Sıcak ve zorlu günler yaşıyoruz. Geçim şartları giderek daha da ağırlaşırken, herkes bütçesini iyi ayarlamaya ve açık vermemeye çalışıyor.
Ev kadını da…İş insanı da…
Bütçede fire vermek, borçlanmak demek..!
İşte böyle bir ortamda…Bir sorum olacak değerli okurlarıma…
Yaşamınızdaki hedefler ne kadar duygusal..?
Veya hayatınızdaki duygular, kısa ve uzun vadeli hedeflerinizin neresine kadar geliyor..?
Ne yani…Yoksa sizde; son yıllarda sayıları gittikçe çoğalan yoğun duygu kütlüğü yaşayanlardan insanlardan biri misiniz yoksa ?
Bilin ki; artık bu ve buna benzer sorularla daha fazla karşılaşıp, daha çok soru işareti oluşacak beyninizin bir yerlerinde…
Ya da mantığınızın takozları engel olurken duygu beraberliğinize, sürecini küt yaşayan insanlardan biri olarak tamamlayacaksınız hayatınızın geri kalan bölümünü…
Bir odun gibi belki de..!
DÜŞ BİLE KURAMIYORUZ MU YOKSA..!
Ama artık bu ülkede bu hayat; acımasız çarkları ile düşler bile kurmamızı engelliyor. Türkiye’de insanlar; ekonomik durgunluklar, cari açıklar, işsizlikler, işyeri kapanmaları, geçim sıkıntıları ve kredi kartı borcu gibi ekonomik sorunların yanı sıra sosyo-ekonomik ve de politik boyutlu başka sorunlarla da boğuşuyor durmaksızın…
Görünen o ki; çoğunluk mutsuz ve umutsuz…Umudumuz gençler bile, “bir başka ülkeye kapak atabilmenin” hesapları içinde…Bazı gençler de; KPSS ile bir devlet dairesine girip, yıllarını sabah 08.00 akşam 17.00 masa başında harcamanın telaşını yaşıyorlar sınavlar boyu…
Emekliler ve yaşlılar 10 BİN-12 BİN kusürlük maaşlara “eyvallah” etmek zorunda…Son olarak 2024 yılı başında belirlenen 17.020 TL’lik asgari ücret, iş dünyasında açlık ve yoksulluğu çağrıştırıyor ha bire…
İşte böylesine güç bir yaşam boyutunu içinde taşıyan ülkemiz insanları için de, “duygulanmak” aşırı lüks bir uğraş gibi geliyor hep…
Duygularımızdan veya duygulu anlarımızdan bu nedenle kaçıyoruz adeta…
YENİ ŞARKILAR VE YENİ ŞİİRLER YOK ARTIK
Bazen duygusal olmak veya duygusal kalmak, yoğun bir toplumsal yük bile oluşturuyor duyarlı insanlarda…Birçok olay karşısında “bir taş gibi” olmayı hüner sayan insan çoğunluğumuz, ancak deprem, sel, trafik kazası ve yangın gibi toplumsal felaketlerde bir araya gelerek duygu yüklü yardımlaşmalara sahiplenebiliyor.
Hayret verici bir şekilde hem de..!
Ama başka zamanlarda; adeta duygularımızdan kaçıyoruz. Çünkü biliyoruz ki ; duygular karın doyurmuyor..!
Bu durumu çevremdeki birçok şair, besteci, yazar, ressam ve sanatçı arkadaşımda da gözlemleyebiliyorum.
Üretim iyice kısırlaştı sanat dünyasında…
Müzik dünyasında “yeni beste üretimi” gittikçe azalırken, sanat dünyası bu duygusal kütlüğün içinde kendine yeni bir çıkış yolu arıyor. Şarkı sözü ve beste üretimi yok denilecek düzeye indiğinden, eski şarkılar cover denilerek evrile-çevrile yeniden seslendiriliyor. Genç sanatçılarda eski şarkıları allayıp-pullayarak yeni gibi piyasaya sürüyor. Hatta bazı şarkıları birebir kopyeleri, yeni bir şarkı gibi piyasaya sunuluyor.
Temel bir yanılgı olarak yorumladığım bu olumsuzluk, artık insanların “samanlığın seyran olmadığı” görüşü ile de asla çelişmiyor.
Ne dersiniz..?
Para ve güç, her şeyin önüne mi geçiyor yoksa..?
Sanat ve kültürün bile..!
ÖZLÜ SÖZLER: İnsanlar paranın peşinden o kadar hızlı koşuyorlar ki; ahlakın arkadan yetişmesi mümkün değil…(Özdemir ASAF)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
BİNAY KAZAN
HAYATINIZIN DİREKSİYONU KİMİN ELLERİNDE..?
Sıcak ve zorlu günler yaşıyoruz. Geçim şartları giderek daha da ağırlaşırken, herkes bütçesini iyi ayarlamaya ve açık vermemeye çalışıyor.
Ev kadını da…İş insanı da…
Bütçede fire vermek, borçlanmak demek..!
İşte böyle bir ortamda…Bir sorum olacak değerli okurlarıma…
Yaşamınızdaki hedefler ne kadar duygusal..?
Veya hayatınızdaki duygular, kısa ve uzun vadeli hedeflerinizin neresine kadar geliyor..?
Ne yani…Yoksa sizde; son yıllarda sayıları gittikçe çoğalan yoğun duygu kütlüğü yaşayanlardan insanlardan biri misiniz yoksa ?
Bilin ki; artık bu ve buna benzer sorularla daha fazla karşılaşıp, daha çok soru işareti oluşacak beyninizin bir yerlerinde…
Ya da mantığınızın takozları engel olurken duygu beraberliğinize, sürecini küt yaşayan insanlardan biri olarak tamamlayacaksınız hayatınızın geri kalan bölümünü…
Bir odun gibi belki de..!
DÜŞ BİLE KURAMIYORUZ MU YOKSA..!
Ama artık bu ülkede bu hayat; acımasız çarkları ile düşler bile kurmamızı engelliyor. Türkiye’de insanlar; ekonomik durgunluklar, cari açıklar, işsizlikler, işyeri kapanmaları, geçim sıkıntıları ve kredi kartı borcu gibi ekonomik sorunların yanı sıra sosyo-ekonomik ve de politik boyutlu başka sorunlarla da boğuşuyor durmaksızın…
Görünen o ki; çoğunluk mutsuz ve umutsuz…Umudumuz gençler bile, “bir başka ülkeye kapak atabilmenin” hesapları içinde…Bazı gençler de; KPSS ile bir devlet dairesine girip, yıllarını sabah 08.00 akşam 17.00 masa başında harcamanın telaşını yaşıyorlar sınavlar boyu…
Emekliler ve yaşlılar 10 BİN-12 BİN kusürlük maaşlara “eyvallah” etmek zorunda…Son olarak 2024 yılı başında belirlenen 17.020 TL’lik asgari ücret, iş dünyasında açlık ve yoksulluğu çağrıştırıyor ha bire…
İşte böylesine güç bir yaşam boyutunu içinde taşıyan ülkemiz insanları için de, “duygulanmak” aşırı lüks bir uğraş gibi geliyor hep…
Duygularımızdan veya duygulu anlarımızdan bu nedenle kaçıyoruz adeta…
YENİ ŞARKILAR VE YENİ ŞİİRLER YOK ARTIK
Bazen duygusal olmak veya duygusal kalmak, yoğun bir toplumsal yük bile oluşturuyor duyarlı insanlarda…Birçok olay karşısında “bir taş gibi” olmayı hüner sayan insan çoğunluğumuz, ancak deprem, sel, trafik kazası ve yangın gibi toplumsal felaketlerde bir araya gelerek duygu yüklü yardımlaşmalara sahiplenebiliyor.
Hayret verici bir şekilde hem de..!
Ama başka zamanlarda; adeta duygularımızdan kaçıyoruz. Çünkü biliyoruz ki ; duygular karın doyurmuyor..!
Bu durumu çevremdeki birçok şair, besteci, yazar, ressam ve sanatçı arkadaşımda da gözlemleyebiliyorum.
Üretim iyice kısırlaştı sanat dünyasında…
Müzik dünyasında “yeni beste üretimi” gittikçe azalırken, sanat dünyası bu duygusal kütlüğün içinde kendine yeni bir çıkış yolu arıyor. Şarkı sözü ve beste üretimi yok denilecek düzeye indiğinden, eski şarkılar cover denilerek evrile-çevrile yeniden seslendiriliyor. Genç sanatçılarda eski şarkıları allayıp-pullayarak yeni gibi piyasaya sürüyor. Hatta bazı şarkıları birebir kopyeleri, yeni bir şarkı gibi piyasaya sunuluyor.
Temel bir yanılgı olarak yorumladığım bu olumsuzluk, artık insanların “samanlığın seyran olmadığı” görüşü ile de asla çelişmiyor.
Ne dersiniz..?
Para ve güç, her şeyin önüne mi geçiyor yoksa..?
Sanat ve kültürün bile..!
ÖZLÜ SÖZLER: İnsanlar paranın peşinden o kadar hızlı koşuyorlar ki; ahlakın arkadan yetişmesi mümkün değil…(Özdemir ASAF)
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------