Hava Durumu

#Ekonomi

Yeni Marmara Gazetesi - Ekonomi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ekonomi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kıyma ve Köfte Yerine Tavuk Kalbi Yediriyorlar Haber

Kıyma ve Köfte Yerine Tavuk Kalbi Yediriyorlar

Türkiye'de uygulanan cezalar ve yaptırımlara rağmen halen kırmızı et kıyması, köfte ve sucukta, pide ve lahmacun harçlarında kanatlı eti ile kalp ve taşlık kullanımı sürüyor. Tarım ve Orman Bakanlığı, sağlığı tehdit eden ve içerisinde taklit ya da tağşiş yapılan gıdalara ilişkin denetim sonuçlarını paylaşmaya devam ediyor. Bakanlığın yayınladığı listenin "Aynı değeri taşımayan madde eklenmesi" kısmında, diğer tohum yağları karıştırılan zeytinyağları, tağşiş yapılan ballar kadar kırmızı etli ürünlerdeki uygunsuzluklar dikkati çekiyor. Uygulanan cezalar ve yaptırımlara rağmen birçok firma, halen haksız kazanç elde etmek amacıyla kırmızı etli ürünlerine kanatlı eti, taşlık ve kalp ekleyerek sahteciliği, tüketiciyi aldatmayı sürdürüyor. Adana kebabından ünlü börekçiye, Konya etki ekmeğinden mantıcısına kadar Adana kebabından ünlü börekçiye, Konya'nın etli ekmeğinden, mantı harcına ve hamburger köftesine kadar birçok üründe tağşişe rastlamak mümkün. Listede yer alan bilgilere göre, Gaziantep'in Şahinbey ve Şehitkamil ilçelerinde kırmızı et kıyma içinde, İstanbul Ümraniye'de ünlü bir börekçide dana kıyma pide harcında, Kütahya'da bir dana sucukta, Konya'nın Meram ve Selçuklu ilçelerindeki lokantalarda satılan etli ekmeklerin harcında kanatlı eti tespit edildi. Antalya'da hazır daha kıymada sakatat (taşlık) tespit eden gıda denetimcileri, Bursa'nın Kestel ilçesindeki bir lokantada satılan lahmacunun harcında neredeyse kırmızı ete rastlamadı. Lahmacun harcında kanatlı eti, kalp ve taşlığı belirlendi. Gıda denetimcileri, Antalya'da dana kuzu karışık köftede, İzmir'de mantı harcında ve dana kuzu Adana kebapta ve Antalya'da hamburger köftesinde kanatlı eti tespit etti. Yetkililer, uygunsuzluk tespit edilen işlemelere cezai işlem ve yaptırımlar uygulandığını, denetimlerinin süreceğini söyledi.

0 otomobil aldı, 20'nin üzerinde servis gördü Haber

0 otomobil aldı, 20'nin üzerinde servis gördü

Sıfır kilometre aldığı Peugeot 308 GT model otomobilinde daha 500'üncü kilometrede başlayan arızaların ardı arkası kesilmeyince, Bursa'da yaşayan vatandaş, çareyi dava açmakta buldu. 20'den fazla kez servise giden araç için 'ayıplı mal' diyerek yenisiyle değiştirilmesini talep etti. Bursa'da yaşayan 53 yaşındaki Sezgin Balcı, 2023 Mart ayında sıfır kilometre olarak satın aldığı Peugeot 308 GT model aracıyla yaşadığı sorunlar nedeniyle markaya dava açtı. Otomobil henüz 500 kilometredeyken fren sisteminde arıza veren araç, bayi tarafından servise alındı ve müşür arızası tespit edildi. Balcı'nın araç değişimi talebi reddedilirken, bayi tarafından fren arızası giderilerek 4 ücretsiz bakım ve 5 yıl garanti teklifiyle konu kapatılmaya çalışıldı. Ancak zamanla araçta stop lambalarının sönmemesi, sıcak havalarda ekranların çalışmaması, rot ayarlarının bozulması gibi pek çok farklı sorun ortaya çıktı. 25 yıl otomotiv sektöründe çalıştığını belirten Balcı, bu tür arızaların sıfır bir araç için kabul edilemez olduğunu ve aracının bugüne kadar 20'den fazla kez servise gittiğini ifade etti. Oğlunun da İtalya'da otomobil tasarımı eğitimi aldığını vurgulayan Balcı "Araç 2023 Mart ayında aldık. 500 kilometrede farklı arızalar çıkmaya başladı. Bayiye sorduğumda ise müşür arızası olduğunu ilettiler fakat ben arızanın müşür olmadığını biliyordum. Aracın değişimini talep ettim, yasal yollara başvuracağımı söylediğimde bile kabul etmediler. Peugeot Baykar şubesine gittim bu seferde araca 4 ücretsiz bakım ve 5 yıl garanti vereceklerini söyleyip bu şekilde konuyu kapatmaya çalıştılar. 60 bin kilometreye geldiğinde araç yağ eksiltti ve motor arızası verdi yolda kaldım. Çekici ile yine aynı şubeye çekip son ücretsiz bakım hakkım olan 4. bakımı kullandım fakat bundan sonrada motor arızaları devam etti, ilk gittiğimde akü bitmiş dediler aküyü değiştirdiler sonrasında aynı arıza tekrar etti ve bu seferde bobin arızası dediler bobini değiştirdiler fakat bu da işe yaramadı aynı arıza yine devam ediyordu. Sonrasında konvektör olduğunu söylediler temizlik ve bakım yapıldı, konvektör değiştirildi 90 bin liralık parça olduğunu söylediler, garanti kapsamında değişimi yapıldı. Bir gün sonra aynı arıza yurt dışına çıktığımda tekrarladı yolda kalmadım bu sefer ama arıza hala devam ediyor. İkame araç verip aracımın Baykar'a çekileceğini söylüyorlar fakat ellerinde ikame araç yok 10 gündür onlardan haber bekliyorum. Çekicilerin söylediğine göre benim aracımın aynısından sürekli servise çektiklerinin bilgisini aldım. Araç 2 yıl sürede yeni logo olmasına rağmen üretimden kaldırıldı. Aracım toplamda 4 sefer bakıma girdi bunun yanında 20'nin üzerinde servise girişi oldu 28 yıldır otomotiv sektöründeyim birden fazla farklı araba kullandım ve oğlumda İtalya'da otomotiv sektöründe tasarımcı. Baltayı taşa vurdular diyebiliriz" ifadelerinde bulundu. Balcı otomobilin 'ayıplı mal' olduğunu öne sürerek, yaşadığı mağduriyetin giderilmesi adına Peugeot'a dava açtı ve aracının değerinde yeni bir araçla değiştirilmesini talep etti.

50 Derece Sıcakta Koyunla Kilometrelerce Alanı Katederek Sürülerini Otlatıyor Haber

50 Derece Sıcakta Koyunla Kilometrelerce Alanı Katederek Sürülerini Otlatıyor

Nemle birlikte hissedilen sıcaklığın 50 derece olduğu Adana'nın Kozan ilçesinde vatandaş koyunla kilometrelerce alanı katederek sürülerini otlatıyor. Afrika ve Basra sıcak hava dalgasının etkisinde olan Türkiye'de Adana ve ilçelerinde sıcak bir hayli daha fazla hissediliyor. Nem ile birlikte 50 dereceyi bulan sıcakta hayvancılıkla uğraşan vatandaşlar da zor anlar yaşıyor. Hayvancılık yapan Kamil İçten, 200'e yakın küçükbaş hayvana baktığını belirterek, "Baba mesleği aslında. Yoksul bir aileden geldik. Bu sıcakta sürüye bakmak kolay değil ama çocuk okutuyoruz, geçimimizi buradan sağlıyoruz. Akşam 9'a kadar bu sürünün peşindeyiz. Sıcakta da soğukta da buradayız. Bir oğlum polis oldu, diğer oğlum askere gidecek. Şehirde tüketmek kolay, ama biz burada üretmek için ter döküyoruz. Çok sıcak, kapkara olduk ama mecburuz bu işin peşinden gitmeye" ifadelerini kullandı. "Bayram, düğün yok; hayvanlar bizden mesai istiyor" 300 koyuna bakan üreticilerden Ersan Bahar da sıcaklığa rağmen çalışmak zorunda olduklarını belirterek şunları söyledi: "Ben 300 koyuna bakıyorum. Meteoroloji uyarı yaptı ama geçimimiz bu işten. Güneşte 50 derece varsa, biz bunu birebir yaşıyoruz. Akşam saat 8'e kadar mesaimiz sürüyor. Bayram, cenaze, düğün dinlemiyor bu iş. Babam ve kız kardeşim vefat etti, öğleden sonra yine hayvanlara bakmaya gelmek zorunda kaldım. Bu yıl hayvancılık para edecek dedik ama şap hastalığı çıktı. Emeklerimiz para edecek derken moralimiz bozuldu ama yine de şükrediyoruz. Bu zorluklarla iki çocuğumu okutuyorum. Zor ama güzel bir hayat."

UR-GE üyeleri Gana iş dünyası temsilcileriyle buluştu Haber

UR-GE üyeleri Gana iş dünyası temsilcileriyle buluştu

Bursalı bebe ve çocuk konfeksiyonu sektörü temsilcilerinin yeni ihracat rotası sahra altı ülkesi Gana oldu. Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) öncülüğünde Ticaret Bakanlığı destekleriyle çalışmalarını sürdüren Bebe ve Çocuk Konfeksiyonu sektörü UR-GE Projesi üyeleri Gana’nın başkenti Akra’da 2 gün süren B2B organizasyonuna imza attı. Etkinlik kapsamında Gana Dışişleri Bakanı Samuel Okudzeto Ablakwa da Bursa iş dünyası temsilcileriyle bir araya geldi. Bebe ve çocuk konfeksiyonu sektörünün Türkiye'deki önemli üretim merkezlerinden biri olan Bursa’da BTSO liderliğinde uluslararası pazarlardaki ihracat seferleri devam ediyor. Bu kapsamda UR-GE üyeleri Gana pazarını mercek altına aldı. Akra’daki ticaret bölgelerini ziyaret eden heyet iki gün boyunca Batı Afrika'nın yükselen ekonomilerinden Gana'daki iş dünyası temsilcileriyle işbirliği masasında buluştu. Heyette, BTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İsmail Kuş, BTSO Meclis Başkan Yardımcısı Metin Şenyurt, BEKSİAD Başkanı Mehmet Bayezit ve 90’a yakın iş dünyası temsilcisi yer aldı. Gana Dışişleri Bakanı Ablakwa: "Güzel bir etkinliğe tanık oldum" BTSO’nun Gana’ya yaptığı ilk organizasyonu Gana Dışişleri Bakanı Samuel Okudzeto Ablakwa da ziyaret etti. Bursalı firmalarının tek tek stantlarını gezerek başarılar dileyen Bakan Ablakwa, BTSO’ya teşekkür ederek, Bursalı firmalarla ve Gana iş dünyası temsilcilerinin bir araya gelmesinin iki ülke açısından önemine değindi. İki ülke arasındaki hem diplomatik hem de ticari ilişkilerin ilerlediğini görmekten çok mutlu olduklarını ifade eden Bakan Ablakwa, "Bebek ve çocuk konfeksiyonu alanında gerçekten güzel ve başarılı bir etkinliğe tanık oldum. Ganalı iş insanlarımız ile birlikte burada sergilenen ürünlerin kalitesinden ve tasarımından çok etkilendik. Gerçekten harika bir etkinlik. Ziyaretten dolayı çok teşekkür ederim" dedi. İsmail Kuş: "Afrika ticaret için asla ihmal edilmemeli" BTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İsmail Kuş, Afrika’nın en stratejik ülkelerinden biri olan Gana ile yeni ticaret bağlantıları kurmayı hedeflediklerini söyledi. BTSO olarak sektörlerin ihracat odaklı büyümesine önem verdiklerini söyleyen İsmail Kuş, "Biz dünyanın her yerinde farklı sektörlere yönelik geniş katılımlı organizasyonlar yapıyoruz. UR-GE projelerinde Ticaret Bakanlığımızın ciddi destekleri var. Bakanlığımıza bu anlamda teşekkür ediyoruz. Afrika’nın ticaret için asla ihmal edilmemesi gereken bir bölge olduğuna inanıyorum. Burası yükselen bir değer. Dünyada ticaret daralırken Afrika’da ekonomik bir büyüme var. Bu coğrafyada daha fazla ticari bağlantılar kurmalıyız. Bursa iş dünyası olarak bu sürece katkı sunmaya, yatırımlarımızı ve iş birliklerimizi büyütmeye hazırız." dedi. Büyükelçi Güngör: "Gana batı Afrika’ya geçiş için önemli bir merkez" B2B organizasyonunda Bursalı firmaları ziyaret eden Türkiye Cumhuriyeti Gana Büyükelçisi Hüseyin Güngör ise Bursalı firmaların ziyaretinden oldukça memnun olduğunu söyledi. Gana ve Türkiye arasındaki ticaret hacminin her geçen dönem arttığına dikkat çeken Güngör, "Türkiye ve Gana ilişkileri oldukça iyi. Gana Batı Afrika’ya geçiş için önemli bir merkez. İhracat rakamlarının artacağına inanıyorum. Bursalı firmaları her zaman Gana’ya bekliyoruz. Gana’da ciddi bir potansiyel ve fırsat var. Ülkemizin ürünlerinin kalitesine yönelik ciddi bir kanı var. Gelmeden ticaret yapılmaz. Bu etkinliğin ne kadar faydalı olduğunu yakın zamanda göreceğinize eminim" dedi. "Yeni ticaret köprüleri için fırsat" Bursalı firmalarla bir araya gelen Gana Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Stephen Miezan da "Bebe ve çocuk konfeksiyonu firmalarının Gana’ya gelmesinden memnunuz. Bursa’dan bu kadar kalabalık bir heyeti BTSO tarafından gerçekleşmesi önemli. Bu ziyaretle Akra ve Bursa arasında yeni bir ticaret köprüsü kuruluyor. Bu adımların iki ülke arasındaki ticarete ciddi katkı sağlayacağına inanıyorum." şeklinde konuştu. "Organizasyon sektöre motivasyon sağladı" Bursa iş dünyası temsilcileri Akra’da düzenlenen iş görüşmelerini değerlendirdi. BTSO Meclis Başkan Yardımcısı Metin Şenyurt, B2B organizasyonunun oldukça verimliği geçtiğini belirterek, "Yoğun bir programa imza atıldı. Bizim amacımız sektörümüze katkı sunmak ve firmaların dünyaya açılmasını sağlamak. Sektör için güzel bir başlangıç oldu" dedi. BTSO Meclis Üyesi ve sektör temsilcisi Mesut Okyay, BTSO’ya, Ticaret Bakanlığı’na ve BEKSİAD’a teşekkür ederek, "Ekonominin durağan olduğu bu dönemde Gana’da yapılan bu iş görüşmeleri firmalarımıza motivasyon sağladı. ECOWAS ülkeleri dediğimiz Benin, Gana, Togo, Nijer ve Nijerya gibi bu bölgede belli bir düzen ve sistem var. Etkinliği bu açıdan anlamlı buluyorum" ifadelerini kullandı. "Yeni müşteriler bulduk. siparişlerle dönüyoruz" Sektör temsilcilerinden Selahattin Mizan, BTSO Başkanı İbrahim Burkay’ın yönlendirmesiyle başlayan UR-GE projesinin en başından bu yana yer aldığını ve firmasına önemli katkılar sağladığını belirterek, "Ticaret Bakanlığımıza, BTSO ve BEKSİAD’a teşekkür ediyorum. Sektörümüzün gelişmesi için UR-GE projeleri bir fitili ateşledi. Bize düşen ihracat pazarlarında yer almaya çalışmak, dünya ticaretinin krize girdiği bu dönemde Gana’ya gelmek önemli. Organizasyonda somut siparişler aldık. Birçok firmayı iletişim listemize ekledik. Kurduğumuz iş bağlantılarını devam ettirmek istiyoruz" mesajı verdi. Sektör temsilcilerinden Serkan Çetintaş, Gana’da daha önce ticaret yaptığı firmalarla organizasyon sayesinde tekrar görüşme fırsatı bulduğunu belirterek, UR-GE projelerinin firmasının yeni pazarlara açılmasında önemli katkı sağladığının altını çizdi. Sektör temsilcisi Zahide Arı ise B2B organizasyonunda çok sayıda firma ile görüşme gerçekleştirdiğini belirterek, Gana’dan güzel gelişmelerle döndüklerini ve Gana pazarında var olmak için çalışacaklarını söyledi.

Ülke geneli kurbanlık hayvan fiyatları Haber

Ülke geneli kurbanlık hayvan fiyatları

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, "2025 yılında kurbanlık hayvanlara 147 milyar liradan fazla para ödeneceği tahmin ediliyor" dedi. TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yaklaşan Kurban Bayramı öncesi kurbanlık fiyatları hakkında değerlendirmelerde bulunarak, "Kurban Bayramı, dini ve kültürel anlamının yanı sıra ülkemiz ekonomisi açısından büyük bir öneme sahiptir. Özellikle hayvancılık sektörü için bu dönem can suyu olmaktadır. Üreticilerimiz kurbanlık satışları sonrasında borçlarını kapatmaya, bir sonraki yılın planlamasını yapmaya çalışmaktadır. Kurban Bayramı için milyonlarca hayvan aylar öncesinden besiye alınmakta ve 4 gün gibi kısa bir sürede kesilmektedir. Beslenme amaçlı hayvan alımları, beslenen kurbanlıkların satışları için ödenen para, yem, veteriner hizmetleri, hayvanların satış merkezlerine nakilleri, satış yeri kiraları, kişisel masraflar, kasap kesim ücretleri ve derilerin satılmasına kadar birçok ticari faaliyet bu dönemde yapılmakta ve bütün bunlar da ekonomik anlamda büyük meblağlara ulaşmaktadır. Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak çeşitli illerde, Ziraat Odalarımız aracılığıyla derlediğimiz kurbanlık fiyatlarını ve Kurban Bayramı'na yönelik beklentilerimizi kamuoyuyla paylaşmaya devam ediyoruz" ifadelerini kullandı. Kurbanlık hayvan sayısına değinen Bayraktar şunları kaydetti: "Son yıllardaki kurban satışlarını da göz önünde tuttuğumuzda bu yıl yaklaşık olarak 750 bin büyükbaş ve 2 milyon 600 bin küçükbaş hayvan olmak üzere toplamda 3 milyon 350 bin kurbanlık hayvan kesileceğini tahmin ediyoruz. Ancak bayrama yaklaştığımız bugünlerde üreticilerimiz satışların geçen yıllara göre daha yavaş seyrettiğini söylüyor. Temennimiz talebin canlanarak hem üreticimizin hem de kurban ibadetini yerine getirmek isteyen vatandaşlarımızın memnun olduğu bir Kurban Bayramı'nı daha idrak etmektir." Ülke geneli kurbanlık hayvan fiyatları Kurbanlık fiyatları ve satış şeklinin illere göre farklılık arz ettiğine dikkat çeken Bayraktar şunları kaydetti: "Kimi yerlerde canlı ağırlık (baskül) ve et (karkas) fiyatı üzerinden, kimi yerlerde ise canlı hayvan (kabala) üzerinden pazarlık yöntemiyle ya da hisseli satışlar yapılıyor. Son zamanlarda özellikle büyükşehirlerde kesim fiyatı da hayvan satış fiyatına dâhil ediliyor. Kurbanlık hayvan fiyatları; illere, canlı ağırlığa, ırkına (yerli-kültür) ve büyükbaşta inek, düve, tosun, küçükbaşta koyun, koç, keçi olmasına göre farklılık gösteriyor. Ziraat Odalarımızdan aldığımız verilere göre ülkemizde ortalama fiyatların; hayvan başına büyükbaşta 80 bin ile 350 bin lira, küçükbaşta ise 13 bin lira ile 40 bin lira arasında değişeceği görülüyor. Canlı ağırlık fiyatının da kilogram başına büyükbaş hayvanlarda 250 lira ile 380 lira, küçükbaş hayvanlarda 230 lira ile 380 lira arasında olacağı tahmin ediyoruz. Ülke ortalamasına bakıldığında, büyükbaş hayvanların canlı kilogram fiyatının 300 lira 38 kuruş, küçükbaş canlı kilogram fiyatlarının ise 307 lira 52 kuruş olduğu görülüyor. Fiyatlar, geçen yıla göre büyükbaşta yüzde 21, küçükbaşta ise yüzde 25,9 oranında arttı. Ortalama fiyat kilogram başına büyükbaşta 248 lira 33 kuruştan 300 lira 38 kuruşa, küçükbaşta ise 244 lira 24 kuruştan 307 lira 52 kuruşa çıktı. Canlı kilogram olarak büyükbaş hayvan fiyatları, satışların en fazla olduğu üç büyük ilimizden, İstanbul’un Avrupa yakasında 300 lira ile 380 lira, Anadolu yakasında 300 lira ile 350 lira, Ankara ve İzmir’de 280 lira ile 350 lira arasında değişiyor. Küçükbaş hayvan fiyatları ise canlı kilogram olarak, İstanbul’un Avrupa yakasında 350 lira ile 380 lira, Anadolu yakasında 320 lira ile 370 lira, Ankara’da 280 lira ile 350 lira, İzmir’de 300 lira ile 370 lira arasında seyrediyor." "Kurbanlık hisse bedelleri İstanbul’da 30 bin lira ile 45 bin lira, Ankara’da 25 bin lira ile 40 bin lira arasında değişiyor" Büyükbaş hayvanlarda hisseli satışlar da yapıldığını belirten Bayraktar, "Hisse fiyatları illere göre değişmekle birlikte 20 bin lira ile 45 bin lira arasında seyrediyor. Bazı illerimizde hisseli satışlarda kişi başı hisse bedeli İstanbul’da 30 bin lira ile 45 bin lira, Ankara’da 25 bin lira ile 40 bin lira, İzmir’de 23 bin lira ile 40 bin lira, Bursa’da 28 bin lira ile 45 bin lira, Antalya’da 25 bin lira ile 30 bin lira, Sakarya’da 20 bin lira ile 40 bin lira, Adana, Gaziantep ve Samsun’da 20 bin lira ile 30 bin lira arasında değişiyor. Bu fiyatlar bayram yaklaştıkça talebe göre değişebilecektir" değerlendirmesini yaptı. Fiyat değişim nedenleri Yem fiyatları başta olmak üzere işçilik, veteriner, ilaç, elektrik, nakliye vb. gibi masraflarda meydana gelen artışlar kurbanlık fiyatlarının yükselmesinde etkili olduğuna dikkat çeken Bayraktar şu bilgileri verdi: "Üreticilerimizin işletmelerinde çalıştırdıkları bir işçiye ödedikleri brüt asgari ücret geçen yıl 20 bin 2 lira iken bu yıl yaklaşık yüzde 30 artışla 26 bin 5 liraya yükseldi. Çiftçilerimizin geçen yıl tonunu 7 bin 482 liraya aldıkları kuru yonca otu bu yıl yüzde 46,5 artışla 10 bin 958 lira, 2 bin 797 liraya aldıkları saman yüzde 33,4 artışla 3 bin 733 lira, 10 bin 229 liraya aldıkları besi yemi yüzde 25,5 artışla 12 bin 835 liraya yükseldi. Çiftçilerimizin işletmelerinde kullandıkları elektriğin kilovatı geçen yıl 256 lira 46 kuruş iken bu yıl yüzde 12,8 artışla 377 lira 21 kuruşa yükseldi. Mazot fiyatları ise geçen yıla göre yüzde 13,8 artarak 41 lira 23 kuruştan, 46 lira 94 kuruşa yükseldi. Geçen yıl Kars ilinden; Ankara’ya 47 bin liraya giden nakliye aracı, bu yıl 55 bin liraya, İstanbul’a 58 bin liraya giden araç 70 bin liraya, Bursa ve İzmir’e 60 bin liraya giden araç 75 bin liraya gidiyor." Vekâletle kesim Bayraktar şöyle devam etti: "Kurban Bayramı döneminde birçok dernek ve vakıf, hayır işlemeyi düşünen vatandaşlarımızın verdiği vekâletle, onlar adına kurban kesmek için faaliyet içine giriyor. Ülkemizde yurt dışında vekâletle kurban kesimi giderek artıyor. Vakıf ve derneklerin yurt dışı fiyatlarını ülke içi fiyatlarına göre daha düşük tutması birçok vatandaşın ucuz diye oralara yönelmesine neden oluyor, bu da iç pazarda yetiştiricilerimizin satışlarını olumsuz etkiliyor. Geçmiş yıllarda vakıf ve derneklerin yurt içi ve yurt dışı vekâlet ücretleri hemen hemen aynıyken bu makas 2025 yılında yüzde 152 oldu. Ülke içindeki ve dışındaki muhtaç Müslümanlara yapılacak her kuruş yardımın daima destekçisiyiz. Ancak şunu da unutmamamız gerekir. Kurban kesimini yurt içinde yapıp, elde edilen eti soğuk zincirde yurt dışındaki Müslümanlara gönderirsek üreticimizi ve hayvancılığımızı korumuş oluruz. Ayrıca dernek ve vakıflar kâr amacıyla hareket etmemeli, toplu alımlarda üreticinin hakkını koruyacak fiyat politikası uygulamalıdır." "Üreticilerimiz hayvan satış yerlerindeki çadırlara yüksek kiralar ödemesine rağmen aldığı hizmetten memnun değil" Bayraktar, kurbanlık satmak isteyen üreticilerin, büyükşehirlerde her ilçede farklı olmak üzere satış yerlerine çadır kirası ödediğini kaydededek, "Fiyatlar illere ve ilçelere göre farklılık arz ediyor. Kurban satıcıları 15 gün kaldıkları sürede; Ankara’da 20 bin lira ile 40 bin lira, Bursa’da 50 bin lira ile 120 bin lira, İzmir’de 50 bin lira ile 100 bin lira, İstanbul’da ise 100 bin lira ile 200 bin lira arasında çadır kirası ödüyor. Kurban çadırlarından yüksek ücretler alınmaması yönünde belediyelere her yıl çağrıda bulunmamıza rağmen, ne yazık ki bu yüksek fiyat uygulaması devam ediyor. Diğer taraftan üreticilerimiz kurban pazarlarında belediyelerin hizmetlerini yeterli görmüyor. Kurban pazarlarında üreticilerimizin temel ihtiyaçlarının aksatılmadan karşılanması çok önemlidir. Belediye başkanları bu konuda hassasiyet göstermelidir. Bu alanları bir gelir kapısı olarak değil bir hizmet kapısı olarak görelim. Hayvan satış yerlerinden mümkünse ücret almayın ya da cüzi bir fiyattan kiralayın. Üreticilerimizin maliyeti ne kadar düşerse vatandaşın kesesine de o kadar olumlu etki edecektir. Bayram sonrasında ise kurbanlık kesim alanlarında ciddi yoğunluk oluşmaktadır. Yoğunluğun oluşması ve kesim yerlerinde yaşanan mağduriyetler, vatandaşların kurban kesim alanı tercihlerini kısıtlıyor. Belediyelerin yaşanan yoğunluklara karşı kesim alanlarını arttırması ve kesim yerlerinde hijyen kurallarına dikkat edilmesi noktasında tedbirler alması da son derece önemlidir" diye konuştu. "2025 yılında kurbanlık hayvanlara 147 milyar liradan fazla para ödeneceği tahmin ediliyor" Bayraktar şu bilgileri verdi: "Ortalama 400 kilogram canlı ağırlığa sahip büyükbaş hayvanın canlı kilosunun 300,38 lira civarında satılacağı düşünüldüğünde, bayram süresince kesilecek yaklaşık 750 bin büyükbaş hayvana ödenecek para 90 milyar 114 milyon lirayı bulacaktır. Bir küçükbaş hayvanın ortalama 21 bin 900 liradan satılacağı tahminiyle, kesilecek yaklaşık 2 milyon 600 bin küçükbaş hayvana ödenecek paranın ise 56 milyar 940 milyon lira olacağı, toplamda halkımızın kesilecek yaklaşık 3 milyon 350 bin kurbanlık için 147 milyar liradan fazla para ödeyeceği tahmin ediliyor." "Ekonomiye kazandırılacak tahmini deri değeri 602,4 milyon liradır" Standartlara uygun kesilmiş ve tuzlanmış yaş koyun derisinin âdetinin yaklaşık 30 liraya satıldığı bilgisini veren Bayraktar, "Tahmini 2 milyon 600 bin küçükbaş hayvan kesileceği hesap edildiğinde küçükbaş hayvanların derilerinin ekonomik değeri yaklaşık olarak 78 milyon lirayı bulacaktır. Ayrıca 400 kilogramlık bir sığırdan ortalama 30 kilogram deri çıkmaktadır. Standartlara uygun elde edilmiş, tuzlanmış sığır derisinin kilosunun yaklaşık 30 lira olduğu göz önüne alındığında kesilecek 750 bin büyükbaş hayvandan elde edilecek derinin değeri 675 milyon liraya ulaşacaktır. Standartlara uyulduğu takdirde kurbanlıklardan toplamda yaklaşık 753 milyon liralık deri geliri elde edilecektir. Fakat kurbanlıklar çoğu yerde ehil olmayan kişiler tarafından kesildiği için deride ciddi olarak ekonomik kayıp oluşmaktadır. Bu kaybın yüzde 20'ler civarında olduğu ve toplam kaybın 150,6 milyon lirayı bulduğu tahmin edilmektedir. Buna göre, kayıplar nedeniyle, Kurban Bayramı'nda ekonomiye kazandırılacak tahmini deri değeri 602 milyon 400 bin lira civarında kalmaktadır. Ziraat odalarımızdan gelen bilgilere göre özellikle küçükbaş hayvan derilerini kimse almamakta, bu deriler mecburen çöpe atılmaktadır. Bu ülkemiz açısından önemli bir kayıptır. Yetkililerin bu konuya eğilmesi, ekonomik kaybın önüne geçecek tedbirleri almasını bekliyoruz" diye konuştu. "Kasaplara ödenen tahmini para 4,4 milyar lirayı aşacaktır" Kurban bayramlarının son yıllarda kasaplar için önemli bir gelir kapısı olduğunu aktaran Bayraktar, "Kasaplar, hayvanları kesme, yüzme, parçalama gibi işler için yaptıkları işe göre farklı bir ücret almaktadır. Kimileri sadece kesip dörde bölmekte, kimileri ise detaylı parçalamaktadır. Ücretler de buna göre değişmektedir. Kasaplar büyükbaş hayvanda sadece kesip, derisini yüzüp, dörde bölmek için 5 bin ile 10 bin lira arası, detaylı parçalamak için 10 bin ile 15 bin lira arası, küçükbaşta ise bin ile bin 500 lira arası ücret talep etmektedir. Büyükbaş hayvanların ortalama yarısının kasaplar tarafından yaklaşık 7 bin 500 lira ücret mukabilinde kesileceği tahminiyle, 375 bin büyükbaş hayvan için kasaplara ödenecek meblağ 2,8 milyar lirayı aşacaktır. Aynı şekilde küçükbaş hayvanların yarısının kasaplar tarafından ortalama bin 250 lira ücret karşılığında kesileceği hesabıyla 1 milyon 300 bin küçükbaş hayvan için kasaplara ödenecek tutar 1,6 milyar lirayı aşacaktır. Buna göre, kasaplara ödenecek bedel toplamda tahmini 4,4 milyar lirayı aşacaktır. Bunların yanı sıra kelle, işkembe, bağırsak gibi sakatatlar kurban kesenler tarafından çoğunlukla alınmamakta, kesim yerlerine veya toplayıcılara bırakılmaktadır. Bu da ciddi bir ekonomik değer oluşturmaktadır" şeklinde konuştu. "Et ve Süt Kurumu bayram sonrasında elde kalan hayvanları üreticiyi mağdur etmeyecek bir fiyattan almalıdır" Bayraktar, açıklamalarını şöyle tamamladı: "Satışların beklendiği gibi gerçekleşmemesi durumunda bayram döneminde satılamayan hayvanlar, Et ve Süt Kurumu tarafından üreticilerin yaptığı ek masraflar da dikkate alınarak üreticiyi mağdur etmeyecek bir fiyattan satın alınmalıdır. Bu kurbanlık yetiştiriciliğinde sürdürülebilirlik açısından çok önemlidir. Son olarak aylardır büyük bir emekle yetiştirdiği hayvanlarını kurban pazarlarına getiren tüm üreticilerimize bol ve bereketli kazançlar diliyor, kurban bayramlarını şimdiden tebrik ediyorum."

Burdur'un pembeye bürünmüş gül bahçeleri donun etkisiyle solgun bir sezona başladı Haber

Burdur'un pembeye bürünmüş gül bahçeleri donun etkisiyle solgun bir sezona başladı

Burdur'un Karakent köyünde göl kenarında yapılan gül üretimi bu yıl küresel ısınma ve don olaylarından olumsuz etkilendi. Gül bahçelerinde hasat başlarken, verim geçen yıla göre yarı yarıya düştü. 'Güller ve Göller Diyarı' Burdur, her bahar rengarenk gülleriyle doğanın en güzel tablolarından birine ev sahipliği yapıyor. Ancak bu yıl göl kıyısındaki gül bahçelerinde başlayan hasat, iklim krizinin acı yüzüyle karşı karşıya. Küresel ısınmanın etkisi ve şiddetli donlar, yıllık 600-700 kilogram olan dekarlık gül verimini 150-200 kilograma kadar geriletti. Doğanın nazlı güzeli güller, bu sene zor bir sınav veriyor. Bölgenin hızla tükenen su kaynaklarına rağmen, gül üretimi adeta bir yaşam kaynağı olmaya devam ediyor. Mısır ve yoncaya kıyasla yüzde 75 daha az su tüketen gül, sadece doğayı değil, ekonomiyi de canlandırıyor. Ayrıca Burdur Gölü'nün tozlarının yayılımını engelleyen gül, hem çevre hem de insan sağlığı için büyük bir koruyucu görev üstleniyor. Burdur Gölü kenarında yaklaşık 400 dekarlık alanda sürdürülen bu değerli üretim, sadece gül yağı ihracatıyla değil, bölgedeki ekoturizm hareketliliğiyle de ekonomiye can veriyor. Geçen yıl litre başına 11-12 bin euro arasında seyreden gül yağı fiyatlarının, bu yıl yüzde 40 düşerek 7-10 bin euro bandına gerilemesi bekleniyor. Üretim hedefleri de donun etkisiyle yarı yarıya düşerek 50-100 litreden 20-30 litreye inmiş durumda. Küresel ısınma ve don olayları, Burdur'daki gül bahçelerinde çiçek tomurcuklarının olgunlaşmasını engelledi. Birçok alanda tomurcuklar don nedeniyle zarar görürken, bazı alanlarda sadece yaprakların kaldığı gözlendi. Bu durum, gül üretimindeki dramatik düşüşün temel sebeplerinden biri olarak öne çıkıyor. Burdur'un eşsiz gül bahçeleri, zorluklara rağmen her yıl yüz binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor. Bu yıl ekoturizmin daha da canlanması beklenirken, bölge halkı umudunu koruyor. Güller, Burdur'un hem doğasına hem de ekonomisine hayat vermeye devam ediyor. Gül bahçeleri göl tozlarına perdeleme yapıyor Göller yöresinde iklim değişikliği ve artan tarım hayvancılık faaliyetlerinin su kaynaklarını ciddi şekilde etkilediğini söyleyen Lisinia Proje alanı sorumlusu ve gül üreticisi Öztürk Sarıca, "Göller yöresinde özellikle küresel ısınmaya bağlı suların hızlı bir şekilde buharlaşması, bunun yanında yöredeki büyükbaş hayvancılık, mısır ve yonca üretiminin artmış olması maalesef yeryüzü sularını bitirmiş olduğu gibi yer altı sularını da ciddi anlamda etkiledi. Burdur Gölü bunun en canlı örneklerinden bir tanesi. Gül, mısır ve yoncaya göre yüzde 75 oranında daha az su tüketen bir bitki. Aynı zamanda ekonomik değeri çok yüksek bir bitki. Gölde tozlaşan alanların tozları özellikle yakın çevreye yayılırken tıbbi aromatik bitkiler ve gül, tozlar konusunda ciddi anlamda bir perdeleme yapıyor. Bu perdeleme sayesinde tozlar insan sağlığını daha az etkiler hale geliyor ve daha uzak yerlere taşınmasını engellemiş oluyor. Tabii ki o yüzden gül üretimi Burdur Gölü ve çevresinde olmazsa olmazımız" dedi. Küresel ısınma ve yaşanan don olayları verimi yarı yarıya düşürdü Burdur Lisinia projesinde gül hasadı başladığını ancak iklim şartlarının verimi olumsuz etkilediğini açıklayan Sarıca, "Burdur Lisinia'da gül hasadımız başladı. Ama son yıllardaki küresel ısınmanın etkileri maalesef üretimimizi de etkilemiş durumda. Özellikle son yaşanan donlar nedeniyle dekarda yaklaşık 600 ile 700 kilograma kadar aldığımız gül verimi şu anda 150 ile 200 kilograma kadar düşecek gibi görünüyor. Donlar ile birlikte tomurcukların gelişimi tamamen durdu ve don aldı. Dolayısıyla bahçelerde eski görselimiz olmasa da gülü toplamak durumundayız. Çünkü Türkiye ekonomisine çok ciddi bir katkısı var. Yaklaşık 400 dekarlık bir alanda biz şu anda gül üretimi yapıyoruz. Bunun yanında gül ekoturizmi ile birlikte ekonomimize destek olmaya çalışıyoruz. Gül yağının tamamı yurt dışına ihraç ediliyor. Hem gül üretiminin yaşanan donlardan dolayı düşmüş olması hem de gül fiyatlarının düşük seyredecek olması ekonomik anlamda yöre insanını, göller yöresindeki gül üreticilerini biraz etkileyecek görünüyor" şeklinde konuştu. Gül yağı beklentisi geçen yıla göre yüzde 50'nin altına düştü Geçtiğimiz yıl 50 ile 100 kilo arası bir gül yağı üretimi hedeflediklerini ancak bu yıl bunun yarısı kadar bir gül yağı hedeflerinin olduğunu belirten Sarıca, "Tabii ki o da eğer ısı şartları, bulutlanma ve yağış yolunda giderse. Eğer ciddi anlamda iklimsel değişiklikler olursa belki de onu bile alamayacağız. Yaklaşık 20 ile 30 litre arasında bir beklentimiz var. Tabii ki gülyağı fiyatlarının da düşeceği bu yıl için söyleniyor. Dolayısıyla geçen yılki üretim hedeflerine ulaşamamanın yanında aynı zamanda maddi hedeflere de ulaşamayacağız" dedi. Geçen yılın yüksek fiyatları bu yıl düşüş eğiliminde ancak piyasa henüz netleşmedi Gül yağı fiyatları hakkındaki söylentileri de açıklayan Öztürk Sarıca, "Gül yağı geçen yıl 11 bin ile 12 bin euro seviyesinde seyrediyordu. Bu yıl fiyatların 7 ile 10 bin euro arasında olacağı söyleniyor. Tabi şu an tamamen piyasa oluşmuş değil tamamen söylentiler üzerinden söylemiş olduğum fiyatlar bunlar. Hem donun etkisi, verimin az olması, diğer taraftan iklimin çok anormal seyretmesi ki geçen yıl bu sıralar neredeyse gül veriminin ortasındaydık. Şu an küresel ısınmanın ve donların etkisiyle gül hasadına daha bir hafta önce başladık ve çok yavaş seyreden bir hasat var. Dolayısıyla verimde ciddi kayıplar yasayacağız" ifadelerini kullandı. Gül ihracatın yanında ekoturizme de büyük katkı sağlıyor Geçen yıl 100 bin kişiyi ağırlayan alanlarda bu yıl ziyaretçi sayısında artış beklediklerini belirten Sarıca; "Geçen yıl hasat sırasında ekoturizm etkinlikleri kapsamında yaklaşık 100 bine yakın bir ziyaretçi ağırlamıştık proje alanında. Bu yıl bu sayının biraz daha artacağını düşünüyoruz. Çünkü hasadın başlamasıyla birlikte on binlerce kişi zaten şu ana kadar bahçede bizi ziyaret etmiş durumda. Önümüzdeki günlerde sayının artarak devam edeceğini düşünüyoruz" dedi. Bölgedeki gül üreticileri, küresel iklim değişikliklerinin etkisiyle bu yıl üretimde ciddi düşüşler yaşanacağını belirtiyor.

Kayısı üreticileri gelecek sezon için hazırlıklara başladı Haber

Kayısı üreticileri gelecek sezon için hazırlıklara başladı

Malatya'da Nisan ayında yaşanan zirai don nedeniyle büyük zarar gören kayısı bahçeleri, yeniden yeşermeye başladı. Dünya kuru kayısı üretiminin büyük bölümünü karşılayan kentte, çiftçiler ise umutlarını kaybetmeden gelecek sezonun hazırlıklarına başladı. Malatya'da 11-14 Nisan tarihleri arasında meydana gelen zirai don, yaklaşık 10 milyon kayısı ağacının bulunduğu kentte milyonlarca ağacı etkileyerek ciddi ürün kayıplarına yol açtı. Sezonu erken kapatmak zorunda kalan üreticiler, ağaçların yeniden yeşermesiyle moral buldu. Zarar gören bahçelerde ilaçlama ve kültürel bakım çalışmalarına başlayan çiftçiler, ağaçların büyük oranda toparlandığını belirtti. "Ağaçlar yüzde 70-80 seviyelerinde toparladı" Zirai dondan etkilenen kayısı bahçelerinde bakım çalışmalarına başladıklarını ifade eden üretici Erhan Almendi, "12 Nisan'da yaşanan zirai dondan büyük zarar gören kayısı bahçelerimizde ilaçlama ve gübreleme çalışmaları yapıyoruz. Ağaçlarda yüzde 70 ila 80 oranında bir toparlanma oldu. Geriye kalan kısımların da zamanla düzeleceğini umuyoruz. İnşallah seneye ürün alırız" dedi. "Bakımların ardından ağaçlarımız istediğimiz seviyeye gelecektir" Ürün kaybının bazı bölgelerde yüzde yüzlere ulaştığını söyleyen bir diğer üretici Faik Almendi ise, "Zarar çok büyüktü ama ağaçlarımız yeniden yeşermeye başladı. Şu anda bakım çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu çalışmaların ardından ağaçlarımızın istenen seviyeye geleceğine ve gelecek sezon ürün alabileceğimize inanıyoruz" diye konuştu.

Bursalı rezistans firmasından Makedonya'da dev yatırım Haber

Bursalı rezistans firmasından Makedonya'da dev yatırım

Uluslararası Balkan Ekonomi Zirvesi'nin 9'uncusu, Kuzey Makedonya'nın başkenti Üsküp'te gerçekleştirildi. Program çerçevesinde, Kuzey Makedonya ile ekonomik iş birliği ve yatırım imkanları ele alınırken, işadamlarıyla karşılıklı çok sayıda B2B görüşmeye imza atıldı. Zirve, yarın Şahterm'in Üsküp'teki fabrikasının temel atma töreniyle devam edecek. Rumeli kökenli girişimcilerin Türkiye'deki ve Balkanlardaki sesi olmak ve dünyaya tanıtmak vizyonu ile organize edilen 9. Balkan Ekonomi Zirvesi Üsküp'te yoğun bir katılımla gerçekleştirildi. Zirve'ye Kuzey Makedonya Başbakan Yardımcısı ve Çevre Bakanı İzet Meciti, Kuzey Makedonya Avrupa İşleri Bakanı Orhan Murtezani, Kuzey Makedonya Enerji Bakanı Sanja Bojinovska, Türkiye'nin Üsküp Büyükelçisi Fatih Ulusoy, Kuzey Makedonya Bursa Fahri Konsolosu Halil Bedzeti, Şahterm Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Şahin katıldı. "Balkan ülkeleriyle Türkiye arasındaki dış ticaret hacmi, yüzde 12,5 artarak 23,4 milyar dolara ulaştı" İki ülkenin Milli Marşlarının dinlenmesinin ardından kürsüye çıkan RUMELİSİAD Başkanı Murat Evke, "Bizler geçmişimizin gölgesinde değil, o geçmişin ışığında büyüdük. Bugün toplandığımız bu salon, bin yıllık bir kültürün, emeğin ve dayanışmanın yuvasıdır" dedi. Evke, "Rumeli'den gelip Anadolu'da kök salan bir neslin evlatları olarak, sınırları haritalar belirleyebilir ama gönül coğrafyamızı kimse tarif edemez. Rumeli deyince sadece bir bölge değil, çalışkanlık, cesaret ve yenilikçiliğin harmanlandığı bir zihin ve gönül dünyası akla gelir" diye konuştu. Zirve kapsamında Şahterm'in Üsküp fabrikasının temel atma töreninin de yapılacağını bildiren Evke, yatırım kararını alan Şahterm Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Şahin'e, yatırım sürecini yakından takip eden Türkiye'nin Üsküp Büyükelçisi Fatih Ulusoy ile Halil Bedzeti'ye teşekkür etti. Konuşmasında Şahterm'in yatırımının Türkiye ve Kuzey Makedonya arasındaki ekonomik iş birliğinin güzel bir örneği olacağını ve diğer yatırımların önünü açacağını kaydeden Evke, şöyle konuştu : "Rumeli kökenli iş insanlarımız ve sanayicilerimiz, Bursa'dan 38 ülkeye uzanan yatırımlarla beraber toplamda 60 binden fazla kişiye istihdam sağlıyor. Üyelerimizin ihracatı geçtiğimiz yıl yüzde 18 oranında artarak toplam ciromuz 2,6 milyar dolara ulaştı. Ancak sevindirici olan, sadece rakamlar değil; bu rakamların ardında yatan dayanışma ve paylaşılan vizyondur. İlkini yıllar önce gerçekleştirdiğimiz Balkan Ekonomi Zirveleri, yalnızca fikir buluşmalarının değil, somut projelerin ve gerçek iş ortaklıklarının da adresi oldu. Balkan ülkeleriyle Türkiye arasındaki dış ticaret hacmi, geçtiğimiz sene yüzde 12,5 artarak 23,4 milyar dolara ulaştı. Bursa'mız, Balkan ülkelerine ihracatta üst üste üçüncü yılı büyümeyle kapattı; üyelerimizin 2023 yılı Balkan ülkelerine yaptığı ihracat yüzde 18 artışla 900 milyon dolar seviyesini geçti." "Türkiye, sadece ekonomik bir ortak değil, aynı zamanda güçlü bir müttefik" Zirvede konuşan Kuzey Makedonya Başbakan Yardımcısı ve Çevre ve Mekansal Planlama Bakanı Izet Medziti de Türk iş insanlarının ülkelerinde yaptıkları yatırımın devamlılığı için her türlü işbirliğine hazır olduklarını belirtti. Makedonya hükümetinin Makedonya'nın ekonomik altyapısına ve yatırımlara ev sahipliği yapma kararlılığını sürdürdüğünü dile getiren Medziti "Bu meyanda, ülkemiz iş dünyası için güvenilir bir ortak olacak, genç ülkelerden ve stratejik ortaklardan gelen yatırımcıları desteklemeye devam edecektir. Şimdi, Başbakan Yardımcısı olarak, ilk adımımız, samimiyet, dayanışma ve stratejik iş birliği temelinde bir aile oluşturmak adına olacaktır. Bu aile, Makedonya Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında kurulacaktır. Türkiye, sadece ekonomik bir ortak değil, aynı zamanda güçlü bir müttefik ve dönüşüm süreçlerimizde yanımızda duran güvenilir bir devlettir. Türkiye bizim müttefikimizdir. Bizim ilişkilerimiz tüm bölge için örnek ilişkilerdir. Somut adımlarla bu dostluğu korumak gerekiyor" ifadelerini kullandı. Açılış konuşmaları bölümünde Kuzey Makedonya Avrupa İşbirliği Bakanı Orhan Murtezani de söz aldı. Konuşmasını Türkçe yapan Murtezani, zirvenin Kuzey Makedonya ile Türkiye arasındaki güçlü bağların bir göstergesi olduğunu söyledi. Bugün başta ekonomi olmak üzere pek çok alanda ilişkilerin geliştiğini vurgulayan Murtezani, "Türkiye, bölgenin istikrarı için önemli bir ortaktır. Bu yüzden Türkiye ile ilişkilerimizin gelişmesine önem veriyoruz. Türkiye, Kuzey Makedonya ekonomisinin gelişmesi için deneyim ve sermaye katkısı sağlıyor. İki ülke arasındaki ticaret gelişiyor" dedi. Kuzey Makedonya Enerji Bakanı Sanja Bojinovska ise Zirve'nin iki ülkeyi birbirine bağlayan bir platform olduğunu ve yeni ekonomik ufukların açılmasını sağladığını ifade etti. Bojinovska. "Kuzey Makedonya ile Türkiye arasındaki ekonomik ilişkiler her alanda gelişmeli. Bursa'da açılan fahri konsolosluk bunun somut bir göstergesidir" diye konuştu. "Ticaret hacmimizi 2 milyar dolara çıkarma yönünde ortak bir irade mevcuttur" Türkiye'nin Üsküp Büyükelçisi Fatih Ulusoy da yaptığı konuşmada iki ülke arasındaki ilişkilerin stratejik ortaklık düzeyinde olduğunu söyledi. Türkiye'nin hemen her alanda verdiği desteklerle Kuzey Makedonya'nın en önemli ortakları arasında yer aldığını söyleyen Ulusoy, toplam ticaret hacminin 1 milyar dolara çok yaklaştığını belirterek, "Türkiye, Kuzey Makedonya'nın en çok ithalat yaptığı 6. ülke konumundadır. Ticaret hacmimizi 2 milyar dolara çıkarma yönünde ortak bir irade mevcuttur" şeklinde konuştu. Türk firmalarının Kuzey Makedonya'daki yatırım tutarının 2 milyar dolar olduğunu bildiren Ulusoy, şöyle konuştu : "Türk firmaları 10 bin kişiye istihdam sağlayarak ülkenin kalkınmasına önemli katkıda bulunmaktadır. Şahterm'in yatırımıyla bu rakam biraz daha yükselmiş olacaktır. Türk iş insanlarını, bu dost ve kardeş ülkeye yatırım yapmaya teşvik ediyoruz ve etmeye de devam edeceğiz." 2024'de 280 bin Türk turistin Kuzey Makedonya'yı ziyaret ettiğini, buna karşılık 250 bin Kuzey Makedonyalı turistin de Türkiye'yi ziyaret ettiğini kaydeden Ulusoy, Türk Hava Yollari'nın Ohrid seferlerine de başladığını söyledi. Selamlama konuşmalarının tamamlanmasının ardından söz alan Şahterm Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Şahin ise Şahterm'in dünyadaki beyaz eşya sektörü markalarının ana rezistans tedarikçisi olduğunu, özellikle fırın ısıtıcıları kategorisinde Avrupa'nın açık ara en büyük kapasitesine sahip olduğunu bildirdi. Şahin, "Dünyanın tüm kalite standartlarına sahibiz, bunun yanında teknoloji olarak da açık ara öndeyiz" dedi. Kuzey Makedonya'ya kuracakları fabrikanın endüstri 4.0 üzerine robotik sistemlerle üretim yapacağını söyleyen Şahin, bu ülkeyi tercih etmelerinin nedenlerini de anlattı. "Rakiplerimiz doğuya giderken biz batıya geldik" Batıdaki markaların ucuz işgücünün olduğu doğu ülkelerine gittiğini dile getiren Şahin, "Kuzey Makedonya'yı düşünürken, kimseyle kavgası olmayan bir ülke olsun istedim. İkincisi de Mustafa Kemal Atatürk'ün okuduğu topraklardı. Gelecek 5 yıl içinde Kuzey Makedonya'yı Avrupa'nın elektrikli ısıtıcı üretim üssü haline getirme vizyonumuzu ortaya koyduk. Bunu başaracağımıza da gerçekten yürekten inanıyoruz. İnanıyorum ki, Türkiye'de bu kur politikası yanlışlığından dönülür. Ama süreç böyle devam ederse Türkiye'deki sanayicilerimizim alternatif pazarlar araması gerekiyor. Kuzey Makedonya'ya gönül rahatlığı ile yatırım yapılabilir" diye konuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.