Türkiye Süper Lig ve 1. Lig başlamış iki hafta olmuş farkında olmayanlardanız!
Çünkü Bursaspor'un içinde olmadığı lig heyecanı yeşil beyaz taraftarını futboldan uzaklaştırmıştır.
Türkiye'de Trabzon'dan sonra şampiyonluk yaşamış en büyük şehir takımıdır Bursaspor.
Sevgisi sonradan oluşmuş bir tutku olmayıp babadan oğula geçen miras gibidir Bursaspor sevgisi.
Bursa'da cumartesi-pazar demek Bursaspor demektir.
Hatta takımın maçı o hafta iç sahada ise binlerce yeşil beyaz sevdalısı programını maç günü ve saatine göre ayarlar mutlaka maça gidilirdi.
Pazartesi günü de hafta sonu oynanan maçının kritik sohbetleri yapılırdı şehrin dört bir yanında.
Hele bir de takım kaybetmiş ise o hafta kimsenin ağzını bıçak açmazdı ta ki bir sonraki maça değin.
Birileri farkında olmasa da Bursaspor bu şehir için çok önemlidir.
Hatta sizlerle karşılaşıyorsunuzdur.
Farkı şehirlere gittiğimiz de dostlarımızla karşılaşmamız da hal hatır sormanın ardından söz mutlaka Bursaspor'a gelir ve: "Bursaspor'a ne olur böyle?" diye sorulur.
Bu durum karşısında söyleyecek söz bulamayız utanırız halimizden.
Şimdi ise futbolun en alt ligi olan 2. ligde küçümsemek istemiyorum ama adını sanını duymadığımız takımlarla karşılaşacak olan Bursaspor, ait olduğu yere çıkma hedefinin uzağında görünüm sergiliyor.
Yeni sezon öncesi yapılanlar ve de teknik heyetin açıklamalarından anlaşılan odur ki, geçtiğimiz sezon düştüğümüz 1. Lige çıkmamız adına çabalar tatmin edici değil.
Elbette bunun en önemli nedeni borç batağı içindeki kulübün sportif başarıdan çok mali başarının öncelikli hedeflendiği gerçeğidir.
Yeşil beyazlı yönetimin bu yöndeki çabaları takdire şayan olsa da camiayı umutlandıracak, heyecanlandıracak adımların atılamayışı kulübün bu durumlara düşmesine sebep geçmiş yönetimlere tepkiyi artırıyor.
Şimdi ise umutlar Vakıfköy'den çıkacak gençlere bağlanmış durumda.
Son yıllarda görüyoruz ki, Bursaspor'un alt yapısı Vakıfköy'den yetişip A takıma yükselen gençlerin en küçük krizini dahi çözemeyen sözde yöneticilerin sebep olduğu nedenlerden dolayı kulüpten ayrılıyorlar.
Sonra da yeni kulüplerinde kadroda yer alamayınca alt liglere kiralık veriliyorlar.
Camia olarak takımın bu duruma düşmesine geçmiş dönemdeki yönetimler sorumlu tutulsa da asıl sorumlu genel kurul üyeleridir.
Netice de tepki gösterilen yönetimlerin tamamı yapılan genel kurullarda seçilmişlerdir.
Bu şunu gösteriyor.
Bir kısım genel kurul üyelerinin seçimlerde kulübün her yönüyle gelecek anlamın da menfaatinden yana oy kullanmak yerine beklenti içinde oldukları adayları desteklemesiyle geldiği nokta özetle budur.
Öyle olmadı mı?
Kulübe başkanlık yapabilecek tüzükte belirtilen kriterlere sahip olamayan ismi bir önceki dönemde kulübün başına getirilmedi mi? Ömer Faruk Banaz'ın da Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş'ın desteğiyle gelmiş olsa da netice itibariyle bir güven ortamı oluşmuştur.
Nitekim bundan böyle kimse kulübün bir kuruşunun gereksiz şekilde harcanmayacağını, mali disiplinin kontrol altına alındığı inancı tamdır.
Elbette bunlar önemli gelişmeler olsa da netice itibariyle futbol sonuç oyunu olduğuna göre bu saatten sonra takımı bir üst lige çıkarılamaması halinde başarısız sayılacaktır.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Admin
BURSASPOR’SUZ FUTBOL LİGİNİ NEYLEYİM
Türkiye Süper Lig ve 1. Lig başlamış iki hafta olmuş farkında olmayanlardanız!
Çünkü Bursaspor'un içinde olmadığı lig heyecanı yeşil beyaz taraftarını futboldan uzaklaştırmıştır.
Türkiye'de Trabzon'dan sonra şampiyonluk yaşamış en büyük şehir takımıdır Bursaspor.
Sevgisi sonradan oluşmuş bir tutku olmayıp babadan oğula geçen miras gibidir Bursaspor sevgisi.
Bursa'da cumartesi-pazar demek Bursaspor demektir.
Hatta takımın maçı o hafta iç sahada ise binlerce yeşil beyaz sevdalısı programını maç günü ve saatine göre ayarlar mutlaka maça gidilirdi.
Pazartesi günü de hafta sonu oynanan maçının kritik sohbetleri yapılırdı şehrin dört bir yanında.
Hele bir de takım kaybetmiş ise o hafta kimsenin ağzını bıçak açmazdı ta ki bir sonraki maça değin.
Birileri farkında olmasa da Bursaspor bu şehir için çok önemlidir.
Hatta sizlerle karşılaşıyorsunuzdur.
Farkı şehirlere gittiğimiz de dostlarımızla karşılaşmamız da hal hatır sormanın ardından söz mutlaka Bursaspor'a gelir ve: "Bursaspor'a ne olur böyle?" diye sorulur.
Bu durum karşısında söyleyecek söz bulamayız utanırız halimizden.
Şimdi ise futbolun en alt ligi olan 2. ligde küçümsemek istemiyorum ama adını sanını duymadığımız takımlarla karşılaşacak olan Bursaspor, ait olduğu yere çıkma hedefinin uzağında görünüm sergiliyor.
Yeni sezon öncesi yapılanlar ve de teknik heyetin açıklamalarından anlaşılan odur ki, geçtiğimiz sezon düştüğümüz 1. Lige çıkmamız adına çabalar tatmin edici değil.
Elbette bunun en önemli nedeni borç batağı içindeki kulübün sportif başarıdan çok mali başarının öncelikli hedeflendiği gerçeğidir.
Yeşil beyazlı yönetimin bu yöndeki çabaları takdire şayan olsa da camiayı umutlandıracak, heyecanlandıracak adımların atılamayışı kulübün bu durumlara düşmesine sebep geçmiş yönetimlere tepkiyi artırıyor.
Şimdi ise umutlar Vakıfköy'den çıkacak gençlere bağlanmış durumda.
Son yıllarda görüyoruz ki, Bursaspor'un alt yapısı Vakıfköy'den yetişip A takıma yükselen gençlerin en küçük krizini dahi çözemeyen sözde yöneticilerin sebep olduğu nedenlerden dolayı kulüpten ayrılıyorlar.
Sonra da yeni kulüplerinde kadroda yer alamayınca alt liglere kiralık veriliyorlar.
Camia olarak takımın bu duruma düşmesine geçmiş dönemdeki yönetimler sorumlu tutulsa da asıl sorumlu genel kurul üyeleridir.
Netice de tepki gösterilen yönetimlerin tamamı yapılan genel kurullarda seçilmişlerdir.
Bu şunu gösteriyor.
Bir kısım genel kurul üyelerinin seçimlerde kulübün her yönüyle gelecek anlamın da menfaatinden yana oy kullanmak yerine beklenti içinde oldukları adayları desteklemesiyle geldiği nokta özetle budur.
Öyle olmadı mı?
Kulübe başkanlık yapabilecek tüzükte belirtilen kriterlere sahip olamayan ismi bir önceki dönemde kulübün başına getirilmedi mi?
Ömer Faruk Banaz'ın da Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş'ın desteğiyle gelmiş olsa da netice itibariyle bir güven ortamı oluşmuştur.
Nitekim bundan böyle kimse kulübün bir kuruşunun gereksiz şekilde harcanmayacağını, mali disiplinin kontrol altına alındığı inancı tamdır.
Elbette bunlar önemli gelişmeler olsa da netice itibariyle futbol sonuç oyunu olduğuna göre bu saatten sonra takımı bir üst lige çıkarılamaması halinde başarısız sayılacaktır.