Hava Durumu

PARANIN YEŞİLİ, DOĞA’NIN YEŞİLİNİ Mİ SATIN ALACAK..?

Yazının Giriş Tarihi: 07.05.2024 15:12
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.05.2024 15:12

İnanılmaz çelişkiler yaşadığımız günlerdeyiz işte…Tüm dünyayı çepeçevre saran siyasi

istikrarsızlıklar, Gazze ve Ukrayna’da yaşanan bölgesel savaşlar ve pandemi sonrası küresel ekonomik kriz günlerinde; bizi kendimize getirecek güzellikler arıyoruz durmadan…

Ama hep hayal kırıklıkları ile karşılaşıyoruz her yanda…

Bunlardan biri de; tabii ki ekolojik ayrıntılar içeriyor. Ülkemizde ve yaşadığımız kentte her geçen gün daha da çoğalan çevre sorunları, zaman-zaman geçit vermeyen dağ görüntülerine bile ulaşıyor. İşte bu çevresel sıkıntılar, ülkemizde ve yaşadığımız kentte gelişmiş dünya ülkelerine oranla bir umursamazlık sendromuna da dönüşürken, geleceğe dair kaygılarında artmasına yol açıyor.

İşte tam da bugünlerde Bursa’da herkesin kafasını karıştıran bir durumla karşı karşıyayız. Kestel merkezli bir sanayi bölgesi oluşumu haberleri, tarımsal kaynaklarımızın nasıl yok edildiğini/edileceğini gösterecek bir noktayı işaret ediyor.

Önce ben, önce para” mantalitesinin bir ürünü olarak gösterilebilecek bu yeni sanayi bölgesi oluşumu, adeta bir  “oldu-bittiye getirilerek” Bursa kamuoyunun gündeminden

kaçırılmaya çalışılsa da, güneş hiçbir zaman balçıkla sıvanmıyor.

Verimli tarım alanlarına İleri Teknoloji OSB’si kurmak hangi mantığa hitap etmektedir ki..?

Biliyoruz ki…Hızlı nüfus artışından-çarpık kentleşmeye, şehir içi trafik karmaşasından -sağlıksız sanayileşmeye dek oldukça değişik boyutlarda karşımıza çıkan “doğanın insan eliyle yok edilmesi gerçeği”, her geçen gün yaşantılarımızdan da bir şeyler alıp götürüyor. Geriye kirletilmiş bir çevre, yok edilmiş yeşil alanlar ve talan edilmiş bir gelecek kalıyor.

Paranın yeşilini tercih ede-ede, doğanın yeşilinin yok olmasına sessiz ve duyarsız kalmak işimize mi geliyor yoksa..?                               

           ÇEVRECİLİK İLE İKİYÜZLÜLÜK BİR ARADA OLUR MU..?

Çok eskiden insanlar yaşamak için doğa ile savaşırken, şimdi doğa insanlara karşı bir yaşam mücadelesi veriyor. Doğayı korumak, aslında geleceği korumakla eşdeğer bir kavram...Ama insanların bunu kabullenmesi çok zaman alacak galiba...

Paranın yeşilini, doğanın yeşiline tercih eden bunca tanıdık insan varken, her yıl kutlanan Çevre Günleri ve Haftalarının da çok önemi olmuyor ne yazık ki…

Yani…Çevrecilik ile ikiyüzlülük bir arada olmuyor.

Sanayi toplumu olma yolunda hızla ilerlediği söylenen Türkiye’de ne yazıktır ki çevre koruma konusunda kaplumbağa adımları ile gidiliyor. Yeşil Bursa’nın grileşmesine yol açan düşünce sığlığı da, işte bu çelişkili adımlar nedeniyle oluştu. Eskiden yeşil-mavi karışımı akan derelerimiz katran karası akmaya, üstelik pis de kokmaya başladı.

Yıllardır Bursa’da ısıtılıp-ısıtılıp tekrar gündeme getirilen Nilüfer Çayı’nı kurtarma projeleri de kısa sürede unutulup gidiyor.

Peki…Şimdi sadece adı YEŞİL kalmış Bursa’da, Nilüfer Çayı’nı kim kurtaracak..?

Bu bile belli değil…

Ya kentimizdeki sanayi bölgelerindeki doluluk yüzde 65 olmasına rağmen, verimli tarım alanlarına yeni OSB’ler oluşturmak Bursa’nın geleceğini ipotek altına almak değil midir..?

Bu soruyu sormanın da tam zamanıdır . Çünkü; yarın artık bugündür.

                  PARAN VARSA DOĞAYI KİRLETEBİLİRSİN MANTIĞI..!

İşte bu noktada paranın yeşili ile doğanın yeşilinin sorgulanması gerekiyor ama nerede bu özeleştiri mekanizması… Nerede kendisiyle barışık insanlar ve bürokratlar..?

Her geçen gün, her şey para ile özdeşleşmeye başladı. Paranın gücü, her şeyin önüne geçti.

Paran varsa, doğayı bile kirletebiliyorsun bu ülkedeFabrikanın tüm pisliğini salıyorsun derelere gece vakti…Ansızın…Sonra da o derelerin zehirli suyu ile sulanmış marulları, maydanozları tüketiyorsun evindeki diyet sofralarında…

Böyle bir duyarsızlık ortamında; çevrenin Ç’sini bile söylemek, birçok kişi için anlamsız bir ayrıntı olabiliyor.

Fakat çocuklarımız ve gençlerimizden umutluyum ben...Aslında; bir ağaca bile çıkmadan, oradan meyve koparmadan büyüyen çocuklarımız; zamanla doğal yapının gerçeğine vararak çevrenin gönüllü korumacısı olacaklardır.

Ama…O zamana kadar doğal  bir  çevre de kalırsa tabii ki..!

------------------------------------------------------------------------------------------------------------

ÖZLÜ SÖZLER: Ekonominin doğadan daha önemli olduğunu düşünenler, paralarını sayarken nefeslerini tutmayı bir denesinler bakalım..(Dr. Guy Mc PHERSON)

------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 

      KESTEL SOĞUKSU OSB’YE SİVİLAY TEPKİSİ..!

Adeta yangından mal kaçırırcasına bir anda ortaya çıkan yeni OSB oluşumu, kentimizdeki vatandaşlarımız kadar sivil toplum kuruluşlarını da rahatsız etti.

İnşaat Mühendisleri Odası yaptığı bir açıklama ile; Kestel Soğuksu İleri Teknoloji OSB  kuruluşuna itirazlarını kamuoyu ile paylaştı.

Atatürkçü Düşünce Derneği’ de konuyu ayrıntılı bir raporla gündeme taşıyarak: ”Bursa’nın tarım alanlarının katledilmesine” karşı net bir duruş sergiledi.

                                 NEYİN İLERİ TEKNOLOJİSİ Kİ..?

Bu konudaki en bilinçli ve gerçekçi eleştiri Bursa Sivil Toplum Derneği’nden (SİVİLAY) geldi. SİVİLAY Başkanı Okan Aras yaptığı yazılı açıklamada; ranta dayalı sanayi bölgesi yatırımlarına karşı olduklarını belirterek şu tarihi açıklamayı yaptı. ”Yok artık diyeceğimiz bir süreci yaşıyoruz. Bursa’da ha babam-de babam diyen ve rant peşinde koşan bir zihniyet var. Kestel Soğuksu’da kurulması planlanan yeni İleri Teknoloji OSB, kentimizin katili olur. Evet bu bir katliamdır. Bursa’da akademik odalar, STK’lar ve belediyelerden görüş ve bilgi almadan kurulacak yeni bir OSB var ve biz bunu asla kabul etmiyoruz. Kentimizin batı yakasında bitmemiş sanayi bölgeleri var. Şimdi aynı oyun Bursa’nın doğusunda da oynanmak isteniyor” dedi.

Yaklaşık 465 futbol sahası büyüklüğünde olması planlanan Kestel Soğuksu İleri Teknoloji OSB’si hepimizin bildiği gibi 1.sınıf tarım arazileri üzerine kurulacak. Kestel’de zaten 4 adet sanayi bölgesi bulunuyor.

Eğer bölgeye bu 5.sanayi bölgesi kurulursa; yaşadığımız bu güzel kente yeni bir çevre darbesi daha vurulur ve “Bursa’ya bu kötülüğü yapanları” bu kent hiçbir zaman affetmez.

Bu nedenle…Son sözümüz rantçılara gelsin.

Bırakınız Bursa’nın yakasını…

Birazcık yeşil kalsın bu kent..!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.