Hava Durumu

#Hastane

Yeni Marmara Gazetesi - Hastane haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hastane haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Depreme 1 Yaşında Yoğun Bakımda Yakalanmıştı... Haber

Depreme 1 Yaşında Yoğun Bakımda Yakalanmıştı...

Hatay'da 6 Şubat depremlerine yoğun bakımda 1 yaşındayken yakalanan ve kayıtlara "öldü" olarak geçilen anne ve babasının 2 hafta aradığı Asiye Beren Kızıldağ, Eskişehir Şehir Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Asiye bebeğe yapılan işlemle solunum yolu güvenliği ve besleme kolaylığı sağlandı.   Hataylı İrem ve Alihan Kızıldağ çifti 2 Şubat 2022 tarihinde Asiye Beren ismini verdiği bebeklerini kucaklarını aldı. Fakat Asiye Kızıldağ daha 2 günlük iken topuktan kan alındığı nöbet geçirdi. Yoğun bakıma alınan Asiye Beren'e detaylı sağlık taraması sonrası dravet sendromu dirençli epilepsi teşhisi konuldu.  Kayıtlara 'öldü' olarak geçen çift 2 hafta kızlarını aradı  Asiye bebek, Mustafa Kemal Üniversitesi Araştırma Ve Uygulama Hastanesi'nde tedavi edildiği esnada 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen ve 11 ilde büyük yıkıma neden olan depreme yakalandı. Asiye Kızıldağ, depremde hasar alan hastanede yaralandı. Depreme evlerinde yakalanan İrem ve Alihan Kızıldağ çifti kayıtlara "öldü" olarak geçince, 1 yaşındaki Asiye Kızıldağ Adana'ya sevk edilerek tedavisine burada devam edildi. Depremin şokunu ve yaralarını bir nebze saran Alihan ve İrem Kızıldağ çifti 1 yaşındaki kızlarını armaya başladı. 2 hafta boyunca kızlarını arayan çift, minik Asiye'yi Adana'da bir doğum hastanesinin yoğun bakım ünitesinde yatarken buldu.  Eskişehir'de tedavisine devam ediliyor  Daha sonra Adana'dan Hacettepe Üniversitesi Hastanesi'ne sevk edilen minik Asiye buradaki tedavisinin ardından Eskişehir Şehir Hastanesi'ne sevk edildi. Epilepsi hastası ve yutma disfonksiyonu olan Asiye Beren Kızıldağ'a, Eskişehir'de yarım saatlik bir operasyon ile solunum yolu güvenliği ve besleme kolaylığı sağlandı. Şu anda durumu stabil olan Asiye Beren'in anne ve babası Eskişehir Şehir Hastanesi doktor ve personeline teşekkür etti. Aileden anne İrem Kızıldağ'ın kızlarının tedavisi için geçici olarak Eskişehir'e yerleştiği, baba Alihan Kızıldağ'ın ise Hatay'a gidip geldiği öğrenildi.   "Nöbetin nerede, ne zaman geleceği belli olmuyor"  Hatay'daki hastanede kızlarını kaybeden ve 2 hafta sonra bulan İrem Kızıldağ, "Kızım epilepsi hastası, doğduktan bir gün sonra ilk nöbetini geçirdi. Biz Hataylıyız. Depremden sonra elektrikler kesilince kızım oksijensiz kaldı ve beyni oldukça hasar gördü. Burada trakeostomi ameliyatı gerçekleştirildi. Hocamız sağ olsun, çok başarılı bir ameliyat gerçekleştirdi. Hastaneden çok memnunuz. Epilepsi nöbetiyle yaşamak çok zor oluyor. Nöbetin nerede, ne zaman geleceği belli olmuyor. Dışarı çıktığınızda ne olacağını bilmiyorsunuz. Sürekli endişeliydik, epilepsi zor bir hastalık. Burnunda nazogastrik bir sonda vardı, riskleri oldukça fazlaydı. Seviye artması sonucunda mamanın akciğere kaçma ihtimali vardı. Duygu hocamız sağ olsun, bu gibi durumlar yaşanmasın diye karın bölgesinden bir PEG (Perkütan Endoskopik Gastrostomi) açıldı ve memnun kaldık. Herhangi bir komplikasyon gelişmedi, şu an gayet iyi gidiyoruz" dedi.  Kızının tedavisi hakkında konuşan Alihan Kızıldağ ise, "Kazım hocamız da her zaman bizimle ilgilendi. Bize her konuda destek oluyorlar, sağ olsunlar. Kızımızın hastalığından dolayı buradayız. Hatay'da çalışıyorum, Eskişehir'e gidip geliyorum. Bazı şeyler düzelene kadar burada tedaviye devam ediyoruz" ifadelerini kullandı.  "Solunum yolu güvenliği ve besleme kolaylığı sağlıyor"  Eskişehir Şehir Hastanesi Çocuk Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Duygu İskender Mazman, "3 yaşındaki hastamız dirençli epilepsisi serebral parsi olan bir hasta. Ağızdan alması gereken gıdaları yutma disfonksiyonu olduğu için yeterince alamıyor. Beslediği zaman solunum yoluna kaçırma ihtimali nedeniyle de hayatı tehlikesi oluyor. O yüzden bu tarz hastalarda tüplü besleme öneriyoruz. Tüplü besleme de aslında en yaygın yol burundan, mideye bir kateter göndererek yapılan nazogastrik tüplü beslemedir. Fakat bunu çok uzun süre kullanamıyoruz. Hem konfor hem de güvenlik açısından nazogastrik sondayla uzun süre beslemeyi artık eskisi kadar kullanmıyoruz. Çünkü 90'lı yıllarda yurt dışında başlayıp sonra ülkemize olan ve çocuklarda da giderek yaygın şekilde yapılmaya başlayan perkütan endoskopik gastrostomi yöntemi ile beraber mideyi cilde bir tüp yoluyla ağızlaştırıyoruz. Yaklaşık yarım saat süren bir işlem ve genel anestezi ile yapılıyor. Bu hem hastaya hem de bakım verene çok ciddi bir konfor, solunum yolu güvenliği ve besleme kolaylığı sağlıyor. Hastamızda da bunu uyguladık. Gayet de güzel, yara yerinde hiçbir problem olmadı. Genellikle insanların özellikle yara yeri enfeksiyonu ya da bu tüpe bakabilir miyiz, besleyebilir miyiz gibi bir kaygıları oluyor ama hiçbir problem olmadı. Daha önce bu şekilde birçok hastamızı açmış bulunduk. Eskişehir'de de yaygınlaştırmak istiyoruz. Özellikle ihtiyacı olan, yutma disfonksiyonu, sinir sistemi, baş ve boyunu etkileyen kronik hastalarda veya kas hastalığı gibi ağızdan beslenmesi mümkün olmayan hastalarda uzun vadeli gastrostomi hayat kurtarıcı ve ciddi konfor sağlayan bir yöntem. 8 aydır burada çalışıyorum ve gözlemlediğim kadarıyla gastrostomiye karşı bir önyargı var. Özellikle biz hastalarımıza bunu anlatıyoruz. Yara yeri enfeksiyonu ve tüp bakımı açısından korktukları kadar yüksek komplikasyonlar yok. Güvenli bir şekilde bu tüpü açıyoruz. Anestezi ile ilgili problemler ve sorunlar oluyor. Onları özellikle dikkate alıyorlar. Fakat aslında bu hastalara başka anestezi ile olan bir işlem uygulandığından farklı bir risk veya komplikasyon barındırmıyor" dedi. 

Hastane Personelinin Aracı Küle Döndü Haber

Hastane Personelinin Aracı Küle Döndü

Antalya’nın Serik ilçesinde hastane otoparkında bir araçta çıkan yangın söndürüldü. Yangında araç kullanılamaz hale gelirken, hastanenin Başhekimi Serkan Kurt, "Çalışanımızın maddi hasarını hep birlikte karşılayacağız" dedi.   Yangın bugün saat 12.00 sıralarında Serik Devlet hastanesi açık otoparkında meyana geldi. Otoparkta park halinde bulunan hastane çalışanı Hasan Ali Kahya’ya ait 07 DP 343 plakalı otomobilde bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Yangın hastanede büyük paniğe neden oldu. Otoparkta araçları bulunan kişiler yanan aracın etrafını boşaltırken, polis aracın bulunduğu alanda güvenlik önlemi aldı.  Dumanları fark eden Hastane çalışanlarının ihbarı üzerine olay yerine itfaiye ve polis ekipleri sevk edildi.  İtfaiye ekibinin müdahale ettiği yangın kısa sürede söndürülürken, otomobil tamamen yanarak kullanılamaz hale geldi.  Otomobilin sahibi Hasan Ali Kahya gazetecilere yaptığı açıklamada, "Hastanede çalıştığım için aracımı otoparka park ettim. Çalışmaya gittim. O sırada arkadaşlarım aradı aracımın yandığını söyledi. Aracım park halindeydi. Herhangi bir teknik arızası yoktu" dedi.  "Çalışanımızın maddi hasarını hep birlikte karşılayacağız"  Serik Devlet Hastanesi Başhekimi Serkan Kurt, "Hastanemiz otoparkında personelimize ait aracın yanması gibi üzücü bir olay yaşadık. Maddi hasarla atlattığımız için şanslıyız. İnşallah çalışanımızın bu maddi hasarı hep birlikte karşılayacağız" diye konuştu.  Çıkan yangında otomobil tamamen yanarak maddi zarar meydana geldi. 

Şanlıurfa'dan Gaziantep'te Hasta Ziyaretine Geldi, Hayatının Şokunu Yaşadı Haber

Şanlıurfa'dan Gaziantep'te Hasta Ziyaretine Geldi, Hayatının Şokunu Yaşadı

Şanlıurfa'dan Gaziantep'e hasta ziyaretine gelen Seyfettin Aka'nın park ettiği 550 bin TL değerindeki düz kontak yapılamayan immobilizer sistemli aracı, 30 saniye içerisinde çalındı. Aracın çalınma anı binanın güvenlik kamerasına yansırken olayla ilgili inceleme başlatıldı.   Olay, Şehitkamil ilçesi Belkıs Mahallesi'nde meydana geldi. İddiaya göre, 28 Ocak Salı günü hasta ziyareti için Şanlıurfa'dan Gaziantep'e gelen Seyfettin Aka, son teknoloji güvenlik sistemine sahip, düz kontak yapılması imkansız olan immobilizer sistemli 27 AIT 941 plakalı aracını binanın bahçesindeki açık otoparka park etti.  Aracın sahibi otoparka inince hayatının şokunu yaşadı  Aracını güvenli bir şekilde bıraktığını düşünen Aka, misafirlik sonrası dışarı çıktığında aracının yerinde olmadığını fark etti. Daha sonra güvenlik kameralarını inceleyen Aka, immobilizer sisteme sahip aracın 30 saniye içerisinde çalındığını fark edince büyük bir şok yaşadı.  Hırsızlık anı güvenlik kamerasında  Olay anı ise sitenin güvenlik kameralarına yansıdı. Görüntülerde, maskeli şüpheli şahsın site içerisine girerek aracın yanına yaklaştığı ve sadece 30 saniye içinde hiçbir iz bırakmadan aracı çalıştırarak olay yerinden uzaklaştığı anlar yer aldı.  "30 saniye içerisinde arabamı çaldığını izledim"  Yaşadığı talihsiz olayı anlatan Seyfettin Aka, “28 Ocak Salı günü Şanlıurfa'dan Gaziantep'e hasta ziyareti için geldim. Saat 12:15'te aracımı binanın bahçesine açık otoparka park ettim. Yaklaşık olarak 15:50 gibi dışarı çıktığımda aracımın olmadığını gördüm. Sonra kamera kayıtlarına baktığımda 13:40'ta maskeli bir şahsın binanın bahçesine girdiğini ve 30 saniye içerisinde arabamı çaldığını izledim” dedi.  "Aracım düz kontak olmayacak bir araç"  Aracının immobilizer sisteme sahip olduğunu aktaran Aka, 30 saniyede aracın çalınmasına şaşırdıklarını ifade ederek, “Aracım düz kontak olmayacak bir araç ve immobilizer sisteme sahip. Kendi anahtarı dışında düz kontak yapılarak çalıştırılamayacak bir araç ama eli eldivenli yüzü maskeli hırsız bu aracı 30 saniye içerisinde alıp götürüyor. Biz bu duruma çok şaşırdık. Biz bu konuyla ilgili karakola gerekli başvuruları ve bilgileri verdik. Emniyet güçleri de gerekli çalışmaları yapıyor. Benim hiç kimse ile bir husumetim yok. Kimseyle alıp veremediğim borcum da yok. Yetkililerin yardımı ile aracımın bulunmasını istiyorum” diye konuştu.  Polis ekipleri, aracı çalan şahsı yakalamak ve aracı bulmak için geniş çaplı soruşturma başlatırken, mağdur olan Seyfettin Aka ise otomobilinin bir an önce bulunması için yetkililerden yardım istedi. 

Ambulansta Yüreklere Dokunan Diyalog ! Haber

Ambulansta Yüreklere Dokunan Diyalog !

Antalya'da iki katlı bir gecekonduda çıkan yangında evde yalnız bırakılan 8, 6 ve 2 yaşlarındaki üç çocuk ölümle burun buruna geldi. Yangını fark eden çevredeki market çalışanlarının ve hızla olay yerine ulaşan itfaiye ekiplerinin çabaları sayesinde çocuklar kurtarıldı. Çocukları dumandan etkilendikleri odadan çıkarıp kucağında taşıyan itfaiyeciler kurtarırken, çocukların kurtarıldıktan sonra ambulansta hastaneye gideceğini öğrenince gözleri dolup "Annemin parası yok" ama dedi. Bunu duyan itfaiye eri 'Orada para almayacaklar' deyince rahatladı.  Olay, dün 14.40 sularında Kepez ilçesi Esentepe Mahallesi 5432. Sokak'ta meydana geldi. Gecekondunun birinci katındaki bir odada, yanan sobadan çıkan duman kısa sürede tüm evi sardı. Evde yalnız bırakılan üç küçük çocuk, duman ve alevler arasında mahsur kaldı. Çocukların ağlama seslerini duyan evin karşısındaki market çalışanları, yangın tüpleriyle müdahale etmeye çalışarak çocukları kurtarmak için cesaret örneği gösterdi.  Mahalle sakinlerinin 112'ye haber vermesi üzerine olay yerine hızla gelen Antalya Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı ekipleri, alevlerin arasındaki çocukları kurtardı. İtfaiye erleri, dumandan etkilenen çocukları kucaklarına alarak ambulansa bindirdi. Yangının ardından ambulansa bindirilen çocuklar, itfaiye eri ve sağlık ekiplerine duydukları korkuyu içtenlikle ifade etti. Çocuklardan biri, "Beni bir yere götürmeyin, hastanede bir şey yapacaksınız" diyerek korkusunu dile getirdi. Bunun üzerine itfaiye eri, "Hastanede bir şey yapmayacağız, sadece sana bakacağız" diyerek çocuğu sakinleştirmeye çalıştı. "Annem kızar diye korkuyor" şeklinde yanıt veren sağlık görevlisini duyan itfaiye eri, "Annen de gelecek, bekle" diyerek çocuğa güven verdi.  8 yaşındaki erkek çocuğun "Annemin parası yok" diyerek ağlaması üzerine, itfaiye eri ve sağlık ekipleri, "Hastanede para almayacaklar" diyerek onu teselli etti. İtfaiye eri, 6 yaşındaki kardeşini işaret ederek, "Ağlama ama bak kardeşin ağlıyor mu, korkma, orada bir şey yapmayacaklar sana, bakacaklar geri gönderecekler" şeklinde teskin etmeye devam etti. Sağlık ekipleri ise "Annen iyileştiğini görünce çok sevinecek" sözleriyle çocukları sakinleştirdi.  Öte yandan, itfaiye ekiplerinin yangını soğutma çalışmalarına devam ettiği anlarda vatandaşlar çocukların yalnızlığına tepki gösterdi.  “Devlet bu çocuklara sahip çıkmalı”  Olayın ardından konuşan mahalle sakinleri, çocukların sürekli evde yalnız bırakıldığını iddia etti. Bir mahalle sakini, “Bu çocukların annesi sürekli dilenmeye gidiyor, babası ise cezaevinde. Evde dört çocuk yaşıyor, yangın sırasında üçü içerideydi. Çocuklar yalnızdı. Bu çocukların devlet tarafından güvence altına alınmasını istiyoruz” dedi.  Çocuklar çikolatayla sakinleştirildi  Ambulans içindeki üç çocuğun ikisinin sağlık durumunun iyi olduğu birinin ise dumandan etkilendiği öğrenildi. Sağlık ekipleri, çocukları sakinleştirmek için çikolata vererek onları güvende hissettirmeye çalıştı. Yangının sobadan kaynaklanan bir kazadan çıktığı tahmin edilirken, polis olayla ilgili soruşturma başlattı. 

Ev Kazası Sonrası Hayatı Alt Üst Oldu Haber

Ev Kazası Sonrası Hayatı Alt Üst Oldu

 Kamerun’da yaşayan 7 yaşındaki Jacques Franck Pharel Teme’nin hayatı, geçirdiği ev kazası sonrası alt üst oldu. 7 yaşındaki çocuk, boynu gövdesine yapıştığı için kafasını dahi kaldıramaz hale geldi. Aile tedavi için Türkiye’nin yolunu tutarken minik Teme, Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nde gerçekleşen başarılı mikrocerrahi operasyonla sağlığına kavuştu.   Evinde oyun oynarken kaza geçirerek feci şekilde yanan Kamerunlu Jacques Franck Pharel Teme(7) Medipo lSağlık Grubu’nda geçirdiği başarılı mikrocerrahi operasyonuyla yeniden sağlığına kavuştu. Yanık sebebiyle boyun bölgesinde ciddi hasar meydana gelen Teme, kafasını dahi kaldıramaz hale geldi. Küçük çocuğun yaşamını alt üst eden olayın ardından aile, Türkiye’nin yolunu tuttu. Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nden Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Burak Özkan ve ekibinin titiz çalışmasıyla yeniden hareket edebilir durumda taburcu oldu.  “Başını yukarı kaldıramıyordu”  7 yaşındaki Jacques Franck Pharel Teme’ın, Kamerun’dan tedavi için Türkiye’ye geldiğini söyleyen Doç. Dr. Özkan, “Yanık kontraktürleri, yanık yarasının iyileşmesiyle hastanın hareketini bozan ve yaşam kalitesini etkileyen durumlardır. Özellikle boyun bölgesindeki kontraktür, hastanın başını boynundan kısaltarak çenesini gövdeye yapıştırmış ve başını yukarı kaldırmasını engellemişti. Ayrıca tükürük salgısının gövdesine akmasına sebep olan , hastanın konuşmasını engelleyen hatta göz kapaklarını aşağıya çeken güçlü bir kontraktör bantlarına sahipti” dedi.  Başarıyla gerçekleştirilen mikrocerrahi ameliyat  Ekip olarak hastayı başarılı bir mikrocerrahi ameliyatına aldıklarını söyleyen Doç. Dr. Özkan, “Boynundaki tüm kötü yara izlerini ve kontraktür bantlarını çıkardıktan sonra, boynunun hareket genişliğini sağladık. Bu hareket genişliği sağlandıktan sonra, bacak bölgesinden incecik bir dokuyu damarla birlikte alarak mikroskop yardımıyla boyundaki damarlarla bağladık. Mikrocerrahi ameliyatlar sayesinde dolaşımı olan dokuyu transfer ederek, istediğimiz büyüklükteki açıklıkları kapatma şansı elde ettik” diye konuştu.  Yoğun bakım takibi ve başarılı iyileşme süreci  Boyun bölgesindeki büyük cerrahi girişimler sonrasında hastanın yaklaşık bir gün süreyle yoğun bakımda takibe alındığını dile getiren Doç. Dr. Özkan, “Boyun bölgesindeki ameliyat sırasında şah damarları ve diğer büyük damarlar doğrudan operasyon alanında yer alıyordu. Ameliyatı, deneyimli ve tecrübeli ekibimizle gerçekleştirdik. Özellikle alıcı sahanın hazırlanmasında ekibin diğer üyesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Burak Ergün Tatar’ın değerli katkıları oldu” dedi.  Gözle görülen iyileşme  Ameliyat sonrası hastanın boyun hareketlerinde gözle görülür bir rahatlama olduğunun altını çizen Doç. Dr. Özkan, “Değişim hemenherkes tarafındanfark edildi. Çocuğun gözündeki aşağı doğru çekilme efekti geçti, ağız köşesi normal pozisyonuna geldi. Hastamız, önerilerimiz ve tavsiyelerimizle Kamerun’a gönderilecek. Bu tarz yanık kontraktürlerinin onarılmasında, basitten komplekse tüm rekonstrüktif yöntemler kullanılabilir. Mikrocerrahinin sağladığı geniş onarım yelpazesi sayesinde komplike vakalarda bile hastaların sağlığına kavuşmalarını sağlıyoruz” şeklinde konuştu.  Saat başı takip edildi  Süreç hakkında bilgi veren Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Burak Ergün Tatar, “Operasyon öncesinde, hastanın entübe edilmesinin zorluğunu göz önünde bulundurduk. Anestezi ekibiyle detaylı bir istişare gerçekleştirdik. Bu süreç, ekip olarak büyük bir dikkat ve özen gerektiren bir aşamaydı. Anestezi ekibimiz bu zorlu süreci başarılı bir şekilde yönetti. Yaklaşık 7 saat süren bir operasyonla, boyundaki kontraktür bantlarını açmayı başardık. Doç. Dr. Özkan, dokuyu sürekli takip etti. Ameliyat sonrasında hastamız 24 saat boyunca hastanede gözetim altında kaldı. Bu süreçte, nakledilen dokuyu saatlik olarak takip edildi. Doku, tıpkı kendi bebeğiniz gibi büyük bir özenle izlenmesi gereken bir yapıdır. Her an damar tıkanması olabilir, bu da ikinci bir operasyon gerektirebilir. Neyse ki, takiplerin başarılı geçmesiyle birlikte ilerleyen günlerde hastanın durumu stabil hale geldi” dedi.  “Şu an her şey yolunda”  Hastaneye geldiklerinde oğullarının hiç konuşamadığını belirten aile, “Konuşsa bile çok zor anlaşılıyordu, başını sağa sola döndüremiyordu. İlk başta çok zordu, ancak buraya gelip ameliyat olduktan sonra çok rahatladı. Her yere koşarak gidip gelebiliyor. Başta çocuğumun sağlığından dolayı oldukça endişeliydim ama Allah’a şükür şu an her şey yolunda” diyerek duydukları memnuniyeti dile getirdiler. Aile, Medipol’de aldıkları hizmetten çok memnun olduklarını ve bu süreçten oldukça fayda sağladıklarını ifade etti. 

Ümraniye'de 1 hafta sonra bebeklerine kavuşmayı bekleyen Korkmaz ailesi, gittikleri özel hastanede bebeklerini kaybetti Haber

Ümraniye'de 1 hafta sonra bebeklerine kavuşmayı bekleyen Korkmaz ailesi, gittikleri özel hastanede bebeklerini kaybetti

İstanbul'da 1 hafta sonra bebeklerine kavuşmayı bekleyen Korkmaz ailesi, gittikleri özel hastanede bebeklerini kaybetti. Aile, ihmal iddiasıyla hastaneden şikayetçi oldu.  Alınan bilgiye göre, Ümraniye'de, doğumuna 1 hafta kalan Dilan Korkmaz, sancılarının olması nedeniyle eşi Serhat Korkmaz ile birlikte rutin kontrolleri için tercih ettiği Ümraniye'deki Özel Erdem Hastanesi’nin acil servisine başvurdu. İddiaya göre, acil serviste görevli nöbetçi doktor, Dilan Korkmaz'ı muayene ettikten sonra hamileliğini riske atacak herhangi bir durumun olmadığını söyledi ve anneyi dahiliye bölümüne yönlendirdi. Dahiliye bölümündeki doktor ise, Korkmaz'a serum taktı ve kendisini aynı gün içinde taburcu etti. Sabah şiddetli sancı ve kanama şikayeti ile tekrar hastaneye başvuran Dilan Korkmaz'a, anne karnında bebeklerinin kalbinin durduğu söylendi. Anne acil ameliyata alındı. Ameliyat sırasında kalbi duran anne, yapılan müdahalelerle hayata döndürülürken, ailenin 'Aslan' ismini vermeyi düşündüğü bebek kurtarılamadı.  "Eşimin iç kanama geçirmesine, çocuğumun ölümüne sebep oldular"  Olayla ilgili konuşan Serhat Korkmaz, “Dün öğle saatlerinde haftalık kontrolümüz için hastaneye geldik, kontrolleri yaptık. Çocuğun durumunun iyi olduğunu öğrendik. Akşam 22.00'den sonra eşimin şiddetli sancısı başladı. Bu yüzden tekrar hastaneye geldik. Bizimle ilgilenen doktorumuz mesai saatinin dışında olduğu için nöbetçi doktorla tedaviye devam etmek zorunda kaldık. Doğumhane bölümüne gittiğimizde nöbetçi doktor eşimi sedyeye yatırdı, herhangi bir cihaz ya da ultrasona sokmadan sadece elle muayene etti. Eşimin midesi bulandı, kustu. Eşim kustuktan sonra doktor rahatsız oldu, midesi bulandı. Biz ‘Kusura bakmayın temizliğini yaparız’ dedik. Doktor sekreterine 'dahiliye bölümüne yönlendir, üşütmüş midesi bulanmış’ dedi. Bir hafta sonra doğumunu yapacak bir hastayı dahiliyeye yönlendirdi. Dahiliye doktoruna gittiğimizde ‘sen hamilesin ne işin var burada’ dedi eşime. Biz de 'zaten doğumhaneden geldik, oradan sevk edildik' dedik. 'O zaman size bir ilaç yazayım' dediler. İki serum yazdılar, bir de ağrı kesici verdiler. Doktor herhangi bir şekilde yukarıya gelip 'hastanın durumu nasıl, ne oldu' diye sormadı, ilgilenmedi. ‘Biz şimdi ne yapacağız’ diye sorduk. 'İlaçlar etkisini gösterir, siz taburcu olabilirsiniz' dediler. Taburcu olduk, sabaha doğru eşimin tekrar ağrıları devam etti ve kanaması olduğunu söyledi. Apar topar yine hastaneye geldik. Bizim kendi kadın doğum doktorumuz bu sefer muayene etti, ultrasona aldığında çocuğun kalbinin durduğunu söyledi. 'Acil doğuma almamız lazım, neden daha önce gelmediniz' dediler. Bu hastane benim eşimin iç kanama geçirmesine sebep olup çocuğumun ölümüne sebep oldu. Bir hafta sonra çocuğum doğacaktı, şimdi çocuğumun cesedini morgdan alın diyorlar. Bana bilgi de vermiyorlar, eşim şu an içeride yarı baygın. Eşimin de ameliyat esnasında kalbinin durduğunu kalp masajıyla geri döndürdüklerini ve çok fazla kan kaybettiğini söylediler” dedi.  Korkmaz ailesi, ihmal olduğu gerekçesiyle hastane hakkında şikayetçi oldu. 

Hastaneye Gidince Hayatının Şokunu Yaşadı Haber

Hastaneye Gidince Hayatının Şokunu Yaşadı

 Bursa'da yaşayan Birol Kumoğlu, halsizlik sebebiyle tahlil yaptırmaya gittiğinde böbrek değerlerinin kötü olduğunu sağ böbreğinin küçük olduğunu, sol böbreğinde ise 12 santimetrelik bir kitle olduğunu öğrendi. Böbreğini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalan Kumoğlu, Medicana Bursa Hastanesi Üroloji Bölümü'nden Doç. Dr. Ahmet Şahan'ın yaptığı 2.5 saatlik operasyon sonucunda kitleden kurtularak sağlığına kavuştu.  Bursa'da yaşayan 55 yaşındaki emekli deniz astsubayı Birol Kumoğlu, halsizlik şikayetiyle ilk önce sağlık ocağına başvurdu. Yaptırdığı tahlillerde böbrek değerlerinin yüksek olduğunu gören Kumoğlu, bunun üzerine Şehir Hastanesi'ne başvurdu. Yapılan görüntülemeler sonucu sağ böbreğin taşa bağlı olarak küçüldüğü, sol böbreğinde ise yaklaşık 12 santimetrelik böbrek ana toplardamarına uzanım gösteren büyük bir kitle olduğu ve böbreğin çevresine kanama olduğu tespit edildi. Böbrek değerlerinin iyi olmaması ve böbreğini kaybetme riski nedeniyle yaptığı araştırmalar sonucunda Medicana Bursa Hastanesi Üroloji Bölümü'nden Doç. Dr. Ahmet Şahan'a ulaştı. Kumoğlu, Doç. Dr. Ahmet Şahan tarafından yapılan operasyonla yeniden sağlığına kavuştu.  Halsizlik şikayetiyle doktora başvurdu  Böbreğindeki hastalıktan dolayı başından geçen süreci aktaran Birol Kumoğlu, "Hastalığım, ilk önce halsizlik ile başladı. Sağlık ocağında yaptırdığım tahlillerde böbrek değerlerimin yüksek olduğunu öğrendim ve bunun üzerine hastaneye başvurdum. Hastanede ultrasona girdim ve tomografi çektirdim. Ultrasonda, sol böbreğimde kitle olduğu görüldü. Bunun üzerine bir araştırma yaptım ve Doç. Dr. Ahmet Şahan'a ulaştım. Doktorumun yaptığı tahliller ve tetkiklerde sol böbreğimde 10 santimetrenin üzerinde bir kitle, sağ böbreğimde ise 2.5 santimetrelik bir taş olduğunu öğrendim. Ancak 12 santimetrelik kitle nedeniyle böbreğimi kaybedebilirdim. İlk önce kitlenin alınması gerektiğini doktorum anlattı. Ameliyatı olduktan sonra böbrek değerlerim düzelmeye başladı. Doktoruma teşekkür ederim" ifadelerini kullandı.  Böbreği almadan kitleyi temizlediler  Medicana Bursa Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Şahan, "Dış merkezde yapılan görüntülemelerde böbreğinde bir kitle tespit edilmişti. Bize geldiğinde böbrek değerleri yüksek olduğundan, ilaçlı filmi nefroloji bölümünün kontrolünde çektik. İlaçlı filmde, ilaçsız filme göre kitlenin ilerlemiş olduğunu ve böbreğin ana toplardamarına doğru yayılım gösteren 12 santimetrelik bir kitle olduğunu gördük. Hastanın diğer böbreği küçük ve içerisinde 2,5 santimetrelik bir taş vardı. Böbrek değerleri yüksek olduğundan, ameliyat yapmayı önerdik. Böbrekteki kitleyi, damarın içerisine yayılımıyla birlikte çıkartıp, böbreği korumayı amaçladık. Bütün riskleri hastamıza anlattık ve parsiyel nefrektomi yapmayı kararlaştırdık. Ameliyat yaklaşık 2,5 saat kadar sürdü. Şimdi hastamızın böbrek değerleri daha iyiye gidiyor. Patolojisi bugün çıktı, böbrek dokusu korunmuş ve kanserli doku tamamen temizlenmiş olarak raporlandı. Hastamız, kendisine ilettiğimiz tedavileri de uyguladığı takdirde artık daha da sağlıklı olacak" şeklinde konuştu. 

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.