Hava Durumu

#Sayıs

Yeni Marmara Gazetesi - Sayıs haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sayıs haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Dededen toruna taşınan emek, Ankara tiftiğini yeniden dünya sahnesine taşıyor Haber

Dededen toruna taşınan emek, Ankara tiftiğini yeniden dünya sahnesine taşıyor

Ankara'nın Ayaş ilçesinde dededen toruna aktarılan tiftik keçisi yetiştiriciliği, yaklaşık 3 bin başlık sürüyle yaşatılıyor. Kuşaklar boyunca süren bu emek, Ankara tiftiğini yeniden dünya sahnesinde marka olma yoluna taşıyor. Ayaş'ta 3 bin tiftik keçisi, nesilden nesile aktarılan üretim kültürüyle yetiştirilmeye devam ediyor. Osmanlı'dan bugüne uzanan Ankara tiftiği geleneği, üreticilerin emeğiyle hem bölge ekonomisine katkı sağlıyor hem de dünya ile rekabet eden bir değer olarak öne çıkıyor. Dededen toruna aktarılan mesleği sürdüren üreticiler Mesut Eroğlu ve Numan Çinkaya, tiftik keçisinin hangi şartlarda yetiştirildiğini, bozkırda dahi nasıl varlığını sürdürebildiğini, üretim sürecinde en fazla emek isteyen dönemleri ile elde edilen tiftiğin tekstilden lüks giyime uzanan kullanım alanlarını İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine anlattı. "15 sene içerisinde bu vaziyete geldik" Mesleğin dededen gelme olduğunu belirten Eroğlu, "Çocuklukta gözümüzü açtık, bunu gördük. Onunla da devam ediyoruz. Sonradan öğrenme değil. Aşağı yukarı 5-6 yaşlarımda babamın yanında başladım. Yaş 58, devam ediyorum. Kuzu gibi her sene satarak değil de biz onun tiftiğini sattığımızdan dolayı sürü büyütmek kolay. Biz de koyun da var. Koyunla beraber bunu destekliyoruz. Ondan dolayı, bir 15 sene içerisinde bu vaziyete geldik. Bu çok güzel bir hayvan. Öbür hayvanlardan temiz, doğal bir hayvan. Biz çok seviyoruz, ondan dolayı şimdiye kadar bundan devam ettik. Keçiden farkı, zengin bir mera istememesi. Her şartlarda kendini idam ettirebilen bir hayvan. Özel bir yer istemeyen, bozkırda dahi kendini muhafaza eden, karnını doyurabilen bir hayvan. En çok emek isteyen dönemi bunun mart, nisan, mayıs. 3 ayıdır. O zaman hem üstünden tiftiğini alıyoruz hem de oğlakları aynı anda oluyor. Ondan sonra çoban kendi güdüyor. Geriye kalan 10 veya 9 ayı çok rahat. O dönemde de verimini alıyorsun, ondan sonra çok rahat" dedi. "Kazaktır, eldivendir, biz yöresel olarak bunları yapıyoruz" Tiftiğin kalitesine dair konuşan Eroğlu, "Tiftiği, üzerimde gördüğünüz gibi kazaktır, eldivendir, biz yöresel olarak bunları yapıyoruz. Dışarıda bunun sof kumaşını yapıp güzel bir ürün elde ediliyor. Lüks giyim onlarınki, oralarda satılıyor. Tiftiğinin özelliğinden dolayı tercih ediliyor. Yün, pamuk ve ipekten ayıran özelliği üzerinde bakteri barındırmadığından. Yıkandığı anda yeni, sıfır giymiş gibi bir özelliği var. Tercih edilmesi ondan dolayı" diye konuştu. "Birbirine üstünlük sağlamak için kafa tokuştururlar, inatlaşırlar" Keçileri neden birkaç sürüye böldüklerini anlatan Mesut Eroğlu, "Birbirine üstünlük sağlamak için tabii ki birbiriyle kafa tokuştururlar, inatlaşırlar. Onun üstünlüğünü kabul ettiği zaman bir daha ona zaten kafa tutmaz o da. Şu anda 6-7 tane çobanımız var, 4-5 parçada. Biz çoğalttıkça bu birbirinin düşmanı olur. Biz 700'den fazla sürüyü tutmamaya uğraşırız. Genelde en fazlası bin olur bunun. Bin tanesinden üstü zarar eder. Yani zayıfı telef olur. Ondan dolayı böyle gördüğünüz 3-4 parçaya böleriz ve öyle güderiz. Oğlağı, keçisi, erkeçi, tekesi ayrı gibi" ifadelerini kullandı. "Dünyanın en iyi tiftiğini üretiyoruz" Devlet tarafından destek yapıldığını ifade eden Eroğlu, "Bunun devamını ve dünya konjonktüründeki tiftiğin geldiği yere kadar desteklenmesini ve ondan sonra bizim pazarlarda önümüzü açmasını istiyoruz. Çünkü dünya konjonktüründeki ile yarışmamız lazım. Ki dünyanın en iyi tiftiğini üretiyoruz. Coğrafi bakımından biliyoruz bunu. Çünkü dışarıdan gelen tiftikleri de ölçtük, ellerimize geçti, onları da gördük. Parlaklık olsun, elastik bakımından olsun. Saflık da bizim elimizde. Biz bunun en iyisini yaparız" şeklinde konuştu. "Sadece Hint kumaşıyla yarışabilir Ankara sofu" Yapılan kumaşların kalitesini değerlendiren Mesut Eroğlu, "Ankara sofuyla, normal sofu karıştırmamak lazım. Dünyada başka bir kumaş yok üzerine. Sadece Hint kumaşıyla yarışabilir Ankara sofu. Kütahya'da sadece yıkanması var. Yetiştirme sadece Ankara. En iyi verim burada alınmış. Kalite Ayaş'tır. Lojistiğin burada olması lazım. Üretimi burada" ifadelerine yer verdi. "Osmanlı'nın birinci yatırımı buydu" Aklının erdiğinden beri bu işi yürüttüğünü söyleyen Numan Çinkaya, "62 yaşındayım. Bayağı, 50 senedir yapıyorum bu işi. Çok mücadele verdim. Şu bütün köyleri, dağları hep bana sor. Her köye gittim. Eskişehir'e gittim, Kızılcahamam tarafındaki dağlara gittim. Her tarafı aynı Yörük usulü gezdim. Tiftik keçisinin özelliği çok. Bunun özelliğine kıymet biçilmez. Sadece bunun 2 ay bir zorlanması var. Kırkımı ile yavrulaması aynı vakte denk geliyor. Bir o zaman zorlanıyoruz. Ondan sonra zorlanma diye bir şey yok. Sayıyı arttıramayız da düşürmeyi düşünüyoruz. Bölge ekonomisine katkısı, katma değeri sırtındaki yün, tiftik. Aslında Osmanlı'dan gelen bir şey bu. Osmanlı'nın birinci yatırımı buydu. Tiftik, gelir kaynağı. Geleneksel tabii" ifadelerini kullandı. Yaklaşık 3 bin tiftik keçisiyle yapılan üretimin, Ankara tiftiğini yeniden dünya markası haline getirmesi hedefleniyor.

Bursa’nın dünyaca ünlü lezzetlerini ilk kez denediler Haber

Bursa’nın dünyaca ünlü lezzetlerini ilk kez denediler

Osmangazi Belediyesi, farklı şehirlerden Bursa’ya gelen öğrenciler için hayata geçirdiği gastronomi turlarıyla, kentin dünyaca ünlü mutfak mirasını tanıtıyor. Bursa’nın ulusal ve uluslararası ölçekte bilinirliğini artırmayı amaçlayan Osmangazi Belediyesi, kültürel çalışmalara verdiği önemle birlikte şehrin önemli yapı taşlarından olan gastronomiyi ön plana çıkaran projelerini sürdürüyor. Bu doğrultuda harekete geçen Osmangazi Belediyesi, Bursa Uludağ Üniversitesi öğrencileri için kentin lezzet duraklarına yönelik tur düzenledi. Tarihi Abdal Meydanı’nda tahinli pide ve cevizli lokum ikramıyla başlayan etkinlikte öğrenciler, Kayhan Çarşısı’nda kentin sembollerinden biri haline gelen cantık ve süt helvasının tadına baktı. Kozahan’daki Türk kahvesiyle sonlanan gastronomi turunda Bursa’nın tarihi ve kentin geçmişten günümüze yaşadığı süreçler hakkında da bilgiler verildi. Bursa’nın asırlık lezzetlerini ilk kez deneyimleyen öğrenciler, kentin yöresel tatlarına hayran kaldıklarını ifade etti. "Süt helvası buraya özgü olduğunu hissettiren bir tatlı" Bursa’ya üniversite eğitimi dolayısıyla gelen İranlı öğrenci Tara Rakhshan, tahinli pide ve cevizli lokumu çok beğendiğini dile getirerek, "Hiç bilmiyordum, ilk kez yedim. Çok güzeldi" şeklinde konuştu. Gastronomisiyle öne çıkan şehirlerden biri olan Gaziantep’ten geldiğini belirten bir diğer öğrenci Ali Emre Şahin de, ilk defa cantık yediğini ve beğendiğini vurgulayarak, "Bursa, gastronomi konusunda gayet ileri" sözlerini kullandı. Bir başka öğrenci Orçun Eren Dengiz de, süt helvası deneyimini paylaşarak, "Daha önce yediğim tatlıların hiçbirine benzemiyor. Gerçekten buraya özgü olduğunu hissettiren bir tatlı, herkese denemesini tavsiye ediyorum" yorumunu yaptı. Lezzet turu boyunca şef Mert Kahveci ise Osmanlı mutfağından başlayıp günümüze uzanan tahinli pide, cevizli lokum, cantık ve süt helvasına ilişkin tarihi bilgileri aktararak, kentin mutfağında ne denli önemli bir yer edindiklerini öğrencilere anlattı.

1,5 Yaşındaki Bebeğin Yuttuğu 3 Mıknatıs Bağırsakta Delik Açtı Haber

1,5 Yaşındaki Bebeğin Yuttuğu 3 Mıknatıs Bağırsakta Delik Açtı

Batman Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne 3 adet mıknatıs yutma şikayetiyle getirilen 1,5 yaşındaki bebek, yapılan başarılı cerrahi müdahale sayesinde sağlığına kavuştu. Edinilen bilgilere göre, Faruk Akman isimli bebek acil serviste yapılan ilk değerlendirmelerin ardından yakın takip amacıyla çocuk cerrahisi kliniğine yatırıldı. Yapılan takiplerde mıknatısların sindirim sisteminde ilerlemediği tespit edilirken, çoklu mıknatısların bağırsak duvarlarına yapışarak delinmeye neden olduğu değerlendirildi. Bunun üzerine bebek hastaya tanısal laparoskopi kararı verildi. Ameliyat sırasında bağırsakların 3 farklı noktasında delinme olduğu belirlendi. Laparoskopi destekli cerrahi yöntemle yaklaşık 5 santimetrelik hasarlı bağırsak bölümü çıkarılarak onarım gerçekleştirildi. Çocuk cerrahisi uzmanı Op. Dr. Mücahit Erman tarafından yapılan operasyon sonrası sağlık durumu hızla iyileşen minik hasta, tedavisinin ardından taburcu edildi. Ameliyat sonrası açıklamada bulunan baba Sedat Akman, başarılı operasyon nedeniyle Sağlık Bakanlığı'na, Batman İl Sağlık Müdürlüğü'ne, hastane yönetimine ve ameliyatı gerçekleştiren doktora teşekkür etti. Yetkililer ise küçük çocukların erişebileceği alanlarda bulunan mıknatıs ve benzeri yabancı cisimlerin hayati riskler oluşturabileceğine dikkat çekerek aileleri daha duyarlı olmaları konusunda uyardı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.