Hava Durumu

Hangisi Doğru ?

Yazının Giriş Tarihi: 02.05.2025 17:22
Yazının Güncellenme Tarihi: 02.05.2025 17:23

Emekli olduktan sonra zamanım genellikle bol. Hanımın talimatlarını yerine getirdikten sonra zamanımın çoğunu eş dost ziyaretleri, arkadaş toplantıları cami çay ocakları ve mahalle kahveleri sohbetlerinde ya da televizyon başında geçiyor.

Geçenlerde bir arkadaşımın iş yerinde yemekli bir toplantıya davet edildim. Toplantıya genellikle geçmişi aynı ideolojik kökenden gelmiş, fakat bu gün ayrı düşmüş, aralarında benim gibi emekli öğretim üyesinden mühendisine, avukatına, doktoruna iş adamına kadar değişik meslek mensuplarından oluşan 25-30 kişi katılmıştı. Böyle toplantılarda genellikle hoş beşten sonra hal hatır sorulur, önce yumuşak üsluplarla memleket meselelerine girilir, daha sonra üslup sertleşir, gerginleşir ve davet sahibinin istemediği biçimde arkadaşların büyük bir bölümü toplantıyı buruk terk eder.

Bizim toplantıda da benzer bir şekilde gelişti. Fabrika sahibi, sanayici bir arkadaşa işi, gücü ve memleketin durumu soruldu. Arkadaş işlerin çok bozuk olduğunu, memleketin giderek kötüye gittiğini, insanları bu asgari ücret veya emekli maaşı ile geçinmelerinin zor olduğunu ifade etti. Daha sonra kendisine vaktinin nasıl geçirdiği soruldu. Kendisi de içkisinin, kumarının olmadığını, mütevazi bir yaşantısı olduğunu, sadece dünyayı dolaştığını, geçtiğimiz günlerde Taylant ve Filipinlere gittiğini ifade etti. Tabi biz de nezaketsizlik yapmamak için neden gezilerden kısıp çalıştırdığınız işçilerin maaşlarını biraz zam yapmıyorsun diyemedik.

Cami cemaati ve mahalle kahvehanesi müdavimleri genellikle benim gibi emekli. Cami cemaatinin şikâyetleri ya imamdan, ya da müezzinden! Genellikle tevekkül sahibi kanaatkâr insanlar. Ekonomik olarak şikayetleri yok. Kahvehane müdavimleri belki de ekonomik olarak en zor durumda olanlar ama tavlada, okeyden vazgeçip hayatlarını yükseltecek çaba içine girmeye niyetleri yok. Oyuna öyle dalmışlar ki oyunları bitmeden tuvalete bile gidemiyorlar.

Zaman zaman emekli olduğum Uludağ Üniversitesine gidiyorum. Öğretim üyelerimizin ve araştırma görevlilerimizin çoğu maaşlarını çok düşük kaldığından öğrencileri çok zor durumda okuduklarında bahsediyorlar. Ama otoparklar tıklım, tıklım özel araba ve çoğu da lüks. Bunları çoğu da öğrencilere ait! Benzer şekilde öğrenci kantinlerinden de oturacak yer yok. Bırakın öğrenci kantinlerini benim emekli bir öğretim üyesi olarak girmeğe çekindiği, bir çayın 36-40 TL., bir kahvenin 80-100 TL. olduğu lüks öğrenci mekanları bile dolu.

Ben genellikle evden uzak olduğumda sıradan esnaf lokantalarında karnımı doyurur ve çalışanlarla sohbet ederim. Genel durumu sorduğumda işlerin biraz durgun olduğunu fakat gene de Allah’a şükür lafını duyarım. Arada bir ailemiz veya arkadaş gurubuyla daha elit bir yerde bir yemek yiyelim diyoruz, ödediğimiz yüklü hesabın yanında gittiğimiz yerlerin birçoğunda rezervasyonumuzun olup olmadığı soruluyor.

Televizyonları seyrediyorum; İktidar yanlıları, bölünmüş yollar, hızlı trenler ağları, hava alanlarıyla ülke ulaşımı dört başı mamur, Karadeniz doğalgazı, Gabar Dağı petrol kuyuları ile enerji sorunumuz minimuma indirilmiş, İHA, SİHA’lar, TCG Anadolu uçak gemisi, Bayraktar Kızılelma ve Akıncı uçaklarla Türk savunma sanayinin bütün problemi çözülmüş çağdaş bir ülkede yaşadığımız mesajı verilirken, muhalif televizyonlarda, ülke yanmış, bitmiş, her şey kötü, ülke yangın yeri gibi, açlık kol geziyor, insanlar sokaklardan çöp topluyor, yabancı ülkeler nezdinde itibarımız yok olmuş, geri kalmış bir Afrika ülkesine döndüğümüz anlatılıyor.

Yukarıda saymağa çalıştığımız tezatların hepsi ülkemizde yaşanıyor; Peki hangisi doğru ?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.