Hava Durumu

#Kocaeli

Yeni Marmara Gazetesi - Kocaeli haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kocaeli haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

İddianamede kaçış planı deşifre oldu, dayının bu sözleri dehşete düşürdü Haber

İddianamede kaçış planı deşifre oldu, dayının bu sözleri dehşete düşürdü

Kocaeli'nin Dilovası ilçesinde 7 kişinin hayatını kaybettiği parfüm fabrikası yangınına ilişkin hazırlanan iddianamede, şüphelilerin kaçırılmasına yönelik planlara yer verildi. Şüpheli Ali Osman A.'nın firma sahiplerini saklayan kişiye, "Canlarını sıkmasınlar, rahat olsunlar. Onları çok sağlam şekilde karşıya geçireceğiz. Maddi imkanımız ve gücümüz var. En kötü ihtimalle avukatları devreye sokacağız, suçu babaları üstlenecek. Onlara bir şey olmayacak. Bu konuşmalarımı yeğenlerime ilet" dediği iddia edildi. Olay, 8 Kasım'da Dilovası Mimar Sinan Mahallesi'ndeki Ravive Kozmetik isimli iş yerinde meydana geldi. Patlamanın ardından çıkan yangında Hanım Gülek (65), Esma Dikan (65), Şengül Yılmaz (55), Tuncay Yıldız (48), Tuğba Taşdemir (18), Nisa Taşdemir (17) ve Cansu Esatoğlu (16) yaşamını yitirdi. Soruşturma kapsamında gözaltına alınan 11 şüpheliden şirket sahibi Kurtuluş Oransal, şirket yetkilileri İsmail Oransal, Altay Ali Oransal, Aleyna Oransal ve Gökberk Güngör, "Olası kastla öldürme" suçlamasıyla, Ali Osman A. ve Onay Y., "Suçluyu kayırma" suçlamasıyla tutuklandı. Şüphelilerden H.E., G.B., Ö.A. ve Güven Demirbaş, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Soruşturma sürecinde tutuklanan firma sahibi Kurtuluş Oransal ise cezaevinde geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Olayın ardından ihmali olduğu değerlendirilen SGK ve İŞKUR yetkilileri açığa alındı. Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 91 sayfalık iddianamede, İsmail Oransal, Altay Ali Oransal, Aleyna Oransal ve Gökberk Güngör hakkında "Olası kastla öldürme" suçundan 7'şer kez müebbet, "Nitelikli mala zarar verme" suçundan ise 3'er kez 6 aydan 4 yıla kadar hapis cezası istendi. 8 sanığın "Bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma" suçundan 22 yıl 6'şar aya kadar, 4 sanığın "Suçluyu kayırma" suçundan 5'er yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilen iddianamede, ayrıca Ümit Ç., Ünal A., Muhammet D., Seyfullah Ç., Güven D., Caner Özgür Y., Özcan Y., Özkan Y. hakkında "Bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma", Ali Osman A., Onay Y., Ömer A. ve Abdurrahman B'ın ise "Suçluyu kayırma" yönünden haklarında dava açılması istendi. "Sigortası olmayanları denetimde eve gönderdiler" İddianamede ifadesi yer alan işçilerden Keriman Miskin, 4 yıldır çalıştığı iş yerinde hiçbir eğitim almadığını ve koruyucu kıyafet verilmediğini belirterek, "İşletmede resmi bir sorumlu yoktu. Sigorta denetimine sadece bir kez gelindi. Bu denetimde de iş yeri sahibi Kurtuluş Oransal, yalnızca sigortası olanların kalmasını söyleyerek, benim gibi sigortası olmayan tüm çalışanları evine gönderdi. Maaşlarımız elden veriliyordu" dedi. Yaralı kurtulan işçi Ayten Aras, patlama anında ölen Nisa Taşdemir ve Esma Dikan'ın krem dolumu yaptıklarını söyledi. Aras, "Bize koruyucu elbise verilmedi, evden geldiğimiz kıyafetlerle çalışıyorduk. Kurtuluş Oransal 4 yıldır sigorta vaadinde bulundu ama yapmadı. Günlük 800 TL yevmiye ile çalışıyorduk" ifadelerini kullandı. Olay günü tesiste bulunan 16 yaşındaki Z.H. ise "Olay günü ikinci katta, iş yerinin ortasında bulunan tankerde parfüm karışımı yapılıyordu. Kimyevi maddeleri karıştıran bir alet vardı. Biz parfüm kutusu kapatırken bir anda patlama yaşandı" diye konuştu. Acılı aileler: "Cenazeleri DNA testiyle teşhis edebildik" Yangında çocuklarını ve eşlerini kaybeden ailelerin ifadeleri ise yürekleri dağladı. 17 yaşındaki kızı Nisa'yı kaybeden baba Vedat Taşdemir, "Kızım paketleme personeli olarak girdi ancak imalat işinde de çalıştırıldığını öğrendim. İmalat yapıldığını bilseydim kızımı asla göndermezdim. Kızımın vefat ettiğini, oğlumdan alınan DNA örnekleri sonucu öğrenebildik" dedi. Eşini kaybeden Aytekin Gikan, yangın söndürüldükten sonra içeride cesetler olduğunu öğrendiğini, hastaneleri aradığını ancak eşini bulamadığını, vefat ettiğini sonradan anladığını belirtti. Hanım Gülek'in eşi Metin Gülek ve Cansu Esatoğlu'nun babası İbrahim Esatoğlu da yakınlarının cansız bedenlerini ancak İstanbul Adli Tıp Kurumu'nda yapılan DNA eşleşmeleri neticesinde teşhis edebildiklerini ifade etti. "İlkokul öğrencilerini bile çalıştırdıklarını biliyorduk" Tanık İ.A., mahalleli olarak iş yerinden yayılan kimyasal koku nedeniyle şikayetçi olduklarını belirterek, "Yaşı küçük çocukları, paraya ihtiyacı olan kadınları sigortasız çalıştırıyorlardı. İlkokul öğrencilerini bile çalıştırdıklarını biliyorduk. Gerekli kurumlara şikayet edilmesine rağmen nasıl üretim yaptıklarını anlamadık" şeklinde ifade verdi. "Kurtuluş Oransal bana, 'Yangından haberim var, yoldayım' dedi" İş yeri çalışanı H.E. ise ifadesinde, olayın ardından Kurtuluş Oransal'ı arayıp yangını bildirdiğini, kendisinin nerede olduğunu sorduğunu ve acilen gelmesi gerektiğini söylediğini ifade etti. Bunun üzerine Oransal'ın "haberim var" dediğini, yolda olduğunu söylediğini, konuşma bittikten 5-10 dakika kadar sonra Kurtuluş Oransal'ın kendisini arayarak içeride kimsenin kalıp kalmadığını sorduğunu, tam sayıyı bilmediğini ancak içeride kalan en az üç kişi olduğunu söylediğini kaydetti. "2025 yılının ağustos ve eylül aylarında kuruma sadece 8 personelin çalıştığı bildirildi" Mali müşavir M.Ç. de, firmanın kuruluş ve işleyiş sürecine dair bilgiler verdi. M.Ç., Ravive Kozmetik'in resmi sahiplerinin İsmail ve Altan Ali Oransal olduğunu, baba Kurtuluş Oransal'ın ise kağıt üzerinde yetkisi bulunmadığını söyledi. Kurtuluş Oransal'ı 2010 yılında Düzce'de çalıştığı fabrikadan "usta makinacı" olarak tanıdığını belirten M.Ç., Dilovası'ndaki tesiste çalışan işçilerin sigorta işlemlerinin gayriresmi yöntemlerle iletildiğini anlattı. Tanık M.Ç., "İşçilerin kimlik numaralarını İsmail Oransal WhatsApp veya mail yoluyla gönderiyordu. Sigorta girişlerini bu bilgilere göre yapıyordum. 2025 yılının ağustos ve eylül aylarında kuruma sadece 8 personelin çalıştığı bildirildi" dedi. Fabrikanın Dilovası'nda faaliyete geçtiği günden bu yana iş sağlığı ve güvenliği hizmeti almadığını belirten M.Ç., "Normal şartlarda işverenin anlaştığı İSG firmasına düzenli ödeme yapması gerekir ancak bana bu firmadan herhangi bir hizmet faturası gelmedi. Fabrikanın açıldığı ve üretime başladığı tarihten itibaren iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili herhangi bir bildiri veya fatura tarafıma ulaşmadı" ifadelerini kullandı. "Çocuklarım, babalarını kendilerini uzak tutmak için bu iş yerini açtı" Kurtuluş Oransal'ın eski eşi A.A. ise şirketin kuruluş amacına dair iddialarda bulundu. Kurtuluş Oransal'ın borçlu ve sorumsuz bir yapısı olduğunu öne süren A.A., çocuklarının babalarını kendilerinden uzak tutmak ve "sokakta kalmaması" için bu iş yerini açtıklarını anlattı. Çocukları İsmail ve Altay'ın bu şirketin işleri ile hiç uğraşmadıklarını ve takip etmediklerini aktardı. A.A., patlamanın meydana geldiği iş yerine alınacak personeli Kurtuluş Oransal'ın kendisinin seçtiğini, iş yerinde üretilen ürünler ile yine Kurtuluş Oransal'ın ilgilendiğini, Kurtuluş Oransal'ın daha önce kozmetik sektöründe çalıştığı için burada bir çevre edindiğini ve kendisine pazar oluşturduğunu, iş yerinin tamamen Kurtuluş Oransal'ın kontrolü altında iş yapıldığını beyan etti. "Laptobu bana getirir misin? Ben birkaç gün bu işlerle uğraşacağım, avukatlarla ilgileneceğim" İddianamede ifadesine yer verilen LYKKE Kozmetik ortaklarından şüpheli Gökberk Güngör de olay günü yaşananları ve İsmail Oransal'ın bilgisayarını aldırmasını anlattı. Aleyna Oransal'ın şirkette yüzde 50 ortaklığı bulunduğunu belirten Güngör, olay günü Aleyna'nın kendisini aradığını belirterek, gayet sakin bir ses tonuyla 'Fabrikada yangın çıkmış' diyerek görüşmeyi sonlandırdığını söyledi. Bu görüşmeden yaklaşık yarım saat sonra İsmail Oransal'ın kendisini arayarak, "İş yerimdeki laptobu bana getirir misin? Ben birkaç gün bu işlerle uğraşacağım, avukatlarla ilgileneceğim. Sen benim odada, masanın üstünde bulunan laptobu alıp evime getir" dediğini aktardı. Güngör, bu talep üzerine laptobu alarak Oransal'a teslim ettiğini kaydetti. "Suçu babaları üstlenecek, onları yurt dışına kaçıracağız" İddianamenin en çarpıcı bölümlerinden birini ise şüphelilerin kaçış planına dair detaylar oluşturdu. Şüpheli Onay Y. ifadesinde, Ali Osman A'nın kendisini arayarak, "Olanları duydun mu? Benim yeğenler bir olaya karışmışlar" dediğini ve onları misafir edip edemeyeceğini sorduğunu belirtti. Bu görüşme üzerine Ömer A. isimli kişiyi arayarak 1 haftalık ev ayarlamasını istediğini anlatan Y., daha sonra Tekirdağ'da İsmail Oransal, Altay Ali Oransal ve Abdurrahman Bayat ile buluştuğunu söyledi. Eve girdikten sonra televizyonda "Kocaeli'de patlama" başlıklı haberleri gördüğünü ifade eden Y., bunun üzerine Ali Osman A'yı görüntülü aradığını kaydetti. Y., Ali Osman A'nın görüşme sırasında kendisine şunları söylediğini iddia etti: "Canlarını sıkmasınlar, rahat olsunlar. Onları çok sağlam bir şekilde karşıya geçireceğiz. Maddi imkanımız ve gücümüz var. En kötü ihtimalle biz avukatları devreye sokacağız, suçu babaları üstlenecek. Onlara bir şey olmayacak. Bu konuşmalarımı yeğenlerime ilet."

Sokak ortasında dehşet saçmıştı, savunması "hatırlamıyorum" oldu Haber

Sokak ortasında dehşet saçmıştı, savunması "hatırlamıyorum" oldu

Kocaeli'nin Gölcük ilçesinde olaydan bir hafta önce boşandığı eşini sokak ortasında 15 yerinden bıçaklayan sanığın, mahkemedeki savunması ortaya çıktı. Aldatıldığını iddia eden ve bu sebeple boşandıklarını söyleyen sanık, eski eşinin kendisine 'Adam olsaydın' dediğini, bu söz üzerine sinirlenerek olayı gerçekleştirdiğini ancak bıçaklama anını hatırlamadığını savundu. Olay, 1 Şubat'ta Şirinköy Mahallesi Halide Edip Adıvar Caddesi'nde meydana geldi. Tuba Y. (29), yeni boşandığı eski eşi Tuncay H. (37) tarafından sokak ortasında çeşitli yerlerinden defalarca bıçaklandı. O anları gören mahalleli sopalarla şahsı linç etmeye çalıştı. Kadın ise yerden kalkarak eski kocasını linç etmeye çalışan vatandaşları uzaklaştırmaya çalıştı ve "O benim çocuklarımın babası" dedi. Olay yerine gelen polis ekipleri, havaya ateş açarak kalabalığın elinden kurtardığı Tuncay H.'yi gözaltına aldı. Emniyette tamamlanan işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Tuncay H., çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. 15 yerinden bıçaklanmış İddianamede, tarafların 24 Ocak'ta anlaşmalı şekilde boşandıkları, olay sebebiyle Tuba Y.'nin vücudunda 15 bıçak yarası ve kemik kırığı olduğu bilgisine yer verildi. "Mağdur duruşmaya bilerek katılmıyor" Kocaeli 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davanın 2. duruşmasına, "kadına ve boşandığı eşe yönelik kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan yargılanan tutuklu sanık Tuncay H. ve taraf avukatları katıldı. Mağdur Tuba Y. ise duruşmaya gelmedi. Tuncay H.'nin avukatı, sanığın tutukluluk süresinin uzaması için Tuba Y.'nin bilerek duruşmaya katıldığını savundu. Mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına karar karar vererek duruşmayı erteledi. "Eşimin bana davranışlarından aldatıldığımı hissediyordum" Öte yandan, sanık Tuncay H.'nin ilk duruşmadaki savunmasına ulaşıldı. Sanık, savunmasında, Tuba Y. ile birbirlerini sevdiklerini ve kaçarak evlendiklerini ifade ederek, evliliklerinin ise 10 yıl sürdüğünü aktardı. Mutlu bir evliliklerinin olduğunu söyleyen Tuncay H., "Ekonomik şartlardan dolayı son 5 yıldır tır şoförlüğü yapıyorum, pandemi döneminde iflas yaşamıştım, 5 yıldır yurt dışına tır ile gidip geliyorum, çalışıyorum. Son 2 yıldır Kahramanmaraş depremi nedeniyle Gölcük'te ikamet ediyorduk. Bu süreçte ayda 12 kez eve gelebiliyordum. Eşimin bana davranışlarından aldatıldığımı hissediyordum. Bunu da kendisine yurt dışındayken söyledim, 'Açıkça bana söyleyebilirsin. Seni anlayış ile karşılarım, helalleşip boşanırız' dedim" diye konuştu. "Eşimin başkalarına çıplak fotoğraflar attığı ve hatta onlarla ilişkiye girdiğine yönelik mesajlar vardı" Türkiye'ye geldiğinde Tuba Y. ile aralarında anlaşmazlık yaşandığını dile getiren Tuncay H., şu iddialarda bulundu: "Tuba boşanma davası açtı, devamında aileler devreye girdi barıştık. Barışmamızın ertesi günü iş başvurusu için kendisi CV dolduracaktı bende yardımcı oluyordum. Telefonuna bir mail geldi, benim bilmediğim farklı mail adresleri olduğunu anladım. Eşim tedirgin oldu, gelen maillerini karıştırmaya başladım. Farklı İnstagram hesapları olduğunu gördüm, işin nereye varacağını bilmediğim için ailelerimizi çağırdım. Aileler geldiğinde Instagram hesaplarını açtığımızda başkalarıyla görüştüğünü, onlara çıplak fotoğraflar attığı ve hatta onlarla ilişkiye girdiğine yönelik mesajlar vardı. Beni aldattığına dair delilleri gördük." "Boşandık, çocukların velayetini bana verdi" Ailelere artık evli kalamayacağını söylediğini belirten Tuncay H., "Evlenirken kaçarak evlendiğimiz için babası 'namus sizin' demişti. Ben de bu sözün üzerine bu şekilde medeni şekilde ayrıldım. Boşanma süreci 1,5 ay kadar sürdü. Protokol imzalamak için İstanbul'a kendi aracımla dahi götürdüm. 'Ben seni aldatmadım, ispatlayacağım' diyordu. 'Madem sen böyle bir şey yapmadın, polislere telefonu götürelim, şikayetçi olalım' dedim ancak bunu da reddetti. Çocuklarımız için defalarca bir araya geldik, konuştuk, sonrasında ne olacağını konuştuk. Hiçbir şekilde bu süreçte kendisini tehdit etmedim, herhangi bir zarar vermedim. Boşandık, çocukların velayetini bana verdi" şeklinde konuştu. "Bana 'Adam olsaydın' dedi" Sanık Tuncay H., savunmasına şöyle devam etti: "Olay günü eski eşim çocukları görmek için bana gelecekti. Çocuğum epilepsi hastası, o yüzden ben GPS özellikli kol saati almıştım, gerektiğinde çocuklarımı takip edebilmem için. Oğlum kol saatini bulamayınca bulana kadar çocuğu göndermeyi düşünmedim. Bunun üzerine kızım da bunu annesine haber vermiş. Annesi de bu duruma sinirlenmiş olacak ki bana, 'Çocukları senden alacağım o zaman, sen göreceksin çocuk nasıl gösterilmiyormuş' şeklinde sözler söyledi. Bu sırada evin önüne gelmiş miydi hatırlamıyorum. Ben de çocuklar bunları duymasın diye dışarıya çıktım, neden böyle yaptığını sordum, 'Çocuk hasta GPS cihazı olmazsa çocuğu nasıl takip edeceğiz' dedim. Tartıştık. 'Sen yaptıklarından utanmıyorsun bir de beni tehdit ediyorsun. Madem alacaktın mahkeme de neden çocukları verdin?' dedim. Bu şekilde tartıştık, 'Ben seni aldatmadım' diyordu, 'Hani bana kendini ispatlayacaktın' dedim, o da bana 'Adam olsaydın' dedi. Bu lafın üzerine sinirlendim, o andan sonrasını hatırlamıyorum. Cebimde eşimin bana hediye olarak aldığı cep çakısı vardı. Onu hep yanımda taşırdım, çünkü tornavida ve pense özelliği vardı. O an özel olarak yanıma almamıştım, o an nasıl bıçakladığımı hatırlamıyorum. Olay esnasında bir an kendime geldim. Ellerimdeki kanı görünce elimdeki bıçağı yere attım. Etraftaki insanlar bana saldırdıklarında, 'Beni bırakın, ona yardım edin, ambulans çağırın' diye bağırdım. Pişmanım, beraatimi ve tahliyemi talep ediyorum."

Kardeşlerden biri sırtından, diğeri iki ateş arasında kalarak öldürülmüş... Haber

Kardeşlerden biri sırtından, diğeri iki ateş arasında kalarak öldürülmüş...

Kocaeli'nin İzmit ilçesinde kafede çıkan ve iki kardeşin ölümüyle sonuçlanan silahlı kavgaya ilişkin tutuklanan 2 sanık, SEGBİS ile bağlandıkları ilk duruşmada, savunmalarını mahkeme salonunda huzurda yapmak istediklerini belirterek beyanda bulunmadı. Olaya ilişkin ortaya çıkan yeni güvenlik kamera görüntülerinde ise kardeşlerden Hasan Akın'ın iki ateş arasında kaldığı, abisi Ahmet Akın'ın ise arkası dönükken vurulduğu anlar yer aldı. Olay, 6 Eylül 2024 tarihinde Kozluk Mahallesi Sekapark'ta bulunan kafede meydana geldi. İddiaya göre, parasını alamayan kafenin eski çalışanı Hasan Akın(27) ve ağabeyi Ahmet Akın (30) ile işletme sahipleri arasında tartışma çıktı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine Hasan Akın ve Ahmet Akın silahla vurularak yaralandı. Hastaneye kaldırılan Hasan Akın olay günü, abisi Ahmet Akın ise 7 Eylül'de hayatını kaybetti. Olaya ilişkin geniş çaplı inceleme başlatan polis ekipleri, aralarında işletme sahiplerinin de olduğu toplam 13 şüpheliyi gözaltına alındı. İfadeleri alınan şüphelilerden 11'i serbest bırakılırken, Furkan G. ile Oğuzhan S. tutuklanarak cezaevine gönderildi. İddianamede yer alan raporlara göre, Hasan Akın'ın vücudunda 5, ağabeyi Ahmet Akın'ın vücudunda ise 3 mermi giriş yarası tespit edildi, olay yerinde ise 10 boş kovan bulundu. Sanıklar hakkında 2'şer kez müebbet hapis talebi İddianamede, sanık Furkan G. (33) hakkında Ahmet ve Hasan Akın'a yönelik "kasten öldürme" suçundan iki kez müebbet hapis, bir kişiyi "silahla yaralama" suçundan ise 4,5 yıla kadar hapis cezası istendi. Sanık Oğuzhan S. (31) için de Hasan Akın'ı "kasten öldürme" suçundan müebbet hapis ve "ruhsatsız silah bulundurma" suçundan 3 yıla kadar hapis cezası talep edildi. Tutuksuz sanıklar Bedirhan B. (25) ve Fahri A. (20) hakkında ise "suç delillerini yok etme" ve "ruhsatsız silah bulundurma" suçlarından çeşitli oranlarda hapis cezaları istendi. Tutuklu sanıklar huzurda savunma yapmak istedi Kocaeli 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davanın ilk duruşmasına, tutuksuz sanıklar Fahri A. ve Bedirhan B. ile maktullerin yakınları ve taraf avukatları katıldı. Tutuklu sanıklar Furkan G. ve Oğuzhan S. ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı. Söz hakkı verilen tutuklu sanıklar, savunmalarını mahkeme salonunda huzurda yapmak istediklerini belirterek beyanda bulunmadı. Tutuksuz sanık Fahri A. ise olay yerinde olmadığını, hastanede bulunduğu sırada yönlendirmeyle bir araçtan tabanca aldığını, ardından bu tabancanın kendisinden hemen alındığını ve silahın olayda kullanıldığını bilmediğini iddia etti. Maktuller Hasan ve Ahmet Akın'ın anne ve babası, sanıklardan şikayetçi olduklarını dile getirdi. Mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi. Yeni görüntüler Öte yandan dava dosyasına giren yeni güvenlik kamerası kayıtlarında, sanık Furkan G. ile maktul Ahmet Akın arasındaki arbede sırasında, diğer sanık Oğuzhan S.'nin ateş ettiği anlar yer aldı. Görüntülerde, Hasan Akın'ın iki ateş arasında kaldığı, ağabeyi Ahmet Akın'ın ise arkası dönükken vurulduğu görüldü.

Oğlu öldürülen acılı baba:"Artık bana 'baba' diyecek kimse yok" Haber

Oğlu öldürülen acılı baba:"Artık bana 'baba' diyecek kimse yok"

Kocaeli’de bıçaklanarak öldürülen gencin babası, yürek burkan sözlerle adalet istedi. Tek çocuğu olduğunu söyleyen baba Raif Şirin, "Oğluma bir fiske bile vurmadım ama 14 bıçak darbesiyle benden aldılar. Daha sonra tekmeleyerek adeta işkence ederek öldürdüler. Babalığımı aldılar benden, artık bana 'baba' diyecek kimse yok" dedi. 26 Temmuz tarihinde İzmit ilçesi Yahyakaptan Mahallesi'nde yaşanan olayda Ümitcan Şirin bıçaklanarak öldürüldü. Olayla ilgili geniş çaplı inceleme başlatan polis ekipleri, Samet E.A., M.F.Y., R.Y., Mustafa O., Gamzenur B. ve Z.Ç.'yi gözaltına aldı. Emniyetteki işlemleri sonrasında adliyeye sevk edilen şüphelilerden Z.Ç. savcılıktan serbest bırakılırken, Samet E.A. (19) ve M.F.Y. adli kontrolle serbest bırakıldı. R.Y. adlı çocuk ile Mustafa O. (21) ve Gamzenur B. (18) isimli şüpheliler ise tutuklanarak cezaevine gönderildi. Olaya ilişkin hazırlanan iddianamede, iki sevgilinin Şirin’i buluşma bahanesiyle tuzağa düşürdüğü, çıkan kavga sırasında gencin bıçaklandığı ve o anların cep telefonuyla kaydedildiği aktarıldı. Savcılık, sanıkların olay öncesi plan yaparak hareket ettiklerini belirtti. "Oğlumu bıçakla delik deşik ettiler " Olaya ilişkin acılı baba ilk defa konuştu. Oğlunun planlı şekilde, tuzağa çekilerek öldürüldüğünü söyleyen baba Raif Şirin, "Yaşanan basit bir olay değil. Oğlum tuzağa çekilerek, birden çok fazla kişi saldırdı. Oğlumu bıçakla delik deşik ettiler. Oğlumda 14 bıçak darbesi var. Bunların dördü ölümcül bölgede, ana damarını kesecek nitelikte. Ümitcan yere düştükten sonra bile bıçaklamaya devam etmişler. Daha sonra tekmeleyerek, adeta işkence ederek öldürmüşler" diye konuştu. "Artık 'baba' diyen kimse yok" Bir tek evladı olduğunu söyleyen baba Şirin, "Tek evladım vardı. Benden babalığımı aldılar. Şu an benim babalığım yok. Baba olayı bitti. Artık telefonda 'baba' diyen kimse yok. 'Oğlum arıyor' diyemiyorum. Sadece mezarına gidip toprağına sarılıyorum, orada konuşuyorum. O beni duyuyor ama ben onu duyamıyorum. Bana ‘baba' diyemiyor. Benim babalığımı aldılar. Benim canımı aldılar. Mart ayında ilk mahkememiz görülecek. Hakimimizden, savcımızdan adalet bekliyoruz. Hiçbir taşkınlık yapmadan, acılı bir baba olarak sadece sesimizi duyurmak istiyoruz" şeklinde konuştu. "Çocuk 14 yerinden bıçaklanır mı?" Gençlerin özel bıçaklarla gezdiği söyleyen acılı baba, "Bir çocuk 14 yerinden bıçaklanır mı? Kavga edecekseniz dört kişisiniz, vurun birer yumruk, bitsin. Ama şimdi çocuklarımızın cebinde, belinde bıçaklar var. Sustalı bıçaklar, özel bıçaklar, kasaturalar, döner bıçakları. Gençlik bunlarla geziyor. Benim canımı yaktılar, hayatımı, oğlumu aldılar. Onlar da kendi hayatlarını yaktılar. Onlar da gün yüzü görmeyecek bir duruma geldiler. Çocuklarınıza iyiliği öğretin, iyiliğe eğitin. Bağırarak, çağırarak, döverek değil. Hiçbir çocuk döverek büyütülmez. Ben oğluma bir fiske bile vurmadım. Hiç dövmedim, hiç vurmadım. Yanlış yaptığında sadece doğrusunu anlatmaya çalıştım. Onlar oğluma çok vurdu, hem de çok. Benim oğluma 14 yerinde bıçakla vurdular. Çocuklarınıza sahip çıkın" ifadelerini kullandı.

Kocaeli'deki "sosyal medya tuzağı" cinayetinde 3 sanığa ağırlaştırılmış müebbet istemi Haber

Kocaeli'deki "sosyal medya tuzağı" cinayetinde 3 sanığa ağırlaştırılmış müebbet istemi

Kocaeli'nin İzmit ilçesinde 21 yaşındaki Ümitcan Şirin'in bıçaklanarak öldürülmesine ilişkin hazırlanan iddianame kabul edildi. İddianamede, iki sevgilinin Şirin'i buluşma bahanesiyle tuzağa düşürdüğü, kavga sırasında gencin bıçaklandığı ve ardından saldırının videoya alındığı belirtildi. Şüphelilerin olayın başından itibaren plan yaparak hareket ettiklerinin vurgulandığı iddianamede, 3 sanık hakkında 'tasarlayarak kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Edinilen bilgiye göre, Ümitcan Şirin (21), 26 Temmuz gecesi Yahya Kaptan Mahallesi'nde bıçaklandı. Ağır yaralı olarak hastaneye sevk edilen Şirin, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Olayla ilgili geniş çaplı inceleme başlatan polis ekipleri, Samet E.A., M.F.Y., R.Y., Mustafa O., Gamzenur B. ve Z.Ç.'yi gözaltına aldı. Emniyetteki işlemleri sonrasında adliyeye sevk edilen şüphelilerden Z.Ç. savcılıktan serbest bırakılırken, Samet E.A. (19) ve M.F.Y. adli kontrolle serbest bırakıldı. R.Y. adlı çocuk ile Mustafa O. (21) ve Gamzenur B. (18) isimli şüpheliler ise tutuklanarak cezaevine gönderildi. İddianame tamamlandı Mustafa O., Gamzenur B. ve Samet E.A. hakkında 'tasarlayarak öldürme, kasten öldürme, tasarlayarak öldürmeye teşebbüs, bıçak veya diğer aletleri izinsiz olarak satın alma, taşıma veya bulundurma' suçlarından hazırlanan iddianame, Kocaeli 8. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. 18 yaşından küçük sanıklar R.Y. ve M.F.Y. hakkında ayrı dosya kapsamında iddianame hazırlandı. Savcılık; Mustafa O., Gamzenur B., Samet E.A. ile R.Y. ve M.F.Y.'nin, Ümitcan Şirin'i planlayarak buluşma bahanesiyle tuzağa düşürdüğünü belirtti. "Ümitcan, alkol sonrasında birliktelik yaşadığımızı söyledi" Şüphelilerin ifadeleri de iddianamede yer aldı. Gamzenur B. savunmasında, "Mustafa O. ile 2 yıldır ilişkimiz vardı. Mustafa ile 1 Mayıs tarihinde ayrıldık. 2 hafta kadar sonra Ümitcan ile Tiktok'tan tanıştık. Haziran başında İzmit Ncity Sahili'nde buluştuk, alkol tükettik. Ertesi gün Ümitcan ile bir evde gözümü açtım. Üstündeki kıyafetlerim bana ait değildi. Ümitcan'a sorduğumda aramızda bir şeyin olmadığını söyledi. Ancak sonrasında isteğimle birlikte olduğumuzu söyledi. Ümitcan bana, 'Mustafa ile geri barış, dün onu sayıkladın' dedi. Ümitcan o akşam vakti benden 400 lira istedi, parayı kendisine gönderdim ve 26 Temmuz tarihine kadar kendisiyle bir daha iletişim kurmadım. Ümitcan ile yaşadığım olaydan 2 hafta kadar sonra Mustafa ile barıştık. Yaşananları Mustafa'ya anlattım" dedi. "Mustafa, Ümitcan'ı yanına çağırmamı istedi" Bu olaydan sonra Mustafa'nın Ümitcan ile konuyu konuşmak istediğini ifade eden Gamzenur B., "Bunun için Ümitcan'ı çağırmamı istedi ancak Mustafa'yı o gün sakinleştirdim. Olay günü Mustafa ile otururken Ümitcan, İnstagram üzerinden istek attı. İnstagram hesabım Mustafa'nın telefonunda da açık olduğu için bunu gördü. Mustafa, 'Bu iş kapanmıyor, benim Ümitcan ile konuşmam lazım' deyip Ümitcan'ı yanına çağırmamı istedi. Bunun üzerine ben de İnstagram hesabımdan Ümitcan'a, 'Ne yapıyorsun?' diye mesaj attım. Ümitcan, 'Ortalıkta yoksun, göremiyorum seni, kendini Mustafa için yıpratma. Mustafa'ya mı kaldın?' içeriği olan bir ses kaydı gönderdi. Kaydı Mustafa da dinledi. Bundan sonra olaylar yaşandı ancak ben yaşananları görmedim" diye konuştu. "Onu bir yere çağır, döveceğim" Mustafa O. ise ifadesinde, Gamzenur ile 2 yıldan bu yana süren ilişkisi olduğunu belirterek, "1 ay kadar önce Gamze bana Ümitcan'ın mesaj attığını söyledi. Bu olay sebebiyle sinirlenip Gamze ile kavga ettik daha sonra barıştık. 25 Temmuz günü Ümitcan, Gamze'ye İnstagram'dan takip isteği attı. Gamze bunu bana söyledi. Ben de 'Kabul et, yazarsa bir yere çağırtır daha sonra da darp ederim' düşüncesine girdim. Ancak o akşam Ümitcan mesaj atmadı. 26 Temmuz günü saat 13.00-14.00 gibi Gamzenur, Ümitcan'ın kendisine mesaj attığını söyledi. Gamze'ye; 'Onu bir yere çağır, döveceğim' dedim. Daha sonra R.Y., Furkan ve Samet'i de arayıp çağırdım. Yolda iken Gamzenur, Ümitcan'ın Yahya Kaptan tarafında olduğunu söyledi. Biz de oraya gittik. Ümitcan ile karşılaştığımızda konuşmak istedim" şeklinde konuştu. "R.Y., bıçağı çıkartıp Ümitcan'ın kasık bölgesine 1-2 defa salladı" Ümitcan'ın telefonundan mesajlaşmalara baktığını söyleyen Mustafa O., "Ümitcan, Gamzenur ile normal konuştuklarını, yanlış anlaşılacak bir şey olmadığını söyledi. Ümitcan yalan söylemeye devam edince sinirlendim ve konuşma hararetlendi. Ümitcan tekme ve yumrukla beni darp etti. Ümitcan kaçmaya çalıştı ancak onu yakasından tuttum. Bu sırada R.Y. bıçağı çıkartıp Ümitcan'ın kasık bölgesine 1-2 defa salladı. R.Y, cep telefonundan Ümitcan'ın yaralı olduğu bir video çekti. Bu sırada Furkan ile Samet de sokağın başında bizi izliyordu ancak Metehan kaçtı. Ümitcan'ın yere düşmesi üzerine orada yaralı şekilde bıraktık ve uzaklaştık" ifadelerini kullandı. "Mustafa, Ümitcan'a vurdu" Şüpheli Samet E.A. ise "Olay günü Mustafa ile Ümitcan'ın konuşmaya başladı. Mustafa'nın telefona bakmak istemesi üzerine Ümitcan telefonu açıp mesajları gösterdi. Mustafa'nın üzerinden metalik renkli gökkuşağı yansıması olan bıçağı belinden çıkartıp R.Y'ye verdi. Ümitcan da siyah renkli kasatura tarzı bıçağı çıkartıp arkadaşı Metehan'a verdi. İkisi kapışacaklarını anlayıp Furkan ve Metehan ile 15-20 metre kadar sokağın diğer ucuna gittik. Mustafa, Ümitcan'a vurdu. Karşılıklı birbirlerini darp ettiler. Ümitcan kaçmaya çalıştığı esnada Mustafa, Ümitcan'ı tuttu ve R.Y. de Mustafa'nın daha önce verdiği bıçağı belinden çıkarıp Ümitcan'a 2-3 defa savurdu. Olayda herhangi bir dahlim yok" dedi. "Bıçaklandıktan sonra Mustafa'nın talimatıyla video kaydı aldım, darp devam etti" Olay günü R.Y., arkadaşları M.F.Y., Samet E. ve Mustafa O. ile karşılaştığını, birlikte Yahya Kaptan'a gittiklerini söyleyerek, Mustafa O.'nun Ümitcan Şirin'i mesajla buluşturmaya çağırdığını belirtti. R.Y., kavga öncesinde bu plan hakkında bilgisi olmadığını aktardı. Kavga başladığında R.Y., yerde bıçağı gördüğünü ve alarak savurduğunu, Ümitcan'a kasıtlı saplamadığını söyledi. Ümitcan Şirin bıçaklandıktan sonra Mustafa'nın talimatıyla video kaydı aldığını ve darp etmeye devam ettiğini belirtti. R.Y., ayrıca Mustafa'nın yanında da bıçak bulunduğunu ve onun da bıçaklamış olabileceğini ifade etti. Savcılık: "Planlı hareket ettiler" İddianamede, şüphelilerin olayın başından itibaren plan yaparak hareket ettikleri, buluşmayı organize ettikleri ve saldırıyı birlikte gerçekleştirdikleri vurgulandı. Savcılık, Ümitcan Şirin'in öldürülmesinde tüm şüphelilerin iştirak iradesiyle hareket ettiğini belirterek, tutuklu sanıklar Mustafa O., Gamzenur B. ve tutuksuz sanık Samet E.A. hakkında 'tasarlayarak kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Sanık Mustafa O. hakkında ayrıca 'yasak niteliğe haiz bıçak taşımak' suçundan 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası talep edildi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.