Hava Durumu

#Karadeniz

Yeni Marmara Gazetesi - Karadeniz haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Karadeniz haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Karadeniz'de Hamsi Bolluğu Haber

Karadeniz'de Hamsi Bolluğu

Karadeniz'de bu sezon uzun yıllar sonra ilk kez hamsi bolluğu yaşanırken balıkçılar, denizden adeta hamsi fışkırdığını yıllardır görülmeyen bir bollukla karşı karşıya olduklarını ifade ediyor. Tekne çalışanları hamsi yoğunluğu nedeniyle zaman zaman uykusuz bile kaldıklarını belirtirken, bu sezon palamut çıkmamasına rağmen üç aydır aralıksız hamsi tuttuklarını kaydediyor. "Hamsi yoğunluğu yüzünden zaman zaman uykusuz bile kalıyoruz" Bu sezon Karadeniz'den adeta hamsi fışkırdığını belirten tekne çalışanlarından Selami Tezlik, "Bu sezon bereketli ve çok güzel hamsi var. 'Karadeniz'den adeta hamsi fışkırıyor' diyebiliriz. Gerçekten öyle ki, o kadar bol hamsi çıkıyor ki bazen uykusuz kaldığımız bile oluyor. Hamsi genellikle açık denizde, Sinop'tan Trabzon'a uzanan bölgede avlanıyor" dedi. "3 aydır aralıksız hamsi avlıyoruz" Tekne çalışanlarından Ahmet Doğan, yaklaşık 3 aydır aralıksız hamsi avladıklarını şu anda ciddi bir hamsi bolluğu yaşadıklarını kaydederek "Geçen yıl çoğunlukla ince hamsi avlandığı için yasaktı bu sezon ise irilendi. Çok şahane bir avcılık var. Palamut çıkmadı, üç aydır hamsi tutuyoruz. Şu anda büyük bir hamsi bolluğu var; şükürler olsun, böyle bir sezon daha önce hiç yaşanmamıştı. Gürcistan'daki avcılık ise yılbaşından sonra başlıyor. Oranın da kendine göre şartları var; yaklaşık bir ay süren bir hamsi sezonu oluyor. Gürcistan'daki avcılık buradan daha iyi, orada da bolluk var. Önceleri oraya gittiğimizde genelde 500-1000 ton avlanıyordu. Eskiden orada pek tekne yoktu, ama şimdi tekneler arttı" diye konuştu.

Karadeniz'de Balık Sezonu Tüm Hızıyla Devam Ediyor Haber

Karadeniz'de Balık Sezonu Tüm Hızıyla Devam Ediyor

Karadeniz'de balık sezonu tüm hızıyla devam ederken, en ucuz hamsi Ordu'nun Fatsa ilçesinde tezgahlarda 25 liradan yerini aldı. Karadeniz'in hamsi bereketi, Fatsa ilçesinde yüzleri güldürdü. Balıkçı tezgahlarında hamsi fiyatının 25 TL'ye düştüğünü gören vatandaşlar, adeta sıraya giriyor. Sabahın erken saatlerinde tezgahlarda yerini alan hamsiler, kısa süre içerisinde tükenirken balıkçılar, herkesin yiyebilmesi için bir kişinin en fazla 2 kilogram alabileceğini belirtiyor. "Hava şartları iyi olursa bu fiyat devam eder" Fatsa'da uzun yıllardır balıkçılık yapan Samet İlişe, sezonun oldukça bereketli geçtiğini belirterek, "Halkımızı tezgahımıza bekliyoruz. Şu anda hamsi 25 TL'den vatandaşlarımızın hizmetindedir. Fatsa'ya hizmet etmekten gurur duyuyoruz. Hava şartları iyi gittikçe bu fiyatlar da devam eder" dedi. "İlgiden çok memnunuz" Balıkçı Faruk İlişe, hamsinin bol çıkmasından ve vatandaşların ilgisinden memnun olduklarını söyleyerek, "Biz burayı kurduğumuz günden beri kaliteli ve uygun fiyatlı balıkları sunuyoruz. Şu anda hamsi 25 TL. Havalar böyle giderse bu fiyatlardan satmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. Vatandaşlar ise bu sezon hem bol hem de uygun fiyatlı hamsi tüketmenin mutluluğunu yaşıyor. Fatsalı Yaşar Parlayan, "Şu anda en bol ve en ucuz hamsi Fatsa'da. Herkesi balık yemeye davet ediyoruz" şeklinde konuştu.

Hamsi Stokları Alarm Veriyor Haber

Hamsi Stokları Alarm Veriyor

Karadeniz'de hamsi stokları alarm veriyor. Hem bölge balıkçılığı hem de deniz ekosistemi için kritik öneme sahip olan türde av miktarı her geçen yıl azalıyor. Karadeniz'de balık av sezonu devam ederken, hamsi stokları için alarm zilleri çalıyor. Türkiye'nin en çok avlanan balık türü olan hamside, son yıllarda ciddi bir düşüş yaşanıyor. Hem sofraların vazgeçilmezi hem de deniz ekosisteminin en kritik halkalarından biri olan hamsideki azalma, bölgesel balıkçılık ekonomisini de yakından etkiliyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2023-2024 av sezonunda 270 bin ton olan hamsi avı, 2024-2025 sezonunda yaklaşık 150 bin ton seviyelerine geriledi. Yaşanan bu düşüş Karadeniz ekosistemi ve balıkçılık dengesi açısından dikkat çekici bir gerileme olarak değerlendirildi. Karadeniz'in su sıcaklıklarında son yıllarda gözlenen değişim, hamsinin göç ve üreme dönemlerini de etkiliyor. Kıyı ekosistemlerindeki değişim, plankton yoğunluğundaki azalma ve denizlerdeki çevresel baskılar, hamsinin yaşam döngüsünde bozulmalara neden oluyor. "Her yıl av sezonu başladığı zaman hamsi bol olacak diye başlarız; Sonrasında az olduğu görülüyor" Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Balıkçılık Teknolojisi Mühendisliği Bölüm Başkan Yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi Ahmet Şahin, "Şu aşamada hamsi bol avlanıyor demek zor. Her yıl av sezonu başladığı zaman hamsi bol olacak diye başlarız. Sonrasında az olduğu görülüyor. Geçen yıl başlayan bir kota uygulaması vardı bu yıl da devam ediyor. Tarım ve Orman Bakanlığı kotaları belirlemek için talepleri topluyor. Bakalım bu sene kota ne kadar olacak. Bu iyi mi oldu kötü mü oldu av sezonu bittiği zaman konuşacağız" dedi. "Süreç böyle devam ederse daha da kötü olacak" Hamsi avcılığının her geçen yıl azaldığına dikkat çeken Şahin, "Son 20 yıla baktığımızda avcılık hep aşağıya gidiyor. TÜİK'in açıkladığı verilerde de bu görülüyor. 2023-2024 av sezonunda 270 bin ton olan hamsi avcılığı 2024-2025 sezonunda 150 bin tonlara düşmüş. 400 bin ton kota verilmişti. 150 bin tonun 90 bin tonu halkın tüketimi için kullanılmış, geri kalan 65 bin tonu balık unu yağı fabrikalarına verilmiş. Aslında çok büyük bir miktar. Çünkü Toplam deniz balıkları avcılık miktarı 290 bin ton olduğunu görüyoruz. Bunun yaklaşık 210 bin tonu tezgahtan tüketim için kullanılmış. Geri kalan 80 bin ton balık unu yağ fabrikasına gitmiş. Bu hesaptan baktığımızda 80 bin tonun tamamı yani 65 bin tonu fabrikaya giden hamsiler oluşturuyor. Fabrikalara küçük hamsileri gönderiyoruz demek ki henüz üreme şansı yakalayamayan küçük balıkların avcılığı devam ediyor. Süreç böyle devam ederse daha da kötü olacak. Bu seneki av oranlarına bakıp Tarım ve Orman Bakanlığı'nın sert önlemler alması gerekecek. Belki hamsi av sezonunu tamamen kapatmak gibi veya kotayı çok daha sınırlı tutmak gibi" şeklinde konuştu. "Şuanda hamsiyi etkileyen en önemli unsur aşırı av çabamız" Karadeniz'de hamsiye zarar verecek bir istilacı türün olmadığını ancak hamsiyi etkileyen aşırı av çabasının olduğunu kaydeden Şahin, "Hamside bir tehlike var bunu herkes biliyor. Stok her geçen gün azalıyor. 300-350 bin tonlardı şu anda 150 bin ton. 200 bin tonlara çok nadir çıktığı oluyor. Buradaki azalma sadece av miktarı değil, avlanılan balığın boyunun küçülmesi de bu durumu doğruluyor. Bu çok büyük bir tehlike. Bir an önce önlem alınması lazım. Bakanlığımız ve üniversitelerin yapmış olduğu çalışmalar neticesinde bir karar verilmesi gerekiyor. Karadeniz'de hamsiye zarar verecek bir istilacı tür yok. Şuanda hamsiyi etkileyen bizim aşırı av çabamız. Bunu yanlış avlanma tercihi de diyebiliriz. Artı olarak kirliliğinde etkisi var. Özellikle kıyısal alanlardaki kirliliğin etkisi çok fazla. Bu ikisi hamsinin stoklarını azaltma yönünde etki ediyor" ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Gürdal Yılmaz:"Bundan sonra vaka sayısında azalma bekliyoruz" Haber

Prof. Dr. Gürdal Yılmaz:"Bundan sonra vaka sayısında azalma bekliyoruz"

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, bu yıl hastaneye sevk edilen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) vaka sayısının 21 olduğunu ve bu hastalardan ikisinin yaşamını yitirdiğini söyledi. Prof. Dr. Yılmaz, vakalarda özellikle Haziran ayı ve Kurban Bayramı ile birlikte artış gözlendiğini, önceki yıllarda da benzer bir seyir izlendiğini belirterek, "Daha önce, 15 Temmuz itibarıyla vakaların azalmasını beklediğimizi söylemiştik. Şu anda servisimizde sadece bir hastamız yatıyor" dedi. Vaka sayılarında azalma beklediklerini kaydeden Yılmaz, KKKA'nın her zaman görülebileceği yönünde hareket etmek gerektiğine dikkat çekerek uyarılarda bulundu. Bölgede vakalarda bir miktar artış olsa da, sevk gerektirecek kadar ağır hasta sayısının az olduğunu kaydeden Yılmaz, "Bu yıl hastanemize sevk edilen KKKA vakası sayısı 21 oldu. Bu hastalardan ikisi hayatını kaybetti. Daha önce, 15 Temmuz itibarıyla vakaların azalmasını beklediğimizi söylemiştik. Şu anda servisimizde sadece bir hastamız yatıyor. Önceki dönemlerde hastanemizde 3 ila 5 hasta tedavi görüyordu. Haziran ayı ve Kurban Bayramı ile birlikte vaka sayısında artış yaşandı ve 20'li rakamlara ulaşıldı. Geçen yıl da benzer oranlarda vakamız vardı. Gümüşhane'deki meslektaşlarımızla yaptığımız görüşmelere göre bölgede bir miktar artış olsa da sevk gerektirecek kadar ağır hasta sayısı az, bize toplamda 21 hasta yönlendirildi" diye konuştu. "Görülebileceğini bilerek hareket etmeliyiz" KKKA'nın her zaman görülebileceği yönünde hareket etmek gerektiğine dikkat çeken Yılmaz, "Bundan sonra vaka sayısında azalma bekliyoruz. Önceki yıllarda da benzer bir seyir izlenmişti. Genellikle 15 Temmuz'dan sonra vaka sayısı düşmeye başlar, 15 Ağustos'tan itibaren vaka pek gelmiyordu. Nadiren tek tük vakalarla karşılaşabiliyoruz. Geçmişte Ekim ayında da vaka gördüğümüz oldu; bunlar genellikle doğrudan keneyle temas sonucu, özellikle hayvanlar üzerindeki kenelerin insanlara geçip ısırmasıyla oluşan vakalardı. KKKA'nın her zaman görülebileceğini bilerek hareket etmeliyiz. Üstelik sadece KKKA değil, keneler aracılığıyla bulaşan birçok hastalık mevcut. Bu nedenle ormanlık ve çimenlik alanlara giderken mutlaka önlem alınmalı. Pantolon paçalarının çorapların içine sokulması, en etkili koruyucu yöntemlerden biridir. Ayrıca piknik ya da tarla gibi açık alan faaliyetlerinden sonra eve döndüğümüzde tüm vücudumuzu dikkatlice kontrol etmeliyiz. Çünkü kene vücutta ne kadar uzun süre kalırsa enfeksiyon riski de o kadar artar" ifadelerini kullandı.

'Samuray arısı' kahverengi kokarca tehdidine karşı göreve hazır Haber

'Samuray arısı' kahverengi kokarca tehdidine karşı göreve hazır

Karadeniz Bölgesi'nde fındık başta olmak üzere birçok tarım ürününe büyük zarar veren kahverengi kokarca böceğiyle mücadelede önemli bir adım atıldı. Trabzon Orman Bölge Müdürlüğü laboratuvarında üretilen samuray arıları, zararlı böceğin yayılımını durdurmak için doğaya salınıyor. Fındık üreticilerinin son yıllarda en büyük sorunlarından biri haline gelen kahverengi kokarca, hem ürün verimliliğini düşürüyor hem de kalite kaybına yol açıyor. Kimyasal ilaçlamaların çevresel etkileri ve sınırlı başarısı nedeniyle yetkililer, çözümü biyolojik mücadelede aradı. Trabzon Orman Bölge Müdürlüğü bünyesindeki Orman Zararlılarıyla Mücadele Laboratuvarında yapılan çalışmalar sonucunda ilk etapta binlerce samuray arısı üretildi. Asya kökenli olan samuray arısı, doğada kahverengi kokarca yumurtalarıyla beslenerek böceğin çoğalmasını engelliyor. Zararlının doğal düşmanı olarak bilinen bu arı türü, çevreye zarar vermeden popülasyonu kontrol altına almasıyla dikkat çekiyor. Son yıllarda Karadeniz Bölgesi'ni etkisi altına alan ve özellikle fındık üreticilerinin korkulu rüyası haline gelen kahverengi kokarca böceği için laboratuvar ortamında üretilen bu küçük savaşçılar, mücadele için doğaya salındı. Uzman ekipler tarafından belirlenen pilot bölgelerdeki fındık bahçelerine bırakılan samuray arıları, kahverengi kokarcanın yumurtalarını hedef alarak onun neslini engelleyen doğal bir biyolojik savaşçı. Küçük boyutuyla görünmeyen bu arı türü samuray, kahverengi kokarcanın en etkili doğal düşmanlarından biri olarak kabul ediliyor. Trabzon Orman Bölge Müdürü Emin Yılmaz: "2024 yılına kadar bu zararlı maalesef Marmara bölgesine kadar ulaştı" Kahverengi kokarcaya yönelik yürütülen çalışmalarla ilgili bilgiler veren Trabzon Orman Bölge Müdürü Emin Yılmaz, "Kahverengi kokarca böceği başta fındıkta olmak üzere bir çok tarım ürününe zarar veriyor. Son yıllarda ülkemize giriş yapan iklim şartlarına göre yayılışını arttıran zararlı türlerden bir tanesi. Ülkemize 2016-2017 yıllarında Gürcistan üzerinden girişleri başlamıştı. O yıllarda mandalinada zararlısını tespit ederek mücadelesine başlamıştık. 2024 yılına kadar bu zararlı maalesef Marmara bölgesine kadar maalesef ulaştı. Doğal şartlarda yılda 70 kilometre kadar uçabilen bir tür. Farklı faktörlerle yayılışını hızlı gösterebilen bir tür" dedi. "Fındıkta oldukça büyük zararlara yol açabiliyor" Kahverengi kokarca ile 4 türde mücadele yapılabildiğini kaydeden Yılmaz, "Yöremizde birçok zirai türlerimizde zarar yapabilen türlerin başında geliyor. Özellikle meyve, sebzede yoğun şekilde zarar yapıyor. Fındıkta da oldukça büyük zararlara yol açabiliyor. Bununla mücadele çalışmalarında Tarım ve Orman Bakanlığımız araştırma laboratuvarında yırtıcısını üreterek mücadele yapıyor. 4 türde mücadele yapabiliyoruz. Erginleri ve yumurtalarını toplayarak imha edebiliyoruz. Biyoteknik dediğimiz feromon tuzaklarını asarak tuzaklarla mücadele edebiliyoruz. Kimyasal mücadele var ama çok kullanmıyoruz. Biyolojik mücadele dediğimiz yani bu türün yırtıcısı olan türleri laboratuvar ortamında yetiştirip doğal dengeye uygun mücadele çalışması yürütüyoruz. Biz Orman Bölge Müdürlüğü olarak Bakan beyin ve Genel Müdürümüzün talimatlarından sonra Orman Zararlıları İle Mücadele Laboratuvarımızda bu zararlının yırtıcısını üretmeye başladık. Bu yıl verilen programımızın üstünde bir yırtıcı geliştirerek salımlarını yapıyoruz. Doğada zaten her böcek var. Bozulan dengeyi tekrar denge pozisyonuna getirmek için buradaki faydalı popülasyonuna artış sağlamak amacıyla mücadele yapıyoruz" şeklinde konuştu. "Kendi laboratuvarımızda bunu ilk kez yapıyoruz" Kahverengi kokarca türünün 20 ve 40'lı gruplar halinde yumurta bıraktığını vurgulayan Yılmaz, "Laboratuvar ortamında yırtıcısını yetiştiriyor. Bunun için önce anaç kokarcalarını alıp laboratuvar ortamında yumurtlamalarını sağlıyoruz. O yumurtalarımız daha sonra elimizdeki faydalı böcek anaçları ile beraber parazitlemeyi yaptıktan sonra çıkan faydalı böceklerimizle zarar gördüğümüz alanlara salımları yapıyoruz. Öncelikle zararlı alanların tespitleri yapılıyor. Bunun için feromon tuzakları asılıyor. Astığımız tuzaklara böcek düşüyorsa orada çalışma yapıyoruz. Bu tür yılda bir kez yavruluyor. Mart ayından sonra aktif hale geliyor. Ekim sonundan sonra kışlığa geçiyor. Mart ve Ekim ayı arasında periyotta faydalı böcek üretip salımlarını yapıyoruz. Bunlar yumurtalarını 20 ve 40'lı gruplar halinde yapıyorlar. Saldığımız faydalı böcekler yumurtalara kokusundan ve takibinden bulup kendi yumurtalarını bırakıp parazitliyor. O türün çoğalmasını engelliyor. Samuray arısı dediğimizde çok büyük bir şey bekliyoruz ama çok küçük göz ile zor görülebilen türümüz. Zararlı böceği gidip imha eden bir türümüz değil. Yumurtaların birbirini yiyerek çoğalmalarını engelledikleri mücadele şekli. Kendi laboratuvarımızda bunu ilk kez yapıyoruz. 5 bin adet deneme amaçlıydı. Önümüzdeki yıllarda bunu katlamalı olarak arttıracağız" ifadelerini kullandı.

"7. Karadeniz Dermatolojide Yenilikler Sempozyumu" başladı Haber

"7. Karadeniz Dermatolojide Yenilikler Sempozyumu" başladı

Karadeniz Bölgesi'nin en kapsamlı bilimsel etkinliklerinden biri olan "7. Karadeniz Dermatolojide Yenilikler Sempozyumu", Samsun’da başladı. Sempozyumda konuşan Prof. Dr. Müge Güler Özden, sedef ve egzama gibi yaygın cilt hastalıklarının tedavisinde devrim niteliğinde yöntemlerin geliştirildiğini belirterek, "Hastaların artık ömür boyu rahat edebileceği tedaviler var" dedi. Samsun'da özel bir otelde düzenlenen '7. Karadeniz Dermatolojide Yenilikler Sempozyumu'nda dermatoloji biliminde son yıllarda yaşanan gelişmeler masaya yatırıldı. Sempozyum ve cildiye hastalıklarının tedavisi ile ilgili önemli bilgiler veren sempozyum başkanı Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Müge Güler Özden, "Bu sempozyum, Karadeniz Bölgesi’nin en büyük, en kapsamlı toplantısındır. Dermatoloji bilimindeki gelişmelerin tamamını kapsayan oldukça önemli bir bilimsel toplantıdır. Hem dermatoloji camiası açısından hem de şehrimizin tanıtılması açısından çok değerli bir toplantı. Dermatoloji alanındaki yenilikleri konuşuyoruz. Dermatoloji biliminde son yıllarda çok büyük gelişmeler oldu. Özellikle sedef hastalığı ve egzamanın tedavisinde çığır açıldı. Biyolojik olarak adlandırılan ya da bir başlık adı altında akıllı ilaç olarak bilinen son derece gelişmiş ve güvenli, hastaların ömür boyunca yaşam kalitelerini düzeltmesini sağlayan çok değerli tedavileri bu toplantıda konuşuyoruz. Biz Ondokuz Mayıs Üniversitesi Dermatoloji Anabilim Dalı olarak çok büyük bir bölgeye hizmet veriyoruz. Bu coğrafya da en sık görülen hastalıklardan bir tanesi sedef hastalığıdır. Sedef hastalığının tedavisindeki gelişmelerini takip edip uyguluyoruz. Egzama da bölgemize sık görülen bir hastalıktır. Onunda tedavisindeki en sık gelişmeler üniversitemizde uygulanmaktadır" diye konuştu. Çığır açan tedaviler Hastaların artık ömür boyu rahat edebileceği tedavilerin olduğunu belirten Prof. Dr. Müge Güler Özden, "Sedef hastalığı tedavisinde çığır açıldı. Son yıllarda hastalarımızın bilmesini çok arzu ettiğimiz konu aslında sedef hastalığının tedavisinin olmadığını sanan insanlara ulaşmak ve onların tedavinin var olduğunu bilmelerini sağlamaktır. Hastaların artık ömür boyu rahat edebileceği tedaviler var. Alerjik egzamada da aynı benzer gelişmeler var. Çocukluk çağında sadece kaşınıyor diyerek geçiştirdiğimiz bir hastalık ama o çocukların yaşam kalitesinin bozulması demek, okul başarılarının düşmesi demek. Uyku kalitelerinin bozulması demek. Büyüme gelişmelerinin aksaması demek. Bunlar çok kapsamlı tedavi gerektiren hastalıklardır. Sadece basit kremlerle halledemeyeceğimiz şiddetli hastalarda o çığır açan tedavileri kullanmalıyız, kullanıyoruz" şeklinde konuştu. "Güneş yanığı cilt kanseri riskini artırıyor" Prof. Dr. Müge Güler Özden ayrıca şunları söyledi: "İnsanlar güneş yanığından kaçınmalıdır. Güneş yanığı bir kez geçiren genç bir insanın cilt kanseri olma ihtimali kat kat artıyor. Özellikle çocuklar ve gençlerimizi saat 10.00 ile 16.00 arasında güneşten korumamız çok kıymetlidir. Güneş yanığı olmamak çok değerlidir. Cilt kanseri riski açısında bu konuda dikkatli olmak gerekiyor." 7. Karadeniz Dermatolojide Yenilikler Sempozyumu, 22 Haziran Pazar günü sona erecek.

Gürcü Köyüne Yoğun İlgi Haber

Gürcü Köyüne Yoğun İlgi

Bursa'nın İznik ilçesinin Samanlı Dağları'nda yer alan kırsal Çandarlı Mahallesi, Karadeniz'i andıran doğasıyla en çok İstanbullulardan ilgi görüyor. Bir Gürcü köyü olan Çandarlı'da yaşayanlar yıllarca tarım ve hayvancılıktan, orman ürünlerinden geçimini sağladı. Birkaç yıl önce kurulan ilk bungalov turizm tesisiyle ise adeta bölgenin hayatı değişti. Şimdilerde 5 turizm tesisin bulunduğu Çandırlı, doğasıyla, manzarasıyla, İstanbul, Bursa ve Kocaeli'ye yakınlığıyla dinlenmek, şehirden gürültüden uzak kuş sesleri altında stres atmak isteyenlerden ilgi görüyor. Çandarlı Mahallesi'nin eski muhtarı, çiftçi ve turizmci Ahmet Turan, kırsal alanlara faydalı olmak amacıyla çeşitli projeler geliştirdiğini belirterek, turizme dayalı yatırımının da bunlardan iri olduğunu söyledi. Yaklaşık 900 rakımdaki Çandarlı'ya, Samanlı Dağları'nın içine bungalov tipi turizm tesisi kurduklarını anlatan Turan, "TKDK'ya başvurduk. Dosyalarımız, başvurumuz onaylandı ve destek aldık" dedi. Doğayla iç içe tesislerine ilk etapta 15 bungalov yaptıklarını dile getiren Turan, şöyle devam etti: "Odaların, evlerin 11'i 2 kişilik, yatak odası oturma grubu banyo tuvaleti var. 4'ü dubleks üstte yatak odası bulunuyor alt kısmı daha geniş. Daha sonra kendi imkanlarımızla 4 taş ev yaptık. Bungalovların üzerine güneş enerji sistemi kurduk. Kendi enerjimizi karşılıyoruz fazlasını sisteme satıyoruz. Restoranımızda kahvaltı ve diğer öğünler mevcut. Kızartmasından, tatlısına, çikolatasından yaban mersini reçeline kadar bol çeşitli kahvaltımız var. Gürcü köyü olduğumuz için kahvaltıda ve yemekte genellikle bölgeden edindiğimiz ürünleri kullanıyoruz. Gürcü yemekleriyle kahvaltı hizmetimiz de oluyor." Turan, İznik'e 25, Kocaeli'ye 30 kilometre uzaklıkta olduklarını ve en çok ziyaretçinin İstanbul'dan geldiğini belirterek, "İstanbul'a 1,5 saat uzaklıktayız. Bursa'ya aynı mesafedeyiz. İki büyük kentin tam ortasında, Samanlı Dağları'nın içindeyiz" ifadesini kullandı. Kendisinden sonra bölgede 4 kişinin daha benzer yatırımı yaptığını aktaran Turan, "Mahallede tarım ve hayvancılık dışında gelir yoktu. Biz bölgeye önemli bir katkı sunmuş olduk. Buraya gelenler stresten, gürültüden, sıcaktan, nemden uzakta temiz havayla iç içe zaman geçiriyor, dinleniyor. İsteyen İznik Gölü kıyısına iniyor, geziyor. Doğa yürüyüşü için ideal bir doğamız var Birçok kişi Karadeniz'e benzetiyor, yeşilliğimizle, ormanımızla gelen hayran kalıyor bir daha geliyor" diye konuştu.

Nilüfer Belediyesi'nin düzenlediği 1. Karadeniz Festivali ikinci gününde de büyük ilgi gördü Haber

Nilüfer Belediyesi'nin düzenlediği 1. Karadeniz Festivali ikinci gününde de büyük ilgi gördü

Nilüfer Belediyesi'nin düzenlediği 1. Karadeniz Festivali ikinci gününde de büyük ilgi gördü. Karadeniz’in sevilen sanatçısı Ekin Uzunlar’ın sahne aldığı gecede izleyenler unutulmaz anlar yaşadı. Fatih Sultan Mehmet Bulvarı Hastane Alanı’nda 30 Mayıs - 1 Haziran tarihleri arasında düzenlenen '1. Nilüfer Karadeniz Festivali' yöresel lezzetleri çeşitli etkinlikler ve konserle vatandaşların buluşma noktası oluyor. Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, festivalde yaptığı konuşmada Bursa’nın çok kültürlü yapısına dikkat çekti. Başkan Şadi Özdemir, "Bursa, bütün Anadolu’dan, Balkanlardan, Kafkaslardan gelen vatandaşlarımızın barış içinde yaşadığı bir şehir. Bunun en güzel örneği de Nilüfer’dir. Türkiye’nin en güzel ilçelerinden birinde hep birlikte olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz" dedi. Festival programı, yetişkinler için horon atölyesi ve çocuklar için dans atölyesi ile başladı. DJ Uğur Başaran’ın Karadeniz türküleriyle sunduğu eğlenceli performansın ardından, Nilüfer Belediyesi Halk Dansları Ekibi "Karadeniz Yöresi Gösterisi" ile büyük beğeni topladı. Yerel sanatçılar Cihan Topal ve İsmail Cebeci’nin performanslarında izleyenler horonla eşlik ederken, Grup İmece de konseriyle festivale renk kattı. Ekin Uzunlar'dan kemençe şovu Ünlü şarkıcı Ekin Uzunlar, "Hüznün Gemileri", "Geliyorum Yar" ve "Öptüm Nefesinden" gibi sevilen şarkılarını seslendirdi. Sanatçı, sahne performansı ve kemençe şovlarıyla izleyenlerden tam not aldı. Bursa’nın kendisi için önemli olduğunu ve şehri çok sevdiğini ifade eden Ekin Uzunlar, Bursaspor’un şampiyonluğunu da kutladı. Uzunlar, kendi imzaladığı Bursaspor ve Trabzonspor formalarını da izleyicilere hediye etti. 1. Nilüfer Karadeniz Festivali, yöresel lezzetler, çeşitli yaş gruplarına yönelik etkinlikler ve konserlerle 1 Haziran Pazar günü de devam edecek.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.