Hava Durumu

#Kanser

Yeni Marmara Gazetesi - Kanser haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kanser haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Rusya’da Kanser Teşhisi Konulan Kadın Şifasını Bursa'da  Buldu Haber

Rusya’da Kanser Teşhisi Konulan Kadın Şifasını Bursa'da Buldu

Rusya’da gittiği hastanede kanser teşhisi konulan kadın, Türkiye’de gördüğü tedaviyle sağlığına kavuştu.  Rusya’nın Moskova kentinde yaşayan 29 yaşındaki Amine Mamatova’ya, gittiği hastanede kanser teşhisi konuldu. Sağ göğsünde kitle tespit edilen Amine Mamatova, hemen kemoterapi tedavisine başladı. Ancak tüm çabalara rağmen 14 gün içinde kanser yayılımını sürdürdü. Bunun üzerine ailesiyle birlikte araştırmaya başlayan Amine Mamatova, Türkiye’ye gelme kararı aldı.  Bursa'da tedavisine başlanan Amine Mamatova’ya yapılan incelemelerde kullandığı ilaçların eksik olduğu fark edildi. Uygulanan tedavi ile birlikte kanser hücresi küçülmeye başlayan Mamatova, kısa sürede sağlığına kavuştu.  Türkiye’deki tedavisini yakından takip eden Medicana Bursa Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Dr. Mustafa Canhoroz ve Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Israa Aljorani, hastanın muayenelerinde de yüz güldüren haberler verdi. “Hastamız Amine hanım 29 yaşında, Moskova’dan geldi. 2 seneden beri sağ memesinde kitle olduğu tespit edildi. Biyopsi ile kanser olduğu belirlendikten sonra 14 gün kemoterapi ilacı aldı. İlaç almasına rağmen oradaki tümör yayıldı ve yayılmaya devam etti. Bize e-mail yoluyla ulaştı ve tetkikleri gönderdi. Tetkikleri değerlendirdikten sonra orada kullandığı ilaçların eksik olduğunu fark ettik. Onun tümöründe her 2 pozitif değerlerine bakarak ilacın verilmesi gerekiyor. Amine hanımı buraya davet ettik. Yapılan tetkiklerden sonra ilaca başladık. Burada kür tedavi aldıktan sonra kontrol görüntülemesinde tümörün küçüldüğünü başka bir yerde sıçrama olmadığını tespit ettik. Hastamızı sonradan ameliyat ettik. Ameliyatımızda oradaki tümör ileri aşamada olduğu ve cilde yayıldığı için memeyi almak zorunda kaldık. Koltuk altı lenf bezlerini de temizledik. Patoloji sonucunda herhangi bir tümör kalmadığını gösterdi. Bundan sonra tekrar kanser olmaması için ilaçlarına ve takiplerimize devam edeceğiz” dedi.  Rusya’da aldığı ilaçların etkisini göstermediğini belirten Amine Mamatova, “2 sene ilaçları kullandım. Ama faydasını görmedim. Sonra bu hastaneyi önerdiler. Türkiye’ye geldim. Çok şükür iyiyim. Önce hocamdan sonra değerli arkadaşlardan Allah razı olsun. Çok şükür ameliyat oldum. Şu an sağlıklı bir şekilde ülkeme geri döneceğim” diye konuştu. 

Yutma Güçlüğünüz Varsa Dikkat! Kanser Habercisi Olabilir! Haber

Yutma Güçlüğünüz Varsa Dikkat! Kanser Habercisi Olabilir!

İstanbul’da, yutma güçlüğü ve kilo kaybı şikayetiyle Biruni Üniversite Hastanesi’ne gelen kadının mide kanseri olduğu ortaya çıktı. Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Kamil Özdil, yutma güçlüğü şikayetlerinin mutlaka bir hekim tarafından değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.   Yaklaşık 6 aydır yutma güçlüğü nedeniyle su içmekte ve yemek yemekte zorlanan 68 yaşındaki kadının, İstanbul ve farklı şehirlerdeki merkezlerde endoskopik işlemleri ile tahlilleri yapıldı. Yapılan değerlendirmelerde kadına “Akalazya” tanısı konuldu. Tedavi için Biruni Üniversite Hastanesi’ne başvuran kadına, Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Kamil Özdil tarafından endoskopi işlemi gerçekleştirildi. Endoskopik işlemde hastanın aslında Psödoakalazya (Yalancı Akalazya) olduğu ortaya çıktı. Yutma güçlüğü ve kilo kaybına, midede bulunan tümörün neden olduğu belirlendi. Mide kanseri tanısı konan kadın, üniversite hastanesinin onkoloji merkezinde tedavi altına alındı.  “Bu işlemi sayılı merkezler yapıyor”  Konuyla ilgili bilgi veren Prof. Dr. Özdil, “Hastamız yutma güçlüğü ve kilo kaybıyla bize başvurdu. Bu şikâyetlerle daha önce Anadolu'da bir şehirde, İstanbul'daki farklı hastanelerde ve muayenehanelerde değerlendirilmiş. Hastaya yapılan testlerde, endoskopilerinde ve manometri denilen bir işlem sonrasında ‘akalazya’ olduğu söylenmiş. Bunun tedavisi için de ‘POEM’ denilen bir işlem için bize yönlendirildi. Bu işlemi sayılı merkezler yapıyor. Bunlardan birisi de biziz. Bu amaçla hastayı biz işleme aldığımızda aslında ‘akalazya’ olmadığını gördük. Tümör nedeniyle oluşan darlık sonucu yutma güçlüğünün ortaya çıktığını anlamış olduk” dedi.  “Tanı koymakta hekimleri yanıltan bir kanser tipi”  Tanı ve tedavi sürecini anlatan Prof. Dr. Özdil, “Hemen biyopsilerini aldık. Tanıyı koyduk. Mide kanseri olduğu anlaşıldı. Mide kanseri olarak da farklı bir kanser. Tanı koymakta hekimleri yanıltan bir tip olduğunu gördük. Daha sonra bu tedavi sonrasında konseyimizde değerlendirdik. Öncelikle kemoterapi alması, daha sonra eğer uygun şartlar sağlanırsa da ameliyat yapılması gerektiği kanaatine vardık” diye konuştu.  “Tümör, yemek borusuna yapışık kısmını tutmuş”  Kanserin neden yutma güçlüğü yaptığını açıklayan Özdil, “Tümör, mideyle yemek borusunun geçiş bölümünü tutuyor. Tam midenin yukarı bölümünü, yemek borusuna yapışık kısmını tutmuş. O yüzden yemek geçmiyor. Kanser şu anda orta seviyede. Önce kemoterapiye verdiği yanıta bakacağız. Kemoterapiyle seviyesi düşerse, ameliyat sınırlarına çekebilirsek ameliyat olacak” ifadelerini kullandı.  “Her yutma güçlüğünün mutlaka değerlendirilmesi lazım”  Vatandaşlara uyarılarda bulunan Özdil, “Kilo kaybı varsa bu önemli. Onu ihmal etmemek lazım. Her yutma güçlüğünün mutlaka değerlendirilmesi lazım. Yutma güçlüğü önemli bir belirti. Üst bölgedeyse daha çok nörolojik nedenlere bağlı olabilir. Mide bölgesindeyse bu yemek borusunun kaslarındaki fonksiyonlarda bir bozulma nedeniyle, içilmiş ilaçların oluşturduğu hasarlara bağlı ya da tümörlere bağlı olabilir. Mideye yakın bölgede takılma hissediyorsak kansere bağlı olabilir” dedi. 

Kolon ve Rektum Kanserine Yakalanma Riski Erkeklerde Daha Yüksek Haber

Kolon ve Rektum Kanserine Yakalanma Riski Erkeklerde Daha Yüksek

Rektum ve kolon kanseri, sindirim sisteminin bir parçası olan kalın bağırsakta (kolon) veya kalın bağırsağın son kısmı olan rektumda meydana gelen malign (kötü huylu) tümöral bir hastalıktır. Prof. Dr. Taner Oruğ, “Ülkemizde her yıl yaklaşık 30 bin kişiye rektum kanseri tanısı konuluyor. Türkiye'de kadın ve erkeklerde en sık görülen üçüncü kanser türü, kolorektal (kalın bağırsak ve rektum) kanserlerdir. Erkeklerde, kadınlara oranla rektum kanseri görülme sıklığı 1.5 kat daha fazla” dedi.   Kolorektal; yani kolon ve rektum kanserlerinde erken teşhis büyük önem taşıyor. Rektum kanseri, kolorektal kanserlerin üçte birini oluşturuyor. Ülkemizde de en sık görülen kanserler arasında bulunan kolorektal kanserlerin gelişiminde birkaç risk faktörü olduğuna değinen Medicana Kadıköy Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Taner Oruğ, “Yaş, ailede kolon kanseri öyküsü, polipler (küçük, kanserli olmayan tümörler), sigara ve alkol tüketimi, yetersiz lifli gıda alımı, yüksek yağ içeren beslenme ve hareketsiz yaşam tarzı, kolorektal kanserlerin risk faktörleri arasındadır” dedi.  Prof. Dr. Taner Oruğ; kolon ve rektum kanserlerinin oluşum süreciyle ilgili şu bilgileri verdi:  “Rektum ve kolon kanserinin belirtileri erken aşamalarda belirgin olmayabilir, bu nedenle düzenli tarama testleri önemlidir. Ancak ilerleyen evrelerde görülebilecek belirtiler arasında kanlı dışkılama, kabızlık ya da ishalin sürekli olması, karın ağrısı, kilo kaybı, halsizlik ve kansızlık bulunabilir. Kolonoskopi gibi yöntemlerle rektum ve kolon kanseri taraması yapılabilmektedir. Tarama testleri, hastalığın erken evrelerinde tanı alınmasına imkan sağlar. Tanı konulduğunda, hastalığın yayılımını belirlemek için genellikle görüntüleme testleri (MRI, CT, PET taramaları) yapılır ve doku örnekleri alınarak patolojik inceleme yapılır.”  Birkaç farklı tedavi yöntemi bir arada uygulanabilir  “Rektum ve kolon kanseri tedavisi, hastalığın evresine, yerine ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak değişir. Tedavi seçenekleri arasında cerrahi müdahale, kemoterapi, radyoterapi ve hedefe yönelik tedaviler bulunmaktadır. Tedavi genellikle birkaç farklı yöntemin bir araya getirilmesini içerebilir. Cerrahi, hastanın genel sağlık durumuna ve cerrahiye uygunluğuna, kanserin sınırlı olduğu durumlarda en etkili tedavi seçeneğidir. Bu genellikle hastalığın ilk evrelerinde geçerlidir. Ancak ilerlemiş evrelerde cerrahi genellikle diğer tedavilerle birlikte kullanılır. Laparoskopik, açık, endoskopik ve rekonstrüktif cerrahi rektum ve kolon kanseri için kullanılabilecek cerrah yöntemlerdir. Cerrahi sonrası, hastanın iyileşme süreci ve rehabilitasyonu da önemlidir. Bu süreçte, hastanın sağlık ekibiyle yakın bir işbirliği içinde olması ve cerrahi sonrası yönergeleri takip etmesi önemlidir. Tümörün yeri ve boyutu, cerrahi müdahalenin yapılabilirliğini etkiler. Bazı durumlarda tümörün çıkarılması kolay olabilirken, diğer durumlarda cerrahi daha karmaşık olabilir.”  Bilinçli bir yaşam tarzı tercih edilmeli  Prof. Dr. Oruğ; rektum ve kolon kanserinin önlenmesi için sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemenin önemini vurgulayarak, “Dengeli beslenme, düzenli egzersiz yapma, sigara ve alkol tüketiminden kaçınma gibi adımlar hastalık riskini azaltabilir. Ayrıca, belirli yaş aralıklarında düzenli olarak tarama testleri yaptırmak da erken teşhisi mümkün kılar. Rektum ve kolon kanseri, erken teşhis edildiğinde ve uygun şekilde tedavi edildiğinde iyileşme şansı yüksektir. Bu nedenle, düzenli sağlık kontrolü ve bilinçli yaşam tarzı seçimleri önemlidir. Herhangi bir belirti veya endişe durumunda bir doktora danışmak önemlidir. Unutmayın ki erken teşhis, hayat kurtarabilir” diyerek sözlerini sonlandırdı. 

Kanser Tedavisi Görenlerde Kalp Sorunları Ortaya Çıkabilir Haber

Kanser Tedavisi Görenlerde Kalp Sorunları Ortaya Çıkabilir

Onkolojik tedavilerde kullanılan kemoterapi ilaçları; kalp yetmezliği, kalp damar tıkanıklığı, kalp krizi, hipertansiyon, aritmiler ve kalp zarı iltihabı gibi yan etkilere yol açabiliyor. Doç. Dr. Fatih Güngören onkoloji hastalarında kalp sağlığının önemini vurgulayarak, “Araştırmalar, kanser hastalarının yüzde 20’sinin kalple ilgili sorun yaşayabileceğini gösteriyor. Kalple ilgili yan etkiler, kemoterapi alındığı dönemde saatler içerisinde görülebileceği gibi, kemoterapi sonrası haftalar veya aylar içinde de ortaya çıkabilir. Fakat kemoterapi öncesi kardiyoloji uzmanı tarafından değerlendirme yapılarak riskli hastalar belirlenebilir” dedi.   Kemoterapide kullanılan ilaçların bazıları kalp üzerine ciddi bir etki oluşturmazken, bazıları ise kalp fonksiyonları ile ilgili ciddi yan etkilere sebep olabiliyor. Yapılan çalışmalarda, hastaların yüzde 20’sinin kalple ilgili sorun yaşayabileceği ve yüzde 7-10’unda kalp yetmezliği gelişebileceği tahmin ediliyor. Ayrıca kemoterapi alan hastaların, kardiyovasküler hastalıkların görülme ihtimalinin yüksek olduğu yaşlarda olması da riski arttırıyor.  Medicana Ataköy Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Fatih Güngören, onkoloji hastalarında kalp kontrollerinin önemiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Güngören, “Kanser tedavisi sırasında en sık gelişen yan etki kalp yetmezliğidir. Kemoterapi ilaçlarına bağlı gelişen kalp yetmezliği çoğunlukla ciddi seviyede olmasa da bazen kemoterapiye ara vermeyi gerektirecek seviyede ciddiyet gösterebiliyor. Hastada ciddi kalp yetmezliği geliştiyse kemoterapiye ara verilebilir veya doz azaltılarak devam edilebiliyor. Kalp yetmezliği için ilaç tedavisine başlanırken, tedavi sonrası kardiyoloji ve onkoloji uzmanlarının ortak kararı ile kemoterapiye devam edilebiliyor” ifadelerini kullandı.  "Yan etkilerin hangi hastada ortaya çıkacağını belirlemek mümkün değil"  Yeni ortaya çıkan nefes darlığı, göğüs ağrısı, halsizlik, çarpıntı, kilo artışı ve bacaklarda ödem gibi bir şikayet durumunda hemen bir kardiyoloji uzmanına başvurulması gerekiyor. Doç. Dr. Fatih Güngören, kanser hastalarının bu şikayetleri mevcut hastalıklarının bir parçası gibi algılayarak ihmal etmemesinin çok önemli olduğunu belirterek, “Tedavi gören hastaların tam iyileşmesi ve yaşam beklentilerinin normalize olması, kemoterapiye bağlı oluşabilecek yan etkiler konusunda farkındalığın artmasını sağlamıştır. Kemoterapi ilaçlarının kalpte oluşturdukları yan etkiler; kalp yetmezliği, kalp damar tıkanıklığı, kalp krizi, hipertansiyon, aritmiler ve kalp zarı iltihabıdır. Yan etkilerin hangi hastalarda ortaya çıkabileceğini net bir şekilde ortaya koymak mümkün değil. Fakat kemoterapi öncesi kardiyoloji uzmanı tarafından risk değerlendirmesi yapılarak riskli hastalar belirlenebilir ve yüksek riskli hastalara tedavi başlanarak bu yan etkilerin ortaya çıkması engellenebilir. Kardiyoloji uzmanı tarafından yapılan risk değerlendirilmesinde temel olarak EKG değerlendirmesi ve ekokardiyografi inceleme yapılır” şeklinde konuştu.  Hastaların düşük, orta, yüksek ve çok yüksek riskli olarak sınıflandırıldığına dikkat çeken Doç. Dr. Fatih Güngören, “Yüksek ve çok yüksek riskli hastalara tedaviler başlanarak yakın takibe alınır. Kalp ile ilgili yan etkiler kemoterapi alındığı dönemde saatler içerisinde olabileceği gibi kemoterapi sonrası haftalar veya aylar içinde de ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle hastaların kemoterapi tedavileri tamamlansa da kardiyoloji uzmanı tarafından takiplerine devam edilmelidir” diye konuştu.  Hangi şikayetler uyarıcı olmalıdır  Kemoterapi öncesi tüm hastaların kalp yetmezliği belirtileri ile ilgili bilgilendirilmesi gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Fatih Güngören, “Yeni ortaya çıkan nefes darlığı, göğüs ağrısı, halsizlik, çarpıntı, kilo artışı ve bacaklarda ödem gibi bir şikayet durumunda zaman kaybetmeden bir kardiyoloji uzmanına başvurmaları gerekir. Burada önemli bir hata, hastalar tarafından bu şikayetlerin mevcut hastalığının bir parçası gibi algılanarak ihmal edilmesidir. Eğer ihmal edilirse, kanser hastalığının tedavisi iyileşme yönünde ilerlerken kalp ile ilgili sorunlar nedeniyle hastalar kaybedilebilir” açıklamasında bulundu.  Kalp ile ilgili yan etkiler ortaya çıkarsa ne yapılır  Bazı kemoterapi ilaçlarının kalp üzerine olan etkileri kalıcı olurken, çoğunlukla kalıcı olmayıp tedavi ile iyileşebildiğini ifade eden Doç. Dr. Fatih Güngören, “En sık gelişen yan etki kalp yetmezliğidir. Kemoterapi ilaçlarına bağlı gelişen kalp yetmezliği çoğunlukla ciddi seviyede olmasa da bazen kemoterapiye ara vermeyi gerektirecek seviyede ciddiyet gösterebilir. Hastada ciddi kalp yetmezliği geliştiyse kemoterapiye ara verilebilir veya doz azaltılarak devam edilebilir. Kalp yetmezliğinin tedavisi için ilaçlar başlanır ve tedavi sonrası kardiyoloji ve onkoloji uzmanlarının ortak kararı ile kemoterapiye devam edilebilir” dedi.  Doç. Dr. Fatih Güngören sözlerini şöyle tamamladı: “Bütün kanser hastalarının, tanı anında ve kemoterapi öncesi dönemde kardiyovasküler risk değerlendirilmesinin yapılması gerekir. Kemoterapi sırasında ve sonrasında kalp ile ilgili takiplerinin düzenli bir şekilde yapılması gerekir. Hastalara kardiyovasküler risk durumları ile ilgili bilgi verilmeli ve gelişebilecek semptomlar ile ilgili bilgilendirme yapılmalıdır. Kemoterapi sırasında ve sonrasında gelişen kalp ile ilişkili yan etkilerin erken tespiti, tedavisi ve gerekli önlemlerin alınması hastaların daha uzun ve sağlıklı yaşaması açısından oldukça önemlidir.” 

Uzmanı uyardı: “Kanser Sadece Sağlık Sorunu Değildir” Haber

Uzmanı uyardı: “Kanser Sadece Sağlık Sorunu Değildir”

Saygı Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ahmet Zeki Aydın, ‘1-7 Nisan Ulusal Kanser Haftası’ dolayısıyla önemli açıklamalarda bulundu. Kanser tedavisi için erken teşhisin önemini vurgulayan Aydın, “Kanser, sadece sağlık sorunlarına neden olmakla kalmaz, aynı zamanda maddi ve manevi açıdan uzun süreli bir mücadeleyi de gerektirir” dedi.   ‘1-7 Nisan Ulusal Kanser Haftası’ dolayısıyla önemli bilgilendirmelerde bulunan Saygı Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ahmet Zeki Aydın, “Kanser dünya genelinde ve Türkiye’de önemli bir halk sağlığı sorunudur ve sürekli olarak artan bir endişe kaynağıdır. Özellikle yaşlanan ve artan nüfusla birlikte kanser vakalarında da artışlar gözlenmektedir. Kansere yol açan risk faktörlerine maruz kalma sürelerinin uzamasıyla birlikte, tanı konulan kanser vakalarının sayısında artış ve tedavi maliyetlerinde yükselme beklenmektedir. Bu durum, kansere bağlı ekonomik, sosyolojik ve psikolojik yükün artmasına neden olmaktadır” dedi.  “Önemli bir küresel sağlık sorunu”  Kanserin sadece sağlık sorunu olmadığını kaydeden Aydın, “Aynı zamanda maddi ve manevi açıdan uzun süreli bir mücadeleyi de gerektirir. Dünya genelinde kanser vakalarının sayısı her yıl artmaktadır ve bu da önemli bir küresel sağlık sorunu oluşturmaktadır.2020 verilerine göre, dünya genelinde yaklaşık 19,2 milyon yeni kanser vakası tespit edilmiş ve kansere bağlı 9,9 milyon ölüm gerçekleşmiştir. Bu, kanserin dünya genelindeki ciddiyetini ve etkisini gösteren önemli bir veridir. Özellikle yaşam süresinin artmasıyla birlikte kanser vakalarının sayısının artması beklenmektedir” ifadelerini kullandı.  “Dünya genelinde her 5 kişiden 1’inin 75 yaşına kadar kansere yakalanacağı ve her 10 kişiden 1’inin ise kanser nedeniyle hayatını kaybedeceği tahmin edilmektedir” diyen Aydın, “Ülkemizde de durum benzerdir. Kanser vakalarının artmasıyla birlikte, akciğer, meme ve kolorektal kanser gibi belirli kanser türleri ülkemizde de sıkça görülen kanser türleri arasında yer almaktadır. Bu nedenle, kanserle mücadelede erken teşhisin ve önleyici tedbirlerin önemi giderek artmaktadır” şeklinde konuştu.  “Erken teşhisin önemi büyüktür”  Aydın, belirli kanser türlerinde erken teşhis için düzenli tarama testlerinin yapılmasının önemini vurgulayarak, “Örneğin, meme kanseri için mamografi, rahim ağzı kanseri için HPV testi ve smear testi gibi tarama yöntemleri, erken evrede kanserin teşhisini sağlayabilir ve tedavi şansını artırabilir. Kanserle mücadelede korunma ve erken teşhisin önemi büyüktür. Erken teşhis edildiğinde birçok kanser türünde başarılı tedaviler mümkündür ve yaşam kalitesi artırılabilir” dedi.  Sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, düzenli egzersiz yapmak, dengeli beslenmek, sigara ve alkol gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durmak, güneş ışınlarına maruz kalırken koruyucu önlemler almak gibi koruyucu önlemlerin kanser riskini azalttığını kaydederek, bu şekilde kanserle mücadelede başarı şansının artırılabileceğini ve toplum sağlığına olumlu katkılar sağlanabileceğini belirtti. 

Sigarayı Bırakmak Kanserle Mücadelede Önemli Bir Adımdır Haber

Sigarayı Bırakmak Kanserle Mücadelede Önemli Bir Adımdır

Türkiye Sigarayla Savaş Derneği Genel Başkanı Doç. Dr. Mustafa Aydın, kanserle mücadelede toplumsal farkındalık oluşturmak ve toplumun bilinç düzeyi arttırmak amacıyla kabul edilen 1-7 Nisan Ulusal Kanser Haftası sebebiyle önemli açıklamalarda bulundu. Doç. Dr. Aydın, sigarayı bırakmanın kanserle mücadelede önemli adım olduğuna değindi.  Kanserle mücadelede toplumsal farkındalık oluşturmak amacıyla 1-7 Nisan Kanser Haftası’nda çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. TSSD Genel Bşk. Doç. Dr. Mustafa Aydın; haftanın önemine dair, sigara ile kanser arasındaki ilişkiye de dikkat çekerek önemli açıklamalarda bulundu.  Sigaranın tüm dünyada kanserin en önemli önlenebilir nedeni olduğun söyleyen Doç. Dr. Mustafa Aydın, “Kanser, kişileri fiziksel, psikolojik ve sosyal yönden derinden etkiler. Türkiye’deki kanser kaynaklı ölümlerin 4’ünden biri sigara kaynaklıdır. Bu sebeple sigarayı bırakmak bile başlı başına kanserden korunma yöntemidir denilebilir” ifadelerini kullandı.  “Sigaranın zamanında bırakılmasıyla kanser önlenebilir”  Dünyada her yıl 8 milyondan fazla kişi tütün ürünü kullanımına bağlı hastalıklar nedeniyle hayatını kaybettiğini belirten Doç. Dr. Aydın, “Türkiye’ye baktığımızda ise her yıl 100 bin kişi tütün kullanımından kaynaklı hastalıklardan dolayı hayatını kaybetmektedir. Görüldüğü gibi sigara ve tütün mamullerine bağlı ölümler, dünya genelinde çok üst seviyelerdedir” dedi. Ülkemizdeki kanser oranlarına da değinen Doç. Dr. Aydın, ülkemizde en fazla görülen kanser türünün akciğer kanseri olduğunu belirterek “Akciğer kanseri, kanser ölümleri içinde en yaygın olanıdır. Akciğer kanserinin yüzde 80-90'nından sigara sorumludur. İyi olan şudur ki bu ölümlerin çoğu sigaranın zamanında bırakılması ile yüksek oranda önlenebilir. Kısaca toplumlar, sigaradan ve tütün ürünlerinden kurtulursa kanser vakalarının yüzde 90'ı önlenmiş olur” diyerek, sigarayı bırakmanın önemini vurguladı.  Doç. Dr. Aydın, “Uzmanlar, kanser vakalarının yüzde 90 çevresel, yüzde 10 oranında ise genetik faktörlere bağlı olarak geliştiğini söylüyor. Kanserlere neden olan çevresel faktörler arasında yer alan; sigara kullanımı, alkol tüketimi gibi durumların düzeltilmesi veya engellenmesiyle kanserlerin yüzde 30-50 oranında önlenebileceği kanıtlanmıştır” dedi.  “Sigara kullanıcılarının dörtte biri erken yaşta hayatını kaybetmektedir”  Yıllar süren araştırmalar sigaranın birçok kanser türünü tetiklediğini ve sigara kullananların kansere yakalanmasının, sigara kullanmayan kişilere kıyasla çok daha muhtemel olduğunu belirten Doç. Dr. Mustafa Aydın, “Şunu açık şekilde belirtmeliyim ki sigara kullananların yarısı eninde sonunda kanserden veya sigara kaynaklı diğer hastalıklar nedeniyle ölmektedir. Ayrıca sigara kullanıcılarının dörtte biri orta 35-69 yaşları arasında hayatını kaybetmektedir” şeklinde konuştu.  Sigara dumanının içerdiği 70’den daha fazla kimyasal maddenin kanserojen içerdiğini söyleyen Doç. Mustafa Dr. Aydın, sigara dumanının solunmasıyla bu zararlı kimyasalların akciğerlerimize girerek vücudumuza yayıldığını belirtti. Doç. Dr. Aydın sözlerine şöyle devam etti:  “Bilim insanları, sigarada bulunan çeşitli kimyasalların DNA’ya zarar verdiğini, önemli genlerde değişikliğe neden olduğunu ve bunun sonucunda hücrelerin gelişmesi ve kontrol dışı çoğalmasıyla kanserlerin ortaya çıktığı vurgulamaktadır.”  Doç. Dr. Mustafa Aydın son olarak “Eğer sigara içiyorsanız sigarayı bırakarak kendinize verebileceğiniz en iyi hediyeyi vermiş olursunuz. Biz Türkiye Sigarayla Savaş Derneği olarak yıllardır sigaraya karşı verdiğimiz etkin mücadele ile hem toplumu hem de bireyleri bilinçlendirme yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Her zaman dediğimiz gibi bir kez daha vurguluyorum, sigaranın son molekülü yok olana dek mücadeleye devam” diyerek sözlerini noktaladı. 

Opr. Dr. Servet Yetgin: "Kolonoskopi erken teşhisin en etkili yolu" Haber

Opr. Dr. Servet Yetgin: "Kolonoskopi erken teşhisin en etkili yolu"

Özel Hayat Hastanesi'nde düzenlenen 'Kolon Kanseri Farkındalık Ayı' programı, ünlü televizyon sunucusu Zahide Yetiş moderatörlüğünde gerçekleşti. Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Servet Yetgin, kolon kanseri, önleme ve tedavi yöntemleri ile kolonoskopi hakkında bilgi verdi. Opr. Dr. Servet Yetgin, kolon kanserine yol açan etmenler arasında ırsiyet ve hayat tarzı gibi etmenlerin yer aldığını söyledi. Sadece ailesinde kolon kanserine yakalananlarda değil, yakınlarında bu hastalığın görülmediği kişilerde de riskin bulunduğunu belirten Yetgin, “Kolonoskopi ve şüpheli hallerde doktor kontrolü, erken teşhis açısından çok önemli. Özellikle hemoroit hastalığının belirti ve etkileri kolon kanserine çok yakın. Hemoroitle bu hastalığın belirtileri karıştırılabiliyor. Bu yüzden belirtiler dahilinde vakit kaybetmeden doktor kontrolünün gerçekleştirilmesi erken tanıyı ve tedaviyi kolaylaştıracaktır” dedi.  Kolon kanserini önlemek için günlük hayatta dikkat edilecek hususları sıralayan Yetgin, “Düzenli ve sağlıklı beslenme bağırsak sisteminin korunması için çok önemli. Sebze ve meyvelerin mevsiminde tüketimi, sigara ve alkolden uzak durulması, obeziteye karşı önlem almak kolon kanserine yakalanma riskini azaltmaktadır” şeklinde konuştu.  Özel Hayat Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Fatih Özkul ise, Türkiye’de ve dünyada gittikçe artan kolon kanserine karşı farkındalık oluşturmayı hedeflediklerini söyledi. Verdikleri sağlık hizmetlerinin yanı sıra çeşitli hastalıklara karşı bilgilendirme ve farkındalık çalışmaları ile öncülük ettiklerini belirten Dr. Özkul, “Kolon kanseri de önlenebilir bir hastalıktır. 45 yaştan sonra kolonoskopiyi öneriyoruz. Bu hastalığın en önemli önleyicileri kolonoskopi ve yaşam tarzıdır. Bu hastalığı önlemek ve yenmek elimizde” dedi.  Program soru cevap bölümü ile son buldu. 

Kanserle Mücadele Derneği Başkanı Abay'dan açıklama Haber

Kanserle Mücadele Derneği Başkanı Abay'dan açıklama

Kanser türleri, risk faktörleri, belirtileri ve tedavilerinin ele alındığı eğitim okulunda, bugün ikincisi düzenlenerek bilgilendirme gerçekleşti. İlginin yoğun olduğu seminere doktorlar, hastane çalışanları ve vatandaşlar katıldı.  Diyarbakır Yeniden Yaşam Kanserle Mücadele Derneği Başkanı Şükrü Abay, bin 260 kanser hastası üyelerinin olduğunu söyledi.  Diyarbakır ve bölgede kanser türlerinden en fazla yaygın olanının meme kanseri olduğunu ifade eden Abay, “Derneğimiz 8 yıldan fazladır Diyarbakır’da faaliyet yürütüyor. Şu an derneğimizin geldiği noktada bin 260 kanser hastası üyesi var. Çeşitli kanser hastaları yer almaktadır. İlimiz ve bölgemizde en çok kanser türü meme kanseri olarak görülmektedir. Derneğimiz son zamanlarda kanser hastalarına kendi ayakları üzerinde durabilmeleri için Memorial Hastanesiyle Kanser Okulu adıyla işbirliği yaparak bir proje dahilinde etkinlik başlattı” dedi.  Nisan ayında büyük bir eğitim etkinliği düzenleyeceklerini dile getiren Abay, “Buradaki amacımız kanser hastalarına ve ailelerine eğitim vermektir. Dolayısıyla bu şekilde bugün ikinci eğitimi veriyoruz. Yoğun bir katılım söz konusudur. Biz bu katılımı sınırlı tutmak için her etkinliğimizde yaklaşık 80 hastamızı alıyoruz. Bundan sonraki süreçte de bu tarz etkinliklerimiz devam edecektir. Ancak nisan ayında daha büyük bir eğitim etkinliği düzenleyeceğiz. 2 bin kişilik kanser hastası ve ailelerinin eğitimi konusunda büyük bir etkinlik olacak” ifadelerine yer verdi. 

Kanser önümüzdeki yıllarda en ölümcül hastalık olabilir! Haber

Kanser önümüzdeki yıllarda en ölümcül hastalık olabilir!

Medicana International Samsun Hastanesi ‘Dünya Kanser Günü’ nedeniyle farkındalık oluşturmak için etkinlik düzenledi. Hastanenin girişinde kurulan stantta vatandaşlara bilgilendirici broşürler dağıtıldı. Stant önünde ise hekimler açıklama yaptı.  "Artış çok hızlı gidiyor'' Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. İdris Yücel, Kanserin ölüme neden hastalıklarda ikinci sırada olduğunu ifade ederek, "Birinci sırada kalp ve damar hastalıklar var. Artış çok hızlı gidiyor. Böyle giderse 10 yıl sonra kanserin birinci sıraya gelme ihtimali var. Kanser aslında gökten zembille inen bir hastalık değildir. Vücudumuzun ürettiği bir hastalıktır. Her dokudan kanser çıkabilir. İnsanın hücresinin kendi hücresine ihanetidir. Kanser hücresi zeki bir hücredir. Ölümsüzlüğü keşfetmiş bir hücredir. Kanserde tedaviler çok çeşitlidir. İlaç tedavileri, kemoterapi, radyasyon tedavisi, radyoterapi, hormon tedavileri, bağışıklık sistemini kullanarak yaptığımız tedaviler ve son zamanlarda halkında çok merak ettiği akıllı ilaçlar. Akıllı ilaçlar kemoterapi gibi hücreyi doğrudan doğruya öldürmüyor. Hücrenin biyolojisini bozuyor, hücrenin yaşaması için gerekli bir takım yolları bozarak hücrenin kendi kendini yok etmesini sağlıyor. Her türlü kanserde ayırt etmeksizin erken davranmak gerekiyor. Her şeyin başında sağlık yaşam sürmek önemlidir. Kişiler hareketsiz olmamalı, sağlıklı beslenme, yeşillikleri zengin beslenme, katkı maddesi kullanılmamış doğal besinlerle beslenme ve ailevi yatkınlık varsa mutlaka düzenli bir doktor kontrolü gerekiyor" dedi.  Ulusal kanser tanıma programlarının önemi  Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Özge Özdemir ise kanserde tarama programları ve erken tanının önemine değinerek şunları söyledi: "Kanser hem ülkemizde hem de dünya genelinde ciddi halk sağlığı olarak karşımıza çıkmaktadır. Kanser tanısı konulduğu zaman çözümsüz olarak düşünülmemesi gerekmektedir. Erken teşhis en önemli kritik değerdir. Kanserle mücadelede bilinçli ve güçlü bir toplum oluşturmak için tarama programlarının aksatılmaması, belirti ve risk faktörlerini tanıyarak kansere karşı birliktelikle dur diyebilmeliyiz. Bu amaçla ülkemizde yürütülen ulusal kanser tanıma programları ön plana çıkmaktadır. Bunlardan özellikle meme kanseri tarama testi 40 -69 yaşları arasında yıllık fizik muayene, 2 yılda 1 ise mamografi ile karşımıza çıkarak hastalara erken tanıda yol göstermektedir. İkinci olarak jinekolojik olarak rahim ağzı kanserleridir. Bunlarda da 30 ile 65 yaş arası kadınlarda mutlaka 5 yılda 1 HPV DNA testi ve simir testi ile beraber erken muayene önem arz etmektedir. Bunun yanında bağırsak kanserlerinde 50 – 70 yaş arası erkek ve kadınlarda mutlaka gaitada gizli kan ve 10 yılda bir kolonoskopi değerlendirmeyle beraber tanıma programları ön plana çıkmaktadır." dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.