Hava Durumu

#Zehirlenme

Yeni Marmara Gazetesi - Zehirlenme haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Zehirlenme haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kocaeli'de 14 öğrenci hastaneye kaldırıldı: Lisede 'tavuk' alarmı! Haber

Kocaeli'de 14 öğrenci hastaneye kaldırıldı: Lisede 'tavuk' alarmı!

Kocaeli'de özel bir lisede eğitim gören 14 öğrenci, kantinden aldıkları tavuk ürününü tükettikten sonra rahatsızlanarak gıda zehirlenmesi şüphesiyle hastanelere kaldırıldı. Olay, Gebze ilçesi Tatlıkuyu Mahallesi'ndeki Final Akademi Okulları'nda meydana geldi. İddiaya göre, lisedeki kantinden tavuk alan öğrencilerden B.Ç., Y.Ç.K., Z.M.Ö., Y.K., Z.B., H.N.Y., A.P.D., Ş.Ö., B.N.E., Z.N.T., M.Y.Ş., Y.S.E., A.S.B. ve M.S.Ö., okul çıkışına yakın saatlerde mide bulantısı ile kusma şikayetleri yaşamaya başladı. Öğrencilerin durumunu fark eden öğretmenler, hemen okul yönetimine bilgi verdi. İhbar üzerine kısa sürede okula polis ve sağlık ekipleri yönlendirildi. İlk kontrolleri okulda yapılan öğrenciler, çeşitli hastanelere kaldırıldı. Hastanelerde serum tedavisi uygulanan öğrencilerin tamamı, yapılan tetkiklerin ardından taburcu edildi. Sağlık durumlarının iyi olduğu öğrenildi. Yaşanan olayın ardından Gebze Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ekipleri, gıda zehirlenmesi ihtimali üzerine kantinde satışa sunulan tavuk ürününden numune alarak inceleme başlattı. Söz konusu kantinin kasım ayında ilgili kurum personellerinin de yer aldığı bir komisyon tarafından denetlendiği kaydedildi. Polis ekiplerinin kantin çalışanlarının ifadelerini aldığı, olayla ilgili hem idari hem de adli soruşturmanın sürdüğü bildirildi.

Mantar Yerken Dikkat! Haber

Mantar Yerken Dikkat!

Sonbahar mevsimiyle birlikte artan mantar tüketimine dikkat çeken Dr. Öğretim Üyesi Hasan Burak Kaya, şehir efsanesi haline gelen yanlış bilgiler sebebiyle mantar zehirlenmelerinin yaşandığını söyleyerek, "Özellikle 24 saat ve daha sonrasında ortaya çıkan belirtileri veren mantar türleri de var. Bunlar karaciğer ve böbrekleri ciddi etkileyebilen kalıcı hastalar oluşturabilen mantar türleri, mantar tüketmek isteyenler için bilmedikleri mantarı kesinlikle tüketmemelerini öneriyoruz" dedi. Kastamonu'da sonbaharın gelmesiyle vatandaşlar özellikle hafta sonlarında mantar toplamak için ormanlık alanlara gidiyor. Ormanlık alandan topladıkları mantarları yiyen birçok kişi, mide bulantısı, kusma, ishal, baş dönmesi gibi şikayetlerle Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne başvuruyor. Mantardan zehirlenme vakalarında artış görülmesi üzerine Kastamonu Üniversitesi Tıp Fakültesi aynı zamanda Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Tıp Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Hasan Burak Kaya, uyarılarda bulundu. "Mantarları görünüşe göre zehirli ya da zehirsiz diye ayırt etmek mümkün değil" Sonbahar mevsimiyle birlikte artan mantar tüketimine dikkat çeken Dr. Öğretim Üyesi Burak Kaya, vatandaşları mantar zehirlenmelerine karşı daha bilinçli olmaya davet etti. Yağışların ardından doğada birçok mantar türünün ortaya çıktığını söyleyen Kaya, mantarların görünüşüne bakılarak zehirli ya da zehirsiz ayrımı yapmanın mümkün olmadığını belirterek, "Sonbaharın gelmesiyle beraber yağışlarla birlikte ormanlarımızla birçok mantar türü ortaya çıkıyor. Halkımız mantar toplamayı seviyor. Mantar tüketmeyi de seviyorlar. Yalnız şöyle bir sağlık sorununa karşılaşıyoruz, bu mantar doğadan toplanan mantarların zehir ya da zehirsiz ayrımı yapmak görüntüyle çok mümkün olmuyor. Onun için mantarla alakalı zehirlenme sorunları yaşayabiliyoruz. Halk arasında mantarlar yıkandığında, kaynatıldığında ya da kurutulduğunda içindeki zehirleri gider gibi yanlışlar var. Ne yazık ki bu zehirler bu yöntemlerle temizlenemiyor. Dışarıdan bakıldığı zaman da mantarlar, zehirli ya da zehirsiz ayrımı yapmak çok zor. Geç dönemde de ortaya çıkabiliyor. Genellikle 26 saatte ortaya çıkan bulantı, kusma, karın ağrısı gibi sindirim sistemi vurgularıyla karşılaşabiliyoruz. Özellikle 24 saat ve daha sonrasında ortaya çıkan belirtileri veren mantar türleri de var. Bunlar karaciğer ve böbrekleri ciddi etkileyebilen kalıcı hastalar oluşturabilen mantar türleri, mantar tüketmek isteyenler için bilmedikleri mantarı kesinlikle tüketmemelerini öneriyoruz. Kültür mantarları iyi üreticilerin ürettiği kültür mantarları tercih edilebiliyor mantar tüketmek isteyenler için. Yine mantar toplamak isteyenler de bir bilir kişiyle mantar konusunda uzman olan kişilerle toplaması daha uygun olacaktır. Mantar tüketiminden sonra herhangi bir belirtiniz olduğunda bir sağlık kuruluşuna başvurun. Son olarak mantar tüketmek isteyen vatandaşlarımız bilmediği mantarı kesinlikle tüketmesinler. Emin olmadıkları mantarı kesinlikle tüketmesinler. Güvenilir üreticilerden mümkünse tüketmeye gayret göstersinler. Bazen önlem almak bir hastalığı tedavi etmekten daha kolay ve daha etkili olabiliyor" dedi. Sessiz katil karbonmonoksit zehirlenmelerine karşı baca ve şofbenlerin bakımlarını yaptırın uyarısı Soğuyan havalarla ve yaklaşan kışla birlikte karbonmonoksit zehirlenmelerine karşı da uyarılarda bulunan Dr. Öğretim Üyesi Burak Kaya, "Karbonmonoksit bilindiği üzere kokusuz, renksiz, tatsız ve zehirli bir gaz. Bu yüzden ona sessiz katil adı veriliyor. Yanlış kurulan sobalar, tıkalı bacalar ve arızalı şofbenlerin ortama sızdırmasıyla birlikte zehirlenmelere sebep olabiliyor. Karbonmonoksit, kanımızdaki oksijenin yerini alarak hücrelerimizi oksijensiz bırakıyor. Böylelikle beyin ve diğer organlar etkilenebiliyor. Şiddetli baş ağrısı, bulantı, kusma, baş dönmesi, sersemlik hissi, kas ağrıları, halsizlik gibi belirtiler ortaya çıkartabiliyor. Havaların soğumasıyla beraber özellikle kırsal kesimlerde yakılan sobalarla bu tip zehirlenme olgularıyla daha fazla karşılaşabiliyoruz. Aile fertlerinin biri veya daha fazlasından benzer olaylar ortaya çıkmaya başlıyorsa karbonmonoksit zehirlenmelerinden de şüphelenmekte fayda var. Evde soba veya şofben kullanıyorsanız bu belirtileri kendinizde ya da yakınınızdakini de fark ettiğinizde karbonmonoksit zehirlenmesinden şüphelenilmek gerekiyor" diye konuştu. Karbonmonoksit zehirlenmelerinde alınması gereken önlemlerden de bahseden Kaya, "Özellikle kış öncesinde şofben, bacalar ya da kombilerin bakımlarının düzenli yapılması ya da temizliklerin yapılması önem arz etmektedir. Rüzgarlı havalarda soba yakma konusunda daha dikkatli olunması gerekiyor. Çünkü ters rüzgarlar bu çıkacak olan dumanı tekrar evin içine verip zehirlenmeye sebep olabilir. Havalandırma menfezlerinin kombi ya da şofben bulunan ortamlardaki ya da soba bulunan ortamlardaki havalandırma yerlerinin kapalı olmaması önemli ve böyle de temiz hava bu sirkülasyonu sağlayabiliyor. Elde edebilenler için de karbonmonoksit dedektörleri var. Karbonmonoksit dedektörleri de böyle bir sızdırma olduğu zaman uyarı verecek, bunlar da temin edilebilir. Karbonmonoksit zehirlenmesi acil bir durumdur. Şüphelendiğiniz zaman pencereleri açın, ortamı havalandırın ve daha fazla maruz kalmamak için ortamdan uzaklaşmanız gerekiyor. 112 acil yardımı hattını arayın ve bir sağlık kuruluşuna başvurun. Kendinizi ve sevdiklerinizi bu görmez tehlikelerden korumak için alınabilecek önlemler bazen hayat kursları olabiliyor" şeklinde konuştu.

Gıda Zehirlenmesine Dikkat Haber

Gıda Zehirlenmesine Dikkat

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre her yıl 600 milyon kişi besin zehirlenmelerinden etkileniyor. Diyetisyen Ceren Demir, yaz aylarında sıcaklığın artması ile birlikte besin zehirlenmesi vakalarının artığını söyledi. Besinler aracılığı ile insan organizmasına taşınan bakteri, virüs, parazit, toksin ve kimyasal maddeler besin zehirlenmelerine neden olabiliyor. Artan sıcaklıkların etkisiyle birlikte yaz aylarında görülen besin zehirlenmesi vakaları ciddi oranda artıyor. Diyetisyen Ceren Demir, besin zehirlenmelerine sebep olan dört bakteri çeşidi olduğunu söyledi. Bunlardan ilki, en çok görülen bakteri çeşidinin "stafilokok". Bu bakterinin et, süt, süt ürünlerinde ve iyi yıkanmamış malzemelerden yapılan salatalarda ortaya çıktığını ifade eden Demir, bakterili besin alındıktan iki veya üç saat sonra zehirlenme belirtilerin başladığını ve vücutta kusma reaksiyonunun görüldüğünü söyledi. Bakteriler ölümcül zehirlenmelere neden olabiliyor Et, süt ve salatanın neden olduğu besin zehirlenmelerinde en çok görülen bir diğer bakteri türünün "shigella" olduğunu söyleyen Diyetisyen Demir, bu bakterinin neden olduğu zehirlenmelerde belirtilerin ortaya çıkma süresinin bir veya iki gün olduğunu belirtti. Diyetisyen Ceren Demir, "Bu bakteri bulantı, kusma, ateş, kramplar, karın ağrıları ve dışkıda kan şeklindeki belirtiler ile görülür" dedi. En ciddi ve ölümcül besin zehirlenmesine neden olan bakterilerden biri de "clostridium botilinum". Bu bakteri konservelerde, ette, sebze ve meyvede bulunabiliyor. Diyetisyen Ceren Demir, "Bu bakteri felç yapabilir, solunumu engelleyebilir ve ölümle sonuçlanabilir" dedi. Et tüketiminde dikkat edilmesi gerekenler Öncelikle fiyatı düşük diye nasıl ve nerden geldiği belli olmayan aynı zamanda da nasıl muhafaza edildiği bilinmeyen, denetlenmemiş ve de açık bir şekilde tezgahlarda satılan ürünlerin satın alınmaması gerektiğini söyleyen Diyetisyen Ceren Demir, et tüketecek kişilerin etleri standartlara uygun şekilde işletilen şarküterilerden alması gerektiğini belirtti. Güvenilir markaların paketli ürünlerinin de alınabileceğini söyleyen Demir, "Paketli ürün alırken de paketin hasar görmediğinden emin olun. Mutlaka etiket okuma alışkanlığı edinin. Üzerinde yazılı olan üretim ve son tüketim tarihlerini kontrol edin. Hayvanlardan geçebilecek hastalıklar nedeniyle sütü çiğ tüketmeyin" ifadesini kullandı. Besinleri koruma önerileri Besinlerin bozulmasını önlemek için en pratik yöntemin buzdolabında veya dondurucuda saklamak olduğunu söyleyen Diyetisyen Ceren Demir, pişmiş besinlerin hemen tüketilmeyecek ise iki saat içinde buzdolabına konulması gerektiğini söyledi. Buzdolabında olan ve tüketilmesi için çıkarılacak yemeğin, yetmiş derece üzerinde ısıtılması gerektiğini söyleyen Demir, aynı yemeğin tekrar tekrar ısıtılmaması gerektiğini kaydetti. Demir, "Dondurucudan çıkardığınız besinleri çözüldükten sonra tekrar buzluğa koymayın. Pişmiş yiyeceklerle çiğ yiyeceklerin birbirine temasından kaçının. Kişisel hijyeninize dikkat edin. Besin hazırlığını yapan bireylerin ellerini mutlaka sabunla en az iki dakika yıkamaları besin zehirlenmelerini önlemek açısından önemlidir. Ayrıca elinde kesikler veya açık yaralar bulunan kişilerin besin hazırlığı yapmamaları, zorunlu durumlarda ise bu yaraların hiçbir şartta besinlerle temas etmeyecek şekilde sararak mutlaka eldiven kullanmaları gerekmektedir" açıklamasını yaptı. Sebze ve meyveler iyice yıkandıktan sonra tüketilmeli Özellikle kişilerin çiğ et, yumurta veya kümes hayvanları gibi besinleri hazırladıktan sonra ellerini mutlaka iyice yıkaması gerektiğini söyleyen Demir, bu tür riskli besinler ile pişirilmeden tüketilecek sebze ve meyveleri hazırlarken ayrı doğrama tahtası ve bıçakların kullanılması gerektiğini belirtti. Demir sözlerine şöyle devam etti: "Sebze ve meyveler iyice yıkandıktan sonra tüketilmelidir. Besinlerinizin iyi piştiğinden emin olun. Yeterli süre ve sıcaklıkta pişmeyen yiyecekler zararlı bakterilerin sindirim sistemine taşınmasına yol açabilir. İshal ve kusma durumunda mutlaka dinlenmeli ve temiz su, ayran, maden suyu, şekersiz çay ile sıvı alımınızı artırmalısınız. İshaliniz varsa; pirinç lapası, yoğurt, muz, şeftali, haşlanmış patates tüketmelisiniz."

Açıkta Satılan Yiyeceklere Dikkat! Haber

Açıkta Satılan Yiyeceklere Dikkat!

Yaz aylarında sık karşılaşılan gıda zehirlenmeleri hakkında uyarılarda bulunan İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Serpil Öztürk, "Gıda zehirlenmeleri, kontamine gıdaların tüketilmesiyle ortaya çıkan sağlık sorunlarıdır. Özellikle yaz aylarında artan sıcaklık ve nem, uygunsuz hijyen koşullarının da etkisiyle mikroorganizmaların çoğalmasını hızlandırdığından bu tür zehirlenmelerin görülme sıklığı da artar. Açıkta satılan yiyecekler, özellikle hijyen standartlarına dikkat edilmeyen ortamlarda mikroorganizmalara maruz kalabilir" dedi. VM Medical Park Maltepe Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Serpil Öztürk, yaz aylarında sık görülen gıda zehirlenmeleri hakkında açıklamalarda bulundu. Gıda zehirlenmelerinin nedenlerine değinen Uzm. Dr. Öztürk, "Gıda zehirlenmeleri, kontamine gıdaların tüketilmesiyle ortaya çıkan sağlık sorunlarıdır. Özellikle yaz aylarında artan sıcaklık ve nem, uygunsuz hijyen koşullarının da etkisiyle mikroorganizmaların çoğalmasını hızlanarak bu tür zehirlenmelerin görülme sıklığı artar. Gıda zehirlenmeleri çoğunlukla mikroorganizmalar (bakteriler, virüsler, parazitler), toksinler (mikrobiyal toksinler, doğal toksinler) ve kimyasal kontaminantlar (pestisit, ağır metal, temizlik maddeleri kalıntıları) kaynaklıdır. En sık görülen neden enfeksiyöz ajanlardır. İnsanlara kontamine su, kötü saklama koşulları veya hijyenik olmayan gıda hazırlama süreçleriyle bulaşabilir ve ciddi sorunlara neden olabilirler. Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre, her yıl milyonlarca insan gıda kaynaklı hastalıklar nedeniyle sağlık birimlerine başvurmaktadır" diye konuştu. "En sık zehirlenmeye neden olan 6 mikroorganizma" Uzm. Dr. Öztürk, gıda zehirlenmelerine en sık neden olan mikroorganizmaları şöyle sıraladı: "Norovirüs: Özellikle toplu alanlarda hızla yayılır, genellikle çiğ kabuklu deniz ürünleri ve kontamine içme suyuyla bulaşır. Salmonella spp.: Özellikle çiğ veya az pişmiş tavuk, yumurta ve süt ürünlerinde bulunur. Escherichia coli (özellikle EHEC): Kontamine kıyma, çiğ sebzeler ve pastörize edilmemiş süt ürünlerinde bulunabilir. Listeria monocytogenes: Soğuk ortamda dahi çoğalabilir; süt ürünleri, hazır sandviçler ve çiğ sebzeler risklidir. Clostridium perfringens: Toplu yemek servislerinde sık görülür, pişirilip yeterince soğutulmayan gıdalarda çoğalır. Staphylococcus aureus: İnsan cildinden bulaşır, toksin üretir; sütlü tatlılar, sandviçler ve kremalı gıdalar da risklidir." "Güneş altında uzun süre beklemiş gıdalarda bakteri üremesi kolaylaşır" Yaz aylarında riskli gıdalardan bahseden Uzm. Dr. Öztürk, "Açıkta satılan yiyeceklerin, özellikle hijyen standartlarına dikkat edilmeyen ortamlarda mikroorganizmalara maruz kalabileceğine dikkat çeken Uzm. Dr. Öztürk, "Güneş altında uzun süre beklemiş gıdalarda bakteri üremesi kolaylaşır. Çapraz bulaşma (pişmiş gıdaya çiğ gıdanın teması) sık görülür. Temiz su ve el hijyeni eksikliği, pişmiş yemeklerin uzun süre dışarıda bekletilmesi kontaminasyon riskini artırır. Soğuk zincirin bozulması (özellikle dondurulmuş ürünlerde) bakteriyel üremeye neden olur" dedi. "Açık büfedeki yiyeceklere dikkat" Yüksek sıcaklıklar ve uygun olmayan saklama koşullarının, bazı gıdaların daha hızlı bozulmasına yol açtığını söyleyen Uzm. Dr. Öztürk, bazı riskli olabilecek gıdaları şu şekilde sıraladı: "Et ve tavuk ürünleri (özellikle pişirilip dışarıda bekletilenler), Pirinç içeren ürünler (özellikle pişirilip dışarıda bekletilenler), Süt ve sütlü tatlılar (muhallebi, dondurma, kremalı pastalar gibi), Deniz ürünleri (kabuklu deniz canlıları, çiğ balıklar), Mayonezli salatalar, yumurta içeren soslar, Açık büfe veya piknik gıdaları, Uygunsuz saklanmış konserve ürünler." "Bulantı ve kusma görülebilir" Gıda zehirlemesinde görülebilecek belirtilere dikkat çeken Uzm. Dr. Öztürk, "Bulantı, kusma, karın ağrısı, kramplar ve ishal (kanlı ve sümüklü olabilir) görülebilir. Ateş, halsizlik, baş dönmesi ve kas ağrısı da diğer belirtiler arasındadır. Şiddetli ve geçmeyen ishal (özellikle 3 günden uzun süren), kanlı dışkılama, yüksek ateş, ağız kuruluğu, idrar azalması ve idrar renginde koyulaşma (dehidratasyon) varsa mutlaka doktora başvurulmalıdır." "Evde yapılması gerekenler" Gıda zehirlenmesinde evde ilk yapılması gerekenleri anlatan Uzm. Dr. Öztürk, "Bol su içilmelidir. Dehidratasyonu önlemek için önemlidir. Kusturmaya çalışmak önerilmez. Probiyotik yoğurt veya hafif yiyecekler başlanabilir. Sebze ve meyve gibi lifli gıdalar bağırsak hareketlerini hızlandıracağı için aktif dönemde önerilmez. Haşlanmış patates, makarna, pirinç lapası gibi yiyecekler öncelikle tercih edilebilir. Ateş ve karın ağrısı için uygun ağrı kesiciler alınabilir, ancak antibiyotik her durumda uygun değildir, gereksiz alınmamalıdır. Şiddetli semptomlarda, özellikle çocuklar ve yaşlılarda tıbbi yardım alınmalıdır" ifadelerini kullandı. "Tedavi yolları" Uzm. Dr. Öztürk, gıda zehirlenmesinde tedavi seçeneklerini şöyle paylaştı: "Hafif vakalarda semptomatik tedavi (hidrasyon, diyet), Orta-ağır vakalarda IV sıvı tedavisi, elektrolit dengesi, Gerekirse antibiyotik (örneğin Shigella, Listeria, Campylobacter enfeksiyonlarında), Gıda kaynaklı toksinlerde (örneğin botulizm) spesifik antidotlar." "Koruyucu önlemler" Alınabilecek önlemleri vurgulayan Uzm. Dr. Öztürk, "Yemekleri birden fazla kez ısıtmak önerilmez. Mikrodalga kullanılıyorsa homojen ısınma sağlanmalıdır. Soğutulmuş gıdalar tekrar ısıtılmadan önce buzdolabında çözdürülmeli. Eller yemekten önce ve sonra yıkanmalıdır. Çiğ gıda ile pişmiş gıdanın temasının önlenmelidir. Gıdalar uygun ısıda pişirilmelidir. Sokakta satılan yiyeceklerden kaçınılmalıdır. Gıdalar uygun şekilde buzdolabında saklanmalıdır. Son kullanma tarihine dikkat edilmelidir. Sebze ve meyveler iyi yıkanmalıdır. Basit hijyen kurallarına uymak, doğru pişirme ve saklama teknikleri uygulamak, açıkta satılan yiyeceklere dikkat etmek bu zehirlenmelerin büyük çoğunluğunu önleyebilir" diyerek açıklamalarını sonlandırdı.

"Tavuk döner üretim ve tüketimi yasaklanabilir"  Haber

"Tavuk döner üretim ve tüketimi yasaklanabilir" 

Son besin zehirlenmesi vakalarını değerlendiren Prof. Dr. Doğancı, "Yeterince pişirilmediğinde stafilokok, salmonella ve basillus gibi bakteriler toksin üretebilir. Bu toksinler, besinin tadını veya kokusunu değiştirmediği için kolayca fark edilemez ve kitlesel zehirlenmelere yol açar" dedi.   Kocaeli ve Konya'da yaşanan ve yüzlerce kişiyi etkileyen besin zehirlenmesi vakaları, halk sağlığı açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor. Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Levent Doğancı, yaşanan salgınları ve alınması gereken önlemleri değerlendirdi.  Kocaeli'ndeki vakaların odağında yer alan tavuk döner tüketiminin halk sağlığı açısından yüksek risk taşıdığına dikkat çeken Prof. Dr. Doğancı, "Tavuk eti, döner gibi uzun süre dış ortamda pişirilen besinler için uygun bir seçenek değildir. Yeterince pişirilmediğinde stafilokok, salmonella ve basillus gibi bakteriler toksin üretebilir. Bu toksinler, besinin tadını veya kokusunu değiştirmediği için kolayca fark edilemez ve kitlesel zehirlenmelere yol açar" dedi.  "Tavuk döner üretim ve tüketimi yasaklanabilir"  Ekonomik krizle birlikte artan tavuk eti tüketiminin halk sağlığı risklerini artırdığına dikkat çeken Doğancı, "Tavuk dönerin birkaç gün saklanıp tekrar ateşe konması gibi uygulamalar, ciddi risk taşır. Bu nedenle tavuk dönerin üretimi ve tüketiminin yasaklanması bile gündeme gelmelidir" ifadelerini kullandı.  Türkiye'de besin güvenliğinin denetiminde önemli eksikler bulunduğunu vurgulayan Prof. Dr. Doğancı, "ABD'deki FDA gibi bağımsız ve güçlü denetim kurumlarına acil ihtiyaç var. Aynı zamanda salgınlara hızla yanıt verecek, CDC benzeri ulusal bir hastalık kontrol merkezinin kurulması da elzemdir" dedi.  Antibiyotikli tedaviye dikkat  Besin zehirlenmelerinde gereksiz antibiyotik kullanımı ve yanlış tedavi yöntemlerinin de başka sağlık sorunlarına yol açabileceğine dikkat çeken Doğancı, "Antibiyotikler toksinlere etkili değildir. Gereksiz kullanımları, bazı durumlarda daha büyük sağlık sorunlarına neden olabilir" ifadelerini kullandı.  Salgınlarla baş edebilmek için önceden hazırlanmış senaryoların ve tanı/takip protokollerinin büyük önem taşıdığını ifade eden Prof. Dr. Doğancı, "Hangi örneğin hangi laboratuvara gönderileceği, hasta tedavisinin hangi rehbere göre yapılacağı gibi detaylar önceden netleştirilmelidir. Medyanın doğru ve bilimsel bilgilerle bilgilendirilmesi de halkın güvenini sağlamak açısından kritik önemdedir" diye konuştu.  Son olarak, toplum sağlığının korunması için yerel ve ulusal düzeyde iş birliği ve sürekli güncellenen meslek içi eğitimlerin önemine değinen Doğancı, "İstatistiklerin doğru tutulması ve kamuoyuyla şeffaf şekilde paylaşılması, gelecekteki önlemlerin daha etkili olmasına katkı sağlayacaktır" dedi. 

Hastaneden çıkamayan Kayhan Dölcel: "Sanki zehir zıkkım yedik" Haber

Hastaneden çıkamayan Kayhan Dölcel: "Sanki zehir zıkkım yedik"

 Kocaeli'nin Körfez ilçesinde tavuk dönerden zehirlenen 648 kişiden Kayhan Dölcel, yeniden fenalaşarak hastanede tedavi altına alındı. Geceleri uyuyamadığını, ağrılarının dinmediğini ve zor günler geçirdiğini anlatan Dölcel, "Bir dürüm yedik ne hallere düştük. Sanki zehir zıkkım yedik. Şu düştüğümüz hale bakın" dedi.  Ramazan Bayramı'nın 2 ve 3'üncü gününde Güney Mahallesi Atatürk Caddesi'ndeki bir iş yerinde tavuk döner alan bazı kişilerde mide bulantısı ve kusma şikayetleri görüldü. Zehirlenme belirtileri yaşayan 648 kişi çeşitli hastanelerde tedavi altına alındı.  Olayın ardından şikayetlerin kaynağı olduğu belirtilen dönerci, Körfez Belediyesi zabıta ekiplerince mühürlenerek geçici süreyle kapatıldı. İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü yetkilileri, işletmede denetim yaparak ürünlerden numune aldı. Kocaeli Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğü yetkililerince yapılan kontrollerde, tavuk döner numunesinin test sonuçlarının olumsuz çıktığı ve numunenin Türk Gıda Kodeksi Mikrobiyolojik Kriterler Yönetmeliği'ne uygun olmadığı tespit edildi. Olayla ilgili dönerci dükkanının işletmecileri olduğu öğrenilen E.T. ve K.Y. isimli şahıslar tutuklandı.  Yeniden fenalaştı  Zehirlenme belirtileri üzerine hastanelere başvuranlardan bazıları taburcu edilirken, bazısının ise tedavileri sürüyor. Geçtiğimiz günlerde tedavisinin ardından evine giden ancak yeniden rahatsızlanarak Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılan Kayhan Dölcel'in de tedavisi devam ediyor.  "Ne yatabiliyorum ne de uyuyabiliyorum"  Geceleri uyuyamadığını anlatan Kayhan Dölcel, "Ne yatabiliyorum ne de uyuyabiliyorum. Uyumaya çalışıyorum ama sabah 05.00'e kadar kaç kez kalkıyorum. İnşallah bu rahatsızlıktan kurtuluruz. Benim gibi olan herkesin de bu rahatsızlıklardan en kısa zamanda kurtulmasını umut ediyorum" dedi.  "Bir türlü iyileşemedim"  Dölcel, geçtiğimiz günlerde ateşinin yükseldiğini ve Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi altına alındığına dikkat çekerek, "Ağrılarım bir türlü geçmedi. Hastaneye geldim, serum verdiler sonra taburcu edildim ancak bir türlü iyileşemedim. Ağrılar devam edince yeniden hastaneye geldim. Tahlil verdim. Böbreklerimde, ciğerlerimde sıkıntı olduğu söylendi. Şimdi serum verdikleri için biraz daha rahatım" diye konuştu.  "Bir dürüm yedik ne hallere düştük"  Tavuk döner yediği için pişman olduğunu ifade eden Kayhan Dölcel, "Bir dürüm yedik ne hallere düştük. Sanki zehir zıkkım yedik. Şu düştüğümüz hale bakın. Çocuklar bir yanda, iş yerim bir yanda, ben bir yandayım. Ne hallere düştük. Keşke böyle olmasaydı ama bundan sonra herkes yaptığı işe de dikkat etmeli. Bakın bir haftadır neler çekiyorum. Anamdan emdiğim süt burnumdan geldi" şeklinde konuştu.  Enfeksiyon hastalıkları bölümünde tedavi altına alınan Dölcel'in karaciğer değerlerinde sıkıntı olduğu öğrenildi. 

"Bilinmedik yerlerden tavuk döner tüketmemeli"  Haber

"Bilinmedik yerlerden tavuk döner tüketmemeli" 

Pişmiş tavuk dönerin üzerine çiğ tavuğun takılmasının ölümcül riskler taşıdığını belirten Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Fatih Necip Arıcı, "Yaşlı, çocuk ve bağışıklık sistemi zayıf kişiler eğer hastaneye başvurmayıp gıda zehirlenmesi yaşadığının farkına varmazsa ölümcül bir tabloyla karşı karşıya kalınabilir" dedi.   Tavuk döner hem lezzetli hem de ucuz bir gıda olduğu için en sık tüketilen ürünlerin başında geliyor. Ancak Kocaeli'nin Körfez ilçesinde 648 kişi yediği tavuk dönerden zehirlendi. Hal böyle olunca tavuk döner zehirlenmesi ciddi gıda güvenliği endişelerine neden oldu. Birçok ilde olduğu gibi Adana'da da bazı dönercilerin pişmiş dönerin üzerine çiğ tavuk eti takması dikkat çekti. Adana'da pişmiş tavuğun üzerine çiğ tavuk taktığı tespit edilen fenomen gece dönercisine ayrıca 42 bin 76 TL idari para cezası uygulandığı öğrenildi.   "Soğuk zinciri bozulan tavuk, bakteri üretiyor"  Konuyla ilgili Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Fatih Necip Arıcı, İhlas Haber Ajansı'na konuştu. Pişmiş tavuğun üzerine çiğ tavuk takılmasının başlıca zehirlenme nedenlerinden olduğuna değinen Dr. Arıcı, "Bu tarz durumları kitlesel zehirlenme olarak adlandırıyoruz. Pişmiş tavuğun üzerine çiğ tavuk takıldığı için ve bu tavukların soğuk zinciri bozulduğu, bakteri ürettiği için enfeksiyonlar kaçınılmaz hale geliyor" ifadelerini kullandı.  "Belirtiler varsa hastaneye başvurulmalı"  Et, süt, ve tavuk gibi ürünleri tükettikten sonra başlayan mide ağrılarında doktora başvurulması gerektiğine vurgu yapan Dr. Arıcı, "Et, süt, ve tavuk gibi ürünleri tükettikten 1-2 saat sonra bulantı, kusma, ishal ve devamında yemek yemesi azalıyorsa, ateşi yükseliyorsa bu besin zehirlenmesi olabileceğini gösterir. Kişinin hastaneye başvurmasını öneriyoruz. Eğer bu komplikasyonlar varsa ve sıvı tüketebiliyorsa tedavisine evde devam edebilir. Hastamız yaşlı, çocuk ve bağışıklık sistemi zayıflamış birisiyse hastaneye mutlaka başvurmalı" diye konuştu.  "Bilinmedik yerlerden tavuk döner tüketmemeli"  Gıda zehirlenmelerinin ölümcül olabileceğini de anlatan Uzman Dr. Arıcı, "Gıda zehirlenmesi ölümcül de olabilir. Yaşlı, çocuk ve bağışıklık sistemi zayıf kişiler eğer hastaneye başvurmayıp gıda zehirlenmesi yaşadığının farkına varmazsa ölümcül bir tabloyla karşı karşıya kalabiliriz. Vatandaşlarımız mutlaka bilinmedik yerlerden tavuk döner tüketmemeli" diyerek sözlerini tamamladı. 

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.