Hava Durumu

#Trabzon

Yeni Marmara Gazetesi - Trabzon haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Trabzon haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Balkonda Kovanlardaki Balı Yiyen Ayı Kameralara Yansıdı Haber

Balkonda Kovanlardaki Balı Yiyen Ayı Kameralara Yansıdı

Trabzon'un Of ilçesinde bir evin 2. katına tırmanarak ulaştığı balkonda bulunan arı kovanlarındaki balı ilk gün bitiremeyen ayı, 2. günde gelip kaldığı yerden balları yemeye devam etti. Yaşananlar güvenlik kameralarına yansıdı. Trabzon'un Of ilçesi Keler Mahallesi'nde ilginç bir olay yaşandı. Mahalle sakinlerinden Mustafa Tüfekçi, evine yaklaştığı sırada balkondaki arı kovanının yerinde olmadığını görünce endişelenerek hemen eve çıktı. Evin üst katına çıkarak kovanların olduğu balkona giren Tüfekçi, gördüklerine inanamadı. Balkonun ahşap tırabzanının kırık, arı kovanlarının da dağınık olduğunu gören Tüfekçi, hemen köşede takılı güvenlik kamerasının kayıtlarını inceledi. Tüfekçi, görüntülerde evin balkonuna tırmanan ayının kovanları açıp balı afiyetle yendiğini gördü. Gece karanlığında balkona çıkan ayının balı bitiremeyince ertesi gün yeniden gelerek kaldığı yerden devam ettiği anlar da güvenlik kamerasına saniye saniye yansıdı. Ayının balkona ustaca tırmanışı ve yeniden aşağıya aynı ustalıkla inişi ise dikkat çekici görüntüler oluşturdu. Ayıya yediği balı helal ettiğini ancak ayı yüzünden kendilerine bal kalmadığını ifade eden Ahmet Tüfekçi, "Önce dışarıdan peteği göremeyince şüphelendim, geldim baktım ki burası perişan halde. Kameradan seyrettim, ayı oturmuş burada balı yemiş. Kendi başına oturmuş yemiş. Efendi gibi yedi gitti. Helal olsun ona ama biz bir şey göremedik baldan. Birinci gün geldi yedi, herhalde fazla geldi, sonra çekti gitti. İkinci gün yeniden geldi, aynı şekilde yedi. Biz de kameradan izledik. Benden başkasının evlerine, arılarına da saldırdı, onların da ballarını yedi" şeklinde konuştu.

Trabzon'da kurduğu çiftlikle dünya pazarına açıldı Haber

Trabzon'da kurduğu çiftlikle dünya pazarına açıldı

Trabzon'da pandemi döneminde salyangozun ihracat potansiyelini keşfeden Ülkü Koçoğlu, Bulgaristan'dan getirdiği 'Helix Aspersa Maxima' türü kara salyangozları ile üretime başladı. Bölgede kara salyangoza "Googlis" denmesi, markanın ismine de ilham oldu. Çiftlikte kara salyangozlarının yumurtaları ve salyaları büyük bir özenle toplanıyor. Salyangoz özünden elde edilen doğal ürünler, kozmetik sektöründe kullanılıyor. Ayrıca çiftlikte üretilen salyangoz yumurtaları, gastronomi dünyasında "beyaz havyar" olarak biliniyor ve kilogramı dünya pazarında 3 bin Euro'dan alıcı buluyor. Trabzonlu Ülkü Koçoğlu'nun pandemi döneminde internette yaptığı araştırma, kısa sürede ihracata uzanan bir üretim sürecine dönüştü. Kara salyangozunun ihracat potansiyelini fark eden Koçoğlu, yaptığı incelemelerin ardından bir üretim çiftliği kurmaya karar verdi. DOKAP ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı destekli hazırlanan proje kapsamında Bulgaristan'dan 600 kilogram anaç ve 500 bin yavru salyangoz getirildi. Trabzon'un Ortahisar ilçesine bağlı Geçit Mahallesi'nde 6 dönümlük arazi üzerinde kurulan tesiste 'Helix Aspersa Maxima' türü kara salyangozlarının yetiştiriciliğine başlandı. Yaklaşık 1,5 yılı aşkın süredir üretimin sürdüğü tesiste, salyangozların yumurtaları ve salyaları özenle toplanıyor. Sıfır atık prensibiyle çalışan tesiste, salyangozun özü, kabuğu ve gübresi üretim zincirinde değerlendiriliyor. Elde edilen doğal salyangoz özü, zamanla kozmetik sektörüne yönelik yeni ürünlerin ortaya çıkmasını sağladı. Tesiste yüz temizleme jelinden cilt toniğine, yaşlanma karşıtı gece kreminden çatlak karşıtı bakım kremine kadar 10 farklı doğal cilt bakım ürünü üretildi. Bu ürünlerle marka kısa sürede yurt dışı pazarlarında da ilgi gördü. Havyarı 3 bin Euro seviyesinde satılıyor Üretim tesisinde salyangoz yumurtalarından elde edilen ve gastronomide "beyaz havyar" olarak bilinen ürün ise uluslararası pazarda 3 bin Euro seviyesinden satılıyor. Yüksek katma değerli havyar, tesisi ihracat açısından öne çıkaran ürünlerin başında geliyor. Tesiste salyangozların beslenmesinde kimyasal gübre kullanılmıyor. Salyangoz gübresiyle yetiştirilen semizotu, marul, lahana, pazı ve turp gibi sebzeler doğal yem olarak kullanılıyor. Böylece üretim süreçlerinin tamamında sürdürülebilirlik esas alınıyor. Tesise verilen isim de Trabzon kültüründen izler taşıyor. Bölgede kara salyangoza "Googlis" denmesi, markanın ismine de ilham oldu. "Salyangozun özü, kabuğu ve gübresi dahil her parçasını değerlendiriyoruz" Trabzon'dan dünyaya açılan bir üretim modeli oluşturan Ülkü Koçoğlu, Helix Aspersa Maxima türü kara salyangozları yetiştirdiklerini belirterek "Googlis adını Trabzon'un yöresel dil kullanımından geldiğini vurgulamak isteriz. Çiftlik adını seçerken de Trabzon'da salyangoza ne deniyordan yola çıkarak seçtik. Bu işe doğaya duyduğum saygı ve üretme tutkusu ile başladım. Pandemi döneminde kara salyangozunun sadece kozmetikte değil tarım, gübre ve ilaç sektöründe de büyük bir potansiyele sahip olduğunu fark ettim. O günden sonra hem bölgemize hem de ülkemize ekonomik değer kazandıracak bir üretim modeli kurmak istedim. 6 bin metrekare alan üzerine kurulan bir üretim merkezi oluşturduk. Helix Aspersa Maxima türü kara salyangozları yetiştiriyoruz. Burada sıfır atık prensibi ile çalışıyoruz. Salyangozun özü, kabuğu ve gübresi dahil her parçasını değerlendiriyoruz. Bu çiftlikte aynı zamanda kadınları aktif rol almasını sağlıyoruz" dedi. "Yurtdışına kozmetik madde olarak salyangoz özü gönderiyoruz" Kara salyangozu gübresinin dünyanın en kıymetli gübrelerden biri olduğuna dikkat çeken Koçoğlu, "Biz bugün googlis olarak elde ettiğimiz doğal salyangoz özünü markamız ile dünya pazarına taşıyoruz. Trabzon'dan doğan bir değeri global bir markaya dönüştürmeyi hedefliyoruz. Bizim için bu sadece bir üretim değil doğadan gelen bir bir şeyi bilimin ve emeğin gücüyle geleceği taşımak istiyoruz. Kara salyangozu doğanın sunduğu en güçlü hücre yenileyici özlerden biri. Hem tıp hem de kozmetik sektöründe altın değerinde bir içerik sahibi. Pandemi dönemindeki araştırmalarımda bu ürünün ihracat potansiyelini fark ettim. O dönemi fırsata çevirmek istedim. Doğadan ilham alan bir iş modeli kurdum. Bizim çiftliğimiz sadece Trabzon ekonomisine değil Türkiye'nin ihracat hedeflerine de katkı sağlıyor. Yurtdışına kozmetik madde olarak salyangoz özü gönderiyoruz. Kadın kurucu olarak kadın emeğini merkeze alan bir üretim yapısı kurduk. Çiftlikte sıfır atık olarak çalışıyoruz. Salyangozun özü, kabuğunda kalsiyum ve karbonat var. Diş macunlarında ve ilaç sanayinde kullanılıyor. Bilim gübresinin dünyadaki en kıymetli gübre olduğunu söylüyor" şeklinde konuştu. "Bu hayvanlara ön yargılı yaklaşıyoruz" Çiftlikte kara salyangozlarını kendi gübrelerinden ürettikleri sebzelerle beslediklerini kaydeden Koçoğlu, "Bu hayvanlara ön yargılı yaklaşıyoruz. Aslında değerini bilmemiz gerekiyor. Bu canlı Allah'ın yarattığı kusursuz sistemden bir örnek. Bir hayvan düşünün ki asla pislikte yaşayamıyor, pislikte hasta oluyor. Bu noktada da bizim en çok dikkat ettiğimiz konu hayvanların temizliği. Anadolu şifacılığında da kullanış yerlerine bakıldığında değerini maalesef anlayamadığımız bir noktadayız. Bizim burada tamamen kendi ekimlerimiz olan ve kimyasal gübre kullanmadan onların gübrelerini kullanarak ürettiğimiz semizotu, marul, lahana, pazı, turp bunun gibi yetiştirdiğimiz kendi sebzelerimizi onlara veriyoruz. Onun haricinde de rutin olarak mısır ve soya fasulyesinden oluşturduğumuz bir yemimiz var" diye konuştu. "Özellikle cilt bakım ürünlerinde Orta Doğu'da çok fazla talep alıyoruz" Avrupa'ya ham madde sağladıklarını belirten Koçoğlu, "Bu hayvanın her şeyi o kadar kıymetli ki biz farkında değiliz. Bu hayvanın havyarı yavru olarak kullanılmayacaksa şayet yani salyangoza dönüşmeyecekse havyarı dünyadaki en önemli havyarlardan biri. Bunun değeri 3 bin Euro'lardan bahsedilen rakamlardan satılıyor. O yüzden bu hayvanın her şeyi çok kıymetli. Sadece biz ne bilinçliyiz, ne bilgiliyiz. Hücre yenileme etkisi olan salya o kadar önemli bir içerik ki hayvanın kabuğu kırıldığında o salyayla kendini tamir edebiliyor yani o hücreyi yeniliyor. Kozmetik sektöründe bunun önemini fark ettiğimizde bizde bunu katma değerli ürün olarak yapalım dedik. Direkt hammadde satmaktansa aynı zamanda kendi markamızı da oluşturalım ve Trabzon'dan dünyaya açılan bir marka olalım dedik. Çünkü deri yoluyla alınan her türlü krem ve cilt bakım ürünleri farklı hastalıklara, kansere yol açabiliyor. Önemli olan cildinize neyi sürdüğünüzü bilmek. Temiz içerikli ve doğadan gelen bir ürünü kullanmayı herkese tavsiye ederim. Artık bir kadın kooperatifi kurmak istiyoruz. Bu işimizi Trabzon'da başlayıp tüm Türkiye'de aktif hale getirmek istiyoruz. Çünkü her şeyinden faydalanılan bir hayvanın ihracat potansiyelini keşfedip bu ülke, kadınlar ve gelecek nesiller için yepyeni projelerle ülkemizi kalkındırmak ve Trabzon'a döviz girdisini sağlamak istiyoruz. Özellikle cilt bakım ürünlerinde Orta Doğu'da çok fazla talep alıyoruz onun haricinde Avrupa'da şu anda satıştayız. Avrupa'ya aynı zamanda hammadde de sağlıyoruz. Biz 1,5 yıllık çiftliğiyiz ama şükürler olsun ki düşündüğümüzden iyi gidiyoruz" ifadelerini kullandı.

Dar ve engebeli köy yollarında ilerleyen lüks araç, Trabzonluların büyük şaşkınlığına neden oldu Haber

Dar ve engebeli köy yollarında ilerleyen lüks araç, Trabzonluların büyük şaşkınlığına neden oldu

Almanya'da yaşayan Muhammet Can, memleketine Lamborghini marka spor otomobiliyle gelince ilgi odağı oldu. Dar ve engebeli köy yollarında ilerleyen lüks araç, Trabzonluların büyük şaşkınlığına neden oldu. Trabzonlular köy yollarında Lamborghini görünce adeta şaşkına döndü. Trabzonlu Muhammet Can, Almanya'dan memleketine hayali olan lüks spor aracı ile döndü. Kente giriş yaptığı anda birçok kişi tarafından kaydedilen Lamborghini, özellikle gençlerin yoğun ilgisini çekti. Trabzon'un caddelerinde, köy ve yayla yollarında aracıyla gezen Muhammet Can, vatandaşların hem fotoğraf çektirmesine hem de aracı yakından incelemesine izin verdi. Her yıl memleketine geldiğini belirten Can, "Memleketimde böyle bir arabayla dolaşmak küçük bir hayalimdi. Hem ailemi ziyaret ettim hem de güzel bir anı bıraktım" dedi. Lüks aracın köy yollarında ilerlediği görüntüler sosyal medyada kısa sürede büyük ilgi gördü. Muhammet Can'ın özellikle babaannesinin Lamborghini'ye binmeye çalıştığı anları paylaştığı video milyonlarca izlenmeye ulaşırken, bölgedeki caddelerden yaylalara kadar çekilen görüntüler sosyal medya kullanıcılarının yoğun ilgisini topladı. "Yoğun ilgiyle karşılaşıyoruz" Lüks aracı ile memleketinde köy ve yaylaları gezdiğini belirten Muhammet Can, "Almanya'dan yaklaşık 2 ay önce memleketime geldim. Spor aracımla aracı buraya bıraktıktan sonra Almanya'ya geri döndüm. Yaklaşık 10 gün önce tekrar geldim. Memleketin biraz tozunu attıralım dedim. Köylere ve yaylalara gittim" dedi. Hayalinin spor araçla memleketine gelmek olduğunu kaydeden Can, "Almanya'da galericilik yapıyorum. Hayalimde hep böyle bir arabayla gelmek vardı. Bu sene nasip oldu. Bu coğrafya engebeli yolları ile biliniyor ama çok rahat bir şekilde gezdik. Virajlı yollar biraz fazla. Aracın süspansiyonunu kaldırabiliyoruz onun için çok sorun yaşamadık. Gören herkes araca binmek istiyor. Fotoğraf çektirmek gibi taleplerle karşılaşıyorum. Yoğun ilgiyle karşılaşıyoruz. Sosyal medyadan çok kişi yazıyor. Hepsine zamanımız olmadığı için yapamıyoruz" şeklinde konuştu. Sosyal medyada yüklenen bir video ile yoğun ilgi gördüğünü vurgulayan Can, "Bu araçla köye çıktım. Ailemle beraber çay içiyorduk. Babaannem bastonu ile geldi. Arabaya bin dedim. Binemem dedi. Biraz ısrar edince kabul etti. O anlarda tesadüfen video çektik. Sosyal medyaya yükledik. Bu kadar izleneceğini tahmin etmemiştim. Bu arabanın 2027 yılına kadar süresi var. O zamana kadar burada kalacak. 2027 yılında süresi dolduğunda başka arabayla geleceğim" ifadelerini kullandı.

Restoran işletmecisinden israfa "Yiyen öder" uygulaması Haber

Restoran işletmecisinden israfa "Yiyen öder" uygulaması

Trabzon'da daha önce sıra dışı uygulamayla dikkatleri üzerine çeken bir kebapçı, bu defa farklı bir uygulamaya imza atmaya hazırlanıyor. Trabzon'un Yomra ilçesinde faaliyet gösteren bir restoran, yeni sistemle hem fiyatları düşürmeyi hem de gıda israfının önüne geçmeyi hedefliyor. İşletme sahibi Halil İbrahim Demirtaş, yeni sistemle müşterilerin yalnızca sipariş ettikleri mezelerin ücretini ödeyeceğini belirterek, "Kimse yemediği bir ürünün ücretini ana yemek üzerinden ödemek zorunda kalmayacak. Ana yemek fiyatlarımızı ve kâr marjımızı minimize ederek fiyatları düşüreceğiz" dedi. Müşterilerin diledikleri mezeleri sipariş edebileceğini, sadece yediklerinin ücretini ödeyeceğine dikkat çeken Demirtaş; "Misafirlerimiz menüden ana yemeklerini seçecek, diledikleri mezeleri sipariş edecek; sadece yediklerinin ücretini ödeyecek" diye konuştu. Her akşam çöpe giden mezeleri gördükçe üzüldüğünü ifade eden Demirtaş yeni sistemle israfı en aza indirip fiyatları erişilebilir hale getirmeyi hedeflediklerini söyledi. Restoranlarda "ikram" diye bir şey yoktur "Restoranlarda "ikram" diye bir şey yoktur. Bir restorana girdiğinizde önünüze gelen her ürün ücretlidir" diyen Demirtaş, "Trabzon'da tek şubesi bulunan bir işletmeyiz ve ilklere imza atmayı seviyoruz. Günümüzün şartlarında hem bizim hem vatandaşın muzdarip olduğu israf sorununa dikkat çekmek istedik. Restoran sahipleri olarak zaman zaman "Sen daha çok meze verdin, ben daha çok meze verdim" gibi bir rekabetin içine giriyoruz. Biz bu anlayışın önüne geçmek istiyoruz. Özellikle şunu vurgulamak isterim: Restoranlarda "ikram" diye bir şey yoktur. Bir restorana girdiğinizde önünüze gelen her ürün ücretlidir. Bu ürünlerde kâr gözetilmez, birim maliyet hesaplanır ve ana yemeğin üzerine eklenir. Dolayısıyla ana yemek fiyatı otomatik olarak yükselir. Biz hem bu fiyatları düşürmek hem de israfın önüne geçmek amacıyla, Allah nasip ederse Kasım ayında yeni bir uygulamaya geçiyoruz. Başarılı olursak, bu sistemi yıl boyunca sürdürmeyi planlıyoruz. Bu sayede, kimse yemediği bir ürünün ücretini ana yemek üzerinden ödemek zorunda kalmayacak. Ana yemek fiyatlarımızı ve kâr marjımızı minimize ederek fiyatları düşüreceğiz. Aynı şekilde meze fiyatlarımızı da uygun seviyelere çekeceğiz. Herkes sadece istediğini yiyecek, yemediğinin parasını ödemeyecek. Örneğin, vatandaşın 300-400 TL'si varsa neden 400 TL'lik bir yemeğe 650 TL ödesin? Bizim amacımız bunun önüne geçmek. Bunun için uygun bir fiyat politikası hazırlıyoruz. Herkes ailesiyle restoranımıza gönül rahatlığıyla gelebilecek. Mesela şu anda Adana kebabımızın fiyatı 550 TL. Yanında çeşitli yancılar da veriyoruz. Yeni sistemimizle Adana menümüzün fiyatını 350 TL'ye düşüreceğiz. Meze fiyatlarımızı ise 30, 40 ve 50 TL olarak belirleyeceğiz. Mezelerimiz Güneydoğu ve Hatay mutfağına özel lezzetlerden oluşuyor" dedi. Sadece yediklerinin ücretini ödeyecekler Müşterilerin sadece yediklerinin ücretlendirileceğini kaydeden Demirtaş, "Misafirlerimiz menüden ana yemeklerini seçecek, diledikleri mezeleri sipariş edecek; sadece yediklerinin ücretini ödeyecek. Biz ilklere imza atmayı seven bir işletmeyiz, inşallah bu uygulamayı da başarıyla hayata geçireceğiz. Amacımız, çöpe giden ürünlerin önüne geçmek. Her akşam çöpe giden mezeleri gördükçe gerçekten üzülüyorum. Bu nedenle ana yemek fiyatlarımızı aşağıya çekiyor, mezeleri ise tüketim esasına göre ücretlendiriyoruz. Yiyen ödeyecek, yemeyen ödemeyecek" diye konuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.