Türkiye’de Sol, Sosyalist, Materyalist, Yıkıcı, Bölücü Siyaset ’in ve Terör Örgütlerinin beslenme kaynakları ile destekçilerinin başında Meslek Odaları gelmektedir. Anayasa ve yasalar çerçevesinde meslek sorunları için kurulmuş olan odalar, maalesef kendi konuları dışında her işi yapar duruma gelmişlerdir.
Bunlar; ne hikmetse her zaman, bugünün CHP, HDP, İP, VP vb. geçmişte de bu partilin benzerlerini desteklemişlerdir. Hiçbir zaman; Ülkücü, Milliyetçi, Milli, Yerli, İslami kaynaklardan beslenen partileri desteklemedikleri gibi bunlara karşı amansız bir düşmanlık yapmaktadırlar.
Bunun nedeni; Dünyada artık taraftarı kalmazsa da Marksist, Sosyalist, Materyalist ve özellikle İslam karşıtı (diğer dinlere karşı bir itirazları yok nedense) bir dünya görüşü ve zihin yapısına sahip olmalarıdır.
Özellikle sol hareketler; dış kaynaklı her türlü destekleri, ideolojik yapıları ve örgütlenme tecrübeleri, azlık olmalarına rağmen diğer çokluk durumundaki meslek mensupları karşısında her zaman bir üstünlük sağlayarak yönetimi ele geçirme becerisine yol açmıştır. Görünen o ki bu örgütlenme bilinç ve tecrübeleri örgütsüz ve ideolojik alt yapıları olmayan, yerli ve milli olan diğer meslek mensupları karşısında, bu azığın her zaman yönetimi ele geçirme becerileri devam edecektir.
Özellikle Barolar ve Tabipler Birliği başta olmak üzere; bu odaların Milletin dini ve milli değerlerini aşağılayan, Kin, Düşmanlık ve Nefret söylemi içeren beyanları, kuruluş amacı dışındaki faaliyetleri bu milletin kanayan yarası haline gelmiştir. Son olarak LBGT ile ilgili bazı baroların skandal açıklamaları gösteriyor kiAvukatlık Kanunu’nda yapılmış olan düzenlemelerin eksik ve yetersizdir.
Bizce; bu işin doğru, kesin çözümü ve daha demokratik olanı; Sendikalar benzeri örgütlenmedir. Yani her ilde bir tane değil birden fazla meslek örgütünün kurulmasına bunların birlik oluşturmalarına ve bir üst kurul kurulmasına izin verecek yapılacak köklü düzenlemedir.
Her ilde mevcut meslek mensuplarının en az örnek olarak söylüyorum %25’i veya adaletli olacak başka bir oranda meslek mensupları bir araya gelerek aynı kolda ayrı bir meslek odası kurabilmeli. Bu oranın yüksek tutulması, küçük marjinal grupların bu şekilde örgütlenmelerinin önüne geçecek, onların bu yıkıcı ve bölücü faaliyetlerinin şansı azalacaktır. Diğer şehirlerde de benzeri örgütlenmeler ile Ankara’da birlik oluşturma imkânı tanınmalıdır. Bu meslek örgütlerinden ve bakanlık temsilcilerinden oluşan üst kurul oluşturulabilir.
Bu şekilde kurulacak birden fazla meslek odaları arasında üye edinme amacı ile rekabet oluşacaktır. Bu da daha iyi hizmet eden, mesleğinin gereklerine göre doğru ve amacına uygun çalışan odaları öne çıkaracak, ideolojik ve siyasi faaliyetlerde bulunanların şansı azalacaktır.
Tıpkı Siyasi partilerin devlet yardımından yararlanmaları gibi.Devlet tarafından sağlanan katkı da üye sayılarına göre meslek odaları arasında paylaştırılmalıdır.
Meslek mensuplarının, bütün işlem ve bilgileri ilgili bakanlık tarafından gerçekleştirilerek, meslek ruhsatı buradan verilmeli. Bu ruhsata sahip olanlar, dilerlerse herhangi bir meslek odasına kaydolmadan da mesleğini icra edebilmeli, mesleğini yapabilmek için bu odalardan herhangi birine kayıt zorunluluğu olmamalıdır.
Her meslek mensubunun sicili İlgili bakanlık nezdinde tutulmalıdır.
Bu örgütlenme sadece il bazında olmalı, ilçe ve daya küçük idari birimlerde örgütlenmelerine izin verilmemeli. İlçelerde dilerlerse temsilcilikler oluşturmalarına izin verilmelidir.
Bu il örgütlerinden isteyenler bir araya gelerek, bir birlik Genel Merkez çatısı altında birleşebilmelidir.
Tartışmaları yeniden gündeme getiren barolar açısından ele alırsak; örneğin Bursa’da avukatlar tarafından benim bildiğim üç tane kurulu dernek vardır. Hukukçular Derneği, Türk Hukuk Enstitüsü ve Çağdaş Hukukçular Derneği bu dernek mensupları üye sayıları belli bir yüzdenin üzerinde ise meslek odası olarak faaliyet yapabilmeli, diğer illerde amaçları ortak olan meslek odaları ile birlik kurabilmelidir.
Bu meslek odaları; Türkiye ve İl ve İlçe adlarını tek başına kullanamamalıdırlar. Örneğin Bursa Barosu adı gibi. Bu husus da düşünülerek bir metot geliştirilmelidir.
Odalarda delege ağalığı sistemine son verilmelidir. Örneğin Avukatların tamamı E-İmza kullanmaktadır. Meslek Odalarının Birlik, Başkan ve Kurullarını doğrudan üyeler seçebilir. Yüksek Seçim Kurulunun gözetiminde Dijital Ortamda; E-İmza, Mobil İmza veya E-Devlet şifresi kullanılarak bulunduğu yerden oyunu kullanıp, merkez birlik organlarını seçebilir.
Hatta bu sistem geliştirilerek, Siyasi Partiler içinde uygulanabilir, delegelik sistemi demokratik işleyişinin ve kurulmasının en büyük engelidir.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ALİ SEYDİ ÇAKIREL
Azgın azlığın kaleleri Meslek Odaları
Türkiye’de Sol, Sosyalist, Materyalist, Yıkıcı, Bölücü Siyaset ’in ve Terör Örgütlerinin beslenme kaynakları ile destekçilerinin başında Meslek Odaları gelmektedir. Anayasa ve yasalar çerçevesinde meslek sorunları için kurulmuş olan odalar, maalesef kendi konuları dışında her işi yapar duruma gelmişlerdir.
Bunlar; ne hikmetse her zaman, bugünün CHP, HDP, İP, VP vb. geçmişte de bu partilin benzerlerini desteklemişlerdir. Hiçbir zaman; Ülkücü, Milliyetçi, Milli, Yerli, İslami kaynaklardan beslenen partileri desteklemedikleri gibi bunlara karşı amansız bir düşmanlık yapmaktadırlar.
Bunun nedeni; Dünyada artık taraftarı kalmazsa da Marksist, Sosyalist, Materyalist ve özellikle İslam karşıtı (diğer dinlere karşı bir itirazları yok nedense) bir dünya görüşü ve zihin yapısına sahip olmalarıdır.
Özellikle sol hareketler; dış kaynaklı her türlü destekleri, ideolojik yapıları ve örgütlenme tecrübeleri, azlık olmalarına rağmen diğer çokluk durumundaki meslek mensupları karşısında her zaman bir üstünlük sağlayarak yönetimi ele geçirme becerisine yol açmıştır. Görünen o ki bu örgütlenme bilinç ve tecrübeleri örgütsüz ve ideolojik alt yapıları olmayan, yerli ve milli olan diğer meslek mensupları karşısında, bu azığın her zaman yönetimi ele geçirme becerileri devam edecektir.
Özellikle Barolar ve Tabipler Birliği başta olmak üzere; bu odaların Milletin dini ve milli değerlerini aşağılayan, Kin, Düşmanlık ve Nefret söylemi içeren beyanları, kuruluş amacı dışındaki faaliyetleri bu milletin kanayan yarası haline gelmiştir. Son olarak LBGT ile ilgili bazı baroların skandal açıklamaları gösteriyor kiAvukatlık Kanunu’nda yapılmış olan düzenlemelerin eksik ve yetersizdir.
Bizce; bu işin doğru, kesin çözümü ve daha demokratik olanı; Sendikalar benzeri örgütlenmedir. Yani her ilde bir tane değil birden fazla meslek örgütünün kurulmasına bunların birlik oluşturmalarına ve bir üst kurul kurulmasına izin verecek yapılacak köklü düzenlemedir.
Her ilde mevcut meslek mensuplarının en az örnek olarak söylüyorum %25’i veya adaletli olacak başka bir oranda meslek mensupları bir araya gelerek aynı kolda ayrı bir meslek odası kurabilmeli. Bu oranın yüksek tutulması, küçük marjinal grupların bu şekilde örgütlenmelerinin önüne geçecek, onların bu yıkıcı ve bölücü faaliyetlerinin şansı azalacaktır. Diğer şehirlerde de benzeri örgütlenmeler ile Ankara’da birlik oluşturma imkânı tanınmalıdır. Bu meslek örgütlerinden ve bakanlık temsilcilerinden oluşan üst kurul oluşturulabilir.
Bu şekilde kurulacak birden fazla meslek odaları arasında üye edinme amacı ile rekabet oluşacaktır. Bu da daha iyi hizmet eden, mesleğinin gereklerine göre doğru ve amacına uygun çalışan odaları öne çıkaracak, ideolojik ve siyasi faaliyetlerde bulunanların şansı azalacaktır.
Tıpkı Siyasi partilerin devlet yardımından yararlanmaları gibi.Devlet tarafından sağlanan katkı da üye sayılarına göre meslek odaları arasında paylaştırılmalıdır.
Meslek mensuplarının, bütün işlem ve bilgileri ilgili bakanlık tarafından gerçekleştirilerek, meslek ruhsatı buradan verilmeli. Bu ruhsata sahip olanlar, dilerlerse herhangi bir meslek odasına kaydolmadan da mesleğini icra edebilmeli, mesleğini yapabilmek için bu odalardan herhangi birine kayıt zorunluluğu olmamalıdır.
Her meslek mensubunun sicili İlgili bakanlık nezdinde tutulmalıdır.
Bu örgütlenme sadece il bazında olmalı, ilçe ve daya küçük idari birimlerde örgütlenmelerine izin verilmemeli. İlçelerde dilerlerse temsilcilikler oluşturmalarına izin verilmelidir.
Bu il örgütlerinden isteyenler bir araya gelerek, bir birlik Genel Merkez çatısı altında birleşebilmelidir.
Tartışmaları yeniden gündeme getiren barolar açısından ele alırsak; örneğin Bursa’da avukatlar tarafından benim bildiğim üç tane kurulu dernek vardır. Hukukçular Derneği, Türk Hukuk Enstitüsü ve Çağdaş Hukukçular Derneği bu dernek mensupları üye sayıları belli bir yüzdenin üzerinde ise meslek odası olarak faaliyet yapabilmeli, diğer illerde amaçları ortak olan meslek odaları ile birlik kurabilmelidir.
Bu meslek odaları; Türkiye ve İl ve İlçe adlarını tek başına kullanamamalıdırlar. Örneğin Bursa Barosu adı gibi. Bu husus da düşünülerek bir metot geliştirilmelidir.
Odalarda delege ağalığı sistemine son verilmelidir. Örneğin Avukatların tamamı E-İmza kullanmaktadır. Meslek Odalarının Birlik, Başkan ve Kurullarını doğrudan üyeler seçebilir. Yüksek Seçim Kurulunun gözetiminde Dijital Ortamda; E-İmza, Mobil İmza veya E-Devlet şifresi kullanılarak bulunduğu yerden oyunu kullanıp, merkez birlik organlarını seçebilir.
Hatta bu sistem geliştirilerek, Siyasi Partiler içinde uygulanabilir, delegelik sistemi demokratik işleyişinin ve kurulmasının en büyük engelidir.