Hava Durumu

#Hamilelik

Yeni Marmara Gazetesi - Hamilelik haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hamilelik haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

"Gebelikte yetersiz beslenme anne ve bebek açısından oldukça sıkıntılı" Haber

"Gebelikte yetersiz beslenme anne ve bebek açısından oldukça sıkıntılı"

Hamilelikte beslenme süreçlerine ilişkin uyarılarda bulunan Diyetisyen Şule Bozkurt, "Beslenmenin yetersiz kaldığı durumlarda bebek gelişemez hem düşük riski hem gelişme geriliği, erken doğum riski artabilirken anne ve bebek açısından oldukça sıkıntılı bir durum. Bitki çaylarının bazıları rahim kasılmalarını uyararak erken doğum riskini tetikleyebiliyor, kafamıza göre günde 3-4 kupa tüketmemeliyiz. Direkt toksik etki oluşturur, ‘Bitki çayı, bir şey olmaz' gibi düşünmemeli. Gebeliği riske atan bir durum, doktorumuza danışmadan hiçbir bitki çayını tüketmemeliyiz" dedi.   Hamilelik sürecinde yeterli ve dengeli beslenmek anne ve bebek sağlığı için önem taşırken, tüketilmesi sorun oluşturabilecek besinlere de dikkat edilmesi gerekiyor. Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'nden Diyetisyen Şule Bozkurt da sağlıklı bir gebelik ve doğum süreci geçirilmesine yönelik bilgiler verdi. Bozkurt, "Gebelikte yeterli ve dengeli beslenme hem annenin sağlığının korunmasında hem bebeğin büyüme ve gelişmesinin tam bir şekilde sağlanması açısından oldukça önemli. 4 yapraklı yonca dediğimiz bir beslenme modelimiz var. Karışık renklerdeki sebze ve meyvelerin tüketimi de gökkuşağı renklerinde beslenme modeli açısından önemli. Öncelikli vitaminimiz folik asit, gebelikte hatta daha öncesinde kullanılmaya başlanması gereken bir vitamin. Önemli folik asit kaynaklarımız; koyu yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller, fındık, yumurta, avokado gibi besinler. Demir ihtiyacı da artmakta, demir takviyesinin yanında besinlerle de demiri karşılamamız gerekiyor. Demir kaynakları; kırmızı etler, kümes hayvanları, kuru baklagiller. Demir kaynaklarının yanında C vitamini kaynaklarının da tüketilmesi demir emilimini 10 kat kadar artırmaktadır. Kalsiyum, fosfor ve D vitamini de oldukça önemli. Kalsiyum kaynaklarımız da öncelikle süt ve süt ürünleri, Omega-3 önemli, bebeğin bedensel ve zihinsel gelişimi için haftada 1-2 kez balık tüketimini öneriyoruz ancak gebelikte çok dip balıklarının tüketilmemesi gerekiyor. O da cıva içeriğinden dolayı anne de toksik bir etki oluşturabiliyor" dedi.  "Gebeliği riske atan bir durum, doktora danışmadan hiçbir bitki çayı tüketmemeli"  Hamilelikte çay, kahve tüketimlerine yönelik konuşan Diyetisyen Bozkurt, "Çay ve kahve tüketiminin içeriğindeki kafeinden dolayı gebelikte sınırlandırılması gerekiyor çünkü fazla kafein alımı bebekteki demir emiliminde azalma gerçekleştirebiliyor. Bitki çaylarının bazıları rahim kasılmalarını uyararak erken doğum riskini tetikleyebiliyor, bitki çaylarını sınırlıyoruz. Kafamıza göre günde 3-4 kupa şeklinde tüketmemeliyiz, onların o bitki olup olmadığını, hangi şartlarda saklanıp saklanmadığını bilmiyoruz. Direkt toksik etki oluşturur, ‘Bir bardak bitki çayı, bundan bir şey olmaz' gibi düşünmememiz gerekiyor. Gerçekten gebeliği riske atan bir durum, bu süreçte doktorumuza danışmadan hiçbir bitki çayını tüketmemeliyiz. Bitki çayları konusunda ‘Çaydır, çok bir zarar gelmez' gibi bir düşüncede olmamamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.  "Beslenmenin yetersiz kaldığı durumlarda bebek gelişemez"  Gebelerin yeterli ve dengeli beslenmemesi durumlarında anne ve bebeğe birçok etkisi olduğunu aktaran Bozkurt, şöyle konuştu:  "Bebek tamamen anneden beslendiği için annenin vitamin ve mineral depoları boşalır, sağlığı bozulur. Beslenmenin yetersiz kaldığı durumlarda bebek de gelişemez. Anne ve bebek açısından oldukça sıkıntılı bir durum, bu yüzden annenin yeterli ve dengeli beslenmesi oldukça kıymetli. Hamile olan kadınlarımız ‘2 canlıyım, yediklerimin 2 katını yiyebilirim' şeklide düşünebilirler. Halbuki öyle değil, son aylarda ayda 1-1,5 kilo şeklinde alınmasını öneriyoruz. Özellikle sebze ve meyvelerde pestisit açısından riskli olabiliyorlar, dikkat etmeleri gerekiyor, karbonatlı suyla iyi bir şekilde yıkamamız gerekiyor. İlk aylarda bulantı fazla olduğu için anneler fazla besin tüketemiyor hatta kilo almanın yerine zayıflama da gözlemleyebiliyoruz. Kaloriyi çok fazla artırmamaları gerekiyor, anne fazla kilo alabiliyor. Bebek olması gereken kilodan fazla doğabiliyor, bu da doğumu zorlaştıran bir durum. Annede de gestasyonel diyabet dediğimiz geçici bir diyabet durumu var, bunu tetikleyebiliyor. Düzenli bir egzersiz rutini olmalı"  "Alkol ve sigara kesinlikle tüketilmemeli"  Sigara ve alkol tüketiminin gebelikte birçok olumsuz etkisi olduğunu söyleyen Bozkurt, hamilelikte kilo konusuna yönelik de bilgiler vererek, "Düşük riskini artırıyor, bebeğin gelişmesini etkiliyor ve erken doğum riskini tetikliyor, bu yüzden alkol ve sigara kesinlikle tüketilmemeli. Hamilelikte kilo alımı, annenin kilosuna bağlı olmak üzere ortalama 9-14 kilo arasında değişir. Anne gebe kalmadan önce olması gereken kilodan çok zayıfsa 14 kiloya kadar alabilir, fazla kilo ile başlamışsa daha az kilolarda alabilir. Gebelikte zayıflama diyetleri yapmamalı, kabızlık da son aylarda gebelerde çok gözlemlediğimiz bir durum. Su tüketimi her zaman olduğu gibi gebelikte de çok önemli, gebelerimiz en az 8-10 bardak su içmeli. Sağlıklı beslenme düzeni gebelikte devam ettiğinde sağlıklı bir gebelik ve doğum gerçekleşiyor, annelerin bu konuda bilinçli olması ve dikkat etmeleri gerekiyor" dedi. 

Uzman Dr. Aydın, doğumdan sonra bir haftada içinde geçmeyen lekeler için uzmana başvurun Haber

Uzman Dr. Aydın, doğumdan sonra bir haftada içinde geçmeyen lekeler için uzmana başvurun

Hamilelik döneminde hormonsal değişiklik nedeniyle deride ve saçlarda farklılıklar gözlendiğini belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Ezgi Aydın, doğumdan sonra vücutta ortaya çıkan lekeler için uzmana başvurulması gerektiğini belirtti.   Hamilelik dönemi ve doğumun aslında zor bir süreç olduğunu belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Ezgi Aydın, "Bu fizyolojik değişimler yüzünden; tırnakta değişimler, saçlarda ve ciltte döküntüler meydana gelmektedir. Bu yüzden hamilelik döküntüleri bu dönemde normal karşılanır. Vücutta kaşıntı, gebelik lekesi, sivilceler de artış, kılcal damarlarda belirginleşme, benlerde artış, çatlak oluşumu, tırnak batması gibi sağlık sorunları şeklinde görülmektedir. Doğumdan sonraki 1-2 gün içerisinde ortaya çıkan bu döküntü, görünümünün aksine iltihabi değildir. Sıklıkla bir iki hafta içinde kendiliğinden gerileyen bir durumdur, herhangi bir tedavi gerektirmez. Ancak bu döküntüler doğumdan hemen sonra veya 5-6 gün sonra oluyorsa eşlik eden huzursuzluk, ateş varsa ya da 3-4 gün içerisinde gerilemiyor ise doktora başvurmak gerekir" dedi.  "En yaygın şikayet edilen cilt sorunlarından birisi doğum lekesi"  Günümüzde en yaygın şikayet edilen cilt sorunlarından birisi olan cilt lekelerinin son teknoloji cihazlarla vücuttan silinebildiğini kaydeden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Ezgi Aydın, "Cilt lekeleri, özellikle kadınlar için kırışıklık ve yaşla ilgili cilt sorunlarından sonra en sık görülen sağlık sorunlarından biridir. Gebelik ve doğum kontrol ilaçlarının kullanımında, ağda gibi epilasyon işlemlerinden sonraki günlerde güneşten sakınmak ve güneş koruyucu ürün kullanmak çok önemlidir. Lekelerin tedavisinde pek çok yöntem kullanılmaktadır" diyerek doğum lekelerinin de artık sorun olmaktan çıktığını kaydetti. 

Amniyotik Sıvı Sorunları: Belirtiler, Tedavi ve Önleme Yöntemleri Haber

Amniyotik Sıvı Sorunları: Belirtiler, Tedavi ve Önleme Yöntemleri

Tanım: Amniyotik sıvı, gebelik süresince rahim içindeki amniyotik kesede bulunur ve fetüsün gelişimini destekler. Sıvı, su, elektrolitler, proteinler, karbonhidratlar, lipidler ve fetal hücrelerden oluşur. Görevleri: Koruma: Fetüsü darbelere karşı korur. Hareket Serbestisi: Fetüsün serbestçe hareket etmesine olanak tanır, bu da kas ve kemik gelişimi için önemlidir. Sıcaklık Kontrolü: Fetüsün sabit bir sıcaklıkta kalmasını sağlar. Akciğer Gelişimi: Amniyotik sıvı, fetal akciğerlerin olgunlaşmasına yardımcı olur. Enfeksiyon Koruması: Bebeği enfeksiyonlardan korur.Potansiyel Zararlar ve Sorunlar: Oligohidramnios (Az Amniyotik Sıvı): Tanım: Amniyotik sıvı miktarının normalden az olması durumudur. Nedenler: Plasental sorunlar, fetal anomaliler, erken membran rüptürü. Zararları: Bebekte akciğer gelişim sorunları, doğumda komplikasyonlar. Polihidramnios (Fazla Amniyotik Sıvı): Tanım: Amniyotik sıvı miktarının normalden fazla olması durumudur. Nedenler: Diyabet, fetal anomaliler, enfeksiyonlar. Zararları: Erken doğum, fetal büyüme problemleri, doğum sırasında komplikasyonlar. Enfeksiyonlar: Tanım: Amniyotik sıvının enfekte olması durumu. Nedenler: Bakteriyel enfeksiyonlar. Zararları: Anne ve fetüste ciddi enfeksiyonlar, erken doğum riski. Erken Membran Rüptürü: Tanım: Amniyon kesesinin beklenenden önce yırtılması durumu. Nedenler: Enfeksiyonlar, rahim içi basınç artışı. Zararları: Enfeksiyon riski, erken doğum. Amniyotik Sıvı Embolisi: Tanım: Amniyotik sıvının annenin kan dolaşımına karışması. Nedenler: Nadiren, doğum sırasında oluşabilir. Zararları: Ciddi ve yaşamı tehdit eden komplikasyonlara yol açabilir. Sonuç: Amniyotik sıvı, fetüsün sağlıklı bir şekilde gelişmesi için hayati öneme sahiptir. Ancak, miktarında veya bileşiminde meydana gelebilecek anormallikler, hem anne hem de fetüs için ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. Hamilelik süresince düzenli prenatal kontroller, amniyotik sıvı ile ilgili potansiyel sorunların erken tespit edilmesi ve yönetilmesi açısından kritik öneme sahiptir.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.