Hava Durumu

#Sınav Kaygısı

Yeni Marmara Gazetesi - Sınav Kaygısı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sınav Kaygısı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Sınav Kaygısına Dikkat! Haber

Sınav Kaygısına Dikkat!

Sınav kaygısı hakkında uyarılarda bulunan Psikolog Ozan Yazıcı, "Düşük ve orta düzeyde bir kaygı, dikkati toplamak, motive olmak ve zamanla yarışmak açısından işlevseldir. Sınavı hayatın dönüm noktası olarak görmek, kazanmayı ise değerli olmanın kanıtı gibi yorumlamak, doğal bir değerlendirme sürecini sancılı bir sınava dönüştürür. Ancak gerçekte, lise ve üniversite sınavları hayattaki birçok sınavdan sadece birkaçıdır" dedi. LGS ve YKS gibi sınav dönemleri yaklaşırken, öğrencilerin yalnızca akademik değil, psikolojik olarak da hazırlanması büyük önem taşıyor. Sınav performansını belirleyen temel etkenlerden biri olan "sınav kaygısı", çoğu zaman başarısızlıktan çok, başarısız olma düşüncesinin kendisinden besleniyor. Liv Hospital Samsun’dan Psikolog Ozan Yazıcı, sınav kaygısı konusunda açıklamalarda bulundu. "Sınav deneyimi bir mücadele alanına dönüşür" Sınav kaygısının ne olduğundan bahseden Psk. Özcan, "Sınav kaygısı; olumsuz senaryolar, yüksek beklentiler ve felaketleştirme içeren düşüncelerle şekillenen, çoğu zaman gerçekçi dayanaklardan yoksun bir kaygı türüdür. Bu nedenle ‘yalancı kaygı’ olarak da adlandırılır. Gerçek bir tehdit olmadığında bile bedenin ve zihnin alarm durumuna geçmesine neden olur. Sonuçta öğrencinin dikkatini toplama, bilgiyi hatırlama ve düşünme becerileri zayıflar; fiziksel belirtiler (terleme, mide bulantısı, çarpıntı) eşlik eder ve sınav deneyimi bir mücadele alanına dönüşür" diye konuştu. "Düşük ve orta düzeyde bir kaygı işlevseldir" Kaygının tamamen ortadan kaldırılması değil, yönetilebilir düzeyde tutulmasının hedeflenmesi gerektiğini söyleyen Psk. Özcan, "Düşük ve orta düzeyde bir kaygı, dikkati toplamak, motive olmak ve zamanla yarışmak açısından işlevseldir. Bu noktada önemli bir gerçek şudur; sınava yüklenen anlam, kaygı düzeyini doğrudan belirler. Sınavı hayatın dönüm noktası olarak görmek, kazanmayı ise değerli olmanın kanıtı gibi yorumlamak, doğal bir değerlendirme sürecini sancılı bir sınava dönüştürür. Ancak gerçekte, lise ve üniversite sınavları hayattaki birçok sınavdan sadece birkaçıdır. Bir işi zamanında yetiştirmek, bir ilişkide kriz yönetmek, evde yanan yemeği telafi etmek de kendi içinde sınav niteliği taşır. Fark, sadece bağlamdadır" şeklinde konuştu. "Kaygıya sebep olan çevredir" Ebeveynlere düşen sorumluluklara değinen Psk. Özcan, "Çoğu zaman bu aşırı anlam yüklemenin kaynağı öğrencinin kendisi değil, çevresidir. Özellikle ebeveynler iyi niyetle yaptıkları birçok yönlendirme ve uyarıyla farkında olmadan çocuklarının kaygı seviyesini artırabilirler. Daha iyi bir gelecek arzusu, çocuğun zihninde ‘başarısız olursam sevilmem’ gibi düşüncelerle yer değiştirebilir. Bu yüzden ebeveynlerin tutumu, kaygının oluşmasında ya da sağlıklı yönetilmesinde kritik bir rol oynar" dedi. "Ailelere ve sınava girecek çocuklara öneriler" Psk. Özcan, sınav sürecinde kendimize ve çocuğumuza hatırlatabileceğimiz bazı gerçekleri şöyle sıraladı: "Bu, hayatın içindeki birçok sınavdan sadece biri. Sonuç her ne olursa olsun, ölüm yok. Hayat devam ediyor ve her zaman yeni fırsatlar doğar. (İstediğin liseyi/üniversiteyi kazanamamış olmak, istediğin mesleği seçemeyeceğin anlamına gelmez!) Başarı sadece sonuçta değil, sürecin kendisinden keyif alabilmekte saklıdır. Her sonucu kontrol edemeyiz. Bazı değişkenler bizim dışımızdadır. Kendine sor: En kötü ne olabilir? Eğer bu sorunun cevabında hayatı tehdit eden, geri dönüşü olmayan bir durum yoksa, o zaman umut baskındır. Hem de en yalın ve en gerçek hâliyle, gözünün önündedir. Tek yapman gereken görmek istemek."

Sınav Kaygısı Başarıyı Düşürüyor mu? Haber

Sınav Kaygısı Başarıyı Düşürüyor mu?

Eğitim hayatı boyunca sayısız sınava giren, özellikle de yaklaşan Liseye Geçiş Sistemi (LGS) sınavına hazırlanan çocuklarda yaygın şekilde görülen sınav kaygısının akademik başarıyı etkilediğini belirten Uzman Psikolog Tansel Tara Çapar, aile ve öğretmenlerin çocuğa anlayışlı ve destekleyici tutum göstermesi gerektiğini vurguladı. Çocukların endişe ve sıkıntılarını aşması için nefes egzersizi, iyi bir uyku ve deneme sınavı pratiği tavsiye etti.   Acıbadem Adana Hastanesi Uzman Psikolog Tansel Tara Çapar, pek çok öğrencinin yaşadığı sınav kaygısı yani “öğrencinin gerçek performansını göstermesini engelleyen, içerisinde betimsel ve davranışsal özellikler barındıran, çocukta olumsuz duygular hissettiren durum” ile ilgili önemli bilgiler verdi. Sınav kaygısının çocukların öğrendikleri bilgileri sınav sırasında kullanmalarına engel olarak performans düşüşüne neden olduğunu belirten Çapar, ayrıca psikolojik problemleri de beraberinde getirdiğini vurguladı.  Sınav kaygısı olan çocukta “huzursuzluk, endişe, tedirginlik, sıkıntı” hislerinin belirginleştiğine dikkat çeken Psikolog Çapar “Ders çalışmada isteksizlik, mide bulantıları, karın ağrıları, ağız kuruluğu, taşikardi ve benzeri belirtiler gözlemlenebilir. Konsantre olmadıklarını dile getirebilir, özgüvende azalma ve değersiz hissetme ile karşılaşılabilir. Uyku ve iştahta bozulmalar görülebilir. Çocuğun ders notlarında gözle görülür bir düşüş gözlemlenir. Ders çalışma eylemini devamlı olarak erteleme, sınav öncesi ve sonrası süreç hakkında konuşmayı reddedebilirler. Okul, ders ve sınavlar hakkında sorular sorulmasından büyük ölçüde rahatsız olurlar. Sınav kaygısı olan çocukların çok çalışmasına rağmen performans düşüklüğü yaşadıkları bilinmektedir. Öğrenciler sınavın içeriği yerine kendilerine odaklanır. Bu nedenle bilgilerini aktaramaz, okuduğunu anlayamaz, düşüncelerini organize etmede güçlük yaşayabilir” diye konuştu. “Bilinçaltındaki korkular kaygıya dönüşebilir”  Psikolog Çapar, çoğu öğrencinin sınavları kendi kişiliklerini ölçen bir test olarak gördüğüne değinerek sınavların kişiliği değil, bilgiyi ölçtüğünü hatırlatmak gerektiğini ifade etti. Aksi taktirde çocukların başarısızlık düşüncesini tehdit olarak görerek kaygılarının artacağını belirten Psikolog Çapar sınav kaygısını etkileyen faktörlerin “genetik faktörler, aile içinde verilen yanlış eğitimler, bireydeki iç çatışmalar ve öğrenilmiş tepki olarak kaygı” olduğunu söyledi. Çocuklarda kaygı oluşturan nedenlerden birinin “bilinçaltındaki korkular” olduğunu; bireylerin genellikle korkunun kaynağı olan ilk hatıralarını unutma, bastırma ve reddetme eğiliminde olsa da korkuların kaygı olarak ortaya çıktığını sözlerine ekledi.  Çocuğa karşı aile ve öğretmenlerin destekleyici tutumunun önemini vurgulayan Psikolog Çapar “Sınav kaygısı olan çocuk, "Ya başaramazsam", "Kazanamayacağım", "Ya sınavda bayılırsam", "Yapamayacağım" gibi gerçekçi olmayan düşünceler ile kendilerini eleştirebilir. Çocukta, dikkat dağınıklığı, odaklanamama problemi, endişe ve huzursuzluk gibi ruh halleri hissedilebilir. Bedensel belirtilere bakıldığında; mide bulantısı, kalp hızında artış, terleme, titreme vb semptomlar görülebilir. Bu kaygının oluşmasında olumsuz otomatik düşünceler ve çevre baskısı yer aldığı için çocuğa karşı aile ve öğretmenlerin destekleyici tutumu çok önemlidir” dedi.  “Başka çocuklarla kıyaslamadan, anlayışla yaklaşılmalı”  Ailelerin çocuktan beklentisinin yüksek olmasının da kaygıya yol açabileceğinden bahseden Psikolog Çapar aile, arkadaş ve öğretmenlerinden destek gören çocukların motive olarak başarılarını arttırdıklarını anlattı. Ebeveynlerin çocuklarından beklentilerinin gerçekçi olması gerektiğinin altını çizen Psikolog Çapar şunları dile getirdi: “Aileler çocuğa karşı kıyaslayıcı, otoriter, eleştirici ve baskıcı tutumlar değil empatik ve anlayışlı yaklaşımlar sergilemelidir. Ailenin hedeflerinin gerçekçi ve ulaşılabilir olması durumunda çocuklarda sınav kaygısı kontrol edilebilir düzeye gelir.”  “Deneme sınavları moral bozmadan devam etmeyi sağlıyor”  Nefes ve gevşeme egzersizlerinin gevşeme ve odaklanma sağlayarak sınav kaygısı ile başa çıkmada yardımcı olduğunu vurgulayan Psikolog Çapar kaygıyı yok sayıp bastırmak yerine kabul edip tanımaya çalışmanın kaygıyı azaltıcı bir yöntem olduğunu belirtti. Araştırmalara göre, çocuğun sınav kaygısıyla yüzleşmesinde olumlu etkileri olan deneme sınavlarının, yapılamayan sorularda moral bozmadan devam edebilme yeteneğini geliştirdiğini sözlerine ekledi.  Psikolog Çapar bir diğer faktörün de uyku düzeni olduğuna dikkat çekerek “Sınav senesini bir maratona benzetebiliriz. Bu nedenle uygun saatte yatarak sabah dinlenmiş bir şekilde uyanmak çocuğun enerji depolamasını sağlar. Sınav stresini azaltan bir diğer faktör ise, egzersizlerdir. Bu sebeple öğrencilerin düzenli egzersiz yapmaları teşvik edilir. Sınav kaygısı psikolojik problemlerle ilgili olabilir. Psikoterapi ile öğrencilerin sınav kaygılarının nedenleri belirlenir ve bunlar üzerinde seans yapılandırılır. betimsel Davranışçı Terapi (BDT), öğrencilerin olumsuz düşüncelerini ve inançlarını sınava yönelik işlevli ve yapıcı düşünceler ile değiştirilmesinde yardımcı olur. Bu terapi yöntemi öğrenciye sınav stresiyle başa çıkma becerisi kazandırır” diye konuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.