Hava Durumu

GERÇEK HAYATIN EKONOMİSİNE DAİR BİR BABA MEKTUBU!..

Yazının Giriş Tarihi: 23.12.2020 16:45
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.12.2020 16:45

Bundan tam 10 yıl önce babası Abdullah Kazan’ı yitirmiş bir oğul olarak; bugünkü köşe yazımı, bir babanın oğluna yazdığı mektupta verdiği öğütlere ayırıyorum ve siz değerli okurlarımın da yaşamını yitirmiş tüm babalarını saygı ile anıyorum.

Ülkemizin bu olağanüstü koşullarında; yaşamının tüm deneyimini oğlu ile paylaşmaya çalışan bu babanın ilginç öğütleri, 2020 yılı Türkiye’sine dair bazı önemli saptamalar da içeriyor anlayabilenler için…

Pandemi nedeniyle kapanan işyeri ve borçlu birey sayısının hızla arttığı, boşanmaların çoğaldığı buna karşılık mutlu insan sayısının giderek azaldığı günümüze ait bu BABA saptamalarının, hayırlı evlatlar için iyi bir rehber olacağını umut ediyorum.

Bu köşenin devamlı okurlarından birinin bana gönderdiği bu nasihat mektubunu, yılın bu son günlerinde sizlerle de paylaşmak, bir baba olarak benim için de çok büyük bir mutluluk kaynağı oldu.

                                     BİR BABANIN OĞLUNA SESLENİŞİ

Sevgili Oğlum…

Yaşadığımız bu güzel ülkede; işin veya özel hayatın için kredi gerektiğinde, hiçbir zaman döviz üzerinden borçlanma. Siyasi liderlerin veya TV’lerde program yapan ekonomistlerin yorumlarına inanıp, işlerini sakın onlara göre düzenleme. Hiçbir zaman acele karar verme ve verdiğin karardan kolay geri dönme. Bu davranış, senin kendine olan güvenini artırır. Arkadaşına kefil olmak yerine, eğer olanağın varsa ona borç ver. Eğer bir malı satman gerekiyorsa, mümkünse vadeli satma. Peşin sat hatta biraz zarar etsen bile böyle yap. Pişman olmazsın. Kredi kartı ile alışveriş yaparken, kartını görevliye veya garsona teslim etme. Bizzat sen kasaya götür ve borcunu öde, sonra da pos cihazından çıkan fişin rakamlarını kontrol et. ATM makinesini kullanırken çevrendeki kişilere dikkat et.

Ey oğul

En zor taklit edilen imza: bir defada kalemi kaldırmadan atılan imzadır. İş yaşamında imzanın önemi çoktur. Attığın imzanın arkasında olmayı prensip edin. En büyük ve yenilmeyen tek gücün: bilgi olduğunu asla unutma. Her kime olursa olsun, kefil olmak zorunda kalırsan ödeyebileceğin rakamdan fazlasına kefil olma. Kefalet tutarı belli olmayan sözleşmelere ve sonradan doldurulacağı söylenen boş kağıtlara asla imza atma. Aksi takdirde her şeyini kaybedebilirsin. İş yaşamında hiç kimseye olduğundan fazla değer verme, hiç kimseyi de küçük görme. İşyerine girerken kapıcının elini sık, hizmetlinin hatırını sor, gerektiğinde de yardıma muhtaçlara karşılıksız yardımlarda bulun. Otomobil satın alırken satışı en kolay olan ve yüksek modelde araç satın almaya gayret et. Bu senin hazır para kaynağındır. Çünkü insanın ne zaman paraya ihtiyaç duyacağı belli olmaz.

                                            ÖZEL YAŞAM ÖĞÜTLERİ

Sevgili oğlum…

Eşinle arandaki mesafeyi hiçbir zaman yok etme. Onun da özel bir yaşamı olduğunu unutma. Ara sıra eşine sürpriz yap, eve çiçekle git, tiyatroya bilet al. Onu iyi bir restoranda mutlaka bir akşam yemeğine götür. Tatile, sağlık ve eğitime harcayacağın paraya acıma. Her yıl yeni bir tatil yöresinde tatilini, geçirmeye özen göster. Bu sana yaşamın boyunca 40 ya da 50 farklı yerde tatil yapma zenginliği sağlar. Sakın devre-mülk alma. Bu senin yaşamın boyunca aynı yerde ve aynı zamanda tatil yapman anlamına gelir ki, bu da bir süre sonra sana tat vermez. Ayrıca tüm yılın sabit giderlerine de katlanmak zorunda kalırsın.

Her zaman iyi bir avukatın, sağlam bir elektrikçin ve her an bulabileceğin bir su tesisatçın olsun. Güvenebileceğin bir otomobil tamircisinin telefonu her an yanında bulunsun. Otomobiline binmeden önce lastiklerini, kullanırken motor hararetini, araçtan indiğinde de camların ve kapının kilitlerini kontrol etmeyi sakın unutma.

Sağlığına hep dikkat et. En büyük hazine; insan sağlığıdır. Periyodik kan tahlillerini yaptır mutlaka… Yiyeceğine-içeceğine dikkat et. Kalp sağlığını korumak için sağlıklı-güvenli ve doğal gıdalarla beslenmeye çalış.

                                   SON VE EN ÖNEMLİ NASİHAT…

Oğlum…

Allah’tan, evlat acısı yaşamaktan, yetim hakkı yemekten, kuru iftiraya uğramaktan, sabırlı insanın öfkesinden- korkusuz insanın cesaretinden ve kendi nefsinden kork…

Ben bunların çoğunu yapamadım ama sen  mutlaka yap…

Yap ve mutlu ol..!

Sağlıklı, huzurlu ve güzel yaşamanın anahtarı: bu nasihatlerimdir.

ÖZLÜ SÖZLER: Çocuklarınız hiç büyümezler, saçları kırlaşsa bile…(Janet LEİGH )

Mudanya kavşağında trafik kördüğümü!..

Yaşadığımız bu güzel ve özel kentin trafik sorunları ne yazıktır ki hiç bitmiyor. Bir tarafı yapıyorsunuz ve “Bu noktada bir daha trafik keşmekeşi yaşanmayacak” diyorsunuz. Bu kez bir başka noktada sorun başlıyor. Yani; Bursa’da trafik çilesi hiç bitmiyor, bitmeyecek de galiba… Bu kentin trafiğini yönetenler; bundan böyle “Kördüğüm çözüldü, trafik çilesi bitti” gibi içi zor doldurulacak açıklamalar yapmasınlar.

Geçtiğimiz Pazartesi akşamı acil bir iş için Yalova’ya gitmem gerekti.21.00’da başlayacak sokağa çıkma yasağına kadar da, bu komşu ilimizden bir evrak alıp dönmem gerekiyordu. Özlüce’den 18.00 gibi çıkıp, saat 19.00’da Yalova’da olmayı planlıyordum.

Ama aracımla NOSAB’a girdiğimde; hesaplarımın alt-üst olduğunu gördüm. NOSAB ve Bursa OSB’deki fabrikaların kapanma saatine denk gelmiştim. Hep birinci viteste ve tampon-tampona yarım saat sürdü NOSAB’dan, İzmir-Gebze Otoyolu Mudanya Kavşağı’na varış sürem…

Ama o da ne… İzmir-İstanbul Otoyolu Mudanya Kavşağı, tam anlamıyla bir felaketti. Şehirlerarası bir yolun bu kadar kalabalık olması pek hayra-alamet gelmedi bana… Yanımdaki iş arkadaşımdan araştırmasını söyledim internetten… Anladım ki; bu yolun Geçit’teki Mudanya Kavşağında, OTOYOL AŞ. bir köprü çalışması başlatmış ve inşaat 4 Ocak tarihine kadar da sürecekmiş.

4’er Şeritli iki bölünmüş yolun bir tarafı tamamen kapatılmış ve trafik her 2 yönde 4 şeritli tek taraflı yoldan sağlanıyordu. Kamyonlar, TIR’lar, otobüsler ve özel araçlar kuyruk olmuş ve adeta birbirlerini ezercesine hareket ediyordu yaklaşık 1 kilometrelik bu noktada…

Neyse zar-zor bu 1 kilometrelik yolu da geçtim yaklaşık 30 dakikada… Yani; Özlüce’den, İzmir-Gebze Otoyolu’nun trafik akan bölümüne 60 dakikada varabildim. Ve toplamda Nilüfer’den Yalova’ya; tam 110 dakikada ulaştım. 21.yüzyıl Türkiye’sinde…

İyi planlanmamış, tüm kamuoyuna yeterince duyurulamamış bu köprü inşaatı, hala Bursa’dan geçecek İzmir-İstanbul Otoyolu yolcularına saç-baş yolduruyor ve yolduracak.

Bursa’yı yönetenler bunu iyi bilsinler ki; yaşadığımız kentin bir başka olumsuz yönü de; trafik karmaşasıdır. Biliyoruz ki; bunu çözmek kolay değildir. Kentin nüfusu da artmaktadır, trafikteki araç sayısı da… Ama yapılacak tamiratların, inşaatların ve yapılanmaların doğru zamanda, kısa sürede, iyi bir planlama ve geniş kamuoyu duyuruları ile yapılması şarttır.

Bursa’daki otoyoldan geçen transit yolcuların ve sürücülerin çektikleri çile sonrası adeta “bu kentten nefret etmesine” olanak sağlayacak bu trafik tamiratları ve düzenlemeleri, kentin prestijine pozitif bir fayda sağlamaz. Herkesin bunu da bilmesi lazım aslında…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.