Bir akvaryumu veya denizin içini incelediğimizde; büyük balıkların küçük balıkları yem olarak kullandığına tanık oluruz hep…Büyük ve güçlü balık, küçük balığı yutuyor yani…Genellikle…Doğanın kanununda olduğu gibi…

Aslında yaşamın da bir gerçeği olan bu olay, iş yaşamında olduğu kadar sosyal yaşamda da vazgeçilmez olgulardan biri olarak kabul görür her nedense…

Ama bu konuda bazı şeyler değişiyor galiba…Son 15 yıldır aynı “inovasyon” kavramı gibi kulaktan kulağa yayılan “hızlı balık” terminolojisi, işletmeler için “yol gösterici gözde bir yönetim felsefesi olma yolunda” hızla ilerliyor.

Hele hele ekonomik krizlerin, piyasa durgunluklarının ve Ukrayna’daki geleceği belirsiz savaş ortamının ve Gazze’de bir ulusun yok edilmeye çalışıldığı haksız-hukuksuz savaşın gündem yarattığı bu zor günlerde..!

Tüm dünyada iş piyasalarında kullanılmaya başlanan “hızlı balık” kavramı, firmaların hızlı  kararlar alması ve rakiplerine göre daha etkin bir çalışma performansına ulaşmasını amaçlayan bir ölçüt olarak tanımlanıyor.

Vizyonu, misyonu, stratejiyi ve hedefleri belirleyen…

Biliyoruz ki…Yaşamda genellikle; büyük balık, küçük balığı yutuyor.

Şimdi ise; iş yaşamında hızlı balık, yavaş balığı yutuyor.

Hatta ve hatta; küçük ama hızlı bir balık, yavaş kalan bir büyük balığı bile yok edebiliyor.

İşletme yönetimlerinde köklü değişimlere yol açacak bu gelişmeler, son dönemde piyasa kulislerinde oldukça popüler olmaya ve tartışılmaya başlandı.

PARADİGMANIN KÖKTEN  DEĞİŞİMİ Mİ BU..?

İş dünyasını denizlerdeki olağan yaşama benzeterek ulaşılan noktalar, zaman-zaman doğru yönetimsel kararlara da yol açabiliyor.

Tüm dünyada iyice yaygınlaşan yeni kavramın, Türkiye ekonomisindeki bazı dinamikleri de kökünden sarstığını söyleyen yönetim uzmanları: ”Artık paradigma değişime uğradı. Büyük balığın küçük balığı yutma teorisi tarihe karıştı. Artık hızlı olan küçük bir balık bile, büyük balığı yok edebilir. Çabukluk ve hareket kabiliyetini esas alan hızlı balıklar, artık büyük olan ama ağır kalan balıkları bile yutmaktadır.” şeklinde yorumlar yapıyorlar.

Küresel rekabet ortamının acımasız koşullarında, bu kavramın tanınması ve uygulanması sonucunda dengelerin değişebileceği bir gerçek…Büyük firmalar ile küçük firmalar arasındaki avantaj farklarının giderek azalması, bu gerçeğin de temel felsefesini  oluşturuyor.

Yıllarca biriktirilmiş kaynaklara, güçlü finansman yapılarına, rekabet gücü ve etkin personel yapılarına rağmen, ”karar mekanizmasını hızlı işletemeyen” büyük firmaların, artık çabuk  ve esnek hareket kabiliyetine sahip küçük firmalar karşısında “mucize yenilgiler alabileceği” ve hızlı balıkların önemli zaferler kazanabileceği şimdiden  yeni ekonomi gerçekleri arasındaki yerini alıyor.

Hele-hele büyük ve hantal yönetim/üretim kabiliyeti olan birçok firma, bazen hızlı ve küçük firmalar karşısında ÇOK ağır yenilgilere uğruyor.

BEYİN FIRTINASI İLE İDEAL FİRMA PROFİLİ

Son günlerde iş insanları arasında da konu ile ilgili yoğun tartışmalar yapılıyor. NOSAB’da faaliyet gösteren tekstilci bir iş insanı arkadaşım ve Çalı Sanayi Bölgesinde bulunan bir başka sanayici dostum ile, HIZLI BALIK konusunda 3 kişilik beyin fırtınaları gerçekleştirdiğimizi belirtmek istiyorum.

Aylık toplantılar yapıyoruz ekonominin gidişatı ve yeni stratejiler anlamında….Herkes maliyetlerin iyice arttığı bu belirsiz iş ortamında; ayakta kalmanın hesabı içinde çünkü…

Hedef: ne olursa olsun, fırtınalar geçene kadar sarsılmamak..!

Büyük balıkların kolay- kolay alt edilemeyeceği gerçeğini  kabullenmekte zorlandığımız bazı anlarda; hızlı karar verme ölçütünün değerinin  de göz ardı edilemeyeceği gibi bir başka doğru noktaya varıyoruz. Geleneksel sektörler arasından sıyrılıp, birdenbire hızla yol almanın önemli bir avantaj doğurabileceği noktasında: “hızlı balık olmanın” ayırt edici özelliğini yakaladığımızı anlıyoruz böylece…

Sonra bu beyin fırtınalarının yönünü yaratıcı yeniliklere doğru yönlendirdiğimizde ise; ortaya hızlı balığı yaratacak ideal bir firma profili çıkıyor.

Dünyadaki değişime ayak uyduran, inovasyona sahip çıkan, kalite yolculuğunu bıkmadan sürdüren, yenilikçi ve yaratıcı olan, nitelikli eleman çalıştıran, vizyon ve misyon sahibi, çevreye ve insana önem veren, e-ticaret yapabilen, sosyal sorumluluk taşıyan ve müşteri odaklı olan küçük ama bir HIZLI firmanın aynı sektördeki dev firmalarla yarış yapabileceğine ve hatta bu yarışı kazanabileceğine olan inancımızla buluşuyoruz.

Dedik ya…Artık hızlı balık olma zamanı..!

BÜYÜKLÜK VE HIZA GÖRE 4 ŞİRKET

Ne dersiniz…Devir değişti, iş yaşamında değişim başladı. Bu noktada yeni bir soru gelmeli mutlaka…

Peki hangi hızlı balık olmalı …?

Bunu da seçmek gerek ama…Köpekbalığı mı, hamsi mi, sazan mı, yunus mu ?...

Veya yırtıcı-yok edici piranha balığı mı..?

Bir işletme sahibi ve CEO’su iseniz; bakın bakalım. Kararınızı verin.

Sizin hızınız hangisine uyuyor..?

Büyüklük ve hıza göre kriterlenmiş balıklardan hangisi olmayı tercih ediyorsunuz..?

Büyük ve hızlı bir şirket misiniz yoksa büyük ama yavaş bir şirket mi..?

Yoksa ideal şekliyle küçük ve hızlı bir şirket olma yolunda mısınız..?

Ya da kabuğuna çekilmiş ve giderek güç kaybetmeye başlayan küçük ve yavaş bir firma mı..?

Siz hangisisiniz..?

Ne zaman hızlı balık olacak ve iş yaşamınızda mucizeler yaratacaksınız ki.?

ÖZLÜ SÖZLER: İnsanlar para kazanmak için sağlıklarını, sonra da sağlıklarını kazanmak için paralarını verirler. (Johann Von GOETHE)