Hava Durumu

#İlaç

Yeni Marmara Gazetesi - İlaç haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, İlaç haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Temiz suda üreyen istilacı sineğe karşı uyarı Haber

Temiz suda üreyen istilacı sineğe karşı uyarı

Düzce Belediyesi, yaz aylarında artan sivrisinek ve karasinek popülasyonuna karşı vektör mücadelesine hız verdi. Ekipler gündüz ve gece olmak üzere ilaçlama çalışmaları aralıksız sürerken, istilacı tür Asya Kaplan Sivrisineği’nin şehirde görülmeye başlandığı bildirilerek, vatandaşlar, su birikintilerine karşı önlem almaları konusunda uyarıldı. Düzce Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü’ne bağlı Vektör Mücadele Birimi, yaz aylarının gelmesiyle birlikte sivrisinek ve karasineklere karşı ilaçlama çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Yıllık mücadele programı kapsamında harekete geçen ekipler, karasinek ve sivrisinek larvalarının yoğun bulunduğu alanlarda ilaçlamalara devam ediyor. Bin 93 ahır ve gübrelik, 2 bin 100 fosseptik çukuru ile sürekli durgun su birikintisi bulunan 190 jit alanında gündüz 4 ekip ile ikinci tur larva ve uçkun mücadelesi yürütülüyor. Ayrıca her mahallede haftanın iki günü muhtarlarla iş birliği içinde gece saatlerinde hacimsel ilaçlama yapılıyor. Bu kombine mücadele, gece hava sıcaklıklarının belirli bir derecenin altına düşmesine kadar sürecek. Asya kaplan sivrisineğine dikkat Veteriner İşleri Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, son yıllarda ülkemizin kuzey bölgelerinde yayılım gösteren istilacı türlerden biri olan Asya Kaplan Sivrisineği’nin Düzce’de görülmeye başlandığı uyarısı da yapıldı. Bu sivrisinek türünün diğer türlerden farklı olarak temiz suya yumurta bırakabildiği ifade edilerek, "Bu durum bahçe sebzeciliği ve hobi bahçeciliğinin yoğun olarak yapıldığı ilimizde sinek için uygun çoğalma alanları oluşturmaktadır" denildi. Yetkililer, hiçbir koruyucu önlem alınmadan biriktirilen suların sivrisinekler için ideal üreme alanı haline geldiğini belirterek, vatandaşları şu şekilde uyardı: "Ailemizin, komşularımızın ve kendi sağlığımız için su biriktirilen alanların kapaklarını mutlaka kapalı tutalım veya bu suları 3 günden fazla bekletmeyelim." Gece ilaçlamaları başladı 63 mahalle ve 17 mücavir alanda gece ilaçlamaları 10 Haziran itibariyle başladı. Her bölgede haftada bir gün yapılan bu uygulama, yaz boyunca kesintisiz devam edecek.

Nöroloji Uzmanı Kumcu:  "Parkinson bir son değil" Haber

Nöroloji Uzmanı Kumcu: "Parkinson bir son değil"

Medicana International Ankara Hastanesi'nde ileri evre Parkinson hastalarına yönelik nöroloji ve gastrenteroloji bölümlerinin iş birliğiyle Levodopa-Karbidopa İntrajejunal Jel (LCIG) uygulamaları yapılmaya başlandı. Babası 10 senedir Parkinson hastası olan Ümit Turgut, "Tedaviye başlamadan önce günlük 10-12 ilaç kullanırken şu an sadece bir kaset jel kullanıyoruz" dedi. Parkinson hastalarına yönelik dünya çapında etkinliği kabul edilen Levodopa-Karbidopa İntrajejunal Jel (LCIG) tedavisi Medicana International Ankara Hastanesi'nde gerçekleştirildi. Ağız yoluyla alınan ilaçların çok sayıda ama yetersiz olduğu durumlarda bu tedavi ile bir bağırsak tüpü takılıyor ve tüpün dışarıda kalan ucuna apomorfin pompası bağlanarak hastaya ilaç yerine jel buradan veriliyor. İleri seviye Parkinson tedavisinde dünyada son yıllarda yaygın kullanılan bu tedavi yöntemi, Türkiye'de sayılı merkezde yapılabiliyor. "İlacı hastanın bağırsağından vermeye başladık" Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Müge Kuzu Kumcu, İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine yaptığı açıklamada Hasan Turgut'un 10 senedir Parkinson hastası olduğunu belirterek "Levodopa, Karbidopa, İntestinal Jel tedavisi Parkinson'da altın standart olarak kullanılan bir tedavi. Biz bağırsağın ‘jejunum' denilen ilk kısmından yani ilaçların emildiği bölgeden sürekli bir şekilde kesintisiz tedaviyi uygulamayı planladık. Bunun için bir peg yardımı ile pegin ucunu bağırsağın ucuna yerleştirdik. Böylelikle biz sürekli olarak bu ilacı bir kaset yardımıyla minik minik hastanın bağırsağından vermeye başladık ve bu sayede hastanın iyilik halinin devamlılığını planladık" diye konuştu. Doç. Dr. Kumcu, ağız yoluyla alınan ilaçların yeterli olmadığı anlarda bu tedavi yönteminin kullanıldığını dile getirerek, hedeflerinin hastanın iyilik halinin sürekliliğini sağlamak olduğunu aktardı. Jel tedavisinin her hastaya uygulanmadığının altını çizen Doç. Dr. Müge Kuzu Kumcu, "Yaştan fayda görmesi ve motor dalgalanmalarına ağızdan tedavilerle başa çıkılamaması gerekiyor" dedi. "2-3 hafta içinde hastayı istediğimiz düzeye getiriyoruz" Hasta Hasan Turgut'un durumunun ilk geldiği haline göre daha iyi olduğunu ve ilaç dalgalanmalarının azaldığını söyleyen Doç. Dr. Kumcu, "İlacın tedavi süreci devam ediyor. Önümüzdeki günlerde daha iyi olacağını düşünüyoruz. Vakit gerekiyor. Yavaş yavaş ilacı kanda istediğimiz konsantrasyonu çekerek en iyi hali sağlamaya başlıyoruz. Bunun için de sanırım 1-2 haftaya daha ihtiyacımız var. Genelde 2-3 hafta içinde hastayı istediğimiz düzeye getiriyoruz" ifadelerine yer verdi. "Parkinson bir son değil" Doç. Dr. Müge Kuzu Kumcu, bu tedavilerin hastanın durumunu en iyi seviyede tutan tedaviler olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu: "Parkinson hastalığı aslında bütün bir süreçte ilerleyici bir hastalık olduğu için kendilerini çok umutsuz hissediyorlar. Ama Parkinson bir son değil aslında. Biz bu hastaları en iyi seviyede tutarak, genel olarak bütün o semptomatik şikâyetlerini mümkün olduğu kadar minimale indirerek hayat kalitelerini artırmalarını ve normal bir hayat sürmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Bütün bu ekstra tedavilerin amacı da bu. Hastalığın ilerlemesini önleyemezsek de hastalığın etkilerini minimale indirip hastayı olacak en iyi halinde yaşamasına yardımcı olmayı sağlıyoruz." "Günde 10-12 ilaç kullanırken şu an sadece bir kaset jel kullanıyoruz" 10 senedir babasının hastalığıyla bizzat ilgilenen Ümit Turgut ise, babasını hem tedavi sürecinde hem de evde bakımı konusunda yalnız bırakmadığını belirtti. Jel tedavisinin geçen hafta uygulanmaya başladığını aktaran Turgut, hasta yakınlarının bu tarz tedaviler konusunda iyi araştırma yapması gerektiğine dikkati çekti. Belirli bir ilaç dozuna gelindikten sonra daha da ileriye gidilmediğini dile getiren Turgut, "Tedaviye başlamadan önce günlük 10-12 ilaç kullanırken şu an sadece bir kaset jel kullanıyoruz. Bu süreç hasta yakını olarak hem beni hem de babamı yıprattı" şeklinde konuştu. "Telaşa kapılmadan tedavi araştırılmalı" Hastalığın kendini gün içinde hafıza kaybına bağlı tekrarlamalar, yemede birtakım yutkunma bozuklukları gibi şikâyetlerle aşama aşama karşılarına geldiğini anlatan Turgut, "İlk önce kabullenme süreci yaşıyorsunuz. Çünkü benim babam dünyayı belki iki tur atmış bir insan. Yurt dışında elektrik elektronik mühendisi, yurt dışında çok büyük işlere imza atmış birisi ve bir anda bir bakıyorsunuz eve bağlanmış durumda ve istediği yaşam standardına sahip değil ve bu giderek de geriliyor. Bunları kabul etmek hem onun için çok zor hem bizim için çok zordu. Önemli olan burada telaşa kapılmadan çok iyi analizler yaparak, iyi tedavi yöntemleri ülkemizde var. Çok iyi nörologlar var. İyi araştırılıp hastaya en uygun tedavi protokolü oluşturulduğunda hem yaşam kalitesini hem yaşam süresini çok rahatlıkla artırabilecek tedbirleri alabiliyorsunuz" dedi. "Daha fazla yanıt elde etmek amaçlı uyguladığımız bir endoskopik durumudur" Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Fatih Karaahmet de nöroloji ekibiyle koordineli çalıştıklarından bahsederek, "Biz bunu, nöroloji ekibimizle birlikte önce mideye bir geçiş yaparaktan rutin yapılan hastalarda peg takılarak bu pegin içinden de yaklaşık olarak bir 75 santimetre bir kateter geçirip ince bağırsakların son kısmına bırakarak oraya belli saatlerde, belli sürelerde o ilacın direkt maruziyetiyle birlikte daha fazla emilimi, daha fazla yanıt elde etmek amaçlı uyguladığımız bir endoskopik durumudur" şeklinde konuştu. "Ne kadar hızlı bir şekilde iyileşmeyi sağlayabilirsek maddi ve manevi de büyük katkılar sunmuş oluyoruz" Prof. Dr. Karaahmet, "Kazanılan bu tecrübe, Parkinson hastalarında tedavi amaçlı ince bağırsaktan ilaç emilimini en üst düzeyde sağlamak amaçlı kullanmak tedavinin başarısını arttırmakta ve invaziv bir yöntem olduğundan oluşacak komplikasyonların yönetimini kolaylaştırmaktadır. Bazen endoskopik olarak da kontrol etmemiz gerekebiliyor. Ama hastanede kısa bir süreli yatışta hızlı bir şekilde müdahalelerde ve hasta yakınlarına planlar anlatıldıktan sonra yakın izlem, takip altında hastalardaki yanıt daha iyi olacağı kanısındayım. Özellikle Parkinson grubu, nöroloji, fizik tedavi ve diğer ek hastalıkları yönetecek grupların ortak hareket etmesi gereken gruplardır. Aileleri ve yakınları da süreçte çok yıpratan bir hastalık grubu. Ne kadar hızlı bir şekilde bu hasta gruplarında iyileşmeyi sağlayabilirsek maddi ve manevi de büyük katkılar sunmuş oluyoruz. Süreçlerin yönetiminde ekip olarak kalmak da en büyük fayda diye düşünüyorum" dedi.

"Her zaman tedavi antibiyotikle yapılmaz" Haber

"Her zaman tedavi antibiyotikle yapılmaz"

Acıbadem Bursa Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Arzu Ertem geçmeyen öksürükle ilgili ve ilaç kullanmak istemeyenler için önemli bilgiler verdi.   Son zamanlarda özellikle havaların soğuması ve üst solunum yolu enfeksiyonlarındaki artışla birlikte hastalar arasında geçmeyen öksürük şikayeti sıklıkla duyulmaya başlandı. Bu durum, polikliniklere başvuru oranlarını artırırken, Acıbadem Bursa Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Arzu Ertem, uzun süren öksürüğün sebepleri ve tedavi yöntemleri hakkında önemli uyarılarda bulundu.  "Sigara içen, kronik hastalığı olan ve alerjik yapıya sahip kişilerde uzun süreli öksürük görülebilir"  Sigara içen, kronik hastalığı olan ve alerjik yapıya sahip kişilerin dikkatli olması gerektiğini belirten Dr. Ertem, "Öksürüğün uzaması, özellikle viral enfeksiyonların etkisiyle daha sık görülebilmektedir. Sağlıklı bireylerde bile üst solunum yolu enfeksiyonları bazen uzun süre devam edebiliyor ve tekrarlayabiliyor" dedi. Bununla birlikte sigara içen kişilerde, kronik hastalıkları olanlarda ve alerjik yapıya sahip bireylerde de uzun süreli öksürüklerin görülebileceğini belirten Dr. Ertem, bu hastaların alerji tedavisi almadan öksürüğün geçmeyeceğini ifade etti.  "Sigara içenlerde, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) gibi hastalıklar da akla gelmelidir" diyen Dr. Ertem, reflü gibi mide rahatsızlıklarının da uzun süreli öksürüğün nedenlerinden biri olabileceğini belirtti ve son dönemde COVID-19 ile birlikte üst solunum yolu enfeksiyonlarının arttığını söyledi. Dr. Ertem, "COVID-19'un etkisi azalmış olsa da, sinüzit ve faranjit gibi hastalıklara sebep olmakta ve uzun süreli geçmeyen öksürüğe neden olmaktadır" diye konuştu.  "Her zaman tedavi antibiyotikle yapılmaz"  Ertem, her zaman antibiyotik ve öksürük kesicilerle hastalığın geçmediğini belirterek, çoğu zaman öksürük geçmediğinde alerji ilaçları ya da nefes açıcı ilaçlar verilebileceğini söyledi. Ayrıca ilaç kullanmak istemeyen hastalara alternatif tedavi yöntemlerini öneren Ertem, "Geniz temizliği, burun spreyleri, bol sıvı alımı ve bitki çayları da tedaviye destek yöntemler arasında yer alabilir" dedi. Bazı hastaların ise şiddetli öksürükle hastaneye başvurduğunu ve bazen tedaviye yanıt alamadıklarını ifade eden Dr. Ertem, "Bazı durumlarda, kortizollu tedaviler de uygulanmak zorunda kalabiliyoruz" diye konuştu.  "Soğuk hava, faranjit gibi hastalıkları daha da kötüleştirebilir"  Dr. Ertem, soğuk havalarda bağışıklık sisteminin zayıfladığını ve virüslerin daha hızlı yayıldığını belirterek, "Soğuk hava, faranjit gibi hastalıkları daha da arttırıyor. Bu yüzden soğuk havalardan korunmak, enfeksiyon riskini azaltmak için büyük önem taşıyor" şeklinde konuştu. 

Hasta olan ya da hastalıktan korunmak isteyen vatandaşlar çareyi aktarlarda arıyor Haber

Hasta olan ya da hastalıktan korunmak isteyen vatandaşlar çareyi aktarlarda arıyor

Gaziantep'te soğuk havalarda vatandaşlar soğuk algınlığı ve gribal enfeksiyonlardan korunmak için aktarlara ilgi gösteriyor.   Gaziantep'te soğuk havalarda hasta olan yada hastalıktan korunmak isteyen vatandaşlar, çareyi aktarlarda buluyor. Zencefil, ıhlamur, hibiskus, zahter ve ada çayı gibi bağışıklık sistemini güçlendiren ürünleri talep eden vatandaşlar, aktarlarda yoğunluk oluşturuyor. Vatandaşlar, kimyasal ilaçlara alternatif olarak bitkisel çözümleri tercih ediyor. Gaziantep'te aktarıcılık yapan Semih Sepin, vatandaşların kışın genelde karışım olarak bilinen kış çayı ile zahter çayı ve ıhlamuru tercih ettiğini söyledi.  “Gaziantepli vatandaşlar zahter çayını ve ıhlamuru tercih ediyor”  Kış aylarında bitki çaylarına ilginin fazla olduğunu ifade eden 24 yaşındaki Semih Sepin, “Kış aylarında vatandaşlar zahter çayına talep gösteriyor. Yapımı kolay ve ses kısıklığı başta olmak üzere soğuk algınlığa iyi geldiği için çok tercih ediliyor. Ihlamur ve ada çayı gibi bitki çaylarına da talep yoğun. Zencefil ve zerdeçalı karıştırıp sabah tüketen vatandaşlar da var. Müşteriler doğal olduğu için aktarlara sık sık gelip alışveriş yapıyor. Gaziantepli vatandaşlar zahter çayını ve ıhlamuru tercih ediyor. Bu bitki çayları bronşit, grip, soğuk algınlığı ve iltihap gibi hastalıklarına iyi gelir” dedi.  “Ben tüm vatandaşlara doğal bitki çaylarını tavsiye ediyorum”  Doğal bitki çaylarının insan vücuduna iyi geldiğini söyleyen vatandaşlardan Ökkeş Kömür, “Geleneksel bitkiler insan anatomisine uygun. Bu yüzden kışın soğuk algınlığı gibi hastalıklara iyi gelmesi amacıyla doğal bitki çayları kullanıyoruz. Ben tüm vatandaşlara doğal bitki çaylarını tavsiye ediyorum” diye konuştu. 

Arnavutköy'de İlginç Olay Haber

Arnavutköy'de İlginç Olay

İstanbul'un Arnavutköy ilçesinde erkek arkadaşıyla bir otele giden genç kızın odadan cansız bedeni çıktı. Polis ekiplerinin olayla alakalı çalışması devam ederken kızın şeker hastası olduğu ve gece saatlerinde insülin alabilmek için eczaneye gittikleri öğrenildi.  Olay, dün gece saatlerinde Arnavutköy Merkez Mahallesi'nde bulunan Royal Mass isimli bir otelde gerçekleşti. Akşam saatlerinde Gaye Akel isimli genç kız ile sevgilisi olduğu iddia edilen C.A. isimli kişi buluştu. Sultangazi'den beraber toplu taşıma kullanarak Arnavutköy'deki otele gelmek isteyen çift yol güzergahında şeker hastası olduğu öğrenilen Gaye Akel'in rahatsızlanmasıyla bir restoranda durakladılar. Daha sonra tekrar otele doğru yola çıktılar. Saat 17.15 sıralarında otele gelen çift resepsiyon kayıtlarının ardından beraber otel odasına çıktı. Otel odasında bir müddet vakit geçirdikten sonra Gaye Akel'in tekrar fenalaşması üzerine sevgilisi olduğu iddia edilen C.A. eczaneye giderek ilaç almak istedi. İlk başta gittiği eczaneden ilaç alamayan C.A. otel odasına geri dönüp kız arkadaşı Akel'le birlikte eczaneye tekrar gitti. Eczaneden insülin alan çift daha sonra otel odasına geri döndü.  Otel odasında ilaç kullandı, sabah saatlerinde yaşamını yitirdi  Otel odasında beraber vakit geçiren çiftten Gaye Akel, gecenin ilerleyen saatlerinde tekrardan rahatsızlandı. Kız arkadaşının duş almasına yardımcı olan C.A. , iddiaya göre daha sonra uyuya kaldı. Sabah uyandığında kız arkadaşının nefes almadığını fark eden C.A. resepsiyondan yardım isteyerek sağlık ekiplerinin olay yerine gelmesini istedi. Yapılan ihbarlar üzerine olay yerine sağlık ekipleri sevk edildi. Ekipler ilk incelemesinde, genç kızın yaklaşık 2 saat önce yaşamını yitirdiğini tespit etti. Olay yerine polis ekipleri sevk edildi. Polis ekipleri şüpheli belirtilen ölümle alakalı inceleme başlattı. Genç kızın cansız bedeni Adli Tıp Morguna kaldırılırken, erkek arkadaşı C.A. ise emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Ekiplerin olayla alakalı çalışması ise devam ediyor. 

Kalp Hastalarına Uyarı: Aşırı Sıcaklara Dikkat! Haber

Kalp Hastalarına Uyarı: Aşırı Sıcaklara Dikkat!

Yaz aylarının gelmesiyle birlikte sıcaklıkların artması kalp krizi riskini artırıyor. Özellikle yaşlıların, kronik hastalığı olanların ve kalp hastalarının yüksek sıcaklıklardan daha fazla etkileneceğini belirten Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mahmut Özdemir, dikkat edilmesi gereken konularda bilinçlenmenin hayati önem taşıdığının altını çizdi. Özdemir, kalp hastalarını ve kronik hastaları sıcak havalarda ilaç kullanımı konusunda da uyardı.   Yaz sıcaklarıyla beraber kalp krizi riski de arttı. BHT CLINIC İstanbul Tema Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mahmut Özdemir, “Yüksek sıcaklıklar, vücudun ısı düzenleme mekanizmalarını zorlar ve kalbin daha fazla çalışmasına neden olur. Vücut ısısını dengelemek için kalp daha hızlı atar ve bu durum kalp üzerindeki stresi artırır. Ayrıca aşırı sıcaklar vücuttaki sıvı ve elektrolit dengesini bozarak, kalp krizi riskini artıran faktörlerden biri olan kan pıhtılaşma eğilimini artırabilir” dedi.  Doç. Dr. Özdemir, kalp krizi belirtilerini şöyle sıraladı:  “Göğüs ağrısı veya rahatsızlık, kol, sırt, boyun, çene veya mideye yayılan ağrı, nefes darlığı, soğuk terleme, mide bulantısı veya baş dönmesi, yoğun yorgunluk veya halsizlik hissi kalp krizi belirtisi olabilir.”  Alınması gereken önlemler  Doç. Dr. Özdemir, “Sıcak havalarda mümkün olduğunca serin ve klimalı ortamlarda vakit geçirin. Eğer evde klima yoksa, alışveriş merkezleri veya kamu binaları gibi serin yerlerde zaman geçirmeyi tercih edin. Susuz kalmamak için su tüketimini artırın. Alkol, kafein ve şekerli içeceklerden kaçının. Çünkü bu tür içecekler vücuttan daha fazla su kaybına neden olabilir. Özellikle günün en sıcak saatlerinde (10.00-16.00) ağır fiziksel aktivitelerden kaçının. Egzersiz yapacaksanız sabah erken saatlerde veya akşam serinliğinde yapmayı tercih edin. Pamuklu, hafif ve bol giysiler giyerek vücudunuzun nefes almasını sağlayın. Şapka ve güneş gözlüğü kullanarak doğrudan güneş ışığından korunun” tavsiyelerinde bulundu.  Bazı ilaçlar vücudun sıcaklığa verdiği tepkiyi değiştirebilir  Kalp hastalığı veya başka kronik rahatsızlığı olanların sıcak havalarda bu ilaçları nasıl kullanacakları yönünde doktorlarıyla konuşmaları gerektiğini söyleyen Özdemir, bazı ilaçların vücudun sıcaklığa verdiği tepkiyi değiştirebildiğini belirtti. Ağır ve yağlı yiyeceklerden kaçınılması gerektiğini, taze meyve, sebze ve su oranı yüksek gıdalar tüketerek vücudunu serin kalmasına yardımcı olunmasını, düzenli olarak kalp sağlığının kontrol ettirilmesi ve hastaların doktorlarının önerilerini takip etmesi gerektiğini söyleyen Özdemir, özellikle yaz aylarında herhangi bir göğüs ağrısı veya rahatsızlık hissi durumunda hemen tıbbi yardım alınmasını önerdi. Özdemir, sözlerini şöyle noktaladı:  “Yaz aylarında yüksek sıcaklıkların kalp krizi riskini artırabileceği unutulmamalıdır. Kalp sağlığınızı korumak için yukarıdaki önlemleri alarak sıcak havaların olumsuz etkilerinden kaçınabilirsiniz. Eğer kalp krizi belirtilerinden herhangi birini yaşarsanız derhal bir sağlık profesyoneline başvurmanız hayati önem taşır.” 

Dr. Günsel'den Kalp Hastalarına Önerilerde Bulundu Haber

Dr. Günsel'den Kalp Hastalarına Önerilerde Bulundu

Mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklıkları, en çok kalp hastaları için risk oluşturuyor. Kardiyoloji uzmanı Dr. Aziz Günsel, kalp hastaları için aşırı sıcaklarda hayat kurtaracak önerilerde bulundu.   Haziran ayında hava sıcaklıkları, sadece Türkiye ve Kıbrıs’ta değil neredeyse bütün Avrupa’da mevsim normallerinin çok üzerinde seyretmeye devam ediyor. Üstelik Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün tahminleri bu yıl, yaz mevsiminde sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde kalmaya devam edeceğini gösteriyor.  Aşırı sıcaklar ise birçok hasta grubu için risk oluşturuyor. Kalp hastaları ise sıcak havalardan en çok etkilenen risk gruplarının başında yer alıyor. Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kardiyoloji uzmanı Dr. Aziz Günsel, hava sıcaklığının artması nedeniyle kalp hastalarının karşı karşıya kalabileceği risklerle ilgili uyarılarda bulunarak alınması gereken önlemleri sıraladı.  Sıcaklıkların artmasıyla birlikte terlemeye bağlı olarak yaşanan su ve tuz kaybının kalp hızında artışa neden olduğunu vurgulayan Dr. Aziz Günsel, bu durumun kalbin iş yükünü artırdığını söyledi. Dr. Günsel, bu nedenle yüksek tansiyon, kalp yetmezliği, kalp damarlarında tıkanıklık veya stent bulunan ya da bypass hikayesi olan hastaların sıcak havalarda özellikle dikkatli olmaları gerektiğini belirtti.  Sıcak havalarda beslenme çok daha önemli  Dr. Aziz Günsel, kalp hastalarının sıcak havalarda alabileceği önlemlerle ilgili de açıklamalarda bulundu. Yaz aylarında beslenme ve uygulanacak diyetin çok daha önemli bir hale geldiğini söyleyen Dr. Günsel, “Kalp hastaları yaz aylarında yağlı, kızartma türü ağır ve sindirimi zor gıdalar yerine sebze ağırlıklı, bol posalı, haşlama veya ızgara türü gıdalar almalıdır. Öğünler sık ve alınan gıdaların da az miktarlarda olması faydalı olacaktır” ifadesini kullandı.  Gününüzü sıcaklığa göre ayarlayın  Dr. Günsel’in dikkat çektiği konulardan biri de günlük aktivitelerin zamanlamasının iyi ayarlanması. “Gündüz güneş ışınlarının dik olarak yansıdığı saatlerde dışarı çıkılmaması, denize girilmemesi, bu saatlerde aşırı efor gerektiren aktivitelerden kaçınılması ve sıcak saatlerde alkol alınmaması gerekmektedir” diyen Dr. Günsel, “Tok karnına denize girmek kalp hastaları için tehlikeli olabilir” dedi. Efor sarf ettirecek aktiviteler için doğru zamansa, sabah erken ve akşam serin saatleri. “Bu saatlerde kalp hastalarının kendilerini aşırı yormayacak şekilde yürüyüş yapması veya yüzmesi yararlı olacaktır” diyen Dr. Günsel, “Göğüs ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı, baygınlık hissi gibi şikayetler oluştuğunda en yakın sağlık merkezine başvurarak kontrolden geçilmelidir” uyarısında da bulundu.  İlaç kullanımı doktor denetiminde yaza uygun planlanmalı  Düzenli ilaç kullanan kalp hastalarının, ilaç dozlarının hava sıcaklığı ve vücutta neden olduğu değişimler göz önünde bulundurularak doktor denetiminde yeniden düzenlenebileceğini söyleyen Dr. Aziz Günsel, özellikle idrar söktürücü ilaç kullanan hastaların dikkat etmesi gerektiğini vurguladı. “İdrar söktürücü ilaç kullanan kalp yetmezliği veya yüksek tansiyon hastalarında aşırı sıvı kaybına maruziyet, halsizlik, yorgunluk veya ritim bozuklukları görülebilir” diyen Dr. Aziz Günsel, bu tip ilaç kullanan hastaların doktor takibinde ilaç dozlarının yeniden düzenlenmesini öneriyor. 

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.