Modern kölelik düzeninin,vahşi kapitalizmin, küresel efendilerinin en büyük silahıdır faiz.
Dar gelirli halkın en büyük baş belası enflasyon ile ilişkisi bu güçler tarafından sürekli göz ardı edilegelmektedir. Faiz ve enflasyon ilişkisi günümüzde ekonominin en can alıcı konusu olupsürekli tartışmaların odağı halindedir.
Kanaatimiz odur ki faiz düzeni eşittir kölelik düzenidir, faiz bir insanlık suçudur.
Bu tartışmalarda; ilim adamlarının namuslu ve cesaretli davranmadığını, küresel sermayenin ya beslemesi ya da tesiri altında kaldıkları çok açıktır. Faiz mi enflasyonu tetikler, enflasyon mu faizi tetikler. Bunun bir paradoks olduğunu ileri sürerek, tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan, deyimi ile açıklar, en hafif deyim ile topu taca atarak vicdanlarını rahatlatmaya çalışırlar.
Bilimsel verilerden uzak olan bu açıklamalar. Sözde bilim adamlarının ağzından döküldüğü için, halk tarafından da genel kabul görmektedir.
Esasen faizin haram olup olmadığı ilahiyatçıların alanına girse de neyin faiz olup olmadığı, ribânın faiz olup olmadığı konusu da iktisatçıların alanı içerisindedir.
Finans patronları; bankalar aracılığıyla topladıkları halkın veya kamunun tasarruflarını, yüksek fiyatlarla sanayici ve tüccara satarak, oturduğu yerden hiçbir zahmete ve riske girmeden para kazanmaktadırlar. Sanayici ve tüccar da ödedikleri bu faizi; zorunlu olarak maliyetlerine, dolayısı ile fiyatlarına yansıtırlar. Bu durumda faiz de fiyat artışlarını yani enflasyonu tetikler.
Tasarruf ettikleri parasını, bankalara faize yatırarak üç beş kuruş gelir elde eden kişiler ise kar elde ettiklerini zannederler. Hatta faiz haram olduğu için birçok Müslüman, paralarını bankalara yatırmaz veya faiz talep etmez.
Şu ana kadar Türkiye’de tarihinde hiçbir banka, enflasyon üzerinde bir faizi hiçbir mevduata ödememişlerdir. Yani gerçekten reel bir faiz ödemesi yoktur. Bankalar, kredi verirken enflasyonun üzerinde bir oranla sattıkları için gerçek bir faiz geliri elde etmektedirler. Aslında Müslümanların bu endişesi yersizdir, suni olarak yaratılan ve enflasyon oranının altında kalan oranda bankaların mevduatlara ödediği miktargerçek anlamda faiz değildir.
Belki de bu konunun zihinlerde berraklaşması için enflasyon oranındaki getiriye faiz dışında bir isim bulmak daha doğru olacaktır. Bir de paranın tarihi seyrini takip etmek de bu sorunu anlamayı ve çözmeyi kolaylaştıracaktır.
Kişiler; bankalara yatırdıkları bu paralar ile kredi kullanan sanayici, üretici ve tüccarların fiyatlarına yansıttıkları faiz giderleri nedeniyle tükettiği ürünleri yüksek fiyata satın alarak bu zalim düzeni adeta kendileri beslemektedir.
Bu konuyu şöyle bir örnekleme ile basitleştirelim. Bir arkadaşınız sizden borç para istediğinde, ona para değil ama 10 tane Cumhuriyet altını borç olarak verdiğinizi ve bir yılın sonunda onun size bu 10 altını iade ettiğini varsayalım. Bir yıl önceki 10 adet altınının satın alındığı para ile ödeme tarihindeki10 adet altınınpara olarak fiyatı arasındaki fark faiz midir? Elbette değildir. İşte bankaların da size faiz adı altında verdiği budur, hatta bu artışın yani enflasyonun altınadır.
Faiz tartışmasız haramdır, ancak yukarıda söylediğim gibi suni olarak yaratılan enflasyon oranının altında, bankaların verdiği oranda ki gelir bu sebeple faiz değildir. Dolayısı ile bu oranın altında aldığınız para da haram değildir, haram olan reel faizdir, yani enflasyon oranının üzerindeki oranda alınan para gerçek faizdir.
Enflasyonu arttıran, genel fiyat düzeyini etkileyen faktörler; faizin yanında, diğer bir sebepde devletin karşılıksız para basması ve özellikle dolaylı vergiler ile satıcıların yüksek kâr hırsıdır.
Domatesin Antalya’da üreticinin elinden 5-6 liraya alındığını, pazarda 40 – 50 liraya satıldığını düşünün. Asgari ücretli, çocuğuna temel ihtiyaçlarını alabilmenin hesaplarını yaparken, kâr hırsı gözlerini karartan kişiler ise sevgililerine,en pahalı otomobillerin ve telefonların son modelini alma derdine düşmektedirler.
Peki çözüm nedir? Enflasyon oranındaki parasal getiriyi faiz tanımının dışına çıkararak meşru ve helal olduğunu kabul etmek, bunun üzerindeki reel faizi en aşağıya mümkünse sıfıra çekmek, karşılıksız para basmaktan vazgeçmek, milletin sırtındaki en zalimane ve adaletsizvergi türü olan başta özel tüketim vergisi olmak üzere dolaylı vergileri kaldırarak, daha adil olan malvarlığı üzerinden zekât benzeri bir vergi ihdas ederek sabit ve dar gelirlivatandaş lehine düzenleme yapmak, insani bir ekonomik düzene ulaşmada çözüm olarak bizleri bir adım ileriye taşıyacaktır.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ALİ SEYDİ ÇAKIREL
Faiz haram mıdır, değil midir?
Modern kölelik düzeninin,vahşi kapitalizmin, küresel efendilerinin en büyük silahıdır faiz.
Dar gelirli halkın en büyük baş belası enflasyon ile ilişkisi bu güçler tarafından sürekli göz ardı edilegelmektedir. Faiz ve enflasyon ilişkisi günümüzde ekonominin en can alıcı konusu olupsürekli tartışmaların odağı halindedir.
Kanaatimiz odur ki faiz düzeni eşittir kölelik düzenidir, faiz bir insanlık suçudur.
Bu tartışmalarda; ilim adamlarının namuslu ve cesaretli davranmadığını, küresel sermayenin ya beslemesi ya da tesiri altında kaldıkları çok açıktır. Faiz mi enflasyonu tetikler, enflasyon mu faizi tetikler. Bunun bir paradoks olduğunu ileri sürerek, tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan, deyimi ile açıklar, en hafif deyim ile topu taca atarak vicdanlarını rahatlatmaya çalışırlar.
Bilimsel verilerden uzak olan bu açıklamalar. Sözde bilim adamlarının ağzından döküldüğü için, halk tarafından da genel kabul görmektedir.
Esasen faizin haram olup olmadığı ilahiyatçıların alanına girse de neyin faiz olup olmadığı, ribânın faiz olup olmadığı konusu da iktisatçıların alanı içerisindedir.
Finans patronları; bankalar aracılığıyla topladıkları halkın veya kamunun tasarruflarını, yüksek fiyatlarla sanayici ve tüccara satarak, oturduğu yerden hiçbir zahmete ve riske girmeden para kazanmaktadırlar. Sanayici ve tüccar da ödedikleri bu faizi; zorunlu olarak maliyetlerine, dolayısı ile fiyatlarına yansıtırlar. Bu durumda faiz de fiyat artışlarını yani enflasyonu tetikler.
Tasarruf ettikleri parasını, bankalara faize yatırarak üç beş kuruş gelir elde eden kişiler ise kar elde ettiklerini zannederler. Hatta faiz haram olduğu için birçok Müslüman, paralarını bankalara yatırmaz veya faiz talep etmez.
Şu ana kadar Türkiye’de tarihinde hiçbir banka, enflasyon üzerinde bir faizi hiçbir mevduata ödememişlerdir. Yani gerçekten reel bir faiz ödemesi yoktur. Bankalar, kredi verirken enflasyonun üzerinde bir oranla sattıkları için gerçek bir faiz geliri elde etmektedirler. Aslında Müslümanların bu endişesi yersizdir, suni olarak yaratılan ve enflasyon oranının altında kalan oranda bankaların mevduatlara ödediği miktargerçek anlamda faiz değildir.
Belki de bu konunun zihinlerde berraklaşması için enflasyon oranındaki getiriye faiz dışında bir isim bulmak daha doğru olacaktır. Bir de paranın tarihi seyrini takip etmek de bu sorunu anlamayı ve çözmeyi kolaylaştıracaktır.
Kişiler; bankalara yatırdıkları bu paralar ile kredi kullanan sanayici, üretici ve tüccarların fiyatlarına yansıttıkları faiz giderleri nedeniyle tükettiği ürünleri yüksek fiyata satın alarak bu zalim düzeni adeta kendileri beslemektedir.
Bu konuyu şöyle bir örnekleme ile basitleştirelim. Bir arkadaşınız sizden borç para istediğinde, ona para değil ama 10 tane Cumhuriyet altını borç olarak verdiğinizi ve bir yılın sonunda onun size bu 10 altını iade ettiğini varsayalım. Bir yıl önceki 10 adet altınının satın alındığı para ile ödeme tarihindeki10 adet altınınpara olarak fiyatı arasındaki fark faiz midir? Elbette değildir. İşte bankaların da size faiz adı altında verdiği budur, hatta bu artışın yani enflasyonun altınadır.
Faiz tartışmasız haramdır, ancak yukarıda söylediğim gibi suni olarak yaratılan enflasyon oranının altında, bankaların verdiği oranda ki gelir bu sebeple faiz değildir. Dolayısı ile bu oranın altında aldığınız para da haram değildir, haram olan reel faizdir, yani enflasyon oranının üzerindeki oranda alınan para gerçek faizdir.
Enflasyonu arttıran, genel fiyat düzeyini etkileyen faktörler; faizin yanında, diğer bir sebepde devletin karşılıksız para basması ve özellikle dolaylı vergiler ile satıcıların yüksek kâr hırsıdır.
Domatesin Antalya’da üreticinin elinden 5-6 liraya alındığını, pazarda 40 – 50 liraya satıldığını düşünün. Asgari ücretli, çocuğuna temel ihtiyaçlarını alabilmenin hesaplarını yaparken, kâr hırsı gözlerini karartan kişiler ise sevgililerine,en pahalı otomobillerin ve telefonların son modelini alma derdine düşmektedirler.
Peki çözüm nedir? Enflasyon oranındaki parasal getiriyi faiz tanımının dışına çıkararak meşru ve helal olduğunu kabul etmek, bunun üzerindeki reel faizi en aşağıya mümkünse sıfıra çekmek, karşılıksız para basmaktan vazgeçmek, milletin sırtındaki en zalimane ve adaletsizvergi türü olan başta özel tüketim vergisi olmak üzere dolaylı vergileri kaldırarak, daha adil olan malvarlığı üzerinden zekât benzeri bir vergi ihdas ederek sabit ve dar gelirlivatandaş lehine düzenleme yapmak, insani bir ekonomik düzene ulaşmada çözüm olarak bizleri bir adım ileriye taşıyacaktır.