Ülkücülerin askerlik ve cezaevi anıları,onları bir arada tutmaya yetmiyor?
Yazının Giriş Tarihi: 10.06.2023 15:29
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.06.2023 15:29
Ülkücüler; amentüsünü yeniden sil baştan yazmadıkça vehayatına uygulamadıkça parçalara ayrılmanın önüne geçmeleri zor görünüyor.
Son aylarda ve seçim öncesi yaşanan siyasi gelişmeler, çalkantılar Ülkücüler adına ibretlik olaylar ile doludur. Aslında bu çalkantıların başlangıcını 12 Eylül darbesi zamanına kadar götürmek de mümkündür. Ancak son aylarda yaşanan siyasi gelgitler, darmadağın olmuş başı kesilmiş tavuk gibi bilinçsizce savrulmalar herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesi gerektiğio günün gelip geçmekte olduğunu bir kez daha göstermiştir.
Ülkücülerin ana gövdesini oluşturan siyasi hareket hiç şüphesiz MHP’dir. Ancak bu ana gövdeden ayrılan parçalar Türk siyasi tarihinde zaman zaman güçlü etkiler bıraksa da sonradan etkisi azalıp sıfıra doğru inmiştir. Geriye dönüp baktığımızda bütün bu siyasi oluşumlar ya romantik bir siyasi hareket olarak hayatına devam etmekte yahut kaybolup gitmiş adı dahi hatırlanmamaktadır.
İlk siyasi ayrışma herkesin malumu olduğu üzere rahmeti Muhsin Yazıcıoğlu ile başlamış, kurduğu ve genel başkanlığını yaptığı BBP’si sağlığında çok az oranda oy almasına rağmen çarpan etkisi özellikle 28 Şubat Post Modern darbe döneminde çok güçlü olmuştu. Ancak şehit edilmesinin ardından partinin bir yükseliş gösteremediği, küçük marjinal bir noktada takılıp kaldığı görünen bir gerçektir.
Sonrasında MHP’den en büyük kopuş; Meral Akşener’in parti genel başkanlığını ele geçirme planını hayata geçiremeyince ayrılarak İyi Partiyi kurması ile meydana geldi.
Bu partinin kurucuları arasında yer alan Ümit Özdağ’ın da İyi Parti’den ayrılarak kurduğu Zafer Partisi de son seçimde oylarına müracaat edilecek bir parti konumuna gelmesi kısa süreli popülaritesini arttırsa da siyasi ömrünün saman alevi gibi olacağı şüphesizdir.
HDP ile ittifakı sebebi ile İyi Parti'den istifa eden Yavuz Ağıralioğlu'nun da yeni bir parti kuracağı söylentileri ortalıkta dolaşıyor.
Bunlar ilk aklımıza gelen siyasi ayrışmalar. Küçük çaplı veya bireysel olarak sol dahil başka partilerde siyaset yapan ülkücülerin varlığı da azımsanamayacak, göz ardı edilemeyecek orandadır.
Şöyle bir bakıyorum da ülkücüler Maşallah yılda üç ürün veren bereketi Mezopotamya toprakları gibiler. Hasat iyi, kabzımal yabancı ve mahalle çok karışık, ürünü başkaları topluyor.
Bu siyasi ve fikri dağılmalardan; başta dağılanlar olmak üzere her ülkücü rahatsızlığını, her fırsatta ve fırsat bulduğu platformlarda dile getiriyor. Ancak bu parçalanmanın önü bir türlü alınamıyor.
Bu dağılmalar ve ortaya çıkan siyasi husumet öylesine akıl ve vicdandan uzaklaştı ki bazıları; Bahçeli’ye olan kin ve husumetleri nedeniyle onun desteklediği Erdoğan’a oy vermektense, kırk yıldır binlerce asker ve sivil insanımızı katleden, ülkemizi bölmeye çalışan PKK’nın siyasi uzantısının desteklediği Kılıçdaroğlu’na oy vermekte bir an tereddüt etmediler.
Bugüne kadar bütün bu siyasi oluşumlar ve ayrışmalar MHP’yi yıpratıp yormaktan başka bir işe yaramadığı görüldü. Bütün sarsıntılara rağmen yine de bir çınar gibi Milliyetçiliğinsiyasi kalesi olduğunu son seçimde bir kez daha tescil ettirdi.
Bu konuda fikir sahibi olan, çeşitli mecralarda kalem oynatanlarında soruna rasyonel, gerçekçi yaklaştıkları kanaatinde değiliz. Doğru teşhis ve doğru tedavi ihtimali ufukta da görünmüyor.
Bu konuda konuşulan, yazılan ve çizilenler adeta askerlik anılarını anlatmaktan, Vatan Millet Sakarya nutukları atmaktan ileri gitmiyor. Bir arpa boyu yol alınmıyor. Çırpınırdın Karadeniz şarkısı ve Mehter Marşları konseri izlenip,ellerindeki bayrakları sallayarak evlerine dönme sonunda bir anı olarak hafızalardaki yerini alıyor.
Son Milletvekili ve Başkanlık seçimleri öncesi yaşananlar; Ülkücüler için bir çalıştay düzenleyerek bu parçalanmanın önüne geçilmesi açısından teşhis ve tedavi için bir başlangıç olabilir.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ALİ SEYDİ ÇAKIREL
Ülkücülerin askerlik ve cezaevi anıları,onları bir arada tutmaya yetmiyor?
Ülkücüler; amentüsünü yeniden sil baştan yazmadıkça vehayatına uygulamadıkça parçalara ayrılmanın önüne geçmeleri zor görünüyor.
Son aylarda ve seçim öncesi yaşanan siyasi gelişmeler, çalkantılar Ülkücüler adına ibretlik olaylar ile doludur. Aslında bu çalkantıların başlangıcını 12 Eylül darbesi zamanına kadar götürmek de mümkündür. Ancak son aylarda yaşanan siyasi gelgitler, darmadağın olmuş başı kesilmiş tavuk gibi bilinçsizce savrulmalar herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesi gerektiğio günün gelip geçmekte olduğunu bir kez daha göstermiştir.
Ülkücülerin ana gövdesini oluşturan siyasi hareket hiç şüphesiz MHP’dir. Ancak bu ana gövdeden ayrılan parçalar Türk siyasi tarihinde zaman zaman güçlü etkiler bıraksa da sonradan etkisi azalıp sıfıra doğru inmiştir. Geriye dönüp baktığımızda bütün bu siyasi oluşumlar ya romantik bir siyasi hareket olarak hayatına devam etmekte yahut kaybolup gitmiş adı dahi hatırlanmamaktadır.
İlk siyasi ayrışma herkesin malumu olduğu üzere rahmeti Muhsin Yazıcıoğlu ile başlamış, kurduğu ve genel başkanlığını yaptığı BBP’si sağlığında çok az oranda oy almasına rağmen çarpan etkisi özellikle 28 Şubat Post Modern darbe döneminde çok güçlü olmuştu. Ancak şehit edilmesinin ardından partinin bir yükseliş gösteremediği, küçük marjinal bir noktada takılıp kaldığı görünen bir gerçektir.
Sonrasında MHP’den en büyük kopuş; Meral Akşener’in parti genel başkanlığını ele geçirme planını hayata geçiremeyince ayrılarak İyi Partiyi kurması ile meydana geldi.
Bu partinin kurucuları arasında yer alan Ümit Özdağ’ın da İyi Parti’den ayrılarak kurduğu Zafer Partisi de son seçimde oylarına müracaat edilecek bir parti konumuna gelmesi kısa süreli popülaritesini arttırsa da siyasi ömrünün saman alevi gibi olacağı şüphesizdir.
HDP ile ittifakı sebebi ile İyi Parti'den istifa eden Yavuz Ağıralioğlu'nun da yeni bir parti kuracağı söylentileri ortalıkta dolaşıyor.
Bunlar ilk aklımıza gelen siyasi ayrışmalar. Küçük çaplı veya bireysel olarak sol dahil başka partilerde siyaset yapan ülkücülerin varlığı da azımsanamayacak, göz ardı edilemeyecek orandadır.
Şöyle bir bakıyorum da ülkücüler Maşallah yılda üç ürün veren bereketi Mezopotamya toprakları gibiler. Hasat iyi, kabzımal yabancı ve mahalle çok karışık, ürünü başkaları topluyor.
Bu siyasi ve fikri dağılmalardan; başta dağılanlar olmak üzere her ülkücü rahatsızlığını, her fırsatta ve fırsat bulduğu platformlarda dile getiriyor. Ancak bu parçalanmanın önü bir türlü alınamıyor.
Bu dağılmalar ve ortaya çıkan siyasi husumet öylesine akıl ve vicdandan uzaklaştı ki bazıları; Bahçeli’ye olan kin ve husumetleri nedeniyle onun desteklediği Erdoğan’a oy vermektense, kırk yıldır binlerce asker ve sivil insanımızı katleden, ülkemizi bölmeye çalışan PKK’nın siyasi uzantısının desteklediği Kılıçdaroğlu’na oy vermekte bir an tereddüt etmediler.
Bugüne kadar bütün bu siyasi oluşumlar ve ayrışmalar MHP’yi yıpratıp yormaktan başka bir işe yaramadığı görüldü. Bütün sarsıntılara rağmen yine de bir çınar gibi Milliyetçiliğinsiyasi kalesi olduğunu son seçimde bir kez daha tescil ettirdi.
Bu konuda fikir sahibi olan, çeşitli mecralarda kalem oynatanlarında soruna rasyonel, gerçekçi yaklaştıkları kanaatinde değiliz. Doğru teşhis ve doğru tedavi ihtimali ufukta da görünmüyor.
Bu konuda konuşulan, yazılan ve çizilenler adeta askerlik anılarını anlatmaktan, Vatan Millet Sakarya nutukları atmaktan ileri gitmiyor. Bir arpa boyu yol alınmıyor. Çırpınırdın Karadeniz şarkısı ve Mehter Marşları konseri izlenip,ellerindeki bayrakları sallayarak evlerine dönme sonunda bir anı olarak hafızalardaki yerini alıyor.
Son Milletvekili ve Başkanlık seçimleri öncesi yaşananlar; Ülkücüler için bir çalıştay düzenleyerek bu parçalanmanın önüne geçilmesi açısından teşhis ve tedavi için bir başlangıç olabilir.