Hava Durumu

#Müdür

Yeni Marmara Gazetesi - Müdür haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Müdür haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Öğrencilere Sıra Dayağı Kameraya Yansıdı Haber

Öğrencilere Sıra Dayağı Kameraya Yansıdı

Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı Hilal beldesinde yer alan bir okulun müdürü, öğrencilere tokat attığı gerekçesiyle açığa alındı. Şiddet anları cep telefonu kamerasına yansıdı.  Alınan bilgiye göre olay, geçen yıl haziran ayında yaşandı. Hilal Şeyhan İlkokulu Müdürü A.D., odasında topladığı öğrencilere sert sözler sarf edip şiddet uyguladı. A.D.’nin öğrencilere, "Pavyon mu lan burası, podyuma mı çıkıyorsunuz okula mı geliyorsunuz belli değil…Her Allah’ın günü birini dövüyorsunuz, her Allah’ın günü sıkıntı çıkarıyorsunuz, her Allah’ın günü küfür, her Allah’ın günü öğretmene diklenme. Derdiniz ne sizin” dediği, ardından sıra dayağı attığı görüldü.  Valilikten açıklama  Valilik açıklamasında, "Uludere İlçesi Hilal Şeyhan İlkokulu 4'üncü sınıf öğrencilerine fiili ve sözlü şiddet uyguladığı ile ilgili basına düşen video müdürlüğümüze 28 Ocak 2025 tarihinde yansımıştır. Konuyla ilgili okul idaresi ile yapılan görüşmeler sonucunda alınan bilgiler şu şekildedir; 2023-2024 eğitim ve öğretim yılında özellikle 4'üncü sınıf öğrencilerimiz arasında, bazı velilerin kışkırtması sonucunda aşırı disiplinsizlik benzeri bir durum yaşanmış olup, öğrencilerimiz sıralara vurma ve kurallara uymama gibi davranışlar sergileyerek eğitim ortamını olumsuz etkilemişlerdir. Bu durum, öğretmenlerimize ve ailelerimize karşı saygısızlık seviyesine ulaşarak, eğitim sürecinde aksamalara yol açmıştır. Olayla ilgili olarak, hem öğrencilerle hem de velilerle defalarca görüşmeler yapılmış ancak bu aşırı disiplinsiz davranışların önüne geçilmesi mümkün olmamıştır. Olayın ardından yapılan müdahale, yalnızca öğrencilerin olumsuz davranışlarını kontrol altına almak ve eğitim ortamını düzenlemek, öğrencilerin güvenliğini sağlamak ve nasihat amacı taşımaktadır. Öğrencilere şiddet uygulanmadığı, sözlü uyarılarda bulunulduğu ifade edilmiştir. Müdürlüğümüzce yapılan araştırma sonucunda konuyla ilgili olarak paylaşılan video kaydının geçen yıl yaşandığı tespit edilmiştir. Konu müdürlüğümüze yansıdığı gibi inceleme-soruşturma başlatılmıştır” denildi.  Müdür A.D.’nin açığa alındığı öğrenildi. 

"Oğlum dayak yedi" Diyerek Şikayetçi Olan Anne, Sanık Sandalyesinde Haber

"Oğlum dayak yedi" Diyerek Şikayetçi Olan Anne, Sanık Sandalyesinde

Kocaeli'nde 10 yaşındaki öğrencisine şiddet uyguladığı iddiasıyla açılan davada öğretmen delil yetersizliğinden beraat ederken, öğrencinin annesi hakkında iftira, tehdit ve hakaretten dava açıldı. Gözyaşlarıyla açıklamalarda bulunan anne, "Çocuğu dövülmüş bir anne olarak sanık sandalyesine ben oturtuldum" dedi.  Olay, geçen yıl 24 Kasım'da Öğretmenler Günü'nde bir ilkokulda yaşandı. Zeka seviyesi yüksek ve hiperaktif olduğu için yüzde 40 özel gereksinim raporu bulunduğu öğrenilen A.F.Ç.'nin (10), öğretmeni E.A. tarafından sınıfta arkadaşlarının gözü önünde şiddete maruz kaldığı öne sürüldü. Bu iddia üzerine okula giden anne Hülya Kartal, durumu öğrenmek istedi ancak okul yönetimi böyle bir olayın yaşanmadığını söyledi. A.F.Ç.'yi de yanına alıp polise giden anne oğluna şiddet uyguladığı iddiasıyla öğretmen E.A. hakkında şikayetçi oldu.   Öğretmen beraat etti, anne yargılanmaya başladı  Şikayet üzerine E.A. hakkında açılan davanın duruşması ise 9 Temmuz 2024'te görüldü. Duruşmada E.A. hakkında delil yetersizliğinden beraat kararı verildi. Bu kez öğretmen E.A. da Hülya Kartal hakkında hakaret, tehdit ve iftira davası açtı. Kartal, geçtiğimiz günlerde hakim karşısına çıktı.   E.A.: "Anne hakkında şikayetçi oldum, davamız devam ediyor"  Suçlamaları kabul etmeyen ve öğrenciye şiddet uygulamadığını dile getiren E.A., "Darp iddiasına ilişkin dava süreci bitti, beraat ettik. Ben anne hakkında yalan söylediği, kamu kurumunu bastığı, biz öğretmenlere hakaret ettiği, kapımızı yumrukladığı ve sınıftaki öğrencilerimizi rahatsız ettiği için şikayetçi oldum. Bu olaya veliler başta olmak üzere birçok kişi de şahit oldu. Anneye yönelik açtığım dava devam ediyor. İddialarının arkası boş. Öyle bir olay yok, zaten bizim okulumuzda böyle olaylar yok. Hanımefendi kendi kendine iddialarda bulunuyor" dedi.   "Tokat attı, saçımı çekti ve yere doğru savurdu"  Öğretmeni tarafından darp edildiğini ileri süren 10 yaşındaki A.F.Ç., "Kafama tokat atılarak, bir de saçım çekilerek şiddete maruz kaldım. Olaydan bir gün önce sınıflar arası kavga olmuştu. Olay günü okula gittiğimde kavga ettiğimiz kişilerin öğretmenleri tarafından hakarete uğradım. 'Benimle böyle konuşamazsınız' dedim. Sınıf öğretmenim de öğrencileri eve kadar arkadaşımla takip ettiğimizi ve kapının zilini çalıp kaçtığımıza yönelik şikayet aldığını söyleyerek beni darp etti. Oysaki ben değil bizim sınıftaki diğer çocuklar takip etmiş, suç bana ve diğer arkadaşım üstüne kaldı. Öğretmen, diğer arkadaşımla birlikte beni tahtaya kaldırdı. 'Çocukları sapık gibi takip etmişsin' dedi. Arkadaşım olayı anlattı ve yerine oturdu. Ben tam olayı anlatacakken öğretmen kafama tokat attı. Sonra gitti beni yerime oturtturdu. 'Bu salak çocukla bir daha konuşmayın. Siz de bunun gibi mal olursunuz' dedi. Bu hakaretlerin üstüne eve gitmek istedim. Sınıftan çıkmaya çalıştım, kapıya doğru koşunca öğretmenim beni yakaladı. Saçımı çekti ve yere doğru savurdu" diye konuştu.  "Öğretmenler Günü'nde dayak yedim"  A.F.Ç., öğle arası eve gittiğini ve durumu annesine anlattığını da ifade ederek, "Öğretmenler Günü'nde dayak yedim, mağdurum ve şikayetçiyim. Darp raporu alıp karakola gittik. Daha önce de aynı öğretmen bir çocuğun kafasını tahtaya vurmuş. Çocuğu merdivenlerden düştü diye ikna edip annesine yalan söylemişler, sonrasında anne gerçeği öğrendi. Beni şikayetimden vazgeçirmek için çok çalıştılar. Bütün sınıfın ortasında dayak yemek bana kötü hissettirdi" dedi.  "Müdür yardımcısı öyle bir durumun olmadığını söyledi"  Anne Hülya Kartal ise oğlunun olay günü eve ağlayarak geldiğini ve öğretmeni tarafından darp edildiğini söylediğini belirterek, şu ifadeleri kullandı:  "Okul yönetimiyle görüşmek için oğlumu da yanıma alıp gittiğimde muhatap bulamadım. Alt kata indiğimde oğlumun sınıfının koridorunun önünde 20 küsur öğretmen ve müdür yardımcısını gördüm. 'Hocam ne oluyor burada, oğlum neden dayak yemiş? Bana bir açıklama yapmalısınız' dedim. Müdür yardımcısı öyle bir durumun olmadığını söyledi. O zaman 'Kapının önündeki bu tedbir ne? Çocuk dayak yedirmediyse öğretmen bana bir cevap versin' dedim. Çok üzgündüm, ağlayarak soruyordum. Baktım ki olayı kapatmanın derdindeler, yüksek sesle polis istediğimi söyledim."  "Müdür 'şikayetini geri çek, sorun kalksın' dedi"  Olay sebebiyle öfkeli olduğunu söyleyen Kartal, "Mağdur edilmiş bir çocuğun annesiyim. 'Polis istiyorum' diye birkaç kere bağırınca hiç polis de çağırmaya niyetleri yoktu. Merdiven üstünde fenalık geçirmeye başladım. Daha sonra polis geldi, darp raporu alarak şikayette bulunduk. Oğlum korktuğu için okula birkaç gün gidemedi. Okul müdürünü aradım, 'Hocam çocuğu okula göndermem lazım. Dersten geri kalıyor' dedim. Müdür, 'Onu öğretmenimizi şikayet etmeden önce düşünecektin. Şikayetini geri çek, sorun kalksın' dedi. Adalet arayışını devam edeceğim. Çocuğumun yaşadığı şeyin bedelini başka çocuklara da yaşatmayacak. Olay yaşandıktan sonra bir kadın da kapıma gelerek, yeğeninin de aynı öğretmeni tarafından darp edildiğini söyledi" şeklinde konuştu.  "Ne hikmetse geçen sene dayak yiyen çocuk zamanında da kamera bozukmuş"  Okul müdürü tarafından tehdit edildiğini de ileri süren Hülya Kartal, "Bana 'sen burada teksin, öğretmenimizin şikayetini çekeceksin harcattırmayız. O davayı çekmezsen biz de senin okul kapısını kırdığını ve öğretmenimizi tehdit ettiğini söyleriz' dedi. Ben de onlara, 'sınıfın tepesinde kamera var, öyle bir iftira yapamazsınız. Çocuğun dayak yediğinde o kamera çekmiştir. Benim o kapılara gelip bağırıp çağırıp tehdit etmediğimi, sadece yerlerde ağlayıp bayıldığımı, düştüğüm görülecektir' dedim. Ancak kameranın bozuk olduğunu söyledi. Ne hikmetse geçen sene dayak yiyen çocuk zamanında da kamera bozukmuş" diye konuştu.  "Çocuğu dövülmüş bir anne olarak sanık sandalyesine ben oturtuldum"  Kendisine karşı iftira, hakaret ve tehdit suçlamalarıyla dava açıldığını savunan Kartal, "Çok yıpratıcı süreç, psikolojimiz bozuldu. Oğlum okula ağlayarak zorla gidiyordu. Bu zor süreçte okulun anneye destek olması gerekirken, çocuğumun ve benim hayatımı çıkmaza soktular. Bana karşı hakaret, iftira ve tehdit davası açtılar. Okulda kapı kırmışım, öğretmeni 'görevinden attıracağım' diye tehdit etmişim. Çocuğu dövülmüş bir anne olarak sanık sandalyesine ben oturtuldum. Bir anne olarak çocuğumun hakkını arıyorum diye çok mağdur edildim. Çok yıprandım, adalet istiyorum. Tek istediğim benim oğlum gibi başka çocuklar bu olayı yaşamasın. Beni şikayet ettikleri için sanık kürsüsüne oturtuldum. Çocuğunun hakkını isteyen bir anne olarak sanık kürsüsünde olmayı hak etmedim. Bunca olay yaşayan çocuğumun adaleti alamamasına üzülüyorum. Oğlum hiperaktif olduğu için olay tarihinde yüzde 40 raporluydu. Çocuğumun kalp ritim bozukluğu var. Okulda birkaç defa bayılmış. Çocuğumun hasta olduğunu, raporlu olduğunu biliyorlar" dedi. 

Okul Müdürü, Müdür Yardımcısının Kapısını Kırdı Haber

Okul Müdürü, Müdür Yardımcısının Kapısını Kırdı

Bursa'da okulda müdür yardımcısının kullandığı öne sürülen odanın kapısını kırdığı için hakkında inceleme ve soruşturma başlatılan Mahmut Celalettin Öktem İmam Hatip Ortaokulu Müdürü Ergin Kaya Kırbıyık, açığa alındı. Olaylara konu olan kapının kırılma gerekçesinde ise, o odanın müdür yardımcısı odası olmadığı, diğer öğretmenlerin de kullandığı tuvaletli oda olduğu ve tek anahtarı bulunduğu, müdür yardımcısının kendisinde olan anahtarı yazılı ve sözlü olarak istenmesine rağmen görevlilere teslim etmemesi sonrası kaynaklandığı öğrenildi.  Bursa'daki Mahmut Celalettin Öktem İmam Hatip Ortaokul Müdürü Ergin Kaya Kırbıyık, iddiaya göre kadın müdür yardımcısından odayı boşaltmasını söyledi. Yazılı ve sözlü olarak kendisine verilen talimatı yerine getirmeyen müdür yardımcısının kendi için dizayn ettiği oda, okul müdürü Kırbıyık tarafından yanındaki kişilerin de gözetiminde zorla açılarak odadaki malzemeler dışarı çıkartıldı. Müdür yardımcısı ise kapıyı açmayıp, yaşananları videoya alarak sosyal medyada paylaştı. Videonun kısa sürede yayılmasıyla Milli Eğitim Bakanlığınca hakkında inceleme ve soruşturma başlatılan Kırbıyık açığa aldı.  Ancak tutanak gerçeği ise olayın çarpıtılmak istendiğini ortaya çıkardı. Zorla açılan odanın müdür yardımcısı odası olmadığı, odanın diğer öğretmenlerin de kullanımına açık, tuvalet bulunan bölüm olduğu ifade edildi.  Odanın kapısının tek anahtarı olduğu, müdür yardımcısı tarafından kullanılmasının ardından yazılı ve sözlü olarak istenmesine rağmen müdür yardımcısı tarafından görevlilere teslim edilmediği ortaya çıktı. Odanın içindeki tuvaletin okul öncesi öğretmenleri tarafından kullanıldığından ve anahtar teslim alınamadığından dolayı kapının görevliler tarafından zorla açılarak, iç bölümdeki tuvaletin öğretmenlerin kullanımına tekrar sunulduğu tutanaklara geçti.  Fakat olay, 'müdür yardımcısının odasına zorla girilmesi' olarak lanse edilerek, yanlış bir algı oluşturulmaya çalışıldığı, ilgili birimlere başvurularak konuyla ilgili resmi yazının olduğu kaydedildi. 

Oğullarının arkadaşı hayatını kurtardı Haber

Oğullarının arkadaşı hayatını kurtardı

Bursa'da yaşayan ilkokul müdürü Etem Demircan'ın (64), 9 yıl önce rutin kontrol için gittiği hastanede yapılan tahlillerinde protein kaybı olduğu tespit edildi. Bunun üzerine doktoru tarafından nefroloji uzmanına yönlendirilen Demircan’a, kronik böbrek yetmezliği teşhisi konuldu. 8 yıl boyunca doktor gözetiminde ilaç tedavisi devam eden Demircan, geçen yıl tatildeyken ayaklarının şişmesi üzerine hastaneye gitti. Demircan'a, böbrek yetmezliğinin ilerlediği, vücudunun diğer organlarının da zarar görme riski olduğu söylendi. Doktorların, bir an önce diyaliz tedavisine başlaması ve böbrek nakli olması gerektiğini söylediği 2 çocuk bab "Doktorum diğer organlarımın zarar görebileceğini ve bir an önce diyalize başlamam gerektiğini söylemesi üzerine ameliyat olup diyalize başladım. Bu sırada organ bağışı yapılması için, sosyal medyadan duyuru yapmamı tavsiye ettiler. Ailemle kan grubun tutmadığı için eşim çapraz takasa girdi. Oğullarımın yaptığı sosyal medyadaki çağrı karşılık buldu." Çocukluk arkadaşlarının sosyal medyada yaptığı paylaşımı gören Necmi Buldu (35), böbreğini bağışlamak için İstanbul'dan Bursa'ya geldi. Yapılan tetkiklerde kan grubu ve doku uyumunun olduğu tespit edilen Buldu, arkadaşlarının babası Etem Demircan’a böbreğini bağışlayarak yeniden hayata tutunmasını sağladı. Başarılı geçen naklin ardından sağlığına kavuşan Demircan, ilk başta nakle karşı çıktığını belirterek, "Daha önce oturduğum mahallemizde aile dostumuz ve komşumuzun, çocuklarımla beraber büyüyen oğlu, bana böbrek verebileceğini söyledi. Genç olduğu için kabul etmedim. Israrla vermek istediğini söyleyince ve ailesi de kabul edince böbrek nakli işlemlerini başlattık. Onun sayesinde bir özel hastanede organ naklimiz gerçekleşti. Onun sayesinde bir senedir konforlu yaşam sürdürüyoruz. İlk başta ben istemedim. Yaklaşık 25 gün beni ikna etmeye çalıştı. Kendisi genç, ömrünün yarısında olduğu için vicdan azabı çekeceğimi düşündüm. İleriki zamanlarda başına bir şey gelebilir diye. Çünkü biz belli bir yaşa geldik. Ama onun hayatı daha devam edecekti. O yüzden pek istemedim. Ama ısrarla kendisi İstanbul'dan gelerek böbreğini vermek istediğini söyleyince ikna oldum" dedi. Organ bağışı konusunda insanların yeterince duyarlı olmadığını ve özellikle pandemi döneminden sonra, bağış rakamlarının düştüğüne dikkat çeken Etem Demircan, "Kimin ne zaman başına ne geleceği belli değil. İnsanlarımıza ne kadar ulaşabilirsek, ne kadar bilinçlendirebilirsek o kadar iyi. Organ bağışında hiçbir sıkıntı olmadığını, her bir organın yeni bir hayat olduğunu anlatmamız lazım. Salgından sonra organ bağışı çok düştü. Çok sayıda insan organ bağışı bekliyor. Herkes bu konuda duyarlı olsun. Yapabileceğimiz en güzel şey organ bağışı. Bu dünyaya geldik, yaşadık ve gideceğiz. Eğer vücudumuz sağlamsa muhakkak organ bağışı yapılsın” diye konuştu. Eşi Didem Demircan’ın, 2002 yılında, Böbrek Hastaları Derneği'ni kurduğuna da dikkat çeken Demircan, idarecisi olduğu okulun öğrencileri ve velilerini de organ bağışı konusunda bilinçlendirdiklerini belirterek, "Ben bu konuya duyarlıydım zaten. Bu duyarlılıkla ne kadar insana ulaşabilirsek daha iyi düşüncesiyle kendi çapımda okulda pano hazırladık. Organ Bağışı Haftası’nda da hem pano hazırladık hem el broşürleri hazırladık ve tüm velilerimize gönderdik. Hem öğrencilerimizin hem de velilerimizin duyarlı olması için böyle bir çalışma yaptık" ifadelerini kullandı. Etem Demircan'a, tereddüt etmeden böbreğini verdiğini söyleyen Necmi Buldu (35) ise şunları söyledi: "Etem hocamız 1993 senesinden beri komşumuz. Çocuklarıyla beraber büyüdük. Okula birlikte gidip gelirdik. Etem hocamız bizim de öğretmenimiz aynı zamanda. Etem hocamızın hastalığında İstanbul'da yaşıyordum. Etem hocamızın böbrek nakline ihtiyacı olduğunu öğrendim. Hocamın oğlu benim çocukluk arkadaşım. Sosyal medyadan paylaşım yapmış. Ben de görünce tereddüt etmeden böbreğimi verebileceğimi söyledim. Etem hocam istemedi. Yaşımın genç olduğu, önümde daha uzun seneler olduğu için istemedi. Annem de böbreğini vermek istedi. Tansiyon hastası olduğu için veremedi. Etem amca hepimizin büyüğü. Hepimiz ondan bir şeyler öğrendik. Bursa'nın yarısını okutmuştur. Onun sağlığına kavuşması için ben de böyle bir karar aldım. Etem hocama böbreğimi vermeden önce, organ bağışı konusunda farkındalığım yoktu. İnsan kendi başına geldiği zaman araştırmaya başlıyor. Bu konuda bilinçli değildim. Kendimizde olmadığı zaman duyarlı olmuyor insan. Şimdi daha duyarlı olduk. Çevremize söylüyoruz, paylaşım yapıyoruz. Organ nakli güzel bir şey. Sağlık durumum gayet iyi. Herhangi bir problemim yok. Operasyon geçireli bir sene oldu. Eskisi gibiyim. Gündelik hayatıma rahat bir şekilde devam ediyorum." Bursa bölgesinin organ bağışı konusunda şanslı olduğuna ancak bağış oranlarının son yıllarda düşüş gösterdiğine dikkat çeken Bursa Böbrek Hastaları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Akın, organ bağışı için çağrıda bulunarak, "Bizler Bursa'da çok şanslıyız. Çünkü Sağlık Müdürlüğü’müzün, hastanelerimizin ve derneğimizin yaptığı çalışmalar sayesinde, Bursa'daki kadavradan organ bağışı çok yüksek seviyedeydi. Biz böbrek hastaları da sırada çok kısa zaman bekleyerek, nakil olarak, sağlıklı bir şekilde hayatımıza devam edebiliyorduk. Pandemiyle birlikte organ bağışlarında önemli oranda azalma oldu. Bundan da en çok etkilenen organ bekleyen hastalar. Buradan halkımıza şunu söylemek istiyoruz. Bağışlanan her organ yeni bir can, yeni bir umut oluyor. Bu konuya duyarsız kalmayalım" dedi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.