Hava Durumu

#Hasta

Yeni Marmara Gazetesi - Hasta haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hasta haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Doktorlardan İskender’e süpriz! İskender’in  İskender yasağı kalktı! Haber

Doktorlardan İskender’e süpriz! İskender’in İskender yasağı kalktı!

Yaklaşık 16 yıl önce kronik böbrek yetmezliği teşhisi ile Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Hastanesi’ne yatırılan İskender Yılmaz, toplam 6 yıl boyunca diyaliz tedavisini sürdürdü. Ardından organ nakli olan İskender, yakın zamanda sağlığına da tamamen kavuştu. Yıllar önce yaşadıkları acı bir hatırayı hiç unutmayan doktorları ise İskender Yılmaz’ı kebapçıya götürerek istediği kadar İskender yiyebileceğinin müjdesini verdi. İyileşmesinin ardından hocaları ile irtibatını hiç koparmayan İskender Yılmaz, BUÜHastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Çocuk Nefroloji-Romatoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Osman Dönmez’i yine ziyaret etti. Kebap sürprizini hiç unutamayacağını söyleyen İskender Yılmaz; “Hastanemizin hocaları ve tüm sağlık ekibi 16 yıl boyunca benimle çok yakından ilgilendi. Başta Prof. Dr. Osman Dönmez hocam olmak üzere Prof. Dr. Ekrem Kaya, Başhekimimiz Prof. Dr. Halil Sağlam, Organ Nakil Koordinatörlüğü Ekibi Sorumlusu Sahriye Keskin ve tüm ekibe, hastane çalışanı herkese gönülden teşekkür ediyorum. Hastalığımın ortaya çıktığı yıllarda bir etkinlikte İskender kebabı yemek istemiştim. Hocalarımız o zaman bana diyet uyguladığı için yememe izin vermemişti. Çocuktum ve çok istememe rağmen yiyememiştim. O gün epey üzülmüştüm, hocalarımın da çok üzüldüğünü görmüştüm. Yapılan kontrollerde değerlerimin iyi çıkması ve sağlığıma kavuşmam nedeniyle bana böyle bir sürpriz hazırlamışlar. Çok mutlu oldum. Hiç unutamayacağım bir gündü. Yeni bir hayata başlamış gibiyim. Üniversite sınavlarına hazırlanıyorum. Hedefim Beden Eğitim Öğretmeni olmak” dedi. HER ŞEY YOLUNDA Uzun yıllardır hastası olan İskender ile bir kez daha buluşan Prof. Dr. Osman Dönmez ise; “Hastamız şuanda 22 yaşında ve bize ilk kez 2008 yılında geldi. 2014 yılına kadar kronik böbrek yetmezliği teşhisi ile diyaliz tedavisini başlattık. Ardından organ nakli oldu. Şimdi de eski sağlığına kavuştu. İskender artık her şeyi yiyip içebiliyor. Böbrek fonksiyonları çok iyi. Üre ve kreatin durumu da normal. İdrar çıkışında da bir problem yok. Kısacası artık sağlıklı bir birey olarak aramızda bulunuyor” açıklamasında bulundu. DOKTORLARI O GÜNÜ YILLARCA UNUTMADI Yıllar önce yaşanan konuyu da açıklığa kavuşturan Prof. Dr. Osman Dönmez; “2014 yılında Çocuk Nefroloji ve Romatoloji Bilim Dalı olarak bir etkinlik düzenledik. Daha sonra da hasta çocuklar ve misafirlerimizle birlikte kebapçıya gittik. İskender’in o sırada diyaliz hastası olması ve diyetine uygun görülmediği için kebap istemesine rağmen sadece iki köfte yiyebileceğini söylemiştik. O duruma İskender çok içerlemişti. İşin açıkçası biz de çok üzülmüştük. Olayın üzerinden 9 yıl geçti ve biz bunu hiç unutmadık. Organ Nakli Mesul Müdürü ve Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ekrem Kaya hocamızdanİskender’in takiplerinin iyi gittiğini öğrendik. Bunun üzerine Başhekimimiz Prof. Dr. Halil Sağlam, Prof. Dr. Ekrem Kaya, Organ Nakil Koordinatörümüz Sahriye Keskin ile birlikte böyle bir organizasyon hazırladık. İskender’i İskender yemeye götürdük. İstediği kadar yiyebileceğini orada müjdeledik. Gözlerindeki mutluluğu görmek, yıllar önce yaşadığımız burukluğu da gidermiş oldu” dedi. ORGAN NAKLİ OLAN ÇOCUKLARA UYARI Prof. Dr. Osman Dönmez sözlerini şöyle tamamladı; “Hastanemiz organ nakli alanında özellikle çocuk nakillerinde Güney Marmara Bölgesi’ndeki tek merkezdir. Bu vesile ile bir kez daha organ bağışının önemine dikkat çekmek istiyorum. Ayrıca organ nakli olan çocukları greyfurt, greyfurt suyu, narenciye, zerdeçal tüketmemeleri konusunda uyarıyor, İskender Yılmaz’a da bundan sonraki hayatında başarı ve mutluluk diliyorum.”

Dr. Mesut Arslan uyardı: Bahar alerjisi ve soğuk algınlığı aradındaki farklar neler? Haber

Dr. Mesut Arslan uyardı: Bahar alerjisi ve soğuk algınlığı aradındaki farklar neler?

Üst solunum yolları enfeksiyonları (ÜSYE) hakkında bilgi veren Medicana Bursa Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mesut Arslan, "Üst solunum yolu enfeksiyonlarının geneli viral enfeksiyonlardır. Akut viral enfeksiyonların en sık görüleni ise soğuk algınlığıdır. Başta rinovirüsler olmak üzere çok sayıda virüs soğuk algınlığına sebep olur. Çocuklar, yılda 6-8 kez ÜSYE geçirir. Daha çok görüldüğü yaş grubu 3 ay - 3 yaş arasındaki çocuklardır. Kalabalık ortamlarda enfeksiyon sıklığı daha fazladır. En başta gelen soğuk algınlığı etkeni olan rinovirüsler bebek ve çocuklarda daha sık görülür ve virüsün esas taşıyıcıları ilkokul çocuklarıdır. Soğuk algınlığı daha çok sonbahar başı ve ilkbahar sonlarında salgınlara sebebiyet verir. Hastalık enfekte sekresyonlarla direkt temas veya inhalasyon yoluyla bulaşır. Yayılmasında virüslerle bulaşmış eşyaların da rolü vardır, bulaştırıcılığı özellikle enfeksiyonun ilk üç gününde en fazladır" dedi. Genelde ilk belirtinin ağrılı ve kaşıntılı boğaz olduğunu ifade eden Arslan, "Özellikle burun semptomlar ön plandadır. Hastaların yüzde 75’inde tek veya iki taraflı burun akıntısı, burunda bol ince şeffaf akıntı vardır. Başlangıçta burun akıntısı açık iken sonradan mukoidya da koyu karakter alabilir. Koku alma duyusu azalır. Öksürük burun semptomlarından sonra başlar olguların yüzde 30’unda vardır. Gözde kızarıklık, sulanma, baş ağrısı, başta ağırlık hissi, hafif ateş, kas ağrısı olabilir. Hastalığın spesifik bir tedavisi yoktur, Belirtilere göre (semptomatik) tedavi uygulanır. Ateş için ateş düşürücü ilaçlar rahatlama sağlar. Aspirin Reye sendromuna (Karaciğer yetmezliğine yol açabilen ciddi bir reaksiyon) yol açabileceğinden ateş düşürücü olarak kullanılmamalıdır. Süt çocuklarında burun tıkanıklığının giderilmesi için izotonik tuzlu su damlaları yararlıdır. Altı ay üstündeki hastalarda ilaçlı bazı pediatrik burun damlaları verilebilir. Tedavide Antibiyotiklerin yeri yoktur. Gereksiz yere antibiyotik kullanılması, tedavisi güç dirençli bakterilerle oluşacak enfeksiyonlara zemin hazırlar. Aslında ailelerin soğuk algınlığında antibiyotik kullanmaması yönündeki eğitimi tedavinin en önemli bölümünü oluşturur. Kapalı ve kalabalık yerlerde hastalık hızla yayılır. Dolayısıyla açık havada ve havalandırması iyi olan yerlerde bulunmak enfeksiyon riskini azaltır. Virüsler, mikrobun bulaştığı yerlerde (kapı tokmağı, telefon gibi) canlı kalabildikleri için, bu yüzeylere temastan sonra ellerimizi sık sık sabunlu su ile yıkamalıyız. Ayrıca istirahat edilmesi ve stresten uzak durulması da vücut direncinin yeniden kazanılmasına yardım eder" diye konuştu.

Oğullarının arkadaşı hayatını kurtardı Haber

Oğullarının arkadaşı hayatını kurtardı

Bursa'da yaşayan ilkokul müdürü Etem Demircan'ın (64), 9 yıl önce rutin kontrol için gittiği hastanede yapılan tahlillerinde protein kaybı olduğu tespit edildi. Bunun üzerine doktoru tarafından nefroloji uzmanına yönlendirilen Demircan’a, kronik böbrek yetmezliği teşhisi konuldu. 8 yıl boyunca doktor gözetiminde ilaç tedavisi devam eden Demircan, geçen yıl tatildeyken ayaklarının şişmesi üzerine hastaneye gitti. Demircan'a, böbrek yetmezliğinin ilerlediği, vücudunun diğer organlarının da zarar görme riski olduğu söylendi. Doktorların, bir an önce diyaliz tedavisine başlaması ve böbrek nakli olması gerektiğini söylediği 2 çocuk bab "Doktorum diğer organlarımın zarar görebileceğini ve bir an önce diyalize başlamam gerektiğini söylemesi üzerine ameliyat olup diyalize başladım. Bu sırada organ bağışı yapılması için, sosyal medyadan duyuru yapmamı tavsiye ettiler. Ailemle kan grubun tutmadığı için eşim çapraz takasa girdi. Oğullarımın yaptığı sosyal medyadaki çağrı karşılık buldu." Çocukluk arkadaşlarının sosyal medyada yaptığı paylaşımı gören Necmi Buldu (35), böbreğini bağışlamak için İstanbul'dan Bursa'ya geldi. Yapılan tetkiklerde kan grubu ve doku uyumunun olduğu tespit edilen Buldu, arkadaşlarının babası Etem Demircan’a böbreğini bağışlayarak yeniden hayata tutunmasını sağladı. Başarılı geçen naklin ardından sağlığına kavuşan Demircan, ilk başta nakle karşı çıktığını belirterek, "Daha önce oturduğum mahallemizde aile dostumuz ve komşumuzun, çocuklarımla beraber büyüyen oğlu, bana böbrek verebileceğini söyledi. Genç olduğu için kabul etmedim. Israrla vermek istediğini söyleyince ve ailesi de kabul edince böbrek nakli işlemlerini başlattık. Onun sayesinde bir özel hastanede organ naklimiz gerçekleşti. Onun sayesinde bir senedir konforlu yaşam sürdürüyoruz. İlk başta ben istemedim. Yaklaşık 25 gün beni ikna etmeye çalıştı. Kendisi genç, ömrünün yarısında olduğu için vicdan azabı çekeceğimi düşündüm. İleriki zamanlarda başına bir şey gelebilir diye. Çünkü biz belli bir yaşa geldik. Ama onun hayatı daha devam edecekti. O yüzden pek istemedim. Ama ısrarla kendisi İstanbul'dan gelerek böbreğini vermek istediğini söyleyince ikna oldum" dedi. Organ bağışı konusunda insanların yeterince duyarlı olmadığını ve özellikle pandemi döneminden sonra, bağış rakamlarının düştüğüne dikkat çeken Etem Demircan, "Kimin ne zaman başına ne geleceği belli değil. İnsanlarımıza ne kadar ulaşabilirsek, ne kadar bilinçlendirebilirsek o kadar iyi. Organ bağışında hiçbir sıkıntı olmadığını, her bir organın yeni bir hayat olduğunu anlatmamız lazım. Salgından sonra organ bağışı çok düştü. Çok sayıda insan organ bağışı bekliyor. Herkes bu konuda duyarlı olsun. Yapabileceğimiz en güzel şey organ bağışı. Bu dünyaya geldik, yaşadık ve gideceğiz. Eğer vücudumuz sağlamsa muhakkak organ bağışı yapılsın” diye konuştu. Eşi Didem Demircan’ın, 2002 yılında, Böbrek Hastaları Derneği'ni kurduğuna da dikkat çeken Demircan, idarecisi olduğu okulun öğrencileri ve velilerini de organ bağışı konusunda bilinçlendirdiklerini belirterek, "Ben bu konuya duyarlıydım zaten. Bu duyarlılıkla ne kadar insana ulaşabilirsek daha iyi düşüncesiyle kendi çapımda okulda pano hazırladık. Organ Bağışı Haftası’nda da hem pano hazırladık hem el broşürleri hazırladık ve tüm velilerimize gönderdik. Hem öğrencilerimizin hem de velilerimizin duyarlı olması için böyle bir çalışma yaptık" ifadelerini kullandı. Etem Demircan'a, tereddüt etmeden böbreğini verdiğini söyleyen Necmi Buldu (35) ise şunları söyledi: "Etem hocamız 1993 senesinden beri komşumuz. Çocuklarıyla beraber büyüdük. Okula birlikte gidip gelirdik. Etem hocamız bizim de öğretmenimiz aynı zamanda. Etem hocamızın hastalığında İstanbul'da yaşıyordum. Etem hocamızın böbrek nakline ihtiyacı olduğunu öğrendim. Hocamın oğlu benim çocukluk arkadaşım. Sosyal medyadan paylaşım yapmış. Ben de görünce tereddüt etmeden böbreğimi verebileceğimi söyledim. Etem hocam istemedi. Yaşımın genç olduğu, önümde daha uzun seneler olduğu için istemedi. Annem de böbreğini vermek istedi. Tansiyon hastası olduğu için veremedi. Etem amca hepimizin büyüğü. Hepimiz ondan bir şeyler öğrendik. Bursa'nın yarısını okutmuştur. Onun sağlığına kavuşması için ben de böyle bir karar aldım. Etem hocama böbreğimi vermeden önce, organ bağışı konusunda farkındalığım yoktu. İnsan kendi başına geldiği zaman araştırmaya başlıyor. Bu konuda bilinçli değildim. Kendimizde olmadığı zaman duyarlı olmuyor insan. Şimdi daha duyarlı olduk. Çevremize söylüyoruz, paylaşım yapıyoruz. Organ nakli güzel bir şey. Sağlık durumum gayet iyi. Herhangi bir problemim yok. Operasyon geçireli bir sene oldu. Eskisi gibiyim. Gündelik hayatıma rahat bir şekilde devam ediyorum." Bursa bölgesinin organ bağışı konusunda şanslı olduğuna ancak bağış oranlarının son yıllarda düşüş gösterdiğine dikkat çeken Bursa Böbrek Hastaları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Akın, organ bağışı için çağrıda bulunarak, "Bizler Bursa'da çok şanslıyız. Çünkü Sağlık Müdürlüğü’müzün, hastanelerimizin ve derneğimizin yaptığı çalışmalar sayesinde, Bursa'daki kadavradan organ bağışı çok yüksek seviyedeydi. Biz böbrek hastaları da sırada çok kısa zaman bekleyerek, nakil olarak, sağlıklı bir şekilde hayatımıza devam edebiliyorduk. Pandemiyle birlikte organ bağışlarında önemli oranda azalma oldu. Bundan da en çok etkilenen organ bekleyen hastalar. Buradan halkımıza şunu söylemek istiyoruz. Bağışlanan her organ yeni bir can, yeni bir umut oluyor. Bu konuya duyarsız kalmayalım" dedi.

Bursa'nın o hastanesinde okul! Fark edenler  o müdahale hayat kurtarıyor Haber

Bursa'nın o hastanesinde okul! Fark edenler o müdahale hayat kurtarıyor

Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 3.’sü düzenlenen ‘İnme Okulu’nda, doktorlar hasta ve hasta yakınları ile bir araya gelerek inme hastalığını, risk faktörleri, belirtileri ve tedavi yöntemlerini masaya yatırdı. Hastanenin konferans salonunda gerçekleştirilen eğitime; Hastane Başhekimi Doç. Dr. Mehmet Oğuzhan Ay, Kamu Hastaneleri Başkan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Muzaffer Şenveli’nin yanı sıra sağlık çalışanları ile hasta ve hasta yakınları katıldı. İnmenin beyinde tıkanan damarın fonksiyon alanına göre oluşan bir fonksiyon kaybı olduğunu belirten Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Doç. Dr. Aygül Güneş, inmenin belirtileri arasında gösterilen kol-bacakta uyuşukluk, konuşamama, anlayamama, çift görme, baş dönmesi, bayılma gibi şikayetler oluştuğunda kişinin inme geçiriyor olabileceği bilgisini verdi. İnmeye çeşitli risk faktörlerinin sebep olabileceğinin altını çizen Doç. Dr. Güneş, ‘Tansiyon yüksekliği, şeker hastalığı, sigara kullanımı, kalp hastalığı, ritim bozukluğu, aşırı kilolu olmak ve hareketsiz bir hayat sürdürmek risk faktörleri arasında yer alır. Eğer bunların önüne geçersek yüzde 70 oranda engelliliği ve inmeden kaynaklı ölümü engellemiş oluruz. Bu belirtiler olduğunda ise acilen 112’yi aramalıyız ve en yakın sağlık kuruluşuna gitmeliyiz. Unutmayın ilk 3 saat içerisinde müdahale inmede hayat kurtarır” diye konuştu. Karşılıklı soru cevap şeklinde geçen eğitimde ayrıca; Dr. Mervehan Dilber Köktürk, Dr. Yusuf Yılmaz ve Hemşire Emine Yetim katılımcılara inme konusunda çeşitli bilgiler aktardı.

Her gün 10 diş sarımsak, bir kilo soğan yemeden duramıyor Haber

Her gün 10 diş sarımsak, bir kilo soğan yemeden duramıyor

Evde meyve tabağı yerine soğan ve sarımsak tabağıyla mutlu olan çocuk, futbol da oynuyor. Hiç hastalanmadığını ifade eden Eymen, kokuya karşı tedbir alsa da annesi bu durumdan şikayet ediyor. Bursa’nın Nilüfer ilçesinde yaşayan 12 yaşındaki Eymen Ayhan her gün en az 10 diş sarımsak ve bolca soğan yiyor. Çocukluğundan beri her gün soğan ve sarımsak yiyen Eymen okula giderken, evde, arkadaşları ile gezerken yanından sarımsak ayırmıyor. Eymen çok fazla sarımsak ve soğan yediği için evde annesi sarımsak ve soğanları saklamak zorunda kalıyor. Her gün bir kilo soğan ve 10 diş sarımsak tüketen Eymen ise saklanan sarımsak ve soğanı rahatlıkla bulup yemeye devam ediyor. Eymen’in annesi Özgül Ayhan, "Küçüklüğünden beri soğan, sarımsak yiyor. Okula giderken bile soğan yemek istiyor, ben 'oğlum yeme ağzın kokar' diyorum ama beni dinlemiyor. Soğan yiyip dişlerini fırçalıyor, marketten kokulu sakızlar alıyoruz ve öyle gidiyor okula. Okula giderken, evde, sokakta her yerde sarımsak yiyor. Biz birlikte uyuyoruz oğlumla çok kötü kokuyor sarımsak ve soğan yediği için ama yine de bu sevdadan onu vazgeçiremiyorum" dedi. "EVDE MEYVE TABAĞI YERİNE SARIMSAK VE SOĞAN TABAĞI VAR" "Eve meyve alıyorum, yanında yiyorum belki iştahı açılır, meyve yer diye ama o hâlâ soğan ve sarımsak yemeye devam ediyor" diyen anne Özgül Ayhan, "Bizim evde meyve tabağı yoktur, onun yerine soğan ve sarımsak dolu bir tabağımız var. Okuldan eve geldiğinde oğlum sana ne pişireyim dediğimde, 'soğan pişir anne' diyor. Tost yapıyorum ya da makarna yapıyorum ama o önce onların yanındaki soğanı bitiriyor" şeklinde konuştu. "FUTBOL VE SOĞAN AŞIĞI BİR ÇOCUK" Oğlunun ayrıca, eve her geldiğinde futbol oynadığını, bir futbol kursuna da gittiğini söyleyen Özgül Ayhan, "Bu hayatta aşık olduğu iki şey ve onlar da futbol ve soğan. Onun annesi olduğum için kendimi çok mutlu hissediyorum. Biz oğlumla ikimiz çok mutlu bir aileyiz" dedi. Soğan ve sarımsak bağımlısı Eymen, "Çocukluğumdan beri soğan ve sarımsak yiyorum. Arkadaşlarım okulda 'bir koku var' diyorlar ama benden geldiğini anlayamıyorlar. Soğan ve sarımsak yedikçe kendimi daha güçlü hissediyorum ve hiç hasta olmuyorum" diye konuştu.

Yaşlı kadının eziyet edildiği hastaneye para cezası kararı! Haber

Yaşlı kadının eziyet edildiği hastaneye para cezası kararı!

İstanbul'un Ataşehir ilçesindeki özel bir hastanede meydana gelen olay, geçtiğimiz yıl Türkiye'nin gündemine oturdu. Hastanenin yoğun bakım servisinde yatan bir hastaya eziyet eden personellerin videosu ortaya çıktı. Konuşamayan yaşlı kadına hakaret eden sağlık çalışanları hastayla alay etti. Öte yandan videoda şahsın, "Böbreğini alacağız" diyerek elindeki paraları kadının yüzüne fırlattığı görüldü. 4 kişi tutuklandı Bunun üzerine olay kısa sürede gündem oldu ve yetkililer harekete geçti. Olaya karıştığı tespit edilen 9 kişi gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerinin ardından şüphelilerden 4'ü tutuklanırken 3'ü adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı, 2 şüpheli de serbest bırakıldı. İlgili sağlık çalışanları ise Sağlık Bakanlığı'nca 3'er yıl meslekten men edildi. Soruşturma tamamlandı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) de görüntülerle ilgili resen soruşturma başlattı. Olayla ilgili yürütülen soruşturma tamamlandı. Kararda, görüntülerde yer alan N.Z. isimli kadın hastanın 22 Ağustos 2022 tarihinde hayatını kaybettiği hatırlatılarak, hastane bünyesinde çalışan personelin yaşlı ve savunmasız yoğun bakım hastasına yönelik eylemlerinin insan onurunu zedeleyici, sindirici, aşağılayıcı ve küçük düşürücü nitelikte olduğu belirtildi. 89 bin TL para cezası Söz konusu hastanenin ayrımcılık yasağı ihlalinden sorumlu olduğu vurgulanarak, muhatap hakkında 89 bin 571 TL idari para cezası uygulanmasına karar verildiği ifade edildi.

14 yıldır Parkinson ile mücadele eden hasta operasyonla sağlığına kavuştu Haber

14 yıldır Parkinson ile mücadele eden hasta operasyonla sağlığına kavuştu

Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde pandemi nedeni ile ara verilen beyin pili takılması ameliyatlarına yeniden başlandı. Türkiye’de sayılı hastanelerde yapılabilen ameliyat, 38 yaşındaki hasta Ali Şen’e başarıyla uygulandı. Operasyonun ardından pil açılımı için hastaneye gelen Şen, operasyonu gerçekleştiren Beyin Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Selahattin Biçer ve Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Nilüfer Büyükkoyuncu Pekel tarafından muayene edildi. Yapılan muayene sonrası herhangi bir yan etki görülmeyince hastanın pil açılımı gerçekleştirildi. Hastanın daha önce çeşitli yerlerde tedavi aldığını dile getiren Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Nilüfer Büyükkoyuncu Pekel, semptomların kontrol altına alınamaması ve diskinezi adını verilen hareket bozukluklarının ortaya çıkması üzerine hastayı, ileri evre tedaviler açısından değerlendirdiklerini belirtti. İki nöroloji uzmanı, bir psikiyatri doktoru ve bir beyin cerrahından oluşan ekibin yaptığı inceleme sonucu ameliyat kararı alındığını vurgulayan Doç. Dr. Pekel, “Halk arasında beyin pili denilen Derin Beyin Stimülasyonu operasyonuna karar verilerek, işlem gerçekleştirildi. Ameliyatımız 1 Kasım’da yapıldı ve ilk pil açılımı 10 Kasım’da gerçekleştirildi. Bu ameliyatlar 2018, 2020 yılları arasında hastanemiz bünyesinde başarı ile gerçekleştiriliyordu. Pandemi nedeni ile ara verdiğimiz ameliyatlara, Kasım ayı itibari ile yeniden başladık. Bundan sonrasında ihtiyacı olan hastalarımıza ameliyatlar, aktif bir şekilde yeniden yapılacaktır” dedi. “Kasılmalar yok derecesinde” Yaklaşık 14 yıldır Parkinson hastalığı ile mücadele ettiğini belirten hasta Ali Şen ise, “Genellikle sol bacağımda kasılma çok oluyordu. Titreme de oluyordu. Titreme ilaçlar sayesinde zamanla azaldı ama bu kasılmalardan dolayı çok zor durumda kalıyordum. Yüksek İhtisas Hastanesi’ne başvurdum. Nilüfer hoca sayesinde beyin pili operasyonu geçirdim. Kasılmalar yok derecesinde artık. Sabah kalktığımda donuk oluyordum. Adım atamıyordum. Gün içerisinde kasılm

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.