Hava Durumu

#Vize

Yeni Marmara Gazetesi - Vize haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Vize haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

2 karton sigara için Türk çifti kelepçeleyerek nezarete atıp, kötü muameleye tabi tuttular Haber

2 karton sigara için Türk çifti kelepçeleyerek nezarete atıp, kötü muameleye tabi tuttular

Kapıda vize uygulamasıyla çok sayıda Türk tatilcinin adeta akın edip gittiği Yunanistan'ın Midilli Adası'nın hudut kapısında Ayvalıklı bir çifte çirkin bir davranışta bulunuldu. 5 gün süresince Midilli Adası'nda tatil yapmak isteyen Yoldaş Ailesi, beraberinde götürdükleri sadece 22 paket sigara yüzünden Yunan polisi tarafından kelepçelenerek nezarete atıldı. Nezarethanenin soğuk ve olumsuz şartları nedeniyle sağlık sorunları yaşayan çifte en zorunlu ihtiyaçları olan bir şişe su bile uzun yalvarışlar sonucunda verildi. Edinilen bilgiye göre, Ayvalık'ta tanınmış bir esnaf olan elektrik malzemeler satışı yapan bir mağazanın sahibi Emin Yoldaş (45) ile eşi Sema Çelikkaya Yoldaş (40) mübadele döneminde dedelerinin geldiği Midilli Adası'na geçtiğimiz 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda tatil amaçlı gitmek istedi. Ayvalık'taki bir feribot işletmesinden yolcu biletlerini alan çift, Ayvalık Deniz Hudut Kapısı'ndaki free shooptan üç karton sigara satın aldı. Aldıkları sigaraların 8 paketi beraberinde bulunan arkadaşlarına dağıtan çift, geri kalan 22 paket sigara ile Ayvalık'tan Midilli Adası'na gitti. Midilli Adası Hudut Kapısı'nda; personeliyle birlikte Türk tatilcilerin valizlerini ve üst aramalarını yapan Gümrük Müdürü Katarina Apostolidou, Yoldaş çiftinin valizindeki 22 paket sigarayı gördü. Normalde 4 paket sigaraya izin verildiğini belirten Apostolidou, 18 paket sigaraya el koydu ve 1500 avro para cezası kesti. Bununla yetinmeyen Yunanlı Gümrük Müdürü, Yoldaş çiftini kelepçelenmesini sağlayarak gözaltına aldırdı ve polis eşliğinde nezarethaneye gönderdi. Diğer Türk tatilcilerin gözleri önünde kelepçelenen Emin Yoldaş ve eşi Sema Çelikkaya Yoldaş, soğuk ve olumsuz şartlara sahip nezarethanede sabaha kadar bekletildi. Bu süreçte yemek bile verilmeyen Yoldaş çiftine, yalvar yakar bir Yunan polis memuru tarafından bir şişe su verildi. Soğuk nezarethanede sabahlayan Emin Yoldaş, nezarethane çıkışında Covit 19'a yakalanırken, eşi Sema Çelikkaya Yoldaş da nezarethanede panik atak rahatsızlığı yaşadı. Sadece 18 paket sigara fazlalığı nedeniyle kötü muameleye tabi tutulan Yoldaş çifti, Ayvalık'a döndüklerinde yaşadıkları haksızlığı CİMER'e şikâyet edip, ardından da Yunanistan'ın Ege Adaları'ndaki vize ve diğer işlemlerinin yapıldığı Rodos Adası'ndaki başkonsolosluğa durumu bildirdi. Emin Yoldaş, geçtiğimiz 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı tatilinde Yunanistan'ın Midilli Adası'na kendisine ait otomobille, Ayvalık-Midilli arasında seferler yapan feribotla gittiklerini anlatarak, "Midilli'de gümrük yetkilileri aracımızın yanına geldi. Prosedür gereği, araçta ne olduğunu sordular. Ben de 3 karton sigara olduğunu söyledim. Bunun üzerine aramaya başladılar. Bagaj içerisinden çıkardıkları sigaraları ‘uygunsuz' diyerek, bize kaçakçılık muamelesinde bulundular. Sabah saat 10.00 sıralarından mesaileri bitinceye kadar, hem de Hudut kapısında bizde başka hiç kimsenin işlemi olmamasına rağmen bizim işlemlerimizi bitirmediler. Daha sonra da gümrük binasına çağırdıkları polisler eşliğinde bizi kelepçeleyerek, o sırada hudut kapısından Midilli Adası'na giriş yapan Türk vatandaşlarının önünde rencide edici şekilde bizi Midilli'deki karakola götürdüler. Yaklaşık bir gün boyunca karakolda nezarethanede kaldık. Nezarethane şartları çok kötüydü. Çok soğuktu. Üzerinde oturduğumuz süngerler çok kirliydi. İnsanlık dışı bir görüntü vardı içeride. O nezarethane biz inanılmaz bir şekilde üşüdük. Yemek istedik. Gece boyunca yemek vermediler. Su istedik. Yalvarmalarımıza rağmen, gece saat 02.00 gibi bir polis memuru su getirdi. Çok kötü bir gün yaşadık" dedi. "Yaşadıklarımız insan haklarına yasalarına aykırı" Emin Yoldaş'ın eşi Sema Çelikkaya Yoldaş ise, Ayvalık Gümrüğü ‘nden geçerken hakları olan üç karton sigara satın aldıklarını belirterek, "Arabada üç kişiydik. Midilli'ye giderken feribotta bir karton sigarayı arkadaşlarıma dağıttım. Geriye kalan iki karton sigarayı da çantalarım çok dolu olduğu için açıp, çantalarıma gelişigüzel bir şekilde koydum. Midilli'de gümrükten geçtikten sonra Gümrük Müdürü Katarina Apostolidou, sahada arabamızı aramaya başladı. Ben doğru beyanda bulunarak, Ayvalık'tan çıkarken üç karton sigara aldığımı söyledim. Yaptığı bu alışverişin fişini de ibraz ettim. Arabadan valizlere paylaştırdığım 19 paket sigara çıkarttılar. Çantamda da üç paket vardı. Toplamda 22 paketti. Normalde prosedür gereği yapmaları gereken, sigaralara el koyulup, idari para cezası keserek bizi yollamaları gerekirken bize; karşı çıkma direnme ve kaçakçılık olduğunu beyan ettikleri için savcılık polisi geldi bizi kelepçeli bir şekilde gözaltına aldılar. Biz bir gece nezarethanede kaldık. Nezarethane çok kötü şartlar altındaydı. Ama ben, Yunan polislerin suçlamıyorum. Çünkü orada mevzuatı; direnme, karşı koyma kaçakçılık olarak geçtikleri için onlarda yapmaları gerekeni yaptı. Nezarethanede oturulan alan taş ve üzerinde bir sünger vardı. Bu süngerin üstü çok çok pisti. Nezarethane çok soğuktu. Yemek ihtiyacımız oldu. Eşimin şeker hastası olduğunu söyledim. Fakat yemek vermek yerine, 20-25 Euro arası bir para verdiler ve ‘yarın bununla yemek yersiniz' dediler. Nezaret süresince bize kesinlikle yemek verilmedi. Suyu da saat 02.30'da benim yalvarmalarım sonucunda bir polis memuru bize sağladı. Tuvalete ihtiyaçlarımızı da çok geç giderildi" dedi. Karakoldaki ifadeleri sırasında kendilerine yeminli tercüman tahsis edilmediğin kaydeden Sema Çelikkaya Yoldaş, "Bize hiçbir belge vermediler. Bu arada bizim için görevlendirilen kamu avukatıyla birlikte nezarethaneden çıktıktan sonra yine kelepçeli gözaltı bir şekilde savcılığa getirildik. 1500 Euro civarı bir para cezası ödedikten sonra tekrardan yine kelepçeli bir şekilde savcılığa tekrar geri götürüldük. Bir saat bekledikten sonra savcının kararıyla serbest bırakıldık. Ama İnsan Hakları Yasası'nın ilk dört maddesini ihlal etmiş oluyorlar. Üçüncü madde, beşinci, altıncı ve sekizinci maddeleri ihlal edilmiş. Çünkü gümrükte ifadelerimiz alınırken yeminli tercüman yoktu. Sonradan bu ifadeleri kendimizde okuduk. Doğru düzgün çevrilemediği için bizim söylemediğimiz cümleler bile o ifadeler yazılmış. Türkiye'ye döndükten sonra Rodos Adası konsolosluğuna müracaat ettik. CİMER‘den Dışişleri Bakanlığı'na şikayetlerimizi yaptık. Bize Yunanistan'ın İzmir Konsolosluğuna gitmemiz gerektiği söylenildi. Fakat bize ve avukatımıza onca çabalarımıza rağmen randevu vermediler. Biz; Yunanistan ve Türkiye ilişkileri arasında gidebileceğimiz tek makamı Yunanistan İzmir Konsolosluğu olduğunu düşünüyoruz. Bu yüzden de randevu alabilme çabalarımız sürüyor" diye konuştu. Türk tatilcilere yapılan uygulama ilk değil Yaşanılan olayı duyan Midilli Adası'ndaki basınının kendilerini destekleyen ve haksızlığa uğradıkları için Gümrük Müdürü Katarina Apostolidou'nun uygulamasına tepki gösteren yayınlar yaptıklarını belirten Yoldaş, "Midilli'deki dijital medya ve gazete olan bizimle ilgili çok güzel haberler yaptı. Haklılığımızla alakalı, yaşadığımız travmatik olayla ilgili çok güzel haberler yayınlandı" dedi. Eşi ve kendisinin mübadil çocukları oldukları için Midilli Adası'nı çok sevdiklerini aktaran Yoldaş, "Orada hiç kimseyle bir problemimiz yok. Hiç kimseyle bir sorun yaşamadık. Orada ev kiralıyor ve her defasında da yaklaşık kalıyoruz. Başımıza ilk defa böyle bir şey geliyor. Ama bildiğim kadarıyla, geçtiğimiz Haziran ayında İstanbul'dan Midilli'ye geçen bir tatilcinin cebinden 10 bin Euro yerine 10 bin 50 Euro çıkmış. 50 Euro için insanlara kâbusu yaşatmışlar. Midilli Gümrüğü'nde bunu yapan da yine Gümrük Müdürü Katarina Apostolidou. O olayla ilgili de Midilli Gazeteleri yine ‘Neredeyse diplomatik kriz çıkıyordu' gibi başlıklarla yayınlar yaptılar. Yine geçtiğimiz haziran ayında, Kestane Festivali için Midilli'ye giden Türk tatilci bir genç kızı yine gümrük kontrolleri sırasında, çantasını çevirip içinden iç çamaşırlarını silkeleyerek boşaltmışlar. Hem de herkesin içinde. Tüm bu uygulamaları Midilli Gümrük Müdürü Katarina Apostolidou, kendisi sahaya inip de yapıyor" ifadelerini kullandı. "Yunanlı dostlarımız da bize yaşatılanlara tepki gösterdi" Sema Çelikkaya Yoldaş; yaşadıkları tüm olumsuzluklara rağmen Midilli halkını çok sevdiklerinin altını çizerek, "Çünkü çok sıcakkanlı insanlar. Ben Midilli halkı ile kültür olarak da çok yakın olduğumuzu düşünüyorum. Biz oraya gittiğimizde, çok güzel ilişkilerimiz var. Bu yaşadığımız olayda da oradaki dostlarımız bu yaşanılanlara çok büyük tepki gösterdiler. Hatta bu konuda gerekli mercilere ulaşmamız konusunda bizi teşvik bile ettiler" dedi. "Çok üzüldük" Ayvalık'ta esnaf olduklarını, ekonomik durumlarının iyi olduğunu kaydeden Yoldaş, "Bu yüzden de 19 ya da 22 paket sigaranın kaçakçılığını yapıp, kâr elde etmeye yeltenecek insanlar değiliz. Biz Midilli'ye belirli bir dövizle gidiyoruz. Bizim ne kadar döviz getirdiğimizi de sistemden görüyorlar zaten. Ben orada beş gün gibi bir süre kalacağım ve iki karton sigara ile giriş yapıyorum ve bunun fişini de ibraz ediyorum. Üç karton satın aldığımı, bir kartonu da arkadaşlarımız arasında paylaştığımı ibraz ediyorum. Hatta Ayvalık gümrüğündeki Free shop‘taki çalışan çocuk beni uyardı. Ben de üç kişi olduğumuz için, herkesin birer karton sigara ile gümrükten geçebileceğimizi düşündüm. Bu yüzden de sorun olmayacağını düşündüm. Muhtemelen benim pasaportuma üç karton işlendiği için sorun etmiş olabilirler. Ama biz arabada üç kişiydik. Hepimize birer karton düşüyordu. Bunun bu kadar büyük bir sorun haline getirilebileceğine ihtimal vermemiştim. Üstelik o üç kartonun, bir kartonunu da yolda arkadaşlarıma dağıtmıştım. İki karton sigaranın fazlasının sıkıntı olabileceğini bilmiyordum. Bunu kesinlikle bilmediğimizi birçok kez ifade etmeye çalıştım. Oysa olması gereken şuydu; fazla olan sigaralara el koyup, bize de idari para cezası kesip bizi gönderebilirlerdi. Ama bunun yerine bizi suçlayarak, kötü muameleye tabi tutulduk. Çok üzüldük" diye konuştu Yunan basını ile Vali Moutzouris, yaşanılan olay nedeniyle Gümrük Müdürü Apostolidou'ya sert tepki gösterdi Yoldaş çiftiyle birlikte Midilli'ye giden arkadaşları da durumu Yunan basınına aktardı. Yunan basını yaptıkları haberlerle Türk çifte haksızlık yapıldığını ve Midilli Gümrük Müdürü Katarina Apostolidou'nun bu konuda abartılı davranmasına tepki gösterdi. Yunan basınının yaptığı haberlerle konudan haberdar olan Yunanistan'ın Kuzey Ege Bölgesi Valisi Konstantinos Moutzouris'in de, bizzat kendisinin çabalarıyla gerçekleşen Kapıda Vize uygulaması sonucunda Yunanistan'ın Ege Adaları'na akın eden Türk tatilcilerden ciddi gelir sağladığını ve bu tip abartılı hareketlerin iki ülke arasında diplomatik kriz yaşatabilmesinden endişeli olduğunu belirterek, Midilli Gümrük Müdürü Katarina Apostolidou'ya sert tepki gösterdiği öğrenildi.

Naciye Gökçen Kaya: "Vize sorunu geçici bir süreç" Haber

Naciye Gökçen Kaya: "Vize sorunu geçici bir süreç"

Dışişleri Bakanlığı İzmir Temsilcisi Büyükelçi Naciye Gökçen Kaya, Yaşar Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nün Uluslararası Politika dersine konuk oldu. Büyükelçi Kaya, son yıllarda artan yurt dışı vize reddi sorunu hakkında konuşarak, “Biz engelleniyoruz sanıyoruz ama aslında yurt dışına çıkmak isteyen insan sayısı çok arttı. Konsoloslukların kapasitesi artmalı. Eriştiğimiz noktada, bu genç dinamik nüfusumuzla, başka ülkeler bize kapılarını açacak. Bu geçici bir süreç” dedi.   Dışişleri Bakanlığı İzmir Temsilcisi Büyükelçi Naciye Gökçen Kaya, Yaşar Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü ve AB Mükemmeliyet Merkezi iş birliğinde, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gökay Özerim moderatörlüğünde düzenlenen etkinliğe konuk oldu. Kaya, “Diplomatik Sınırları Keşfetmek: Latin Amerika'dan Perspektifler” başlıklı bir seminer verdi.  Şilililer, Türk dizilerine hayran  Latin Amerika ülkelerinden Şili’de görev yapmış olan Kaya, “Şilililer kendilerini Türklerle özdeşleştiriyor. Türk dizilerine yoğun ilgileri var hatta çocuklarına bu dizilerdeki karakterlerin isimlerini veriyorlar. Şili dizilerin dublajını yapıyor ve tüm Latin Amerika ve İspanya’ya gönderiyor. Bu bölgede dizilerimiz ve yemeklerimiz sayesinde kamu diplomasisi bakımından büyük başarımız oldu. Ekonomik ilişkilerimiz de oldukça gelişti” diye konuştu.  “Konsoloslukların kapasitesi artmalı”  Son dönemdeki yurt dışı vizesi sorunuyla ilgili açıklama yapan Kaya şunları söyledi: “İzmir’de büyük sorun var. Almanya İzmir Başkonsolosluğu’nun sorunu yeterli kapasitede personel olmaması. Dünyadaki en büyük konsolosluk ağının Türkiye’de olduğunu, buna rağmen yetmediğini, çok fazla talep olduğunu söylüyorlar. Halkımızın küreselleştiğini düşünüyorum. Yurt dışına çıkış için gerekli olan şartlar artık daha kolaylaştı. Biz engelleniyoruz sanıyoruz ama aslında yurt dışına çıkmak isteyen insan sayısı çok arttı. Konsoloslukların kapasitesi artmalı. Gençlerimiz çok dinamik, dünyanın her yerinde olmak, her yeri görmek istiyor. Bunun etkisi var. Tabii ki Türkiye'nin Avrupa Birliği’nin üyesi olması gerekiyor. Buna hakkı var. 1960’lı yıllardan beri sürdürdüğümüz bir müzakere var, bize verilmiş sözler var. Mevzuatlarımızı değiştirdik, bu şekilde kalmaması gerekiyordu. Kıbrıs Rum Yönetimi’nin üye olarak alınması bizi engelledi. Ama bu bir yerde daha fazla sürdürülebilir olmayacak. Avrupa’nın Türkiye’nin dinamik ve yetişmiş gençlerine ihtiyacı var. Eriştiğimiz noktada, bu genç dinamik nüfusumuzla, başka ülkeler bize kapılarını açacak. Bu geçici bir süreç.”

Adalara Kapıda Vize Uygulaması Başladı Haber

Adalara Kapıda Vize Uygulaması Başladı

Yunanistan adalarına kapıda vize uygulaması hayata geçerken, Marmaris'teki acente yetkilileri adaları ziyaret etmek isteyen vatandaşların 7 gün öncesinden gerekli evrakları tamamlayıp, müracaatta bulunmaları uyarısında bulundu.  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 2023'ün Aralık ayında Atina'da Yunanistan Başbakanı Kyriakos Miçotakis'i ziyaretinde yapılan görüşmeler sonucu Türk turistlere Yunan adalarına giriş için kapıda vize uygulaması üzerinde anlaşma sağlanmıştı. Kapıda vize için başvurular 3 Nisan itibarıyla başladı. Kapıda vize için istenen evraklar Schengen vizesi kadar detaylı olmasa da 7 gün öncesinden hazırlanarak yetkili acentelere teslim edilmesi gerektiği bilgisi verildi. Ayrıca otelde konaklamayacak olan ve oraya arkadaşlarının yanına gidecek olan Türk vatandaşları için yanlarında konaklayacak olduğu kişilerin bilgilerini içeren evrakı doldurarak Yunan polisine teslim etmesi gerektiği belirtildi.   Şehir dışında yaşayan oğlu için Marmaris Gümrüklü Liman'daki feribot firması ve yetkili acenteye, vize kurallarını öğrenmeye gelen Mehmet Erkep, "Oğlum için başvurmaya, bilgi almaya geldim. Ne istiyorlar ne gibi evraklar isteniyor, neler yapmamız gerekiyor, onu öğrendim. Benim de oğlum bayram tatiline geçecekti, verilen evrakları hazırlayıp onların verdiği formları, evrakları hazırlayıp bir hafta öncesinden buraya vermemiz gerekiyordu. Pasaportunu alıp gidemeyeceğini biliyorduk, evraklar isteneceğini biliyorduk ama ben 15 gün önce buraya geldiğimde daha açılmamıştı" dedi.  Vize için istenen evraklar  Marmaris Rodos feribot acentesi yetkilisi Sertaç Eraslan, kapıda vize uygulamasında istenen belgelerle ilgili konuşarak, "İstenilen belgeler normal Schengen kadar detaylı olmasa da geçerli bir pasaport fotokopisi, 3 adet fotoğraf, elektronik ortamda doldurulmuş başvuru formu, bunun yanında kalmalı gidiliyorsa konfirmasyonlu bir otel rezervasyonu ve gidiş dönüş gemi biletiyle sigorta belgesi ile vize başvurularını yapabilirler. Kapıda vize başvuru şartları tam olarak geçtiğimiz Pazar akşamı netlik kazandı ve bu Pazartesi sabahı itibarıyla bir yoğunluk başladı. Feribot firmaları olarak biz burada bir aracıyız, vizeyi veren kurum aslında Rodos pasaport polisidir. Biz sadece evrakları burada toplayıp ona iletmekle görevliyiz. 7 iş gününden önce bize getirebilirsin. Biz karşıya gönderiyoruz inceleniyor eğer gitmesine mani bir durumu varsa zaten kendisine bildiriyorlar ama öyle bir problem yoksa müşteriler gidebiliyor" şeklinde açıklama yaptı.  "Pasaportunu alan karşıdan vize alacak diye bir durum yok"  Marmaris'te faaliyet gösteren bir tur acentesi yetkilisi Meral Tuncer de, "Kapı vizesi pratik ve hızlı bir şekilde alınan vizedir. Kapı vizesi için Schengen vizesine oranla daha az evrakla başvuru yapabiliyoruz. Evraklarımızı 7 gün öncesinden kapı vizesi yapan acentelere teslim etmemiz gerekmektedir. Burada şöyle bir yanlış anlaşılma var şu anki vizesiz pasaportumuzu alıyoruz, biniyoruz feribota karşıdaki adaya giriyoruz diye bir algı var bu yanlış bir algı. Kapı vizesi almak için belirtilen evrakları 7 gün öncesinden vize acentesine teslim etmemiz gerekiyor. Tatil planımızı 7 gün sonrasına yapmamız gerekmektedir, onay geldiği zaman tatilinize başlayabiliyorsunuz" dedi.  "Hangi adadan giriş yaptıysanız o adadan çıkmak zorundasınız"  Acente yetkilisi Meral Tuncer açıklamasının devamında, "Yine önemli bir konu kapı vizesinde hangi adadan aldıysanız o adaya giriş yapıp o odadan çıkış yapmanız gerekmektedir. Örneğin Rodos'a girdiniz, Simi'den çıkamazsınız, Simi'ye gidersiniz geri gelir Rodos'tan çıkış yaparsınız. Bu çok önemli bir konu aynı zamanda daha önce ret almış kişiler kapı vizesi alamazlar" diyerek, adalardaki tatil planlamalarının buna göre yapılması gerektiğini ifade etti.  Ayrıca kapıda vize uygulamasında tatil süresinin 7 günle sınırlı olduğu, yeşil pasaport ve Schengen vizesi bulunan kişilerin bu uygulamadan muaf tutulduğu öğrenildi.

Öğrenciler kütüphanede ders çalışıp, sabahladılar Haber

Öğrenciler kütüphanede ders çalışıp, sabahladılar

Kasım ayının gelmesi ile birlikte Bursa’da üniversitelerin vize haftası nedeniyle kütüphanelerde yoğunluk yaşandı. Kütüphaneler ve Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Gençlik Merkezleri 7-24 çalışma sistemine geçti. Sınavlarına hazırlanmak için kütüphaneleri tercih eden yüzlerce öğrenci gece geç saatlere kadar ders çalıştı. Bursa Büyükşehir Belediyesi Gençlik Merkezleri’nde ise ders çalışan öğrencileri motive etmek için sıcak çorba, çay ve kahve ikram edildi. “BURAYI EVİM GİBİ HİSSEDİYORUM” Vize haftasında kütüphanede sabahladığını dile getiren Uludağ Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği 3. sınıf öğrencisi Beyza Bulut, “Burada sessiz ve güzel bir ortam var. 2 yıldır burayı düzenli bir şekilde kullanıyorum. Sabahlara kadar çalışıyorum. Çorba dağıtımı oluyor, imkanları çok güzel. Yeri geliyor bazen sabahtan akşama kadar burada oluyorum, yeri geliyor akşamdan sabaha kadar burada oluyorum. Burayı evim gibi hissediyorum. Ben KYK yurtlarında kalıyorum. Odaklanma konusunda bazen problem yaşıyorum. Burada daha sessiz ve daha düzenli bir ortam sağlıyorum” diye konuştu. “DERS ÇALIŞANLARI GÖRDÜKÇE DAHA ÇOK ÇALIŞASIMIZ GELİYOR” Gençlik merkezlerinde ders çalışan arkadaşlarını gördükçe daha çok motive olduğunu söyleyen Uludağ Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi 3. sınıf öğrencisi Emre Tekten, “Vize haftası başladı. Bizim bölümümüz zor bir bölüm, çok çalışmamız gerekiyor. Bu nedenle böyle güzel çalışma ortamları arıyoruz. Burada ders çalışan insanları gördükçe daha çok ders çalışasımız geliyor. Çorba dağıtıyorlar, sınırsız çay kahve ikramı var. Güzel bir ortam” dedi. DERS ÇALIŞAN ÖĞRENCİLER ÇEŞİTLİ İMKANLARDAN YARARLANIYOR Öğrencilerin sınavlarına hazırlanırken birçok imkandan yararlandığını ifade eden Görükle Gençlik Merkezi Sorumlusu Furkan Ahmet Turan, “Görükle Gençlik Merkezi’nde öğrenciler akademik ve sanatsal faaliyetlerini gerçekleştirmektedir. Bununla birlikte ücretsiz çay kahve ve wi-fi hizmeti sunmaktayız. Vize haftasında 7-24 hizmet veriyoruz. Hiç kapanmıyoruz, vize haftası ve önceki hafta bu sistemle çalışıyoruz. Aynı zamanda çamaşırhane hizmeti de vermekteyiz. Öğrencilerimiz kıyafetlerini ders çalışırken yıkayabiliyorlar. Bu şekilde hizmetlerimiz devam ediyor” ifadelerini kullandı. SABAHLAYAN ÖĞRENCİLER VAR Kütüphanelerin çalışma alanlarında öğle saatlerinden itibaren yoğunluk yaşanmaya başladığını belirten Prof. Dr. Fuat Sezgin Merkez Kütüphanesi sorumlusu Halil Doğan, “Kasım ayı itibari ile öğrencilerimiz vize haftasına girmiş bulunmakta. Hali hazırda zemin kattaki çalışma salonlarımız dönem başı itibari ile 24 saat hizmete başlamıştı. Vize haftası vesilesiyle bir üst katı da açtık. Yoğunluk olduğu için öğrencilerimizden bu şekilde talepler geldi. Bu şekilde öğrencilerimiz burada derslerini çalışabiliyorlar. Kütüphanemizin çalışma salonları öğle saatlerinden itibaren doluyor. Gece 00.00’a kadar yoğun bir şekilde kullanılıyor. 00.00’dan sonra ulaşım olmaması sebebiyle yoğunluk azalıyor. Sabahlayan öğrencilerimiz de var, burada vize ve finallerine çalışabiliyorlar” şeklinde konuştu.

Bakan Kacır'dan AB'ye Gümrük Birliği ve vize serbestisi mesajı Haber

Bakan Kacır'dan AB'ye Gümrük Birliği ve vize serbestisi mesajı

Kacır, Brüksel temasları çerçevesinde AB Komisyonu'nun Yenilik, Araştırma, Kültür, Eğitim ve Gençlikten Sorumlu Üyesi Iliana Ivanova, Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Üyesi Oliver Varhelyi ve İç Pazardan Sorumlu Üyesi Thierry Breton ile yaptığı görüşmelerinin ardından açıklama yaptı. AB Komisyonunun 3 üyesiyle bugün Brüksel'de görüşmeler gerçekleştirdiğini dile getiren Kacır, Araştırma ve Yenilikten Sorumlu Komisyon Üyesi Ivanova ile Türkiye'nin AR-GE ve inovasyon alanlarında AB ile işbirliği yürüttüğü programları ele aldıklarını belirtti. Kacır, "Hali hazırda Ufuk Avrupa programında Türkiye çok önemli bir paydaş olarak rol üstleniyor. Ufuk 2020 programının da ötesinde bir başarıyı Ufuk Avrupa'da hali hazırda Türkiye araştırma ve yenilik ekosistemi elde etmiş oldu. Türk araştırmacılarımız, firmalarımız, girişimcilerimiz Ufuk Avrupa'da 3 yıl içerisinde Ufuk 2020'de 7 yılda elde ettiklerine yakın bir netice elde etti." dedi. Bu başarıda Türkiye'nin özellikle son 20 yılda gerçekleştirdiği AR-GE yatırımlarının etkisi olduğuna işaret eden Kacır, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye muazzam bir araştırma ve yenilik ekosistemi inşa etti. Sayıları 100'ü aşan teknoparkalarımızda 10 bine yakın firmamız, 1600'den fazla AR-GE ve tasarım merkezimiz, sayıları 200'ü aşan üniversitelerimiz, 23 araştırma üniversitemiz, 3 bine yakın teknoparkımızda yer alan startuplarımızla muazzam bir yenilik ve AR-GE ekosistemi inşa ettik. Bu ekosistem AB programlarında bugün pek çok araştırma geliştirme projesine öncülük eder hale geldi. Önümüzdeki dönemde bu programlarda daha güçlü şekilde var olabilmek, AB-Türkiye ilişkilerini bu perspektifte geliştirebilmek bizim için çok değerli olacak." AB ile Türkiye'de yüksek düzeyli diyalog toplantısı yapılacak Bakan Kacır, Ivanova ile yakın zamanda yüksek düzeyli diyalog mekanizmasının bir sonraki toplantısını Türkiye'de gerçekleştirmeyi planladıklarını belirterek, "Önümüzdeki aylarda Türkiye'de bu toplantıyı gerçekleştirmiş olacağız." dedi. Yapılacak toplantıda özellikle yüksek teknoloji alanlarında Türkiye-AB işbirliklerini güçlendirmeye yönelik ekosistem paydaşlarını bir araya getireceklerini anlatan Kacır, "Önümüzdeki dönemde Türkiye'nin Avrupa'nın parlayan bir teknoloji ülkesi; araştırma, geliştirme ve yenilik ülkesi olmasını sağlayacak adımlar atmaya devam edeceğiz." ifadelerini kullandı. Kacır, Genişlemeden Sorumlu Komisyon Üyesi Varhelyi ile de bir toplantı yaptığına değinerek,"Önümüzde AB Zirvesi var. Varhelyi'nin (AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep) Borrell ile birlikte yürüttüğü çalışmalar özellikle bu zirvede Türkiye'nin AB üyelik sürecine önemli katkılar sunacak. Bu konuda ümit ediyorum ki çok iyi bir noktaya yaklaşıyoruz." şeklinde konuştu.  "Türkiye'nin kattığı değer hissediliyor" Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır, AB'nin, her geçen gün Türkiye'nin Avrupa'ya ve AB'ye kattığı değeri daha güçlü şekilde fark ettiğini ve hissettiğini kaydederek, şu açıklamalarda bulundu: "Türkiye her ne kadar henüz AB üyesi olmasa da Avrupa'nın tabii bir üyesi ve Avrupa ailesinin aslında bir parçası. Biz, Avrupa değer zincirlerinde çok önemli bir rol ve sorumluluk üstleniyoruz. Bugün pek çok ürünün üretim süreçlerinde Türk firmaları çok kritik roller üstleniyor. Bazı alanlarda Avrupa'nın üretim üssüyüz. Demir, çelik, düz cam, güneş paneli gibi alanlarda Avrupa'da en büyük üretim ülkesi Türkiye. Beyaz eşya, çimento gibi alanlarda da aynı şekilde ve pek çok alanda, değer zincirinde Türkiye çok kritik bir rol üstleniyor." Kacır, Türkiye ve AB arasında hali hazırda toplam 200 milyar dolara yakın yıllık dış ticaret olduğunu anımsatarak, "100 milyar dolara yakın ihracatımızı AB'ye gerçekleştiriyoruz ki toplam ihracatımız içerisinde Avrupa'ya ihracat yüzde 41 düzeyinde. AB bizim için önemli ama biz de AB için çok önemliyiz." diye konuştu. Türkiye, Dijital Avrupa Programı'na resmen katıldı Bakan Kacır, gelecek dönemde, AB-Türkiye ilişkilerinin Türkiye'nin üyeliği konusunda daha olumlu bir perspektifte ilerlemesini beklediğini belirterek, AB Komisyonu'nda üçüncü görüşmesini de İç Pazar'dan Sorumlu Komisyon Üyesi Breton ile gerçekleştirdiğini anlattı. Breton'un görev alanının aynı zamanda Dijital Avrupa Programlarını yönlendirmek olduğunu hatırlatan Kacır, "7,5 milyar avroluk Dijital Avrupa programının hayata geçmesinde onun önemli bir sorumluluğu ve rolü var. Biz Dijital Avrupa Programına geçtiğimiz aylarda katıldığımızı duyurmuştuk. Buna ilişkin resmi dokümanı da bugün Breton'a elden teslim etmiş olduk." diye konuştu. Kacır, Breton ile Türkiye'nin kritik teknolojilerde AB ile birlikte yürütebileceği çalışmaları ele aldıklarını kaydederek, "Kendisini Türkiye'ye davet ettim. Türkiye'deki yüksek teknoloji altyapılarını birlikte ziyaret etmeyi kendisine teklif ettim. Ümit ederim önümüzdeki aylarda kendisi de ülkemizi ziyaret edecek ve başta Dijital Avrupa Programı olmak üzere AB programları kapsamında Türkiye-AB ilişkilerini daha ileri noktalara taşımak adına birlikte çalışacağız." açıklamasını yaptı. Türkiye, AB değer zincirinin vazgeçilmez parçası Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır, "Bütün bu çalışmalar aslında içinde bulunduğumuz konjonktürde Türkiye'nin Avrupa'ya kattığı değerin fark edilmesi sayesinde hızlanıyor. Türkiye, kritik teknoloji alanlarında çok muazzam bir etkinlik elde etti. İnsan kaynağıyla, teknolojik altyapısıyla, girişimci ekosistemiyle, sanayi üretim kabiliyetleriyle Türkiye, AB değer zincirinin vazgeçilmez bir parçası." diye konuştu. AB Komisyonu Üyesi Varhelyi ile Gümrük Birliği yenilenme sürecini ve vize serbestisi sürecini de konuştuğuna işaret eden Kacır, "Bu iki konuda özellikle önümüzdeki ay AB Zirvesi'nde olumlu bir perspektifin oluşmasını bekliyoruz. Gümrük Birliği revizyonu hem Türkiye'ye hem AB'ye kazandıracaktır. Türkiye, hali hazırda Gümrük Birliği vesilesiyle Avrupa'nın tedarik zincirlerinde bir değer oluşturmaktadır. Ama bunu özellikle yenilikçi alanlarda, dijital hizmetlerde de gerçekleştirebiliyor olmamız lazım." değerlendirmesini yaptı. AB'ye Gümrük Birliği ve vize serbestisi çağrısında bulunan Kacır, şöyle konuştu: "Nasıl ürünlerin serbest hareketini konuşuyorsak mutlaka bu ürünleri taşıyan araçların, bu araçları kullanan insanların serbest hareketini de mümkün kılabilmemiz lazım. Türkiye'nin Gümrük Birliği'ne ilişkin karar süreçlerinde aktif olarak rol almasını sağlayabilmemiz lazım. Bütün dijital alanları kapsayacak şekilde önümüzdeki dönemde Gümrük Birliği'nde önemli adımlar atmamız lazım. AB nihayetinde bu alanlarda başka bölgelerle ve ülkelerle rekabet etmektedir ve Türkiye hali hazırda AB değer zincirinde oynadığı rolle bu rekabette AB'ye önemli güç katmaktadır. Gümrük Birliği revizyonu hem Türkiye'ye hem AB'ye bu anlamda kazanç getirecektir." Kacır, vize serbestisi konusuna da değinerek, sözlerini, "Vize serbestisi de artık milletimizin önemli bir beklentisidir. Bu konuda Türkiye'nin daha adil bir yaklaşıma muhatap olması gerekir. Bunu da AB'deki paydaşlarımızdan bekliyoruz." diye tamamladı.

Aynı anda iki işyerinde çalışmaya vize çıktı Haber

Aynı anda iki işyerinde çalışmaya vize çıktı

Moto kurye olarak çalışan genç, ağırlaşan ekonomik şartlar sebebiyle başka bir şirkette de kurye olarak çalışmaya başladı. Bunu öğrenen şirket, genci kapı önüne koydu. Mahkemenin yolunu tutan genç kurye, 'Motorlu Kurye' olarak hizmet akdi ile çalışmaya başladığını, iş akdinin işveren tarafından geçerli ve haklı bir fesih sebebi olmaksızın feshedildiğini kaydetti. Her ne kadar 'fesih bildirimi' başlıklı yazıda, iş akdinin 'davalı şirket ile iş akdi devam ederken farklı şirketler nezdinde çalışmaların/SGK bildirimlerinin görülmesi üzerine ve taraflarca imzalanmış hizmet akdinin ihlal edilmesi' sebebiyle derhal ve tazminatsız olarak feshedildiği belirtilmiş ise bu durumun gerçeği yansıtmadığını öne sürdü. Davalı işverenin, hem işe başlarken hem de işe devam ettiği süre boyunca mesaisi bittikten sonra da başka işyerinde çalıştığını ve bu durumun işten çıkarıldığı tarihe kadar devam ettiğini bildiğini ve bu duruma izin verip rıza gösterdiği halde bu hususu gerekçe gösterdiğini dile getirdi. İşverenin başka işyerinde çalışamayacağını öne sürmek suretiyle ve işsizlik maaşı almasını engelleyebilmek hedefiyle kötü niyetli hareket ederek iş akdine son verdiğini yapılan feshin haksız, geçersiz ve usulsüz olduğunu beyan ederek feshin geçersizliğinin tespiti ile davacının işe iadesine karar verilmesini talep ve dava etti. Davalı şirket avukatı ise fesih bildiriminin gayet açık ve net olduğunu dile getirdi. Şirketin, davacının şahsi olarak girebileceği e-devlet sitemine girerek şahsi hizmet dökümüne ulaşma imkanına sahip olmadığını, şirketin kendi bildirimlerinden sorumlu olduğunu, davacının beyanlarının çelişkili olduğunu, huzurdaki davada geçerli nedenin tartışılması gerektiğini söyledi. Davacıya birden fazla kere uyarı da verildiğini, taraflar arasındaki Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi’nin “Çalışma Yasağı” başlıklı 12. maddesi gereğince, haklı nedenle ve derhal feshedildiğini, bir çok kere savunması alınarak uyarı verildiğini beyan ederek davanın reddini talep etti. Mahkeme, iki yılı aşkın hizmet döneminde herhangi bir ihtar ya da yaptırımla karşılaşmadığı, sadakat borcuna aykırılığın savunulmadığı, ispatlanmadığı, yapılan işin kuryelik olduğu, haksız rekabet oluşturacak bir durumunda ihlal edilmediği gibi yapılan işin niteliğine de uygun olmadığı, iş akdinin feshinin tüm bu nedenlerle haklı veya geçerli bir sebebe dayanmadığı, davacının işe iadesinin gerektiğine hükmetti. Kararı davacı istinaf etmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi emsal nitelikte bir karara imza attı. Kararda şöyle denildi: "Dosya çerçevesi, ilk derece mahkemesi kararının dayandığı deliller, delillerin takdiri, karar gerekçesine göre istinaf başvuru sebepleriyle sınırlı olmak ve kamu düzeni çerçevesinde yapılan inceleme sonucunda davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne oy birliği ile karar vermek gerekmiştir. Davanın kabulüne, işverence yapılan feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine, davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 4 aylık brüt ücreti tutarının brüt 17 bin TL olarak belirlenmesine oy birliği ile karar verilmiştir."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.