Hava Durumu

#Ekran

Yeni Marmara Gazetesi - Ekran haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ekran haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Ekran Bağımlılığına Dikkat! Haber

Ekran Bağımlılığına Dikkat!

Dijital bağımlılığın yalnızca bireysel değil, toplumsal bir sorun olduğunu belirten Psikiyatri Uzmanı Dr. Oğuzhan Tüzün, "Özellikle ergenler, henüz kimlik gelişimlerinin en hassas döneminde oldukları için beğeni ve takipçi sayılarının baskısını en yoğun hisseden gruptur. Gerçekten sevilip sevilmediğimizin ölçüsü, algoritmaların sunduğu sanal göstergelere indirgeniyor. Bu durum kaygı, depresyon ve yalnızlık riskini artırıyor" dedi. Teknolojinin hayatımıza entegrasyonu baş döndürücü bir hızla ilerliyor. Akıllı telefonlar, sosyal medya platformları ve çevrim içi oyunlar artık sadece birer araç değil, günlük hayatın temel dokusuna işlemiş durumda. Ancak bu yoğun kullanımın gölgesinde büyüyen ciddi tehlike dijital bağımlılık, bireylerin yaşamlarını tehdit ediyor. VM Medical Park Bursa Hastanesi Psikiyatri Kliniği'nden Uzm. Dr. Oğuzhan Tüzün, dijital bağımlılığın yalnızca bireysel değil, toplumsal bir sorun olduğuna dikkat çekti. Uzm. Dr. Tüzün, "Beynimiz milyonlarca yıllık evrimsel süreçte ödül mekanizmaları üzerine şekillendi. Sosyal medya bildirimleri, beğeniler veya oyunda kazanılan başarılar dopamin salınımını tetikliyor. Bu yapay ve sürekli uyarılar, beynin giderek daha fazla uyaran istemesine neden oluyor. Tıpkı nikotin ya da şeker bağımlılığında olduğu gibi bir kısır döngü oluşuyor" diye konuştu. "Sosyal medyada geçirilen uzun saatler kaygı ve depresyon riskini artırıyor" Sosyal medyanın cazibesinin insanın en temel ihtiyacı olan ait olma duygusuna hitap ettiğini söyleyen Uzm. Dr. Tüzün, bu durumun aynı zamanda sürekli bir karşılaştırma döngüsü oluşturduğunu vurguladı. Uzm. Dr. Tüzün, "Özellikle ergenler, henüz kimlik gelişimlerinin en hassas döneminde oldukları için beğeni ve takipçi sayılarının baskısını en yoğun hisseden gruptur. Gerçekten sevilip sevilmediğimizin ölçüsü, algoritmaların sunduğu sanal göstergelere indirgeniyor. Bu durum kaygı, depresyon ve yalnızlık riskini artırıyor" dedi. "Oyun Oynama Bozukluğu artık resmi bir tanı" Çevrim içi oyunların sadece bir eğlence değil, aynı zamanda sosyal bir deneyim sunduğunu belirten Uzm. Dr. Tüzün, riskin bu deneyimin gerçek hayat sorumluluklarının önüne geçmesiyle başladığını ifade etti. Uzm. Dr. Tüzün, şu bilgileri paylaştı: "Dünya Sağlık Örgütü'nün 2019'da "Oyun Oynama Bozukluğu"nu resmi bir tanı olarak kabul etmesi tesadüf değil. Bazı gençler oyun uğruna derslerini ihmal ediyor, uyku düzenleri bozuluyor, aile ilişkileri yıpranıyor. Bu noktada oyun, bir eğlence aracından çıkıp kişinin yaşamını kontrol eden bir mekanizma hâline geliyor." "Çözüm dijital hijyen ve toplumsal farkındalık" Dijital bağımlılıkla mücadelede en önemli adımın bilinçli kullanım olduğunun altını çizen Uzm. Dr. Tüzün, günlük ekran süresinin sınırlandırılmasının, yatak odası gibi "ekransız bölgeler" ve aile yemekleri gibi "ekransız zamanlar" oluşturulmasının etkili bir başlangıç olduğunu söyledi. Ebeveynlerin kendi ekran sürelerini yönetmesinin çocuklara örnek olması açısından kritik olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Tüzün, spor, sanat, kitap okuma ve yüz yüze sohbet gibi çevrim dışı alternatiflerin bu dengeyi sağlamaya yardımcı olabileceğini belirtti. Buna rağmen kişinin günlük hayatında belirgin işlev kaybı ya da ilişkilerinde bozulma varsa psikoterapi, aile danışmanlığı ve gerekirse medikal tedavinin devreye girmesi gerektiğini ifade etti. Uzm. Dr. Tüzün, dijital bağımlılığın yalnızca kişisel bir zaaf olarak görülemeyeceğinin altını çizerek, "Bu sorun teknoloji şirketlerinin tasarım tercihleriyle, politikaların yönlendirmesiyle ve toplumun eğitim düzeyiyle şekilleniyor. Dolayısıyla, çözüm de çok katmanlıdır. Aileler, öğretmenler, sağlık çalışanları, yasa koyucular ve teknoloji sektörü ortak sorumluluk taşımalıdır. Daha etik dijital tasarımlar, bilinçlendirme kampanyaları ve erişilebilir tedavi modelleri geliştirilmeden bu sorunun büyümesi kaçınılmazdır" dedi.

Ekran bağımlılığı gözleri tehdit ediyor Haber

Ekran bağımlılığı gözleri tehdit ediyor

Günümüzde giderek artan ekran bağımlılığının etkili olduğu gözlerde kuruluğa ilişkin uzmanlar uyarıyor. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı'ndan Dr. Öğretim Üyesi Semih Çakmak, "Günümüzde göz kuruluğunu geçmiş yıllara göre gerçekten ciddi ve artmış bir sorun olarak değerlendirebiliriz. Hem sayı hem şiddet olarak artış var. Çocukların artık tablet, telefon, bilgisayar oyunlarıyla daha çok zaman geçirmeleriyle de beraber çok küçük yaşlarda göz kurulukları eski zamanlara göre daha da çok görüyoruz. Son zamanlarda yaş olarak daha geniş spektruma yayılma var" dedi. Günümüzde telefon, bilgisayar gibi cihazların iş ya da çeşitli sebeplerle kullanımının giderek artması, çocuklarda küçük yaşlardan itibaren ekran bağımlılığı gibi durumlar gözlerde kuruluk problemini oluşturabiliyor. Yanma, kızarıklık, batma hissi, kaşıntı gibi belirtilerle kendini gösterebilen kuruluk kişilerin yaşam kalitesini önemli ölçüde etkilerken uzmanlar uyarıyor. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü Göz Hastalıkları Anabilim Dalı'ndan Dr. Öğretim Üyesi Semih Çakmak ve Beyoğlu Göz Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden Op. Dr. Gülay Yalçınkaya Çakır, gözlerde kuruluk ve etkilerine ilişkin bilgi verdi. "Hem sayı olarak artış var hem şiddet olarak artış var Göz kuruluğunun hastalarda sıklıkla karşılaştıkları bir durum olduğunu ifade eden Dr. Öğretim Üyesi Semih Çakmak, kişilerin hayat kalitesini de önemli ölçüde etkilediğine dikkat çekerek, "Özellikle pandemiden sonra artan ekran maruziyetiyle de beraber günümüzde göz kuruluğunu geçmiş yıllara göre gerçekten ciddi ve artış bir sorun olarak değerlendirebiliriz. Küçük çocukların artık tablet, telefon, bilgisayar oyunlarıyla daha çok zaman geçirmeleriyle de beraber çok küçük yaşlarda göz kurulukları eski zamanlara göre görüyoruz. Damla yetersiz olursa eğer uzun süreli göz kuruluk oluşturacak faktörleri baskılayacak tedavilerimiz mevcut, ara ara çok şiddetli, ağır durumlarda ek farklı damlalarla araya girdiğimiz durumlar mevcut, birtakım ameliyatlar ya da girişimlerle de araya girmelerimiz mümkün. Ekranla çalışan insanlar özellikle çok zorlanabiliyor ya da ciddi göz yanmaları hastanın konforunu ve yaşam kalitesini azaltabiliyor. Hem sayı olarak artış var hem şiddet olarak artış var. Son zamanlarda yaş olarak daha geniş spektruma yayılma var. Havuz, deniz maruziyetlerinde en çok alerjinin artışını buna bağlı olarak ayrıca bununla beraber göz kuruluğunun arttığı durumları görebiliyoruz. Alerjik kişilerin hazırlıklı olmaları eğer tatile gidiyorlarsa alerji ve gözyaşı damlalarını da yanlarında götürmelerini tavsiye ediyoruz ama şiddetli, artan, geçmeyen ya da günden güne daha da ilerleyen kızarıklık, kaşıntı, batma durumları söz konusuyla mutlaka hekime başvurmalarını öneririm" dedi. "Botoks çevre dokulardan sızarsa veya ehil olmayan yerlerde yapılırsa gözyaşı yayılımı etkilenebiliyor" Op. Dr. Gülay Yalçınkaya Çakır ise "Göz kuruluğu yanma, batma gibi şikayetlerle belirti veren ya göz yaşı eksikliğinden ya da gözyaşının kalitesinin düşmesinden kaynaklanan bir göz yüzeyi problemi ile karakterize bir hastalık, toplumda oldukça sık ve diğer hastalıklarla eşlik edebiliyor. 3 tip olarak sınıflandırıyoruz; gözyaşı üretiminden kaynaklı problemler, ikincisi gözyaşı üretimi var ama hızlı buharlaşmasına bağlı evaporatif tip dediğimiz, üçüncüsü de her ikisinin bir arada olduğu tip. En sık evaporatif ve miks tip dediğimiz ikisinin bir arada olduğu tiple karşı karşıya kalıyoruz. Her yaş grubunda görmekle birlikte özellikle ekran maruziyetinin aktif grupta artmasından dolayı genç hastalarda da görmeye başladık. İleri yaş bir risk faktörü, menopoz çağında daha da belirgin hale gelebiliyor. Kontak lens kullanan hastalarda kuru göz şikayetleri karşımıza çıkıyor, alerjisi olan hastalarda sıklıkla eşlik eden bir durum. Sivilce tedavisi görenlerde de kuru göz daha belirgin hale gelebiliyor, tedavide kullanılan A vitamini içeren bazı ilaçlarda bu gibi bazı kuru göz şikayetleri belirgin hale gelebiliyor. İlaç kullanımı kesildiğinde şikayetler gerileyebilmekle birlikte müdahalemizi gerektiren ciddi göz kurulukları olabiliyor. Botoks uygulaması çevre dokulardan sızarsa veya ehil olmayan yerlerde yapılırsa gözyaşı yayılımı etkilenebiliyor, kuru göz de tetiklenebilir, nadir olmakla beraber karşılaşabiliriz" diye konuştu. "Başvuranların yarısından fazlasında kuru göz hastalığı mevcut" Göz kuruluğuna karşı tavsiyelerde bulunan Op. Dr. Gülay Yalçınkaya Çakır sözlerine şöyle devam etti: "20 dakika ekrana bakıyorsa bir kişi 20 saniye gözünü dinlendirsin istiyoruz bu önemli, klimalı ortamlarda da göz kuruluğu alevlenebiliyor. Her şeyden bağımsız bol su tüketimini de öneriyoruz. İlk basamak tedavimiz; suni gözyaşı ürünleri bunların da çeşitli tipleri var, koruyucu içermeyenleri tercih ediyoruz. Daha şiddetli hastalarımızda iltihap giderici kortizonlu damlalar, hastaların kendi kanından hazırladığımız bazı serum ürünleri oluyor, onları kullanabiliyoruz. Çok çok ileri olgularda gözyaşı sıvısının aktığı bölgeye bir tıkaç takıyoruz ve gözyaşının göz yüzeyinde daha uzun süre kalmasını sağlıyoruz. Göz kuruluğu belirtileri geçmeden lazer asla önermiyoruz. Tüm şartlar sağlanmış olsa bile eğer kuru göze ait belirtiler varsa öncelikle onun tedavisini uygulayıp sonrasında lazer işlemi gerçekleştiriyoruz. Polikliniğimize başvuran hastaların yarısından fazlasında belirti veren veya vermeyen bizim saptadığımız kuru göz hastalığı mevcut. Bunun temel sebeplerinden biri ekran maruziyeti. Bazı damlaları, şikayeti olan hastalarımız gidip eczaneden kendisi alabiliyor herhangi bir hekim kontrolüne girmeden bunu kesinlikle önermiyoruz. Yanma batma gibi şikayetler başka bir hastalıkla da beraberlik gösterebilir 'Kuru gözüm var' deyip ihmal de etmemek lazım, başka bir hastalık da olabilir. Özellikle yaz aylarında güneş gözlüğünü öneriyoruz, tavsiyem; ultraviyole koruması olduğundan emin olduğumuz bir gözlük kullanmak. Sertifikalı herhangi bir optikten alınabilir."

Uzmanlar ebeveynlere çocukların sosyal medya konusunda kontrolü elden bırakmamaları konusunda uyarılarda bulundu Haber

Uzmanlar ebeveynlere çocukların sosyal medya konusunda kontrolü elden bırakmamaları konusunda uyarılarda bulundu

Son zamanlarda artan ekran bağımlılığı konusunda Denizli Özel Tekden Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Gökhan Bahtiyar önemli açıklamalarda bulundu. Çocukların ekran bağımlılığı sonucunda çeşitli hastalıkların sebebiyet verdiğini dile getiren Psikiyatri Uzmanı Dr. Bahtiyar, “Ekran bağımlılığı oluşan çocuklarda hem dil gelişimin yavaşladığını hem de zihinsel becerilerin bozulduğunu ilerleyen dönemlerde çeşitli hastalıkların ortaya çıktığını gözlemliyoruz” dedi.   Son zamanlarda çocuklarda ve gençlerde ekran bağımlılığın artması ile birlikte çeşitli hastalıklar gözlemleniyor. Günümüzde hızlıca ilerleyen teknoloji ile birlikte çocukların ekran karşısında geçirdikleri sürede ise ciddi artış gözlemleniyor. Bununla birlikte yaş gruplarının telefon ve ekran bağımlılığının kontrol altına tutulmasının önemli olduğunu belirten Denizli Özel Tekden Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Gökhan Bahtiyar, bu süreçte ebeveynlere önemli iş düştüğünü belirtti. Özellikle bağımlılık düzeyine gelmiş çocuklarda ailelerin kontrol altına almaya çalışırken çeşitli davranış sorunlarına sebebiyet olacağını dile getirdi. Aileler çocuklarıyla ilgili doğru iletişim kurmasını vurgulayan Psikiyatri Uzmanı Dr. Bahtiyar, “Aileler çocuklarıyla birlikte doğru iletişim kurma konusunda ve ekran bağımlılığın önüne geçme anlamında zorluk çekebilirler. Bu konuda sorunlar devam ediyor ise bir psikiyatri uzmana başvurması gerekiyor” dedi.  “Erken yaşta ekran bağımlılığı ilerleyen dönemlerde çeşitli hastalıkları sebep oluyor”  Telefon ve ekran bağımlılığı oluşan çocuklarda hem dil gelişimin yavaşladığını hem de zihindel becerilerin bozulduğunu ve ilerleyen dönemlerde çeşitli hastalıkların ortaya çıktığını gözlemlediklerini dile getiren Denizli Özel Tekden Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Gökhan Bahtiyar, “Telefon ve ekran kullanımlarında 0-3 yaş özellikle bizler için önemli. Çocukların sosyal ve dil gelişim en yoğun şekilde devam ettiği yaş aralığı. Öncelikle ebeveynlerin bu yaş gruplarında özellikle ekran kullanımını kontrol altına almalarını ve hatta hiç kullandırılmamalıdır. Çünkü bu alanda ekran bağımlılığı oluşan çocuklarda hem dil gelişimin yavaşladığını hem de zihinsel becerilerin bozulduğunu ilerleyen dönemlerde çeşitli hastalıkların ortaya çıktığını gözlemliyoruz. Dikkat çektiğimiz yaş aralığı 0-3 yaş olarak belirleyebiliriz. Sonrasında ise okul çağından sonra 12 yaş altı olarak söyleyebiliriz. Ebeveynin kontrolü olmak üzere maksimum yarım saat kullanımı idealdir. Ekran kullanımından kastımız ise, telefon, tablet ve televizyon tarzı teknolojik aletler. 12 yaş ve üzerinde ise genellikle günde 1 saat olarak öneriyoruz” dedi.  “Ailelerin özellikle sosyal medya konusunda kontrolü elden bırakmamalı”  Ergenlik dönemi öncesindeki süreçte genellikle oyun bağımlılığının görüldüğünü, ergenlik ile beraber değişen dinamikler ile ise sosyal medya üzerinden fiziksel istismara varan adli olaylara varan süreçlerin çok sık görüldüğünü belirten Psikiyatri Uzmanı Dr. Bahtiyar, “Ergenlik dönemi öncesinde ki süreçte genellikle oyun bağımlılığı görüyoruz. Ergenlik ile birlikte değişen dinamikleri de göz önünde bulundurursak sosyal medya üzerinden tehlikeli birliktelikler, duygusal veya fiziksel istismara varan adli olaylara varan süreçler görebiliyoruz. Bu anlamda gençlerimizi korumak hepimizin görevidir. Ailelerinde özellikle bu anlamda kontrolü elden bırakmamaları öneriyoruz” diye konuştu. 

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.