Hava Durumu

#Göz

Yeni Marmara Gazetesi - Göz haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Göz haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Dünya nüfusunun yarısı neden miyop olacak? Haber

Dünya nüfusunun yarısı neden miyop olacak?

Eskişehir Acıbadem Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Tahsin Erdal Kabadere, özellikle ekran süresinin ciddi oranda artmasıyla çocuklarda miyopi görülme yaşının küçüldüğüne ve derecesinin yükseldiğine dikkat çekiyor. Son yıllarda teknolojik cihazların kullanımının yaygınlaşması ve özellikle ekran süresinin artması, çocuklarda miyopi (uzağı görememe) sıklığını endişe verici seviyelere taşıdı. Göz sağlığı için 0-3 yaş çocuklara ekran yasağı önerilirken, günde 1,5-2 saat gün ışığına maruz kalmanın miyopi artış hızını yavaşlattığı belirtiliyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, 2050 yılına kadar dünya nüfusunun yarısının miyop olacağı öngörülüyor. Uzm. Dr. Tahsin Erdal Kabadere, yaptığı değerlendirmede, geçmişte 8-10 yaş civarında görülen miyopinin artık çok daha küçük yaşlarda ve daha yüksek derecelerde tespit edildiğini belirtti. Miyopinin temel nedenlerinden birinin yakın çalışma ve yoğun mavi ışığa maruziyet olduğunu vurgulayan Dr. Kabadere, ebeveynlere yönelik kritik uyarılarda bulunarak, çocukları yüksek miyopluğun ilerleyen yaşlarda yol açabileceği ciddi göz hastalıkları riskine karşı uyardı. "Ekran süresi ne kadar artarsa miyopi sıklığı da o kadar artmaktadır" Miyopinin artmasındaki en önemli nedenlerden birinin pandemiyle birlikte yoğun mavi ışığa maruz kalmak olduğunun altını çizen Kabedere, "Miyopinin artmasındaki en önemli çevresel faktör teklonojinin gelişmesiyle birlikte dijitalleşmedir. Günümüzde herkesin mutlaka evinde bir cep telefonu, tableti veya bilgisayarı bulunuyor. Çocuklar şehirleşme ile birlikte dışarıda açık havada vakit geçirmektense evde ekran karşısında vakit geçiriyor. Bu da daha fazla ekran süresi demektir. Ekran süresi ne kadar artarsa miyopi sıklığı da o kadar artmaktadır. Bundan dolayı da miyopi sıklığını çok küçük yaşlarda görmeye başladık" diye belirtti. "3 yaşına kadar kesinlikle telefon göstermeyin" Çocuklarının çok küçük yaşlarda gözlük kullanmaya başlamalarını istemiyorlarsa ebeveylere büyük iş düştüğünü belirten Uzm. Dr. Tahsin, "Biz ailelere 0-3 yaşındaki çocuklara kesinlikle tablet, telefon, bilgisayar göstermemelerini öneriyoruz. 3-6 yaş belki yarım saat, 6 yaşından sonra ise belki bir saat izin verilebilir ama daha fazla değil. Onun için ailelere çocukları oyalamak, yemek yedirmek veya eğlendirmek için ellerine tablet, telefon, bilgisayar gibi şeyler vermemelerini öneriyoruz" şeklinde konuştu. "Gün ışığına maruz kalmak miyopi açısından iyidir" Uzm. Dr. Tahsin Erdal Kabadere, gün ışığının miyopi artışını yavaşlattığını şöyle açıkladı: "Miyopinin bilimsel olarak kanıtlanmış, miyopiyi azaltacak en önemli faktörlerden birisi de gün ışığıdır. Özellikle çocukların günde 1,5-2 saat gün ışığına maruz kalmalarını istiyoruz. Çocuklarında miyopi tespit ettiğimiz ailelere çocularının evde oturmalarını değil, dışarıda vakit geçirmelerini tavsiye ediyoruz. Bu sayede çocukların miyopi artış hızı yavaşlayacaktır." "Dünyanın yüzde ellisi miyop olabilir" Dünya Sağlık Örgütü'nün yaptığı çalışmaları ve istatistikleri değerlendiren Kabadere son olarak şunları söyledi: "Dünya Sağlık Örgütü'nün yaptığı çalışmalarda şu anda Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 30 civarında miyopi mevcut. Bu oran gitgide artmaktadır. 2050 yılına gelindiğinde ise Dünya'nın yüzde ellisinin miyop olacağı tahmin ediliyor. Bu çok ciddi bir oran. Biz miyopiyi beş, altı numaraya kadar düşük-normal, altı numaranın üstündekileri ise yüksek miyop olarak değerlendiriyoruz. Maalesef yüksek miyop olanlar ileriki yaşlarda daha tehlikeli, riskli hastalıklar bekliyor. Göz tansiyonu, sarı nokta hastalığı, retina yırtılması gibi hastalıklarla karşılaşabiliyor. Bu yüzden miyopi derecesi ne kadar az olursa, bahsettiğim hastalıkların görülmesi de o kadar azalır."

Ekran bağımlılığı, okul ve öncesi çağlardaki çocuklarda miyopiyi tetikliyor Haber

Ekran bağımlılığı, okul ve öncesi çağlardaki çocuklarda miyopiyi tetikliyor

Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Burak Bilgin, yoğun ekran bağımlılığının okul ve öncesi çağlardaki çocukların göz sağlığını tehdit ettiğini belirterek özellikle miyopi şikayetlerinin son zamanlarda artış gösterdiğini söyledi. Gaziantep Özel Hatem Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Burak Bilgin, son zamanlarda çocuklarda sıklıkla görülen göz rahatsızlıkları ile ilgili bilgi vererek bu rahatsızlıkların nedenleri, korunma yöntemleri ve tedavilerine yönelik açıklamalarda bulundu. Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Burak Bilgin, özellikle son dönemlerde yoğun ekran bağımlılığı nedeniyle okul ve öncesi çağlardaki çocuklarda miyopi (uzağı net görememe) şikayetlerinin arttığını belirterek ailelere uyarılarda bulundu. "Dijital ortamlara yoğun maruz kalınması göz sağlığını tehdit ediyor, miyopi şikayetleri artıyor" Günümüzde çocukların teknolojik cihazlara yoğun şekilde maruz kalmasının göz sağlığını ciddi şekilde tehdit ettiğini belirten Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Burak Bilgin, "Günümüzde dijital ortamların artması, telefon, tablet ve televizyon gibi cihazlara yoğun maruz kalınması nedeniyle Miyopi, yani kırma kusuru olan uzağı net görememe durumunu sık görüyoruz. Bu dönemde çocuklarımızın çoğunda miyopiyi görüyoruz. Bununla birlikte hipermetrop gördüğümüz çocuklarımız da var, şaşılık durumları olabiliyor. Gizli kaymalar yada aşikar kaymalar ve tembellik durumları olabiliyor" dedi. "Yakın görsel uyaranlar genetik yatkınlığı olan çocukları daha çok etkiliyor" Genetik yatkınlığı olan çocukların yakın görsel uyaranlardan daha çok etkilendiğini de belirten Prof. Dr. Burak Bilgin, "Biz bu cihazları yakın görsel uyaranlar olarak grupluyoruz. Bunlar tablet, telefon, televizyon olabilir ya da diğer yakın görseller uğraşlar olabilir. Bunlar miyopiye yatkınlığı arttırıyor. Çalışmalarda bunun direkt olarak net bir sebep olduğu gösterilmemiş fakat yatkınlığı olan çocuklarda bu net olarak gösterilmiş. Genetik yatkınlığı olan çocuklarda yakın odaklanma yada yakın uğraşlar miyopiye sebep olabiliyor" ifadelerini kullandı. Korunma yöntemleri ve ailelere uyarı Rahatsızlıkları önlemek için yapılması gerekenlerden bahseden ve ailelere uyarılarda bulunan Bilgin, "Rahatsızlıktan korunmak için ortamın iyi aydınlatılması, çok fazla yakın görsellerle meşgul olunmaması ve bu konuda dengeleri koruyarak yakın uğraşlar içerisinde olunmasını istiyoruz. Çünkü teknolojiden kaçmamız mümkün değil. Özellikle ailelere 'teknolojik aletleri vermesinler, çok bakmasınlar' tabii ki diyemiyoruz ama her şeyin kontrollüsü çok önemli. Bunlar mutlaka olacaktır ama bunların kontrollü bir şekilde olması gerekiyor. Aşırılara kaçmaması gerekiyor. Ailelerin kontrolünde, esneklik payı verilerek bu cihazlara bakılabilir" diye konuştu.

Makyaj Yaparken Dikkat Haber

Makyaj Yaparken Dikkat

Yanlış ve bilinçsiz kozmetik ürün kullanmak ve makyajda hijyene dikkat etmemek, göz sağlığı açısından büyük risk oluşturuyor.   Bilinçsiz göz makyajının alerji, göz enfeksiyonları ve tahrişe bağlı cilt hastalıkları gibi pek çok soruna yol açabildiğini ifade eden Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Şermin Ünal İpçioğlu, "Makyaj malzemeleri kişiye özel olmalıdır. Makyaj ürünleri açıldıktan sonra genellikle 3-4 ay içinde tüketilmelidir, aksi halde bakteriler oluşabilir. Göz makyajı yapılırken, eyeliner ve göz kalemi gibi ürünler gözün iç kısmına sürülmemelidir" dedi.  Kozmetik ürün kullanımında pek çok hata yapıldığını ve bunlardan birinin de makyaj malzemelerinin başkalarıyla paylaşılması olduğunu söyleyen Medicana Bursa Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Şermin İpçioğlu, "Göz enfeksiyonu geçirmekte olan bir kişiye makyaj malzemenizi verirseniz, gözünüz enfeksiyon kapabilir. Mağazalarda veya ortak kullanım alanlarında bulunan deneme ürünleri de göz sağlığınızı tehdit edebilir. Her kozmetik ürünü gibi makyaj malzemelerinin de belirli bir kullanım süresi olduğuna dikkat edilmeli. Makyaj malzemeleri açıldıktan sonra belli bir süre içinde kullanılmalıdır. Bu süre genel olarak 3 ya da 4 ay olarak kabul edilmekle birlikte, makyaj malzemesinin özelliğine göre süre değişebilir. Kullanım süresi dolan malzeme bitmese bile atılmalıdır. Çünkü süresinden daha fazla kullanılan makyaj malzemelerinin hemen hemen hepsinde bakteri ürediği kanıtlanmıştır" diye konuştu.  Gözdeki yağ bezleri tıkanabilir  Makyaj malzemelerinde bulunan etkin ve koruyucu maddelerin alerjik bünyesi olan kişilerde göz alerjisine neden olabileceğini vurgulayan Op. Dr. Şermin Ünal İpçioğlu, şu bilgileri verdi;  "Alerjik bir bünyeniz varsa ve birden çok kozmetik ürünü aldıysanız, bunları sırayla denemeli ve alerji yapmadığına emin olduğunuz ürünleri kullanmaya devam etmelisiniz. Kirpik diplerinde göz sınırlarını belirgin hale getirmek için eyeliner veya göz kalemi kullanırken, kirpiklerin göze yakın olan iç kısmına değil, dışına sürmeye dikkat etmelisiniz. Çünkü kirpiklerin göze yakın olan iç kenarlarında gözyaşına katkıda bulunan meibomian yağ bezleri bulunur. Bu bezler, makyaj yapılırken tıkanırsa gözyaşı kalitesizleşir ve gözde batma, yanma, kızarma gibi rahatsızlıklara sebep olabilir. Hatta göz kapağında arpacık gibi enfeksiyonlar gelişebilir. Rimel, kalem, far gibi göz makyajı ürünlerini uygularken, uygulama yönü gözden dışarıya (uzağa) doğru olmalıdır. Böylece ürünleri sürmek için kullandığınız fırça, kalem gibi araçların saydam tabakaya (kornea) batma inhtimali azalır. Makyaj yaparken bir ürün gözünüze batarsa önce bol suyla yıkamalı, gözde rahatsızlık devam ederse göz hekimine danışılmalıdır." 

3 Yıl Sonra Gelen Mucize Haber

3 Yıl Sonra Gelen Mucize

Hakkâri'de yaşayan 64 yaşındaki Hüseyin Kurt, Van Eğitim ve Araştırma Hastanesinde geçirdiği başarılı kornea nakli ameliyatı sonrası yeniden görmeye başladı.   Küçük yaşta yaşadığı bir travma sonucu sağ gözünü kaybeden 8 çocuk babası Hüseyin Kurt, 3 yıl önce de sol gözündeki keratit (kornea iltihabı) nedeniyle tamamen görme kabiliyetini yitirdi. Görme kaybı sonrası birçok merkeze başvurup çare arayan Hüseyin Kurt, sonunda Van Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edildi. Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Rumeysa Bilmez Tan tarafından yürütülen titiz süreç sonucunda, sol gözü için Sağlık Bakanlığına yapılan başvuruyla uygun kornea temin edildi.  Başarıyla gerçekleştirilen ameliyatın ardından Hüseyin Kurt'un sol gözündeki görme oranı yüzde 30'a kadar yükseldi. Yeniden ışığı görebilmenin mutluluğunu yaşayan hasta, artık kendi günlük ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeye geldi.  "Nakil işlemini başarıyla gerçekleştirdik"  Konuya ilişkin konuşan Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Rumeysa Bilmez Tan, hastanın 3 yıl öncesine kadar yalnızca sol gözüyle görebildiğini, ancak keratit nedeniyle bu gözünü kaybettiğini belirtti. Op. Dr. Tan, "Işık algısı dahi olmayan hastamız, dış merkezden tarafımıza yönlendirildi. Öncelikle, hastamızın önceki görme kabiliyetine sahip sol gözüne kornea nakli planladık ve Sağlık Bakanlığına kornea talebinde bulunduk. Kornea temin edildikten sonra nakil işlemini başarıyla gerçekleştirdik. Ameliyat sonrası hastamızın görme keskinliği yüzde 30'a kadar yükseldi. Bu gelişme hem bizi hem de hastamızı oldukça mutlu etti. Sol gözle ilgili takiplerimiz düzenli olarak devam ediyor" dedi.  "Sağ gözü için de nakil planlıyoruz"  Nakil sonrası sürecin takibinin hayati önem taşıdığını dile getiren Tan, "Bu nedenle hastamızı sık aralıklarla kontrole çağırıyoruz. İlerleyen dönemde hastamızın sağ gözü için de nakil planlıyoruz. Bu ameliyat, görme keskinliğini artırarak hastanın ışığı yeniden algılamasına ve hatta görmeye başlamasına imkan tanıyabilir. Bu nedenle hem kornea bağışlarının önemi büyük, hem de bu tarz ileri düzey ameliyatların hastanemizde yapılabildiğinin bilinmesi çok değerli. Zira bu tür operasyonlar için hastalar genellikle başka illere gitmek zorunda kalıyorlar. Bu nedenle bu ameliyatların Van'da yeniden yapılmaya başlanması, bölge halkı için büyük bir kazanım" diye konuştu.  "Babam günlük ihtiyaçlarını karşılayabiliyor"  Görme kabiliyetini yitiren babası için son birkaç yıldır birçok hastaneye gittiklerini söyleyen Muzaffer Kurt isimli hasta yakını ise babasının Van Eğitim ve Araştırma Hastanesinde geçirdiği başarılı ameliyatın ardından artık kendi günlük ihtiyaçlarını karşılayabiliyor olduğunu ifade etti. Kurt, başarılı ameliyat için emeği geçenlere teşekkür etti. 

Felç sonrası yüz simetrisi bozulan hasta Eskişehir Şehir Hastanesi'nde iyileşti Haber

Felç sonrası yüz simetrisi bozulan hasta Eskişehir Şehir Hastanesi'nde iyileşti

Eskişehir'de yaşayan ve 15 yaşındayken geçirdiği yüz felcinden dolayı sol gözünü kapatamayan 56 yaşındaki Ümmü Gülsüm Cihan, Eskişehir Şehir Hastanesi'nde uygulanan 24 ayar altın ile yapılan implantasyon ile gözünü kapatırken, bacağından alınan yama ile ağzının köşesini kapatıldı. Yüz simetrisi daha iyi bir hale gelen Cihan, 30 yıl sonra iki gözünü kapatarak uyuyabildiğini belirtti.   Eskişehir'de yaşayan 56 yaşındaki Ümmü Gülsüm Cihan, 15 yaşında yüz felci geçirdi. Yüz felci geçiren Cihan, sol gözünü kapatamama sorunu yaşadı. Ümmü Gülsüm Cihan'ın, geçirdiği felçten dolayı yüzünün simetrisi de bozuldu. İlk zamanlarda çevresi tarafından şaka yaptığı ya da çarpıldığı şeklinde yorum yapanlar oldu. Yaklaşık 30 yıl boyunca sol gözü açık şekilde uyuyan Ümmü Gülsüm Cihan, ablasının tavsiyesi üzerine Eskişehir Şehir Hastanesi'nde görevli Eskişehir Şehir Hastanesi Plastik Cerrahi Uzmanı Dr. Yunus Çınar ile tanıştı.  Altın implantasyon ile gözü, bacağından yama ile ağzının köşesini kapatıldı  Burada muayene olan Ümmü Gülsüm Cihan'a ameliyat tarihi verildi. Yapılan operasyonla Cihan'ın sol gözüne kapatabilmesi için altın implantasyon, bacağından alınan yama ile hem gözünü kapatmasına, hem de ağzının köşesini kapatmaya yardımcı olunmak istendi. Cihan'ın sol gözüne uygulanan implantasyon ile 24 ayar altın yerleştirildi. Yaklaşık 4 buçuk saat süren operasyon ile Ümmü Gülsüm Cihan 30 yıl sonra iki gözünü kapatarak uyudu. Oldukça kendini dinlenmiş hisseden 56 yaşındaki kadın, ağrılarının sonladığına ve yüz simetrisinin düzeldiğine değindi. Ameliyattan 4 gün sonra taburcu olan Ümmü Gülsüm Cihan, doktorlarına ve Eskişehir Şehir Hastanesi çalışanlarına teşekkür etti.  "Sağ ve sol taraftaki simetriyi sağlamaya çalıştık"  Eskişehir Şehir Hastanesi'nde görevli Plastik Cerrahi Uzmanı Dr. Yunus Çınar yapılan tedavi ile alakalı, "Bu hastamızın şikâyeti aslında halk tarafından bilinen ve farkına varılan yüz felci ile ilgili şikâyetleri mevcuttu. Yüz felci ile ilgili olarak hastamız gözünü kapatamıyordu. Bu günlük hayatın konforunu etkileyen bir durum. Bunun dışında ağız köşesinde bir düşme vardı. Sol tarafı ile sağ tarafı arasında asimetriktik sıkıntısı mevcuttu. Biz hastamıza gözünü kapatama şikâyetini gidermek amacıyla altın impantasyonu ve bacağından aldığımız yamayla gözünü kapatmasına hem de ağzının köşesini kapatmaya yardımcı olduk. Aynı zamanda da sağ ve sol taraftaki simetriyi sağlamaya çalıştık. Hastamız bu problemi uzun yıllardır çekiyor. Halk tarafından bu hastalık çok yaygın olarak bilinse de şikâyetlerini ortadan kaldırmaya yönelik tedavi yöntemlerinin olduğunu bilen sayısı çok az. Biz plastik cerrahlar olarak bu konuya dikkat çekmek istiyoruz. Biz bu şikâyetleri çeşitli anlamlarda zayıflatacak ve ortadan kaldıracak tedavileri yapabiliyoruz. Bu ülkemizde yapılan bir ameliyat ama bizim hastanemizde ilk defa yapılan ameliyattı. Ameliyat yaklaşık 4 buçuk 5 saat sürdü. Göze, kaşa ve yüze müdahalede bulunduk. Hastamız yaklaşık 4 gün sonra taburcu oldu" dedi.  "Gözlerim kapanıyor ve çok güzel rüyalar görüyorum"  Yapılan 24 ayara altın impantasyonu ile yaklaşık 30 yıl sonra iki gözünü de kapatarak uyuyan Ümmü Gülsüm Cihan, "14-15 yaşında bu hastalığı geçirdim. Sol tarafıma etki etti ve titreme başladı. Ailem beni anlamadı, oyun yaptığımı zannetmişler. Hocaya götürdüler, hoca çarpılmışsın gibi bir şeyler söyledi. O günden beri de gözüm açık yatıyordum, çok baş ağrım vardı. Ablamın sayesinde Yunus beye geldim. Allah razı olsun, bana çok iyi geldi. Zorlukları vardı. Gözüm kapanmıyordu, geceleri açık kalıyordu. Gözüm açık uyuyordum. Sol tarafımdan baş ağrısı çekiyordum. Yüzümün sol tarafında zayıfladığım zaman bir sarkma vardı. Herkes ne olduğunu ve nasıl olduğunu soruyordu. Bu sorulardan artık çok sıkılmıştım. Ablam, eşi için Yunus beye randevu alacaktı. Ben de bana da almasını söyledim. Ablam doktorun adı güzel bize iyi gelir dedi. Şu anda çok iyiyim. Geceleri gözüm kapanıyor, rahat uyuyorum. Yunus bey sayesinde sigarayı da bıraktım. Gözlerim kapanıyor ve çok güzel rüyalar görüyorum" ifadelerini kullandı. 

Prof. Dr. Özlem Tök: "İleri yaşlarda görme kaybı yüzde 80 önlenebilir" Haber

Prof. Dr. Özlem Tök: "İleri yaşlarda görme kaybı yüzde 80 önlenebilir"

Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Özlem Tök, ileri yaşlarda sıkça karşılaşılan göz hastalıkları hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Görmenin, yaşam kalitesini doğrudan etkileyen en temel duyulardan biri olduğunu belirten Prof. Dr. Tök, "İleri yaşlarda artan göz rahatsızlıkları konusunda farkındalık oluşturmak, görme kaybını azaltacak en önemli faktördür. Erken teşhis, düzenli takip ve uygun tedavi yöntemleriyle ağır görme kaybı vakalarının yüzde 80'i önlenebilir" dedi.   Göz sağlığı yaşla birlikte bozuluyor, buna bağlı olarak görme kaybı riski de artıyor. 60 yaş üzerindeki bireylerin yüzde 58'inde görme azlığı görülürken, 65 yaşından sonra her üç kişiden biri görmeyi azaltan bir göz hastalığı ile karşı karşıya kalıyor. Memorial Sağlık Grubu Medstar Antalya Hastanesi Göz Hastalıkları Bölümü'nden Prof. Dr. Özlem Tök, ileri yaşlarda en sık rastlanan dört göz hastalığına ve tedavi seçeneklerine dikkat çekti.  "Ağır görme kaybının yüzde 80'i önlenebilir"  İleri yaşlarda artan göz hastalıklarına karşı farkındalık oluşturmanın önemine vurgu yapan Prof. Dr. Özlem Tök, "Tedavi ve önleyici tedbirlerle ağır görme kaybının yüzde 80'i önlenebilir. Görmeyi korumanın en etkili yolu düzenli takip, erken tanı ve uygun tedavidir" dedi.  "Katarakt en yaygın neden"  Kataraktın tüm dünyada önlenebilir körlüğün başlıca nedeni olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Tök, hastalığın göz merceğinin yaşla birlikte sertleşip bulanıklaşmasıyla ortaya çıktığını ifade etti. Tök, "Katarakt erken dönemde renklerin soluk görünmesi ve kontrast duyarlılığın bozulmasıyla kendini gösterir. Özellikle düşük ışıkta görme zorlaşır. Zamanla uzak ve yakın görme etkilenir. Tedavide fakoemülsifikasyon yöntemiyle mercek cerrahi olarak çıkarılır ve hastaya uygun yapay mercek yerleştirilir. Bu mercekler aynı zamanda astigmatizmayı da düzeltebilir" diye konuştu.  "Glokom sinsi ilerliyor, fark edilmezse körlüğe yol açıyor"  Glokomun göz içi basıncının artmasıyla ortaya çıktığını ve erken dönemde belirti vermediğini belirten Prof. Dr. Tök, hastalığın sinsi seyrine dikkat çekti. Tök, "Bu basınç artışı, göz sinirlerine zarar vererek kalıcı görme kaybına yol açar. Glokomun oluşturduğu hasar geri döndürülemez. Risk 60 yaşından sonra altı kat artar. Tedavide basıncı düşüren damlalar, lazer ve cerrahi seçenekler kullanılır" ifadelerini kullandı.  "Sarı nokta hastalığı merkezi görmeyi tehdit ediyor"  Yaşa bağlı makula dejenerasyonunun gelişmiş ülkelerde 65 yaş üstü bireylerde en yaygın görme kaybı nedeni olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tök, hastalığın kuru ve yaş tip olmak üzere iki şekilde görüldüğünü söyledi. Tök, "Kuru tipte drusen adı verilen birikintiler makula hücrelerini öldürür. Yaş tipte ise makula altında yeni damarlar oluşur ve bu damarlar sızıntı ya da kanamaya yol açar. Kuru tipte lutein ve zeoksantin içeren antioksidan takviyeler kullanılır. Yeni geliştirilen enjeksiyon tedavileri de protokollere girmiştir. Yaş tipte ise anti-VEGF enjeksiyonları uygulanmaktadır" dedi.  "Diyabetik retinopati kontrolsüz şekere bağlı gelişiyor"  Uzun süreli diyabetin gözde ciddi hasarlara neden olduğunu dile getiren Prof. Dr. Tök, "Diyabetik retinopati retina damarlarında sızıntı, kanama ve ödemle başlar, ilerleyen evrelerde damar tıkanıklığı ve retina dekolmanı gibi ciddi sonuçlara yol açabilir. En sık görme kaybı nedeni olan makula ödemi, anti-VEGF enjeksiyonları veya steroid implantlarla tedavi edilir. Gerekli durumlarda retina lazeri ya da vitrektomi ameliyatı uygulanır" şeklinde konuştu. 

'Göremezsin' dediler, Türkiye'de geçirdiği operasyonla Van kedisi gibi gözlere sahip oldu Haber

'Göremezsin' dediler, Türkiye'de geçirdiği operasyonla Van kedisi gibi gözlere sahip oldu

2020’de geçirdiği enfeksiyon nedeniyle sağ gözü görmeyen Libyalı Sabah Darif Mansour Yahya, Türkiye’de gerçekleştirilen kornea nakli ile yeniden aydınlığa kavuştu. Tedavi için gittiği birçok ülkede ‘göremezsin’ yanıtı alan kadın, operasyon sonrası iki farklı göz rengiyle Van kedisi gibi gözlere sahip oldu.   Libyalı Sabah Darif Mansour Yahya(62), gözünde oluşan virüs kaynaklı enfeksiyon nedeniyle yıllar boyunca Belarus, Rusya ve Sırbistan gibi farklı ülkelerde şifa aradı. ‘Artık göremezsin’ diyen doktorların karamsar teşhislerinden sonra son çare olarak geldiği Türkiye’de, Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nden Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Yusuf Yıldırım’ın uyguladığı ve yurtdışından temin edilen kornea nakli sayesinde yıllar sonra yeniden ışığa kavuşmayı başardı.  İlk başta yalnızca bulanık siluetler görebilen Yahya, adım adım netleşen görüşüyle geleceğe daha umutlu bakarken tedavisi süresince gösterilen özen ve yaklaşımın da kendisine moral kaynağı olduğunu dile getirdi. Ayrıca nakil sonrası iki farklı göz rengi oluşan Libyalı kadın, adeta Van kedisini andıran gözlere sahip oldu. Uzmanlar ise göz hastalıklarında tekrarlayan viral enfeksiyonların önemine dikkat çekerek düzenli kontrollerin ve medikal tedaviye devam etmenin kritik olduğunu hatırlatıyor.  "İlk başta hiç görmüyordum ama şu anda görüyorum"  Kornea nakli sonrası görmeye başladığını ve aşama aşama daha iyi hale geleceğini söyleyen Sabah DarifMansour Yahya, "2020 senesinde hastalandım. Gözümde enfeksiyon vardı, virüs girdi. Birçok doktora gittim. Belarus'a, Rusya'ya gittim. Libya'da tedavi aldım. Bazı doktorlar benim için umut olmadığını söyledi. En son Sırbistan'a gittim. Sırbistan'a gittiğimde doktor bana ‘Asla göremezsin, umut yok’ dedi. En son da Türkiye'ye geldim. Buradaki doktorlar çok iyi. Libya Konsolosluğu tarafından Yusuf Hoca'ya yönlendirildim. İlk görüşmemizde bile Yusuf Hoca bana çok fazla umut verdi. Medipol Hastanesi, Türkiye'de ve Libya'da tanınan bir hastane. Direkt olarak Medipol Hastanesi'ne geldim. Şu anda görüyorum ama seviye seviye daha da ilerleyeceğini söyledi bana hoca. Yani ilk başta hiç görmüyordum ama şu anda görüyorum. Başta Yusuf Hoca olmak üzere hastanedeki bütün çalışanlara, hemşirelere çok teşekkür ediyorum" diye konuştu.  "Korneası enfeksiyonlara bağlı olarak bulanık hale gelmişti"  Libyalı kadının korneasının tekrarlayan enfeksiyonlar sonucu bulanıklaştığını dile getiren Prof. Dr. Yusuf Yıldırım, "Hastamız, uzun yıllardır görme azlığı şikayeti olan ve son dönemde de artık görmeyi tamamen kaybetmiş bir hasta olarak bize yönlendirildi. Öncelikle hastamızın medikal kayıtlarını temin ettik ve faydalı olup olamayacağımızı kontrol ettik. Bu görme kaybına bir tedavi uygulayabileceğimizi düşündüğümüz için hastamızı davet ettik. Gözümüzün kornea olarak adlandırılan şeffaf, saydam tabakası ne yazık ki tekrarlayan enfeksiyonlara bağlı olarak opaklaşmış, yani bulanık hale gelmişti. Hastamızın geçmişte, tekrarlayan herpes virüsü enfeksiyonuna bağlı geçirdiği birtakım rahatsızlıkları mevcuttu. Hastamızı değerlendirdikten sonra öncelikle medikal bir tedaviye başladık" ifadelerini kullandı.  "Hastamız için koruyucu bir tedavi planladık ve takiplerine devam edeceğiz"  Viral enfeksiyonların tekrar edebilme ihtimalinden dolayı medikal tedavi ve kontrollerin devam etmesinin önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Yıldırım, "Hastamıza daha önce de farklı merkezlerde, yurt dışında birtakım tedaviler uygulanmıştı. Biz, antiviral koruyucu bir tedavi ile birlikte hastamıza kornea nakli önerdik. Tabii ki bu cerrahi tedaviden sonra birinci günden itibaren hastamızın görmesi gitgide artıyor ve daha da artacak. Ancak bununla birlikte medikal tedavinin devam etmesi, kontrollerin ve takiplerin uygun bir şekilde yapılması oldukça önemli. Çünkü bu viral enfeksiyon tekrar edebilir. Bu nedenle hastamız için koruyucu bir tedavi planladık ve takiplerine devam edeceğiz. Hastamızda korneanın etkilenen ön bölgesi değiştirildi. Biz buna tıbbi olarak derin ön lameller keratoplasti diyoruz. Yani, korneanın sadece ön yarım bölgesinin alındığı bir kornea nakli işlemi gerçekleştirdik" şeklinde konuştu.  "Organ ve doku nakli ile insanların hayata tutunmasını sağlayabiliyoruz"  Organ naklinin öneminden de bahseden Yıldırım, "Bu bağlamda şunu da ifade etmek isterim. Organ ve doku bağışı, organ ve doku nakli sadece ülkemizin değil, tüm dünyanın sorunudur. Organ ve doku bağışının ne kadar önemli olduğunu her zaman insanlara anlatmalıyız, vurgulamalıyız. Çünkü organ ve doku nakli sayesinde birçok insanın yaşam kalitesini artırabiliyor, hayata tutunmasını sağlayabiliyor ve mutlu bir şekilde yaşamasına yardımcı olabiliyoruz" dedi. 

Kozmetik Ürünleri Kullananlar Dikkat! Haber

Kozmetik Ürünleri Kullananlar Dikkat!

 Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Şermin Ünal İpçioğlu, yanlış ve bilinçsiz kozmetik ürün kullanımının göz sağlığı için büyük risk oluşturduğunu kaydetti.  Medicana Bursa Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Şermin İpçioğlu, günlük hayatta makyaj yaparken yanlış ve bilinçsiz kozmetik ürün kullanımının ve makyaj hijyenine dikkat edilmemesinin göz sağlığı için büyük risk oluşturduğunu söyledi. Mağazalarda veya ortak kullanım alanlarındaki deneme ürünlerinin de göz sağlığını tehdit edebileceğini belirten İpçioğlu, "Göz enfeksiyonu geçirmekte olan bir kişiye makyaj malzemenizi verirseniz, gözünüz enfeksiyon kapabilir. Her kozmetik ürünü gibi makyaj malzemelerinin de belirli bir kullanım süresi vardır. Makyaj malzemeleri açıldıktan sonra belli bir süre içinde kullanılmalıdır. Bu süre genel olarak 3 ya da 4 ay olarak kabul edilmekle birlikte, makyaj malzemesinin özelliğine göre süre değişebilir. Kullanım süresi dolan malzeme bitmese bile atılmalıdır çünkü süresinden daha fazla kullanılan makyaj malzemelerinin hemen hemen hepsinde bakteri ürediği kanıtlanmıştır" diye konuştu.  Makyaj malzemelerinde bulunan etkin ve koruyucu maddelerin alerjik bünyesi olan kişilerde göz alerjisine sebep olabileceğini vurgulayan Op. Dr. İpçioğlu, "Alerjik bir bünyeniz varsa ve birden çok kozmetik ürünü aldıysanız, bunları sırayla denemeli ve alerji yapmadığına emin olduğunuz ürünleri kullanmaya devam etmelisiniz. Kirpik diplerinde göz sınırlarını belirgin hale getirmek için eyeliner veya göz kalemi kullanırken, kirpiklerin göze yakın olan iç kısmına değil, dışına sürmeye dikkat etmelisiniz çünkü kirpiklerin göze yakın olan iç kenarlarında gözyaşına katkıda bulunan meibomean yağ bezleri bulunur. Bu bezler, makyaj yapılırken tıkanırsa gözyaşı kalitesizleşir ve gözde batma, yanma, kızarma gibi rahatsızlıklara sebep olabilir. Hatta göz kapağında arpacık gibi enfeksiyonlar gelişebilir. Rimel, kalem, far gibi göz makyajı ürünlerini uygularken, uygulama yönü gözden dışarıya (uzağa) doğru olmalıdır. Böylece ürünleri sürmek için kullandığınız fırça, kalem gibi araçların saydam tabakaya (kornea) batma ihtimali azalır. Makyaj yaparken bir ürün gözünüze batarsa önce bol suyla yıkamalı, gözde rahatsızlık devam ederse göz hekimine danışılmalıdır" ifadelerini kullandı. 

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.