yükseliyor ve bu durum tehdit edici bir durum haline gelebiliyor. Kapalı bir mekanda hava akımının olmadığı bir yerde de bu riskler olabilir. Açık havada ise örneğin tarım işçileri, aktif spor yapanlar ya da askerler gibi efor ile birlikte güneş çarpması gelişebilir" dedi.  Güneş çarpmasının en sık görüldüğü saatlerin güneşin ışınlarının dik olarak dünyaya ulaştığı saat 11.00 ile 16.00 arası olduğunu ifade eden Özlü, "Bu saatlerde dikkatli olmak lazım, doğrudan güneş altına çıkmamakta fayda var, gölgede kalmak gerekiyor. Kapalı bir yerde de durmamak lazım. Özellikle kapı ya da pencereleri açıp bir hava akımı sağlamakta yarar var. Bir vantilatör ya da fan ile oda içi havayı artırarak katkı sağlayabilir ya da soğuk klimalar kullanılabilir. Ama asıl olarak kişinin riskini bilmesi ve ona göre tedbirini alması gerekir. Güneş altında olmamak ve kalın giysiler giymemek, sentetik ve dar giysiler giymemek, bol ve geniş pamuklu ya da keten tipli giysiler giymek, bol su, ayran ve maden suyu gibi sıvı içecekler tüketmek, dışarıya çıktığınız zaman şapka ya da güneş gözlüğü kullanmak gibi şeyler riski azaltır" diye konuştu. 

Kurban Bayramında küçükbaş tüketirken dikkat!  Haber

Kurban Bayramında küçükbaş tüketirken dikkat! 

 Kurban Bayramına günler kala Gıda Mühendisi Dr. Hilal Demirkesen Bıçak'tan et tüketimine ilişkin altın değerinde tavsiyeler geldi. Bayram sofralarının vazgeçilmezi kavurmayla ilgili doğru bilinen yanlışları aktaran Demirkesen Bıçak, demir eksikliği sorunu yaşayanların eti nasıl tüketmesi gerektiğini anlattı.   Kurban Bayramında sofraların başkahramanı şüphesiz et. İnsan vücudu için en önemli protein kaynağı olan et, özellikle Kurban Bayramında bilinçsizce tüketilince bazı olumsuzlukları da beraberinde getirebiliyor. Kurban eti tüketirken, sağlık için dikkat edilmesi gereken pek çok nokta bulunuyor. İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesinden Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Hilal Demirkesen Bıçak, kurban eti nasıl tüketilmeli, yanında neler tüketilmeli, et nasıl muhafaza edilmeli gibi önemli soruları yanıtladı.  Kurbanlığın kesilmesinden sonra etinin tüketim aşamalarını anlatan Demirkesen Bıçak, “Kurban etinin kesildikten sonra belli bir süre dinlenmesi gerekmektedir. Kurbanlık kesildikten sonra rigor mortis diye ifade edilen bir kıtlık safhası başlamaktadır. Bu süreç yaklaşık 12-24 saat devam eder. Bu safha atlatılmadan etler tüketilirse sindirim açısından güçlük oluşmakta ve et lezzet özelliği olarak da istenmeyen yapıda olmaktadır” dedi.  Kurban Bayramında küçükbaş tüketirken dikkat!  Bayramda porsiyonlarda aşırıya kaçılmaması gerektiğini hatırlatan Hilal Demirkesen Bıçak, “Büyükbaş ve küçükbaş hayvanları karşılaştırdığımızda besin değeri olarak yakındır. Temel fark yağ oranıdır. Küçükbaşlar, genel olarak büyükbaşlara kıyasla daha fazla yağ içeriğine sahiptir. Doymuş yağ içeriği daha yüksektir. Kolesterol düzeyi küçükbaş hayvanlarda daha fazladır. Kalp damar rahatsızlığı olan bireylerin doğru pişirme yöntemi kullanarak ve porsiyon miktarına dikkat ederek tüketmesi gerekir” ifade etti.  Kurban etini en doğru pişirme yöntemi  Eti en sağlıklı şekilde pişirme yönteminin haşlama olduğunu söyleyen Demirkesen Bıçak, “Etin kendi suyunda pişerek besin değerlerini koruduğunu ve fazla yağın bir miktarının da suda çözülüp uzaklaşabileceğini söylemek gerek. Bir diğer yöntem olarak ızgara tercih edilebilir ancak etin yanmaması gerekir. Yüzeyde bir yanma meydana geldiğinde kanserojen bileşikler meydana gelmektedir. Yaz aylarındayız mangal yapılacaksa, toksik bileşenlerin oluşumunu engellemek için eti dumandan uzak tutmak gerekir” diye konuştu.  Kavurma yaparken bunlara dikkat  Kurban Bayramında sofraların vazgeçilmezlerinden biri de kavurma. Demirkesen Bıçak, kavurmanın en sağlıklı şekilde nasıl yapılacağını şöyle anlattı:  “Kavurma yapılacaksa fazla yağlardan uzaklaştırılması gerekir. Kendi suyuyla pişmesi sağlanıp hayvansal yağ ilavesinden kaçınılmalı. İç yağ ya da kuyruk yağı ilave edilmeden yapılmalı. İlla yağ eklenecekse bitkisel yağ tercih edilebilir. Ayrıca kavurma ve diğer etler kahvaltıda değil öğle ya da akşam yemeğinde tüketilmeli. Böylece sindirimin daha kolay olmasını sağlar.”  Etin yanında C vitamini içeren besinler yenmeli  Kurban Bayramında etin yanında mutlaka sebze de yenmesi gerektiğini vurgulayan Hilal Demirkesen Bıçak, “Lif içeriği yüksek olan kabak, patlıcan, ıspanak, bamya gibi lifli sebzeler hem sindirimi kolaylaştırır hem mideyi rahatlatır hem de bağırsak sağlığını destekler. Bununla birlikte yeşil yapraklı sebzelerden hazırlanan salata, C vitaminince yüksek özellik gösterir. Bu da ette bulunan demirin emilimini destekler. Kansızlığı olan bireyler etin yanında ayran, yoğurt gibi süt ürünlerinden ziyade c vitamini yüksek olan yeşillik salatalar, portakal suyu veya farklı c vitamini içeriği olan meyveler tüketmelidir” diyerek demir eksikliği çekenlere önemli tavsiyeler verdi.  Kurban eti nasıl muhafaza edilir?  Kurban etlerinin buzdolabında 3-4 gün kadar bekletilebileceğini ifade eden Hilal Demirkesen Bıçak, bu süreden sonra eksi 18 santigrat derecede, küçük porsiyonlar halinde derin dondurucuda saklanması gerektiğini söyledi. Demirkesen Bıçak, etlerin derin dondurucuda 6 ay ila 12 ay kalabileceğini söyleyerek etlerin mutlaka hızlı şekilde dondurulup yavaş şekilde çözdürülmesi gerektiğini belirtti. 

Karne Hediyesi Olarak Bisiklet Alacak Aileleri Uyarı Haber

Karne Hediyesi Olarak Bisiklet Alacak Aileleri Uyarı

Bisikletiyle aniden yola çıkan çocuk az kalsın otomobilin altında kalıyordu. Aracın kamerasına yansıyan olayda kimse yaralanmadı, uzmanlar ise karne hediyesi olarak bisiklet alacak aileleri uyardı.  Türkiye'de okullar 14 Haziran Cuma günü yaz tatiline girecek. Karne hediyesi olarak alınan bisikletler, çocuklar için ayrıca bir sorumluluk gerektiriyor. Uzmanlar bisiklet alınan çocuklara koruma ekipmanı da temin edilmesini, trafiğe çıkmak için yeterli eğitim alınması konusunda uyarıda bulunuyor.   Yaz tatiliyle birlikte korumasız ve bilinçsiz bir şekilde trafiğe çıkılması kazalara sebebiyet veriyor. Karne hediyesinin acı bir tecrübeyle bitmemesi için uzmanlar çocukların trafik kuralları konusunda eğitilmesi ve kask, dizlik ve benzeri koruyucu ekipmanları kullanmasını öneriyor.  Karne hediyesi acı bir tecrübeye dönüşmesin  Çocukların trafiğe çıkmadan önce yeterli eğitim alması gerektiğini aktaran Trafik Usta Öğreticisi Burak Uğur, “Okulların tatil olmasıyla birlikte aileler başarılı bir dönem geçiren öğrencilere karne hediyesi alıyor. Küçük yaştaki çocuklara ise genellikle bisiklet alınıyor. Güzel karne getiren çocuklarımızı tabi ki ödüllendirelim. Fakat mutlu etmenin yanı sıra eğitmemiz de gerekiyor.  Çocuğumuza bisiklet alıyorsak mutlaka kask, dizlik, dirseklik gibi koruma ekipmanlarını da almamız, çocuklarımızı muhtemel kazalardan korumalıyız. Ayrıca bisikleti sürerken ana yoldan uzak durmasını varsa bisiklet yolunu kullanmasını biz veliler olarak söylemeliyiz. Çocuklar karşıdan karşıya geçtikleri esnada muhakkak solunu ve sağını kontrol etmeli. Kendi güvenliğini sağladıktan sonra karşıya geçmeli. Sürücülerimiz ise özellikle bu yaz dönemlerinde daha dikkatli araç kullanmalı, kurallara uymalı ve her an bir çocukla karşı karşıya gelecekmiş gibi hassasiyet göstermeleri gerekmektedir” dedi

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.