Hava Durumu

#Türk

Yeni Marmara Gazetesi - Türk haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Türk haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Türk hekimlerini izleyip tecrübe kazanmak isteyen yabancı doktorlar ESOGÜ'ye geldi Haber

Türk hekimlerini izleyip tecrübe kazanmak isteyen yabancı doktorlar ESOGÜ'ye geldi

Üçü Suudi Arabistan'dan 1'i ise Mısır'dan Eskişehir'e gelen hekimler, ESOGÜ Tıp Fak Hastanesi Radyoloji Ana Bilim Dalı Girişimsel Radyoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Berat Acu'yu operasyon anında canlı şekilde izleyerek tecrübe edinme fırsatı yakaladı. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi'ne gelen 3'ü Suudi Arabistan'dan 1'i ise Mısır'dan gelen Ali Alsaadi, Mubarak Alqahtani, Ali Alsaadi ve Sherıhan Waheed isimli 1'i kadın 4 girişimsel radyolog, buraya Endobiliyer RF Ablasyonu, tiroid ablasyonu ve memede bulunan iyi huylu kitlelerin (fibroadenom) ablasyonu vakalarını gözlemlemek ve eğitim almak için geldiler. Kentte konakladıkları otelden Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne gelen 4 yabancı girişimsel radyolog, operasyon esnasında ESOGÜ Tıp Fak Hastanesi Radyoloji Ana Bilim Dalı Girişimsel Radyoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Berat Acu'yu canlı bir şekilde izleme imkanı edindi. Gelişimleri için oldukça önemli olan etkinlikte 4 Girişimsel Radyolog, Prof. Dr. Acu'yu dikkatle seyrettikleri gözlendi. "İki hastamızda da tiroit ablasyonu yapacağız" ESOGÜ Tıp Fak Hastanesi Radyoloji Ana Bilim Dalı Girişimsel Radyoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Berat Acu, "Bugün toplam yedi hastamız var. Bu hastalardan üçü, meme kitleleriyle ilgili. Bunlarda kapalı ameliyat dediğimiz, ameliyatsız yöntemle, herhangi bir kesi yapmadan tümörü yakarak hastanın problemini çözeceğiz. İki hastamızda da tiroit ablasyonu yapacağız. Bu da yine ameliyatsız bir çözüm yöntemi olup, tiroit bezini çıkarmadan içerisindeki tümöral dokuyu yakarak hastanın sorununu çözmeyi amaçlıyor. Bir hastamızda ise karaciğerdeki büyük ve iyi huylu bir kitleyi tedavi edeceğiz. Normalde bu tür kitleler cerrahi olarak çıkarıldığında hastada komplikasyon riski çok fazla oluyor, ancak biz onu yine damar içi yöntemle, yani kapalı yöntemle tedavi etmeye çalışacağız. En son hastamızın problemi ise pankreas kanserinin ana safra kanalını tıkamasına bağlı olarak gelişen sarılıktır. Bu sarılığı stent yöntemiyle çözüme kavuşturacağız" diye konuştu. "Şu ana kadar gayet etkileyiciydi" Yurtdışından tecrübe kazanmak için kendini izlemeye gelen radyologlar hakkında da konuşan Prof. Dr. Acu, şöyle konuştu; "Bugün bize dört hekim arkadaş katılıyor; üç Suudi Arabistan'dan, biri de Mısır'dan geliyor. Vakaları biz yapacağız, onlar seyredecekler. Nasıl yaptığımızı ve hangi prosedürleri kullandığımızı öğrenecekler. Ana safra kanalı tümör tarafından tıkandığında hastada sarılık ortaya çıkar. Biz bu tümörü yakma yöntemiyle safra kanalı açıklığını sağlayabiliyor ve böylelikle hastadaki sarılığı ortadan kaldırabiliyoruz. Bu işlemin adı Endobiliyer RF (Radyofrekans) işlemidir. Bu işlem de yine kapalı yöntemle yapılıyor ve hasta için oldukça konforlu, yeni bir tekniktir. Bu tekniği Türkiye'de uyguluyoruz. Evet, hastayı herhangi bir şekilde kesmeden, tamamen kapalı yöntemle o tümörü yakarak oraya bir stent yerleştirmek suretiyle safra kanalını açık tutuyor ve hastadaki sarılık problemini ortadan kaldırıyoruz." "Şu ana kadar gayet etkileyiciydi" Mısır'dan Türkiye'ye gelen ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi'nde operasyon esnasında Prof. Dr. Berat Acu'yu canlı bir şekilde izleyen Sherıhan Waheed, "Şu ana kadar gayet etkileyiciydi. Tabii yeni şeyler ve yeni prosedürler göreceğimiz için de heyecanlıyız. Daha önce bir Türk hastanesinde bulunmamıştım; şu an ilk defa bulunuyorum. Gördüğüm kadarıyla gayet iyi organize edilmiş. Umarım gelecekte de ülkelerimiz arasında, özellikle bu yöntemlerle alakalı, operasyon gerçekleştirebiliriz" dedi.

Başkan Dalgıç’tan 102 yıllık hasrete 'Göç Müzesi' sözü Haber

Başkan Dalgıç’tan 102 yıllık hasrete 'Göç Müzesi' sözü

Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi’nin 102’nci yılında, Mudanya Belediyesi ile mübadil derneklerin iş birliğinde gerçekleşen panelde göçün kültürel mirası konuşuldu. Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, ‘Göç Müzesi’ sözü verdi.   Türkiye ve Yunanistan arasında 30 Ocak 1923'te imzalanan Türk-Yunan Nüfus Mübadelesine İlişkin Sözleşme ve Protokolü’nün 102. yılı, “Birlikte Ayrı Düştüğümüz Gün” temasıyla Mudanya Belediyesi ve mübadil dernekleri iş birliğinde düzenlenen etkinliklerle anıldı.  Etkinliğe Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın’ın yanı sıra CHP İlçe Başkanı Furkan Atalay, Mudanya Giritliler ve Yanyalılar Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Zehra Nur Biricik, Mudanya Lozan Mübadilleri Derneği Başkanı Hüseyin Türker, Lozan Mübadilleri Vakfı Mudanya Temsilcisi Cumhur Aksan, mübadil dernek temsilcileri, ataları mübadeleyi yaşayan aileler ve vatandaşlar katıldı.  Başkan Dalgıç, mübadil dernek temsilcilerinin her yıl ataları adına diktikleri çam fidanını bu yıl teşekkür amaçlı kendisine hediye etmeleri üzerine bir müjdeyi paylaştı. Dalgıç, fidanların toprakla buluşacağı yere ilişkin, “Dikeceğimiz yeri biliyoruz. Yakın bir zamanda duyurusunu yapmayı umuyoruz, Göç Müzesi’nin bahçesine dikeriz” ifadelerini kullandı. Kültürel paylaşımların yaşandığı bu tür etkinlikleri çok önemsediklerini belirten Dalgıç, “Ben de mübadil torunuyum. Atalarımızı bir kez daha anıyorum. 102 yıl önce binbir zorlukla buralara gelmeyi başladılar. Sorunlar ve dramlar yaşadılar. Yaşanan zorlukların artık bunlara değmesi gerekir, o yüzden hepimize büyük görevler düşüyor” dedi. Göçün kültürel mirası  Girit dantelleri ve dokumalarının yer aldığı sergi ile başlayan etkinliklerde, katılımcılara mübadil dernekleri tarafından Girit’in mutfak kültürü tanıtılarak, Girit yemekleri ikram edildi. Mudanya Belediye Başkan Yardımcısı Baran Güneş’in moderatörlüğünde gerçekleşen “Göçün Kültürel Mirası” başlıklı panelde ise Mersin Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü’nden Prof. Dr. Fahriye Emgili, Galatasaray Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi Bölümü’nden Doç. Dr. Hakan Yücel, Bursa Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Diplomasi Araştırmaları Derneği Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Kader Özlem ile mübadil torunu olan işletmeci Zehra Denizaslanı ve Doç. Dr. Nicos Andrikos, mübadeleyi, toplumsal etkilerini, sofralara, müziğe değen kültürel etkileri üzerine araştırma ve gözlemlerini paylaştı.  Torunlarından atalarına mektup  Mudanya Belediyesi ve Diplomasi Araştırmaları Derneği iş birliği ile 102. yıl etkinlikleri kapsamında düzenlenen “2. Mudanya Diplomasi Atölyesi”ne katılan mübadil torunlarının mübadil atalarına yazdıkları mektup okundu. Atalarının yaşadıkları zorluklara dikkat çeken mübadil torunlarının mektubunda, yaşanan hatıraların ve göç yolcuğunun en önemli kültürel miras olduğu vurgulandı. Verilen mücadeleyi her zaman hatırlayacaklarını da ifade eden mübadil torunları, gelenek ve görenekleri yaşatarak gelecek kuşaklara aktaracaklarının sözünü verdi.  Panelin ardından Bursa Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersen Varlı’nın katılımı ile Doç.Dr. Nicos Andrikos ve Prof. Dr. Özlem Doğuş Varlı, mübadil türküleri seslendirdi. Katılanları geçmişe götüren konserde dostluk ve barış mesajları verildi.  Mübadelenin 102. yıl dönümü etkinlikleri Orhan ve Nurdan Tekeoğlu’nun yönetmenliğinde çekilen ve Girit mübadelesinin acı izlerini taşıyan “Paramparça” belgeselinin gösterimi ile son buldu. Üçüncü kuşak mübadele temsilcisi Zehra Denizaslanı’nın hayatını merkeze alarak, Türkiye ile Yunanistan arasındaki ortak tarihe ışık tutan belgesel, duygusal anların yaşanmasına sahne oldu. 

Cihat Yaycı: ''Özgür Özel'in söylediği sözler yanlış!'' Haber

Cihat Yaycı: ''Özgür Özel'in söylediği sözler yanlış!''

Müstafi Tümamiral Cihat Yaycı, çok önemli açıklamalarda bulundu. Fatih Altaylı'nın konuğu olan Cihat Yaycı söyledikleri ile gündeme damgasını vurdu. Fatih Altaylı'nın, ''Kürtlere eziyet yapılıyor mu?'' sorusuna cevap veren Cihat Yaycı, “Kürtler 300 kişi gelip batıda iş yapabiliyor. Batıdan giden adam doğuda lokanta, bar, inşaat vs. açamaz. Ortada eziyet varsa, batıdakine eziyet yapılıyor.” ''Özgür Özel’in sarf ettiği 'Kürt halkı, Kürt sorunu bitmeden, sorun bitmez' demesi son derece yanlıştır. O zaman Yunanistan, Türkiye ile sorunumuz yok diyene kadar sorun gerçekten devam ediyor mu demek? Rumlar, sözde Kıbrıs sorunu bitti diyene kadar sorun devam mı edecek? Aklı başında hiçbir Kürt kökenli Türk vatandaşının Türkiye Cumhuriyeti’nden ayrılmak istediği kanaatinde değilim. Ancak, Kürt vatandaşlar istese de istemese de, BİP (Büyük İsrail Projesi) çerçevesinde Türkiye’nin parçalanması, bölünmesi hedefleniyor!” dedi. Yaycı açıklamaları ile gündem olurken, kamuoyundan çok büyük destek gördü. Cihat Yaycı'nın açıklamasının küçük bir kısmı; Fatih Altaylı: “Kürtlere eziyet yapılıyor mu?” ???? Müstafi Tümamiral Cihat Yaycı: “Kürtler 300 kişi gelip batıda iş yapabiliyor. Batıdan giden adam doğuda lokanta, bar, inşaat vs. açamaz. Ortada eziyet varsa, batıdakine eziyet yapılıyor.” pic.twitter.com/h7t1RnuDny — ???? Muhbir (@ajans_muhbir) November 2, 2024

Kayseri'de Ülkü Ocakları 'Türk'ün Türküsü Ses Yarışması' düzenledi Haber

Kayseri'de Ülkü Ocakları 'Türk'ün Türküsü Ses Yarışması' düzenledi

Ülkü Ocakları Kayseri İl Başkanlığı; Türk’ün Türküsü Ses Yarışması düzenledi. Düzenlenen programda Ülkü Ocakları İl Başkanı Halit Yağmur; "Türk gençliğini kötü alışkanlıklardan uzak tutmak için elimizden gelen her şeyi yapacağız ve Ülkü Ocaklarının Türk gençliğinin yuvası olduğunu bir kez daha belirtmek isterim” dedi. Ülkü Ocakları Kayseri İl Başkanlığı, Türk gencine verdiği önemi göstermek ve gençleri kötü alışkanlıklardan uzak tutmak için çalışmalarını sürdürüyor. Ülkü Ocakları Kayseri İl Başkanlığı son olarak Melikgazi Belediyesi Konferans Salonu’nda Türk’ün Türküsü Ses Yarışması programı düzenledi. Ülkücü müziğin önemli isimlerinden Alperen Kekilli'nin jüri üyeliğini yaptığı yarışmada Zeynep Gümüş birinci, Elif Çevik ikinci, Songül Bozdağ üçüncü oldu. Ülkü Ocaklarının Türk gençliğinin yuvası olduğunu söyleyen Ülkü Ocakları Kayseri İl Başkanı Halit Yağmur; "Bugün burada, gençliğimize verdiğimiz önemi göstermek amacıyla düzenlediğimiz 'Türk’ün Türküsü' ses yarışması için bir araya gelmiş bulunuyoruz. Gençlerimizin milli ve manevi değerlerimize bağlı olarak yetişmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Onların bu yolda ilerlemeleri ve ülkülerine sadık kalmaları bizim en büyük gurur kaynağımızdır. Türk gençliğini kötü alışkanlıklardan uzak tutmak için elimizden gelen her şeyi yapacağız ve Ülkü Ocaklarının Türk gençliğinin yuvası olduğunu bir kez daha belirtmek isterim” dedi. Kayseri’de yaşanan olaylara da değinen Ülkü Ocakları İl Başkanı Halit Yağmur; ülkücülerin sokağa çıkarsa sadece devletine destek vermek için sokağa çıkacağının altını çizerek; "Kayseri'de son zamanlarda yaşanan olaylarla ilgili bazı hususlara temas etmek istiyorum. Biz, Ülkücü Hareket olarak, hiçbir zaman devletimize karşı hareket etmeyeceğimizi ve her daim devletimizin yanında olduğumuzu vurgulamak isterim. Eğer sokağa çıkacak olursak, bu sadece devletimize destek vermek için olacaktır. Ülkücü gençlik olarak vatanımız için canımızı seve seve feda edeceğimizi ve bu vatanı bizden daha fazla hiç kimsenin sevemeyeceğini biliyoruz. Kayseri'deki olaylarda, her bozkurt işareti yapanın Ülkücü olmadığını bir kez daha gördük. Videolar ve görüntülerde açıkça gördüğümüz üzere, bu kişiler Ülkü Ocakları’nın önünden dahi geçmemişlerdir. Ne hikmetse, böyle olaylarda her zaman elleri bozkurt işareti yapanlar ortaya çıkıyor. Bu durumu kesinlikle kabul etmiyoruz ve bu kişilerin gerçek Ülkücüler olmadığını vurgulamak istiyoruz. Bu vesileyle, olaylar sırasında emek veren tüm polislerimize teşekkürlerimizi sunmak istiyorum. Yaralanan polislerimize acil şifalar diliyor, geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz” ifadelerini kullandı. Milli Futbolcumuz Merih Demiral’ın Avusturya maçında yaptığı Bozkurt selamının dünyada geniş yankı uyandırmasına da değinen Başkan Yağmur; "Son olarak, milli futbolcumuz Merih Demiral’ın bozkurt işareti yaptığı ve bu nedenle tüm Türk düşmanlarının tepki gösterdiğini hepimiz gördük. Merih Demiral'ın bu onurlu duruşu, Türk gençliğinin ve Ülkücü Hareketin ne kadar güçlü ve kararlı olduğunun bir göstergesidir. Bizler, her zaman ve her yerde, Türk olmanın gururunu ve onurunu taşımaya devam edeceğiz. Sokaktaki genç kardeşlerimize de seslenmek istiyorum; provakatif eylemlerden uzak durarak, birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmeleri çok önemlidir. Hep birlikte güçlü ve kararlı adımlarla geleceğe yürümeliyiz. Ne mutlu Türküm diyene” şeklinde sözlerini noktaladı. Gece; ünlü sanatçı Alperen Kekilli konseri ile sona erdi.

Tıp Dünyasından ALS Hastalarını Umutlandıran Gelişme Haber

Tıp Dünyasından ALS Hastalarını Umutlandıran Gelişme

Türk bilim insanı Doç. Dr. Selçuk Özdemir, yaptığı çalışma ile Demans ve ALS hastalarına teşhis aşamasında umut oldu. Çalışma tıp alanında önemli dergilerden biri olan Nature Medicine dergisinde yayımlandı.  FTD, ALS ve PSP, demans, davranışsal semptomlar, felç ve kas kaybı, hareket bozukluğu ve diğer ciddi bozukluklarla kendini gösteren, nörodejeneratif hastalıkların bir spektrumunu oluşturan bu hastalıklardan Almanya ve Türkiye'de 60 bin kadar kişinin etkilendiğinin tahmin edildiğini belirten Doç. Dr. Selçuk Özdemir, "Henüz bu hastalıkların hiçbirinin tedavisi yok. Mevcut yöntemlerle, beyin dokusunun incelenmesi gerektiğinden hastanın yaşamı boyunca bu hastalıkların moleküler patolojisine ilişkin kesin bir teşhise ulaşmak mümkün değil. Tedavilerin geliştirilmesi ve hastaların hastalıklarına göre sınıflandırılması için altta yatan patolojinin tanısı gerekiyor. Yalnızca bu tür bir sınıflandırma, hedefe yönelik ve dolayısıyla potansiyel olarak etkili hastalık değiştirici tedavilerin test edilmesine imkan tanıyor” şeklinde konuştu.  “Biyobelirteçleri gösteren ilk çalışma”  Hastane ortamında ve laboratuvar şartlarında uygulanacak olan mevcut çalışma ile FTD'nin davranışsal varyantı olan PSP'nin ve belirli bir mutasyon haricinde ALS vakalarının büyük kısmının kan testiyle tanınabildiğini ve bunun altta yatan patoloji için de geçerli olduğunu gösterdiklerini anlatan Özdemir, “Çalışmamız patolojiye özgü biyobelirteçleri gösteren ilk çalışmadır. Başlangıçta, uygulamanın araştırma ve terapi geliştirme aşamasında olması muhtemeldir. Ancak uzun vadede bu biyobelirteçlerin tıbbi rutinde tanı amacıyla da kullanılmasının gerçekçi olduğunu düşünüyorum. Ancak bunun için ileri çalışmalara ihtiyaç var. Aslında bu biyobelirteçlerin uzunlamasına, yani hastalık boyunca nasıl geliştiğini ve hastalık seyrinde ne kadar erken yükseldiklerini belirlemek özellikle önemli olacaktır” diye konuştu.  “Geliştirilen kan testi kesin tanı koyacak”  Tau ve TDP-43 proteinleri olarak adlandırılan proteinlerin ölçümüne dayanan yeni kan testinin, teşhis için belirleyici kanıtlar sağlayabilme imkanı sağladığını vurgulayan Özdemir, şöyle devam etti “Burada araştırılan “FTD'nin davranışsal varyantı için” özellikle bu kan testine ihtiyaç var. Bunun nedeni, FTD'nin en yaygın türünün semptomlarının beyindeki iki farklı patolojiye (yani anormal süreçlere) bağlı olabilmesidir ve bunlar genellikle yalnızca ölümden sonra doku analiz edilerek ayırt edilebilir. Yalnızca hastalığın genetik olduğu birkaç vakada DNA analizi hastanın yaşamı boyunca kesinlik sağlayabilir. Mevcut çalışmamız ile geliştirilen kan testi artık herhangi bir mutasyon olmasa bile hastanın yaşamı boyunca kesin tanının konulmasına imkan sağlıyor. Bu da, klinik deneylerde bu çeşitli FTD patolojilerine karşı yeni tedavilerin test edilmesi için bir ön şarttır”  “Ürün üretimine yönelik gayretlerimiz artmalı”  Yöntemin özel bir yönünün olduğunu ve proteinlerin doğrudan kan plazmasında ölçüldüğünü, özellikle kanda serbestçe dolaşan tau proteinlerinin genellikle parçalanmış olması nedeniyle bu tür ölçümlerin sonuçsuz kaldığını ortaya çıktığını anlatan Doç. Dr. Selçuk Özdemir, “Ekip arkadaşlarımızla, tau proteinlerinin iki formunun ve TDP-43 proteinlerinin seviyelerini veziküller içinde belirledik. Bunlar, vücut hücreleri tarafından salgılanan ve sonunda kan dolaşımına girebilen küçük lipit kabarcıklarıdır. Araştırmacılar olarak, kan örneklerinin santrifüjlenmesini de içeren çok aşamalı hazırlık sayesinde veziküllerde bulunan proteinleri yakalamayı başardık. Son yıllarda bir çok kurumumuzun verdiği desteklerle başta sağlık ve teknoloji olmak üzere araştırma-geliştirme konularında mesafe aldık. Ürüne dayalı ve katma değeri olan araştırmaları daha artırmalıyız. Ülkemiz son 5-6 yılda bu manada güzel adımlar attığımı düşünüyorum” dedi. 

BUÜ Rektörlüğü Filistin'in Yanındayız Dedi Haber

BUÜ Rektörlüğü Filistin'in Yanındayız Dedi

İsrail tarafından vahşice yapılan saldırılarda hayatını kaybeden binlerce Filistinlinin acısı Bursa Uludağ Üniversitesi’nde (BUÜ) hissediliyor. Filistinli Öğrenciler Topluluğunu ağırlayan Rektör Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, “Haklı mücadelesinde Filistin’in yanında olmaya devam edeceğiz. İnşallah kazanan Filistin olacaktır” dedi.   Önceki ay gerçekleştirilen “Öğrenciler Kampüste İntifada” etkinliğine ev sahipliği yaparak Filistin’e destek mesajları gönderen BUÜ Rektörlüğü, üniversitede eğitim gören Filistinli öğrencilerle bir araya gelmeye devam ediyor. Filistinli Öğrenciler Topluluğu ve diğer topluluklardan temsilcileri makamında ağırlayan Rektör Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, İsrail’in düzenlediği saldırıların boyutunun insanlık dışı bir soykırıma dönüştüğünü vurguladı. Filistinlilerin topraklarındaki varlığından ve Müslümanlıklarından taviz vermeden onurlu şekilde mücadele ettiğini söyleyen Prof. Dr. Ferudun Yılmaz; “Mücadelenize tüm dünya şahit oluyor. Allah, sizinle beraber. Topraklarınıza sahip çıkmakta ve zulme karşı var gücünüzle savaşmaktasınız. İnşallah, eninde sonunda zafer de sizlerin olacaktır” diye konuştu.  Filistinli Öğrenciler Topluluğu Başkanı Mohannad Ahmad Dodeen ise üniversite yönetiminin kendilerine gösterdiği yakın ilgiden ötürü her zaman müteşekkir olduklarını söyledi. Akademik ve idari personelin yanı sıra öğrenci arkadaşlarından da büyük bir destek gördüklerini aktaran Dodeen, “Rektör Hocamızı yakından tanıma fırsatı bulduk. Kendisinin iyi niyetinden ve desteklerinden yana hiçbir şüphemiz yoktur. Bizlere ilgisinden razıyız ve samimiyetine de güveniyoruz. Sadece Filistinli öğrencilerin değil, tüm öğrencilerin yanında olan ve onlarla yakın ilişkiler kurmaktan geri kalmayan bir hocamız. Allah ondan razı olsun” dedi.  Öğrenciler, görüşme sonrasında Rektör Prof. Dr. Ferudun Yılmaz’a üzerinde Türk ve Filistin bayrakları olan atkı ile Mescid-i Aksa Camii maketi hediye etti.

‘At Türkün kanadıdır’ diyerek yeni yıla at üstünde girdi Haber

‘At Türkün kanadıdır’ diyerek yeni yıla at üstünde girdi

Kocaeli'de vatandaşlar yeni yıla dışarda sevdikleri ile birlikte girdi. Kırmızı halı ve yılbaşı süsleri ile renklenen sokakta vatandaşlar müzik eşliğinde dans etti. Bir vatandaş ise, "2024 yılına Noel Baba ile değil, ‘At Türkün kanadıdır’ deyip atla giriyoruz" diyerek at üstünde girdi. Kentteki kutlamalar, dron ile havadan da görüntülendi. Duygu Ergül, “Bu yıl acısıyla tatlısıyla güzel geçti. Depremler ve kayıplar sebebiyle üzüntümüz fazlaydı. Yeni yıl daha güzel olacak diye umut ediyoruz. Yeni yılda sağlıktan başka hiçbir şey istemiyoruz" diye konuştu. "2024 yılından güzel şeyler bekliyoruz" Yeni yıla ailesi birlikte giren Demirdişli, "Çok güzel yıl geçirdim. Üzüntülerimiz, acılarımızı hep birlikte paylaşarak yaşadık fakat kendi ve ailem adına güzel bir yıl geçirdik. 2024 yılından güzel şeyler bekliyoruz. Bu akşam ailemle eğlenmeye çıktık" şeklinde konuştu. "2024 yılına Noel Baba ile değil, ‘At Türkün kanadıdır’ diyerek atla giriyoruz" Yeni yıla at üstünde giren Sümmani Yılmaz, "At Türkün kanadıdır. 2024 yılına Noel Baba ile değil, ‘At Türkün kanadıdır’ diyerek atla giriyoruz. Bizim gurur duyduğumuz attır, Noel Baba bizim işimiz değildir. 2023 yılı benim için çok güzel geçti, 2024’e de dua ederek giriyoruz. İnşallah güzel geçer. Vatanımıza, milletimize kazasız belasız, savaşsız bir yıl diliyorum" ifadelerini kullandı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.