Hava Durumu

#Güçlü

Yeni Marmara Gazetesi - Güçlü haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Güçlü haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

'ÇANAKKALE DESTANI' ULUSLARARASI LİSEDE ANLATILDI Haber

'ÇANAKKALE DESTANI' ULUSLARARASI LİSEDE ANLATILDI

18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitler Günü dolayısıyla Osmangazi Belediyesi tarafından Uluslararası Murad Hüdavendigar Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde Türk Milleti’nin varoluş destanının anlatıldığı bir söyleşi düzenlendi.Osmangazi Belediyesi’nin eğitime kazandırdığı ve 80 ülkeden öğrencinin bir arada eğitim aldığı Uluslararası Murad Hüdavendigar Anadolu İmam Hatip Lisesi, 18 Mart’ta anlamlı bir programa ev sahipliği yaptı. Büyük Destan Çanakkale Zaferi’nin 108. yılı dolayısıyla düzenlenen söyleşide yerli ve yabancı öğrenciler, tarihin akışını değiştiren destansı mücadeleyi detaylarıyla dinleme imkanı buldu. Doç. Dr. Hacer Karabağ Arslan’ın konuşmacı olarak katıldığı söyleşide Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar da öğrencilere 108 yıl önceki kutlu zaferin öneminden bahsetti.Türk Milleti’nin tarihinin kahramanlıklarla dolu olduğunu ifade eden Başkan Dündar, Çanakkale Savaşları’nın da emperyalist güçlerin Osmanlıyı yıllarca kuşatarak adım adım bitirme noktasına getirdiği bir anda Türk Milleti’nin inanılmaz mücadelesinin ortaya çıktığı bir destan olduğunu söyledi. Dündar, 'Çanakkale’de Türk Milleti, ümmet olarak bir araya gelerek emperyalist zihniyete karşı bir mücadele verdi. Büyük bir inançla ümmetin bir arada toplanması, düşmanı Çanakkale’nin soğuk sularına gömdü. Hiç unutmamalıyız ki, o günden bugüne haçlı zihniyeti hiçbir zaman emellerinden vaz geçmedi. O yüzden kendi içimizde ufak meselelerle birbirimize düşmanlık beslemeyeceğiz. Sorunlarımız elbette olabilir ama bir şekilde çözeriz. Vatanımız ve devletimiz için bir bütün olarak kalacağız. 15 Temmuz hain işgal girişiminde de Türk Devleti ve milleti hedef alındı. Yine milletçe, bir ve diri olarak bu saldırıyı da püskürttük. Daima tek yumruk olarak bunlara fırsat vermeyeceğiz. Allah’ın izniyle bu millet ayağa kalkmıştır. Yolumuza devam edeceğiz.' dedi.Dündar: 'Zor günlerde kenetlenmesini bilen bir milletiz'Ülke olarak büyük afetler yaşadığımıza ve zor günlerden geçtiğimize dikkat çeken Başkan Mustafa Dündar, 'Rabbim, tüm vatandaşlarımızın yardımcısı olsun. Bu sıkıntılardan da birçok ders çıkarmamız lazım. Akşam zengin olarak yattık, sabah fakir olarak kalktık. Dün karnımız toktu, bugün bir kuru ekmeğe muhtaç olabiliriz. Ama çok şükür bu zor günlerde de millet ve devlet olarak kenetlenmesini bildik. Oradaki enkazın yeniden ayağa kalkması için herkesin omuz omuza çalıştığına şahit olduk. Allah, devletimize ve milletimize zeval vermesin.' ifadelerini kullandı.Yerli ve yabancı öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği programda Doç. Dr. Hacer Karabağ Arslan da Çanakkale Savaşları’nın Türk ve dünya tarihi açısından önemini, sebep sonuç ilişkisini bazı belge ve fotoğraflarla anlattı.Çanakkale Savaşları’nın 1. Dünya Savaşı’nın bölgesel mücadelelerinden birisi olmakla birlikte, savaşın sonucunu ve Osmanlı Devleti’nin durumunu etkileyen en önemli çarpışmalarının başında yer aldığını anlatan Doç. Dr. Arslan, 'Müttefikler, 18 Mart 1915 günü güçlü armadalarıyla boğaza yüklenmişlerdir. İtilaf donanmasının teknolojik ve silah üstünlüğüne karşılık sadece iki uçakla gerçekleştirilen hava keşif raporlarına bağlı olarak Türk topçusunun gerçekleştirdiği isabetli atışlar ve Nusret’in döktüğü mayınlar 18 Mart’ta işe yaramış, müttefik donanmasının en büyük gemileri batırılmış, Çanakkale geçilememiştir. Çanakkale’yi denizden geçme teşebbüsü başarısız olunca, İtilaf kuvvetleri bu defa amfibi harekâtıyla Gelibolu Yarımadası’na yüklenmiştir. 25 Nisan 1915 şafak vakti başlayan harekât, yarımadada 8,5 ay sürecek kanlı muharebeleri başlatmış, müttefiklerin Ağustos ortalarına kadar süren saldırıları Mehmetçiğin şanlı direnişiyle durdurulmuştur. 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal, Anzakların yaklaşma istikamet ve hareket tarzlarını tespit edip kendi inisiyatifiyle 57. Piyade Alayı ve bir dağ bataryasını Kocaçimentepe ile Conkbayırı istikametinde yürüyüşe geçirip Gelibolu Yarımadası’nın hâkim noktasını elde tutmuştur. Mustafa Kemal Conkbayırı’nda 'Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve komutanlar gelebilir!' emri ile Mehmetçiği cesaretlendirip düşmanı olduğu yerde durdurmuştur.' dedi.'Tarihimizi genç nesillere aktarmalıyız'18 Mart Zaferi’nden sonra karada başlayan muharebelere gençlerin de katıldığına vurgu yapan Arslan, 'Eli kalem tutması gereken bugünkü lise 10. sınıf talebelerine varıncaya kadar binlerce vatan evladının yanında, askerlikle mükellef olmayan birçok kişi de gönüllü olarak muharebelere katılmıştır. Zira Çanakkale’deki kanlı muharebeler, İngiliz tarihçi Aspinal Oglander’in ifadesiyle ‘Türklerin çiçeklerini (yani geleceği olan gençlerini) elinden almıştır’. O gün Çanakkale’de şehit olanların hepsinin tek amacı vardı; Vatanın aziz toprağını talan etmeye gelen düşmanı durdurmak ve geldiği yere geri göndermek. Bugün de millet olarak geleceğe güvenle bakabilmek için tarihimizi gelecek nesillere en doğru bir şekilde öğretmek gerekir. Bu sebeple de tarihimizin önemli bir dönüm noktası olan Çanakkale Savaşları bütün yönleriyle bilinmeli ve genç nesillere öğretilmelidir.' diye konuştu.Doç. Dr. Hacer Karabağ Arslan söyleşide Türk savunma sistemi, kara çıkarmaları, 29 Ekim 1915 Tasvir-i Efkar Gazetesi gibi görselleri de katılımcılara sundu.

BURSA TİCARET BORSASI ÜYELERİ, UR GE PROJESİ İLE DÜNYAYA AÇILIYOR Haber

BURSA TİCARET BORSASI ÜYELERİ, UR GE PROJESİ İLE DÜNYAYA AÇILIYOR

Bursa Ticaret Borsası tarafından Ticaret Bakanlığı desteğiyle hayata geçirilen Gıda UR-GE Projesi bilgilendirme toplantısında konuşan Bursa TB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İbrahim Özhan, proje ile firmaların ihracat kapasitelerini artırarak, Bursa’nın küresel gıda pazarından daha fazla pay almasını sağlamayı hedeflediklerini söyledi.Bursa Ticaret Borsası (Bursa TB), üyelerinin ticari hayatlarına katkı sağlayacak projeler üretmeyi sürdürüyor. Gıda sektöründe faaliyet gösteren firmaların uluslararası pazarlarda rekabet gücünü ve ihracatını arttırmak amacıyla hayata geçirilen ve Ticaret Bakanlığı’nca desteklenen Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi (UR-GE) Projesi bilgilendirme toplantısı, Bursa Ticaret Borsası Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Toplantıya Bursa TB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcıları İbrahim Özhan ile İsmail Aslım, Meclis Başkan Yardımcısı Hasan Çetin, Yönetim Kurulu ve Meclis Üyeleri ile üye firma temsilcileri katıldı.Türkiye gıda sektöründe bölgesel üsToplantının açılışında konuşan Bursa TB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İbrahim Özhan, Türkiye’nin gıda ürünlerinin üretimi, işlenmesi ve ihracatı konusunda bölgesel bir üs konumunda olduğunu söyledi. Gıda ve içecek sektörünün 22,7 milyar dolar ihracat, 18,6 milyar dolar ithalat ile 4,1 milyar dolar dış ticaret fazlası veren bir sektör olduğunu dile getiren İbrahim Özhan, 'Artık günümüzde ülkeler iklim, ürün çeşitliliği, genetik zenginlik gibi sahip oldukları avantajlarını, ekonomik ve milli değer haline getirme çabasında. Bu nedenle gıda sanayinin rekabet gücünün artırılması ve yapısal değişimlerinin hızlandırılması çok önemli. Tarım ve gıda sanayinin entegrasyonun yaygınlaştırılması, hammadde üretimini artırıcı ve çeşitlendirici faaliyetlerin geliştirilmesi, KOBİ’lerimizin etkinliklerinin artırılması, gıda sektörünün bütün dallarında teknolojik yenilenme ve kalite sistemlerinin etkin bir şekilde kullanılması son derece elzemdir' diye konuştu.'Üyelerimizin ihracat kapasitelerini artırmayı hedefliyoruz'Bursa’nın sanayi ve tarım kenti olduğunun altını çizen İbrahim Özhan, Gıda UR-GE Projesi ile gıda sektöründe faaliyet gösteren firmaları çok daha güçlü bir konuma getirmeyi hedeflediklerini vurguladı. Özhan, 'Türkiye tarım ihracatından ancak yüzde 4 civarında pay alabilen, fakat bunun çok daha fazlasını yapabilecek potansiyele sahip şehrimizde, üyelerimizin uluslararası pazarlardaki rekabet gücünü artırmak amacıyla başlattığımız 'Gıda UR-GE' projemizle KOBİ’lerimizi hem kurumsal anlamda hem de yapısal olarak geliştirmeyi ve onların ihracat kapasitelerini artırmayı hedefliyoruz. Odağına büyümeyi, yenilenmeyi, ihracatı, rekabeti koyan bu anlamlı iş birliğinin, çok güzel neticeleri olacağı kanaatindeyim' dedi.'Hedef firmaları uluslararası pazarlara taşımak'Açılış konuşmasının ardından Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi (UR-GE) Projesi’ne ilişkin sunum yapan İnova Akademi Uzmanı Varol Ünel, UR-GE Projesi’nin ana amacının kümelenme içinde yer alan firmaların uluslararası pazarlara açılmasını sağlamak ve bu yöndeki girişimlerini desteklemek olduğunu dile getirdi. Ünel, iş birliği kuruluşun Ticaret Bakanlığı’na proje başvurusu yaptıktan sonra küme firmalarının yol haritasını belirleyerek, eğitim, danışmanlık ve hedef pazarlara yönelik pazarlama faaliyetleri gerçekleştirildiğini kaydetti.Ticaret Bakanlığı’ndan UR-GE projelerine yüzde 75 destekUR-GE programlarına yalnızca sermaye şirketlerinin katılabileceğini vurgulayan Varol Ünel, proje çerçevesinde verilen desteklerden bahsetti. Ünel, işbirliği kuruluşlarının önderliğinde, ihtiyaç analizi, eğitim, danışmanlık ve istihdam desteği, yurt dışı pazarlama ve ticaret heyetleri ile alım heyetleri gibi ihracata yönelik eylem ve faaliyetlerin Ticaret Bakanlığı tarafından yüzde 75 oranında desteklendiğini kaydederek, 'Ayrıca 36 ay süren ve başarılı bulunması halinde 2 yıl daha uzatılabilen UR-GE programı çerçevesinde düzenlenen yurt dışı pazarlama ve küme tanıtım faaliyetleri ile alım heyeti organizasyonlarının destek miktarlarının program başına 2 milyon 500 bin lirayı bulurken, sanal yurt dışı faaliyetleri ise 800 bin liraya kadar desteklenmektedir. Bunun yanı sıra Ticaret Bakanlığı tarafından azami 10 programa kadar destek sağlanmaktır' diye konuştu.Bursa Ticaret Borsası tarafından başlatılan Gıda UR-GE Projesi başvuruları 17 Mart 2023 Cuma gününe kadar devam ediyor.

SÜPER GRİP ÇOCUKLARI ESİR ALDI Haber

SÜPER GRİP ÇOCUKLARI ESİR ALDI

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Bekir Çakmak, süper gribin 200’den fazla farklı virüsün neden olduğu bir hastalık olduğunu belirterek, 'Bu yeni salgına yakalanan çocuk ve yetişkinler, ancak birkaç haftada iyileşebiliyor ve hastalık süreci ise ağır seyrediyor' dedi.Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Bekir Çakmak, Covid-19 pandemisinin hafiflediği, vaka sayılarının azaldığı, okullarda yüz yüze eğitimin yeniden başladığı bu yeni dönemle birlikte solunum yolu virüslerinin etkileri yeniden ve daha güçlü bir şekilde ortaya çıktığını bildirdi. Dünya çapında, polikliniklerin süper grip vakaları ile dolup taştığını aktaran Çakır, süper grip olarak tanımlanan bu yeni salgına yakalanan çocuk ve yetişkinler, ancak birkaç haftada iyileşebildiğini ve hastalık sürecinin ağır seyrettiğini kaydetti.Bekir Çakmak, 'Süper grip, 200’den fazla farklı virüsün neden olduğu bir hastalıktır. Yaklaşık 3 yıldır tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemisiyle birlikte, maske kullanımının yaygınlaşması, grip vakalarının son üç yılda azalmasına sebep olmuştu. Bu süre zarfında, grip virüsleri kendini geliştirme, yenileme, güçlendirme fırsatı yakaladı. Pandeminin hafiflediği, vaka sayılarının azaldığı, bu yeni dönemle birlikte, maske kullanımı da azaldı. Maske kullanımının azalması, grip virüslerinin yeniden konakçı bulması demek. Pandemi süresince güçlenen virüslerin neden olduğu hastalıklar daha ağır seyrediyor, 'süper grip' çocuklarımızın peşini bırakmıyor. Havaların soğuması ile birlikte, soğuk algınlığı ile başlayan mevsimsel grip (influenza), tam iyileştim derken domuz gribine dönüşüyor. Domuz gribi bitti derken Covid-19.. Özellikle solunum yolu enfeksiyonlarına neden olan yaygın, bulaşıcı bir virüs olan RSV de özellikle çocuklarda çok sık görülüyor ' diye konuştu.'Süper gribe karşı propolis takviyesi'Propolisin virüslere karşı doğal bir koruyucu olduğunun altını çizen BEE’O Propolis Genel Müdürü Gıda Yüksek Mühendisi Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı, propolisin virüsler üzerine etkileri ile ilgili bilimsel çalışmaları aktardı.2021 yılında, Tahran’da yapılan randomize klinik bilimsel bir çalışmada, Covid -19 hastalarında propolis içeren karışımın etkilerinin değerlendirildiğini anlatan Samancı, 'Bilimsel çalışma, 18-75 yaşları arasındaki Covid -19 şüphesi olan 50 kişi üzerinde gerçekleştirilmiştir. Katılımcılar, her grupta 25 kişi olmak üzere rastgele iki gruba ayrılmıştır. Deney grubundaki katılımcılara, 450 mg propolis içeren 10 ml şurup, 6 gün boyunca ve günde üç kez olmak üzere verilmiştir. Kontrol grubunda yer alan katılımcılar ise hiç propolis almamıştır. Bilimsel çalışmada, Covid -19’un kuru öksürük, nefes darlığı, boğaz ağrısı, göğüs ağrısı, ateş, baş dönmesi, baş ağrısı, karın ağrısı ve ishal gibi klinik semptomlarının, propolis içeren şurup verilen grupta, hiç propolis almayan gruba göre azaldığı görülmüştür' ifadelerini kullandı.'Propolis takviyesi yapılabilir'Literatürdeki güncel makalelerden özet bilgiler aktarmaya devam eden Dr. Samancı sözlerine şöyle devam etti: '2021 yılında İtalya’da yapılan tek merkezli, randomize, çift kör, plasebo kontrollü bir klinik çalışmada, propolis ekstraktının hafif üst solunum yolu enfeksiyonu üzerine etkileri incelenmiştir. 8 hafta süren bu çalışma, hafif üst solunum yolu enfeksiyonu algılayan 122 sağlıklı yetişkin üzerinde yürütülmüştür. Katılımcılar 2 gruba ayrılmıştır. Deney grubunda yer alan 58 kişiye toplam polifenol içeriği 15 mg/ml olan propolis oral sprey, beş gün boyunca günde üç kez 2-4 puff (12-24 mg polifenol/güne karşılık gelir) olmak üzere uygulanmıştır. Kontrol grubunda yer alan 64 kişi ise hiç propolis almamıştır. 3. günde, deney grubundaki propolis alan katılımcıların yüzde 83’ünde semptomlarda gerileme görülürken, kontrol grubundaki hiç propolis almayan katılımcıların yüzde 72’sinde en az bir semptom kalmıştır. Sonuç olarak; hem bakteriyel hem de viral kaynaklı hafif üst solunum yolu enfeksiyonlarında, farmakolojik tedavi kullanmadan hastalık süresini kısaltmak ve semptomları azaltmak için propolis takviyesi kullanılabilir.''Bağışıklık sistemi güçlü olmalı'Dr. Elif Pınar Çakır ise pandemi sürecinde de görüldüğü gibi bağışıklık sistemini güçlü tutmanın her mevsim önemli olduğunu kaydetti.Küçük yaşlardan itibaren çocukların yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığını kazanmasının sağlanması gerektiğinin altını çizen Çakır ' Erken yaşlardan itibaren, vitamin ve mineraller bakımından zengin taze sebze ve meyve tüketimi ve çeşitliliği, daha güçlü bir bağışıklık sistemi demek. Taze meyve ve sebzelerin yanında probiyotik gıdalara soframızda yer açmak çok önemlidir. Araştırmalar probiyotik içerikli gıdaların bağışıklık sistemimiz için faydalı olduğunu göstermektedir. Probiyotik besin tüketimiyle birlikte bağırsaktaki yararlı bakterilerin çoğalması, zararlıların yerleşmesini önler. Bu nedenle bağışıklık sistemimizi güçlendirmek ve bağırsak sağlığımız için kefir ve Anadolu arı ekmeği gibi doğal probiyotik gıdaların tüketimi faydalı olacaktır. Güçlü bir bağışıklık için atacağımız en önemli adımlardan bir tanesi de bol su tüketmektir. Doğal bir gıda takviyesi olan propolisin değeri de özellikle pandemi döneminde anlaşıldı. Özellikle Anadolu propolisi 15 farklı fenolik ve flavonoid içerdiği için diğer propolislere kıyasla en az 3 kat daha yüksek antioksidan etki gösterir. Yapılan bilimsel çalışmalarda, propolisin virüsler üzerinde etkili olduğu saptanmıştır. Saf Anadolu propolisi içeren bir özütten çocukların her gün en az 10 damla, 11 yaş ve üzeri yetişkinlerin ise her gün en az 20 damla süt, su, meyve suyu, bal, pekmez, yoğurt gibi gıdalarla birlikte tüketmesi önerilir' ifadelerine yer verdi.

ADÜ’DE ’DEPREM SONRASI EĞİTİM SÜRECİNDE PSİKOSOSYAL ÖNERİLER’ BAŞLIKLI WEB KONFERANS DÜZENLENDİ Haber

ADÜ’DE ’DEPREM SONRASI EĞİTİM SÜRECİNDE PSİKOSOSYAL ÖNERİLER’ BAŞLIKLI WEB KONFERANS DÜZENLENDİ

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) öğretim üyelerine yönelik olarak Psikolojik Danışma ve Rehberlik Uygulama ve Araştırma Merkezi (PDRM) tarafından düzenlenen ’Deprem Sonrası Eğitim Sürecinde Psiko-Sosyal Öneriler’ başlıklı web tabanlı konferans gerçekleştirildi.ADÜ Rektörü Prof. Dr. Osman Selçuk Aldemir’in açılış konuşmasını yaptığı çevrimiçi konferansta, ADÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cumali Öksüz moderatör olarak yer alırken, ADÜ PDRM Müdürü Prof. Dr. Yaşar Kuzucu ve Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Tolga Köskün web konferansa konuşmacı olarak katıldı.Yüzyılın en büyük felaketini, deprem gerçeğiyle yüzleşerek yaşadığımızı belirten ADÜ Rektörü Prof. Dr. Osman Selçuk Aldemir, 'Önce devletimizin tüm birimleri, sonra bölgede yaşayan vatandaşlarımız ve tüm ülke müthiş bir seferberlik başlatarak yaraları sarmak için tek yürek oldu. Bu büyük felaket hiç şüphe yok ki hepimizin duygu durumunda büyük bir olumsuz etki oluşturdu. Ancak net bir şekilde ifade etmeliyim ki, ülke olarak hepimiz halen duygusal olarak o enkazın altındayız. Vatandaşlarımızın yaşadığı her acı ülke olarak hepimize aynı şekilde sirayet etmektedir' dedi.ADÜ Rektörü Prof. Dr. Osman Selçuk Aldemir, 'Yakın zamanda büyük bir acıyla idrak ettiğimiz ve dünyada eşi benzeri olmayan bir acıyı millet olarak yaşadık; öncelikle burada vefat eden vatandaşlarımıza yüce Allah’tan rahmet, yaralı kurtulan vatandaşlarımıza acil şifalar ve geri kalan tüm yakınlarına da sabır, metanet ve dayanma gücü diliyorum' ifadeleri ile konuşmasını sonlandırdı.Eğitimleri sürecinde öğrencilerle birebir iletişimde olacak akademisyenleri afet sonrası yapılabilecek psiko-sosyal çalışmalar hakkında bilgilendirmek ve öğrencilere destek olmak amacıyla düzenlenen web konferansta, ADÜ Rektörü Prof. Dr. Osman Selçuk Aldemir şehir dışında olduğu için seminerin moderatörlüğünü Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Cumali Öksüz’e devretti.’Travma nedir, etkileri nelerdir?’ konu başlıklarına değinen ADÜ PDRM Müdürü Prof. Dr. Yaşar Kuzucu, afetin sadece birebir bu durumu yaşayanları değil, toplumun genelini etkilediğini belirtti. Afetin evrelerinin alt başlıklarına değinen Prof. Dr. Kuzucu, bu evrelerin, ’darbe evresi, kahramanlık evresi, balayı evresi, hayal kırıklığı evresi ve yeniden yapılanma evresi’ olduğunu söyledi. Kuzucu, son olarak deprem sonrası eğitim için SWOT Analizi çıkararak güçlü yanlarımız, zayıf yanlarımız, fırsatlarımız ve risklerimizin neler olduğuna değindi.Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Tolga Köskün, ’travmatik bir yaşantı karşısında nasıl tepki veririz?’, ’kimlere daha fazla odaklanabiliriz?’, ’psikolojik ilk yardım’, ’izle, dinle, bağ kur’, ’kayıp ve yas tepkileri’, ’uzamış yas nedir?’, ’neler yapmamalıyız?’, ’neleri söylememeliyiz?’, ’neler yapılabilir?’ gibi konu başlıklarından yola çıkarak açıklamalarda bulundu.Deprem sonrası yaşanılan psikolojik sorunlara değinen ADÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cumali Öksüz, konuşmacılara yöneltilen soruların cevaplandırılmasının ardından webinarı sonlandırdı.

İSVEÇ VE HOLLANDA’DAKİ KUR’AN I KERİM SALDIRILARINA BURSA’DAN TEPKİ Haber

İSVEÇ VE HOLLANDA’DAKİ KUR’AN I KERİM SALDIRILARINA BURSA’DAN TEPKİ

Bursa’da sivil toplum kuruluşu temsilcileri, İsveç ve Hollanda’da Kur’an-ı Kerim yakılmasını protesto etmek için bir araya geldi.Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği önünde ve Hollanda’nın Lahey şehrinde Kur’an-ı Kerim yakılmasını protesto etmek için toplanan sivil toplum kuruluşları temsilcileri, basın açıklaması yaptı. Orhangazi Parkı’nda yapılan basın açıklamasına AK Parti Bursa Milletvekili Osman Mesten de katıldı.Basın açıklamasında konuşan AK Parti Bursa Milletvekili Osman Mesten, 'Batı medeniyetinden bizi üzen eylemler devam ediyor. Tarih boyunca böylelerdi, İslam’ın, hakikatin düşmanıydılar. Ama milletimizin Kur’an’a ve İslam’a bağlılığı kıyamete kadar devam edecek' dedi.Basın açıklaması yapan Burhan Sayılgan, 'Kur’an-ı Kerim; tüm insanlar için kıyamete kadar hükmü asla değişmeyecek, ilelebet varlığı devam edecek, bütün zaman ve mekânlarda bir kurtuluş, hidayet rehberi, hayatın tüm alanlarına hitap eden kutsal, ilahi bir rehberdir. Allah’a imanın temel şartlarından biri de Kur’an-ı Kerim’e iman etmektir. İsveç Stockholm ve Hollanda’nın Lahey şehrinde bir kafir, bir faşist, Kur’an-ı Kerim’i hedef alan alçakça bir saldırı gerçekleştirdi. İsveç ve Hollanda devlet yetkililerinin izniyle gerçekleştirdiği Kur’an-ı Kerim’i yakma eylemi en başta Allah’a, İslam dinine ve tüm Müslümanlara ve hatta bütün insanlığa yönelik alçakça bir nefret eylemidir. Avrupa’da, özellikle son yıllarda planlanmış bir şekilde Müslümanların dinine, kutsallarına ve değerlerine karşı düşmanlık ve nefret eylemleri her geçen gün yaygınlaşıyor. Farklı ülkelerde bir sapkın, kafir, faşist çıkıyor Kur’an-ı Kerim’deki bazı ayetlerin değiştirilmesi gerektiğini söylüyor, başka bir kafir, sapkın, faşist çıkıyor Kur’an-ı Kerim’i yakıyor; başka bir sapkın, faşist çıkıyor İslam dinini ve Müslümanları terör kaynağı olarak gösteriyor. Avrupa’da İslam’a ve Müslümanlara karşı devletlerin desteğiyle yaygınlaşan bu düşmanlık ve nefret eylemleri tüm insanlığın huzur ve barışını yok etmektedir.İslam dinini ve Müslümanları hedef alan, değerlerimize hakaret eden, Müslümanların yaşamını tehdit eden bu provokatif, alçakça eylemlere ifade özgürlüğü adı altında izin verilmesini hiçbir şekilde kabul etmiyoruz, kabul etmeyeceğiz ve en güçlü şekilde lanetliyoruz. Çünkü bu bir nefret suçudur. Avrupa kendi tarihinin karanlık dönemlerine dönüyor. Avrupa’da Haçlı zihniyeti yeniden ortaya çıkarılmaya çalışılıyor. Bu faşizan nefret suçunu kimse özgürlük ve hoşgörü diye savunamaz. Avrupa bu karanlık gidişe dur demek zorunda. Böyle bir eylemin tesadüfi olmadığının farkındayız. Bu eylemler Türkiye’nin küresel bir güç oluşuna karşı planlanmış provokatif planlı bir eylemdir. Bu eylemler dinen ve ahlaken çöken, bütün değerlerini yitirmiş Avrupa’nın dünyada İslamiyet’in yüceliğine karşı yapılan şuurlu bir saldırıdır. Avrupa Kur’an-ı Kerim’i yakarak Müslümanlığa veya Müslümanlara zarar verebileceğini mi zannediyor? Bu eylemler, tüm insanlığın huzurunu ve dünya barışını tehdit etmektedir.Bütün dünyaya buradan sesleniyoruz, unutulmamalıdır ki, Allah’a yemin olsun ki, bu alçakça eylemler, bu nefret suçu ve tahrikler, Allah’ın nurunu asla söndüremeyecektir. İslam dini ve Kur’an-ı Kerim her geçen gün insanlığa ümit, huzur ve barışı sağlayacak yüce bir rehber olarak dünyanın dört bir köşesine ulaşacaktır. İslam dini ve Kur’an-ı Kerim kıyamete kadar ilelebet var olacaktır. Bu alçakça eylemleri gerçekleştirenler ve destek verenler bu dünyada ve ahirette rezil ve zelil olacaktır. Ümmet olarak kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’e yapılan ve yapılabilecek olan tüm saygısızlık ve saldırganlığa; dünyanın her yerinde ve her platformda, her daim tepkimizi gösterecek ve menfur eylemlere karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Son olarak, tüm ülkeleri ve uluslararası kuruluşları, İslam düşmanlığını yaygınlaştıran bu alçakça eylemlere ve Müslümanlara karşı işlenen bu suçlara karşı durmaya, dayanışma halinde müşahhas tedbirler almaya çağırıyoruz' şeklinde konuştu.

GÜRKAN: 'BURSA GÜCÜNÜ BİR KEZ DAHA GÖSTERDİ' Haber

GÜRKAN: 'BURSA GÜCÜNÜ BİR KEZ DAHA GÖSTERDİ'

AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan, ilçe başkanları ile toplantıda biraraya geldi. Tüm saha çalışmalarında olduğu gibi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Bursa programı öncesinde de çalışmaları ile organizasyona güç veren ilçe teşkilatlarına teşekkür eden Başkan Gürkan, 'Bursa’nın gücünü ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a olan sevgisini bir kez daha gösterdik' dedi.Davut Gürkan, geçtiğimiz hafta sonu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımı ile gerçekleştirilen toplu açılış töreninde alanı adeta sevgi seline çeviren Bursalı Hemşehrilerinin yanı sıra Ankara’dan üst düzey katılımlar ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin yoğun ilgilerine dikkat çekti.Başkan Gürkan, Bursa’nın tüm potansiyelleri ile Türkiye çapındaki önemi ve farkını bir kez daha gösterdiğine vurgu yaparak, Bursa Halkı ile birlikte sivil toplum örgütlerinin yoğun ilgisinin, Bursa’nın her kesimini kapsayan, dokunan siyaset ve hizmet anlayışlarının en güzel göstergesi olduğunun altını çizdi.Gürkan, 'Bursamız ve Bursalı Hemşehrilerimiz yalnızca Bursamızın değil ülkemizin güçlü geleceği için çok kıymetli. Türkiye Yüzyılı’na hazır olduğumuzu ülke geneline ve dünyaya bir kez daha gösterdik. Bu güzel manzara Bursamıza yakışır hizmetler ve projeler olarak geri dönecek, Bursamız her dönemde olduğu gibi güçlü Türkiye’nin teminatı olacaktır' dedi.Davut Gürkan, kuruluşundan bu yana AK Parti teşkilatlarına hizmet veren her kademeden dava büyükleri ve arkadaşları, Cumhur İttifakı ortağı Milliyetçi Hareket Partisi il ve ilçe yöneticileri, şehrin kültürel zenginliğine değer katan çeşitli yörelerden hemşehri dernekleri temsilcileri, iş dünyası ve esnaf odaları temsilcileri, çeşitli sendikaların yöneticileri, Şehit, Gazi dernekleri, çeşitli muhtar dernekleri, genç, kadın dernekleri ve gönüllü kuruluşların temsilcilerinin de katıldığını belirtti.Gürkan, mitinge aynı zamanda 8 bakan, 10 Genel Başkan Yardımcısı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı, AK Parti Grup Başkanı, iki grup başkan yardımcısı, kadın ve gençlik kolları genel başkanları düzeyindeki katılımlarla Ankara’nın Bursa’ya verdiği değerin ortaya konduğunu ifade ederek şunları söyledi:Bu duygu ve düşüncelerle teşrifleri ile şeref veren Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere Cumhurbaşkanımız Yardımcım Fuat Oktay’a, Genel Başkan Vekilimiz Hayati Yazıcı’ya, Grup Başkanımız İsmet Yılmaz ve grup başkan vekillerimiz Özlem Zengin ve Muhammet Emin Akbaşoğlu’na,Kadın Kolları Genel Başkanımız Ayşe Keşir’e, Gençlik Kolları Genel Başkanımız Eyyüp Kadir İnan’a, teşekkür ediyorum.Aynı zamanda her zaman yanımızda olan Genel Başkan Yardımcılarımız başta Erkan Kandemir ve Efkan Ala olmak üzereErkan Kandemir, Fatih Şahin, Hamza Dağ, Ömer İleri, Ömer çelik, Mahir Ünal, Belgin Uygur, Vedat Demiröz başkanlarımıza teşekkür ediyorum.Yine katılımları ile onurlandıran Adalet Bakanımız Bekir Bozdağ’a, Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız Adil Karasimailoğlu’na, Hazine ve Maliye Bakanımız Nureddin Nebati’ye, Çevre ve Şehircilik Bakanımız Murat Kurum’a, Milli Eğitim Bakanımız Mahmut Özer’e, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Derya Yanık’a, Gençlik ve Spor Bakanımız Mehmet Kasapoğlu’na, tüm sivil toplum örgütü temsilcilerimize ve Bursalı Hemşehrilerimize teşekkür ediyorum.'

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.