Galatasaray haftaiçi UEFA Avrupa Ligi'nde Malmö ile karşılaştı. Zorlu deplasmanda as kadrosundan birçok eksik ile sahaya çıkan Galatasaray 3 puanı son dakikada kaçırdı. Belki maçtan önce 1 puana razı olabilecek durumda olan birçok taraftar maç sonu kaçan galibiyetle birlikte saç baş yoldu. Malmö maçının röntgenine baktığımızda genel olarak Okan Buruk'un fark yarattığı ve eksik kaldığı yönleri net olarak gözüktü.
Buruk deplasmanda olmalarına ve eksiklerine rağmen yine ilk 11 dizilişinde 3'lü savunmayı tercih etti. Hoca'nın dışarıdan gelen seslere kulaklarını tıkayıp bütün riskleri de alarak bildiğini yapması takdire şayan. Özellikle Galatasaray gibi kırılgan bir yapıda bu riski almak herkesin harcı değil. Çünkü işler kötü gittiği zaman camia mutlaka gerekli cezayı keser. Sahaya baktığımızda kadro eksildikçe birliğin ve motivasyonun yükseldiğini görüyoruz. Sivasspor maçında 10 kişi kalan Galatasaray'ın vites yükseltip oyunu domine etmesi de bunun habercisiydi. Okan Hoca içeride rüzgarı çok iyi yönetiyor ve kriz anlarında hiç beklenmedik çözümler üretebiliyor. Bu çözümlerin en büyük örneğini de henüz maçın 32. dakikasında Galatasaray kadrosunun en önemli isimlerinden biri olan Davinson Sanchez'in sakatlanmasıyla gördük. Herkes Nelson hamlesi beklerken Buruk, Berkan'ı savunmanın merkezine alıp sahaya Kerem Demirbay'ı sürdü. Demirbay da oyuna girdikten 12 dakika sonra asistini yaptı. Herkesin "Mental olarak bitti, buraya ayak uyduramadı" dediği Jelert golü attı ve Galatasaray beraberliği yakaladı. 56'da Yunus Akgün'ün ayağından gelen golün ardından Aslan, oyunu tamamen rakip sahaya yıktı. Ancak 73'te Nelsson'un oyuna girmesi ve ardından 87. dakikada gelen değişiklerle rüzgar tersine döndü. Nelsson'un Galatasaray'ı kafasında bitirdiği net olarak gözüküyor üstüne konuşmaya gerek bile görmüyorum. Sahanın en iyi ikilisi Sara ve Jelert'in çıkması yerlerine tecrübesiz Efe Akman ve savunma katkısı vermeyen Ziyech'in girmesiyle de Galatasaray'ın oyun kurgusu tamamen bozuldu. Galatasaray'ın geride olduğu ve rakibin kapandığı maçlarda kilidi açmak için Ziyech'ten iyi hamle oyuncusu bulunamayacağını düşünüyorum. Ancak bu maçın koşullarında sahaya en son girmesi gereken isim Ziyech'ti. Çünkü oyuncu koşan ve savunma katkısı veren bir yapıda değil. Ziyech yerine yine Efe gibi tecrübesiz ama savaşacak bir Ali Yeşilyurt tercih edilebilir diziliş de ona göre şekillendirilebilirdi. Hoca'nın herkesi kazanamayacağını kabul etmesi ve 1 Ocak'tan itibaren kadroyu ona göre şekillendirmesi gerekiyor. Maça dönecek olursak son dakikalarda Malmö oyunu domine ederek golü buldu biz de 1 puana razı olduk. Bu maçı temsilcimiz kazansaydı muhtemelen içerideki Dinamo Kiev maçı kilidi çözecek ve zorlu Ajax deplasmanı bir prestij maçı olacaktı. Yine de benim ilk sekize inancım tam. Temsilcimiz önce içeride Dinamo Kiev'i yenecek sonra da Ajax deplasmanında gereken skoru alacaktır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
BATUHAN ERSEK
Okan Buruk'un doğruları ve yanlışları
Galatasaray haftaiçi UEFA Avrupa Ligi'nde Malmö ile karşılaştı. Zorlu deplasmanda as kadrosundan birçok eksik ile sahaya çıkan Galatasaray 3 puanı son dakikada kaçırdı. Belki maçtan önce 1 puana razı olabilecek durumda olan birçok taraftar maç sonu kaçan galibiyetle birlikte saç baş yoldu. Malmö maçının röntgenine baktığımızda genel olarak Okan Buruk'un fark yarattığı ve eksik kaldığı yönleri net olarak gözüktü.
Buruk deplasmanda olmalarına ve eksiklerine rağmen yine ilk 11 dizilişinde 3'lü savunmayı tercih etti. Hoca'nın dışarıdan gelen seslere kulaklarını tıkayıp bütün riskleri de alarak bildiğini yapması takdire şayan. Özellikle Galatasaray gibi kırılgan bir yapıda bu riski almak herkesin harcı değil. Çünkü işler kötü gittiği zaman camia mutlaka gerekli cezayı keser. Sahaya baktığımızda kadro eksildikçe birliğin ve motivasyonun yükseldiğini görüyoruz. Sivasspor maçında 10 kişi kalan Galatasaray'ın vites yükseltip oyunu domine etmesi de bunun habercisiydi. Okan Hoca içeride rüzgarı çok iyi yönetiyor ve kriz anlarında hiç beklenmedik çözümler üretebiliyor. Bu çözümlerin en büyük örneğini de henüz maçın 32. dakikasında Galatasaray kadrosunun en önemli isimlerinden biri olan Davinson Sanchez'in sakatlanmasıyla gördük. Herkes Nelson hamlesi beklerken Buruk, Berkan'ı savunmanın merkezine alıp sahaya Kerem Demirbay'ı sürdü. Demirbay da oyuna girdikten 12 dakika sonra asistini yaptı. Herkesin "Mental olarak bitti, buraya ayak uyduramadı" dediği Jelert golü attı ve Galatasaray beraberliği yakaladı. 56'da Yunus Akgün'ün ayağından gelen golün ardından Aslan, oyunu tamamen rakip sahaya yıktı. Ancak 73'te Nelsson'un oyuna girmesi ve ardından 87. dakikada gelen değişiklerle rüzgar tersine döndü. Nelsson'un Galatasaray'ı kafasında bitirdiği net olarak gözüküyor üstüne konuşmaya gerek bile görmüyorum. Sahanın en iyi ikilisi Sara ve Jelert'in çıkması yerlerine tecrübesiz Efe Akman ve savunma katkısı vermeyen Ziyech'in girmesiyle de Galatasaray'ın oyun kurgusu tamamen bozuldu. Galatasaray'ın geride olduğu ve rakibin kapandığı maçlarda kilidi açmak için Ziyech'ten iyi hamle oyuncusu bulunamayacağını düşünüyorum. Ancak bu maçın koşullarında sahaya en son girmesi gereken isim Ziyech'ti. Çünkü oyuncu koşan ve savunma katkısı veren bir yapıda değil. Ziyech yerine yine Efe gibi tecrübesiz ama savaşacak bir Ali Yeşilyurt tercih edilebilir diziliş de ona göre şekillendirilebilirdi. Hoca'nın herkesi kazanamayacağını kabul etmesi ve 1 Ocak'tan itibaren kadroyu ona göre şekillendirmesi gerekiyor. Maça dönecek olursak son dakikalarda Malmö oyunu domine ederek golü buldu biz de 1 puana razı olduk. Bu maçı temsilcimiz kazansaydı muhtemelen içerideki Dinamo Kiev maçı kilidi çözecek ve zorlu Ajax deplasmanı bir prestij maçı olacaktı. Yine de benim ilk sekize inancım tam. Temsilcimiz önce içeride Dinamo Kiev'i yenecek sonra da Ajax deplasmanında gereken skoru alacaktır.