Hava Durumu

#Plak

Yeni Marmara Gazetesi - Plak haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Plak haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

1960'lı ve 70'li yıllarda altın çağını yaşayan plaklar, yeniden popüler hale geldi Haber

1960'lı ve 70'li yıllarda altın çağını yaşayan plaklar, yeniden popüler hale geldi

Türkiye'de 1960'lı ve 70'li yıllarda altın çağını yaşayan plaklar, yeniden popüler hale geldi. 45 yıllık antikacı Hanifi Özaslan, dizi ve filmlerde kullanılan müziklerin de etkisiyle yeniden ilgi gören plakların satışının arttığını söyledi. 1960-1970'li yılların en çok tercih edilen müzik formatı plak, 1980'li yıllarda yerini kasetlere bırakmış, kasetlerin popülerliği ise 1990'ların ortalarına kadar sürmüştü. 1990'larda kasetlerin yerini CD alırken, gelişen teknolojiyla CD'ler de yerini dijital müzik platformlarına bıraktı. Dijital müzik platformları, algoritmalar ve milyonlarca şarkıya sınırsız erişime rağmen plaklara ilgi yeniden arttı. Koleksiyonerlerin yanı sıra gençlerin ilgisini çeken plakların satışı, dijitalleşmenin müzik sektöründeki etkisine rağmen nostaljik müziği dinleyicinin kulağına en iyi yansıtan araçların başında geldiği için yükselişe geçti. Plaklara olan ilgi en çok antikacılara ve koleksiyonerlere yaradı. Gaziantep'te 45 yıldır antikacılık yapan Hanifi Özaslan'ın dükkanında sergilenen kaset ve plaklar, nostalji tutkunlarının ve gençlerin ilgisini çekiyor. Son yıllarda plak satışlarının yeniden yükselişe geçtiğini belirten Özaslan, plakların neredeyse yeniden altın çağını yaşamaya başladığını söyledi. "Eski kuşak" olarak nitelendirilen sanatçıların yanı sıra günümüzde popüler olan pek çok şarkıcının da plak formatında albüm yayınlamaya başladığını belirten Özaslan, uzun yıllar dijitalleşmeden nasibini alan plakların dizi ve filmlerde kullanılan müziklerin de etkisiyle yeniden hatırlanır olduğunu belirtti. 25 seneden beri Gaziantep'te antikacılık yaptığını belirten Özaslan, "Bizim kasabada dükkanım vardı. 18 yaşından beri bu mesleğin içindeyim. Bir merakla başladı. İlk zamanlarda hurdacılık yapmaktaydık. Eski ve değerli eşyalar çıkıyordu. Sonra topladığım eşyaların bazılarını saklamaya başladım. Gaziantep Müzesi'ne 6 bin parça götürdüm, teslim ettim. Onlar da bana parasını teslim ettiler. Antikacılık baba mesleğimdir. Babamla köyleri geziyorduk. Köylerden eşya toplardık. Bu eşyaların çoğunu önce hurdaya veriyorduk. Sonra Gaziantep'e geldik ve dükkan açtık. Bu eşyaları ve turistik amaçlı eşyaları satmaya, almaya başladık" dedi. "Almanya'da plaklar daha pahalı olduğu için Türkiye'den alıp gidiyorlar" Son yıllarda plak ve kaset satışlarındaki artışın eskiye olan özlemle ilgili olduğunu belirten Özaslan, "Yeni nesil plaklar geliyor. Yeni gramofonlar geliyor. Plaklar da bozulmadığı için insanlar plak alıyor. Herkes plaka döndü. İstanbul bile plaka döndü. Plakları firmadan alıyoruz. Korsan değil. Bir de benim elimde 18 yaşından beri biriktirdiğim 3 bin tane kaset ve 4 bine yakın plak var. Bunları ben kendim kullanıyorum. 25 adet de elimde gramofon var. Antikaya meraklı olduğum içinde bunları biriktirdim. CD'ler çabuk bozuluyor. Fakat plaklar CD gibi değil" diye konuştu. Çoğu insan için plaktan müzik dinlemenin yerinin başka olduğunu ifade eden Özaslan, "Her gün 8-10 kişi plak ve kaset soruyor. Almancı müşterilerimiz var. Almanya'dan geldikleri zaman 10-20 tane plak alıp götürenler var. Almanya'da plaklar daha pahalı olduğu için Türkiye'den alıp gidiyorlar. Kıbrıs'tan gelenler var. İnsanlar geri plaka dönüyor. Günde 10 kişi de yeni nesil gramofon soruyor. Onlar daha güzel çalıyor. Eskiler sadece taş plak çaldığı için onları çalması zor. Taş plaklar biraz pahalı olduğu için bu yeni nesil öyle değil. Sanatçılardan yeni yeni plak dolduranlar var. Son 2-3 yıldır plak satışları iyice artıyor" şeklinde konuştu.

2 binin üzerindeki taş plaklarıyla zamanda yolculuk Haber

2 binin üzerindeki taş plaklarıyla zamanda yolculuk

Bursa’da yaşayan 61 yaşındaki emekli devlet memuru Emin Altınsoy, gençliğinde biriktirmeye başladığı taş plak koleksiyonu ile misafirlerini geçmişe götürüyor. Gençlik yıllarında taş plak koleksiyonu yapmaya başlayan Altınsoy’un koleksiyonunda Osmanlı döneminden 1950’li yıllara kadar basılan 2 binin üzerinde taş plak yer alıyor.   Yaklaşık 12 yıl önce Bursa’ya taşınan Altınsoy, koleksiyonundaki taş plakları dinlemek üzere gramofon satın aldı. Aldığı gramofonun eve geldiğinde çalışmaması üzerinde tamir etmeye çalıştı. Basit bir şekilde tamir edebildiğini fark eden Altınsoy, bunun üzerine İstanbul ve Avrupa’dan gramofon parçaları almaya başladı. Ahşap işlerine el yatkınlığı olduğunu ifade eden Altınsoy, topladığı parçalara ahşaptan özel tasarım kasa yaptı. Daha sonra gramofon borularını da ahşaptan yapmayı deneyerek daha güzel ses kalitesi elde etti. Özellikle dut ve ceviz ağacından yapılan gramofon borularının en kaliteli sesi verdiğini söyleyen Altınsoy, bu şekilde ürettiği özel tasarımlardan da bir gramofon koleksiyonu yaptı. Evinin salonunda sergilediği koleksiyonlarıyla misafirlerini geçmiş yıllara götüren Altınsoy, “Maksadım biriktirmek değil, unutulmaya yüz tutmuş sanatçıların eserlerini ileri kuşaklara aktarabilmek istiyorum. Bizden sonra gelen kuşaklara aktardığımız zaman, bu eserleri koruduğumuz zaman çok daha mutlu olacağım” ifadelerini kullandı.  “Türkiye’nin en seçkin koleksiyoncularının salonlarını benim gramofonlarım süslüyor”  Evinde yaptığı gramofonlarda bakır gramofon borusu kullanan Altınsoy, daha sonra elinin ahşap işine yakın olmasıyla boruları ahşaptan yapmayı denedi. Ahşaptan yapılan gramofon borularından daha kaliteli ses elde ettiğini fark eden Altınsoy, boş vakitlerinde gramofon yaparak evinde koleksiyon oluşturdu. Koleksiyonerliğe gençlik yıllarında başladığını belirten Altınsoy, “Gramofon sevdası gençlik yıllarımda taş plak biriktirerek başladı. Bir keresinde gramofon almıştım. Eve geldiğinde çalışmadı. Tamir ederek tekrar eski hâline kavuşturdum. Daha sonra bunun çok basit olduğunu fark ettim. İstanbul ve Avrupa’da antika pazarlarından orijinal gramofon parçaları toplayarak ahşap kasa yaptım. Hep teneke boru takıyordum. Ahşap boru yapabilir miyim diye bir çalışma yaptım. Teneke borunun aynısını ahşaptan yaptım ve başarılı oldum. Daha sonra bu şekilde ilerledim. Bugün Türkiye’nin en seçkin koleksiyoncularının salonlarını benim gramofonlarım süslüyor. Yapmış olduğum gramofonlar bazı devlet adamlarına gönderildi. Avrupalı ünlü koleksiyonerler geldi, Orta Doğu’dan evime gramofon almayan gelenler oldu. Bunu hobi olarak yapıyorum. Hiçbir zaman profesyonelliğe çevirmedim. Hobi olarak kalsın dedim. Çok fazla üretim yapmıyorum. Ayda 1 defa gramofon borusu yapıyorsam yılda 4 tane gramofon üretiyorum. Bu işleri sevenlerin evlerini süslediği zaman ayrı bir haz alıyorum. Ölünceye kadar da bu şekilde devam etmeyi düşünüyorum” ifadelerini kullandı.  Koleksiyonunda 2 bin taş plak bulunuyor  Taş plakları biriktirme amacının unutulmaya yüz tutmuş eserleri gelecek nesillere aktarmak olduğunu ifade eden Altınsoy, “Şu anda elimde 2 binin üzerinde taş plak var. Genelde Türk sanatçılardan oluşan Osmanlı döneminden 1950’li yıllara kadar çıkan taş plaklar var. Bu taş plakların içinde Müzeyyen Senar, Zeki Müren, Safiye Ayla, Münir Nurettin Selçuk, Tanburi Cemil Bey gibi ülkemizin seçkin sanatçılarının koleksiyonunu yapıyorum. Maksadım biriktirmek değil, unutulmaya yüz tutmuş sanatçıların eserlerini ileri kuşaklara aktarabilmek istiyorum. Bizden sonra gelen kuşaklara aktardığımız zaman, bu eserleri koruduğumuz zaman çok daha mutlu olacağım” dedi.  Ahşap gramofondan daha kaliteli ses elde ediyor  Kendi yaptığı gramofonlarda dut ve ceviz ağacını kullandığını ve bu şekilde daha kaliteli ses elde ettiğini belirten Altınsoy, “Bazen pirinç ve teneke boru ile ahşap boru arasındaki fark nedir diye soruyorlar. Teneke borular sesin akustik özelliğini bozuyor. Borunun sesi emmemesi lazım, ne kadar kaliteli olursa sesin kalitesi de bir o kadar artıyor. Dut, ceviz, meşe ve söğüt ağacı kullanıyorum. Bunların bile arasında ses farkı oluyor. En iyi sesi ceviz ve dut ağacından yapılan borulardan elde ediyorum. Güzel bir müzik kulağı olan bir dinleyici aradaki farkı rahatlıkla anlayabiliyor. Yaptığım hiçbir ahşap boruda sentetik, selülozik ürün kullanmıyorum. Tamamen atalarımızdan kalmış bir yöntem kullanıyorum. Afrika’da bir böceğin salgıladığı ‘gomalak’ denilen madde var, ahşabın üzerinde sürerek vernik görünümü kazandırıyorum. Bu da gramofon borularına daha bir canlılık kazandırıyor” diye konuştu.  Türkiye’de nadir bulunan kartpostal plakları görenler şaşkınlığını gizleyemiyor  Geçmişte insanların özel günlerde birbirine mesaj göndermek maksatlı üretilen kartpostallardan yapılan plakların çok çabuk yıpranması sebebiyle Türkiye’de sayılı kişide olduğunu belirten Altınsoy, “Çoğumuz hatırlarız eskiden mektuplu yıllar vardı. İnsanlar birbirlerini tebrik etmek için özel günlerde kartpostal gönderirlerdi. Bu kartpostalların üzerinde resim ve notlar yer alırdı. Daha sonra insanlar kartpostalların üzerine kayıt yaptı. O dönemki eserler bu şekilde insanların birbirlerine hediye etmesiyle yaygınlaştı. İnsanlar hem kartpostal gönderiyorlar hem mesaj gönderiyorlar hem de alan kişi şarkı dinleyebiliyordu” şeklinde konuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.