Hava Durumu

#Hatay

Yeni Marmara Gazetesi - Hatay haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hatay haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Deprem Anı Kamerada Haber

Deprem Anı Kamerada

Hatay'da depreme müşterinin saçını yıkadığı esnada yakalanan kuaför Kemal Sürmeli'nin müşterisini bırakmayıp saç yıkamaya devam ettiği ve berberdeki müşterilerin korku dolu kaçış anlarıysa kameraya yansıdı. AFAD verilerine göre geçtiğimiz gün saat 12.20 sıralarında Antakya ilçesi kent merkezinde yerin 7 kilometre derinliğinde 4.2 büyüklüğünde deprem yaşanmıştı. Depremin etkisiyle panik yaşayan vatandaşlar soluğu sokakta aldılar. Antakya ilçesi Odabaşı Mahallesi'nde kuaförlük yapan Kemal Sürmeli, müşterisinin saçını yıkadığı esnada depreme yakalandı. Sürmeli'nin deprem olmasına rağmen müşterinin saçını yıkamaya devam ettiği ve iş yerinde tıraş olan müşterilerin korku dolu kaçış anları güvenlik kamerasına yansıdı. Depremlere alıştığı için kaçmaya gerek duymadığını ifade eden Sürmeli, "Müşterimin saçını yıkıyordum, müşterimde kaçmak için tepki göstermeyince bende bırakıp gitmedim" dedi. "Depremlere alıştığım için kaçmaya gerek duymadım ve müşteri de kaçmak için tepki göstermedi" Depremde esnasında berber koltuğundaki müşterinin saçını yıkamayı devam eden Kemal Sürmeli, "Müşterinin saçını yıkıyordum. Depremde olduğu esnada da saçını yıkamayı bırakmak istemedim. Müşteride tepki vermeyince bende bırakmadım. Depremlere alıştığım için kaçmaya gerek duymadım. Müşteri de kaçmak için tepki göstermedi. Müşteri ilk başta deprem olduğunu anlamadı. Saçını yıkadıktan sonra deprem mi oldu diye bana sordu. Deprem esnasında hepsi kaçtı ama ben kaçmadım. Depremi bayağı hissettik. Depreme alışmış olduğumuz için bırakmak istemedim. Dükkan prefabrik malzemesinden yapıldı. Üstümüze düşecek bir şey yok. Bende bu yüzden müşteriyi bırakmak istemedim" ifadelerini kullandı.

Hatay'da dayısı diri diri toprağa gömmüştü! Dehşeti yaşayan çocuk hayati tehlikeyi atlattı Haber

Hatay'da dayısı diri diri toprağa gömmüştü! Dehşeti yaşayan çocuk hayati tehlikeyi atlattı

Hatay'da dayısı tarafından diri diri toprağa gömülen ve 2 gün sonra ekiplerin çalışmasıyla bulunan Suriye uyruklu 10 yaşındaki Amir El Cedduğ, hastanedeki tedavi süreciyle birlikte hayati tehlikeyi atlattı ve iyi olduğunu söyledi. Baba Muhammed El Cedduğ, cani dayıyla hiçbir sorunları olmadığını ve maddi olarak hiçbir alışverişleri olmadığını belirterek, "Aile bağlarımız güçlüydü ama neden böyle yaptığını anlamadık" dedi. Reyhanlı ilçesi Kurtuluş Mahallesi'nde yaşayan 10 yaşındaki Suriye uyruklu Amir El Cedduğ, cuma günü okul çıkışı evine gitmeyerek kayıplara karışmıştı. Çocuklarından haber alamayan aile Reyhanlı İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne giderek kayıp başvurusunda bulunmuş ve ihbar üzerine polis ekipleri harekete geçmişti. Polis ekiplerinin 200'den fazla kamera kaydını izlemesiyle olayın şüphelisi olarak Amir'in dayısı M.E. gözaltına alınmış ve baraj yolunda aracında yeğeniyle bir evin kamerasına yakalanan dayı yeğeninden haberdar olmadığını söylese de polis, AFAD, jandarma ve STK'lar bölgede arama çalışması başlamıştı. Ekiplerin çalışmasıyla kayıp çocuk 2 gün sonra kafasından yaralanmış halde diri diri toprağa gömülmüş vaziyette bulunmuş ve tedavi altına alınmıştı. Ekiplerin diyalog kurduğu çocuk, okul çıkışı dayısı tarafından kaçırıldığını ve dövüldüğünü söylemiş ve cani dayı tutuklanmıştı. Dayısı tarafından diri diri toprağa gömülen ağır yaralı Amir, kaldırıldığı Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde gördüğü tedaviyle birlikte hayati tehlikesini atlattı. Amir kendine gelirken ilk sözlerinde ise en çok Cristiano Ronaldo’yu sevdiğini söyledi. Evladının durumunun daha iyiye gittiğini ifade eden baba Muhammed El Cedduğ, dayısıyla aralarında hiçbir sorun olmadığını ve dayının neden böyle bir şey yaptığını bilmediğini belirterek dayıya en ağır ceza verilmesini istedi. "Doktorlar oğlumun 2 gün sonra yürümeye başlayacağını ve sonuçlara göre taburcu olacağını söylediler" Dayısı tarafından diri diri toprağa gömülen evladının hayati tehlikesi olmadığını ve yakında taburcu olacağını söyleyen baba Muhammed El Cedduğ, "Cuma günü okula gidiyordu. Okuldan eve geç saatte gelmeyince merak edip aramaya başladık. Çevredeki ve mahallede yaşayan herkese sorduk ama bulamayınca polisi aradık. Allah'a şükürler olsun ki tek başına o halde 3 gün boyunca bulunana kadar yaşam mücadelesi verip hayatta kaldı. 3 gün boyunca arama kurtarma çalışmaları için emniyete ve herkese teşekkür ederim. Şu anda oğlumun herhangi bir hayati tehlikesi yok. Doktor son tahlillerine bakıp bizi bilgilendirecekler ama yaşamsal faaliyetlerinde tehlike yok ve düzenli şekilde çalışıyor. Doktorlar oğlumun 2 gün sonra yürümeye başlayacağını söylediler ve sonuçlara göre taburcu olacak. Yeme ve içmede herhangi bir sorun yok. Reyhanlı Belediyesi Başkanı Ahmet Salman'a, emniyet ekiplerine ve sağlık ekiplerine teşekkür ederim" dedi. "En ağır cezanın verilmesini istiyorum, bu saatten sonra o adam oğlumun dayısı değil bir canidir" Evladına zarar veren cani dayının en ağır cezayı almasını istediğini belirten El Cedduğ, "Dayısının psikolojik sorunlarından dolayı mı yoksa madde mi kullandı anlamadık. Oğluma karşı ne sorunu olduğunu anlamadık. Oğlum da dayısının neden yaptığını anlamadı. Oğlum ağır bir travma yaşadı ve korkuları var. Oğlum iyileştikten sonra emniyet güçleriyle iletişim kurup pedagog eşliğinde konuşacak. Oğluma o konu hakkında sorular sormak istemiyoruz. Oğlum da dayısının hakkında konuşmak istemiyor. Oğlum dedi ki; 'dayım beni okuldan aldı. Eve gideceğimizi düşünerek mutlu şekilde gideceğimizi bilerek yola çıktık fakat dayım beni yolda dövdü. Sonra arabayla araziye getirdi ve orada da dövdü. Üzerime taşlar koyup çekip gitti' bu şekilde söyledi. Oğlum dayısının o güne kadar böyle bir şey yapacağını aklının ucundan geçirmemiş. Ben dayının oğluma karşı şiddet uyguladığını görmedim. Ben de hala şaşkınım ve sebebini bilmiyoruz. Dayısı önceden bize misafirliğe geliyordu. Aramızda maddi olarak veya başka bir şey sorun yoktu. Aile bağlarımız güçlüydü ama neden böyle yaptığını anlamadık. Benim bu olaylarla ilgili tek isteğim, dayıya en ağır ceza verilmesini istiyorum. Bu saatten sonra o adam oğlumun dayısı değil, bir canidir. Bunun bilincindeyiz. Yargının dayıya en ağır cezayı vereceğine inanıyorum. O yüzden içimiz rahattır" ifadelerini kullandı.

10 yaşında çırak oldu, 16 yaşında ustalığa yürüyor Haber

10 yaşında çırak oldu, 16 yaşında ustalığa yürüyor

Hatay'da yaşayan 16 yaşındaki Memiş Akçakaya, yerleri süpürerek 10 yaşında başladığı fırın ustalığında kendini geliştirerek hamur hazırlamayı, hamur açmayı ve lahmacun yapmayı öğrendi. Eğitimini de devam ettiren Akçakaya, gelecekte yurt dışında kendi fırınını açarak mesleğini sürdürmeyi hedefliyor. Defne ilçesi Subaşı Mahallesi'nde yaşayan 16 yaşındaki Memiş Akçakaya, 10 yaşında mahallesinde bulunan fırında çıraklık yapmaya başladı. Azmi ve hevesiyle bıkmayan Akçakaya; ilk zamanlarında fırında temizlik yaparken, yıllar geçtikçe ustalarına bakarak kendini geliştirdi. Akçakaya; hamur atmayı, hamur açmayı, lahmacun yapmayı, hamur hazırlama gibi mesleğin inceliklerini öğrendi. Mesleğin inceliklerinin çoğunu öğrenen Akçakaya, ekmeğe tırnak atmayı ve fırın ocağını da öğrenerek usta olmayı istiyor. İlk başlarda fırın sıcaklığına alışmayan Akçakaya, günler geçtikçe yavaş yavaş kavurucu sıcaklığına alıştı. Hayali yurt dışında fırın açarak kendi mesleğini sürdürmek isteyen Akçakaya'nın ustası Mithat Aslanyürek'te kalifiyeli eleman bulmakta güçlük çekildiğini belirterek gençlere meslek öğrenmeleri tavsiyesinde bulundu. "Hedefim fırın ustası olduktan sonra yurtdışına çıkıp bu mesleği yapmak" Eğitimini devam ettirirken bir yandan da gelecekte yapacağı meslek için 6 yıldır emek veren 16 yaşındaki Memiş Akçakaya, "Burada fırında çalışıyorum. Hamur açıyorum veya arka taraftaki işleri yapıyorum. Sabahları gelip çay içtikten sonra kağıtlık açıyorum ve sonra oturuyorum. Ben 10 yaşında fırında çalışmaya başladım. Küçüklükten hamur ve un işlerine merakım vardı. İlk gün geldim ve hala burada çalışıyorum. İlk başlarda yer süpürmeyle ve temizlikle başladım. Ondan sonra ustalara baka baka öğreniyordum. İlk başlarda tezgaha hamur atmaya başladım sonra hamur açmayla devam ettim. İleriki zamanlarda lahmacun yapmaya geçtim. Lahmacun yapmayı da ustalara bakarak öğrendim. En son olarak fırın ocağı ve ekmeklere tırnak atmayı öğreneceğim. Bu işi severek yapıyorum. Bazen eğlenceli ve yoğun geçiyor. Kavurucu sıcaklık olduğunda dışarı çıkıp hava aldıktan sonra çalışmaya devam ediyorum. Fırının sıcaklığına da alıştım. Okula gidiyorum, burada çalışmaktan mutluyum. Burada bu işi öğrenip yurtdışına çıkmak istiyorum. Hedefim fırın ustası olduktan sonra yurtdışına çıkıp bu mesleği yapmak. Fırıncılıkta aç kalınmayacak bir meslek ve sürekli devam eder. Gençler hem okusunlar hem de çalışsınlar. Sevdikleri işlerde çalışsınlar. Sevmedikleri işlerde bir yere varamazlar" dedi. "Son yıllarda kalifiyeli eleman yetişmiyor, gençlerimiz eğitim görürken bir yandan da meslek öğrensinler" Kalifiyeli eleman bulmakta güçlük çekildiğini ifade eden fırın ustası Mithat Aslanyürek, gençlere eğitimlerinin yanında meslekte öğrenmeleri tavsiyesinde bulunarak "Genç Memiş daha 10 yaşındayken fırına gelip usta, ‘Ben fırın ustası olmak istiyorum' dedi. Böyle söylemesi onun fırıncılık mesleğini benimsediğini ve sevdiğinin göstergesidir. Bizde işe alarak iyi bir fırıncı ustası olana kadar yetiştirmeye çalışıyoruz ve hala da devam ediyor. İlk başlarda bizlere su getirirdi ve temizlik yaparak başladı. Sonra farklı alanlarda işleri öğrendi. Tezgah da şimdi hamur hazırlıyor, hamur açıyor işleri öğreniyor. Bazı yaramazlıkları olsa bile biz bu halini seviyoruz. Memiş gibi gençlere tavsiyem; sadece okumakla değil, herhangi bir meslekte öğrenmek önemli. Kalifiyeli elemanın yetişmesi gerekiyor. Son yıllarda kalifiyeli eleman yetişmiyor, gençlerimiz eğitim görürken bir yandan da meslek öğrensinler" ifadelerini kullandı.

Deprem Sonrası İnşa Ettikleri Evleri Alev Alev Yandı Haber

Deprem Sonrası İnşa Ettikleri Evleri Alev Alev Yandı

Hatay'da deprem sonrası inşa ettikleri yuvalarında alevlerin arasında kalan Seçkin Önal ve ailesi korku dolu anlar yaşadı. Elektrik kontağında yaşanan arkla birlikte çıkan yangında alevlere teslim olan depo kullanılmaz hale geldi. Asrın felaketinde evleri yıkılan ve enkazda kalan Önal ailesi, Antakya ilçesi Odabaşı Mahallesi'nde tek katlı prefabrik ev inşa etti. Evin ön kısmında bulunan tek katlı depo gece saat 01.30 sıralarında alevlere teslim oldu. Yangın kısa sürede eve de sıçradı. Bölgeye kısa sürede gelen itfaiye ekipleri alevlere müdahale ederken, depo kullanılmaz hale geldi ve evin ön kısmı zarar gördü. Çıkan yangından dolayı ahşap depoda bulunan bütün eşyalar küle dönerken ilk belirlemelere göre yangının elektrik kontağında yaşanan arkla birlikte meydana geldiği düşünülüyor. Depremde evi yıkılıp enkaz altında kalan Önal ailesi, çıkan yangın sonrası büyük korku yaşadıklarını söyledi. "Ailecek uyuduğumuz esnada yangın çıktı ve birileri gelip kapıyı çalıp 'yanıyorsunuz' dediler" Depremin ardından yangın felaketiyle korku dolu anlar yaşadıklarını ifade eden Seçkin Önal, "Yangın elektrik kontağından dolayı buzdolabından çıktı. Gece saat 01.30'da biz ailecek uyuduğumuz esnada yangın çıktı. Birileri gelip kapıyı çalıp 'yanıyorsunuz' dediler. Evden nasıl çıktığımızı bilmiyorum. Kızım engelli oğlumu çıkardı. Ben de Alzheimer hastası olan kaynanamın yanına koştum. Kendisi çıkamadı, ben onu çıkardığım esnada ayağım yandı ama yine çıkartamadım. Akrabalar pencere demirlerini sökerek kaynanamı çıkardılar. Ev yanacaktı ama şükürler olsun ki itfaiye geldi. İtfaiye ekipleri yangını söndürdüler. Depremde evimiz yıkıldı ve ailecek enkazda kaldık. Depremden sonra 2 yıldır bu evde oturuyorduk ama bu sefer de yangın çıktı. Allah'a şükür bize bir şey olmadı ama bütün eşyalarımız yandı. Oğlum epilepsi rahatsızlığı yüzünden zihinsel engelli oldu. Yangın her yeri sarmıştı. Allah'a şükür yine ayaktayız" ifadelerini kullandı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.