Hava Durumu

#Kış Ayları

Yeni Marmara Gazetesi - Kış Ayları haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kış Ayları haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kış Aylarında Balığın Faydaları Haber

Kış Aylarında Balığın Faydaları

Sağlıklı beslenmede günde 2 kez tüketilmesi önerilen balık, kalp hastalıklarından ülsere, alzheimerdan bronşite kadar birçok rahatsızlığa iyi gelirken, kuyruğu, kılçığı ve başı adeta bir kalsiyum deposu olarak dikkati çekiyor.   Tarım ve Orman Bakanlığı, sosyal medya hesaplarından ocak ayında tüketilmesi gereken balıkları açıkladı. Mevsiminde taze tüketilmesi önerilen bir besin olan balıklardan kolyoz, hamsi, lüfer, kırlangıç ve tekir ocakta daha lezzetli oluyor. En ucuz balık olarak bilinen hamsinin kilosu Bursa pazarlarında 200-400 lira arasında satılıyor.  Bursa Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Tayar sağlıklı nesiller için haftada iki kez balık tüketilmesini önerdi. Küçük yaşta çocukların sinir sistemi ve beyin dokusu gelişimine yardım eden balığın, yetişkinlerde depresyonu azalttığını ve Alzheimer hastalığına yakalanma riskini düşürdüğünü vurgulayan Tayar, balığın faydalarını şöyle sıraladı:  "Kardiyovasküler hastalık riskini ve kalp çırpıntısını azaltır. İçerdiği omega-3 yağı sayesinde kalp krizi riskini düşürür. Kan basıncını düşürür, dolaşımı düzenler. Kötü kolesterolü azaltır, iyi kolesterolü yükseltir. Romatizmal hastalıklara iyi gelir. Yaşlanma ve güneşin etkilerini, egzama belirtilerini azaltır, yıpranan ve zarar gören dokuların yenilenmesini sağlar. Görmeyi kuvvetlendirir ve retinadaki sinir gelişimine katkıda bulunur. Göz kuruması sendromunu azaltır. Özellikle kış aylarında solunum ve gribal enfeksiyon riskini azaltır. Astım ve bronşit belirtilerini düşürür. Kas ve dokuların gelişimine ve yenilenmesine katkıda bulunur. Krom ve ülser hastalığı belirtilerini azaltır. Sindirim sisteminin düzenlenmesine yardımcı olur."  Tayar, balığın kılçığı, başı ve kuyruğunun kalsiyum deposu olduğuna dikkati çekerek, "Kış aylarında sağlık denizden çıkıyor. Akıllı ve sağlıklı nesiller için balık, beslenmede mutlaka olmalı. Çocuktan yaşlısına kadar her bireyin mutlaka tüketmesi gereken besinlerden" dedi. 

Cilt İçin En Önemlisi Nemlendirme Haber

Cilt İçin En Önemlisi Nemlendirme

Soğuk havalar ve düşük nemin cilt sağlığını olumsuz etkilediğini belirten Dermatoloji Uzmanı Dr. Işıl Turan, kış aylarında hyaluronik asit ve retinoik asit kullanımının önemine dikkat çekerek, düzenli nemlendirme ve profesyonel cilt bakımlarının cildi yenileyip koruduğunu vurguladı.   Sonbahar ve kış aylarında soğuk hava, rüzgar ve düşük nemin, cilt sağlığını olumsuz etkilediğini ifade eden Medicana Bursa Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Işıl Turan, bu dönemde cildin daha fazla bakıma ihtiyaç duyduğunu belirtti. Havaların soğumasıyla birlikte nem oranındaki azalma, ellerde egzama, yüzde hassasiyet ve ciltte matlaşmaya yol açabileceğinin altını çizen Dr. Işıl Turan, bu süreçte hyaluronik asit içeren ürünlerin kullanımının önemine dikkat çekerek, cilt bakımında hyaluronik asit serum veya kremlerin temiz bir yüze uygulanmasını tavsiye etti. Ayrıca, mevsim geçişlerinde yaşanan sıcaklık farklarının cilt üzerinde oluşturduğu hassasiyete karşı düzenli bakım yapılması gerektiğini belirten Turan, kış aylarında retinoik asidin cilt bakımında altın değer taşıdığını söyledi. Dr. Işıl Turan, bu maddenin ince kırışıklıklar, lekeler ve sivilcelerle mücadelede etkili olduğunu belirtti. Retinoik asidin, cildin üst katmanını hafifçe soyarak alt katmanda sağlıklı kolajen sentezine imkan sağladığını dile getiren Turan, bu tür ürünlerin profesyonel önerilerle kullanılmasını tavsiye etti.  Ellerinde kuruma ve çatlama fark edenlerin nemlendirici kullanımını ihmal etmemesi gerektiğini belirten Turan, "Cildin kötüleşmesini beklemeden, nemlendirici bakımına başlamak önemlidir. Özellikle cica içerikli nemlendiricilerin, hassas ciltler için mevsim geçişlerinde faydalı olduğunu unutmamak gerekiyor. Kış aylarında glikolik ve salisilik asitlerle yapılan profesyonel cilt bakımları cildi yeniliyor. Bu dönem aynı zamanda epilasyon işlemleri için de idealdir. Güneş ışınlarının azalmasıyla epilasyon daha güvenli ve etkili bir şekilde yapılabilir" dedi.  Dr. Işıl Turan, kış aylarının leke tedavileri için uygun bir dönem olduğunu belirtti. Güneşlenme ve solaryum gibi uygulamaların leke tedavilerini olumsuz etkilediğine dikkat çeken Turan, "Bu mevsimde, güneş kaynaklı sorunları alevlendirecek uygulamalardan kaçınılmalı" diyerek sözlerini tamamladı. 

Ihlamur Birçok Hastalığa Karşı Etkili Destek Sağlıyor Haber

Ihlamur Birçok Hastalığa Karşı Etkili Destek Sağlıyor

Kış aylarının vazgeçilmez doğal şifa kaynağı olan ıhlamur, birçok hastalığa karşı etkili destek sağlıyor.   Soğuk kış günleriyle birlikte bitki çaylarına olan ilgi artarken, özellikle bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve soğuk algınlığına iyi geldiği bilinen ıhlamur, vatandaşların en çok tercih ettiği doğal ürünlerin başında geliyor. İçeriğinde bulunan antioksidan ve rahatlatıcı bileşenler sayesinde ıhlamur, hem hastalıklara karşı koruma sağlıyor hem de stresi azaltıyor. Kış mevsiminin etkilerini hissettirdiği bugünlerde, soğuk algınlığı ve grip gibi hastalıklara karşı vatandaşlar doğal şifa kaynağı ıhlamura yöneliyor.  “Çocuk, yetişkin, yaşlı herkesin kullanımına uygun bir bitki”  Kış ve soğuk denilince akla gelen ilk bitkinin ıhlamur olduğunu belirten Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Teknikeri Ayşen Çebiç, “Bizim kış ayında en çok sattığımız bitkilerden bir tanesi. Kış denilince akla ıhlamur gelmesinin en önemli nedenlerinden bir tanesi, ıhlamurun içerisinde bulunan ekstraktlardan dolayı yoğun kokusu ve faydasıdır. Ihlamur, kış aylarında soğuk algınlığı ve gribal enfeksiyonlara çok iyi gelmektedir. Çocuk, yetişkin, yaşlı herkesin kullanımına uygun bir bitki olduğu için en fazla tercih edilmesinin sebeplerinden biri de budur. Ihlamur iki çeşide ayrılır; yaprak ıhlamur ve çiçek ıhlamur. Çiçek ıhlamurun içeriğinde daha fazla ekstraktlı yağlar olduğu için daha fazla tercih edilmesini öneriyoruz. Ihlamur içerken de günde 3 bardağı geçmemesi özellikle önemlidir. 3 bardağı geçen ıhlamur, kişide su kaybına yol açarak ishale sebep olabilir. Hamile ve yeni doğum yapmış kadınların doktor kontrolünde kullanmasını öneriyoruz. Bunun dışında, 7 yaşından 70 yaşına kadar herkesin güvenle içebileceği bir bitkidir” dedi.  “Sıcak tüketilen ıhlamur, vücuttan toksin ve ağır kimyasalları attığı için sıcak tüketilmesini özellikle öneriyoruz”  Ihlamur demleme yönteminden de bahseden Çebiç, “Ihlamur 5 dakika demlenip süzüldükten sonra ılık ya da sıcak şekilde tüketilebilir. Sıcak tüketilen ıhlamur, vücuttan toksin ve ağır kimyasalları attığı için sıcak tüketilmesini özellikle öneriyoruz. Bununla birlikte, ılık tüketen kişiler bal ile içebilir. Ihlamuru sade içemeyenler şeker ile tüketmek istiyorlarsa, şeker bitkinin özünü kaçıracağından dolayı faydasını minimal seviyeye indirir. Bu nedenle balla kullanılmasını öneriyoruz. Bütün bitki çaylarında balın tercih edilmesini özellikle vurguluyoruz. Bal, bitkinin özünü kaçırmadığı gibi ılık tüketilen ıhlamur ile birlikte mide hassasiyetine, reflüye ve şeker hastalarının insülin direncine de iyi gelmektedir. Bal tercih ederken de doğal bal kullanılmasını öneriyoruz” şeklinde konuştu.  “Defalarca kaynatılan ıhlamurun vücuda hiçbir faydası olmaz”  Ihlamuru kaynatırken yalnızca tek seferlik bir kaynatma önerdiklerini ifade eden Ayşen Çebiç, “Defalarca kaynatılan ıhlamurun vücuda hiçbir faydası olmaz. Demleme yöntemi olarak iki farklı yöntem öneriyorum. Bunlardan birincisi, kaynamış suyun içerisine bir tutam ıhlamur atılarak 10 dakika demlenip içilmesidir. İkincisi ise, ıhlamurun 5 dakika kaynatılarak sıcak bir şekilde içilmesidir. Böylece vücuttaki toksinler ve ağır kimyasallar atılabilir. Ancak defalarca ıhlamuru kaynatarak içenlere bunun kesinlikle zararlı olduğunu söylüyoruz. Çünkü defalarca kaynatılan ıhlamur faydadan çok zarar sağlar” diye konuştu.

Ihlamur Birçok Hastalığa Karşı Etkili Destek Sağlıyor Haber

Ihlamur Birçok Hastalığa Karşı Etkili Destek Sağlıyor

Kış aylarının vazgeçilmez doğal şifa kaynağı olan ıhlamur, birçok hastalığa karşı etkili destek sağlıyor.   Soğuk kış günleriyle birlikte bitki çaylarına olan ilgi artarken, özellikle bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve soğuk algınlığına iyi geldiği bilinen ıhlamur, vatandaşların en çok tercih ettiği doğal ürünlerin başında geliyor. İçeriğinde bulunan antioksidan ve rahatlatıcı bileşenler sayesinde ıhlamur, hem hastalıklara karşı koruma sağlıyor hem de stresi azaltıyor. Kış mevsiminin etkilerini hissettirdiği bugünlerde, soğuk algınlığı ve grip gibi hastalıklara karşı vatandaşlar doğal şifa kaynağı ıhlamura yöneliyor.  “Çocuk, yetişkin, yaşlı herkesin kullanımına uygun bir bitki”  Kış ve soğuk denilince akla gelen ilk bitkinin ıhlamur olduğunu belirten Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Teknikeri Ayşen Çebiç, “Bizim kış ayında en çok sattığımız bitkilerden bir tanesi. Kış denilince akla ıhlamur gelmesinin en önemli nedenlerinden bir tanesi, ıhlamurun içerisinde bulunan ekstraktlardan dolayı yoğun kokusu ve faydasıdır. Ihlamur, kış aylarında soğuk algınlığı ve gribal enfeksiyonlara çok iyi gelmektedir. Çocuk, yetişkin, yaşlı herkesin kullanımına uygun bir bitki olduğu için en fazla tercih edilmesinin sebeplerinden biri de budur. Ihlamur iki çeşide ayrılır; yaprak ıhlamur ve çiçek ıhlamur. Çiçek ıhlamurun içeriğinde daha fazla ekstraktlı yağlar olduğu için daha fazla tercih edilmesini öneriyoruz. Ihlamur içerken de günde 3 bardağı geçmemesi özellikle önemlidir. 3 bardağı geçen ıhlamur, kişide su kaybına yol açarak ishale sebep olabilir. Hamile ve yeni doğum yapmış kadınların doktor kontrolünde kullanmasını öneriyoruz. Bunun dışında, 7 yaşından 70 yaşına kadar herkesin güvenle içebileceği bir bitkidir” dedi.  “Sıcak tüketilen ıhlamur, vücuttan toksin ve ağır kimyasalları attığı için sıcak tüketilmesini özellikle öneriyoruz”  Ihlamur demleme yönteminden de bahseden Çebiç, “Ihlamur 5 dakika demlenip süzüldükten sonra ılık ya da sıcak şekilde tüketilebilir. Sıcak tüketilen ıhlamur, vücuttan toksin ve ağır kimyasalları attığı için sıcak tüketilmesini özellikle öneriyoruz. Bununla birlikte, ılık tüketen kişiler bal ile içebilir. Ihlamuru sade içemeyenler şeker ile tüketmek istiyorlarsa, şeker bitkinin özünü kaçıracağından dolayı faydasını minimal seviyeye indirir. Bu nedenle balla kullanılmasını öneriyoruz. Bütün bitki çaylarında balın tercih edilmesini özellikle vurguluyoruz. Bal, bitkinin özünü kaçırmadığı gibi ılık tüketilen ıhlamur ile birlikte mide hassasiyetine, reflüye ve şeker hastalarının insülin direncine de iyi gelmektedir. Bal tercih ederken de doğal bal kullanılmasını öneriyoruz” şeklinde konuştu.  “Defalarca kaynatılan ıhlamurun vücuda hiçbir faydası olmaz”  Ihlamuru kaynatırken yalnızca tek seferlik bir kaynatma önerdiklerini ifade eden Ayşen Çebiç, “Defalarca kaynatılan ıhlamurun vücuda hiçbir faydası olmaz. Demleme yöntemi olarak iki farklı yöntem öneriyorum. Bunlardan birincisi, kaynamış suyun içerisine bir tutam ıhlamur atılarak 10 dakika demlenip içilmesidir. İkincisi ise, ıhlamurun 5 dakika kaynatılarak sıcak bir şekilde içilmesidir. Böylece vücuttaki toksinler ve ağır kimyasallar atılabilir. Ancak defalarca ıhlamuru kaynatarak içenlere bunun kesinlikle zararlı olduğunu söylüyoruz. Çünkü defalarca kaynatılan ıhlamur faydadan çok zarar sağlar” diye konuştu.

Doğru Beslenmenin Önemi Haber

Doğru Beslenmenin Önemi

 Diyetisyen Dila Abdik, kış mevsiminde soğuk algınlığı, grip ve diğer enfeksiyon hastalıklarının daha sık görüldüğünü belirterek, beslenme ile bağışıklığa destek olunabileceğini vurguladı.    Kış aylarında soğuk hava ve azalan güneş ışığı ile birlikte bağışıklık sistemi zorlanabiliyor. Kış aylarında bağışıklığı desteklemek için dengeli beslenmenin önemine dikkat çeken BHT CLINIC İstanbul Tema Hastanesi Diyetisyen Dila Abdik, “Mevsiminde taze sebze ve meyve tüketmek, vücudumuza gerekli vitamin ve mineralleri doğrudan kazandırır. Kış aylarında portakal, mandalina, greyfurt gibi narenciyeler, C vitamini bakımından zengindir ve bağışıklığı destekler. Brokoli, karnabahar ve brüksel lahanası gibi turpgiller, antioksidan içeriği ile öne çıkar. Ayrıca, balkabağı ve havuç gibi A vitamini kaynakları, solunum yollarının sağlığını destekler. Tabağınızı renklendirmek, yalnızca göz zevkinizi değil, bağışıklık sisteminizi de güçlendirir. Bağırsak sağlığı, bağışıklık sistemimizin temel taşlarından biridir. Yoğurt ve turşu gibi probiyotik açısından zengin besinler, bağırsak florasını destekler ve vücudu enfeksiyonlara karşı daha dirençli hale getirir” dedi.  Soğuk havalarda susama hissi azalsa da vücudun suya ihtiyacı var  Dyt. Abdik, “Baharatlar, yemeklerinize lezzet katarken aynı zamanda bağışıklığı da destekler. Zerdeçal, anti-enflamatuar özellikleriyle bilinirken, zencefil solunum yollarını rahatlatarak şifa verir. Tarçın ve karanfil ise yüksek antioksidan içeriği ile öne çıkar. Soğuk havalarda susama hissi azalsa da vücudumuzun suya olan ihtiyacı devam eder. Yeterli sıvı almak, toksinlerin vücuttan atılmasını ve metabolizmanın düzgün çalışmasını sağlar. Suya ek olarak, bitki çayları ve şekersiz kompostolar da harika bir alternatif oluşturur” diye vurguladı.  Kış aylarında D vitamini seviyeleri düşer  Bağışıklık sistemi için proteinlerin hayati öneme sahip olduğunu vurgulayan Dyt. Abdik, “Tavuk, balık, yumurta gibi kaliteli protein kaynaklarının yanı sıra, badem, ceviz ve keten tohumu gibi omega-3 açısından zengin besinler de tüketilmelidir. Omega-3, iltihaplanmayı azaltır ve vücudu enfeksiyonlara karşı korur. Kış aylarında güneş ışığının azalmasıyla D vitamini seviyeleri düşebilir. D vitamini takviyesinin gerekip gerekmediğini belirlemek için doktor kontrolü önemlidir. Ayrıca, somon, sardalya ve yumurta gibi D vitamini kaynaklarını sofranıza ekleyerek bu desteği artırabilirsiniz” dedi.  Kış aylarında bağışıklığınızı desteklemek için çeşitli ve dengeli beslenmenin önemine dikkat çeken Dyt. Abdik, “Doğru besinleri tercih ederek, enfeksiyonlara karşı daha dirençli bir vücuda sahip olabilirsiniz. Unutmayın, bağışıklık sisteminizin gücü, tabağınızdan başlar” ifadelerini kullandı. 

Aktarlarda hareketlilik başladı Haber

Aktarlarda hareketlilik başladı

"Karın başkenti" olarak bilinen Bitlis'te çetin kış şartlarında hasta olmak istemeyen vatandaşlar soluğu aktarlarda alıyor. Soğuk havanın kendini hissettirmesiyle birlikte artan gribal enfeksiyonlara karşı vatandaşlar genellikle şifalı bitkileri tercih ediyor. Şifayı bitkilerde arayan vatandaşların uğrak mekanı haline gelen aktarlarda ise en çok talep zencefil ve zerdeçal bitkisine oluyor. Tatvan ilçesinde 5 yıldır şifalı bitki satışı yapan aktar Selami Bingöl, soğuk havalarda takviye edici gıdaların kullanılması gerektiğini söyledi. Kış aylarında vücut direncini arttırmak için şifalı bitkilerin tüketilmesi gerektiğini aktaran Selami Bingöl, "Kış aylarında kullanabileceğimiz bitki çeşitlerinin başında zerdeçal ve zencefil geliyor. Zerdeçal ve zencefil, bağışıklık sisteminin güçlendirmesiyle bilinen iki üründür. Kış aylarında hibiskus baharatın C vitamini açısından zengin olması hasebiyle vatandaşlarımızın tüketmesini öneriyoruz. Özellikle karanfil baharatındaki antioksidan etkisi nedeniyle vücuttaki mikropları öldürüp enfeksiyonlara karşı koruyor. Boğazdaki enfeksiyonlara, iltihaplara, bademcik şişmesi ve öksürüğe karşı ise böğürtlen sirkesini öneriyoruz. Böğürtlen sirkesini kullanırken bir su bardağına bir yemek kaşığı böğürtlen sirkesi ekleyip ağzımızda gargara yapıp yutuyoruz. Zencefil ailesine ait havlıcan otu ise vücut ısısını koruma özelliğini taşıyor" şeklinde konuştu.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Yeni Marmara Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.