Hava Durumu

#Diş

Yeni Marmara Gazetesi - Diş haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Diş haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

İmplantı Rafa Kaldıracak Cam Fiber Uygulaması Haber

İmplantı Rafa Kaldıracak Cam Fiber Uygulaması

Yaşanan depremlerden esinlenen Prof. Dr. İhsan Hubbezoğlu, diş tedavisinde Direkt Kompozit Lamina ve Cam Fiber Post uygulamaları ile implanta bağımlılığı ortadan kaldırarak, aynaya bile bakamayan yüzlerce hastasını inci gibi dişlere kavuşturdu. Günümüzde diş tedavilerinde çıkar yol olarak görülen implant tedavisi kimi zaman sağlığa kavuştursa da kimi zaman ise olumsuzluklara yol açabiliyor. Çene içerisine vidalamak suretiyle gerçekleştirilen implant tedavisi, bazı hastaların çene yapısına uymayarak enfeksiyon ve kırılmalara neden oluyor. Birçok kişi çenesine vidalattığı implantları sökmek zorunda kalıyor. İmplant tedavisini minimuma indirmek, restorasyonu mümkün olmayan sadece diş kökü kalmış dişleri geri kazandırmak için 2 yıllık araştırma yapan Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Restoratif Diş Tedavisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İhsan Hubbezoğlu, sağlam diş köklerine Cam Fiber Post uygulayıp, implanttan çok daha sağlam dişleri 4 seansta yapıyor. Kahramanmaraş merkezli meydana gelen 2 büyük depremden etkilenen ve yapımında fiber kullanılan binalardan ilham alan Hubbezoğlu, sorunlu dişleri Cam Fiber Post uygulaması ile kurtarıp üzerine Direkt Kompozit Lamina Uygulaması yaparak 4 seansta tamamlıyor. Hastalara herhangi bir anestezi uygulanmazken, birkaç günde eski sağlıklarına kavuşması amaçlanıyor. "Klinik bir vakaydım, aynaya bakamayacak hale gelmiştim" Almanya'da şifa bulamayıp Sivas'ta çare arayan Fatma Hizmetli Okumuş, "Hem tatil amaçlı geldim hem de dişlerime baktırmak amaçlı Sivas'a geldim. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi'ne başvurdum. Ben implant ve zirkonyum tedavisi düşünüyordum. Beni İhsan hocama yönlendirdiler. İhsan hocam zirkonyumdan daha iyi bir tedavi önerdi. Lamina diye yeni bir tedavi ile tanıştım. Belki aylar sürecek bir tedaviden sadece birkaç günde bu hale geldim. Klinik bir vakaydım, aynaya bakamayacak hale gelmiştim. Sadece birkaç seansta bütün dişlerimi kompozit lamina yaptı. Diş estetiğimi yaptı, çürüklerimi kapattı. Ayrıca sadece kökü kalan 2 dişime yeni bir diş yaptı. Kesinlikle ağrı, acı duymadım. Anestezi olmadı ama kesinlikle ağrı, acı hissetmedim" ifadelerine yer verdi. "Her gördüğüm 5 hastanın 4'üne yapmayı başardık" Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Restoratif Diş Tedavisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İhsan Hubbezoğlu, "Fakültede yapılmayan farklı bir şey yapmayı düşündük. Diş tedavilerinde son yıllardaki trend doğal yaklaşım. Hastaların doğal dişlerini koruyarak neler yapabiliriz diye düşündük. Amacımız dişleri kesmeden, minimum aşındırmalarla çalışmaya başladık. Yaklaşık 2 yıldır bu işlerle uğraşıyorum. Dişleri kurtarmak için özel cam fiber postlar bulduk. Önceden vidalı postları çakarken dişler kırılabiliyor, çatlayabiliyor ya da bizim kullandığımız ön bölgede estetik durmuyordu. Hastanın sadece kökü bile olsa onları kurtarmaya başladık. Bizim yaptığımız estetik dolgu değil. Çok daha fazlası. Hastanın gülüş tasarımına estetik olarak neler yapabiliriz? Hastanın gülüşünü baştan oluşturabilir miyiz? Bununla ilgili çalışmaya başladık. Direkt kompozit laminalar Türkiye'de birçok yerde yapılıyor. Ama bunlar kısıtlı olarak yapılıyordu. Yaklaşık 100 hastadan 3-4 tanesine yapılıyordu. Ortodontik tedavi gören, dişleri görünür olan ve kapanış bozukluğu olmayan hastalarda yapılıyordu. Bunu biraz daha geliştirerek her gördüğüm 5 hastanın 4'üne yapmayı başardık" diye konuştu. Yapımı 8-9 ay süren tedavi, 4 seansta tamamlanıyor Uzun süren test aşamalarını tamamlayarak en iyi malzemeleri seçtiklerini ifade eden Prof. Dr. Hubbezoğlu, "Hangisinin iyi, hangisinin kötü olduğunu bilmediğimiz için bunlarla ilgili 5 tez çalışması yaptık. Bunlardan en iyi kompoziti, en iyi yapıştırıcıyı seçtik. En iyi polisaj sistemi, en iyi el aletlerini seçerek bunların en iyi kombinasyonunu bir araya getirerek gülüş tasarımı yapmaya başladık. Vücudumuzun en sağlam dokusu mine. Mine dokusu kesilip yok ediliyor. Ben buna karşıyım. Hastanın kökünün çekilip implant yapılmasına ya da sağlam dişin çekilip zirkonyum yapılmasına karşıyız. Bu amaçla dişleri kesmeden, şekil bozukluğunu, 15-20 derece eğime kadar olan dişleri düzeltebiliyoruz. Çürükleri varsa bunlar temizleniyor. Temizlendikten sonra dişine uygun bir şekilde tek tek el sanatı ile işleyerek yapıyoruz. Herhangi bir anestezi yapmıyoruz. Laboratuvar yok, teknisyen yok. 2-3 gün gibi kısa bir sürede, üst dişler ve alt dişler 2'şer seansta bitmiş oluyor" şeklinde konuştu. Cam fiber uygulamasında depremden etkilendi Aslen Hataylı olan Hubbezoğlu, "Depremden sonra binalar yapılırken güçlendirmelerin fiberle yapıldığını gördük. Biz de bunları dişte uygulamaya başladık. Cam fiberle yaptığım yaklaşık 280 vaka var, kırılan 1 tane bile yok. Yaklaşık bin 800'den fazla hastada Direkt Kompozit Lamina yapıldı. Bunu yaparken depremden etkilendim. 2 dayım da göçükte kalarak vefat etti. Ondan sonra da biz bu dişleri nasıl kurtarabiliriz diye doğal doku dostu materyaller aradık. Amacımız dişler çekilmesin, kesilmesin, implant olmasın diye uğraşıyoruz. Yeter ki kök olsun. Allah'ın yarattığı yapıyı koruyarak içine cam fiber post koyarak hasta aynı gün yemek yemeye başlıyor" ifadelerine yer verdi.

Ağız sağlığı problemlerinin faturası ağır: İş gücü kayıplarının yüzde 20'si bu yüzden Haber

Ağız sağlığı problemlerinin faturası ağır: İş gücü kayıplarının yüzde 20'si bu yüzden

Ağızda çoğalan mikroorganizmaların kanser, kalp krizi, eklem romatizması ve Alzheimer gibi ciddi hastalıkları tetiklediği yönünde kanıtlar elde edildiği açıklandı. Diş Hekimi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gülhan Ünal, ihmal edilen ağız temizliğini "mutfağın çöpünü atmamak" benzetmesiyle açıklayarak, "Mikrop kana karışacak, ayağınızın ucundan beyninizin ucuna kadar kirli kan dolaşacak" uyarısında bulundu. Türkiye'de Diş Hekimliği Fakültesi'nin kurulduğu tarih olan 22 Kasım'ın Diş Hekimleri Günü, 17-23 Kasım Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası olarak kutlanması kapsamında Kocaeli'de kapsamlı program düzenlendi. Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi, Kocaeli Valiliği ve çeşitli kamu kurumlarının iş birliğiyle yürütülen 4 günlük programda; din görevlilerinden öğretmenlere, emniyet personelinden sanayi temsilcilerine kadar toplumun farklı kesimlerine eğitimler veriliyor. Etkinliklerde ağız sağlığının sadece estetik ya da çiğneme fonksiyonundan ibaret olmadığı; kalp krizi, romatizma, Alzheimer, erken doğum ve bazı kanser türleriyle doğrudan ilişkili olduğu vurgulanarak doğru ağız hijyeni alışkanlıklarının önemi hatırlatılıyor. Ünal: "Din görevlilerimize, ayrıca ilkokul öğretmenlerimize eğitimler vereceğiz" Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi'nden Doç. Dr. Gülhan Ünal, programın detaylarına ilişkin bilgilendirmelerde bulundu. 4 günlük bir etkinlik programı olduğunu aktaran Ünal, "İlk günümüzde basın toplantımızla etkinliğin öneminden bahsedeceğiz. Aynı gün huzurevi ve yetiştirme yurdu ziyaretleri ile sahil temizliği gibi sosyal sorumluluk projelerini gerçekleştireceğiz. İkinci günde eğitimlerimiz başlayacak. Din görevlilerimize, ayrıca ilkokul öğretmenlerimize eğitimler vereceğiz. Temizlik, dinimizin temelinde olan bir kavram ancak hedefimiz bilimsel ve güncel bilgiyi din görevlilerimize aktararak toplumun en uzak köşesine kadar doğru bilginin yayılmasını sağlamak. İlkokul öğretmenlerimiz ise çocuklara küçük yaşlarda doğru sağlık alışkanlıklarını kazandıran en temel kurumun temsilcileri. Bu nedenle öğretmenlere sadece bilgi değil, güncel ve bilimsel içeriği yeni öğretim yöntemleriyle sunmayı amaçladık" dedi. "Projeye emniyet mensupları da dahil edildi" Emniyet mensuplarının eğitiminin de proje kapsamında yer aldığını ifade eden Doç. Dr. Gülhan Ünal, "Çünkü toplumda rol modeli olabilecek kişilere ihtiyaç var ve polis, güven ve düzenin simgesi olarak güçlü bir rol modeldir. Bu nedenle onların da eğitime dahil edilmesi, toplumda doğru davranış örneklerinin artmasını sağlayacaktır. Etkinliğin son gününde Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ile birlikte bir panel düzenleyeceğiz. Panelimizin adı 'Ağız ve Diş Sağlığı: Kafamda Delil Sorular' olacak. Bu ismi, bir hekim olarak hastalarımdan sıkça duyduğum sorulardan yola çıkarak belirledik" diye konuştu. "Sosyal medyada ciddi bir bilgi kirliliği var" Günümüzde sosyal medyada ciddi bir bilgi kirliliği olduğunun altını çizen Ünal, şöyle konuştu: "İnsanlar hangi macunu kullanacağını ya da nasıl fırçalayacağını bile çok karmaşık hale getiriyor. Bu panelde amacımız bu kirliliği temizleyerek sade, doğru ve bilimsel bilgiyi halka ulaştırmak. Akademisyenlerimiz, herkesin kolaylıkla anlayabileceği cümlelerle katılımcıların merak ettikleri tüm soruları yanıtlayacak. Çünkü davranış değişikliğinde yüzde 80 çevrenin etkisi vardır. Bilgiyi almak kolaydır, onu davranışa dönüştürmek ise en zor kısımdır. Kalıcı bir değişim için kişinin çevresinin de bu dönüşüme uygun hale gelmesi gerekir. Bizim etkinliğimiz de geniş bir kitleye ulaşarak toplumda bu çevresel değişimin ilk adımını atmayı hedefliyor. Tüm halkımızı, kafalarındaki tüm delil sorulara yanıt bulmak üzere panelimize bekliyoruz. 22 Kasım Cumartesi, saat 14.00-16.00'da Sekabahçe Etkinlik Salonu'nda buluşalım." "Ağızda çoğalan mikroorganizmalar kansere neden oluyor" Son yapılan bilimsel çalışmalara atıfta bulunan Doç. Dr. Gülhan Ünal, ağızda çoğalan mikroorganizmaların sistemik hastalıklara etkilerini anlattı. Ünal, ağız sağlığı problemlerinin kalp krizini, kalp damar tıkanıklıklarını, eklem romatizmasını ve Alzheimer'ı tetiklediğine; gebelerde erken doğum riskini artırdığına dair kanıt değerinde sonuçlar elde edildiğini aktardı. Ünal, ayrıca bu mikroorganizmaların, ağız kanserleri başta olmak üzere yemek borusu, pankreas, bağırsak, meme ve akciğer kanseriyle de yakından ilişkide olduğuna dair bulgular olduğunu ifade etti. "Ayağınızın ucundan, beyninizin ucuna kadar kirli kan dolaşacak" Ağız temizliğinin önemini vurgulayan Ünal, konuyu çarpıcı bir benzetmeyle şöyle açıkladı: "Yaz günü sıcağında mutfağın çöpünü akşamdan çıkartıyorsanız ağzınızın çöpünü de çıkartmanız gerekiyor. Nasıl mutfağın çöpünü atmadığınız takdirde sabah sinek oluyorsa, ağzınızın çöpünü atmadığınız takdirde de ağzınızdaki bu mikrop çoğalacak. Çoğalan mikrop diş etinin kenarına durmayacak, diş etine girecek, diş etinde durmayacak, çenek emeğini de eritecek, çene kemiğinde de durmayacak, kanınıza karışacak. Kirli kan kalbe gelecek, kalbi kirletecek. Kalp kanı pompalayacak, ayağınızın ucundan beyninizin ucuna kadar kirli kan dolaşacak. Biz güncel doğru bilgiye ulaştırmamız ve gerçekten neden fırçalamamız gerektiği bilgisini oluşturmamız gerekiyor. Bizim hayalimiz, çocuklarımızın, gençlerimizin, gelecek nesillerin; koruyucu sağlık bilinciyle büyüyen bir toplum hayal ediyoruz. Yapılan çalışmalarda ağız diş sağlığı problemlerinin iş gücü kayıplarının yüzde 20'sini oluşturduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bu oranları düşürmek adına bu etkinliği planladık." Türköz: "Türkiye'de diş hekimliği eğitimi Avrupa'nın tepesindedir" Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gültekin Mehmet Emin Türköz, Türkiye'deki diş hekimliği eğitiminin kalitesine vurgu yaparak, "Ülkemizdeki eğitim, donanım ve altyapı gerçekten Avrupa seviyesinde. Türkiye'de diş hekimliği eğitimi Avrupa'nın tepesindedir" dedi. Elmas: "Avrupa'dan eksiğimiz yok" Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Elmas ise üniversitedeki diş hekimliği eğitiminin, donanım, altyapı, bakımından Avrupa seviyesinde olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti: "Avrupa seviyesindeyiz, eksiğimiz yok. Gelecek dediğimiz şey yapay zeka ve robotlar. O yüzden biz de eğitim öğretimimizi, süreçlerimizi bu çağa göre yapmak zorundayız. Bu konuda da adımlar atıyoruz hem üniversitemizde hem de diş hekimliği fakültesinde. İddialı bir diş hekimliği fakültesi olma yolunda devam ediyoruz." Avşarbey: "Bizler iğnesiz, morfinsiz, kerpetenle diş çekilen bir zamandan geldik" Programa katılan Kocaeli Vali Yardımcısı Aslan Avşarbey ise sağlık sektörünün gelişimine dair görüşlerini aktardı. Avşarbey, Türkiye'nin sağlık alanındaki ilerlemesine atıfta bulunarak, "Bizler iğnesiz, morfinsiz, kerpetenle diş çekilen bir zamandan geldik. Bir yandan da tesadüfen yaşıyoruz ama sizler inşallah bu hizmeti, burada aldığınız eğitimleri ülkenin en ücra köşesine kadar ulaştıracaksınız. Sağlık konusunda Türkiye'nin dünyada hatırı sayılır yerde olduğu bir gerçek" şeklinde konuştu.

Mobil Diş Kliniği Köylere Sağlık Hizmeti Ulaştırıyor Haber

Mobil Diş Kliniği Köylere Sağlık Hizmeti Ulaştırıyor

Siirt İl Sağlık Müdürlüğü, vatandaşların ağız ve diş sağlığı hizmetine kolayca ulaşabilmesi için mobil diş kliniği hizmeti veriyor. Bu kapsamda mobil diş kliniği aracı, Ekmekçiler köyünde hizmet verdi. Ulaşımın güç olduğu bölgelerde yaşayan vatandaşların tedaviye erişimini kolaylaştırmak amacıyla gerçekleştirilen hizmette, merkezdeki 35 köyün ardından kalan 240 köye de tek tek gidileceği kaydedildi. Yapılan işlemler arasında diş çekimi, dolgu, simantasyon, flor uygulaması, fissür örtücü uygulaması ve diş temizliği yer aldı. İl Sağlık Müdürü Uzman Dr. Besim Hacıoğlu, halka bir hizmeti daha başlattıklarını belirterek, mobil diş ünitesiyle köy köy gezeceklerini söyledi. Başlangıçta merkezdeki 35 köye, daha sonra ise kalan 240 köye gideceklerini aktaran Hacıoğlu, "Köylerin nüfusuna göre bazı yerlerde bir gün, bazı yerlerde bir hafta kalacağız. Diş çekimi, dolgu tedavisi, kanal tedavisi yapılıyor. Protez ölçümü alıp merkezde yaptıracağız. Daha sonra kişilerin adı ve soyadına göre teslim edeceğiz. Hayırlı olsun" dedi. Köylülerden Abdurrezzak Başkurt ise hekimlere, mobil araçla Ekmekçiler köyüne geldikleri için teşekkür etti. Hizmetin ayaklarına geldiğini söyleyen Başkurt, "Diş çekimi, dolgu ve temizlik için çok memnunuz. Merkez köyleri tek tek dolaşacaklar, hepsini bitirecekler. Gurur duyuyoruz" şeklinde konuştu.

"Diş eti kanamaları bazı hastalıkların göstergesi olabiliyor" Haber

"Diş eti kanamaları bazı hastalıkların göstergesi olabiliyor"

Ağız ve diş sağlığının korunmasında belirtilere kulak verilmesinin önemli olduğunu aktaran Periodontoloji Uzmanı Dt. Ebru Özkan Bütün, "Sadece estetik olarak görüyoruz, güzel bir gülüş için diş hekimine giden hastalarımız oluyor ama sağlık ağızda başlar. Diş eti rahatsızlıkları genelde sessiz ilerler. Çok sık karşılaştığımız bir durum var; hastalar diş eti kanadığında fazlaca bastırdım sanarak fırçalamayı azaltıyor oysaki tam tersi. Diş eti kanamaları bazı hastalıkların göstergesi olabiliyor. Periodontal sağlık vücudumuzun genel olarak bütünüyle de ilişkilidir sadece ağzı için önemli değildir" dedi. Ağız ve diş sağlığında koruyuculuğun önemine vurgu yapan uzmanlar, diş eti hastalıkları ve neden olabileceği problemlere karşı uyarılarda bulundu. Vatandaşların çoğu zaman kanama, ağrı gibi belirtileri önemsememesinin daha ciddi problemlere neden olabileceğini aktaran Sarıyer Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi Periodontoloji(Diş Eti Hastalıkları) Bölümü’nden Uzm. Dt. Ebru Özkan Bütün, sürece ilişkin bilgi verdi. "Günde en az 2 kere diş fırçalama" Uzm. Dt. Ebru Özkan Bütün, "Sağlıklı dişler sağlıklı bir zemin üzerinde var olabiliyor. Diş eti rahatsızlıkları genelde sessiz ilerler. Bize hastalar bir ağrı şikayetiyle değil de daha çok diş etlerinde kanama, diş sallanması ya da diş eti çekilmesi olduğu zamanlarda başvurur. Hatta randevularımızın çoğunu başka diş hekimlerinin yönlendirmesiyle durumun farkına varan hastalar oluşturmakta. Oysa bahsettiğim başvuru nedeni olan o şikayetler hastalığın ileri aşamalarını gösteriyor. Bu nedenle erken teşhis ve tedavi koymak için rutin kontroller diş hekimliğinde çok önemli. Tedavi süreci kişiye özel bizde basit bir diş taşı temizliğiyle de sorunu çözebiliyoruz ama bu ileri cerrahi aşamalara kadar da ilerleyebiliyor. En önemli nokta; kişinin evde uyguladığı ağız hijyeni uygulamaları, rutini. Her zaman söylüyoruz; günde en az 2 kere diş fırçalama, diş ipi kullanımı veya ara yüz fırçası kullanımı, düzenli kontrolleri aksatmamak altın standart. Bunlara uyulduğu sürece durum da kontrol altında olacaktır" dedi. "Periodontal sağlık vücudumuzun bütünüyle de ilişkilidir" Sık yapılan hatalara yönelik konuşan Dt. Bütün, "Çok sık karşılaştığımız bir durum var; hastalar diş eti kanadığında fazlaca bastırdım sanarak fırçalamayı azaltıyorlar ya da daha yumuşak fırçalara geçerek yetersiz fırçalamaya başlıyorlar oysaki durum bunun tam tersi. Diş etlerimizin kanaması o bölgeye fırçayı daha çok sürmemiz ve daha etkili temizlememiz için gelen bir sinyaldir. Eğer dişlerimiz kanıyorsa direkt diş hekimimize müracaat etmeliyiz. Periodontal sağlık vücudumuzun genel olarak bütünüyle de ilişkilidir sadece ağzı için önemli değildir. Artık biliyoruz ki diyabetten kalp damar rahatsızlıklarına ya bazı solunum yolu hastalıklarından nörolojik rahatsızlıklara kadar pek çok sistemle ilişkili bulunmuş bu periodontal durumlar. Diş eti kanamaları bazı hastalıkların göstergesi olabiliyor. ‘Kaplama yaptırdım o yüzden fırçalamıyorum’ olayı var. Kişi, dişler kaplandığı için onları temizlemeyeceğini düşünüyor aksine araları daha iyi temizlemeliyiz, normal dişlere sahip bir bireydense kaplamalı dişlere sahip bireyler ara yüz temizliğine çok önem vermeli, gerekirse ağız duşu uygulamalı. Kaplamalı dişler ya da ağızda ilave bir şeyleri; aparey, tel varsa onların da dikkat etmesi gerekiyor. Yaş sınırı tok, genel olarak ağız bakımı yetersizse ve bu temel oluşmuşsa kanama, diş eti rahatsızlıkları ve kemik kaybına kadar ilerleyen şeyler gördüğümüz bir şey" şeklinde konuştu. "Sadece estetik olarak görüyoruz, sadece güzel bir gülüş için diş hekimine giden hastalarımız oluyor" Kimi zaman vatandaşların sadece estetik uygulamalar için gelebildiğini belirten Bütün, şöyle konuştu: "Sadece estetik olarak görüyoruz, sadece güzel bir gülüş için diş hekimine giden hastalarımız oluyor ama sağlık ağızda başlar diyoruz. Vücudumuzun diğer organlarıyla da ilişkili buradaki bakteriler, buradan gidip dolaşım aracılığıyla başka yerlere de konabiliyor bu yüzden kalp hastalıklarıyla ilişkili dedik. Dişler ağza sürdüğü andan itibaren ki bu bebeklikle başlıyor, rutin 6 ayda bir diyoruz genellikle diş hekimi kontrolleri önemli. 7 yaşına kadar çocuklar kendi dişlerini fırçalayacak yetiye sahip olamayabiliyor. Her ne kadar eline veriyoruz, fırçalıyor gibi düşünsek de eksik kalan yerle oluyor burada mutlaka ebeveyn desteği almalı çünkü çok küçük yaşlarda da diş eti hastalılarıyla gelen hastalar oluyor. Kendileri de fırçalayarak örnek oluşturarak o şekilde ilerlemelerini tavsiye ediyorum" şeklinde konuştu.

Yazın artan tatlı tüketimi diş sağlığını tehdit ediyor Haber

Yazın artan tatlı tüketimi diş sağlığını tehdit ediyor

Yaz aylarında artan dondurma ve şeker tüketimi çocukların diş sağlığı açısından risk oluşturuyor. Ağız ve Diş Sağlığı Uzmanı Dt. Büşra Koca, çocukların tatlı tüketiminin tamamen yasaklanmaması ve tatlı sonrası mutlaka diş bakımının ihmal edilmemesi gerektiğini vurguladı. Yaz mevsimiyle birlikte çocukların dondurma ve şekerli yiyeceklere olan ilgisi artıyor. Bu durum ağız ve diş sağlığını olumsuz etkileyebiliyor. Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nden Ağız ve Diş Sağlığı Uzmanı Dt. Büşra Koca, diş fırçalama alışkanlığının küçük yaşta kazandırılmasının önemine dikkat çekerek ailelere önemli uyarılarda bulundu. "Yasaklamak yerine doğru alışkanlıklar kazandırmalıyız" Ailelerin süreci oyunlaştırarak çocuklara keyifli hale getirebileceğini belirten Dt. Koca, yazın çocuklarda dondurma ve şeker tüketme isteğinin arttığını, bu isteğin kısıtlanmasının doğru olmadığını söyledi. Ancak bu gıdaların tüketiminden sonra mutlaka diş bakımının yapılması ve fırçalama süresinin en az 2 dakika olması gerektiğini vurguladı. Çikolata, dondurma ve şekerli gıdaların diş çürüklerine yol açabileceğine dikkat çeken Dt. Koca, hastalarına kesin yasak koymadığını, ancak haftada bir gün sınırlandırılmış şekilde tüketmelerini önerdi. Koca, "Tüketim sonrası dişlerin mutlaka fırçalanması şart" dedi. Diş fırçalamak tüm ağız sağlığı için önemli Diş fırçalamanın yalnızca diş sağlığı için değil, diş etleri ve genel ağız bakımı açısından da büyük önem taşıdığını vurgulayan Dt. Koca, çocukluk çağında kazandırılan bu alışkanlıkların ömür boyu devam edeceğini söyledi. Dt. Koca, "Çocuklara küçük yaşta ağız bakımını öğretirsek, bu ileride alışkanlık haline gelir. Elbette çocuklar dondurma, çikolata, şekerli şeyler tüketebilir. Ancak tek istediğimiz diş fırçalamamızı ihmal etmeyeceğiz. Bu alışkanlığı kazanmadan hiçbir tüketim sağlıklı değil" şeklinde konuştu.

Gece diş sıkan çocuklar fiziksel ve ruhsal riskleri beraberinde getiriyor Haber

Gece diş sıkan çocuklar fiziksel ve ruhsal riskleri beraberinde getiriyor

Çocukların diş gıcırdatmasının hem fiziksel hem de ruhsal sağlığı etkileyen bir soruna işaret ettiğini belirten Pedodonti Uzmanı Doç. Dr. Aslı Patır Münevveroğlu, "Diş sıkma tedavi edilmediğinde çocuklarımızın hem fiziksel gelişimini hem de ruhsal sağlığını olumsuz etkileyebilir" dedi. Eğer çocuğunuz geceleri dişlerini sıkıyorsa, farkında olmadan hem fiziksel hem de ruhsal sağlığını tehdit eden ciddi bir sorunla karşı karşıya olabilir. "Bruksizm" olarak bilinen bu durum, tedavi edilmediğinde çene yapısında bozulmalara, dişlerde kalıcı hasarlara, baş ve kulak ağrılarına yol açabilir. Fiziksel etkilerinin yanı sıra, genellikle stres ve kaygı gibi ruhsal durumların bir yansıması olan diş sıkma, çocuğunuzun genel huzurunu da olumsuz etkiler. Medipol Mega Üniversite Hastanesi Pedodonti Uzmanı Doç. Dr. Aslı Patır Münevveroğlu, bu durumun nedenlerini, belirtilerini ve modern tedavi yaklaşımlarını anlatarak ailelere yol gösteriyor. Belirtileri, baş ve çene ağrısı, dişlerde aşınma ve hassasiyet Ailelerin sıklıkla diş gıcırdatma sesi nedeniyle endişeyle diş hekimlerine başvurduğunu belirten Doç. Dr. Münevveroğlu, "Aileler bu konuda endişelenmekte çok haklılar. Çünkü bruksizm çocukların hem fiziksel hem de ruhsal gelişimini olumsuz etkileyebiliyor" dedi. Bruksizmi kısaca tanımlayan Doç. Dr. Münevveroğlu, "Bruksizm, özellikle gece uykuda görülen, bazen de gündüz ortaya çıkan diş sıkma veya gıcırdatma alışkanlığıdır. Gece diş sıkıp gıcırdatan çocuklarda gündüz saatlerinde baş ağrısı, çene ağrısı, dişlerde aşınma ve hassasiyet görülebilir" diye konuştu. En önemli neden: Stres Diş sıkmasına yol açan pek çok faktör bulunduğunu söyleyen Doç. Dr. Münevveroğlu, "Stres ve kaygı bozuklukları, genetik yatkınlık, alerjik durumlar, çene kapanışındaki bozukluklar ve kötü ağız alışkanlıkları bruksizme neden olabilir. Bunlar arasında en önemli faktör ise stres ve kaygıdır" dedi. Özellikle duygusal olarak hassas çocukların yaşadıkları stresi gece diş sıkma yoluyla dışa vurabildiğini belirten Doç. Dr. Münevveroğlu, ailelerin bu konuda dikkatli olması gerektiğini vurguladı. "Belirtileri ihmal etmeyin" Diş sıkma tedavisinde en önemli adımın farkındalık olduğunu dile getiren Doç. Dr. Münevveroğlu, "Aileler eğer çocuklarının diş sıktığını, gıcırdattığını duyuyorsa, diş hassasiyeti, çene veya baş ağrısından şikâyet ediyorsa mutlaka bir çocuk diş hekimine başvurmalı" ifadelerine yer verdi. Her diş sıkma vakasının tedavi gerektirmediğini de belirten Doç. Dr. Münevveroğlu, "Ancak ilerleyen semptomların görüldüğü durumlarda gece plağı uygulamaları, medikal tedavi ya da psikolojik destek gibi yöntemlere başvurabiliyoruz" dedi. Erken müdahale önemli Tedavi edilmeyen diş sıkmanın ciddi sonuçlara yol açabileceğini belirten Doç. Dr. Münevveroğlu, şu uyarıda bulundu: "Diş sıkma tedavi edilmediğinde çene ve baş ağrıları artabilir, çene eklemlerinde ağrıya ve diş boyutlarının azalmasına yol açabilir. Bu da uzun vadede estetik olarak da olumsuz sonuçlar doğurabilir. Çocuklarda bu tür belirtiler fark edildiğinde gecikmeden çocuk diş hekimine başvurulmalı. Erken müdahale ile çocukların fiziksel ve ruhsal gelişimini korumak mümkün."

Elektronik Sigara Tehlike Saçıyor Haber

Elektronik Sigara Tehlike Saçıyor

Uzman Diş Hekimi ve Ağız, Diş, Çene Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Birkan Taha Özkan, Son yıllarda gençler arasında hızla yayılan elektronik sigara alışkanlığıNIN, sadece solunum sistemini değil, ağız ve diş sağlığını da ciddi şekilde tehdit eittiğini belirterek, elektronik sigara özellikle ağız kuruluğu (kserostomi) üzerinden başlayan sürecin, zamanla diş çürükleri, diş eti hastalıkları, kemik erimesi ve hatta erken yaşta diş kaybına kadar uzandığını söyledi. Özkan, elektronik sigaraya yönelen gençlerin tehlikede olduğunu ifade ederek, "Tütünün zararlı olduğunu düşünen birçok birey, elektronik sigarayı ‘daha masum’ bir seçenek sanarak geçiş yapıyor. Ancak bu, aslında çok daha tehlikeli bir tercihtir. Evet, elektronik sigaranın kokusu daha hafif, tadı bazılarına daha hoş gelebilir; ama bu, etkilerini hafifletmez. Bilakis, içerdiği kimyasallar tükürük bezlerini baskılayarak ağız kuruluğuna neden olur ve bu durum diş çürüklerinden çene kemiği erimesine kadar pek çok kalıcı soruna yol açar. Ne yazık ki, bu zararlar genellikle geç fark edilir ve sonuçları klasik sigaradan daha sinsi şekilde ilerler" dedi. Elektronik sigaranın ağız kuruluğunun sessiz bir başlangıcı olduğuna dikkat çeken Özkan şöyle devam etti: " "2024 yılında yayınlanan çok merkezli bir araştırmaya göre, elektronik sigara kullanıcılarının yüzde 42’sinde klinik ağız kuruluğu (kserostomi) tespit edildi. Bu durum, elektronik sigarada yer alan propilen glikol ve gliserin gibi maddelerin ağız içindeki nemi emmesiyle oluşuyor. Tükürük, ağız içi sağlığın en güçlü koruyucusudur. Ağız kuruluğu başladığında, dişler bakterilere açık hale gelir. Diş çürükleri hızlanır, diş eti hastalıkları gelişir. Bu zincirin sonunda diş kaybı ve çene kemiği erimesiyle karşılaşıyoruz." Özkan, bilimsel verilerinde tehlikeyi ortaya koyduğunu belirterek, "Ağustos 2024’te yapılan bir başka araştırmada, ağız kuruluğu yaşayan bireylerde diş çürüğü görülme oranı, tükürüğü yeterli bireylere göre yüzde 78 daha yüksek bulundu. Amerikan Periodontoloji Derneği’nin raporuna göre, elektronik sigara kullanıcılarında periodontitis (ileri diş eti hastalığı) gelişme riski, kullanmayan bireylere göre 2,6 kat daha fazla. Tükürük eksikliği yalnızca çürükleri değil, diş etlerini de tehdit ediyor. Kuru kalan diş etlerinde çatlamalar, iltihaplanmalar ve gingivitis başlıyor. Tedavi edilmezse bu durum periodontitise, yani iltihabın çene kemiğine kadar ilerlemesine neden oluyor. Bakteriler diş eti altına sızdığında, artık sadece diş değil, kemiğin kendisi de risk altındadır. Bu, genç yaşta implant yapılamayacak kadar ileri kemik kaybıyla sonuçlanabiliyor" diye konuştu. Ağız kokusu ve yaraların arttığına dikkat çeken Özkan şunları kaydetti: "Kuruyan ağız içi dokular, sadece diş ve diş etini değil, mukozayı da etkiliyor. Halitoz (kötü ağız kokusu) ve tekrarlayan ağız yaraları elektronik sigara kullanan bireylerde yaygın şekilde görülüyor. Bu durum kişinin hem ağız sağlığını hem de sosyal hayatını olumsuz etkiliyor. Elektronik sigara kullanımına erken yaşta başlayan bireylerde, 40 yaşına gelmeden birden fazla dişin kaybı ve protez ihtiyacı doğabiliyor. Ayrıca çene kemiği erimesi nedeniyle implant tedavisi de zorlaşıyor. Tütün ve elektronik sigarayı bırakın. Tükürük bezleri üzerindeki yıkıcı etkiler kalıcı olabilir. Bırakmakta zorlananlar, psikolojik ve medikal destek almalı. Düzenli diş hekimi kontrolü şart: Ağız kuruluğu fark edilmeden ilerleyebilir. Hekiminizle yapılacak erken kontroller, çürük ve kemik kaybını önleyebilir. Tükürük destekleyici yöntemler kullanın: Ksilitol içeren şekersiz sakız, limon, ananas gibi doğal uyarıcılar tükürük akışını artırabilir. Su tüketimini artırın: Gün içinde bol su içerek ağız içi nem dengesini koruyun. Alkol içeren gargaralardan kaçının: Bu ürünler kuruluğu artırır. Bitkisel ve nemlendirici içerikli ağız bakım ürünleri tercih edilmelidir." Özkan, geç kalınmadan önlem alınması gerektiğini belirterek, "Basit bir ağız kuruluğu, fark edilmediğinde diş kaybı ve çene kemiği erimesine kadar ilerleyebilir. Elektronik sigaranın ağız sağlığına verdiği zararlar, çoğu zaman sessiz başlar. Ancak sonuçları, estetikten çiğneme fonksiyonuna kadar hayat kalitesini etkiler. Erken yaşta diş kaybı yaşamamak için, bu alışkanlıktan bir an önce uzaklaşmak ve düzenli hekim kontrolünü ihmal etmemek şart" dedi.

Elektronik Sigaralar Ciddi Risk Taşıyor Haber

Elektronik Sigaralar Ciddi Risk Taşıyor

Sigara ve tütün ürünleri yalnızca akciğerleri değil, ağız sağlığını da ciddi şekilde tehdit ediyor. Diş ve diş eti hastalıklarının temel nedenlerinden biri olan bu alışkanlık, aynı zamanda ağız kanseri riskini de artırıyor. 31 Mayıs Dünya Tütünsüz Günü kapsamında, Biruni Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi'nden Prof. Dr. Burcu Karaduman, sigara ve elektronik sigaranın ağız sağlığındaki olumsuz etkilerine dikkat çekerek "Tütün ve tütün ürünlerinin tamamı ağız ve diş sağlığın da yıkıcı etkiye sahip. Sigara bırakıldıktan ilk 20 gün içinde hasar onarım süreci başlıyor" şeklinde konuştu. Ağız sağlığına çifte tehdit Prof. Dr. Karaduman'a göre sigara, ağız içindeki kan akışını yavaşlatarak diş etlerinin savunma sistemini zayıflatıyor. Tükürük üretimini azaltarak ağız florasının doğal dengesini bozuyor. Bunun sonucu olarak ağız kokusu, diş çürükleri ve diş taşı oluşumu gibi problemler yaygınlaşıyor. Sigara içenlerde diş eti kanaması gibi uyarı belirtileri daha az görülüyor çünkü nikotin damarları daraltarak bu sinyalleri gizleyebiliyor; bu da hastalığın fark edilmeden ilerlemesine neden olabiliyor. Elektronik sigaralar da ciddi risk taşıyor Elektronik sigaraların da masum olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Karaduman, bu cihazların sıvı nikotin, ağır metaller ve uçucu organik bileşikler gibi zararlı maddeler içerdiğini belirtti. Bu bileşenler ağızda iltihaplanma ve diş eti hastalıklarına yol açabiliyor. Geçici tat kaybının da kullanıcılar arasında sık görüldüğünü ifade eden Karaduman, elektronik sigaraların ağız kuruluğu oluşturarak diş eti problemlerini tetikleyebileceğini de söyledi. Sigarayı bırakınca neler değişir Karaduman, sigaranın bırakılmasının ardından diş etlerinde genellikle birkaç hafta içinde iyileşme gözlendiğini, ilk 20 gün içinde kan dolaşımının toparlandığını, bağışıklık sisteminin güçlendiğini ve ağız florasının yeniden denge kazandığını ifade etti. Bu süreçte geçici olarak diş eti kanamaları yaşanabileceğini, bunun iyileşme sürecinin doğal bir parçası olduğunu ve paniğe gerek olmadığını, bu durumda bir diş hekimiyle görüşmenin faydalı olacağını vurguladı. Diş kaybı sadece estetik değil Diş kaybının yalnızca estetik bir mesele olmadığını vurgulayan Karaduman, özellikle arka diş eksikliklerinin çiğnemeyi zorlaştırdığını, ön diş kayıplarının ise konuşma ve özgüveni olumsuz etkilediğini söyledi. Dişlerin aynı zamanda yüz şeklinin korunmasında da önemli bir işlevi olduğunu hatırlattı. Ağız kanserinin farkındalığı düşük Türkiye'de ağız kanseri konusundaki farkındalığın yetersiz olduğuna dikkat çeken Karaduman, her yıl yüzlerce kişinin bu hastalıkla karşılaştığını ve dilin yanları, ağız tabanı ile dudakların en çok etkilenen bölgeler olduğunu belirtti. 7-10 günden uzun süren yaralar, kırmızı veya beyaz lekeler, şişlikler ya da protezlerin aniden uyumsuz hale gelmesi gibi durumların ağız kanserinin erken belirtileri olabileceğini ifade etti.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.