Hava Durumu

#Tüp Bebek

Yeni Marmara Gazetesi - Tüp Bebek haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tüp Bebek haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Uzmanlardan Çiftlere Öneriler  Haber

Uzmanlardan Çiftlere Öneriler 

Tüp bebek tedavisi sürecinde yaşanan stresin, anne-baba olma şansını etkilediği bilimsel olarak ortaya kondu. Uzman Dr. Fatma Arkaz, psikolojik desteğin tedavi başarısını ve çiftlerin ruh sağlığını olumlu etkilediğini belirtti. Tüp bebek tedavisi olarak bilinen IVF (İn vitro fertilizasyon), çocuk sahibi olmak isteyen çiftler için hem fiziksel hem de ruhsal açıdan zorlu bir süreci ifade ediyor. Bu süreçte yaşanan kaygı ve stres, doğrudan tedavi başarısını etkileyebiliyor. Memorial Antalya Hastanesi Psikiyatri Bölümü'nden Uzman Dr. Fatma Arkaz, tüp bebek tedavisi gören çiftlerde psikolojik desteğin kritik bir rol oynadığını ifade etti. Kaygı düzeyinin yüksek olması ise tedavi sürecine olumsuz etkiliyor Araştırmalara göre, tüp bebek tedavisi gören bireylerin yaklaşık yüzde 30-60'ı süreç boyunca klinik düzeyde anksiyete veya depresyon belirtileri gösterebiliyor. Kaygı düzeyinin yüksek olması ise tedavi sürecine ve sonuçlarına olumsuz etki edebiliyor. Bu nedenle çiftlerin ruh sağlığına yatırım yapması, tedavi başarısının yanı sıra ebeveynliğe hazırlık, ilişkilerin korunması ve yaşam tatmini açısından da önem taşıyor. "Stresle baş etmek başarıyı artırıyor" Uz. Dr. Arkaz, birçok çift bu stresli döneme zamanla uyum sağlayabiliyor. Partnerler arasında geliştirilen sağlıklı iletişim biçimleri ve duygusal yakınlık, tedavi sürecine olumlu katkı sağladığına dikkat çekti. Tüp bebek tedavisinde kullanılan bazı ilaçların da ruhsal durum üzerinde etkileri olabileceğini hatırlatan Arkaz, tedavide başarısızlık yaşanmasının bireylerde yas süreci başlattığını, bunun da hem bireysel ruh sağlığını hem de evlilik ilişkilerini etkileyebileceğini söyledi. Psikolojik desteğin faydaları Tüp bebek sürecinde alınan psikolojik desteğin önemine dikkat çeken Arkaz, "Bu süreçte çiftlere duygularını güvenle ifade edebilecekleri bir paylaşım alanı sunuluyor. Psikolojik destek, stres ve duygusal dalgalanmalarla başa çıkmayı kolaylaştıracak yöntemler kazandırıyor. Aynı zamanda karar verme süreçlerinde rehberlik ediyor, olumsuz düşüncelerle başa çıkmayı ve olumlu bakış açısı geliştirmeyi öğretiyor. Çiftlerin bu zorlu yolculukta kontrol ve güven hissini yeniden kazanmalarına da yardımcı oluyor" dedi. Uzmanlardan çiftlere öneriler Tüp bebek tedavisine başlayacak çiftlere önerilerde bulunan Arkaz, "Partnerler arasında açık ve dürüst bir iletişim kurulması büyük önem taşıyor. Ayrıca arkadaş ve aile desteği de sürecin sağlıklı yönetilmesinde çok kıymetli. Stres kaynaklarını belirlemek, eşlerin farklı başa çıkma yollarını anlaması ve beden-zihin bütünlüğünü destekleyici aktiviteler –örneğin egzersiz, meditasyon, nefes çalışmaları ya da yazı yazmak– bu süreçte ciddi fayda sağlıyor. Bunun yanı sıra sağlıklı ve dengeli beslenmek, büyük yaşam değişikliklerinden kaçınmak ve gerektiğinde profesyonel destek almaktan çekinmemek de tedavi sürecinin hem daha konforlu hem de daha verimli geçmesini sağlıyor" diye konuştu. Ruh sağlığının tüp bebek tedavisinde ihmal edilmemesi gerektiğini vurgulayan Arkaz, "Bu süreçte ruh sağlığına yapılan her yatırım yalnızca tedavi başarısını artırmakla kalmaz, aynı zamanda sağlıklı bir ebeveynliğe giden yolu da güçlendirir" ifadelerini kullandı.

20 Yıl Sonra Gelen Mucize! Haber

20 Yıl Sonra Gelen Mucize!

Diyarbakır'da yaşayan 43 yaşındaki kadın, 20 yıllık evliliğinde 25 başarısız tüp bebek denemesinden sonra çocuk sahibi oldu.   Adalet-Murat Güven çifti, 20 yıllık evliliklerinde çocuk sahibi olamayınca tedavi almaya karar verdi. Güven çifti, bu süre zarfında Diyarbakır, İstanbul, İzmir, Ankara ve Antalya illerinde başvurduğu kliniklerde aldığı tedaviler ve 25 tüp bebek denemesi olumsuz sonuçlandı.  Güven çifti, son bir kez Kadın Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Prof. Dr. Hakan Çoksüer'e başvurdu. Çoksüer, 43 yaşındaki Adalet Güven'e teşhisi koyduktan sonra önce psikolojik destek sundu, daha sonra aşama aşama tedavi işlemini yaparak 20 yıl sonra başarılı sonuç alındı.  Prof. Dr. Hakan Çoksüer, hastanın ileri yaş ve ileri derecede yumurta tembelliği nedeniyle kendilerine geldiğini, daha önce İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya'da tedavi denemesi yapıldığını ve 25 başarısız tüp bebek denemesinden sonra kliniklerine geldiğini söyledi.  Hastaya daha önce histereskopi ve birçok uygulama yapıldığını, çoğu işlemlerin tüp bebek uygulaması esnasında iptal olduğunu belirten Çoksüer, “Yumurtaların kalitesiz ve zayıf olmasından dolayı tüp bebek uygulaması yapılmamış. Bazı merkezlerde hastaya erken menopoz teşhisi konulmuş. Bazı merkezlerde yumurtaların kalitesi çok zayıf olduğu söylenmiş. Bazı merkezlerde döllenme problemi olduğu söylenmiş ve bazı merkezlerde ise tüp bebek yapılmış ama başarısız olmuş” dedi.  “Hastaya hemen tüp bebek tedavisine geçmedik, önce hastaya ön tedavi uyguladık”  Hastanın kliniklerine geldiğinde ciddi anlamda psikolojik sıkıntısı olduğunu aktaran Çoksüer, şöyle konuştu:  “Biz, önce bunu detaylı konuştuk ve en önemlisi güven olduğunu söyledik. Hastayı muayene ettiğimizde FH hormonlarının çok ileri derecede yüksekti. AMH hormonu düşük olarak izlenmişti. Bize rahim duvarı da ince olarak geldi. Hastamızı tedaviye aldık. İlk önce yumurtalıklarını aktive etmek için eksozom tedavisi, her iki yumurtayı PRP ağırlıklı tedavi yaptık. Beraberinde akupunktur ve fitoterapi uygulaması yaptık. Yumurtalıkların aktivitesini artırmaya çalıştık. Belli bir tedavi uygulamasından sonra artık hastaya tüp bebek uygulaması yapabileceğimizi söyledik. Hastaya hemen tüp bebek tedavisine geçmedik. Önce hastaya ön tedavi uyguladık.”  Tüp bebek uygulamasından sonra düşük dozda ilaç verdiklerini söyleyen Çoksüer, “Amacımız, yumurta kalitesinin bozulmaması ve elde edeceğimiz yumurtaların döllenme kapasitesinin artırmak için bu uygulamaları yaptık. Beraberinde daha iyi döllenmesi için piezo elektrik uygulama yaptık, döllenme şansını artırdık. Daha sonra iyi kalitede embriyomuz oluştu. Embriyo oluştuktan sonra durum transfer aşamasına geldi. Transfer esnasında da öncesi ve sonrasında akupunktur uygulaması yaptık” şeklinde konuştu.  Hastanın ilk test yaptığında kendilerine ağlayarak bilgi verdiğini kaydeden Çoksüer, “‘Hocam testim pozitif, acaba bir yanlışlık olabilir mi?' Hasta, gözyaşlarına boğuldu. Bize bildirdi, bende de mutluluk gözyaşları oluştu. Hasta, bir hafta sonra gebelik kesesini görmek için geldi. Bir hafta sonra gördük, o mutluluk anını görmek müthiş bir duyguydu. 10 gün sonra tekrar kontrole çağırdık. O kalp atışı ve hastanın şu söylemi beni çok etkiledi. ‘Bu kalp atışı hayatımda görebileceğim en güzel ses, bebeğimin kalp atışını duymaktı.' Buna tanıklık etmekte mesleğimizin en güzel duygusal anlarındandır” diye konuştu.  Hasta Adalet Güven ise, 20 yıllık evli olduğunu, 20 yıl boyunca çocuğu olmadığını dile getirdi. İstanbul, Ankara, Diyarbakır'da doktorlara gittiğini belirten Güven, “Çare bulamadık. En son Hakan hoca ile tanıştık. 25'inci tüp bebek denemesi. Umutsuzdum, Hakan hoca zorla tedavi başlattı. Her gelişimde umutsuzdum, ağlıyordum, psikolojim bozuluyordu. Hakan hocanın hatırını kırmadım, çocuğumuz dünyaya geldi” ifadelerini kullandı. 

Bursa Şehir Hastanesinde İleri Teknolojik Cihazlarla Donatılan Tüp Bebek Merkezi Haber

Bursa Şehir Hastanesinde İleri Teknolojik Cihazlarla Donatılan Tüp Bebek Merkezi

Bursa’da Sağlık Bakanlığı’na bağlı Bursa Şehir Hastanesi’nde Tüp Bebek Merkezi hizmete girdi. Hastane bünyesinde kurulan Tüp Bebek Merkezi’nde, doğal yollarla çocuk sahibi olamayan çiftlerin yanı sıra kanser tedavisi gören ve ileride çocuk sahibi olmak isteyenlere de destek verilecek.   Bursa ve Güney Marmaradaki illerin ileri sevk merkezi konumunda olan Bursa Şehir Hastanesi’nde yeni bir hizmet daha verilmeye başlandı. Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılma işlemleri tamamlanan Tüp Bebek Merkezi, kasım ayı itibariyle faaliyete geçerek hasta kabulüne başladı.  Tüp bebek merkezi ile ilgili açıklamalarda bulunan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Özlem Çaylan Canıtez, Bursa ili ve çevre illerde doğal yollarla çocuk sahibi olamayan çiftlere hizmet vermeyi amaçladıklarını söyledi. Bu çiftlerin tetkik, tanı ve tedavi süreçlerinin tüm basamaklarının merkezde gerçekleştirilebileceğini ifade eden Op. Dr. Canıtez, “Basit bir yumurtlama tedavisinden aşılamaya, aşılamadan komplike bir tedavi olan tüp bebek tedavisine kadar tüm aşamalar merkezimiz bünyesinde gerçekleştirilecektir. Bunun yanında üremenin korunması kapsamında örneğin; kanser tedavisi görecek olan kadın ve erkek üreme çağındaki kadın ve erkek hastalarımızın üreme hücrelerinin dondurulması ve saklanması gibi işlemler de merkezimiz bünyesinde yapılacaktır. Bu sayede hastalarımız ilerleyen yıllarda çocuk sahibi olmak istedikleri zaman bu şanslarını koruyabileceklerdir. Merkezimizin Bursa ilimize hayırlı olmasını diliyorum.’ ifadelerini kullandı.  Tüp bebek tedavisi yıllar içinde pek çok gelişme gösterdi  Merkezde görev yapan Embriyoloji ve Histoloji Uzmanı Dr. Nur Pınar Çimen de tüp bebek çalışmalarının tarihsel gelişimine dikkati çekerek ülkemizin bu anlamda yaptığı çalışmalara değindi.  İlk tüp bebeğin 1978 yılında dünyaya geldiğini hatırlatan Dr. Nur Pınar Çimen, ülkemizde ise 1988’de ilk tüp bebeğin olduğunu kaydetti.  Bursa Şehir Hastanesi’nin de bu anlamda büyük bir potansiyel barındırdığına vurgu yapan Dr. Çimen, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:  ‘Tüp bebek tedavisi yıllar içinde pek çok gelişme gösterdi. Ülkemiz de tüp bebekle ilgili Avrupa’da ve dünyada öncü merkezlere sahip. Bu konuda özellikle nitelikli hizmetler veren bir ülke konumundadır. Sağlık Bakanlığı’nın özellikle tüp bebek tedavileriyle ilgili yönetmelikleri ve denetlemeleri son sürat her zaman gündemi takip ederek devam etmektedir. Özel düzenlemelerinin olduğu konulardan biridir. Ülkemizde nitelikli ve teknolojik altyapısı son derece iyi olan merkezler mevcut. Sağlık turizmi açısından da Avrupa’nın göz bebeği tüp bebek merkezleri olan bir ülke konumundayız. Bursa Şehir Hastanesi olarak birçok nitelikli alanda Bursa sağlığına hizmet vermeye devam ediyoruz. Tüp bebek merkezimizi de bu hizmetlerin içine katmanın onurunu yaşamaktayız" 

Gebeler Havuza Girebilir Mi? Gebeler Yazın Neler Yapabilir? Haber

Gebeler Havuza Girebilir Mi? Gebeler Yazın Neler Yapabilir?

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Faruk Buyru, hamilelere yaz uyarısında bulundu. Hamilelerin sıcaklardan daha çok etkilendiğini söyleyen Buyru, “Gebelere yazın denizde ya da uygun havuzlarda yüzmeyi öneriyoruz” ifadelerini kullandı.  Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Faruk Buyru; hamileliğe bağlı bazı değişiklikler nedeni ile hamilelerin sıcak havadan daha çok etkilendiğini belirterek uyarılarda bulundu. Buyru, gebeliğe bağlı hormonal ve fizyolojik değişiklikler, alınan kilolar, kan akışının artması, solunum kapasitesinin azalması, kalp hızının fazla olması, sıcaklık ve nemin daha fazla hissedilmesine yol açtığını belirtti.  “Güneşin dik geldiği saatlerde dışarı çıkmamalı”  Prof. Dr. Faruk Buyru, hamilelerin sıcaktan etkilenmemeleri için sentetik dar giysilerden kaçınmalarını belirterek, “Keten, pamuklu ve bol kıyafetler giyilmeli. En az 2 litre sıvı tüketilmeli, ılık duş alınmalı, güneşin dik geldiği 11-16 saatleri arasında mümkün olduğunca dışarı çıkılmamalı” dedi.  “Hamileler şekerli ve gazlı içeceklerden kaçınmalı”  Prof. Buyru, hamilelerin yaz aylarında şekerli ve gazlı içeceklerden kaçınması gerektiğini aktararak, “Alınan sıvı miktarı kadar sıvının niteliği de önemli. Şekerli ve gazlı içeceklerden kaçınmak, mümkünse sıvı ihtiyacını su, soda, az tuzlu ayran, az şekerli limonata gibi içeceklerle karşılamaları yerinde olacaktır. Hatta çay bile bu amaçla içilebilir. Günlük sıvı ihtiyacını karşılamak açısından ayran içiyorsa, çok tuzlu, limonata içiliyorsa da çok şekerli olmamasına da dikkat etmeleri gerekir. Gebeler her zaman olduğu gibi sık ve az yemeli, mümkün olduğu kadar karbonhidrat ve tuzdan uzak durmalı” tavsiyelerinde bulundu.  “Hamilelere yazın denizde ya da uygun havuzlarda yüzmeyi öneriyoruz”  Hamilelerin güneş kremi kullanmasının önemine de değinen Buyru, “Anne adayları güneşlenecekse güneşin zararlı, ultraviyole etkisini hissetmemesi açısından koruma faktörlü güneş kremleri kullanmasını öneriyoruz. Hamilelikte egzersizin yaz aylarında da ihmal edilmemesi gerekiyor. Spor salonunda serinletilmiş, nemi azaltılmış bir ortamda egzersiz yapabilirler. Bunun yanı sıra gebelerin yazın yapabileceği imkan varsa denizde ya da uygun havuzlarda yüzmeyi öneriyoruz. Hamilelerin mikrop bulaşır ya da enfeksiyon kaparım diye bundan kaçınmamaları gerekir. Sadece deniz ya da temiz bir havuzdan çıkınca enfeksiyon riskini azaltmak için mayolarını değiştirip, kuru mayoyla oturmaları gerekir. Yine sabah saatlerinde veya akşam güneş battıktan sonra yürüyüş yapılması da önerilebilir. Günaşırı 30-40 dakika yürüyüş hem kilo alımını dengelemek, hem de doğuma hazırlık için yararlı olur” şeklinde konuştu.  “Sıcak hava tüp bebek tedavisini olumsuz etkilemez”  Sıcak havalarda ameliyat olmanın ya da tüp bebek yaptırmanın sakıncalı olup olmadığıyla ilgili sorularla çok sık karşılaştığını aktaran Prof. Dr. Faruk Buyru, “Gerek çocuk isteği nedeniyle tedavi olanlar ya da ameliyat olması gereken hastalar, ‘yaz sıcakları benim ameliyatımı ya da tedavimi olumsuz etkiler mi’ şeklinde soru soruyorlar. Bu doğru olmayan bir düşünce şekli. Bu anlamda mevsimsel bir fark olmuyor. Sıcaklar olumsuz etkilemiyor. Zaten laboratuvar ve ameliyathane belirli ısı ve nem oranına göre iç ortamı oluşturulmuş, dengelenmiş olan yerler. Enfeksiyon olmaması için ameliyathane ya da laboratuvarlar yaz- kış belirli sıcaklık seviyesine ayarlı. O nedenle gerek tüp bebek tedavilerini, gerek ameliyatları sıcak hava olumsuz etkilemiyor” ifadelerini kullandı. 

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.