Hava Durumu

#Meme Kanseri

Yeni Marmara Gazetesi - Meme Kanseri haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Meme Kanseri haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Meme Kanserine Dikkat! Haber

Meme Kanserine Dikkat!

İmperial Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Adnan Çalık, menopoz sonrası dönemde fazla kilonun meme kanseri riskini artırabileceğine dikkat çekerek, Türkiye'de obezite oranlarının giderek artmasının kadın sağlığını da doğrudan etkilediğini söyledi. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Adnan Çalık, meme hacminin genel olarak vücut hacmiyle doğru orantılı olduğunu ve kilolu bireylerde meme hacminin de genellikle daha büyük olduğunu kaydederek, "Büyük meme hacmine sahip kadınlarda meme kanseri görülme ihtimali normal kilodaki bireylere göre biraz daha yüksek olabilmektedir" dedi. Meme kanserinin en önemli risk faktörünün genetik yatkınlık olduğunu ifade eden Çalık, "Meme hacmi, genel olarak beden hacmiyle paralel bir durumdur. Çünkü vücut hacmi büyük olan bir bireyin meme hacminin de doğal olarak büyük olması beklenir. Türkiye'deki ortalama insan profiline baktığımızda toplumun yaklaşık üçte ikisinin kilolu, üçte birinin ise obez (vücut kitle indeksi 30'un üzerinde) olduğunu görüyoruz. Bu durumda olan hanımefendilerin meme hacimleri de genellikle daha büyük oluyor. Özellikle menopoz sonrası dönemde yumurtalıkların görevini bırakmasıyla östrojen salınımı azalır. Ancak kilolu bireylerde yağ dokusu da östrojen salgılayabildiği için bu dönemde fazla kilolu ve dolayısıyla büyük meme hacmine sahip kadınlarda meme kanseri görülme ihtimali normal kilodaki bireylere göre biraz daha yüksek olabilmektedir. Meme kanserinin en önemli risk faktörü genetik yatkınlıktır. Bunu, ailevi meme kanseri öyküsü izler. Pek çok risk faktörü arasında obezite ve büyük vücut/meme hacmi de yer alır. Her ne kadar bu faktörleri en üst sıralara koymasak da insanlarımızın kilolarına dikkat etmelerini, dengeli beslenmelerini ve diyetlerine özenle uymalarını özellikle tavsiye ediyoruz. Türkiye ortalamasına baktığımızda nüfusun yaklaşık üçte birinin vücut kitle indeksinin 30-35'in üzerinde olduğu görülüyor. Benim gözlemim, Karadeniz Bölgesi'nin de bu ortalamanın içinde yer aldığı yönünde" diye konuştu. Kilo kontrolü ve kanser riskini azaltmak için dengeli beslenme ve fiziksel aktivitenin önemine dikkat çeken Çalık, "İnsanlar beslenmelerine dikkat etmelidir. Çoğu zaman 'sağlıklı beslenme'nin ne olduğu tam olarak bilinmez ya da pek fazla sorgulanmaz. Sağlıklı beslenme, vücudun ihtiyaç duyduğu besinleri yeterli miktarda almak, fazlasını almamak ve eksik bırakmamaktır. Metabolik ve biyokimyasal olarak vücudun ihtiyaç duyduğu kadarını almak sağlıklı beslenme anlamına gelir. Bu, yalnızca 'ıspanak, marul veya başka sağlıklı gıdaları yemek' demek değildir. Sağlıklı beslenme; vücudun ihtiyaç duyduğu mineralleri, vitaminleri, kaloriyi, yağ ve proteini yeterli miktarda almak ve fazlasını almamaktır. Günlük ortalama bazal kalori ihtiyacı yaklaşık bin 200 kaloridir. Yani kişi hiçbir fiziksel aktivitede bulunmadan, sadece dinlenme hâlindeyken bu kadar kaloriye ihtiyaç duyar. Ancak normal bir birey, üç öğün yemekle ortalama 2 bin-2 bin 500 kalori alır. Bu durumda vücudun kullandığı bin 200-bin 300 kalorinin fazlası yağ olarak depolanır. Bu nedenle hareket etmek, çalışmak ya da kas aktivitesi yapmak, vücudun fazla aldığı kaloriyi yakmasını sağlar. Dolayısıyla fiziksel aktivite sağlıklı yaşam için büyük önem taşır" şeklinde konuştu.

Bu sefer pembe balonlar meme kanserinde erken teşhisin önemine dikkat çekmek için gökyüzüyle buluştu Haber

Bu sefer pembe balonlar meme kanserinde erken teşhisin önemine dikkat çekmek için gökyüzüyle buluştu

Bursa'da bir hastanenin çalışanları, basketbol kulübü sporcularının da desteğiyle meme kanserinde erken teşhisin önemine dikkat çekmek için tren istasyonunu pembe balonlarla süsledi. Etkinlikte 'Bir Sonraki Durak: Mamografi' sloganıyla gökyüzüne de pembe balonlar bırakıldı. Bursa metrosunda yolculuk yapan sporcular, ellerinde erken teşhis ve düzenli kontrol mesajlarının yer aldığı pankartlarla 'Bir sondaki durak: Mamografi' olan durakta inerek, düzenli hekim kontrolü ve mamografinin erken teşhisteki kritik rolünü vurguladı. Odunluk metro istasyonunu kullanan vatandaşlar, pembe süslenen istasyonda meme kanserinde erken teşhise giden yolun haritası, kendi kendine meme muayenesi, düzenli hekim kontrolü ve mamografi mesajlarıyla kontrolün önemini bir kez daha akıllarına kazıdı. Yolculuklarını Odunluk istasyonunda tamamlayan sporcular, daha sonra hastane yönetimi, hekimler ve sağlık çalışanlarıyla birlikte Medicana Bursa Hastanesi önünde pembe balonları gökyüzüne bıraktı. Bu sembolik etkinlikle meme kanserinde erken teşhisin hayati önemi bir kez daha vurgulandı. Meme kanserinin toplumun her kesiminden kadının karşısına çıktığını, her 8 kadından 1'inin ise hayatının bir döneminde meme kanseriyle mücadele ettiğini belirten Medicana Bursa Hastanesi Genel Müdürü Dr. Özcan Akan, etkinliğin amacının topluma sağlıklı yaşam ve erken teşhis bilincini kazandırmak olduğunu belirterek şunları söyledi: "Meme kanseriyle mücadelede en güçlü silah erken tanıdır. Her yıl düzenli mamografi kontrolü, birçok kadının hayatını kurtarabilir. Günlük hayatın yoğun temposu içerisinde kadınlar, çoğu zaman kendi sağlıklarını ikinci plana atabiliyor. Oysa yalnızca birkaç dakika süren bir mamografi taraması, erken teşhis açısından büyük önem taşıyor. Zaman darlığı, ihmal veya korku nedeniyle ertelenen bu hayati adımı hatırlatmanın en etkili yolu, kadınların her gün temas ettiği toplu taşıma alanlarında dikkat çekici ve farkındalık oluşturan mesajlarla karşılarına çıkmaktır. Medicana, bu stratejiyle meme kanseri bilincini toplumun her kesimine ulaştırdı." Dr. Akan, ayrıca şehir halkına ve yerel yönetimlere teşekkür ederek, "Özellikle BURULAŞ yönetimi ve ekibine projemize gösterdikleri duyarlı yaklaşımlarından dolayı teşekkür ediyoruz. Kadın sağlığı konusunda farkındalık oluşturmak hepimizin ortak sorumluluğudur" dedi.

Meme Kanserini 3 Kez Yendi... Haber

Meme Kanserini 3 Kez Yendi...

Kahramanmaraş'ta yaşayan müteahhit, 3 kez yendiği meme kanserinin ardından, işçileriyle inşaatta çekildiği fotoğrafları Adana'da sergiledi. Kadın, "Ben hayata adım atmaya, hayatın içerisinde çiçek açmaya devam ettim. Bizler uçurumun dibine kadar gidip, tekrar geri gelmiş, yaşamla ölüm arasında o ince çizgiyi çok net görmüş kadınlar olarak aldığımız her nefesin kıymetini çok daha fazla biliyoruz" dedi. Kahramanmaraş'ta yaşayan müteahhit Ceylan Ünsal, 2020 yılında rutin meme kanseri taraması için gittiği hastanede kanser olduğunu öğrendi. Kanserden sonra memesi alınan kadın, tedaviye başladı. Bu süreçte kanseri 3 kez nükseden Ünsal, yaşadığı deprem felaketine de rağmen kanseri atlattı. Bu süreçte işinin başından hiç ayrılmayan Ceylan Ünsal, her gün şantiyeye gitti ve kanser olmasına rağmen çok sevdiği mesleğini bir an olsun bırakmadı. Aldığı kemoterapilerde saçları dökülen Ünsal'ın saçlarını da kızları kesti ve Ünsal, çok sevdiği saçları uzayana kadar bandana takarak hayatını devam ettirdi. Şantiyede işçileri ve balonlarla fotoğrafı çekildi Meme kanseri farkındalık ayı kapsamında, Acıbadem Adana Hastanesi ve Pembe İzler Kadın Kanserleri Derneği'nin Adana Fotoğraf Amatörleri Derneği (AFAD) ile yaptığı iş birliği çerçevesinde 'Hayat Güzel' sergisi düzenlendi. Ünsal'ın da şantiyede işçileriyle ve pembe balonlarıyla çekildiği fotoğraf sergide yer aldı ve katılımcılar tarafından beğenildi. Yaşadığı süreci İhlas Haber Ajansı muhabirine anlatan Ceylan Ünsal, rutin bir kontrol için gittiği hastanede kanser olduğunu öğrendiğini belirterek, "40 yaşına geldiğimde rutin bir meme taraması yaptırmak istedim. Tetkiki yaptırdığım andan itibaren meme kanseri olduğumun teşhisi konuldu ve memem alındı. Bu şekilde ben de hayatında çiçek açmaya çalışan birçok kanser hastası kadın gibi bu mücadelenin içerisine girmiş oldum" ifadelerini kullandı. "Kendi bedenimize ve ruhumuza dokunmamız gerekiyor" Erken teşhisin hayat kurtardığına değinen Ünsal, "Benim ailemde de kanser vardı ama genetik testlerde çıkmadı. Ben hiç kendim kontrol etmemiştim. Erken teşhis gerçekten çok kıymetli. Rutin kontrollerimizi yaptırmamız gerekiyor. Hayatın ve yaşamanın kıymetini bildiğimiz her dakika kendi bedenimize ve ruhumuza dokunmamız gerekiyor" diye konuştu. Çekildiği fotoğrafın hikayesinden de bahseden müteahhit Ceylan Ünsal, "Bu sergiye katıldığım için gurur ve onur duyuyorum. Ben müteahhitlik yapıyorum ve bu kanser haberini aldığımda da çalışmalarıma devam ettim. Bu süreçte ya hayatıma devam edecektim ya da 'hayat bir dur, ben artık kanser hastasıyım' diyecektim. Ben hayata adım atmaya, hayatın içerisinde çiçek açmaya devam ettim. Hastayken de günlük belli saatlerde şantiyeye gittim. Kanser hastası bir kadın olmak gerçekten çok kıymetli. Bizler uçurumun dibine kadar gidip, tekrar geri gelmiş, yaşamla ölüm arasında o ince çizgiyi çok net görmüş kadınlar olarak aldığımız her nefesin kıymetini çok daha fazla biliyoruz" dedi.

Meme kanserini atlatan 17 kadın, 17 kadın fotoğrafçı ile buluştu Haber

Meme kanserini atlatan 17 kadın, 17 kadın fotoğrafçı ile buluştu

Adana'da meme kanserini atlatan 17 kadının günlük yaşamlarında fotoğrafları çekilerek ‘Hayat Güzel' sergisi açıldı. Kanserini kendi muayenesinde teşhis eden Dr. İlkut Özer, "En önemli güç kaynağım kızım oldu. Erken teşhis gerçekten çok önemli ve hayat kurtarır" dedi. Meme kanseri farkındalık ayı kapsamında, Acıbadem Adana Hastanesi ve Pembe İzler Kadın Kanserleri Derneği'nin Adana Fotoğraf Amatörleri Derneği (AFAD) ile yaptığı işbirliği ile Meme kanserini atlatan 17 kadın, 17 kadın fotoğrafçı ile buluştu. Fotoğrafçılar, meme kanserini atlatan kadınları günlük yaşamlarında fotoğrafladı. Bu fotoğraflar, 100. Yıl Çırçır Sanat Merkezi'nde ‘Hayat Güzel' sergisinde sergilendi. Sergide, kansere karşı hem mücadele eden hem de günlük işlerini yapmaktan geri kalmayan kadınların hayata karşı dik duruşlarının fotoğrafları yer aldı. Hastalığı kendi muayenesinde teşhis etti Acıbadem Adana Hastanesi'nde görevli Kardiyoloji Uzmanı Dr. İlkut Özer'de bu fotoğraflarda yer alan kadınlardan bir tanesi. Dr. Özer, kendi muayenesinde kendi kanserini teşhis etti ve uzun bir tedavi sonucu yeniden sağlığına kavuştu. Odasında ve evinde fotoğrafları çekilen Özer'in hayata karşı umutla bakan fotoğrafları da sergide yer aldı. İhlas Haber Ajansı'na konuşan Dr. İlkut Özer, "Kendi muayenemi yaparken farklılık hissettim ve hemen kurumumdaki arkadaşlarıma başvurdum. Onun ardından hemen tetkikler yapıldı ve hızlıca tanı konuldu. Tanıdan sonrada tedavi başladı. Biraz ileri bir aşamaydı, endişelerim elbette oldu ancak en önemli güç kaynağım kızım oldu. Kızımı o sırada üniversiteye yeni yerleştirmiştik ve çok mutlu olduğumuz bir süreçti. O mutluluğumuz sırasında bu haberi onunla ve ailemle paylaşmak çok zor oldu. Herkesin desteğiyle bu süreci aştık. Erken teşhis gerçekten çok önemli ve hayat kurtarır" ifadelerini kullandı. "Çok hızlı ve rahat atlattım bu süreç" Hastanenin eczacısı olan Özlem Dündar ise bu sergide hem hasta hem de fotoğrafçı olarak yer aldı. Dündar, "Ben onkoloji hastalarının ilaçlarını hazırlayan ekipteydim. Hep hastaları anladığımı sanırdım. Ancak kendim kitleyi fark edip hızlıca doktora gittim ve kanser olduğumun sonucunu öğrendiğimde çok farklı bir duygu hissettim. Şok edici, üzücü ve ne yapacağınızı bilemediğiniz bir dönem geçiriyorsunuz. Ben hastanemde, doktorlarımla birlikte çok hızlı ve rahat atlattım bu süreci" diye konuştu. Dündar, fotoğraf çekmeyi de çok sevdiğini ve böyle bir etkinlikte yer almaktan mutlu olduğunu söyledi. "Böyle bir projede yer almak beni çok mutlu etti" Meme kanserini atlatan hastalardan Ülkü İkizoğlu da, "Benim sürecim çok sürpriz oldu. Yeni emekli olduğum bir dönemde hastalığa yakalandığımı öğrendim. Öğrendiğim anda doktorlarıma teslim oldum. Sürecim hızlı ve zahmetli geçti. Saçlarım çok uzundu, saçlarımın kemoterapide dökülmesinden önce ben gidip çok kısa kestirdim. İlacı ilk aldığım anda vücudum tepki gösterdi. Zor bir süreçti ama geçti. Kadınlar hiçbir zaman umutlarını yitirmesin. Tedavi sürecine uyum sağlamak gerekiyor. Bu sergide çok büyük bir sürpriz oldu. Böyle bir projede yer almak beni çok mutlu etti" dedi. Serginin ardından moderatörlüğünü Pi Kadın Kanserleri Derneği Başkanı Seral Çelik'in yaptığı, oyuncu Bülent Polat, genel cerrahi uzmanı Prof. Dr. Orhan Demircan, tıbbi onkolog Prof. Dr. Sinan Yavuz ve meme kanseriyle mücadele eden kadınların katıldığı söyleşi düzenlendi. Serginin, Pazar akşamına kadar ziyarete açık olacağı belirtildi.

Yıllar Sonra Gelen Mutluluk Haber

Yıllar Sonra Gelen Mutluluk

Hatay'da meme kanserine karşı zafer elde eden 55 yaşındaki Hatice Eryaşar, meme kanserine farkındalık oluşturmak amacıyla kadınlarla birlikte gökyüzüne pembe balon bıraktı. İskenderun ilçesinde yaşayan 55 yaşındaki Hatice Eryaşar, meme kanserine yakalanmasıyla birlikte iki memesini, rahmini ve yumurtalıklarını aldırmak zorunda kaldı. Umudunu kaybetmeyen Eryaşar, hayata tutunarak meme kanserini yenmeyi başardı. Meme kanseri farkındalık ayı olan ekim ayında farkındalık oluşturmak isteyen Eryaşar, etkinlik düzenleyerek kadınlarla bilrikte gökyüzüne balon bıraktı. Ziraat Parkı'nda gerçekleştirilen etkinlikte; meme kanserine karşı farkındalık oluşturulması ve erken teşhisin önemine dikkat çekildi. Meme kanseri farkındalık ayında yüreklere dokunmak istediklerini belirten Eryaşar, "Yaklaşık beş yıl önce ikinci evre, üçlü hormon pozitif meme kanseri teşhisi aldım. Uzun ve zorlu bir tedavi süreci geçirdim. Doktorlarım ve sağlık personeli her zaman yanımdaydı. Ailem, dostlarım ve sevdiklerim sayesinde bu süreci sabırla atlattım. Tedavi sonrası gen testim pozitif çıkınca koruyucu amaçla çift taraflı mastektomi (meme alımı) ve rahim ile yumurtalıklarımın alınması operasyonu geçirdim. Şu anda altı aylık takip sürecindeyim ve tedavim 10 yıl daha devam edecek" diye konuştu. Kanseri yenmenin mutluluğunu yaşadığını ifade eden Eryaşar, "Bu etkinliği düzenlememdeki en büyük amaç, meme kanserinin sadece bir hastalık olmadığını, hayatın devam ettiğini göstermekti. Hem ağlıyorum hem gülüyorum, ama en çok da hayatta olduğum için mutluyum. Bu etkinliği düzenlediğim gün aynı zamanda doğum günümdü. Rabbim bana en büyük sınavı verdi ama aynı zamanda en büyük hediyeyi de bahşetti; şifayı" dedi.

Meme Kanserinde Erken Teşhis Hayat Kurtarır Haber

Meme Kanserinde Erken Teşhis Hayat Kurtarır

Meme kanserinde erken teşhisin hayat kurtardığını belirten uzmanlar, kadınları düzenli kontrollerini ihmal etmemeleri konusunda uyarıyor. Her yıl Ekim ayında düzenlenen "Meme Kanseri Farkındalık Ayı" dünya çapında 2,3 milyon kadını etkileyen hastalığın taranmasını ve önlenmesini teşvik etmeyi amaçlıyor. Meme kanseri, kadınlarda en sık görülen kanser türü olarak hem dünyada hem de ülkemizde önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam ediyor. Uzmanlar, her sekiz kadından birinin yaşamı boyunca meme kanserine yakalanma riski bulunduğuna dikkat çekerek, erken tanının hastalığın tedavisinde en kritik unsur olduğunu belirtti. Erken evrede tespit edilen meme kanserinde tedavi başarısının oldukça yüksek olduğuna işaret eden uzmanlar, 20 yaş üzeri kadınlarda düzenli olarak kendi kendine meme muayenesi yapılmasını, 40 yaş üzerindekilerde ise iki yılda bir mamografi kontrolünün ihmal edilmemesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca sağlıklı yaşam alışkanlıkları, moral ve motivasyon da meme kanseriyle mücadelede önemli rol oynuyor. Meme kanserinin tüm dünyada en sık görülen kanser türlerinden bir tanesi olduğunu belirten Medicana Konya Hastanesi Nükleer Tıp Bölümü'nden Prof. Dr. Oktay Sarı, "Ülkemizde de yaklaşık her sekiz kadından birinde hayatı boyunca meme kanseri ortaya çıkma ihtimali bulunmaktadır. Bu tabii ki üzücü bir durum. Ama sevindirici olan şu ki erken tanı konulduğu zaman tedavinin başarı şansı oldukça yüksek olmaktadır. Meme kanserinde taramalarda ne yapılıyor; Taramalarda 20 yaş üzeri kadınlarda mutlaka her ay düzenli kendi kendine meme kontrolünün yapılması çok çok önemli. 40 yaş üzeri kadınlarda ise 2 yılda bir düzenli aralıklarla mamografi kontrollerin yapılmasını önermekteyiz. Bunun dışında ultrasonografi de tanıda önemli bir yöntem. Tabii bazen meme kanserinde genetik geçişler de olabilmekte. Ailevi meme kanseri varlığı var ise taramalara daha erken yaşta başlamak gerekir. Ama 40 yaş öncesinde mamografi tavsiye edilmiyor. Ultrasonografi ile tanımların yapılması gerekmekte" dedi. "Meme kanseri ile mücadelede en önemli yöntemlerden birisi moral motivasyon" Nükleer tıpta neler yaptıklarını anlatan Prof. Dr. Oktay Sarı, "Biz PET/BT adını verdiğimiz yöntem ile kanserin vücuttaki yayılımını tespit etmeye, evrelendirilmesine katkıda bulunmaya çalışmaktayız. Bunun yanı sıra tedavinin başarı şansını da PET/BT yöntemi ile değerlendirmekteyiz. Tedavi ve yanıtın en önemli yöntemlerinden biri de PET/BT olarak bilinmektedir. Bunun dışında Sentinel Lenf Nodu Sintigrafisi ile koltuk altı lenf bezlerinin gereksiz yere çıkarılmasının önüne geçmeye çalışmaktayız. Bizim meme kanserinde mücadelede en büyük silahlarımız erken tarama, toplumu bilinçlendirmek ve yakınlarımızı teşvik etmek. Bunlar bizim en önemli silahlarımız. Bunun yanı sıra obezitenin alkol ve sigara kullanımının meme kanserinde önemli risk faktörleri olduğunu da unutmamalıyız. Meme kanseri ile mücadelede en önemli yöntemlerden birisi moral motivasyon. Biz hastalarımızın moral motivasyonunun yüksek olmasına, bu vesileyle bağışıklık sistemlerinin yükselmesine sebep olmaya çalışmaktayız. Moral motivasyonun yanı sıra sağlık ekibi ile hasta arasındaki koordinasyon, etkileşim çok önemli. Ve ayrıca yine moral motivasyonu sağlayan birtakım uğraşlar, fiziksel egzersizler, psikoterapi ya da sanatsal uğraşlar gibi yöntemleri de önermekteyiz. Unutmamalıyız ki erken tanı bir kişinin yaşama bağlanması demektir" ifadelerini kullandı. "Erken teşhis olduğu zaman hem hastanın yaşam kalitesi artıyor hem de sağlıklı yaşam süresi artıyor" Ekim ayının meme kanseri farkındalık ayı olduğunu hatırlatan Medicana Konya Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Okuş, "Meme kanseri niye önemli. Çünkü kadınlarda en sık görülen kanser türü. Dünyada her yıl 2.3 milyon kadın yeni meme kanseri tanısı almakta. Yaşamları boyunca her sekiz kadından biri meme kanseri olmakta. Bu da kadınlar için ciddi bir sağlık sorunu anlamına geliyor. Meme kanseri kadınlarda çok önemli. Kadınlarda en sık görülen kanser, yaklaşık yüzde 25-30'u meme kanseri. Onun için ne yapmalı, bazı önleyici tedbirler alınabilir. Ama bunlardan en önemlisi erken teşhis. Erken teşhiste kastımız ne; kanserin belirtilerinin yani kadın tarafından fark edilmeden onun yakalanması, erken evrede yakalanması. Bu da nasıl olur; ancak tarama programlarıyla olması mümkün. Tarama programından kastedilen de hastanın belli yaş aralığında hiçbir şikayet olmadığı dönemde klinik olarak muayene olması, mamografi ve benzeri tetkiklerin, hekimlerin gerekli gördüğü tetkiklerin yapılmasıdır. Böylece hastalar daha erken teşhis olur. Erken teşhis olduğu zaman hem hastanın yaşam kalitesi artıyor hem de sağlıklı yaşam süresi artıyor. Bir de sağlık sektörüne binen yük azalıyor, hastalığın tedavisinin maliyeti azalıyor" şeklinde konuştu. "Kireçlenmeleri fark ettiğimizde hastalarımız için tedavi süreci de kolaylaşıyor" Mamografinin hem tarama programlarında hem de tanısal amaçlı kullanılan bir radyolojik tetkik olduğunu söyleyen Medicana Konya Hastanesi Radyoloji doktorlarından Uzm. Dr. Nesrin Atcı, "Mamografi, memenin röntgenidir aslında. Burada x ışınları evet kullanılıyor ama radyolojideki en düşük radyasyon oranına sahip yumuşak doku dozunda biz x ışını kullanıyoruz. Yani cihazlarımızın alara prensibine göre optimize edildiğini hastalarımızın bilmesini istiyorum ve hastanın alabileceği en düşük radyasyon dozunda bir radyasyona sahip olduğu için tüm dünyada kullanılan bir radyolojik inceleme. Şimdi bu tarama programları bizde ulusal tarama programımızda Sağlık Bakanlığı'nın Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi (KETEM) ünitelerinde yapılan 40-69 yaş arası kadınlarımızı 2 yılda bir tarıyoruz ülkemizde. Tabii biz bunun dışında ne yapıyoruz. Bizim gibi hastane ortamlarında kadınlarımızı tarayabiliyoruz. Radyolojik anlamda mamografi ile 40 yaş üstü hastalarımızı tarıyoruz. Ama hastanın şikayeti varsa 40 yaş altında da mamografiyi kullandığımız yerler olabiliyor. Mamografi de ne görüyoruz biz, meme kanserinin erken evresi dediğimiz mikro kalkülasyon aşamasında kireçlenmeleri görüyoruz. Bu kireçlenmeleri fark ettiğimizde hastalarımız için tedavi süreci de kolaylaşıyor. Yani bunların tedavisinde belki ameliyat olmadan sadece bir hormon ilacıyla hastalıktan kurtulmuş oluyorlar. Yani önlenebilir bir kanser türü mü, aslında önlenebilir ne kadar erken teşhis kullanırsak ve bu erken teşhisi mamografi ile sağlıyoruz" diye konuştu. Uzm. Dr. Nesrin Atcı sözlerini şöyle tamamladı: "Adet gören kadınlarımız, 40-50 yaş arası kadınlarımız oluyor genelde bunlar. Adet bitiminde giderlerse mamografi çekimine çok daha konforlu bir şekilde çekim gerçekleştirilmiş olur. Bu bağlamda tabii ki kadın çok önemli. Mutlu kadın, mutlu aile, mutlu toplum diyoruz ve kadınlarımız lütfen sağlıklarını ihmal etmesinler, gerekli kontrollerini yaptırsınlar diyoruz."

Radyasyon korkusu, meme kanseri tanısını engelliyor Haber

Radyasyon korkusu, meme kanseri tanısını engelliyor

Meme Kanseri Farkındalık ayı dolayısıyla bilgilendirmede bulunan uzmanlar, erken teşhisin önemini hatırlatarak düzenli mamografi çektirmenin meme kanserlerinde ölüm riskini yüzde 20 azalttığını vurguladı. Kadınların radyasyon nedeniyle mamografi çektirmekten kaçındığını belirten uzmanlar, bu durumun bazen erken teşhisi engellediğini söyledi. Medicana International İstanbul Hastanesi'nde "Birlikte Daha Güçlü, Daha Sağlıklı" sloganıyla Meme Kanseri Farkındalık ve Bilgilendirme Toplantısı düzenlendi. Bir araya gelen uzmanlar, meme kanserine ilişkin önemli bilgiler vererek farkındalığı artırmanın önemine dikkat çekti. Toplantıda Prof. Dr. Deniz Arslan, Prof. Dr. Zehra Füsun Tokatlı, Op. Dr. Engin Okan Yıldırım, Kanser Savaşçıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Belma Kurdoğlu Akgün ve meme kanserini atlatan gazeteci Fulya Soybaş yer aldı. "Kadınlarda en sık görülen ikinci kanser" Medicana International İstanbul Hastanesi Medikal Onkoloji Bölümü'nden Prof. Dr. Deniz Arslan, meme kanserinin kadınlarda en sık görülen ikinci kanser, kansere bağlı ölümlerde ise ilk sırada yer aldığını belirtti. Özellikle 62 yaş civarı kadınlarda meme kanseri görüldüğünü söyleyen Arslan, "Normal riske sahip bireyler 45-55 yaşları arasında yıllık mamografi yaptırmalı. Mamografi yaptırmak ölüm riskini yüzde 20 oranında azaltmakta, yaptırmayanlar ise 3-4 kat daha kötü durumda bize gelmekte" dedi. Bu belirtiler dikkate alınmalı Meme kanserinin en önemli belirtisinin ağrılı ya da ağrısız kitleler olduğunu belirten Arslan, "Meme başında çekilme, meme başında akıntı, kabuklanma, ciltte renk değişiklikleri, memede asimetrinin olması, koltuk altımızda şişliğin olması ya da meme cildinde portakal kabuğu görünümümün olması meme kanserinin en önemli belirtileridir" ifadelerini kullandı. Çağdaş teknolojiyle mamografiden alınan radyasyonun çok az olduğunu söyleyen Prof. Dr. Arslan, "Normal bir insan bile 1-2 ayda çevreden bu radyasyonu alabiliyor. O yüzden mamografiden korkmayalım" şeklinde konuştu. "Alkol tüketmek, meme kanseri riskini 1 buçuk kat artırıyor" "Meme kanseri olma riskini azaltmak elimizde" diyen Prof. Dr. Deniz Arslan, "Mutlaka sigaradan alkolden uzak durulmalı. Alkol tüketmek riski 1 buçuk kat artırabiliyor. Haftada 2 saat tempolu yürümek kanseri yüzde 20 oranında azaltıyor. Mutlaka ideal kilomuzda olmalıyız. Akdeniz tipi diyet çok önemli. 30 yaşından önce doğum yapmak da kanser riskini azaltmakta. Bunları yaptığımızda meme kanseri riskini önemli ölçüde azaltabiliyoruz" diyerek sözlerini noktaladı. "Mamografiden alınan radyasyon korkutmasın" Hayat boyu 8 kadından 1'inin meme kanserine yakalandığını belirten Genel Cerrahi Bölümü'nden Op. Dr. Engin Okan Yıldırım, erken teşhis için farkındalığın önemini vurguladı. Sigara, obezite ve genetiğin en önemli risk faktörleri olduğunu belirten Yıldırım, "18 yaş üstündeki genç kadınlarda 40 yaşına kadar elle muayene ve yıllık ultrason, 40 yaşından sonra da mamografi kanser taraması altın standarttır. Mamografi 40 yaşından sonra yılda bir, bizim Sağlık Bakanlığı'mıza göre ise 2 yılda bir yapılmalıdır" dedi. Her ay elle muayene yapılmalı Her kadının, regl dönemi bittikten sonraki ilk günde, ayda bir kez kendini elle muayene etmesinin önemine dikkat çeken Yıldırım, "Meme aynı evrede yakalanacaktır. Bir önceki aya göre bir değişiklik var mı, daha önceden olmayan bir ağrı var mı, adet öncesinde başlayıp adet sonrasında geçmeyen bir ağrı var mı, kontrol edilmeli" diye konuştu. Fiziksel egzersizin meme kanserinden korunmak için de faydalı olduğunu söyleyen Dr. Engin Okan Yıldırım, sözlerini şöyle sonlandırdı: "Fiziksel egzersiz, homeostazi dediğimiz vücudun dengesini düzeltir. İkinci olarak da bir risk faktörü olan obeziteyi engellediği için kadınların yapabileceği en güzel şeylerden biridir." "Erken tanı, tedavi başarısını yüzde 99'a çıkarıyor" Radyasyon Onkolojisi Bölümü'nden Prof. Dr. Zehra Füsun Tokatlı, ailesinde meme kanseri olanların daha erken yaşta ultrason kontrolüne başlamalarını önererek, "Mamografileri yılda bir yapıyoruz fakat üst üste 2 yıl çektiğimizde bir şey tespit edemezsek o zaman 2 ya da 3 yılda bir de mamografi çektirilebilir. Mamografi erken tanı sağlıyor ve hastalık yayılmadan, memede sınırlıyken yakalıyoruz. Çok büyük bir tedavi şansı yakalamış oluyoruz. Erken tanı konmuş hastalarımızın yaşam süreleri yüzde 99'lara kadar ulaşabiliyor. Ama geç kalınmışsa yüzde 40-50'lere düşüyor." Radyoterapi tedavisi hakkında bilgiler veren Prof. Dr. Zehra Füsun Tokatlı, "Radyoterapi gören hastalar hiçbir zaman etraflarına radyasyon yaymazlar. Sadece ışınladığımız bölge radyasyon alır. O bölgede kalmış olabileceğini düşündüğümüz mikroskobik hücreleri öldürmek için ve hastalık bir daha tekrarlamasın diye uygularız. Bu tedavilerden sonra 3 ayda, 6 ayda ya da yılda bir kontrolleri aksatmamalarını öneririz. Bu kontroller metastatik ya da nüks hastalığı erkenden yakalamamızı sağlar" dedi. "Genç yaştaki vakalarda artış görülüyor" Kanser Savaşçıları Derneği Yönetim Kurulu başkanı Belma Kurdoğlu Akgün, kanserle mücadelede psikolojinin de önemine değinerek, "Biz dernek olarak tanı alan bireylerin tanıdan itibaren yanlarında olmaya çalışıyoruz. Psikolojik destek bu hastalarımız için çok önemli. Özellikle tanı anında ve daha sonra hastalığın nüks aşamasında çok büyük desteğe ihtiyaç duyuyorlar. Bu hastalarımıza ücretsiz seans hediye ediyoruz" dedi. Genç yaşta meme kanseri vakalarındaki artışlara dikkat çeken Akgün, "Derneğimizde birlikte çalıştığımız çok sayıda 28-30-32 yaşlarında genç hastalar var. Böyle bir tanıyı genç yaşta almak çok farklı sorunları beraberinde getiriyor. Hiç kimse bu hastalığı kendine konduramıyor. Bu durum, bazen geç tanıya da neden oluyor" diye konuştu.

Tekirdağ'da meme kanseri için pembe festival Haber

Tekirdağ'da meme kanseri için pembe festival

Tekirdağ'ın Süleymanpaşa ilçesinde "Meme Kanseri Farkındalık Ayı" kapsamında düzenlenen yürüyüş ve etkinliklerle erken tanının önemine dikkat çekildi. Tekirdağ sahilinde bir araya gelen vatandaşlar, pankartlarla marşlar eşliğinde sahil dolgu alanına kadar yürüdü. Yürüyüşe Tekirdağ Yelken Spor Kulübü sporcuları, denize açıldıkları yelkenlerle eşlik etti. Sahil dolgu alanında vatandaşlar, "Pembe Festival" sloganıyla kurulan stantları gezdi. Etkinlikte meme kanseriyle ilgili bilgilendirmeler yapılırken, erken teşhisin önemi vurgulandı. Tekirdağ Meme Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Sibel Gürdal, yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: "Ekim ayı bilindiği gibi Meme Kanseri Farkındalık Ayı. Biz de bugün farkındalık etkinlikleri kapsamında meme kanserli hastalar için burada bir Pembe Festival düzenledik. Festivalde hem erken tanının önemini hem de meme kanserinin tedavi edilebilir, önlenebilir ve taranabilir bir hastalık olduğunu anlatabilmek için buradayız. Meme kanseri son yıllarda oldukça genç yaşlara kadar indi. 20'li, 30'lu yaşlarda görebiliyoruz. 40'lı yaşlardan sonra risk daha fazla artsa da artık erken yaşlara inmiş durumda. Buradan özellikle genç hastalara, gebelere ve lohusalara seslenmek istiyorum. Kanser tümörü süt gibi, süt bezesi gibi düşünülerek doktora gitmeleri geciktirilebiliyor. Bu çok önemli bir hata. Kadınların dikkatli olmaları gerekiyor, gebeyken de lohusayken de böyle bir ihtimali unutmadan doktora başvurmaları gerekir." Prof. Dr. Gürdal, ileri yaşlarda riskin daha yüksek olduğuna dikkat çekerek, "20'li ve 30'lu yaşlarda tüm meme kanserlerinin yüzde 3'ünü görüyoruz ama yine de ortaya çıkabiliyor. Eğer elinize bir kitle geliyorsa ya da bir bulgu varsa, bu bir enfeksiyon gibi de görünebilir. Özellikle gençlerde mastit düşünülerek doktora başvurmaları geciktirildiğinde, biyopsi alınması ertelendiğinde daha kötü seyreden meme kanserlerinin tanısı geç konulabiliyor" dedi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.