Hava Durumu

#Diyet

Yeni Marmara Gazetesi - Diyet haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Diyet haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Aşırı Gıda Tüketimine Dikkat Haber

Aşırı Gıda Tüketimine Dikkat

Özel Medline Adana Hastanesi Diyetisyen Selva Oturakçıiboğil, Kurban Bayramı'nda et tüketiminin arttığına dikkat çekerek, kurban etinin en az 24 saat dinlendirilmeden tüketilmemesi gerektiğini söyledi. Bayram süresince aşırı gıda tüketiminin sindirim sorunlarına yol açabileceğini belirten Oturakçıiboğil, sağlıklı beslenme ve egzersizin önemine vurgu yaptı. "Bayram sabahına hafif bir kahvaltıyla başlamalıyız" diyen Oturakçıiboğil, "Yumurta, domates, salatalık, yeşillik ve bol lif içeren bir kahvaltı tercih edilmeli. Yağlı etlerden kaçınmalı, etlerdeki görünür yağlar ayrılmalı ve mümkünse yeni kesilmiş et değil, dinlendirilmiş et tüketilmeli" dedi. Kurban etiyle birlikte mutlaka salata ve sebze tüketilmesi gerektiğini ifade eden Oturakçıiboğil, sebze ve su tüketiminin sindirimi kolaylaştıracağını belirtti. "Etin yanında bol sebze ve yeterli su tüketimi, şişkinlik ve hazımsızlık gibi rahatsızlıkların önüne geçebilir. Etin en az 24 saat dinlendirilmesi şart. Dinlenmeden tüketilen et, sindirim sorunlarına yol açabilir" şeklinde konuştu. Öğünlerden sonra yapılacak 20 dakikalık yürüyüşlerin veya rezene, zencefil, papatya çayı gibi bitki çaylarının sindirime destek olacağını belirten Oturakçıiboğil, tatlı tercihlerine de dikkat çekti. Oturakçıiboğil, "Şerbetli ve ağır tatlılar yerine sütlü ya da meyveli tatlılara yönelmeliyiz. Ayrıca her öğünde tatlı tüketmek yerine, günde bir kez tatlı tüketmek, aşırı kalori alımının da önüne geçecektir" ifadelerini kullandı.

Ekmeksiz diyet yapmayın!  Haber

Ekmeksiz diyet yapmayın! 

Sağlıklı beslenme alışkanlıklarının azalması ile birlikte obezite ve aşırı zayıflığa bağlı hastalıklar da hızla yaygınlaştığını belirten uzmanlar, ideal kilosuna kavuşmak isteyen kişiler için beslenme ve diyet uzmanları eşliğinde uygulanacak doğru ve sağlıklı diyet programlarının büyük önem taşıdığını söyledi. Midenin ne yenilirse yenilsin 4 saat içinde boşaldığına dikkat çeken Medicana Bursa Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Veysel Ciğerli, "Bir sonraki öğününüzde fazla yemeyi engellemek için 2-2,5 saatte bir beslenmenizde fayda vardır. Kan şekerinin dengelenmesi için ‘3 ana, 3 ara’ öğün şeklinde beslenme kuralına uymak gerekmektedir" dedi. Düzenli kahvaltı edinme alışkanlığının sağlıklı bir yaşam için şart olduğunu vurgulayan Uz.Dyt. Ciğerli, "Metabolizma uyandıktan hemen sonra kahvaltı yapınca metabolizma hızlanmaya başlayacaktır. Aksi takdirde kahvaltı yapmadan öğle yemeğine kadar aç kalınırsa yavaşlamış metabolizma hızı ile birlikte diğer öğünümüzde daha fazla yemek kaçınılmaz olacağından kilo almakta beklenen bir sonuç olacaktır. Sabahın erken saatlerinde dengeli bir kahvaltı ile güne başlamak metabolizmamızın hızlanmasını sağlayarak daha rahat kilo vermemize yardımcı olacaktır" diye bilgi verdi. Ekmeksiz diyet yapmayın! Zayıflamak için yemek tabaklarının ve çorba kâselerinin küçültülmesi tavsiyesinde bulunan Medicana Bursa Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Uz. Dyt. Ciğerli, şöyle devam etti; "Böylece ‘sadece 1 kase çorba’ diye kendinizi kandırmazsınız. Psikolojik olarak o tabaktaki yemekleriniz bittiği zaman kendinizi doymuş hissedersiniz. Bir diğer önemli nokta da ekmek tüketimidir. Ekmek ve yerine geçen tahıl ürünleri yemeden zayıflamak söz konusu olduğunda ne yazık ki işin sağlık boyutundan hiç bahsedilmiyor. Bu denli bilinçsizce yapılan öneriler bireylerde birçok hastalığın artışına sebep olabiliyor. Tam tahıllı ekmek içeren diyet, lif oranı yüksek olduğundan dolayı acıkmayı geciktirir ve uzun süre tok kalmanıza yardımcı olur. Karbonhidrat kaynağı bir besin olan ekmeğin sindirimi ağızda başlar ve çok kısa sürede beyne tokluk sinyallerini iletir. Öğününüze 1 parça ekmeği çiğneyerek başlayın. Böylece daha kontrollü bir öğün geçirerek tokluk hissi sağlamış olacaksınız. Ayrıca tam tahıl ekmeği B12 vitamini hariç bütün B grubu vitaminlerinin temel kaynağıdır." Liflerin sadece bitkisel kökenli besinlerde bulunduğumu belirten Uz. Dyt. Ciğerli, "Lifler sindirim sisteminden parçalanmadan geçmektedir. Bu da kişinin uzun süre tok kalmasını sağlayarak daha az yemek yenmesini sağlamaktadır. Lifler, kandaki kötü kolesterolün düşürülmesine yardımcı olup, sindirim sisteminin daha aktif çalışmasını sağlamaktadır. Ayrıca lifli besinler kabızlığın geçmesini, hemoroid problemlerinin giderilmesini, vücudun şeker seviyesinin dengelenmesini sağlar, aynı zamanda kalp sağlığını koruma açısından da önem arz etmektedir. Yapılan araştırmalar lifli besin tüketenlerin, tüketmeyenlere göre daha fazla kilo verdiklerini ortaya koymuştur" dedi. Dyt. Ciğerli, lif içeren yiyecekleri de buğday kepeği, kepekli çavdar unu, arpa unu, yulaf, kuru erik, armut, narenciye ürünleri, elma, muz, fasulye, nohut, sarı ve yeşil mercimek, yeşil yapraklı sebzeler, karnabahar, lahana, brokoli, yeşil fasulye, salatalık, kereviz, soğan, domates, biber, patlıcan ve havuç olarak sıraladı. Hazır gıdalardan uzak durun Uz. Dyt. Ciğerli, sağlıklı bir zayıflama için paketli olarak satılan hazır gıdalardan da uzak durulması gerektiğini ifade etti. Bu ürünlere gıdanın dayanıklılığını artırmak için katkı maddeleri, gıda boyaları ve kimyasal içeren yiyecekler konulduğuna dikkat çeken Uz.Dyt. Ciğerli, "Evde yapılmayan, organik olmayan ve marketlerden alınan hemen hemen tüm paketli ürünler hazır gıdalar sınıfına girmektedir. Hazır gıdaları daha az tüketmek için domates salçası, biber salçası, turşu ve tarhana gibi bütün bir yıl tüketilebilecek besinleri evde yapabilirsiniz. Hazır bulyonları kullanmak yerine et, tavuk ve balık sularını evde hazırlamak, yemeğinize daha az katkı maddesinin girmesini sağlar" dedi. Günde en az 2,5 litre su "Tatlı krizlerinizde tercihinizi meyve ve kuru meyvelerden yana kullanın" diyen Uz. Dyt. Veysel Ciğerli, sözlerini şöyle tamamladı; "Tatlı ve şeker tüketimini azaltmak veya ortadan kaldırmak için mutlaka diyete doğal şeker içeren kuru meyveler, taze meyveler, meyveli yoğurtlar eklenmelidir. Bu besinleri ara öğün olarak tüketebilirsiniz. Artan sıcak havaların etkisiyle terleme sonucu sıvı kaybı artacağından su tüketimi arttırılmalıdır. Su, metabolizmanın hızlanmasına katkı sağlar, böbreklerdeki toksik maddelerin atımına yardımcı olur. Su içmek için susamayı beklemeyiniz. Ortalama yetişkin bir insanın 2-2,5 litre su tüketmesi, her mevsim ve yaş için önerilir. Metabolizmayı hızlandıran en temel faktör fiziksel aktivitenin arttırılmasıdır. Günlük hayatta yakın mesafelere araba ile gitmek yerine yürüyüşü tercih etmek, asansör kullanmak yerine merdivenleri kullanmak gibi fiziksel aktivitelerle ya da dans etmek gibi eğlenceli aktivitelerle hem kendinizi daha iyi hissedebilir hem de daha sağlıklı bir vücuda sahip olabilirsiniz. Düzenli uyku ile kilo kaybınızın ve diyete olan uyumunuzun direk ilişkili olduğunu unutmayın. Düzenli uyku zihinsel gelişim ve dinlenmeyi olumlu yönde etkileyerek metabolizma hızının artmasına yardımcı olur."

Şok Diyete Dikkat Haber

Şok Diyete Dikkat

Yaz mevsiminin yaklaşmasıyla birlikte, kısa sürede hızlı kilo vermeyi vaat eden şok diyetlere olan ilgi artıyor. Ancak bu tür diyetler ciddi sağlık risklerini de beraberinde getiriyor. Medicana Sağlık Grubu Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uzman Diyetisyen Mısra Aydın, düşük kalorili diyetler konusunda uyarıda bulunarak, "Çok düşük kalorili içerikleri nedeniyle metabolizmayı yavaşlatan şok diyetler kas kaybına yol açabilir, bağışıklık sistemini zayıflatabilir ve sindirim problemleri ile hormonal dengesizliklere neden olabilir. Ayrıca bu diyetler düşük enerji seviyelerine neden olarak depresyon ve anksiyete riskini artırabilir. Uzun vadede ise yeme bozukluklarına yol açabilir" dedi.   Yaz aylarının gelmesiyle özellikle de kadınların fazla kilolarından kurtulma telaşı artıyor. Bu endişe ne yazık ki şok diyetler yapmaya yönlendirebiliyor. Hızlı kilo kaybına neden olan bu diyetler, vücutta ani su ve mineral kaybı, tansiyon düşüklüğüne, halsizlik ve baş dönmesine yol açabiliyor. Düşük kalorili diyetler, kan şekerinde ani düşüşlere yol açarak unutkanlık, dikkat dağınıklığı ve konsantrasyon bozukluğuna neden olabiliyor. Düzensiz kilo alıp verme, pankreasın normal çalışma düzenini bozarak insülin direncine ve dolayısıyla diyabet riskinin artmasına yol açabiliyor. Ayrıca kalp ritminde bozulmalara ve ani kalp krizleri gibi ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirebiliyor.  Medicana International İzmir Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uzm. Dyt. Mısra Aydın, hızlı kilo kaybı sağladığı iddia edilen şok diyetlerin sağlık açısından ciddi sorunlara yol açabileceğini belirterek, "Bu diyetler çok düşük kalorili olduğu için metabolizmayı yavaşlatır, kas kaybına neden olur ve bağışıklık sistemini zayıflatabilir. Aynı zamanda hormonal dengesizlikler ve sindirim problemleri gibi çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir. Düşük enerji seviyesi nedeniyle depresyon ve anksiyete riskini artırarak bireylerin psikolojik sağlığını da olumsuz etkileyebilir" diye konuştu.  Diyet programları kişiye özel uygulanmalı  Her bireyin metabolizmasının, yaşam tarzının, mevcut sağlık durumunun ve fiziksel aktivite düzeyinin farklı olduğunu vurgulayan Uzm. Dyt. Mısra Aydın, "Sağlıklı bir beslenme programı kişiden kişiye değişir. Bireye özel hazırlanan diyet programları parmak izi gibidir. Herkesin beslenme ihtiyacı farklıdır ve bu doğrultuda kişiye özel olarak bir diyet programı oluşturulmalıdır. Diyet yaparken asıl amacın sadece kilo vermek değil, sağlıklı beslenme alışkanlıklarını öğrenmek ve sürdürülebilir bir düzen oluşturmak olmalıdır. Hızlı kilo vermek yerine, sağlıklı ve dengeli beslenerek uzun vadeli bir yaşam tarzı değişikliği benimsemek gerekiyor. Böylece fazla kilonun neden olabileceği hastalıkların önüne geçilebilir ve yaşam kalitesi artırılabilir" dedi. Diyet yaparken asıl amacın sadece kilo vermek değil, sağlıklı beslenme alışkanlıklarını öğrenmek ve sürdürülebilir bir düzen oluşturmak olduğunu belirten Uzm. Dr. Mısra Aydın, "Hızlı kilo vermek yerine, sağlıklı ve dengeli beslenerek uzun vadeli bir yaşam tarzı değişikliği benimsemek gerekiyor. Böylece fazla kilonun neden olabileceği hastalıkların önüne geçilebilir ve yaşam kalitesi artırılabilir" diye konuştu.  Bilimsel dayanağı olmayan bilgilere dikkat edilmeli  Uzm. Dyt. Mısra Aydın, kişilerin internet ve sosyal medya gibi platformlarda yer alan bilimsel dayanağı olmayan diyet önerilerine temkinli yaklaşmaları gerektiğini vurguladı. İnternette görülen çok düşük kalorili yanlış diyet listelerinin vücudun yeterli enerji ve besin ögelerini alamaması kaynaklı kan basıncının düşmesi (hipotansiyon) ve kan şekerinin düşmesi (hipoglisemi) durumlarına yol açabildiğini kaydeden Uzm. Dyt. Mısra Aydın, sözlerine şöyle devam etti: "Yetersiz beslenme sonucu özellikle demir, B12 ve folat gibi besin ögesi eksiklikleri oluşabilmektedir. Aynı zamanda yanlış yapılan diyetler orta ve uzun vadede vücut hızının ve dengesinin bozulmasına bağlı olarak hızlı kilo artışına neden olabilir. Sosyal medyada zayıflattığı iddia edilen çay-kahveler tüketildiğinde sıvı kaybına uğrayan vücutta şişkinlik azalabilir ancak bu bir kilo kaybı değildir. Bu ürünlerin kullanılması ishal, karın ağrısı, potasyum düşüklüğü, kalp krizi, aşırı kaygı hissi, uyku bozukluğu, nefes darlığı, karaciğer ve böbrek yetmezliği gibi şikayetler olmak üzere ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. Detoks tarifler veya takviyeler özellikle kronik hastalığı olan, ilaç kullanan bireyler için risklidir. İlaçlarle etkileşime girebilir veya kan değerleri için uygun olmayabilir. Diyet yapmak isteyenler mutlaka hekim ve beslenme uzmanına danışmalıdır." 

Hem zayıflayanlar hem de çölyak hastaları şalgamı severek tüketiyor Haber

Hem zayıflayanlar hem de çölyak hastaları şalgamı severek tüketiyor

Adana'nın tescilli lezzeti şalgam, içerdiği probiyotikler sayesinde zayıflamak isteyenlerin tercihi oluyor.   Geleneksel lezzetlerden biri olan Adana Şalgamı, artık diyet listelerinde kendine yer buluyor. Uzmanlar, düşük kalorili ve tok tutucu özelliği sayesinde şalgamın kilo vermeye yardımcı olabileceğini belirtiyor. Fermente bir içecek olan Adana Şalgamının, sindirim sistemini destekleyerek bağırsak sağlığını koruduğu ifade ediliyor.  Kilo kaybettiriyor, tok tutuyor, çölyak hastaları da tüketebiliyor  Aynı zamanda içerdiği probiyotikler sayesinde metabolizmayı hızlandırmaya yardımcı olan şalgamı beslenme uzmanları içeriğindeki doğal antioksidanlar ve vitaminler sayesinde hem bağışıklık sistemini güçlendirdiğini hem de sağlıklı kilo kaybına katkı sağladığını vurguluyor. Ayrıca Büyük Usta & Serfressh firmasının ürettiği Adana Şalgamının, gluten içermediği için çölyak hastaları tarafından da rahatlıkla tüketildiği belirtildi.  "Şalgam iftarda ve sahurda tüketilmelidir"  Konuyla ilgili Beslenme ve Diyet Uzmanı Zeynep Yılmaz, İhlas Haber Ajansı'na konuştu. Diyetisyen Yılmaz, iftar ve sahurda şalgam tüketiminin önemli olduğunu belirterek, "Ramazan ayında olduğumuz için danışanlarıma muhakkak iftarda ve sahurda 1'er bardak Adana Şalgamı tavsiye ediyorum. Şalgam lifli olan bir gıdadır ve probiyotiktir. O nedenle şalgam muhakkak iftarda da sahurda da tüketilmelidir. 'Şalgam ödem yapmaz mı' sorusuyla da karşılaşıyorum ve bunun için de Büyük Usta & Serfressh şalgamı öneriyorum. Çünkü tuz oranı hem düşük hem de doğal sarımsak kullanıyorlar" ifadelerini kullandı.  "Zayıflamak isteyenlerin diyet listelerinde şalgam var"  Şalgamın tok tutan bir özelliği olduğu için diyet listelerinde yer aldığına vurgu yapan Yılmaz, "Kolesterolü yüksek olan kişiler içebilir şalgamı. Lifli olması nedeniyle doygunluk hissi vereceği için hem kişileri zayıflatır hem kolesterol düşürür, karaciğer yağlanmasına iyi gelir, kanser hastaları tüketebilir ve aynı zamanda şalgamın güzelleştirici, cildi sıkılaştırıcı, saç dökülmesini önleyici etkileri vardır. Adana'da zayıflamak isteyenlerin diyet listelerinde şalgam var" diye konuştu.  "Şalgamımızı çölyak hastaları gönül rahatlığıyla tüketebilir"  Büyük Usta & Serfressh Şalgam firması Gıda Mühendisi Sıla Satıcı ise glutensiz şalgam ürettiklerini ve çölyak hastalarının gönül rahatlığıyla tüketebileceklerini belirterek, "Şalgamımız glutensizdir. İçindekiler kısmında bulgur unu yazsa da gluten suda çözünmeyen bir proteindir. Fermantasyon süreci başlangıcında maya torbalarının içerisine bulgur unuyla hazırlanan ekşi hamurlar fıçılarımıza dahil edilir. Fermantasyon süreci sonunda fıçılardan bu maya torbaları alınır ve dinlendirme tanklarına geçer. Dinlendirme tanklarından sonra son ürüne geçişte metal filtreler bulunmaktadır ve bu filtreler gluten gibi suda çözünmeyen ve diğer istenmeyen maddeleri şalgamdan uzaklaştırır. Şalgamımızı çölyak hastaları gönül rahatlığıyla tüketebilir" dedi. 

Beslenme ve Diyet Uzmanı Hande Soydemir,:“Önce sebze, ardından protein, en son karbonhidrat” Haber

Beslenme ve Diyet Uzmanı Hande Soydemir,:“Önce sebze, ardından protein, en son karbonhidrat”

Beslenme ve Diyet Uzmanı Hande Soydemir, yemekleri belirli bir sırayla yemenin kan şekerini dengelemeyi ve kilo kontrolünü sağladığını söyledi. Buna göre önce lifli gıdaların, ardından proteinlerin ve en son olarak da karbonhidratların yenilmesini tavsiye etti.   Yemek yeme sıralamasının tokluk mekanizması ve kilo verme süreci üzerindeki etkileriyle dikkat edilmesi gereken önemli bir konu olduğunu vurgulayan Acıbadem Eskişehir Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hande Soydemir “Yapılan bilimsel araştırmalar, yemekleri belirli bir sırada tüketmenin kan şekerinin dengelenmesine, tokluk hissinin uzatılmasına ve kilo kontrolünü kolaylaştırılmasına yardımcı olduğunu göstermektedir” dedi.  Öncelikle lifli gıdaları tüketmek, daha sonra proteinlere ve en son karbonhidratlara yer vermenin sıralamada en etkili yöntem olduğuna dikkat çeken Diyetisyen Soydemir bu sıralamanın, kan şekerindeki ani yükselişleri önlerken sindirimi daha yavaş ve kontrollü hale getirdiğini söyledi. Sebzeler ve tam tahıllar gibi lifli gıdaların mideyi doldurarak tokluk hissinin erken başlamasına yardımcı olduğunu; proteinlerin ise sindirimi yavaşlatarak uzun süre tokluk sağladığını belirten Diyetisyen Soydemir en son tüketilen karbonhidratların ise bu denge sayesinde kan şekerini ani bir şekilde yükseltmeden enerji verdiğini dile getirdi.  “Kan şekerini düzenler, kilo kontrolü sağlar”  Bu yöntemin pratikteki uygulamasına örnek veren Diyetisyen Soydemir “Bir öğünde önce sebze yemeği veya salata gibi lif açısından zengin gıdalar tüketilebilir. Ardından protein kaynağı olan tavuk, balık, yumurta ya da et tercih edilebilir. En son ise pilav, makarna veya ekmek gibi karbonhidrat içeren gıdalar yenmelidir” dedi.  Bu sıralamanın faydalarının sadece kan şekerini düzenlemekle sınırlı olmadığının altını çizen Diyetisyen Soydemir “Aynı zamanda kilo kontrolüne de katkı sağlar. Kan şekerindeki ani dalgalanmaları önlediğiniz zaman, vücut daha az insülin salgılar. Daha az insülin salgılanması, yağ depolanmasını azaltarak kilo alımını zorlaştırır. Bunun yanında, mide boşluğunun daha uzun süre dolu kalması, gereksiz atıştırmaların ve fazladan kalori alımının önüne geçer” diye konuştu.  “Lifli gıdalar önce yenilirse, karbonhidratların sindirimini yavaşlatır”  Bir başka önemli konunun ise yemek sıralamasının sindirim sırasındaki etkileri olduğuna değinen Diyetisyen Soydemir lifli gıdalar öncelikle tüketildiğinde, mide ve bağırsaklarda bir bariyer oluşturarak karbonhidratların sindirimini yavaşlattığını, bunun da hem diyabet hastaları hem de insülin direnci olan bireyler için büyük bir avantaj sağladığını anlattı.  Her bireyin metabolizmasının farklı işlediğini hatırlatan Diyetisyen Soydemir “Bu bilgiler genel bir öneri niteliğindedir. Herkeste aynı etkiyi oluşturacağını söyleyemeyiz. Dolayısıyla, bireysel ihtiyaçlarınızı anlamak ve buna uygun bir beslenme planı oluşturmak için bir diyetisyenden destek almalısınız” dedi.  Soydemir, sağlıklı bir yaşam sürmek için yemek yeme sıralamasına dikkat etmenin, hem kısa hem de uzun vadede çok faydalı bir alışkanlık olduğunu; daha dengeli ve bilinçli bir öğün planlaması ile hem fiziksel sağlık hem de yaşam kalitesinin artacağını sözlerine ekledi. 

Yanlış Diyet Kanser ve Kalp Hastalığı Riskini Yükseltiyor Haber

Yanlış Diyet Kanser ve Kalp Hastalığı Riskini Yükseltiyor

Son günlerde yeniden popülerlik kazanan ve yalnızca hayvansal gıdalarla beslenmeye odaklanan carnivore diyetiyle ilgili uzmanlar uyarılarda bulundu. Beslenme ve Diyet Uzmanı Deniz Pirçek, bu diyetin bilinçsiz bir şekilde uygulandığında lif eksikliği, kolesterol seviyelerinde artış, vitamin ve mineral yetersizlikleri gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirtti.   Carnivore diyeti, ketojenik ve paleo gibi düşük karbonhidratlı beslenme modellerini deneyenlerin bir sonraki adım olarak tercih ettiği bir diyet türüdür. Diyette yalnızca kırmızı et, tavuk, balık, tereyağı ve yumurta gibi hayvansal ürünler tüketilir. Şeker ve işlenmiş gıdalar ise tamamen yasaktır. Diyetin destekçileri kilo kaybı, iltihaplanmanın azalması ve zihinsel berraklık gibi faydalarından bahsetmektedir. Ancak bilinçsiz bir şekilde uygulandığında lif eksikliği, kolesterol seviyelerinde artış, vitamin ve mineral yetersizlikleri gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.  Aşırı sınırlayıcı beslenme modelleri önerilmemekte  Medicana Çamlıca Hastanesi’nden Beslenme ve Diyet Uzmanı Deniz Pirçek, "Popüler diyetler genellikle standart bir model sunar ancak her bireyin sağlık ihtiyaçları farklıdır. Beslenme programları, kişinin metabolik özelliklerine ve sağlık durumuna uygun şekilde planlanmalıdır. Carnivore diyeti gibi aşırı sınırlayıcı modeller, uzun vadede bir takım sağlık sorunlarına zemin hazırlayabilir” dedi ve diyetin muhtemel etkileri hakkında şu açıklamalarda bulundu:  “Bu diyet modeliyle kilo kaybı sağlanabilirken, kan şekeri kontrol altına alınabilir ve sindirim sorunları azalabilir. Daha az iltihaplanmaya ve otoimmün hastalıklara yardımcı olur. Zihinsel berraklık ve enerji sağlama için de destekleyicidir. Bunun yanı sıra hızlı kilo vermek için yapılan diyetler kalıcı bir yaşam tarzı değişikliği sağlamaz. Bu nedenle normal beslenme düzenine dönüldüğü zaman daha fazla kilo alımı olabilir. Hızlı kilo vermek; kan şekeri düzensizlikleri, kalp-damar hastalıkları, böbrek hastalıkları gibi sağlık sorunlarına sebep olabilir. Bu nedenle beslenme programı kişiye özel olmalıdır ancak popüler diyetler kişiye özel bir planlama sunmaz.”  Vitamin ve mineral kaybı muhtemel sağlık risklerini tetikleyebilir  Carnivore diyetinin bilinçsizce uygulanmasının birçok sağlık sorununu beraberinde getireceğini vurgulayan Dyt. Deniz Pirçek, “Hayvansal ürünlerdeki yüksek doymuş yağ miktarı, kan kolesterol seviyelerini yükselterek kalp hastalığı riskini artırabilir. Lif eksikliği, kabızlık ve sindirim sorunlarına sebep olabilir. Yüksek miktarda işlenmiş kırmızı et tüketiminin bazı kanser türleri riskini artırdığı da bilinmektedir. Yetersiz kalsiyum ve D vitamini alımı, uzun vadede kemik erimesi ve kırık riskini artırabilir. Yüksek protein tüketimi böbreklerin iş yükünü artırabilir ve uzun vadede böbrek fonksiyonlarında sorunlar olabilir. Ayrıca sebze ve meyve tüketiminin yasak olması nedeniyle bağışıklık sistemini güçlendiren A, C ve E vitaminleri ile antioksidanların eksikliği ortaya çıkabilir. Genlerimizi silah olarak düşünürsek, kötü beslenme alışkanlığı onu tetikleyecek mekanizmadır. Meyveler içerdiği antioksidanlar sayesinde serbest radikal oluşumunu engelleyerek kanser ve diğer hastalıklardan korunmayı sağlar. Sebze ve meyve tüketiminin yasak olması nedeniyle oluşabilecek vitamin ve mineral eksiklikleri risk faktörlerini artırabilir” şeklinde konuştu.  Carnivore diyetinin özel sindirim sorunları yaşayan bireyler ya da iltihaplanma ve otoimmün hastalıklarla mücadele eden kişiler için uygun olabileceğini belirten Dyt. Deniz Pirçek, beslenme programında rutinin dışında bir düzenleme yapılmadan önce mutlaka bir sağlık uzmanına danışılması gerektiğini hatırlattı. 

Diyet Yaparken Dikkat! Haber

Diyet Yaparken Dikkat!

Uzman Diyetisyen Gülsüm Hazman, sağlıksız diyet programlarının neden olduğu böbrek ve karaciğer yetmezliğinin ölüme kadar götürebileceğine değinerek sağlığı tehdit altında bırakacak herhangi bir besinin kullanılmaması gerektiğini belirtti.   Türkiye'de sağlıklı beslenme alışkanlıklarının azalması ile birlikte obezite ve aşırı zayıflığa bağlı hastalıklar da hızla yaygınlaşıyor. İdeal kilosuna kavuşmak isteyen kişiler için beslenme ve diyet uzmanları eşliğinde uygulanacak doğru ve sağlıklı diyet programları büyük önem taşıyor. Sağlıksız beslenme programlarının ileri boyutta böbrek ve karaciğer yetmezliğine kadar yol açabileceğini belirten Uzman Diyetisyen Gülsüm Hazman, “Hızlı kilo vermek için yanlış diyet ve sağlıksız beslenme programları uygulayan danışanlarda kas kaybı, halsizlik, baş dönmesi ve saç dökülmesi gibi sağlık problemleri görebiliyoruz. Bu çok tehlikeli bir duruma yol açıyor. Danışanların sağlıklı kilo verebilmesi için protein, karbonhidrat ve yağ açısından gayet dengeli bir program uygulamaları gerekiyor. Sağlıksız diyet programları böbrek ve karaciğer yetmezliğine kadar yol açabiliyor. Bu sebeple danışanların olabildiğince sağlıklı ve dengeli programlar uygulaması gerekmektedir. Danışanlar bu süreçte kendilerini yasaklayıp, kısıtlıyorlar. İnsanlar, bir besine karşı fazla yasaklama durumu olunca beyne çok fazla cazip geleceği için sonrasında bir yeme atağı geçirebiliyorlar” dedi.  “Olabildiğince dikkat etmeliyiz”  Hazman, bu duruma duygusal açlık dediklerini belirterek, “Bu sebeple danışanların kendilerini yasaklayıp kısıtlamadan sevdikleri besinleri ölçülü bir şekilde tüketmek şartıyla dengeli beslenme programlarına ekleyebilirler. Eğer bu şekilde devam ederlerse herhangi bir yeme atağı veya duygusal açlık krizleri geçirmeden çok sağlıklı bir kilo verimi yaşayacaklardır. Sağlığımızı tehdit altında bırakacak hiçbir besini ve hiçbir yolu denemeyelim. Sağlıksız bitki çayları ve karışımlar kesinlikle tüketilmemelidir. Günlük hayatımızda tükettiğimiz besinleri sağlıklı zamanlarda ve dengeli ölçülerde tükettiğimiz sürece bir problem kalmayacaktır. Yanlış bitki çayı kullanımı böbrek ve karaciğer yetmezliğine sebep olabilir. Yanlış bitki çayı, yanlış ürün kullanımı böbrek ve karaciğer yetmezliğine sebep olabileceğinden olabildiğince dikkat etmeliyiz. Doktor ve diyetisyen eşliğinde bu ürünleri kullanırsanız herhangi bir problem olmayacaktır. Böbrek ve karaciğer yetmezliği eğer ileri boyutta olursa sonrasında maalesef ölümle sonuçlanabilir. Bu yüzden sağlığımızı tehdit altında bırakacak herhangi bir besini kullanmayalım. Beslenmemizi doğru ve dengeli tutabileceğimiz gibi ek olarak bol egzersizler yapmamız gerekiyor. Biz uzmanlar, günlük 20-25 dakika fiziksel aktiviteyi öneriyoruz. Bol oksijenli ortamda yapılan egzersizler çok daha güzel kilo verdiriyor ve yağ yaktırıyor. Bu sebeple dışarıda yaptığınız yürüyüş evdeki yaptığınız yürüyüşten çok daha kıymetli olacaktır” şeklinde konuştu. 

Diyet Yaparken Dikkat! Haber

Diyet Yaparken Dikkat!

Diyetisyen Burcu Akbeyaz, diyette mutlaka kullanılması gereken 9 sebzeyi açıklayarak, "Sebzeler su açısından zengin, kalori açısından düşük gıdalardır" dedi.   Acıbadem Kayseri Hastanesi Diyetisyeni Burcu Akbeyaz, diyette kullanılması gereken sebzeleri açıkladı. Bu sebzelerin kuşkonmaz, Brüksel lahanası, ıspanak, karnabahar, havuç, dolmalık biber, kabak, lahana, brokoli olduğunu kaydeden Akbeyaz; sebzelerin düşük kalori ve yüksek lif içerikleri diye diyetlerde kullanılması gerektiğini kaydetti. Akbeyaz, "Sağlıklı bir kiloyu korumanın en etkili yollarından biri de bol sebze içeriğine sahip bir beslenme düzenine uymaktır. Birçok sebze doğal olarak düşük kalori ve yüksek lif içerdiği için diyette kullanıldığına kilo vermede önemli katkı da sağlıyor. Ayrıca sebzeler iltihabı azaltan ve kronik hastaların sorunlarına karşı korunabilmek için de birçok faydalı birleşikler içermektedir. Bu yüzden birçok sebzeyi birleşenleri ile birlikte diyetimize ekleyerek çok yüksek oranda vitamin, mineral kaynağı sağlamış olacağız. Sağlıklı ve sürdürülebilir bir kilo verme yolculuğunu desteklemek için de mutlaka sebzelerin çeşitli şekilde diyete eklenmesi gerekmektedir" dedi.  "Sebzeler su açısından zengin, kalori açısından düşük gıdalardır"  Akbeyaz, "Sebzeleri öğünlerimize katıp doygunluk hissine sahip olabiliriz. Saydığımız besinlerin hepsi C vitamini açısından zengin ve yemeklerin yanına alternatif olarak eklendiğinde bizim kilo vermemize yardımcı olacak besinlerdir. C vitamini ayrıca güçlü bir antioksidandır. Egzersizden sonra C vitamini egzersiz kaynaklı oksidatif strese karşı koymaya yardımcı olabilir. Bu metabolizmanızı hızlandırabilir ve daha fazla kalori yakmanıza yardımcı olabilir. C vitamininin kilo vermenize yardımcı olmasının bir diğer muhtemel yolu da demir emilimidir. C vitamininin vücudun demiri emmesine yardımcı olduğu bilinmektedir. Kanın kaslara oksijen taşıması için demire ihtiyacı vardır, oksijen kasların daha verimli çalışmasına ve daha fazla yağ yakmasına yardımcı olur. Bizim de yapmamız gereken C vitamini ve lif içeriği zengin olan besinleri diyetimize ekleyerek kilo vermemizi oldukça hızlı ve düzenli bir şekilde planlamış olabiliriz" şeklinde konuştu. 

Dengeli Kilo Vermek İçin Ne Yapılmalı? Sağlıklı Yöntemler: Haber

Dengeli Kilo Vermek İçin Ne Yapılmalı? Sağlıklı Yöntemler:

Kilo vermek, sağlığınızı iyileştirmek ve yaşam kalitenizi artırmak için önemli bir adımdır. Ancak, sağlıklı ve dengeli bir şekilde kilo vermek, kalıcı sonuçlar elde etmenizi sağlar. İştedengeli kilo vermek için dikkat edilmesi gerekenler: 1. Dengeli ve Sağlıklı Beslenme Meyve ve Sebzeler: Her öğünde yeterli miktarda meyve ve sebze tüketin. Lif, vitamin ve mineral açısından zengin olan bu besinler, tokluk hissi sağlar ve kalori alımını kontrol eder. Tam Tahıllar: Beyaz ekmek ve beyaz pirinç gibi rafine edilmiş tahıllar yerine tam tahılları tercihedin. Tam tahıllar, daha fazla lif ve besin maddesi içerir. Yağsız Proteinler: Tavuk, hindi, balık, yumurta, baklagiller ve az yağlı süt ürünleri gibi yağsızprotein kaynaklarını tercih edin. Protein, kas kütlesini korumanıza ve tokluk hissini artırmanızayardımcı olur. Doymamış Yağlar: Avokado, zeytinyağı, fındık ve tohumlar gibi sağlıklı yağ kaynaklarınıtüketin. Bu yağlar, kalp sağlığını destekler ve tokluk hissi sağlar. Trans Yağlardan Kaçının: İşlenmiş gıdalarda bulunan trans yağlardan kaçının. Bu yağlar, kalphastalığı riskini artırır. Rafine Şeker: Rafine şeker içeren gıdalardan uzak durun. Şekerli içecekler, tatlılar ve işlenmişatıştırmalıklar, gereksiz kalori alımına neden olur. İşlenmiş Gıdalar: İşlenmiş ve paketlenmiş gıdalardan kaçının. Bu gıdalar genellikle yüksekmiktarda şeker, tuz ve sağlıksız yağ içerir. 2. Düzenli Fiziksel Aktivite Egzersizler: Yürüyüş, koşu, yüzme ve bisiklet gibi aerobik egzersizler yapın. Haftada en az 150 dakika orta düzeyde aerobik aktivite yapmaya çalışın. Direnç Antrenmanları: Haftada en az iki kez ağırlık kaldırma veya vücut ağırlığıyla yapılandirenç antrenmanları yapın. Bu, kas kütlesini korumanıza ve metabolizmanızı hızlandırmanızayardımcı olur. Aktif Yaşam Tarzı: Günlük yaşamınızda daha aktif olun. Asansör yerine merdiven kullanmak, kısa mesafelerde yürümek ve ev işleri yapmak, günlük kalori harcamanızı artırır. Küçük Egzersizler: İşyerinde veya evde kısa egzersiz molaları verin. Esneme hareketleri, kısayürüyüşler veya masa başında yapılan basit egzersizler, hareketsizliği azaltır. 3. Yeterli ve Kaliteli Uyku Yeterli Uyku: Her gece 7-9 saat uyumaya özen gösterin. Yeterli uyku, hormon dengesini düzenlerve kilo kontrolüne yardımcı olur. Uyku Düzeni: Her gün aynı saatte yatıp kalkmaya çalışın. Düzenli bir uyku programı, biyolojiksaatinizi düzenler ve uyku kalitesini artırır. Uyku Ortamını İyileştirin: Uyku ortamınızı rahat ve sessiz hale getirin. Karanlık ve serin bir oda, daha iyi uyumanıza yardımcı olur. Elektronik Cihazlardan Uzak Durun: Yatmadan önce elektronik cihazları kullanmamaya çalışın. Ekran ışığı, melatonin üretimini engelleyebilir ve uykuya dalmayı zorlaştırabilir.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.