Hava Durumu

#Diş Hekimi

Yeni Marmara Gazetesi - Diş Hekimi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Diş Hekimi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Hekimlikten yönetmenliğe: Tahsin Aytekin'in sinema tutkusu başarı getirdi Haber

Hekimlikten yönetmenliğe: Tahsin Aytekin'in sinema tutkusu başarı getirdi

Van'da görevini sürdüren Diş Hekimi Tahsin Aytekin, çocukluk yıllarından bu yana insan hikâyelerine duyduğu ilgiyi sinemaya taşıyarak, ulusal ve uluslararası birçok festivalde ödül alan filmler çekti. Van'da diş hekimi olarak hastalara şifa dağıtan Dt. Tahsin Aytekin, sinemaya olan ilgisiyle de dikkat çekiyor. Çocukluğunun bir bölümünü geçirdiği Tarsus'taki insan hikâyeleri ve yaşam gözlemleri Dt. Aytekin'i yıllar sonra sinemaya yöneltti. Aytekin'in kendi kaleminden çıkan filmler, Türkiye'de ve yurt dışında birçok festivalde gösterilerek ödüllerle buluştu. Sanata ilgisi lise yıllarında şekillenen Aytekin, ilk olarak Tamara ve Kördüğüm adlı romanlarıyla edebiyat dünyasına adım attı. Ardından 2019 yılında çektiği ‘Oyuncak' adlı kısa filmle sinemaya yöneldi. Sadece birkaç kişilik bir ekiple çekilen film, kısa süre içinde Amerika'daki bir festivale seçilerek Aytekin'e ilk uluslararası başarısını kazandırdı. Daha sonra Van'ın Başkale ilçesinde belgesel-kurgu tarzında bir film çeken Aytekin, bu yapımıyla da İsveç ve Amerika'daki festivallerde finale kaldı. 2020'nin sonlarında çektiği Tutsak filmi Türkiye'de ödül alırken, New York ve Kaliforniya'daki festivallerde mansiyon ödüllerine layık görüldü. "Kısa filmim Amerika'daki bir festivale gönderildi" İHA muhabirine konuşan Diş Hekimi Tahsin Aytekin, çocukluğunun geçtiği Tarsus'daki yaşamın, Federico Fellini'nin Amarcord filmindeki gibi, kalabalık ve renkli bir ortama sahip olduğunu belirtti. O dönemde insanlar arasında hem neşe hem de hüznün yoğun olduğunu ifade eden Dt. Aytekin, "İnsan halleri, çocukluğumdan beri dikkatimi çekerdi. Bu ilgim, zamanla beni edebiyata yöneltti. Lise yıllarında sanat ve edebiyatla yoğun bir şekilde ilgilendim. Diş hekimi olduktan sonra, 2015 yılında ‘Tamara' ve ‘Kördüğüm' adlı iki roman yazdım. Ancak bu kitaplar çok fazla insana ulaşmadı. Daha sonra, kitle iletişim araçlarının geniş bir etki gücüne sahip olduğunu fark ettim ve 2018-2019 yıllarında yazdığım senaryoları sinemaya aktarmaya başladım. 2020'den itibaren ise aktif olarak film çekmeye başladım. 2019-2020 yıllarında ilk kez ‘Oyuncak' adlı kısa filmimi çektim. Filmi bir odada, yalnızca üç kişiyle gerçekleştirdik. 4-5 dakikalık bu kısa film, küçük bir ekiple çekilmesine rağmen Amerika'daki bir festivale gönderildi ve yalnızca 10 gün sonra seçkiye alındı. Bu gelişme, sinema yolculuğumda bana büyük bir cesaret verdi" dedi. "Çektiğim film finale kalınca sinemaya olan ilgim daha da arttı" Şu ana kadar çektiği filmlerin finallere kalmasıyla sinemaya olan ilgisinin arttığını anlatan Aytekin, "Ardından yeni filmler çekmeye başladım. 2020 yılı içinde Van'ın Başkale ilçesinde, belgesel-kurgu tarzında bir film çektik. Bu film de yurt dışında bir festivale seçildi. Daha sonra ‘Meyvesiz Ağacın Hikâyesi' adlı yaklaşık 10 dakikalık bir kısa film çektim. Bu film de İsveç ve Amerika'daki festivallerde finale kalınca, sinemaya olan ilgim daha da arttı. 2020'nin sonlarına doğru ‘Tutsak' adlı filmi çektim. Bu film Türkiye'de ödül aldı, ayrıca New York ve Kaliforniya'da Hungtinton Beach Film Festivali'nde mansiyon ödüllerine layık görüldü. Bu başarılar hem beni hem de çevremdeki insanları motive etti. Van'daki ve diğer şehirlerdeki arkadaşlarımın da ilgisini çekmeye başlayınca, sinemaya verilen destekler arttı. Böylece diş hekimliği dışında sinemayı yavaş yavaş profesyonel bir alana taşımaya başladım. 2021 yılında ‘Dilencinin Kızı' adlı filmi çektim. Bu film de İsveç'te bir festivalde finale kaldı" diye konuştu. İran Yeni Dalga Sineması'nın sinemaya farklı bir gerçekçilik kazandırdığını ve kendisinin de bundan etkilendiğini ifade eden Aytekin, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu gerçekçilik, benim gibi birçok sinemacıyı derinden etkilemiştir. Çünkü bu akım, çok sade bir hikâyeyi özgün bir biçimde anlatma gücüne sahiptir ve bu yönüyle dünya sinemasının izleyicilerini derinden etkileyen bir tarz oluşturmuştur. Özellikle ‘Define' filminde zor şartlarda yaptığımız çekimlerde görüntü yönetmenimiz Hasan Küçükyazıcı'nın disiplinli çalışması, ileri görüşlülüğü ve sinemaya adanmış otantik yapısı işimizin başarıya ulaşmasında büyük pay sahibidir." Öte yandan, Tahsin Aytekin ve ekibi kısa süre içinde iki uzun metrajlı film projesi üzerinde çalışacak. Projelerden biri ‘İskender', diğeri ise ‘Bir Balığın Hikâyesi' adıyla sinemaseverlerle buluşmayı hedefliyor.

Uzman diş hekiminden reflü tespiti: "Diş eksikliği mideyi çaresiz bırakıyor" Haber

Uzman diş hekiminden reflü tespiti: "Diş eksikliği mideyi çaresiz bırakıyor"

Uzman Diş Hekimi ve Çene Cerrahı Prof. Dr. Birkan Taha Özkan, son dönemde artan reflü vakalarına dikkat çekerek çarpıcı bir tespitte bulundu. Prof. Dr. Özkan, "Reflü sanıldığı gibi sadece mide kaynaklı bir hastalık değil. Çoğu zaman sessizce ağızda başlar" dedi.  Prof. Dr. Birkan Taha Özkan, diş eksikliğinin reflü vakalarını tetiklediğini açıkladı. Son dönemlerde artan reflü vakalarının diş eksikliği ile bağlantılı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Özkan, esas sorunun ağızda başladığına dikkat çekti.  "Çiğneme işlev kaybı, mideyi çaresiz bırakıyor"  Ağızdaki diş eksikliklerin tüm vücudu etkilediğini ifade eden Prof. Dr. Birkan Taha Özkan, "Her reflü hastası önce midesine bakıyor ama çoğu zaman esas sorun ağızda başlıyor. Diş eksikliği ve çiğneme işlev kaybı, mideyi çaresiz bırakıyor. Çoğu zaman yıllardır reflü tedavisi gören hastaların, diş eksikliği aslında bu zincirin ilk halkası. Sindirim ağızda başlar, ağızdaki diş eksikliği bütün vücudu etkiler. Diş eksikliği, sadece estetik bir problem değil. Sindirimin en temel yapı taşı olan çiğneme mekanizması bozulduğunda, mideye büyük görevler yükleniyor. Yeterince çiğnenmeden yutulan büyük lokmalar, mideyi zorluyor. Sonuç, artan mide asidi, yemek borusuna geri kaçıyor. Yani reflü oluşuyor" dedi.  "Diş yoksa bu sistem çöker"  Bir dişin eksikliğinin tüm sindirim sistemini çökerttiğini dile getiren Prof. Dr. Birkan Özkan, "Bir dişin eksikliği, bir diğer organın yükünü artırır. Sindirim zinciri ağzın içinde başlar ve mide bağırsakta devam eder. Eğer o zincir eksikse, o adımlar zincirleme bozulur. İnsanlar sadece ne yediğini değil, nasıl yediğini de unutuyor. Diş eksikliği olan bireyler zamanla sert besinlerden uzaklaşıyor. Bu da yanlış bir beslenme alışkanlığı oluşturuyor. Yumuşak gıdalar, nişastalı yiyecekler, hamurlu gıdalar, şekerli içecekler çiğnemeye gerek kalmadan yutulabildiği için tercih ediliyor. Fakat bu tip besinler mide asidini artırıyor, sindirimi zorluyor, bağırsak sağlığını bozuyor ve reflüye zemin hazırlıyor. Diş eksikliği insanları sadece yanlış beslenmeye değil, sindirim bozukluklarına da sürüklüyor. Lifli, doğal, proteinden zengin besinler çiğneme ister. Diş yoksa bu sistem çöker" şeklinde konuştu.  "Tükürük azaldığında mide asit etkisi artıyor"  Reflü sebebiyle mideden salgılanan asidin dişleri erittiğine de dikkat çeken Özkan, "Diş eksikliği nedeniyle azalan çiğneme hareketi, tükürük bezlerinin tükürük salınım miktarını azaltmaktadır. Halbuki tükürük, ağız ve yemek borusunu mide asidine karşı koruyan doğal bir tampon sistemidir. Tükürük azaldığında, mide asidinin yakıcı etkisi daha hızlı yayılır. Bu da reflüyü sadece mide rahatsızlığı olmaktan çıkarır; ağız, diş, çene ve boğaz sağlığını da tehdit eder. Tükürük sadece nem kaynağı değil, kimyasal bir savunma aracıdır. Diş eksikliği nedeniyle azalan tükürük, mide asidinin önündeki en büyük engeli kaldırır. Reflü sadece mideyi yakmaz, dişleri de eritir. Gece oluşan reflü ataklarında mide asidi, ağız boşluğuna kadar yükselebilir. Bu durum diş minesi üzerinde kimyasal erozyon oluşturur. Özellikle ön ve azı dişlerinin iç yüzeylerinde gözle görülemeyen ama derin etkiler bırakabilir. Reflü hastalarının çoğunda sabah ağız kokusu, dişlerde hassasiyet, diş çürüğü artışı, diş eti çekilmesi ve mine kaybı gözlenir. Çünkü asit, gece boyunca dişleri adeta yavaşça eritir" diye konuştu.  Diş kaybı, reflü ve stres üçgeni  Diş eksikliğinin yalnızca fiziksel değil, psikolojik etkiler de oluşturduğunun da altını çizen Prof. Dr. Birkan Özkan, sözlerine şöyle devam etti:  "Diş eksikliği neticesinde gelişen estetik ve işlevsel kayıplar yaşayan kişilerde sosyal izolasyon ve psikolojik stres gelişebilir. Stres ise mide asidini artırır, çiğneme sorununu büyütür, ayrıca reflü sırasında mide asidi, vagus siniri aracılığıyla çene kaslarında refleks kasılmalarına sebep olabilir buda diş sıkma (bruksizm) davranışlarını tetikler. Bu durum çene kaslarında gerginlik, çene eklem ağrısı, baş ağrısı ve geceleri farkında olunmadan gelişen uyku kalitesizliği gibi zincirleme rahatsızlıklar oluşturur. Reflü, diş kaybı ve stres birbirini besleyen, birbirini güçlendiren sessiz bir üçgendir. Bu döngüyü kırmanın ilk adımı eksik dişleri yerine koymaktır"  "Eksik dişleri görmezden gelmeyin"  Bilimsel veriler ışığında önerilerde bulunan Özkan, "Arka diş eksikliği olan bireylerde reflü semptomları yüzde 37 oranında daha yaygın. Yumuşak, işlenmiş gıdaların reflü riskini yüzde 45 oranında artırdığı tespit edildi. Reflü hastalarının yüzde 42'sinde bruksizm (gece diş sıkma) davranışı mevcut. Eksik diş tedavisi ertelenmemeli, implant, köprü veya protezle ağız çift taraflı çiğnemeye yeniden kazandırılmalı. Uzun süreli diş eksikliği oluşan bireylerde diş pozisyonlarının değişmesine bağlı bozulan çiğneme mekanizması düzeltilmesi amacıyla anatomik diş dolgularıyla karşıt dişlerin orantılı kapanışlarının sağlanması ile çiğneme işlevinin en etkin seviyeye getirilmelidir. Beslenme bilinçli olmalı, işlenmiş gıdalar, karbonhidrat ağırlıklı yiyecekler bırakılmalı. Lifli ve doğal gıdalar tercih edilmeli. Reflüyle savaşta gündüz de gece de önlem şart. Yatmadan en az 3 saat önce yemek yemeyin, yatağın başını 15 cm yükseltin. Reflü mideye özel bir hastalık gibi görünse de, çoğu zaman diş eksikliği ile başlayan sessiz bir zincirin sonucudur. Eksik dişleri görmezden gelmeyin. Dişler sadece gülüşünüz değil, mide sağlığınızın da temelidir" dedi. 

Diş Hekimini Vurmuştu... Haber

Diş Hekimini Vurmuştu...

İzmir'in Konak ilçesinde diş hekimi Mustafa Emrah Düşmez'i tabancayla başından vurup ağır bir şekilde yaralayan M.E. tutuklandı.   Olay, Alsancak semti Ali Çetinkaya Bulvarı'nda bulunan bir apartman dairesinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, M.E. (35) diş hekimi olduğu öğrenilen Mustafa Emrah Düşmez'in (49) oturduğu eve geldi. Aralarında alacak mevzusu yüzünden çıkan tartışmanın kavgaya dönüştüğü olayda M.E., tabancayla Düşmez'i başından vurdu. Talihsiz adam kanlar içerisinde kalırken, bu esnada Mustafa Emrah Düşmez'in telefonunu alan saldırgan, vurduğu adamın videosunu çekip annesine gönderdikten sonra kaçtı. Oğlunun kanlar içerisindeki videosunu görünce hayatının şokunu yaşayan kadın, durumu polise bildirdi. Olay yerine gelen sağlık ekiplerinin yaptığı kontrolde ağır yaralandığı belirlenen Mustafa Emrah Düşmez, ambulansla Tepecik Eğitim Araştırma hastanesine kaldırıldı. Yaralı adamın tedavisine devam edildiği öğrenildi.  Tutuklandı  Olay yerinden kaçan şüphelinin ise yakalanması için Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği, Sam Büro Amirliği ve İstihbarat Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından çalışma başlatıldı. Şüpheli şahsın Basmane semtinde olduğu belirleyen polis ekipleri, yapılan operasyonla firari şüpheliyi saklandığı adreste suç aleti tabanca ile birlikte yakaladı. Gözaltına alınan zanlı işlemleri için emniyete sevk edildi. Polisteki işleri tamamlanan M.E. çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.  "2 çocuğumun biyolojik babası"  Olayla ilgili gözaltına alınan M.E.'nin ifadesi ortaya çıktı. Emniyetteki sorgusunda, diş hekimi Düşmez'in 10 yıl önce yaptıkları ortak işte kendisini dolandırdığını belirten M.E., bu yüzden aralarında alacak meselesinden husumet olduğunu söyledi. Öte yandan iddiaya göre eşinin diş hekimi Düşmez ile gönül ilişkisi olduğunu öğrenen M.E. eşiyle 2 yıl önce boşandı. Daha sonra şüphe üzerine eski eşinden olan 2 çocuğuna DNA yapan baba, test sonucunda çocuklarının biyolojik babasının Düşmez olduğunu öne sürdü. Bunun üzerine diş hekimi Düşmez'i oturduğu evinde vuran M.E., "Vurdum, hırsımı alamayıp telefonuyla videosunu çekip annesine gönderdim" dedi. 

İzmir'de Başından Vurulan Diş Hekimi Yaşam Mücadelesi Veriyor Haber

İzmir'de Başından Vurulan Diş Hekimi Yaşam Mücadelesi Veriyor

İzmir'in Konak ilçesinde bir kişi, ortak iş yaptığını ve kendisini zarara uğrattığını iddia ettiği diş hekimini tabancayla başından vurdu. Kan donduran olayda şüpheli, vurduğu diş hekiminin telefonundan videosunu çekip annesine gönderdi.   Olay, Alsancak semti Ali Çetinkaya Bulvarı'da bulunan bir apartman dairesinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, M.E. (35) diş hekimi olduğu öğrenilen Mustafa Emrah Düşmez'in (49) oturduğu eve geldi. Çıkan tartışmanın büyüdüğü olayda M.E., tabancayla Düşmez'i başından vurdu. Talihsiz adam kanlar içerisinde kalırken, bu esnada Mustafa Emrah Düşmez'in telefonunu alan saldırgan, vurduğu adamın videosunu çekip annesine gönderdiktan sonra kaçtı.  Oğlunun kanlar içerisindeki videosunu görünce hayatının şokunu yaşayan kadın, durumu polise bildirdi. Olay yerine gelen sağlık ekiplerinin yaptığı kontrolde ağır yaralandığı belirlenen Mustafa Emrah Düşmez, ambulansla hastaneye kaldırıldı. Tedavi altına alınan diş hekiminin hayati tehlikesinin bulunduğu öğrenildi. Olay yerinden kaçan şüphelinin ise Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekiplerinin çalışmasıyla Basmane semtinde olduğu belirlendi. Şüpheli, yunus polisleri tarafından yakalanarak gözaltına alındı.  Kendisini zarara uğrattığı için vurmuş  Gözaltına alınan M.E.'nin ilk ifadesinde, Mustafa Emrah Düşmez ile ortak iş yaptıklarını, Düşmez'in kendisini dolandırdığını ve zarara uğrattığını, olayı da bu yüzden gerçekleştirdiğini söylediği öğrenildi. Olayla ilgili başlatılan soruşturma sürüyor. 

Minik Deniz'in Dişçideki Ölümü Rus Basınında Haber

Minik Deniz'in Dişçideki Ölümü Rus Basınında

 Bursa'da 17 ay önce diş çekimi için gittiği özel diş kliniğinde narkoz verilip sedasyon(anestezi) yapıldığı sırada fenalaşıp kaldırıldığı hastanede hayatını kaybeden 5 yaşındaki Deniz'in şüpheli ölümü Rus basınında da manşet oldu. Önümüzdeki günlerde görülecek dava öncesi açıklama yapan Rus asıllı anne Elena Sönmez, olayın şüphelilerinin tutuklu yargılanmasını isteyip, "Sokak hayvanlarını tekmeleyenler ceza alıyor ama benim oğlumun failleri dışarda, 5 bin lira için oğlum katledildi" dedi.  Öte yandan acılı aile özel klinikte para için illegal sedasyon (anestezi) işlemi yapıldığını iddia ederken, ailenin vekil avukatları da bu iddianın gerçek olduğunu ve klinik içi whatsapp yazışmalarında ortaya döküldüğünü, klinikte daha öncede bir çok kez anestezi işlemi yapıldığı, bu kayıtların da mahkemeye belge niteliğinde sunulduğunu ifade etti.  Bursa'nın Osmangazi ilçesinde 17 ay önce 5 yaşındaki çocuğu Deniz Sönmez'i diş ağrısı şikayetiyle bir diş kliniği zincirinin Hürriyet şubesine götüren Sönmez ailesi, minik Deniz'in tedavi sonrası fenalaştığı fark etti. Küçük çocuğa 4 dolgu ve 1 diş çekimi için narkoz verilerek genel anestezi yapıldı. Anestezi sonrası odaya alınan minik Deniz'in ateşi yükseldi. Su isteyen Deniz'e verilen su sonrasında küçük çocuk içtiği suyu geri çıkarttı. Annenin iddiasına göre 3 kez doktor çağırılmasına rağmen ‘Doktor ateş düşürücü ilaç yazalım' dedi. Annenin ambulans çağırma talebine de olumsuz cevap veren doktorlar durumun ‘normal' olduğunu söyleyerek Deniz ve annesi evine yolladı. Kısa bir süre sonra baba Aydın Sönmez eve geldiğinde oğlunun yarı baygın inleme sesleri çıkarttığını duydu. Bunun ardından Baba Aydın çocuklarını Bursa Dörtçelik Çocuk Hastanesi'ne götürdü. Doktorların çabasına rağmen Deniz'in durumu ciddileşti. Entübe edilen minik Deniz'in organlarının iflas ettiği öğrenildi. 3 gün boyunca yoğun bakımda kalan Deniz, organ yetmezliğine bağlı olarak hayatını kaybetti.  Whatsapp konuşmaları dosyaya eklendi  Hayatını kaybeden 5 yaşındaki Deniz Sönmez'in ailesi 17 aydır adalet arıyor. Gözü yaşlı Rus asıllı anne, "Sokak hayvanlarını tekmeleyenler ceza alıyor ama benim oğlumun failleri dışarda, 5 bin lira için oğlum katledildi" dedi. Yargılama sürecinin başladığı günden bu güne 17 ay geçse de aile 1 arpa boyu bile yol kat edilmediğini belirtti. Rus asıllı anne Elena, "Sokak hayvanlarını tekmeleyenler ceza alıyor ama benim oğlumun failleri dışarda geziyor" dedi. Dosyaya ilişkin çarpıcı iddialar ortaya atan Rus anne, "Sanık vekillerinin dosyaya sunmuş olduğu Whatsapp grup konuşmaları var. Bu konuşmalarda bu kliniğin ve diğer şubelerinde defalarca kez çocuklara anestezi yapıldığı ve bundan da herkesin haberdar olduğu var. Bütün konuşmalarda para, anestezi konuşmaları mevcut ve şu an dosyanın içerisinde. Yargılama başlıyor, tabi sanıkların dışarıda olması vicdanımızı yaraladı. Evladımı toprağa koydum, ertesi günü karakola gidip ifade verdim. Onların ifadeleri bir hafta 10 gün sonra alındı ve olaydan 17 ay geçmesine rağmen hala dışarıda bu adaletsizlik yüreğimizi yaraladı. Eminim bizi izleyen birçok kişinin de vicdanını yaralamıştır" diye konuştu.  Benim oğlumun sokak hayvanları kadar değeri yokmuş  Baba Aydın Sönmez, "Eşimin bir sözü vardı, beni çok etkiledi, ‘Benim oğlumun sokak hayvanları kadar değeri yokmuş, bir hayvanı tekmeleyen adam ertesi günü tutuklanırken benim oğlumun canı 5 bin lira için katledilirken 17 ay geçti biz hala olduğumuz yerde duruyoruz' dedi. Bu hafta başında Aile Bakanlığından aradılar ve dosyaya dahil olmak için bizden müsaade istediler. Bizim evimiz hala soğuk, hiçbir şet ısıtamıyor. Hiçbir şey bizim ne içimizi nede evimizi ısıtabilir. Bu böyle devam ettikçe bizim durumumuz da böyle sürecek" diye konuştu. Öte yandan Minik Deniz'in ölümü ve evladını kaybeden Rus asıllı anne Elena Sönmez'in 17 aydır devam eden hukuk mücadelesi Rus medyası tarafından da ilgiyle takip ediliyor. Rus basınında manşet olan olan Minik Denizi ölümüne sebep olan olaylar zinciri ve dava süreci de ilgiyle takip ediliyor. 

Otomobiliyle Bariyerlere Çarparak Hayatını Kaybetti Haber

Otomobiliyle Bariyerlere Çarparak Hayatını Kaybetti

Okmeydanı-Hasdal bağlantı yolunda gireceği sapağı kaçıran otomobil sürücüsü bariyerlere sert bir şekilde çarptıktan sonra bir başka araçla çarpışarak durabildi. Kaza sonucu ağır yaralanan 26 yaşındaki pratisyen diş hekimi Nurşah Kılınç kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Genç kadının ölümü ise yakınlarını yasa boğdu.   Olay, önceki gün saat 18.50 sıralarında TEM Kağıthane Okmeydanı-Eyüpsultan Hasdal bağlantı yolunda meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, akşam saatlerinde 34 NRS 98 plakalı otomobil ile seyreden 26 yaşındaki pratisyen diş hekimi Nurşah Kılınç, yol ayrımına geldiği esnada yolu kaçırınca bariyerlere çarptı. Çarpmanın etkisiyle yola doğru savrulan otomobil, aynı istikamette orta şeritte seyir halinde olan sürücü İbrahim Ata idaresindeki 34 EDU 019 plakalı araçla çarpıştı.  Kaza sonucu otomobiliyle bariyerlere çarpan Nurşah Kılınç ağır şekilde yaralandı. Kazanın ardından ihbar üzerine olay yerine sağlık, itfaiye ve polis ekibi sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen itfaiye ekipleri ve vatandaşların da yardımıyla çıkarılan kadın sağlık ekiplerine teslim edildi. Ambulansla Okmeydanı Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesine kaldırılan 26 yaşındaki Kılınç, hemen ameliyata alındı. Ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Polis ekipleri ise olayla ilgili inceleme yaparak tutanak tuttu.  Geriye mutlu anların fotoğrafları kaldı  Genç kadının ölüm haberini alan yakınları adeta yıkıldı. Hayatının baharındaki genç kadından geriye arkadaşlarıyla olan mutlu anları, hayat dolu o fotoğrafları kaldı. Öte yandan, genç kadının cenazesi Kemerburgaz Merkez Camii’nde kılınan cenaze namazı sonrasında Kemerburgaz Mezarlığı’nda toprağa verildi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.