Hava Durumu

İNKAYA’DA KARA DUT YEMENİN ZAMANI GELDİ Mİ…?

Yazının Giriş Tarihi: 07.06.2023 10:27
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.06.2023 10:27

                 Bursa tarihi doku ve doğal güzellikler anlamında biçilmiş bir kaftandır aslında…Turizmciler için…

                 Ama yeterince tanıtım olmayınca, olumlu sonuçlara ulaşılamıyor ne yazık ki…

                Sadece iç turizme hizmet verebiliyor tanınmamış mekanlar…

                 Bildiğimiz gibi; Uludağ sırtlarındaki İnkaya Köyü,Osmanlı İmparatorluğunun ilk yerleşim birimlerinden biridir.Yaklaşık 6 yüzyıllık bir çınar ağacı bulunan bu köy,serin havasının yanı sıra yetiştirdiği lezzetli meyve ve sebzeleri ile de ünlüdür.

                Adını bulunduğu köyden alan İnkaya Çınarı ise;35 metrelik yüksekliği ve 9,2 metrelik dev genişliği ile Bursa’nın simgelerinden biri olmuştur. Türkiye’nin en yaşlı çınar ağacı olarak gösterilen İnkaya Çınarını gezen misafirler, bu görkemli doğa harikasına olan hayranlıklarını gizleyemiyorlar.

                Geçtiğimiz yıl; Eskişehir’den gelen misafirlerim ile birlikte bu mekanı yeniden ziyaret etme olanağım olmuştu. Müthiş keyifli bir gün geçirdiğimizi söyleyebilirim. Tarihi İnkaya Çınarı altında önce gözleme yedik. Tereyağın tadını hissettiğimiz peynirli ve patatesli gözlemelerden sonra, tabaklar dolusu meyve yemenin mutluluğunu yaşadık. Yeşil Erik, kiraz, kayısı ve tabiî ki dut dolu tabakların kısa sürede boşalması lezzetin doğru adresinde olmamızdan kaynaklandı. Kara ve beyaz dutun tadına doyamayan misafirlerim, dut ziyafetine “bu ne lezzet” diye-diye  devam etmeyi sürdürdüler. Ardından demli birer bardak çay ve kahve faslı geldi tabii ki…

                BURSA’NIN İÇ TURİZM MERKEZLERİNDEN BİRİ OLMALI

                Daha sonra da İnkaya Köyünde bulunan ahşap el sanatları dükkanlarını gezmiştik.. Herkes kendine bir İnkaya hatırası satın almıştı. Çoğunluğu yaşlı köylü kadınların kurduğu açık pazarda satılan; dut, erik, kiraz, kayısı, zeytin, köy ekmeği, ıhlamur ve salça gibi doğal ürünlere de bir göz atmadan ve satın almadan geçemedik tabii ki…

                Kabaca hesaplamıştım. Yaklaşık 4 saat içinde İnkaya Köyü ticari mekanlarına toplam 2.000 TL para bıraktığımızı anladım. Tabiî ki bu gezi ve alışverişten, gurubumuzdaki herkes gibi bende çok memnun ayrıldığımı söyleyebilirim.

                Ama bu noktada bir gerçeğe de dikkat çekmeden geçmemek gerek...Tarihi, doğal ve lezzetli özellikleri ile ülkemizdeki birçok tarihi mekandan daha önde gelen İnkaya Köyü’ne gereken önemin verilmediğini de açıkça söyleyebilirim.

                Şırıl-şırıl akan suları, lezzetli yiyecekleri ve doğal güzellikleri ile, bu kent için bulunmaz bir turistik nimet olan İnkaya Köyü, yerli ve yabancı turistlere daha iyi tanıtılmalıdır. Köye ve tarihi çınara ait broşür ve kitapçıklar yapılmalı,yörenin özelliklerini içeren bilgiler turizm sanal ortamlarında da yer almalıdır.

                Bu köyün Bursa’nın iç turizm merkezlerinden biri olması için çaba harcanmasını, acilen köyün/çınarın tanıtım standının oluşturulmasını ve de sosyal medyada daha fazla tanıtılmasını öneriyorum. Tabii ki otopark sorununu da kökten çözerek…

                         TANITIM VE BİLGİLENDİRME ŞARTTIR ARTIK…

                Biliyoruz ki; Bursa bir tarih, doğa ve turizm kentidir.

                İnkaya Köyü ise; bu özelliklerin hepsini bünyesinde barındıran önemli bir turizm noktasıdır.

                Öyleyse niye tanıtamıyoruz bu güzelim mekanı…!

                Sadece bilenler, bilmeyenlere anlatıyor.

                O kadar…!

                Böyle olmamalı ama…Bu kentin turizm yöneticilerine düşen bir başka görev de:göz ardı edilen değerlere sahip çıkmak ve onları vizyona taşımaktır. Yoksa…Bursa turizmi: yıllık 300-400 bin yabancı turist sayısı ile hep dip yapar.

                Şimdiki gibi yani…

                Bunu aşmanın yolu: tanıtım ve bilgilendirme çalışmalarını kesintisiz sürdürmektir.

                4 Mevsim boyunca…Hem de hiç durmadan…

ÖZLÜ SÖZLER: Bir liderin en önemli yeteneği; ümitleri canlı tutmak olmalıdır. (John W.GARDNER)

                   DUT İHRACATI 5,2 MİLYON DOLAR..!

                Halk arasında dutun “doğal bir antibiyotik” olarak anıldığına sıklıkla tanık olmuşuzdur sizde benim gibi...Evet tabii ki bir antioksidan kaynağı olan dut, sayısız faydası ile insan sağlığı için vazgeçilmez bir besindir.

                Özellikle kurutulduğu zaman sağlık anlamındaki faydasının 2 katına çıktığı da bilinmektedir. Mayıs ve Haziran aylarında orta çıkan dut; beyaz ve kara renkli çeşitleri ile damak tadına hitap eden bir meyve olmuştur hep…Şu anda çarşı ve pazarlarda; kilosu 30-40 TL’den satılmaya başlanan dut çeşitlerinin tadına bakmanın zamanı geldi/geliyor.

                 Bu arada bu gözde meyvenin üretim ve ihracat miktarlarını da yazmak gerektiğini biliyorum.2020 Yılı istatistiklerine göre:44 ülkeye 1.325 ton miktarında kuru dut ihraç edildiğini ve bu dış satımdan 5,2 milyon dolar gelir elde edildiğini öğrendim yaptığım küçük bir bilgisayar araştırması ile…

                Toplam 160 bin dut ağacına sahip Malatya’dan; Hollanda, ABD ve Almanya’ya yapılan kuru dut ihracatının giderek artacağını da belirtiyor bölgenin ihracatçı firma yetkilileri…

                 Yani; dut lezzeti kadar ihracat potansiyeli ile de göz kamaştırıyor artık…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.