Hava Durumu

#Korku

Yeni Marmara Gazetesi - Korku haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Korku haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

33 yıldır korkusundan diş hekimine gitmeyen Can, ‘Gülümseten Diş Projesi’ sayesinde tedavi oldu Haber

33 yıldır korkusundan diş hekimine gitmeyen Can, ‘Gülümseten Diş Projesi’ sayesinde tedavi oldu

Korkusundan 33 yıldır diş hekimine gidemeyen 47 yaşındaki Gülay Can, yaşadığı şiddetli diş ağrısı yüzünden çözüm aramaya başladı. ‘Gülümseten Diş Projesi’ ile diş tedavi korkusu olanlara özel, psikolog tarafından ücretsiz terapi seansı verildiğini öğrenen hasta, bu şekilde korkusunu yenmeye karar verdi. Terapi sayesinde rahatça, korkmadan tedavi olduğunu belirten Can, "O kadar sorun yaşamama rağmen senelerce tedavi olmadım. Pişmanım, keşke daha önceden korkumu yenip gitseymişim" dedi.   İstatistiklere göre yetişkinlerin yüzde 36’sı diş tedavisinden korkuyor, kaçıyor. İstanbul Beykent Üniversitesi Diş Hastanesi de bu soruna çözüm bulmak amacıyla ‘Gülümseten Diş Projesini’ hayata geçirdi. 2 ay önce hastalara uygulanmaya başlayan projede öncelikle hastaya giydirilebilir teknolojik bileklik takılıyor. Sorulan sorularla hastanın tedaviden ne kadar korktuğu tespit ediliyor. Terapiye ihtiyacı olup olmadığı kişiye özel şekilde tespit edilerek online şekilde psikologlarla görüştürülmesi sağlanıyor.  "Çok fazla çığlık attığımı hatırlıyorum"  "14 yaşlarında diş hekimine gitmiştim" diyen Can diş tedavisinden korkma hikâyesini şöyle anlattı:  "Tedavi esnasında uyuşturma için bir uygulama yapıldı. Ancak ağzımda uyuşma olmasına rağmen dişim çekildiğinde çok fazla acıdı. Çok fazla çığlık attığımı hatırlıyorum. Ardından başka hekime yönlendirilmiştim. Tekrar başka hekim geldi. Aynı şekilde dişimde bayağı bir zorlama oldu. O psikoloji bende 47 yaşıma kadar devam etti. Diş hekimine gitmeye çok korkuyordum. En sonunda 2 ay boyunca feci diş ağrısı çektim ve korkudan hastaneye gidemedim. Eşim de ‘artık yeter’ dedi. Araştırmalarım sonucu bu hastaneye geldim. Hekimlerle görüştüğümde bana bu projeyi anlattılar. Katılmak istediğimi söyledim. Çünkü psikolojik olarak o korkuyu asla yenemedim."  "Tedavi sırasında sevdiğim müzikleri çaldılar"  Can, "Ben bir seansta korkumu yendim. Seans sürecinde öncelikle kollarıma bir cihaz bağlandı. Ardından psikolog ile online görüşme sağladık. Geçmişte yaşadıklarımı anlattım. Bayağı bir duygulandım. Çünkü bu kadar başarılı bir proje olmasını beklemiyordum. Psikoloğun konuşmaları, geçmişime inmesi, hareketleri, anlattıklarım vs. beni çok fazla rahatlattı. Ardından hazır olduğum anlaşılınca beni hekimin yanına aldılar. Diş çekiminde sevdiğim müzikleri çaldılar. Hayatımda ilk defa, diş tedavim esnasında sevdiğim müzikleri çalarak rahatlamamı ve stresimi atmamı sağladılar. Açıkçası dişimin nasıl çekildiğini anlamadım. Benim gibi korkanlar varsa hiç korkmasın, gelsinler. Terapi alsınlar. Ben geri kalan dişlerimi de korkusuzca yaptırmayı, gereken tedaviler neyse almayı düşünüyorum" şeklinde konuştu.  "Birçok hasta, stres ve korkudan tedaviyi yarıda bırakıyor"  İstanbul Beykent Üniversitesi Diş Hastanesi’nden Diş Hekimi Dt. Nursena Tuncay, "Tedavi için gelen hastalar genellikle tedavi yaptırmak istediklerini ancak korktuklarını söylüyorlar. ‘Yapılması gerekeni biliyorum ama yaptıramıyorum, çok endişeliyim’ gibi sözleri çok duyuyoruz. Birçok hasta, stres ve korkudan tedaviyi yarıda bırakıyor. Bunun sürdürülebilir olmadığını fark ettik. Bu hastaların sayısı da oldukça fazla. Diş korkusu ve diş korkusuna bağlı tedavi yaptıramama; bunun getirdiği diş problemleri, depresyon ve anksiyete sorunlarını da beraberinde getiriyor. Bu yüzden kapsamlı çalışma yaparak hastalarımızın hem ağız hem de mental sağlığını düşünmek istedik" dedi.  "Türkiye'de diş hekimliğinde bir ilki gerçekleştirdik"  "Türkiye'de diş hekimliğinde bir ilki gerçekleştirdik" diyen Dt. Nursena Tuncay, "İlk olarak hastalarımıza sözel olarak tedaviyle ilgili endişe yaşayıp yaşamadığını soruyoruz. Çoğu hastamız yaşıyorsa bunu açıkça dile getiriyor. Önceki yaşadığı tedavide olumsuz bir deneyimden mi kaynaklandığını yoksa hep mi böyle olduğu ayrımına varmak istiyoruz. Ardından hastanın bileklerine giydirilebilir teknolojik cihazlar takıyoruz. Diş tedavisi sırasında onların korku düzeylerini ölçüyoruz. Stres ve korku düzeylerini cihazlar söylüyor. Sonrasında bu kayıtları inceliyoruz. Hastamıza kişiselleştirilmiş bazı sorular soruyoruz. Ardından onun cevaplarına, incelediğimiz kayıtlardaki stres düzeyine ve kalp atışına uygun, tamamen kişiye özel bir tedavi programı oluşturuyoruz" açıklaması yaptı. 

Yangında Küçük Çocuğu İtfaiye Erleri Sakinleştirdi Haber

Yangında Küçük Çocuğu İtfaiye Erleri Sakinleştirdi

Antalya'da bir ikamette çıkan yangında panik ve korku içerisindeki küçük çocuğu itfaiye ekipleri sakinleştirdi. Yangına müdahale etmek isterken vücudunda küçük çaplı yanıkları oluşan abla ise tedbir amaçlı hastaneye kaldırıldı.  Olay, 13.340 sıralarında Antalya'nın Kepez ilçesi Fabrikalar Mahallesi 3001 sokak üzerinde bulunan bir apartmanın giriş katında meydana geldi. Anne ve babasının işte olduğu sırada küçük kardeşi ile birlikte evde olan Sadiye Naz Elmalı evin mutfak kısmından dumanların çıktığını fark etti. Yangına kendisi müdahale etmek isteyen genç kız başarılı olamayınca 112 Acil Çağrı Merkezi'ni ve babasını aradı. İhbarla olay yerine çok sayıda itfaiye ekibi sevk edilirken, ikamette bulunan çocuklar dışarı çıktı. Kısa sürede olay yerine gelen itfaiye ekipleri ve baba Bilal Uzel, küçük çocuk ve ablasının büyük panik ve korku içerisinde olduğunu gördü.  Küçük çocuğu itfaiye erleri sakinleştirdi  Küçük çocuk itfaiye erleri tarafından sakinleştirilmeye çalışıldı. İtfaiye erlerine sarılan ve büyük korku yaşadığı görülen küçük çocuk “Allah'ın sen yardım et” diyerek dua etti. Ablası için endişelenen küçük çocuk itfaiye ekiplerine “Abi bende bir şey yok” diyerek görevlilerin ablasına yardım etmesini istedi. Yangına müdahale etmek isterken kıyafeti kısmen yanan abla Sadiye ve küçük kardeşin yüzü babaları tarafından yıkanırken, genç kız olay yerine gelen 112 Acil Sağlık ekipleri tarafından kontrol amaçlı hastaneye kaldırıldı. 

Sınav Kaygısı Başarıyı Düşürüyor mu? Haber

Sınav Kaygısı Başarıyı Düşürüyor mu?

Eğitim hayatı boyunca sayısız sınava giren, özellikle de yaklaşan Liseye Geçiş Sistemi (LGS) sınavına hazırlanan çocuklarda yaygın şekilde görülen sınav kaygısının akademik başarıyı etkilediğini belirten Uzman Psikolog Tansel Tara Çapar, aile ve öğretmenlerin çocuğa anlayışlı ve destekleyici tutum göstermesi gerektiğini vurguladı. Çocukların endişe ve sıkıntılarını aşması için nefes egzersizi, iyi bir uyku ve deneme sınavı pratiği tavsiye etti.   Acıbadem Adana Hastanesi Uzman Psikolog Tansel Tara Çapar, pek çok öğrencinin yaşadığı sınav kaygısı yani “öğrencinin gerçek performansını göstermesini engelleyen, içerisinde betimsel ve davranışsal özellikler barındıran, çocukta olumsuz duygular hissettiren durum” ile ilgili önemli bilgiler verdi. Sınav kaygısının çocukların öğrendikleri bilgileri sınav sırasında kullanmalarına engel olarak performans düşüşüne neden olduğunu belirten Çapar, ayrıca psikolojik problemleri de beraberinde getirdiğini vurguladı.  Sınav kaygısı olan çocukta “huzursuzluk, endişe, tedirginlik, sıkıntı” hislerinin belirginleştiğine dikkat çeken Psikolog Çapar “Ders çalışmada isteksizlik, mide bulantıları, karın ağrıları, ağız kuruluğu, taşikardi ve benzeri belirtiler gözlemlenebilir. Konsantre olmadıklarını dile getirebilir, özgüvende azalma ve değersiz hissetme ile karşılaşılabilir. Uyku ve iştahta bozulmalar görülebilir. Çocuğun ders notlarında gözle görülür bir düşüş gözlemlenir. Ders çalışma eylemini devamlı olarak erteleme, sınav öncesi ve sonrası süreç hakkında konuşmayı reddedebilirler. Okul, ders ve sınavlar hakkında sorular sorulmasından büyük ölçüde rahatsız olurlar. Sınav kaygısı olan çocukların çok çalışmasına rağmen performans düşüklüğü yaşadıkları bilinmektedir. Öğrenciler sınavın içeriği yerine kendilerine odaklanır. Bu nedenle bilgilerini aktaramaz, okuduğunu anlayamaz, düşüncelerini organize etmede güçlük yaşayabilir” diye konuştu. “Bilinçaltındaki korkular kaygıya dönüşebilir”  Psikolog Çapar, çoğu öğrencinin sınavları kendi kişiliklerini ölçen bir test olarak gördüğüne değinerek sınavların kişiliği değil, bilgiyi ölçtüğünü hatırlatmak gerektiğini ifade etti. Aksi taktirde çocukların başarısızlık düşüncesini tehdit olarak görerek kaygılarının artacağını belirten Psikolog Çapar sınav kaygısını etkileyen faktörlerin “genetik faktörler, aile içinde verilen yanlış eğitimler, bireydeki iç çatışmalar ve öğrenilmiş tepki olarak kaygı” olduğunu söyledi. Çocuklarda kaygı oluşturan nedenlerden birinin “bilinçaltındaki korkular” olduğunu; bireylerin genellikle korkunun kaynağı olan ilk hatıralarını unutma, bastırma ve reddetme eğiliminde olsa da korkuların kaygı olarak ortaya çıktığını sözlerine ekledi.  Çocuğa karşı aile ve öğretmenlerin destekleyici tutumunun önemini vurgulayan Psikolog Çapar “Sınav kaygısı olan çocuk, "Ya başaramazsam", "Kazanamayacağım", "Ya sınavda bayılırsam", "Yapamayacağım" gibi gerçekçi olmayan düşünceler ile kendilerini eleştirebilir. Çocukta, dikkat dağınıklığı, odaklanamama problemi, endişe ve huzursuzluk gibi ruh halleri hissedilebilir. Bedensel belirtilere bakıldığında; mide bulantısı, kalp hızında artış, terleme, titreme vb semptomlar görülebilir. Bu kaygının oluşmasında olumsuz otomatik düşünceler ve çevre baskısı yer aldığı için çocuğa karşı aile ve öğretmenlerin destekleyici tutumu çok önemlidir” dedi.  “Başka çocuklarla kıyaslamadan, anlayışla yaklaşılmalı”  Ailelerin çocuktan beklentisinin yüksek olmasının da kaygıya yol açabileceğinden bahseden Psikolog Çapar aile, arkadaş ve öğretmenlerinden destek gören çocukların motive olarak başarılarını arttırdıklarını anlattı. Ebeveynlerin çocuklarından beklentilerinin gerçekçi olması gerektiğinin altını çizen Psikolog Çapar şunları dile getirdi: “Aileler çocuğa karşı kıyaslayıcı, otoriter, eleştirici ve baskıcı tutumlar değil empatik ve anlayışlı yaklaşımlar sergilemelidir. Ailenin hedeflerinin gerçekçi ve ulaşılabilir olması durumunda çocuklarda sınav kaygısı kontrol edilebilir düzeye gelir.”  “Deneme sınavları moral bozmadan devam etmeyi sağlıyor”  Nefes ve gevşeme egzersizlerinin gevşeme ve odaklanma sağlayarak sınav kaygısı ile başa çıkmada yardımcı olduğunu vurgulayan Psikolog Çapar kaygıyı yok sayıp bastırmak yerine kabul edip tanımaya çalışmanın kaygıyı azaltıcı bir yöntem olduğunu belirtti. Araştırmalara göre, çocuğun sınav kaygısıyla yüzleşmesinde olumlu etkileri olan deneme sınavlarının, yapılamayan sorularda moral bozmadan devam edebilme yeteneğini geliştirdiğini sözlerine ekledi.  Psikolog Çapar bir diğer faktörün de uyku düzeni olduğuna dikkat çekerek “Sınav senesini bir maratona benzetebiliriz. Bu nedenle uygun saatte yatarak sabah dinlenmiş bir şekilde uyanmak çocuğun enerji depolamasını sağlar. Sınav stresini azaltan bir diğer faktör ise, egzersizlerdir. Bu sebeple öğrencilerin düzenli egzersiz yapmaları teşvik edilir. Sınav kaygısı psikolojik problemlerle ilgili olabilir. Psikoterapi ile öğrencilerin sınav kaygılarının nedenleri belirlenir ve bunlar üzerinde seans yapılandırılır. betimsel Davranışçı Terapi (BDT), öğrencilerin olumsuz düşüncelerini ve inançlarını sınava yönelik işlevli ve yapıcı düşünceler ile değiştirilmesinde yardımcı olur. Bu terapi yöntemi öğrenciye sınav stresiyle başa çıkma becerisi kazandırır” diye konuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.