Hava Durumu

#Gündem

Yeni Marmara Gazetesi - Gündem haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gündem haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Çanakkale'deki Savaşın Acımasız Yüzü: 'Topuk Patlatanlar' Haber

Çanakkale'deki Savaşın Acımasız Yüzü: 'Topuk Patlatanlar'

Çanakkale Savaşları sırasında İngiliz ve Fransızlar tarafından Osmanlı askerlerinin cepheye ulaşacakları yollara havadan atılan ve savaş hilesi olarak nitelendirilen 3 ayaklı sivri uçlu topuk patlatanlar, savaşın acımasızlığını gözler önüne seriyor.  Eceabat ilçesine bağlı Kilitbahir köyündeki Namazgah tabyasında 109 yıl önceki Çanakkale Savaşları sırasında İtilaf Devletleri'nin savaş uçaklarından atılan 'topuk kıran' denilen 3 tarafı sivri yıldız çiviler, görenlere savaşın dehşetini bir kez daha hatırlattı. Tarihin en kanlı savaşlarından birisi olan Çanakkale Savaşları'nda, İngiliz ve Fransızların Türk askerinin üzerine attıkları 3 ayaklı sivri çiviler seneler sonra bile görenleri dehşete düşürüyor. Yere düştüğünde her zaman sivri tarafı üstte kalan topuk kıran çiviler, harp meydanında binlerce Türk askerine zarar vermiş.  Üç tarafı sivri, uçları balık oltasına benzer bir şekilde imal edilen bu çiviler, yere nasıl düşerse düşsün sivri tarafı hep üstte kalıyor. Türk askerinin yürüyüş yollarına atılan bu çiviler, gece karanlığında fark edilmediğinden, askere büyük zayiat verdirdi. Ayakkabıdan kolayca geçen bu çiviler, askerlerin topuk kemiklerini kırarak yaraladı. Savaş sırasında ameliyatsız çıkarılması imkansız olan bu çiviler kangrene de sebebiyet verdi.  Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) İnsani ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Mithat Atabay, Çanakkale Savaşları başladığı zaman uçaklardan üç ayaklı sivri topuk kıranların atıldığını söyledi. Bu topuk kıranların savaşta önemli bir rol üstlendiğini de ifade eden Öğretim Üyesi Dr. Mithat Atabay, "Bu topuk kıranların uçları sivriydi ve yere düştükleri zaman hiçbir şekilde yan yatmıyorlardı. Mutlaka bir tanesinin bir ayağı üste geliyordu. Özellikle askerlerin gece yürüyüşlerinde yeri görmemeleri sebebiyle bu topuk kıranlar ayaklarına batıyor ve topuk kemiklerinin kırılması nedeniyle askerler savaş dışı kalıyordu. Özellikle İngilizlerin, buna çok büyük önem verdikleri görülmektedir. Yapılan topuk kıran operasyonlarında uçaklar vasıtasıyla özellikle sevk hatlarına atılarak pek çok Osmanlı askerinin ayaklarının topuklarından bu şekilde zayi olmasına sebebiyet verdiği ve pek çok askerimiz de o yüzden askerlik hizmetinden ayrılmak durumunda kaldı. Ayrıca bu topuk kıranlar özellikle atlar ve develere de zarar vermiştir. Çünkü onlarla da sevk yapılırken hayvanlar bunları görmedikleri zaman üzerlerine basıyorlardı ve bu çerçevede hayvan zayiatına da sebebiyet veriyordu. Çanakkale Savaşları'ndan bunca yıl geçmesine rağmen bu topuk kıranlar bütün askeri müzelerde ve savaş müzelerinde kendini göstermektedir. O nedenle bunlar da gerçekten Türk askerine büyük zayiat verdiren obje olarak karşımıza durmaktadır. Tabii ki her yolu kullanarak bu şekilde karşı tarafa alt etmeyi denemişlerdir" dedi. 

L’Oréal Türkiye, Sürdürülebilir Geleceğe Yönelik Çalışmalarına Devam Ediyor Haber

L’Oréal Türkiye, Sürdürülebilir Geleceğe Yönelik Çalışmalarına Devam Ediyor

L’Oréal Türkiye, yıllardır yürüttüğü “Gelecek için L’Oréal” Sürdürülebilirlik Programı ile dünyanın sınırlı kaynaklarına ve toplumların içinde bulunduğu koşullara saygılı bir biçimde hareket ediyor. 2030’a kadar tamamlayacakları taahhütlerini daha kısa zamanda hayata geçirmek için çalışan şirket, 22 Nisan Dünya Günü’nü kutlarken, sektöre sürdürülebilirlik alanında örnek teşkil edecek uygulamalara hayat veriyor.  Sürdürülebilir bir gelecek için farkındalığı güçlendirmek ve gelecek nesillere daha sürdürülebilir bir dünya bırakmak hedefiyle çalışmalarını sürdüren L’Oréal Türkiye, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerindeki 17 maddenin 16’sını kapsayan sürdürülebilirlik hedefleri ve girişimleri ile dikkat çekiyor. 22 Nisan Dünya Günü’nde L’Oréal Türkiye, dünyanın sınırlarına saygılı bir biçimde, sürdürülebilir yöntemlerin artmasını ve dünyanın karşı karşıya kaldığı çevresel tehditlere dikkat çekmek hedefiyle güzelliği ve sürdürülebilirliği daha kapsayıcı ve sorumlu bir hale getirmek için yatırımlarına devam ediyor.  Su kaynaklarının daha verimli kullanılması için “Su Dostu Fabrika” ve “Gjosa Su Tasarrufu Sağlayan Su Başlığı” projelerini hayata geçirdi  Su kaynaklarının verimli bir şekilde kullanılması ve su tüketiminin azaltılması için farklı ve inovatif uygulamalara yatırım yapan şirket, bu hedef doğrultusunda İstanbul Üretim Tesisi’ni ‘suyu geri dönüştüren su dostu fabrika’ ya dönüştürerek, endüstriyel süreçlerde kullanılan suyun yüzde 100’ünü geri dönüştürüyor ve yılda 10 milyon litre su tasarrufu sağlanmasını sağlıyor.  Şirket, Gjosa ile geliştirdiği “Su tasarrufu sağlayan” duş başlığı ile kuaför salonlarında yüzde 69’a varan su tasarrufuna olanak sağlıyor. Gjosa duş başlığının 2023 yılından bu yana, Avrupa ve Orta Doğu'da 10.000'den fazla profesyonel kuaför salonunda kullanılması ile 182 milyon litre bir başka deyişle 72 Olimpik yüzme havuzuna eşdeğer su tasarrufu sağlandı. Önümüzdeki yıllarda bu inovasyonun dünya çapında 200 binden fazla salonda sunulmasını hedefleyen L’Oréal, su tasarrufu sağlayarak çevreye katkı sağlarken iş ortaklarının suyu daha verimli kullanması konusunda fark oluşturuyor.  L’Oréal Türkiye, hayata geçirdiği tüm projelerde sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için çözümler geliştiriyor  ‘Gelecek İçin L’Oréal’ sürdürülebilirlik taahhütleri kapsamında tüm faaliyetlerini çevresel etkileri iyileştirmeye ve bu yönde yeni düzenlemeler geliştirmeye adayan L’Oréal Türkiye, sürdürülebilirlik konusunda her fırsatı değerlendirebilmek adına tüm tanzim teşhir malzemelerini ‘eko-dizayn’ üretiyor. Bu eko-dizayn tasarımlar ile imalatı, kullanımı ve imha edilmesi gibi süreçlerden kaynaklanan olumsuz çevresel etkileri en aza indirmeyi amaçlıyor.  Hedeflerine ulaşmak için somut adımlar atmaya devam eden şirket, 2021 yılından itibaren e-ticaret ve B2B gönderimlerinde dolgu ve koruma malzemelerinin, koli ve güvenlik bantların tamamında plastik kullanmıyor.  Sürdürülebilirlik taahhütleri kapsamında atık faaliyetlerini iyileştirmeyi, yeni düzenlemeler geliştirmeyi hedefleyen L’Oréal Türkiye, artık kullanılmayan ürün teşhir ünitelerini ileri dönüştürerek kitaplık, dolap ve masaya olarak tekrar değerlendiriyor. Proje kapsamında 304 duvar ünitesini geri dönüştüren şirket, 36 okul için kitaplık, anaokulları için dolap, kedi evleri ve yönlendirme tabelaları üretti.  Start up’larla iş birliğini önemseyen şirket, yenilikçi bakış açısıyla sürdürülebilirliğe dikkat çekiyor  Start up’larla iş birliği yapan L’Oréal Grup, sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için çözümler geliştiriyor. L'Oréal Grup, Carbiosstart-upı ile enzimatik teknolojisi kullanılarak geliştirilmiş sayısız kez geri dönüştürülebilen plastik şişeyi hayata geçirerek plastik atıkla mücadelede önemli bir çözüm sunuyor. Bu yeni enzimatik teknolojisi ile şeffaf, renkli, opak ve çok katmanlı her türlü PET’in geri dönüştürülmesi sağlanarak geri dönüşüm için büyük kazanç sağlanıyor.  Dünyanın en büyük çevresel raporlama platformu olan Carbon Disclosure Project (CDP) tarafından bu yıl 8. kez üst üste “iklim değişikliğiyle mücadele”, “ormanları koruma” ve “su güvenliğini sağlama” temalarının tamamından A notu alan L’Oréal Grup, bu yıl da 21 bin şirket arasından, tüm temalarda A notu alan 10 şirketten biri olma başarısını yakaladı.  Sosyal ve çevresel sorunların iyileştirilmesi için 200 Milyon euro'dan fazla fon  Sosyal ve çevresel sorunların iyileştirilmesi için 200 Milyon euro'dan fazla fon ayıran L’Oréal Grup, bu fonun 50 Milyon euro’luk kısmını 1 milyonluk canlı türünün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu göz önünde bulundurarak ormanlar, denizler ve sulak alanlar da dahil olmak üzere kaybolan ve bozulmuş habitatların onarılması için ayırdı.  Öte yandan 22 Nisan Dünya Günü’nde Türk start-up Kozalak Yangın ile de iş birliği yapan şirket, İstanbul Heybeliada’daki 1 hektarlık orman alanını yangınlara karşı koruma altına aldı. Şirket, yaklaşık 10 bin ağaçtan oluşan orman alanını koruma altına alarak yılda 30 ton oksijen üretilmesine katkı sağlıyor ve 50 tonluk karbon emisyonunun da önüne geçiyor.  L’Oréal, anlamlı markalar devrimiyle çevreye saygılı ürünler ve uygulamalar geliştirerek toplumsal fayda sağlamayı sürdürüyor  Bağımsız denetçi Bureau Veritas tarafından onaylanan Ürün Etkisi Etiketleme Sistemi’ne sahip olan Garnier, tüketicilerin aldıkları ürünlerin çevresel ve sosyal etkilerini etiket üzerinde görebilmelerini sağlıyor. İlk olarak saç bakım ürünlerinde başlayan uygulama, kademeli olarak Garnier’in tüm kategorilerinde kullanılmaya başlanacak. Bağımsız bilim insanları tarafından onaylanan bu sistemde tüm veriler bağımsız denetim kurulu Bureau Veritas tarafından denetlenerek sertifikalandırıldı.  L’Oréal Professionnel Serie Expert Serisi ile tüm ürünlerde yüzde 95’e kadar geri dönüştürülmüş plastik kullanılıyor ve üretim fabrikasında CO2 nötr olarak üretim yapılıyor. Üretim süreçlerinde kullanılan suyun yüzde 100’ü ise geri dönüştürülüyor.  L’Oréal Professionnel Dia Light Serisi yüzde 95’i geri dönüştürülmüş alüminyumdan üretilen tüpten oluşuyor ve yüzde 100 geri dönüştürülmüş plastikten üretilen kapak kullanılıyor.  La Roche-Posay’in Anthelios güneş koruyucu ürünündeki ambalaj kullanımında plastik kullanımını yüzde 45 oranında azaltan L’Oréal, 2025 yılına kadar yüzde 70’i geri dönüştürülmüş plastikten üretilen ambalajlar ile devam ederek 10.000 ton saf plastik tasarrufu sağlamayı hedefliyor.  Giorgio Armani’nin dünyaya karşı taşıdığı sorumluluğu ve çevre vizyonunu temsil eden My Way parfümünde dünyanın dört bir yanından toplanan doğal içerikler, sürdürülebilir yollarla elde ediliyor. Yenilikçi şişesi, atığı azaltmak ve geri dönüşümü desteklemek için göz alıcı ve zahmetsiz bir çözüm sunarak tekrar doldurulabiliyor. 

Terk Edilen Cins Köpekler Yuva Arıyor Haber

Terk Edilen Cins Köpekler Yuva Arıyor

Bursa’da bir dönem hevesle alınıp sokağa bırakılan cins köpekler, Her Eve Pati Derneği (HEPAD) tarafından koruma altına alınarak yuvalandırılıyor.   Bir dönem hevesle ya da hediye olarak alınan cins köpekler, bakımı zor gelince sokaklara bırakılıyor. HEPAD tarafından Bursa’nın Nilüfer ilçesinde kurulan barınakta sahip çıkılan köpekler sağlık kontrolünden geçirilerek tedavileri yapılıyor. Barınakta bulunan yaklaşık bin 500 cins köpeğin, internet üzerinden profili oluşturularak yuva aranıyor.  Sağlık kontrollerinin ardından kısırlaştırılıyor  Barınağa gelen köpeklerin sağlık kontrollerinin ardından kısırlaştırılarak yuva arandığını ifade eden HEPAD Müdürü Begüm Çelikkanat, “Aklınıza gelebilecek her cins köpek var. Genellikle besleme odaklarına bırakıyorlar, sahiplerinin bizzat getirdiği dostlarımız var. Barınaklardan çıkartıyoruz, besleme odaklarından çıkarıyoruz. Bahçemize gelen dostumuz öncelikle sağlık kontrolünden geçiriliyor. Kısır değilse kısırlaştırılıyor. Sağlık sorunu varsa tedavisi yapılıyor. Daha sonrasında yuvalandırma ilanı açıyoruz ve kendisine iyi bakacak bir aile arıyoruz. Dostlarımıza aile ararken belirlediğimiz kriterler var. Sahiplenen kişinin 25 yaş üzerinde olması gerekiyor. hepad.org’dan ‘yuva ol’ bölümünden başvuru formunu doldurmalarının ardından yuvalandırma ekibindeki arkadaşlarımız iletişime geçecek. Uygun bulundukları takdirde evraklarını tamamlayıp buradan teslim alabilirler” şeklinde konuştu.  Ziyaret günlerinde aileler köpeklerle vakit geçiriyor  Belirli günlerde barınağın ziyarete açıldığını ve barınağa gelenlerin çeşitli aktivitelere katılabileceğini söyleyen Çelikkanat, “Çiftliğimizin ziyaret günleri var. Cumartesi ve pazar günleri saat 13.00 ile 16.00 arasında dileyen herkes gelebilir. Yaz sezonuyla birlikte hafta için 14.00 ila 16.00 arasında ziyaretçi kabul edebiliyoruz. Buraya gelen ziyaretçilerimiz dostlarımızı gezdirebilirler, tarayabilirler, havanın durumuna göre yıkayabilirler. Kulübe boyama etkinliklerimiz oluyor, onlara katılabilirler” dedi.  "Hevesle alınmışlardı, bakımı zor gelince terk edildiler"  Barınak içerisinde yapılan çalışmaların tamamen bağışlarla gerçekleştirildiğini belirten Çelikkanat, “Belediyelerden sadece kısırlaştırma desteği alıyoruz. Onun dışında burası tamamen bağışlarla dönen bir STK. Kısırlaştırılması yapılmayan hiçbir dostumuzu buradan yuvalandırmıyoruz. Cins olamayan dostlarımız da oluyor ama yuva açarak onların da şanslarını deniyoruz. Onların da bir yuvası olmasını hedefliyoruz. Zamanında bir hevesle karne hediyesi, sevgililer günü hediyesi olarak alınmış, tuvalete çıkarmak zor gelmiş, tüy dökmesi, alerji gibi bahanelerle sokağa terk edilmiş dostlarımıza kendilerini ailenin bir ferdi olarak görebilecekleri bir yuva arıyoruz” ifadelerini kullandı.  Terkedilen ve sahiplenilmeyi bekleyen cins köpekleri görmek için tıklayınız... https://www.yenimarmaragazetesi.com/galeriler/foto-galeri-6/hevesle-alinip-bakimi-zor-gelince-terk-edilen-cins-kopekler-yuva-ariyor-45486

Mevsim Geçişlerinde Çocuklarda İshale Dikkat Haber

Mevsim Geçişlerinde Çocuklarda İshale Dikkat

Çocuklarda ishalin en sık nedeninin virüsler olduğunu belirten Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Nazlı Karakullukçu Çebi, “İshal, daha çok mevsim geçişi dönemlerinde gözlenir. Sulu kakaya; ateş, kusma, karın ağrısı ve iştahsızlık da eşlik edebilir. Bakteri ve parazitlerin sebep olduğu ishaller mikrobun bulaştığı yiyecek-içecek veya temas etmiş ellerin ağıza götürülmesi ile bulaşır. İshal sık karşılaşılan ve nadiren ciddi seyreden bir hastalık olmakla birlikte küçük bebeklerde ateş ve kusmanın eşlik ettiği durumlarda çocuk doktoruna başvurmak oldukça önemlidir” dedi.  Liv Hospital Samsun Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Nazlı Karakullukçu Çebi, mevsim geçişlerinde çocuklarda sıklıkla görülen ishal konusunda açıklamalarda bulundu. Çocuklarda ishalin en sık nedeninin virüsler olduğunu dile getiren Uzm. Dr. Çebi, “İshal, daha çok mevsim geçişi dönemlerinde gözlenir. Sulu kakaya; ateş, kusma, karın ağrısı ve iştahsızlık da eşlik edebilir. Bakteri ve parazitlerin sebep olduğu ishaller mikrobun bulaştığı yiyecek-içecek veya temas etmiş ellerin ağıza götürülmesi ile bulaşır. Virüslerin sebep olduğu ishaller temas ile kolayca bulaşabilmektedir. İshal sık karşılaşılan ve nadiren ciddi seyreden bir hastalık olmakla birlikte küçük bebeklerde ateş ve kusmanın eşlik ettiği durumlarda çocuk doktoruna başvurmak oldukça önemlidir” diye konuştu.  "Belirtiler bir veya iki gün sürebilir”  Çocuklarda ishalin genellikle 24-48 saat içinde düzelen kusma atağı ile başladığını belirten Uzm. Dr. Çebi, “Belirtiler bir veya iki gün süren hafif ishal ve bulantıdan, birkaç gün süren şiddetli ve bol sulu dışkılamaya kadar değişkendir. İshal, genellikle 24 saat içinde en az üç kez gözlenen yumuşak kıvamlı veya sulu dışkılama olarak ifade edilmektedir” şeklinde konuştu.  "Yüksek ateş görülebilir"  Uzm. Dr. Çebi, çocuklarda ani başlangıçlı ishalin yaygın belirtileri ile ilgili şunları söyledi: " Yumuşak kıvamlı veya sulu dışkılama, dışkılama ile rahatlayan ve kramplar halinde gelen karın ağrısı atakları, bulantı ve kusma, yüksek ateş, kas veya baş ağrısı. Yumuşak kıvamlı dışkılama, bağırsaklar normal düzenine dönmeden bir hafta kadar daha sürebilir. Bazı çocuklar, akut ishalden sonra zaman içinde düzelen geçici bir laktoz intoleransı geliştirirler; bu durumda süt içtikten veya süt ürünleri tükettikten sonra yumuşak kıvamlı dışkılarlar. İdrar çıkışında azalma, ağız kuruluğu, gözyaşında azalma, göz kürelerinde çöküklük, halsizlik ve huzursuzluk sıklıkla gözlenebilen dehidratasyon belirtileridir. Ancak, acil tıbbi yardım alma gereksinimi ifade eden uykuya meyilllilik, soluk veya alacalı bir cilt, soğuk el ve ayaklar, ıslak bez sayısında ciddi azalma, hızlı ve yüzeysel soluma gibi belirtiler dehidratasyonun şiddetli olduğunu göstermektedir” ifadelerini kullandı.  "Bol su tüketimi önemli"  Bol su tüketiminin öneminden bahseden Uzm. Dr. Çebi, “Çok sulu sümüksü ve kanlı dışkı, siyah-katran rengi dışkı, idrar yapamama ya da idrar renginde kırmızılık önemlidir. Bu durumu çocuk doktorunuzla mutlaka görüşmelisiniz. Evde bol su ve anne sütü ile sık besleme uygulanmaktadır. Şekerli, yağlı salçalı gıdalar verilmemelidir. Yağlı gıdalar, meyve suları ve çok şekerli içecekler ishali arttırabilir. İshale yönelik ilaç tedavisi doktorunuz önermedikçe gerekli değildir. Destek için doğal ya da ilaç formunda probiyotikler kullanılabilir. 1 yaşından küçük bebekler, kanlı ishal, kusma ağızdan beslenememe, uyuklama hali, halsizlik, ağız kuruluğu, idrarda azalma ve yüksek ateş durumunda hemen çocuk doktoruna başvurulmalıdır, gözetim altında tutulmalıdır" açıklamasında bulundu. 

Akdamar Adası'nın Gündüzü Ayrı Gecesi Ayrı Güzel Haber

Akdamar Adası'nın Gündüzü Ayrı Gecesi Ayrı Güzel

Van Gölü’nde bulunan her yıl binlerce yerli ve yabancı turisti ağırlayan Akdamar Adası, badem ağaçlarının çiçek açmasıyla ayrı bir güzelliğe büründü.  Van’ın tarihi ve kültürel zenginlikleri arasında önemli bir yere sahip olan Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Van Valiliğinin katkılarıyla yapılan çalışma sonrası güneş enerji sistemi (GES) ile ışıklandırılan Akdamar Adası yeni görünümüyle göz kamaştırıyor. Bahar aylarıyla birlikte badem ağaçlarının çiçek açmasıyla gündüz ziyaretçilere görsel şölen sunan Akdamar Adası, gece ışıklandırmasıyla da yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı oldu. Van’ın önemli tarihi mekanlarından biri olan, yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgi gösterdiği Akdamar Adası’nı ziyaret eden Van Valisi Ozan Balcı, yapılan restorasyon ve bakım çalışmalarını inceledi. Özellikle bahar aylarıyla birlikte badem ağaçlarının çiçeklerinin açmasıyla görsel bir şölen sunan adada, ziyaretçilerin daha güvenli ve konforlu vakit geçirmeleri için bir çok çalışma yapıldı. Vali Yardımcısı Furkan Duman’dan bilgi alan Vali.Ozan Balcı, Akdamar Adası’nın önemli bir değer olduğunu belirterek, “Van, tarihi, doğası, kültürüyle büyük bir zenginlik. Bunlardan en önemlisi de Akdamar Adası. Yerli ve yabancı turistlerin yoğun olarak ziyaret ettiği bir zenginlik. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Valiliğimiz işbirliği ile Akdamar Adası'nda restorasyon ve bakım çalışması yaptık. Bu kapsamda güvenlik yolları yaparak, deforme olan yolları onardık. Yürüyüş yollarını korkuluklarla güvenli hale getirdik. Akdamar Adasını aydınlattık. Adanın belirli yerlerine çeşmeler yaptırdık. Adanın birçok yerine kuş yuvaları bıraktık. Adanın bakımı yapıldı. İskele düzenlendi. Arıtmasını yaptık. Mescit ve WC’ler yenilendi Böylece yerli ve yabancı turistlerin daha güzel vakit geçirmeleri için güzel bir çalışma oldu. Emeği geçenlere çok teşekkür ediyorum. Hemşehrilerimizi, yerli ve yabancı misafirlerimizi Van'ımızın tarihi ve kültürel güzellikleri ile özellikle de Akdamar Adası’nı ziyaret etmeye davet ediyoruz" dedi.  Bayramda Akdamar Adası ve ören yerlerine ziyaretçi akını  Van’da 9 günlük Ramazan Bayramı tatilinde 17 bin 700 yerli ve yabancı turist Akdamar Adası ve kentteki ören yerlerini ziyaret etti. Van’ın müze ve ören yerleri, 9 günlük bayram tatili boyunca başta İranlılar olmak üzere ziyaretçi akınına uğradı. Eşsiz güzelliğiyle ziyaretçileri büyüleyen tarihi Akdamar Adası, her dönem olduğu gibi yine en çok ziyaret edilen yerlerden oldu. 12 bin kişi ile en fazla ziyaretçiyi Akdamar Adası ağırlarken ardından onu 3 bin kişi ile Van Müzesi takip ederken, 2 bin 700 kişi ise Van Kalesi'nin ziyaret etti. 

"Matiate Yer Altı Şehri" Gün Yüzüne Çıkarılıyor Haber

"Matiate Yer Altı Şehri" Gün Yüzüne Çıkarılıyor

GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı tarafından desteklenen, Midyat Belediyesi tarafından yürütülen "Matiate Yer Altı Şehri Projesi" ile Türkiye'nin en büyük yer altı şehirlerinden biri gün yüzüne çıkarılıyor.   Midyat'ta bulunan ve yaklaşık 50 bin kişinin yıllarca kapalı yaşayabilecekleri bir alana inşa edilen bu yer altı şehrinin turizme kazandırılmasıyla Mardin’in Midyat ilçesi adına önemli turizm destinasyonlarından biri olması öngörülüyor.  Matiate Yer Altı Şehri, Midyat Belediyesi tarafından 2019 yılında başlatılan temizlik çalışmaları ile gün yüzüne çıkmaya başladı. İlk başlarda sığınma amacıyla inşa edildiği düşünülen bu yer altı şehrinin, yapılan araştırmalar sonucunda barınma, soğuk hava deposu, ahır, gömü alanı, tapınak gibi çok farklı işlevler gördüğü ortaya çıktı.  Kazı ve temizlik çalışmalarının tamamlanmasıyla birlikte yer altı şehrinin içindeki tünellerin güvenli gezinti yollarına dönüştürülmesi, aydınlatılması ve havalandırılması, yönlendirme ve bilgilendirme tabelalarının yapılması, medeniyetlere ait buluntuların ortaya çıkarılması, yer altında saklı kalmış mekanların yeniden canlandırılması ve düzenlenmesi ile turizme kazandırılması amaçlanıyor. Bu çalışmalar sonucunda çok sayıda ziyaretçiye ev sahipliği yapması beklenen Matiate Yer Altı Şehri’nin, Güneydoğu Anadolu Bölgesi kültür ve turizmi adına önemli bir durak olması hedefleniyor. 

Kadın Muhtar, İkinci Adaylığında 25 Yıllık Muhtarı Devirdi Haber

Kadın Muhtar, İkinci Adaylığında 25 Yıllık Muhtarı Devirdi

Diyarbakır’ın merkez Bağlar ilçesinde ikinci adaylığında muhtar seçilen Çiçek Gözen, 25 yıllık muhtarı devirerek göreve başladı.   Şeyh Şamil Mahallesi’nde önceki dönem muhtar adayı olan 58 yaşındaki 4 çocuk annesi Çiçek Gözen, seçimi kaybetmesine rağmen pes etmeyip çalışmalarına başladı. 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimlerinde tekrar aday olan Gözen, en yakın rakibi 25 yıllık muhtarı, 1200 oy fark atarak devirdi.  2’si kadın, 6 erkek azasıyla göreve başlayan Gözen'in, muhtar olunması mahalledeki kadınları sevindirdi.  Çiçek Gözen, İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine, Şeyh Şamil Mahallesi’nde ikamet ettiğini, ev hanımı olduğunu ve ticaretle uğraştığını söyledi. Geçen dönemde muhtar adayı olduğunu hatırlatan Gözen, çok güzel gittiğini, bir talihsizlik yaşanıp çok az farkla kaybettiğini ifade etti.  “Bırakmadım, pes etmedim, yoluma devam ettim, bu dönem yine aday oldum” diyen Gözen, “Çok büyük bir farkla, 1200, önceki muhtarımız Mehmet Kızıltepe 25 yıllık muhtardı, kazandık. Altı erkek, tek kadın aday bendim. Doğuda kadınları biraz yadırgıyorlardı, ‘kadın nasıl aday olur, nasıl muhtar olur.’ İnşallah kadın muhtarlar daha da çoğalır. Sadece evde oturup yemek yapmak, temizlik yapmak olmasın. Allah’ın izniyle daha iyi yerlere varırız. Kadınlar, her alanda olsunlar. Kadınlar, her yerde, her alanda olsun. Bunu istiyoruz, bunu diliyoruz” dedi.  Şeyh Şamil Mahallesi’nde yaklaşık 21 bin seçmen olduğunu aktaran Gözen, “Kullanılan oy sayısı 10 bin civarıydı. 3 bin 250 oy ile seçildim. Azalarım, 2 bayan, 6 da erkek. Mahallede genelde kadınların işi düşüyor. Kadın muhtar olunca, kadınlar istedikleri saatte gelip derdini, sorunlarını anlatabiliyor. Ama erkek olunca ister istemez çekindikleri de oluyor” diye konuştu.  4 gündür mesai başladığını kaydeden Gözen, “Bayanlar geliyor, yıllardır söylemediklerini söylüyor. Bugün bir bayan geldi şaşırıp kaldım. Kadının her yeri yara bere içinde. Ama gelip kimseye anlatamıyor derdini. Yardım istedi, Allah’ın izniyle elimden geleni yapacağım. Bu tür durumlarda kadının muhtar olması anlıyor” şeklinde konuştu.  Mahalle sakini Sozdar Sarıca, çok memnun olduklarını, bayan muhtar olmasını çok istediklerini dile getirdi. Yaklaşık 3-4 yıldır mahalleye taşındıklarını belirten Sarıca, “Benim işim oluyor muhtarlıkta. Erkekler genelde çok fazla gelip gidemiyor. Onun için bayan olmasını istiyorduk. Özelikle ablaya verdik, oylar topladık. Bayanların işi bir tek ev işleriyle kalmasın, her yerde olsunlar” dedi. 

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.