Hava Durumu

#Hastalık

Yeni Marmara Gazetesi - Hastalık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hastalık haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

X Hastalığı Nedir ve Belirtileri Nelerdir? DSÖ'den Yeni Salgın Uyarısı! Haber

X Hastalığı Nedir ve Belirtileri Nelerdir? DSÖ'den Yeni Salgın Uyarısı!

Hastalık X Nedir? Hastalık X, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından gelecekteki bir salgına neden olabilecek varsayımsal, bilinmeyen bir patojeni temsil etmek üzere öncelikli hastalıklar listesinde yer alan bir hastalıktır. Şu anda böyle bir virüsün varlığı kesin değil, ancak bilim adamları ve uzmanlar, böyle bir virüsün ortaya çıkması durumunda proaktif bir eylem planı oluşturmayı ve sağlık sistemini buna hazırlamayı umuyorlar.   Belirtileri Nelerdir? Hastalık X'in belirtileri hakkında spesifik bilgiler bulunmamaktadır, çünkü bu varsayımsal bir hastalıktır. Ancak DSÖ, böyle bir patojenin çok yüksek ölüm oranlarına sahip olabileceğini ve insanlar arasında hızla bulaşabileceğini belirtmektedir.   DSÖ'den Uyarı DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, COVID-19'un ilk "Hastalığımız X" olabileceğini ve bu deneyimden ders alınması gerektiğini vurgulamıştır. Dünya Sağlık Örgütü, COVID-19'dan daha fazla hasara yol açabilecek bir Hastalık X'in tehlikesini temsil ettiğini belirtmektedir. Uzmanlar, en kötü senaryoya hazırlanmak için sağlam ve etkili bir plan üzerinde çalışmaktadır. Erken uyarı sistemlerinin ve sağlık altyapısının gelecekteki salgınlara karşı daha iyi hazırlıklı olması gerektiği vurgulanmıştır.   Hastalık X Nasıl Bulaşır? Hastalık X gibi ölümcül bir patojenin, muhtemelen hayvan türlerinde zaten dolaştığı ve henüz insanlara bulaşmadığı düşünülmektedir. Bu tür virüslerin insanlara geçişi, insanlar ve hayvanlar arasındaki temasla gerçekleşebilir. Örneğin, yarasalarda, kuşlarda veya domuzlarda bulunabilirler. Dünya genelinde uzmanlar, böyle bir salgınla başa çıkmak için etkili bir strateji geliştirme çalışmalarını sürdürmektedir.

ABD'de 'Üçlü Salgın' Alarmı: Covid-19, Grip ve RSV Vakaları Artıyor Haber

ABD'de 'Üçlü Salgın' Alarmı: Covid-19, Grip ve RSV Vakaları Artıyor

ABD'de ise uzmanlar "üçlü salgın" konusunda uyarıda bulunuyor. Kasım ayından bu yana Covid-19 nedeniyle hastaneye yatışlarda artış yaşanıyor. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC), grip vakalarının ülke çapında arttığını ve artış eğiliminin devam ettiğini açıkladı. Ayrıca, RSV vakalarının kasım sonunda zirve yaptığı, ancak düşüş eğiliminin yeni başladığı belirtildi. Enfeksiyon hastalıkları uzmanı LuisOstrosky, grip ve Covid-19 vakalarındaki artışı doğrulayarak, "İkisi de şu anda yükselişte" dedi. RSV vakalarında ise artış hızının düşmesine rağmen "istikrarın" devam ettiğini belirtti. ABD Kamu Sağlık Çalışanları Derneği'nin üst düzey yetkilisi MarcusPlescia, "Sayılar iyi görünmüyor" diyerek solunum yolu hastalıkları salgını konusundaki kaygılarını paylaştı. Plescia, pandemi sonrası maske gibi önlemlerin yerleşik hale gelmemesini eleştirerek, insanların hasta olunca evde oturmak yerine dışarıya çıktığını ve bu durumun başkalarını da hasta edebileceğini unuttuğunu belirtti. Ayrıca, hastanelerde maske takma zorunluluğunun geri getirildiğini ve bu uygulamanın yaygınlaşmasının beklendiğini söyledi. Üçlü salgının sağlık sisteminin çökmesine neden olabileceği endişesi taşıyan Plescia, hastanelerin yatak ve personel kapasitesinin aşılması durumunda çalışamayacak hale gelebileceğini ifade etti. İspanya'da da RSV ve Covid-19 vakalarındaki artış nedeniyle maske takma zorunluluğu yeniden getirilirken, bu salgınlarla mücadelede uluslararası düzeyde ciddi tedbirlerin alınması gerekliliği vurgulanıyor.

Bacakları 80 santimetre çapına ulaştı, hastalığın tedavisi yok Haber

Bacakları 80 santimetre çapına ulaştı, hastalığın tedavisi yok

Sivas’ın Şarkışla ilçesinde yaşayan evli ve 4 çocuk babası Tuncer Demirezen, yaklaşık 25 yıl önce ayaklarında karıncalanma nedeniyle hastaneye başvurdu. Kalp damar cerrahisine giden Demirezen’in yapılan tetkikler sonucu tedavisi bulunmayan ‘fil hastalığı’ olarak bilinen ‘lenfödem’ hastalığına yakalandığı tespit edildi. Çeşitli tedaviler uygulanan Demirezen, bir türlü sağlığına kavuşamadı. Diz kapağının altından itibaren her yıl 5 ila 7 santim büyüyen Demirezen’in hayatı alt üst oldu. Ayakkabı ve pantolon bulmakta zorluk çeken Demirezen, çareyi kendisine özel ayakkabı ve pantolon yaptırmakta buldu. 25 yıldır hastalıkla mücadele ediyor Hastalığın 25 yıl önce ayağında ufak bir şişlikle başladığını ifade eden Tuncer Demirezen, “Her yıl 5 ile 7 santimetre arası büyüyordu. Bu yıl yine 7 santimetre büyüdü. Seneye tahminim 5 santimetre büyüyecek. Zor, yani artık ağrılar artmaya başladı” dedi. Tedavisi için birçok ile gittiğini ifade eden Demirezen, “İstanbul’dan tut Ankara, Kayseri yani gezmediğim yer kalmadı. Çaresini bulamadım. Fil hastalığı beyaz kan damar tıkanıklığı. Beyaz kan damarı tıkalı olduğu için dolaşım olmadığı için şişkinlik yapıyor. Diz kapağından aşağıda şuanda. Umarım yukarılara çıkmayacak. Çok küçük bir büyüklükte başladı, ayağımın üst tarafından başladı. O zaman ayakkabılar oluyordu, şimdi olmuyor. Pantolon ve ayakkabı diktiriyoruz. Geçen ölçtük 80 santimetre büyüklüğünde. Hazır pantolonu 5 tane alıyoruz 3 tane çıkıyor. 5 tane pantolon veriyorum 3 tane geri alabiliyorum” şeklinde konuştu.

Antibiyotik kullananların dikkatine! Ölümcül sonuçlara yol açabiliyor Haber

Antibiyotik kullananların dikkatine! Ölümcül sonuçlara yol açabiliyor

Bursa Şehir Hastanesi’nde görevli Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Yeliz Karakaya, Dünya Antimikrobiyal Farkındalık Haftası kapsamında açıklamalarda bulundu. Antibiyotiklerin uygun dozda uygun sürede kullanımına ‘akılcı antibiyotik kullanımı’ denildiğini dile getiren Uzm. Dr. Karakaya, doktor gözetiminde verilmeyen, kulaktan dolma bilgilerle uygun doz ve sürede kullanılmayan, su ile alınması gerekirken başka sıvılarla alınan, ilaç- besin etkileşiminin ihmal edildiği kullanımların uygunsuz ilaç kullanımına girdiğini vurguladı. Söz konusu durumun ölümcül sonuçlara vardığını kaydeden Uzm. Dr. Karakaya, “Uygunsuz antibiyotik kullanımı, karaciğer ve böbrek fonksiyonlarındaki bozuklukların yanında günümüzün en önemli sağlık tehlikelerinden biri olan antibiyotik direnci meydana getirmektedir. Bakteriler, devamlılığını sürdürebilmek ve canlı kalabilmek için antibiyotiklere karşı direnç geliştirirler ve geliştirdikleri bu direnç mekanizmalarını hem genetik olarak alır hem de diğer bakterilere aktarabilirler. Bu dirençli bakterilerin neden olduğu enfeksiyonlardan dolayı her yıl 700 bin kişi hayatını kaybetmektedir. Gelecekte organ nakli, kalp damar cerrahisi ve protez cerrahisi gibi büyük ameliyatlar bu dirençli bakteriler nedeniyle yapılamayacak hale gelecektir” dedi. Grip ve nezle halinde antibiyotik kullanılmaması gerektiğinin altını çizen Uzm. Dr. Karakaya, “Antibiyotiğe bağlı yan etkilerin azaltılması ve direncin önüne geçilebilmesi için doktorun muayene ve tetkiki sonucu reçete ettiği ilacın eczacının danışmanlığında kullanılması, doğru dozda ve uygun sürede kullanılması; grip, nezle gibi virüslerin neden olduğu enfeksiyonlarda antibiyotik kullanılmaması, uygun olmayan şartlarda saklanan antibiyotiklerin kullanılmaması gerekir. Antibiyotikler ağrı kesici ya da ateş düşürücü değildir. Virüslü mantar enfeksiyonlarında etkisizdir. Direnci önlemek için etkili en iyi yol antibiyotiklerin doğru kullanımıdır” şeklinde konuştu

Temas ile bulaşıyor, vaka sayısı her geçen gün artıyor Haber

Temas ile bulaşıyor, vaka sayısı her geçen gün artıyor

Uyuz hastalığının parazitsel bir deri hastalığı olduğunu ifade eden Tosun, “Son yıllarda oldukça sık görüyoruz. Son 4, 5 yıldır özellikle son dönemde her gün polikliniğimizde günlük pratiğimiz de hasta görüyoruz. Hatta yaklaşık yüzde 10, 20 gibi yaklaşık günlük pratiğimizde gelen hastalarımızın oranları yüksek oranda uyuz vakaları görüyoruz. Tabi uyuz vakaları son dönemde bazı dönemler özellikle pik yapıyor. Diğer hastalıklar da olduğu gibi salgınlar ortaya çıkartabiliyor. Bu yaklaşık 4, 5 yıldır dediğimiz gibi hem pandeminin etkisiyle hem göçün de etkisiyle ortaya çıkıyor. Bir de hastaların tedavi uyumudur veya gelmemesi veya bilinçli olmaması da bu süreci arttırıyor. Çünkü bulaşla, ortak kişisel eşyaların ortak kullanılmasıyla özellikle artıyor. Özellikle hastaların bu artışı özellikle uymamasıyla beraber salgın dönemi ortaya çıkmış oluyor” dedi. Gece kaşıntıları uyuz belirtisi Uyuz hastalığının tanı ve tedavi sürecine değinen Doç. Dr. Mustafa Tosun, “Özellikle kaşıntı yani en önemli geceleri özellikle ortaya çıkan bir kaşıntı söz konusu. Hastanın hayat kaidesini etkiler. Yani gece uykudan uyandırır özellikle. Çünkü parazit derimizde yaşıyor. Derimizde tüneller oluşturup orda bir reaksiyon deride bir reaksiyon ortaya çıkartıp oda kaşıntı ve alerjik reaksiyonları ortaya çıkarmakta. Aynı zamanda hem el parmak arası, el bilekleri, ayak bilekleri yine özellikle karın bölgesi, yine erkeklerde genital bölge, kadınlarda meme başı gibi alanları tutmakta ve orda popüler lezyonlar dediğimiz kabarcıklara özellikle kaşıntılı kabarcıklara neden olmakta. Hem bu şekilde hem özellikle etrafında kaşınan varsa özellikle aynı evde yaşayanlarda kaşıntı varsa bu da tabi hasta için uyarıcı olmalı. Yine sıcakla özellikle geceleri artar. Yine banyoda özellikle sıcakla artar. Kaşıntı olduğu zaman özellikle hastalarımızın uyuz açısından dikkatli olmaları gerekiyor ve mutlaka bir sağlık merkezine başvurmaları gerekiyor. Mikroskopla bir sürüntü alıyoruz deriden çok basit yani öyle bir gelişimsel bir şey değil ve onu 5 10 dakikalık bir süreçte tanıyı koyuyoruz. Aynı zamanda tabi klinik belirtilerde önemli biz deri muayenesi de yapıyoruz” ifadelerine yer verdi. “Uyuz, kişiden kişiye bulaşıyor” Hastalığın en önemli aşamasının tedavi olduğunu vurgulayan Tosun, şu ifadeleri kullandı, “Tanıyı koyduktan sonra aslında en önemli aşama tedavi. Asıl sıkıntı aslında tanıyı koyuyoruz ama tedavide ki hasta uyumu bizi ve hastanın tedavisini etkiliyor. Özellikle yani tedavi ön planda. Tanıyı rahat bir şekilde klinikte her dermatoloji hekimi, dermatoloji uzmanı veya aile hekimi de olabilir. Önemli olan hastanın uyumu tedaviye ve kabullenmesi bu durumu. Bazı hastalar uyuz olduğunu kabullenmeye de biliyor. Uyuz kişiden kişiye bulaşıyor özellikle bu çok önemli o yüzden de ortak kullanılan eşyalar, kıyafetler açısından dikkatli olunması gerekiyor. Kişisel eşyalar başkalarıyla beraber ortak kullanılmaması gerekiyor. Denenen kıyafetler örneğin alışveriş merkezlerinde denenen kıyafetler gibi özellikle onların evde mutlaka tekrar alındıktan sonra yıkanıp öyle kullanılması gerekiyor.” 

Bu meyveyi yanlış tüketmek canınızdan edebilir! Anında zehirliyor... Haber

Bu meyveyi yanlış tüketmek canınızdan edebilir! Anında zehirliyor...

Tükettiğimiz besinlerin doğal ya da ev yapımı olması onları sürekli ve dilediğimiz gibi tüketeceğimiz anlamına gelmemeli. Özellikle bazı kronik rahatsızlıklar üzerine ilaç kullanıyorsanız bu durum daha da önemlidir. Bahsedeceğimiz meyveyi özellikle kış aylarında hastalıklara karşı daha dirençli olmak için tüketmeye çalışsak da fazlası ve tüketim sırası önemlidir. En ufak bir yanlış ölüme götüren sonuçlar doğurabilir ve ciddi hasarlar verebilir. Bahsettiğimiz bu meyve kışın en çok tüketilen meyvelerinden biri olan greyfurttur. İlaç kullanırken greyfurt tüketmeyin Greyfurt tıpkı portakal gibi içinde bolca vitamin bulundurur ve fiziksel görünümde değişiklikler yapmak için de en güçlü destek besinlerdendir. Ancak greyfurtun böyle yaralı olması onun zehirleyici etkisini örter mi? Elbette hayır. Greyfurt birçok ilaçla etkileşime girebilen bir meyvedir. Suyunu içmek yemek kadar masum da değildir. Yanlış tüketimi ile organ yetmezliğinden ölüme kadar çok ciddi hasarlar bırakabilir. Peki greyfurt bu kadar tehlikeli yapan nedir diye sorduğunuzu duyar gibiyiz. Greyfurtun içinde furanokumarin isminde bir madde bulunuyor. Bu madde greyfurttan önce alınmış ilaçların vücutta çözünmesini engelliyor. Vücutta enzimler ilaçları parçalayamıyor ve parçalanamayan ilaçlar vücuda bir katkı sağlayamadığı gibi zarar verebilecek bir aşamaya geçiyorlar. Vücuda girdikten sonra bağırsaklarda parçalanması gereken ilaçlar greyfurtun yarattığı etkiden dolayı karaciğeri, böbrekleri ve diğer organları kullanılamaz hale getiriyor. Bu ilaçların hala ne olduğu araştırılmaya devam etse de kolestrol düşürücü ilaçlar, tansiyon, kanser ilaçlarının greyfurt ile etkileşime giren vücuda yarar yerine zarar veren ilaçlar olduğu bilinmektedir. Bu yüzden bu ilaçlar tüketildikten hemen sonra greyfurt tüketmek oldukça tehlikelidir. Sağlıkla kalın!

En ucuz şifa kaynağı: Günde 1 kaşık yerseniz, bakın neler oluyor Haber

En ucuz şifa kaynağı: Günde 1 kaşık yerseniz, bakın neler oluyor

Son zamanlarda sağlıklı besinler arasında önemli bir yere sahip olan andız pekmezi, vücuda pek çok olumlu etki sağladığı için büyük bir ilgi görüyor. Bu doğal ürün, iğneli andız ağacının olgunlaşmış kozalaklarından elde ediliyor ve besin değeri oldukça yüksek. Andız pekmezi, sağlık açısından sayısız fayda sunuyor. Bu nedenle birçok kişi, günlük beslenme rutinlerine bir kaşık andız pekmezi ekliyor. Uzun ve sağlıklı bir yaşam sürmek isteyenler için andız pekmezi tüketmek iyi bir seçenek olabilir. Bu sağlıklı besini düzenli olarak tüketmek, vücudu canlandıracak ve enerji verecek. İşte andız pekmezinin faydaları… Andız pekmezinin faydaları Kansızlığı önler Andız pekmezi, yüksek demir içeriği nedeniyle kansızlık sorununu önlemeye yardımcı olabilir. Demir, vücutta hemoglobin üretimine katkıda bulunur ve bu da kanın oksijen taşıma kapasitesini artırır. Enerji kaynağıdır İçerdiği doğal şekerler, andız pekmezini enerji verici bir besin yapar. Özellikle sporcular ve enerjiye ihtiyaç duyan kişiler için iyi bir tercih olabilir. Bağışıklık sistemini güçlendirir Andız pekmezi, içerdiği antioksidanlar sayesinde bağışıklık sistemini destekleyebilir. Bu, hastalıklara karşı direncin artmasına yardımcı olabilir. Kemik sağlığını destekler İçerdiği kalsiyum ve fosfor, kemik sağlığını desteklemeye yardımcı olur. Özellikle çocuklar ve yaşlılar için kemik gelişimi ve korunması açısından önemlidir. Öksürüğe iyi gelir Andız pekmezi öksürüğü çok iyi gelir. Her gün 1 kaşık yediğinizde gribal enfeksiyonlara karşı doğal antibiyotik etkisi görür. Soğuk algınlığı, öksürük ve bronşit gibi solunum yolu sorunlarına iyi gelir.

Uzmanları şaşırtan 'ikinci dalga' hastalık: Olağan dışı bir durum Haber

Uzmanları şaşırtan 'ikinci dalga' hastalık: Olağan dışı bir durum

 İspanya'da kasım-aralık ayında görülen "grip A" dalgasından sonra şubat ayından itibaren "grip B" dalgası başladı. Carlos III Sağlık Enstitüsü, grip B dalgasıyla ilgili yayımladığı raporda, normalde ilkbahara doğru azalması beklenen grip vakalarının şu anda sık görülmesinin ve bir sonbahar-kış dönemi içinde iki kez grip dalgası çıkmasının "olağan dışılığına" dikkati çekti. Verilere göre, 20-26 Şubat tarihlerinde her 100 bin kişiden 258'inde grip vakası görüldüğü, şubat ortasında bu sayının 270 olduğu bilgisi paylaşıldı. "ÖZELLİKLE 15 YAŞ ALTI ÇOCUKLARDA GÖRÜLÜYOR" Uzmanlar, Kovid-19'dan dolayı alınan önlemlerin etkisiyle vücut direncinin diğer virüslere karşı düştüğünü belirterek, "Kovid-19 bağışıklık sistemini etkiledi, bu bilimsel olarak tanımlanan bir bulgu. Bu da bizi her türlü solunum hastalığına daha yatkın hale getiriyor. Bu ikinci dalga birlikte yaşamın tekrar eskiye dönmesiyle birlikte hızla yükseldi." görüşünü savundu. Grip B dalgasının özellikle 15 yaş altı çocuklarda görüldüğü ifade edildi. İspanyol basını da alışılmışın dışında görülen grip vakaları için "Son aylarda eğer ateşin yoksa, burnun akmıyorsa ve öksürüğün yoksa şanslısın." diye yazdı. Grip B dalgasının İspanya'dakine benzer şekilde Fransa'da da yüksek düzeyde olduğu belirtildi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.