Hava Durumu

#Müze

Yeni Marmara Gazetesi - Müze haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Müze haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

KKTC’nin ilk ve tek klasik araba müzesinde tarihe yolculuk Haber

KKTC’nin ilk ve tek klasik araba müzesinde tarihe yolculuk

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) ilk ve tek klasik otomobil müzesi olan Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) kampüsündeki Kıbrıs Araba Müzesi, sahip olduğu zengin koleksiyonu ile modern dünyanın gelişimini ve tarihini otomobillerin dönüşümü üzerinden gözler önüne seriyor. 150’nin üzerinde otomobilin sergilendiği Kıbrıs Araba Müzesi’nin en eski aracı 1901 model Crestmobile Model C. Müzenin 100 yaşını deviren otomobilleri arasında ayrıca 1903 Model Wolseley, 1909 model Buick, 1918 Ford Model T de yer alıyor. Dönemin Amerikalı otomobil üreticisi Willys-Overland tarafından üretilen ilk model olan 1926 model Whippet ise Kıbrıs Araba Müzesi’nin 100’üncü yaşı için gün sayan otomobilleri arasında yer alıyor. Bu araçlardan, 1903 Model Wolseley, dünyadaki tek örnek. 1900’lerin başından 2000’lere kadar uzanan tarihin her döneminden otomobilleri ziyaretçileri ile bulşturan müzede, 300 km hız sınırını aşan ilk seri üretim otomobil Jaguar, Lamborghini Murcielago Roadster, Dodge Viper SRT10 Final Edition gibi efsane olmuş pek çok spor araba da dikkatleri çekiyor. Dünyanın pek çok ülkesinden ziyaretçilerin geldiği müzede, zengin otomobil koleksiyonunun yanı sıra çeşitli makine parçalarından yapılan oyuncaklar, maket araba koleksiyonu ve pedallı arabalar da bulunuyor. Ayrıca Formula 1’in iki efsane pilotu Alman Michael Schumacher ve Brezilyalı Ayrton Senna, hiperrealist silikon heykelleri de müzede ziyaretçilerini bekliyor. “Müzelerimizle, KKTC’yi bölgenin en önemli kültür sanat merkezine dönüştürüyoruz” Klasik otomobil müzesinin 2007 yılında başlayan bir serüven olduğunu belirten Yakın Doğu Oluşumu Müzeler Daire Başkanı Prof. Dr. Ali Efdal Özkul, “Müzelerimizle, KKTC’yi bölgenin en önemli kültür sanat merkezine dönüştürüyoruz... İnanıyoruz ki insanlığın tanımı sanattadır. Her alanda bir sanat var. Müzemizdeki her arabanın tasarımında da sanatın ve inceliğin olduğunu net bir şeklide görüyoruz. Bunun yanı sıra teknolojinin ve otomotiv sektörünün yıllar içerisinde nasıl geliştiğini de görüyoruz. KKTC’nin yerli ve milli otomobili, yüzde 100 elektrikli GÜNSEL’i de bu dönüşümün son halkalarından biri olarak görüyoruz” dedi. “Bütün arabalar çalışıyor” Müzede birçok dönemden araba olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ali Efdal Özkul, “Her araba kendi alanında özel. En büyük özellikleri ise hepsinin çalışıyor olması. Klasik arabalarımız Kıbrıs’ta yapılan klasik araba yarışlarına da katılıyor. Müzelerimizle amacımız Türk dünyasını Kuzey Kıbrıs’la birleştirmek. Sanat ve kültürle bir merkez oluşturmaktır. Araçların tamamına yakını dünyanın belli başlı ülkelerinden getirildi. Kıbrıs adasından da olan arabalar var. Ayrıca Kıbrıs Türkü siyasetçisi Dr. Fazıl Küçük’ün de makam ve özel aracı müzemizde sergileniyor” diye konuştu.

Bu müze Bursa’da ilk! Hizmete girdi Haber

Bu müze Bursa’da ilk! Hizmete girdi

Bursa UNESCO Derneği’nin projesi olan ‘Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi' törenle açıldı. Açılış törenine Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Ali Mersin, Bursa İl Kültür Turizm Müdürü Kamil Özer ve Bursa Büyükşehir Belediyesi eski dönem başkanı Recep Altepe, İYİ Parti Bursa önceki dönem milletvekili İsmail Tatlıoğlu, Bursa UNESCO Derneği yöneticileri ve çok sayıda vatandaş katılım gösterdi. Nilüfer ilçesine bağlı Güneştepe Mahallesi tarihi Misi Köyü’nde kurdele kesim töreni ile hizmete giren müzede Bursa’ya özgü kültürler, masallar, gölge oyunları ve el sanatları sergilendi. "BU DEĞERLER NESİLDEN NESİLE AKTARILARAK BİRİKİR" Somut olmayan kültürel mirasların nesilden nesile aktarılması gereken değerli kültür unsurları olduğunu belirten Bursa UNESCO Derneği Başkanı İlker Özaslan, "UNESCO’nun 2003'de yürürlüğe aldığı ve ülkemizin 2006’da taraf olduğu, Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi’ne göre somut olmayan kültürel miras toplulukların, grupların, bazen bireylerin kültürel mirasları olarak tanımladıkları, uygulamaları, temsilleri, anlatımları, bilgileri ve becerileri ile bunlarla ilgili araç gereç ve kültürel mekânlarında içinde bulunduğu unsurlar şeklinde tanımlanır. Somut olmayan kültürel miras bir anlamda insanlığın kuşaktan kuşağa aktardığı, aktararak yaşattığı, ortak belleğidir. Müze beş ana başlıkta derleniyor bunlar, sözlü anlatımlar ve sözlü gelenekler, gösteri sanatları, toplumsal uygulamalar, ritüeller ve festivaller, halk bilgisi, evren ve doğa ile ilgili uygulamalar ve el sanatları geleneğidir. Kültür, bir toplumun tarihsel süreç içinde ürettiği tüm somut ve somut olmayan değerlerdir. Bu değerler nesilden nesile aktarılarak birikir. Ortaya çıkan değerler yöresel kültürü, bölgesel kültürü ve nihayetinde ulusal kültürü oluşturur. Söz konusu kültürel birikimin korunması, tanıtılması, yaşatılması ve gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlayan en önemli kurumlardan biri de müzelerdir. Böylelikle müzelerin toplumu ortak bir paydaya toplayan ve kültürel birlikteliği sağlayan mekanlar olma yönü ortaya çıkmaktadır” dedi. MİSİ VE GÖLYAZI DÜNYANIN EN DEĞERLİ KÖYLERİ OLACAK Misi ve Gölyazı’yı dünyanın en değerli köyleri yapmak için çalışmalara devam edildiğini aktaran Bursa İl Kültür Turizm Müdürü Kamil Özer, “Somut olmayan kültürel miras, dünyada korunması gereken en önemli konulardan birisi. Dünyadaki bu konuda en iyi giden ülkelerden birisi de Türkiye. Bursa’da da çok kıymetli bir şekilde devam ediyor. Herkese teşekkür ediyorum, güzel bir eser kazandırıldı” ifadelerini kullandı. “BU MÜZE BURSA’DA İLK DEFA KURULUYOR” Hizmete giren müzenin Ankara’dan sonra en kapsamlı müze olduğunu vurgulayan Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, "Biz yıllardır bu bölgede tarihî yapıları restore ederek onlara kimlik kazandırmaya devam ediyoruz. Bölgenin kültürel dokusuna da yaşatmaya çalışıyoruz. Restore ettiğimiz binalar içerisinde de bunlara ciddi kimlikler kazandırdık. Misi Yazı Evi gibi sanatçılarımızı orada ağırlıyoruz ve onların yapıtları yapmasını yeni şeyler yazmasında yardımcı oluyoruz. Misi Sanat Evi, İpek Evi ve Çocuk Kütüphanesi gibi mekanların yanı sıra buralarda müzelerimizde var. Edebiyat müzemiz, Fotoğraf müzemiz gibi kimlik kazandırdığımız mekanlarımız oldu. Bugün buna bir yenisini daha ekliyoruz. Bursa UNESCO Derneği’nin katkılarıyla sanat köyü Misi’ye yakışacak bir kimliği kazandırıyoruz. Bu müze Türkiye’de Altındağ’dan sonra en kapsamlı ikinci somut olmayan kültürel miras müzesi olarak Bursa’da yer alacak. Bu müze Bursa’da ilk defa kuruluyor. Osmanlı’nın ilk başkenti olan Bursa’nın somut olmayan kültürel mirasını gelecek nesillere taşıyacak olan bu müze sadece Nilüfer için değil Bursa için de büyük önem kazanıyor. Biz yıllardır bu bölgede tarihî yapıları restore ederek onlara kimlik kazandırmaya devam ediyoruz. Bölgenin kültürel dokusuna da yaşatmaya çalışıyoruz. Restore ettiğimiz binalar içerisinde de bunlara ciddi kimlikler kazandırdık. Misi Yazı Evi gibi sanatçılarımızı orada ağırlıyoruz ve onların yapıtları yapmasını yeni şeyler yazmasında yardımcı oluyoruz. Misi Sanat Evi, İpek Evi ve Çocuk Kütüphanesi gibi mekanların yanı sıra buralarda müzelerimizde var. Edebiyat Müzemiz, Fotoğraf Müzemiz gibi kimlik kazandırdığımız mekanlarımız oldu. Bugün buna bir yenisini daha ekliyoruz. Bursa UNESCO Derneği’nin katkılarıyla sanat köyü Misi’ye yakışacak bir kimliği kazandırıyoruz. Bu müze Türkiye’de Altındağ’dan sonra en kapsamlı ikinci somut olmayan kültürel miras müzesi olarak Bursa’da yer alacak. Bu müze Bursa’da ilk defa kuruluyor. Osmanlı’nın ilk başkenti olan Bursa’nın somut olmayan kültürel mirasını gelecek nesillere taşıyacak olan bu müze sadece Nilüfer için değil Bursa için de büyük önem kazanıyor” şeklinde konuştu.

Bursa kentine bir müze daha Haber

Bursa kentine bir müze daha

Nilüfer Belediyesi, kente bir müze daha kazandırıyor. İhsaniye’de Sağlık Müzesi ile aynı binada yeralacak olan müzede; yıllardır mesleğine ilişkin araştırmalar yapıp belge toplayan, antikacılar ve mezatlardan eserler elde eden Eczacı Sinem Us’un koleksiyonu sergilenecek. Müzede eczacılık mesleğinin gelişimini yansıtan belgelerin yanı sıra Salvador Dali ve Rembrandt’ın bir eczacıyı çizdiğine dair belgeler, meslekle ilgili farklı dökümanlar, Kızılay köşesi, Birinci Dünya Savaşı’nda cephede kullanılan ilaç şişeleri, buradaki eczacıların hikayeleri, objeler, ilaç yapım aletleri gibi parçalar yer alacak. Tasarımını Ayhan Doğan, küratörlüğünü ise Sunay Akın’ın yapacağı müzeye ilişkin taraflar arasında bir protokol imzalandı. Nilüfer Belediyesi Halkevi Binası’nda yapılan protokol törenine Eczacı Sinem Us, şair, yazar, araştırmacı Sunay Akın, Tasarımcı Ayhan Doğan ile Sağlık ve Sigorta Yöneticileri Derneği (SASDER) Başkanı Levent Yiğit katıldı. Böyle bir çalışmaya ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyduklarını ifade eden Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, geniş koleksiyonu nedeniyle Us’u kutladı. Dr. Ceyhun İrgil’in katkılarıyla hazırlanan Sağlık Müzesi’ni yakında ziyarete açacaklarını belirten Başkan Erdem, aynı binanın bir diğer katını da Nilüfer Belediyesi-Sinem Us Eczacılık Kültürü Müzesi’ne ayıracaklarını kaydetti. 14 Mart 2024 tarihinde hizmete girmesi planlanan ‘Nilüfer Belediyesi-Sinem Us Eczacılık Kültürü Müzesi’nin protokolünü Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem ile birlikte imzalayan Eczacı Sinem Us, bu müzeyi bir süre önce kaybettiği babası Dr. Atilla Us’a ithaf ettiğini söyledi. Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem’e desteğinden dolayı teşekkür eden Us, bu müzede doğayı anlatmaya çalışacaklarını ve eczacılık kültürünü anlatan ideal bir müze açacaklarını söyledi. Sunay Akın ise kurulacak müzenin sağlıklı bir yaşamın ilk adımı olan doğayı korumayı anlatacağını kaydetti. Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem’in önemli bir çalışmaya katkı sağladığını anlatan Akın, “Bursa’nın en önemli yerlerinden olan bir binayı sadece bu konuya ayırarak, bir müze olmasını kararlaştırdı. Türkiye’de müzecilik anlamındaki en özgün çalışmalardan biri ortaya çıkacak” diye konuştu.

İlk Kurşun Müzesi yeniden ziyarete açıldı Haber

İlk Kurşun Müzesi yeniden ziyarete açıldı

Özerli Mahallesi'nde bulunan üç katlı bina, 2013 yılında Dörtyol Belediyesi tarafından düzenlenerek müzeye dönüştürüldü. Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yanı sıra Milli Mücadele'de ön saflarda yer alan Selim Çavuş, Hacı Emin Hoca, Mustafa Deliağa, Çifte Tabancalı Müftü, Mehmet Kara, Karahasan Paşa'ya ait olanların da aralarında bulunduğu 11 bal mumu heykel ile istiklal madalyaları, resmi belgeler, silahlar ve resimlerin yer aldığı müze de depremlerden etkilendi. Belediye tarafından afetin hemen ardından kentin önemli turizm noktalarından olan müzede restorasyon çalışması başlatıldı. Depremlerin verdiği hasarın giderilmesinin ardından müze yeniden ziyarete hazır hale getirildi. Dörtyol Belediye Başkanı Fadıl Keskin, müzede bulunan bütün malzemelerin yöre sakinlerinin dedelerinden kalma olduğunu söyledi. Müzenin vatandaşların hediye ettiği malzemelerle 2013 yılında ziyarete açıldığını belirten Keskin, depremlerde hasar alan binada gerekli onarımların kısa sürede yapıldığını anlattı. İlk Kurşun Müzesinin depremi hafif hasarla atlattığını aktaran Keskin, şöyle konuştu: "Bal mumu heykellerimizde biraz hasar vardı. Bunları heykeli yapan heykeltıraşımıza gönderdik. Bakımını ve yenilemesini yaptı. Bal mumu heykellerimizi getirdik ve müzemize koyduk. Şu anda müzemiz ziyaretçilere açık durumda. O dönemde kullanılan kılıç, kama, silah ve mermilikleri insanlarımız atalarından yadigar kalanları saklamışlar, müzemize bunları hediye ettiler, biz de sergiliyoruz." Keskin, geçen yıl 30 bin kişinin ziyaret ettiği, Milli Mücadele dönemine ait eserlerin yer aldığı müzeyi görmeye herkesi beklediklerini kaydetti.

Bir zamanın efsaneleri, onlar sayesinde yollara geri dönüyor Haber

Bir zamanın efsaneleri, onlar sayesinde yollara geri dönüyor

Yaklaşık 6 yıl önce bir müşterilerinin talebi üzerine klasik bir otobüsü restore ederek orijinal halini geri kazandıran aile, talep üzerine hurdalıktan çıkarılan otobüsleri ilk günkü ihtişamına geri döndürüyor. Sanayi sitesinin içerisinde adeta müzeyi andıran işletmede 1935 yılından 1970’li yıllara kadar restore edilmeyi bekleyen birçok otobüs yer alıyor. Bursa’da 49 yıldır kendi kurdukları işletmelerinde otobüs tamir eden Akman ailesi, bir müşterisinin talebi üzerine otobüs restore etti. Otobüsün orijinalliğini koruyarak ilk günkü ilk günkü ihtişamını geri kazandıran aile yaklaşık 6 yıldır talep üzerine klasik otobüsleri eski haline döndürüyor. Üretildiği günden bu yana tasarımlarıyla herkesin dikkatini çeken otobüsler, tepeden tırnağa yenilenerek görenlerin gözlerini kamaştırıyor. Uzun yıllar önce üretimi durdurulan otobüslerin eksik veya kullanılamaz hale gelen parçaları yeniden kalıp dökülerek orijinal halini bozmadan tamamlanıyor. Otobüslerin motor parçaları ise yurt dışından temin ediliyor. Sanayi sitesinin içerisinde adeta müzeyi andıran işletmede 1935’den 1970’li yıllara kadar üretilen pek çok otobüs, ustaların ellerinde hayat bulmayı bekliyor. “MEŞAKKATLİ SÜREÇLERDEN GEÇİYORUZ” Müşterilerden gelen klasik otobüslerin parçalarını bulmakta zorluk çektiğini söyleyen işletme sorumlusu Celal Akman, “1974’de beri kapıları açık olan ve bu sektöre hizmet veren bir firmayız. Babadan kalan bir işletme ama ben burada amcamla beraber çalışıyorum. İşimiz sadece otobüs ama yaklaşık 5-6 yıldır eski araçları yenileme ve restorasyon yapıyoruz. Bunları hem keyifle hem de ustalarımızın tecrübeleriyle beraber müşterilerimize en iyi hizmeti verebilmek için çalışıyoruz. Bu talep müşterilerimizden geldi. İşletmemizin çok eski olduğunu öğrenen müşteriler restore işi yaptırmak istedi. Bize gelen otobüsleri en iyi şekilde müşterilerimize teslim ettik ve bu iş için tercih sebebi olduk. Bu çok kolay olmuyor. Eski otobüslerin parçalarını bulmak o kadar kolay değil. Gelen otobüsleri orijinal görünümüne kavuşturmak için çok meşakkatli süreçlerden geçiyoruz. Bizim ve ustalarımızın tecrübesi bu araçları orijinal haline getirme ehliyetine sahip. Yaklaşık 40-50 yıldır hizmet vermiş ustalarımız var, bu tecrübeyle bu işin üstesinden gelebiliyoruz” dedi. TÜRKİYE’DE YAPABİLEN SAYILI Otobüs restorasyonunun Türkiye’de pek yaygın olmadığını söyleyen Akman, “Türkiye’de bu işi yapabilen sayısı bir elin parmakları kadar. Tabi bu işi yapabilecek kadar tecrübeli usta kalmadı maalesef. Genelde fabrikasyona yönelik işlemler yapıyorlar. Yeni standart araçlarda eskiyi pek bulamazsınız. Yeni standart araçların bakım ve onarımı daha basit. Bu araçlar tamamen mekanik. Yani eski ustaların yapabileceği, maharet isteyen, tecrübe isteyen bir işlem” dedi. YAPIMI 5 AY SÜRÜYOR Gelen otobüslerin en ince ayrıntısına kadar yenilediklerini belirten Akman, “Bize bu araçlar hurdalıktan çıkmış bir şekilde geliyor. Biz araçları tamamen soyuyoruz. Ne kadar problemi varsa, o kangren olmuş metalleri kesip atıyoruz, yeniliyoruz. Bu işlem ciddi bir aşama gerektiriyor. Yapılması 5 ay süren araçlarımız da var. Yeni tip araçlar gibi montajla halletme durumu olmuyor. Kaporta kısımlarında bile çoğu şeyi elde hallettiğimiz kısımlar var. Sadece iki profili birbirine kaynatmak değil bu işlem. El işçiliği, el emeği gerektiriyor. Dolayısıyla bu kadar güzel şeyler çıkıyor meydana” ifadelerini kullandı. MÜŞTERİLERLE BERABER TEST EDİLİYOR Tepeden tırnağa yenilenen klasik otobüsleri müşteriyle beraber testten geçirdiklerini söyleyen Akman, “Araçlar buradan çıkarken bizde çok mutlu oluyoruz. Bizim en büyük mutluluğumuz bu araçların buradan çıkması değil, müşterimizin memnuniyetini gördüğümüz zaman oluyor. Araçların işleri bittiğinde müşterimizle beraber testlerini yapıyoruz, yollara çıkıyoruz. Frenlerine kadar her şeyiyle memnun olduğunu gördüğümüz zaman daha çok mutlu oluyoruz. Çabanızın taktir edilmesi çok başka bir şey” şeklinde konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.