Hava Durumu

Rusya’daki Türkleri ve gerçekleşen bir hayal

Yazının Giriş Tarihi: 20.03.2025 21:11
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.03.2025 21:14

Çocukluğumdan beri Tarihe ve Türkiye dışındaki Türklere karşı hep ilgi duymuşumdur. Tarih benim için hep merak konusu olmuşumdur. Okumayı seçtiğim romanlar çoğunlukla tarihi romanlar olmuştur. Gün gelmiş Atsız’ın romanlarıyla demir dağları eritmiş, Bozkurt’un peşine takılmış Ergenekon’dan çıkmış, Çin Setine dayanmış bir Kürşat’ın yoldaşı olmuşum, gün gelmiş Necati Sepetçi oğlunun romanlarına dalmış, İstanbul Surlarında Ulu batlı Hasanın arkadaşı olmuşum. Bakmışsınız Tarık Buğra’nın Küçük Ağasına dalmış Kuvvacı olmuşum. Zaman olmuş Atilla’nın ordularıyla Roma önlerine kadar gitmişim. Takılmışım Timur’un peşine Moskova’ya kadar yürümüşüm. Geçliğim hep bu hayallerle geçti. Bu hayallerimden hiç rahatsız değil aksine çok mutluydum. Yalnızlığımı hep bu hülyalarla yenerdim. Hayallerimde hep bu coğrafyada dolaşırdım. Ama nafile bu büyülü coğrafyanın büyük bölümü Sovyetler Birliği denen dev ve dev olduğu kadar acımasız bir imparatorluk tarafından işgal edilmiş durumdaydı. Bu benim hep sihirli hülyalarımın en acı uyanma noktası olurdu. Bir de şu bizim “bunlar hep bir hayal, bunlar resmi tarih uydurmaları” diye ortaya çıkan sözüm ona “serbest tarihçilerimiz” var ya onlar moralimi bozardı. Ve kendi kendime “bunlar hakikaten bir hayalse” der üzülürdüm.

Derken hayal ettiğimiz fakat inanmakta zorlandığımız bir şey oldu. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler birliği dağıldı. Birden bire Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan adında beş yeni Türk Devleti daha ortaya çıktı. Çin’de Sincan Uygur özerk bölgesinde gazetecilerimiz televizyoncularımız tercümansız röportajlar yapmağa başladılar. Gördük ki bizim gibi konuşuyor bizim gibi yiyip içiyorlar. Ardından üniversitelerimize Balkanlardan Orta Asya’ya olan coğrafyadan kendini Türk kabul eden ülkelerden öğrenciler gelmeğe başladı. İş adamlarımız başta Rusya olmak üzere Ukrayna, Belarus, Gürcistan gibi eski Sovyet bakiyesi ülkelere gidip gelmeğe başladı. Öğrendik ki bu beş Türk Devletinin dışında da Türk toplulukları varmış. Veteriner Anatomi Kongresinde tanıştığım bir Azeri meslektaşımdan bu günkü Rusya Federasyonu içinde onlarca özerk statüde Türk bölgesinin olduğu ve Rusya’da Ruslardan sonra ikinci büyük nüfusun Türklerden oluştuğunu söylediği zaman sanki dünyalar benim oldu.

Sonra Allah kısmet etti ilk olarak 1996 yılında Özbekistan’a, ardından 2005 yılında Kazakistan ve Kırgızistan’a kısa süreli seyahatlerim oldu. Ve nihayet 2010 yılında, bir eğitim öğretim yılı görev yapmak üzere, Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesi Veteriner Fakültesine gitmek nasip oldu. Kırgızistan’ı, özellikle Bişkek’i çok sevdim. Bir yıllığına gittiğim ata topraklarında altı yıl gibi uzun bir süre görev yaptım.

Burada bulunduğum süre gördüm ki hakikaten biz bu bölge insanıyız, bu coğrafyadan gelmişiz. Sadece dil ortaklığı değil, gelenek, görenek, kültür ve tarih olarak o kadar ortaklıklarımız var ki bu coğrafyanın bizim Ata Mekânımız olduğunun en büyük delili. Hele gidişimin üçüncü yılında, Rusya Coğrafya Topluluğu ve Rus Mir televizyonu ortaklığında hazırlanan, Rusya Türkleri belgesellerini izledikten sonra kanaatlerim iyice pekişti. Malum çevrelerin “Ergenekon ve Bozkurt Efsaneleri resmi tarih uydurmaları, yeniden bir millet yaratma çabaları” gibi iddialarının ne kadar boş ve havada olduğunu bir daha göstermiştir.

Sözünü ettiğim “Rusya Türkleri” belgesellerinde Rusya sınırları içinde yaşayan özerk Türk toplulukları tanıtılmaktadır. 2010 yılı yazında başlatılan projede bu güne kadar aşağıda video adreslerini vereceğim dört Türk topluluğu ellişer dakikalık filmlerle tanıtılmıştır. Serinin yüzü geçeceği ifade edilmektedir. Beklide bu güne kadar daha çok bölümler yayımlanmıştır.

Dizilerin yapılış gerekçesinde Rusların Türklerle ilişkilerinden ve Asya Coğrafyasında varlıkları için Türklerle dostluklarının ne kadar önemli olduğundan bahsedilmektedir. Filmlerde ele alınan Türk topluluklarının efsaneleri, kahramanları, adetleri, kutsal saydıkları yerleri inanç ve yaşam tarzları anlatılmaktadır. Her film “ Ve kurtardı kurt savaşçıları ve verdi onlara kendi irade gücünü ve yeni ismi Ve eğildiler önünde savaşçılar. Ve sefere çıktılar ve birçok halkı yendiler ve ismini veriyordu onlara. Ve geçti zaman ve kayboldu savaşçılar ama isimleri kaldı ve şimdi o halkların ismi Türk” sözleriyle başlamaktadır.

Biraz dikkatlice seyredilince, filmlerde Anadolu Türk kültürünün izleri değil adeta aynısı yansıtılmaktadır. Sergilenen kilim ve elişi örnekleri Anadolu’nun aynısıdır. Özellikle Tuva güreşçilerini güreş öncesi yaptıkları dans, yağlı güreşçilerimizin peşrevlerine aynen yansıtmaktadır.

Yine filmlerin yapılış gerekçesinde, 2002 verilerine göre de Rusya’daki Türk nüfusunun oranı yansıtmaktadır. Başkırt Cumhuriyetinde %57, Kabardin-Balkar Cumhuriyetinde %11,6, Karaçay-Çerkez Cumhuriyetinde %42, Dağıstan’da %20,5, Altay Cumhuriyetinde %40, Yakutistan’da %55, Tuvada %77, Hakasya’da % 12 ve Çuvaşistanda %70 olarak verilmektedir.

Bütün bunlara tanık olduktan sonra gençlik yıllarımda okuduklarımın hayal olmadığını görmek insanı bir başka şekilde mutlu ediyor ve “Ne mutlu Türküm” diyebilmenin gururunu bir daha yaşıyorum. Siz değerli okurlarıma da bir Rus tercüman yardımı alarak aşağıda internet adresleri verilen videoları izlemenizi âcizane tavsiye ediyorum.

Görüşünceye kadar hoşça kalınız.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.