Hava Durumu

#Müsilâj

Yeni Marmara Gazetesi - Müsilâj haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Müsilâj haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Tarım ve Orman Bakanlığı: "Müsilaj konusunda destekleme yapılması konusunda çalışma içindeyiz" Haber

Tarım ve Orman Bakanlığı: "Müsilaj konusunda destekleme yapılması konusunda çalışma içindeyiz"

Tarım ve Orman Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürü Turgay Türkyılmaz, Marmara Denizi'ndeki müsilaj nedeniyle zarar gören küçük ölçekli balıkçılara destekleme yapılması konusunda çalışma yürütüldüğünü söyledi. Karar Bursalı balıkçıları sevindirdi. Gemlik Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Hüseyin Dalarel, ilkbahar döneminde yüzeye kadar çıkan müsilaj nedeniyle balıkçıların çok mağdur olduğunu belirterek, "Müsilaj nedeniyle birçok balıkçı avlanmaya çıkamadı. Çıkanların da ağları patladı, motorları iflas etti. Müsilaj, denize açılanı da açılmayanı da vurdu. İnanılmaz zararlar oluşturdu" dedi. Yaşanan mağduriyetin giderilmesi için Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğüne kendileri ve Bursa'nın diğer balıkçı kooperatiflerinin dilekçe verdiğini aktaran Dalarel, "Bursa'da 12 metre altında binin üzerinde balıkçı teknesi var. Bunların tamamında zarar oluştu. Genel Müdürlük küçük balıkçılar zarar gördüğü için destek verileceğini söylemiş. Çok iyi bir haber aldık. Yaraları saracak ölçüde bir destek olursa daha çok mutlu olacağız." diye konuştu. Marmara balıkçısının beklediği destek Küçük ölçekli balıkçılara "müsilaj desteği" verileceğine ilişkin açıklama, Bursalı balıkçıları umutlandırdı. Bursa'nın Gemlik Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Hüseyin Dalarel, ilkbahar döneminde yüzeye kadar çıkan müsilaj nedeniyle balıkçıların çok mağdur olduğunu söyledi. Müsilaj nedeniyle birçok balıkçının avlanmaya çıkamadığını belirten Dalarel, "Çıkanların da ağları patladı, motorları iflas etti. Müsilaj, denize açılanı da açılmayanı da vurdu. İnanılmaz zararlar oluşturdu" dedi. Yaşanan mağduriyetin giderilmesi için Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğüne kendileri ve Bursa'nın diğer balıkçı kooperatiflerinin dilekçe verdiğini aktaran Dalarel, "Bursa'da 12 metre altında binin üzerinde balıkçı teknesi var. Bunların tamamında zarar oluştu. Genel Müdürlük küçük balıkçılar zarar gördüğü için destek verileceğini söylemiş. Çok iyi bir haber aldık. Yaraları saracak ölçüde bir destek olursa daha çok mutlu olacağız." diye konuştu. Dalarel, kredi konusunda da ciddi sorunlar yaşadıklarına dikkati çekerek, "2-3 milyon liralık evime, 1 milyon liralık tekneme ipotek koyuyorlar 70-80 bin lira kredi veriyorlar. Zaten yarısı mazota gidiyor. Bu kredi limitlerinin balıkçılar adına yükseltilmesini istiyoruz" ifadesini kullandı. Tarım ve Orman Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürü Turgay Türkyılmaz da, yaptığı açıklamada, balıkçılara ve sektöre yönelik birçok destekleme programının bulunduğunu kaydetti. Üreticilere 2023 yılından 2024'ün sonuna kadar ödenen desteğin, günlük değerle 20 milyar lira olduğuna dikkati çeken Türkyılmaz, destekleme sayesinde bu ürünleri üretiminde ciddi artışlar yaşandığını aktardı. Türkyılmaz, 2002 yılında alabalık, çipura, levrek ve Türk somonu gibi balıklarda toplam üretimin 61 bin ton olduğunu ve 2024 yılında bu rakamın 577 bin tona çıktığını dile getirerek, bu başarının, etkili bir destekleme ile yakalandığını vurguladı. Balon balığı biyolojik çeşitliliği yok ediyor Küçük ölçekli balıkçılara yönelik destekleri de çok önemsediklerini belirten Türkyılmaz, "Kıyılarımızdaki ekosistemin korunması ve kırsal nüfusun muhafaza edilmesi anlamında çok önemli. 2017 ile 2025 yılları arasında küçük ölçekli balıkçılar, 700 milyon lira desteklendi. Kadın balıkçılara ilave yüzde 35 destek veriyoruz." dedi. İstilacı balık türlerine yönelik de özellikle balon balığı avcılığına destek verdiklerini anlatan Türkyılmaz, "İklim değişikliğinin suları, okyanus ve denizleri etkilemesi nedeniyle birçok bölge yeni türlerle tanışıyor. Bunlardan en önemlisi de balon balığı. Ciddi anlamda hem su kaynaklarımızın sürdürülebilirliğine olumsuz etkisi ve biyolojik çeşitliliğin yok olmasına yol açması nedeniyle önemli görüyoruz. Verdiği zararı minimize etmek amacıyla 2020 yılında başlattığımız desteklemede bugüne kadar 6 milyon lira ödeme yaptık" diye konuştu. Türkyılmaz, bu yıl Marmara balıkçısının müsilaj nedeniyle mağdur olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu: "Marmara Denizi'nde balıkçılar ve yetiştiricilerin mağdur olduğu müsilaj konusunda destekleme yapılması konusunda çalışma içindeyiz. Özellikle Marmara Denizi'nde yaşanan olay, küçük ölçekli balıkçıların ağlarını kullanamamaları ve avcılık faaliyetinde bulunamamaları nedeniyle ciddi sonuçlara yol açtı. Küçük balıkçılara bir nebze nefes aldıracak diye umuyoruz." Müsilaj desteği planlamasının sürdüğünü ve henüz tam neticelenmediğini belirten Türkyılmaz, "Marmara Denizi'nde avcılık yapan küçük ölçekli balıkçıların etkilenmesi nedeniyle gündeme aldık. 12 metre altındaki 4 bin 200 gemiyi ilgilendiriyor. Birkaç ay içinde, yıl sonuna kadar neticelenecektir" dedi.

Marmara balıkçısı, kazancını müsilaj yüzünden patlayan ağların onarımına harcadı Haber

Marmara balıkçısı, kazancını müsilaj yüzünden patlayan ağların onarımına harcadı

Bursa'nın Gemlik Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Hüseyin Dalarel, müsilaj nedeniyle ağları zararı görmeyen balıkçı olmadığını belirterek, ağ tamirlerine ciddi paralar harcadıklarını söyledi.  Dalarel, denizlerde 15 Nisan'dan itibaren yasakların başladığını belirterek, yasağın 12 metreden büyük tenkeler için olduğunu, 12 metreden küçüklerin denizlere açılabildiğini belirtti.  Eylül ayından bu yana görülen müsilajın Marmara Denizi kadar balıkçıların da kabusu olduğuna dikkati çeken Dalarel, müsilaj nedeniyle teknelerdeki motorların ciddi zarar gördüğünü anlattı. En büyük zararı da ağlara verdiğini vurgulayan Dalarel, şöyle konuştu: "Ağlarımızı patlattı. Denize açılıp ağı müsilaj nedeniyle zarar görmeyen balıkçı yok. Küçük balıkçıyı inanılmaz mağdur etti. 100 metre ağın değeri 10-15 lira arasında satılıyor. En küçük teknede bile en az 50-60 bin liralık ağ bulunur. Sezondan çıktık ağ tamiri sürüyor. Tüm kazancımızı ağ tamirine harcadık hatta cebimizden ilave harcama yaptık."  Dalarel, 5-6 metrelik bir kayığın bile 200 bin liralık ağ taşıdığını belirterek, "Bu ağın tam onarıma girmesi gerekti. Onarımıa 100 bin lira harcadı balıkçılarımız. Bazen balıkçılar onarımıyla aynı fiyata geldiği için yenisini almak zorunda kaldı." dedi.  15 Nisan'da çinokap ve istavrit ağını atmaları gerektiğini ancak denizdeki müsilajın buna engel olduğunu ve atacak sağlam ağlarının da bulunmadığını dile getiren Dalarel, "Balık sezonda da çoktu şimdi de var ama biz halen ağ tamiriyle uğraşıyoruz. Kıyılar hasarlı ağlarla dolu." diye konuştu.  76 yaşındaki balıkçı ve ağ tamircisi Erdoğan Sezginer ise bu yıl Gemlik Körfezi balıkçısının müsilaj nedeniyle cebine 1 lira koyamadığına ve üzerine de ağ tamirine harcama yaptığına dikkati çekerek, "Denize açıldın, ağ attın, gittin geldin, mazot hepsi masraf. Ama elde balık yok çünkü müsilaj çok. Herkes ağ tamiri yaptırdı bu yıl. Müsilaj giderek yoğunlaşıyor. Günlük 3 bin lira veriliyor ağ tamirine, maliyeti yüksek." ifadesini kullandı. 

Gemlik Sahillerini Müsilaj Sardı, Balıkçılar Denize Açılamadı Haber

Gemlik Sahillerini Müsilaj Sardı, Balıkçılar Denize Açılamadı

Bursa’da 2021 yılında sahilleri saran müsilaj, 4 yıl aradan sonra yeniden görülmeye başladı. Balıkçıların bazıları denize açılamadı.   Bursa’da sahilleri deniz salyası olarak bilinen müsilaj kapladı. 2021 yılında Marmara Denizi ve boğazlarda ilk kez görülen müsilaj kabusu, aradan geçen 4 yılın ardından Bursa sahillerinde yeniden görülmeye başlandı. Yaklaşık 2 aydır Gemlik sahillerinde müsilaj gördüklerini ve her geçen gün arttığını söyleyen balıkçılar, gerekli önlemlerin bir an önce alınması ve derin deşarj sisteminden vazgeçilmesi gerektiğini ifade etti.  Müsilaj sebebiyle Marmara Denizine açılırken balıkçıların zorluk yaşadığını söyleyen Gemlik Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Hüseyin Dalarel, “Denizimizde 2 aydır müsilaj görülüyor. 2021 yılında görülen müsilaj yeniden başladı. Bu hem halkımıza hem de balıkçımıza çok büyük zarar veriyor. Biz gereken önlemlerin alınmasını istiyoruz. Yeni arıtma tesislerinin kurulması, belediyelerin arıtma tesislerini yenilemesi, evsel atıkların arıtılıp denize salınması gerekiyor. MKS’nin derin deşarj yapması denizlerin 4 ila 5 derece arasında ısıtıyor. Müsilajın kaynaklarından birisi de bu derin deşarjdır. Derin deşarj kalkmazsa Marmara Denizi bitecek. Balıkçı denize çıkamıyor, ağlar denizden alınmıyor” ifadelerini kullandı. 

Kış Sezonunda Denizin Beyaz Köpükle Dolmasını Gören Vatandaşlar Şaşkınlığını Gizleyemedi Haber

Kış Sezonunda Denizin Beyaz Köpükle Dolmasını Gören Vatandaşlar Şaşkınlığını Gizleyemedi

 Bursa'nın Mudanya ilçesinde kış mevsimine rağmen denizi müsilaj sardı. Denizde sahili kaplayan müsilaj tabakalarını gören vatandaşlar endişeli olduklarını dile getirdi. Nilüfer Çayı'nın Marmara Denizi'ndeki müsilajı tetiklediğini belirten Prof. Dr Mustafa Sarı ise buradaki tehlikeye geçtiğimiz hafta dikkat çekmişti.  Mudanya sahilleri hafta sonu beyaz örtüyle kaplandı. Denizdeki kirlilik sahilden başlayarak 100 metre açığa kadar ulaştı. Budo iskelesi yanındaki üzücü görüntüyü izleyen vatandaşlar, "Kış olmasına rağmen bu görüntü bizi oldukça üzüyor. Normalde denizin ısınmasıyla beraber sıcak havalarda karşılaştığımız bir durumdu. Ocak ayının ortasında bu görüntüyü görmek bizi oldukça üzüyor. Bu noktada yetkililerin bir an önce çare bulması gerekiyor. Sosyal medyada da gördüğümüz Nilüfer Çayı'nın müsilaja sebep olduğu söyleniyor. Yetkililerin bu noktaya da bir çözüm bulması gerekiyor. En iyi şekilde hizmet edeceklerini düşünüyorum" ifadelerini kullandılar.  Geçtiğimiz hafta konuya dikkat çeken Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof Dr Mustafa Sarı, Nilüfer Çayı'ndaki kirliliğin ve kimyasal atıkların Marmara Denizi için tehdit olduğunu dile getirmişti.  Son dönemde Marmara Denizi’nin 5 ila 25 metre derinliklerinde yeniden görülen müsilajın neden oluştuğu hakkında çalışmalar yapan uzmanlar 3 ana neden üzerinde durdu. İklim değişimine bağlı su sıcaklığındaki artış, dip sularının sıcaklıklarında gözlenen homojenlikle karakterize olan kararlı durağanlık ve Marmara Denizi’ne noktasal ve yayılı kaynaklardan ulaşan kirlilik yani azot ve fosfor yükünün yüksekliği nedenlerinin müsilaj oluşumunun ana temelleri olarak görüldü. Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, Bursa'nın önemli su ihtiyacını karşılayan Nilüfer Çayı'nda araştırmalarda bulundu. Nilüfer Çayı’nın 3 stratejik noktasında çalışmalar yapan Prof. Dr. Sarı, oksijen miktarı 0,14-1,12 mg/l olarak ölçü. Nilüfer Çayı’nın şu an itibarıyla 4. sınıf su kalitesine sahip olduğunu ve acil eylem planı oluşturulması gerektiğini vurguladı. Sarı, ayrıca tarımsal sulama yapılmasının da önlenmesi gerektiğini ifade etti.  Nilüfer Çayı’na akan atıklar yüzde 95 oranında filtreleniyor  Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı yaptığı açıklamada, “Nilüfer Çayı, Uludağ’ın eteklerinden doğan çok sayıda küçük akarsuyun bir araya gelmesiyle oluşmuş yan kollarla birlikte ise 200 kilometre uzunluğa sahip, Susurluk Havzası’nın alt havzası niteliğinde bir akarsudur. Uludağ’ın eteklerinde içme suyu olarak kullanılan Nilüfer Çayı’nın Çapraz Çay’a karıştığı yerde esasında suyla ilgisi olmayan bir atık karışımı haline geldiği görülmektedir. 20’den fazla lisansüstü teze ve 100’den fazla bilimsel makaleye konu olan Nilüfer Çayı ülkemizde en kirli akarsulardan birisi olarak kabul edilmektedir. Resmi veriler dikkate alındığında evsel ve endüstriyel atıkların yüzde 95 oranında arıtıldığı görülmektedir. Bu verilere göre Nilüfer Çayı’nın tertemiz akıyor olması beklenilen bir durumdur. Ancak Nilüfer Çayı’nın kent merkezi içindeki kolları veya doğrudan kendisi üzerindeki köprülerden geçerken görülen simsiyah sıvı (su denilemez) ve korkunç koku nereden gelmektedir? Nilüfer Çayı ile ilgili çözüm yaklaşımlarında bu çelişkilere cevap verilmeden yapılacak her uygulama sonuçsuz kalacaktır. Bu soruya cevap bulmak amacıyla, 15 Temmuz 2024 tarihinde su kalitesinin en önemli parametrelerinden olan çözünmüş oksijen miktarını Marmara Denizi’ne ulaşmadan hemen önce Çapraz Çay’a karıştığı yerden Uludağ eteklerine kadar Nilüfer Çayı boyunca ölçtüm. Çapraz Çay’a karıştığı nokta ile Bursa kent merkezine girişi temsil eden Hayırlar Köprüsü ile Balat Köprüsü arasındaki istasyonlarda ölçülen çözünmüş oksijen miktarı 0,14-1,12 mg/l arasındadır” ifadelerini kullandı.  “Müsilajın felaket boyutuna çıkmasını önlemenin tek yolu Marmara Denizi’nin kirlilik yükünün azaltılmasıdır”  Marmara Denizi’nde müsilaj tehlikesinin önüne geçmek için öncelikli olarak Nilüfer Çayı’nın temizlenmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Tüm istasyonlar birlikte değerlendirildiğinde Uludağ eteğinde, kentin girişinde temiz su bölgesinde ölçülen 16,2 mg/l çözünmüş oksijenin, kentin içinde yaklaşık 30 km yol aldıktan ve irili ufaklı atık kanalına dönüşmüş akarsuları bünyesinde toplayarak kenti terk ederken Balat Köprüsü istasyonunda neredeyse tamamen tükendiği, 0,14 mg/l değerine düştüğü görülmektedir. Müsilajın yeniden ortaya çıktığı ve bütün Marmara Denizi’nin 5-25 m derinliklerini örümcek ağı gibi sardığı şu günlerde müsilajın neden kaynaklandığına ilişkin soru tüm kamuoyunu meşgul etmektedir. Müsilaj oluşumuna onlarca faktör katkı sağlasa da üç tetikleyici bir araya geldiğinde felaket boyutunda müsilaj ortaya çıktığı artık bilinen bir durumdur. Bu üçlü tetikleyicinin birincisi kuşkusuz iklim değişimine bağlı su sıcaklığındaki artış, ikincisi deniz şartlarında özellikle yüzeyle dip sularının sıcaklıklarında gözlenen homojenlikle karakterize olan kararlı durağanlık, üçüncüsü ise Marmara Denizi’ne noktasal ve yayılı kaynaklardan ulaşan kirlilik yani azot ve fosfor yükünün yüksekliğidir. Deniz suyu sıcaklıklarını ve deniz şartlarındaki kararlı durağanlığı kontrol etmek mümkün olmadığına göre esasında müsilajın felaket boyutunda ortaya çıkmasını önlemenin tek yolunun Marmara Denizi’nin kirlilik yükünün azaltılmasından kaynaklandığı açıktır. Bu günlerde Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından başlatılan denetimler ile belediyelere yönelik yapılan uyarılar geç de olsa yerindedir ve önemlidir. Ancak yapılan ölçümlere göre Nilüfer Çayı kirlenmiş 4. sınıf sulara sahip bir atık kanalı fonksiyonu üstlenmiştir. Bu durum kabul edilemez. Her ne kadar zaman zaman yapılan toplantılar ve eylem planlarında Nilüfer Çayı’nın 2. sınıf su kalitesine kavuşturulması hedeflenmiş olsa da şimdiye kadar kayda değer bir iyileşme sağlanamadığı açıktır” dedi.  “Nilüfer Çayını’nda tarımsal sulamanın önüne geçilmeli”  Nilüfer Çayı’nın kurtarılması için yapılması gerekenleri sıralayan Prof. Dr. Sarı, “Bölgede her gün yenisi faaliyete başlayan OSB’ler, kaçak evsel ve endüstriyel deşarjlar, bireysel sanayi tesisleri, yoğun hayvansal ve bitkisel üretim işletmeleri ile gıda endüstrisinin mevcudiyeti dikkate alındığında Nilüfer Çayı için önlemlerin acilen alınması bir zorunluluktur. Çayın uzun yıllar kurak mevsim ortalama debisi dikkate alınarak, çaya deşarj edilecek toplam maksimum yükler yeniden belirlenmelidir. Sorun tek başına organik kirlilikten kaynaklamadığı için sadece azot-fosfor sınırlaması yeterli olmayacaktır. Azot-fosforun yanında mutlaka ağır metal, tuzluluk ve renk parametrelerini de kapsayan yeni bir deşarj kısıtlamasına gidilmesi şarttır. Nilüfer Çayı halihazırda 4. sınıf su kalitesine sahiptir. Yani aşırı kirlenmiş bir sudur. Böyle sular tarımsal sulamaya uygun değildir. Oysa gözlemler esnasında sayısız su motoruyla su çekilerek sulama yapıldığı görülmüştür. Nilüfer Çayı’nın tarımsal sulama amacıyla kullanımı, su kalite sınıfı iyileşinceye kadar derhal önlenmelidir. Halihazırda Nilüfer Çayı’na atık deşarj eden bütün işletmeler bellidir. Nilüfer Çayı’nın mevcut durumu debiden bağımsız olarak ruhsat şartlarındaki taahhütlere uyulmadığını göstermektedir. Denetimlerle bu işletmelerin vakit geçmeden Nilüfer Çayı’nı kirletmeleri önlenmelidir. Nilüfer Çayı için tüm tarafların katılımıyla yeni bir Acil Eylem Planı hazırlanmalı, uygulama süresi belirtilmeli ve uygulamalar herkes tarafından şeffaf olarak izlenebilmelidir. Nilüfer Çayı’nın kirlilikten kurtarılması için merkezi yönetim, yerel yönetim, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşların topyekûn iş birliği yapması şarttır” ifadelerine yer verdi. 

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.