SAĞLIKLI VE GÜVENLİ GIDA; EVRENSEL BİR HAKTIR ASLINDA…!
Yazının Giriş Tarihi: 21.09.2023 16:50
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.09.2023 16:50
Temiz, taze ve güvenli gıda üretimi talebi, bu ülkedeki tüm tüketicilerin evrensel bir hakkıdır.
Öyle değil mi…?
Ama son günlerde bu konuda yaşanan sıkıntılar, bu hakka uygun olmayan bazı sorunların var olduğunu gözler önüne seriyor.
Bal satıcılarının yaptığı sahtekarlıklar daha çözüme kavuşmadan ve kamuoyu tam olarak aydınlatılmadan, şimdi de zeytinyağı üretimi ile ilgili sorunlar gündeme geldi.
Zeytinyağı fiyatları son dönemde hem çok pahalılandı, hem de işin içine başka tür yağlarla karıştırılmış zeytinyağı çeşitleri çıktı. Sahtekarlığın sınırı yok yani...
Yeni sıkım sızma zeytinyağı 300 TL oldu. Ama piyasada 100-120 TL’den satılan zeytinyağları da var. Hangisi sağlıklı, hangisi güvenli acaba..?
Aradaki fiyat farkı çok…Marketlerde satılan zeytinyağın litresi de 210-220 TL civarı…
Hangi fiyat doğru..? Kaliteli zeytinyağı fiyatı kaç olmalı..?
Bu 2 sorunun cevabını vatandaş cevaplayamıyor.
İlgililer ve görüşleri de sahada yok zaten..!
Bal ve zeytinyağı dışında yumurtada da sorunlar var artık…
Tavuk kakasına bulanmış yumurtalar, organik görünsün diye sepetlerde sunuluyor tüketicilere…Aşırı sıcaklarda iyi korunmamış yumurtalar da bozuk içeriği ile risk yaşatıyorlar birçok insana…
Yaz mevsiminde tavuk eti ve yumurta nedenli yüzlerce zehirlenme vakası yaşandı bu ülkede…Ne yiyeceğimizi şaşırdık aslında…
Vatandaş son yüksek zamlardan sonra bu tür ürünleri almakta zorlanıyor aslında ama alanlar da ucu açık fiyatlarla kazıklanıyor.
Demek ki…Biz bu ülkede bu zamana kadar…
Kim bilir neler yedik, neler içtik…?
Hangi hastalık risklerine maruz kaldık…?
Kim bilir…?
Bunu zamanla anlayacağız.
Ama yakın geçmişte yaygın medyada yayınlanan ve oldukça fazla tıklanan bir yorum kafamı çok kurcalıyor. Bir onkoloji hekiminin tavuk üretimi ile ilgili anlattıkları, yaşadığımız ülkede insan hayatına verilen önemi ortaya döküyor galiba…
Bir kez daha okuyalım aşağıdaki bu yorumu isterseniz. İddialar hiç de iç açıcı değil…
CAN SIKICI BİR DURUM İDDİASI…!
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Yavuz Dizdar, yaygın medya gazetelerinin birinde yayınlanan bir röportajında; ülkemizdeki riskli gıdalarınkansere giden yolculuğuna dair oldukça cesur şeyler söylemişti.
Şimdi onun görüşlerinin bir bölümünü bu yazımda sizlerle de paylaşmak istiyorum. Yorum katmadan paylaşıyorum bu açıklamayı…
Dr. Yavuz Dizdar: ”Biliyorum canınız sıkılacak, yüreğiniz kabaracak ve üzüleceksiniz ama gerçekleri de öğrenmeniz lazım” diyerek başladığı bir röportajda her gün sağlıklı olduğu için tükettiğimiz bir gıdanın bizi nerelere sürükleyebileceğini söyle anlatmıştı: ”Daha yumurtadan çıkar çıkmaz civcivlere antibiyotik veriliyor. Hayvanların kemikleri gelişmesin ve yalnızca et yapsın diye bu tavuklar tarladaki patatesler gibi hiç kıpırdamadan tutulur. Öylesine alışıyorlar ki bu hayata, bıraksanız bile kıpırdamıyorlar. Onları elinize aldığınız aman kemikleri kırılıyor. Bu inanılmaz bir vicdansızlıktır. Sonra görüyoruz ki; her gün gencecik bir kadın meme kanserine yakalanıyor. Büyük bir olasılıkla; daha sağlıklı diye sık-sık tavuk yiyen bir hanımdır o …”
Bu doktor iddiasında da görüldüğü gibi; kim bilir bilmeden, yanlış bilerek veya bazen de bile-bile neler tüketiyoruz yaşadığımız bu ülkede…
Ve yaşadığımız bu kentte…!
GIDA TÜKETİMİNDE BİR ÜTOPYA..!
Oldukça sıcak geçen ve sıcaklık rekorları kırılan bir yaz mevsimi yaşadık bu yıl…
Bir meşrubat büfesinin önünde saatlerce güneş altında kalmış birçok pet şişe içindeki suyu bilmeden tükettik yine…
Ekmek içi paket döner aldığımızda; o etin dakikalarca yoğun LPG ateşine maruz kaldığını görmeden afiyetle yedik belki de…
Artık kış geliyor. Çabuk olgunlaşması için kimyasala maruz bırakılan muzları ve armutları hiç hesaba katmadan iştahla mideye indireceğiz çoğunlukla…
Ama bu yaptıklarımız, bir gün bize hastalık olarak geri dönecektir.
İşte o zaman anlayacağız pabucun pahalı olduğunu ama geç kalacağız galiba…
Ama insan inanmak istiyor bir ütopyaya…
Birçok gelişmiş ülkede olduğu gibi ülkemizde de sağlıklı, güvenli ve temiz gıdalar tüketebiliriz .
Ütopya ya bu..!
Yediğimiz-içtiğimiz sağlıksız gıdaların sorumluları bulunur bundan böyle…!
Ülser, kanser, alerji gibi temel hastalıklara yol açan tüm riskli gıdalar yok edilir ve Türkiye’de de artık insanların sorunlu gördüğü gıdaları tahlil ettirebileceği bağımsız-güvenliTüketici Laboratuarları kurulur. Herkes şüphe duyduğu gıdayı tahlil ettirir bedavaya…
Avrupa’daki gibi…!
Bizde de sağlıklı ve güvenli gıda tüketimi, evrensel bir hak olarak bilinir ve tanınır bir gün…
Umarım…
Fahiş fiyatlarla kazıklanma korkusu hissetmeden bir şeyler alabiliriz hepimiz çarşıdan-pazardan ve marketlerden…
Özlü sözler: Çok çalışın. Hedeflerinize ulaşmak için gayret gösterin. Ancak bunu aileniz, sağlığınız ve dostlarınız pahasına yapmayın. Bu çeşit gözden çıkarmalara ve bunun getireceği strese değecek hiçbir şey yoktur. (Jim DORNAN)
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
BİNAY KAZAN
SAĞLIKLI VE GÜVENLİ GIDA; EVRENSEL BİR HAKTIR ASLINDA…!
Temiz, taze ve güvenli gıda üretimi talebi, bu ülkedeki tüm tüketicilerin evrensel bir hakkıdır.
Öyle değil mi…?
Ama son günlerde bu konuda yaşanan sıkıntılar, bu hakka uygun olmayan bazı sorunların var olduğunu gözler önüne seriyor.
Bal satıcılarının yaptığı sahtekarlıklar daha çözüme kavuşmadan ve kamuoyu tam olarak aydınlatılmadan, şimdi de zeytinyağı üretimi ile ilgili sorunlar gündeme geldi.
Zeytinyağı fiyatları son dönemde hem çok pahalılandı, hem de işin içine başka tür yağlarla karıştırılmış zeytinyağı çeşitleri çıktı. Sahtekarlığın sınırı yok yani...
Yeni sıkım sızma zeytinyağı 300 TL oldu. Ama piyasada 100-120 TL’den satılan zeytinyağları da var. Hangisi sağlıklı, hangisi güvenli acaba..?
Aradaki fiyat farkı çok…Marketlerde satılan zeytinyağın litresi de 210-220 TL civarı…
Hangi fiyat doğru..? Kaliteli zeytinyağı fiyatı kaç olmalı..?
Bu 2 sorunun cevabını vatandaş cevaplayamıyor.
İlgililer ve görüşleri de sahada yok zaten..!
Bal ve zeytinyağı dışında yumurtada da sorunlar var artık…
Tavuk kakasına bulanmış yumurtalar, organik görünsün diye sepetlerde sunuluyor tüketicilere…Aşırı sıcaklarda iyi korunmamış yumurtalar da bozuk içeriği ile risk yaşatıyorlar birçok insana…
Yaz mevsiminde tavuk eti ve yumurta nedenli yüzlerce zehirlenme vakası yaşandı bu ülkede…Ne yiyeceğimizi şaşırdık aslında…
Vatandaş son yüksek zamlardan sonra bu tür ürünleri almakta zorlanıyor aslında ama alanlar da ucu açık fiyatlarla kazıklanıyor.
Demek ki…Biz bu ülkede bu zamana kadar…
Kim bilir neler yedik, neler içtik…?
Hangi hastalık risklerine maruz kaldık…?
Kim bilir…?
Bunu zamanla anlayacağız.
Ama yakın geçmişte yaygın medyada yayınlanan ve oldukça fazla tıklanan bir yorum kafamı çok kurcalıyor. Bir onkoloji hekiminin tavuk üretimi ile ilgili anlattıkları, yaşadığımız ülkede insan hayatına verilen önemi ortaya döküyor galiba…
Bir kez daha okuyalım aşağıdaki bu yorumu isterseniz. İddialar hiç de iç açıcı değil…
CAN SIKICI BİR DURUM İDDİASI…!
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Yavuz Dizdar, yaygın medya gazetelerinin birinde yayınlanan bir röportajında; ülkemizdeki riskli gıdaların kansere giden yolculuğuna dair oldukça cesur şeyler söylemişti.
Şimdi onun görüşlerinin bir bölümünü bu yazımda sizlerle de paylaşmak istiyorum. Yorum katmadan paylaşıyorum bu açıklamayı…
Dr. Yavuz Dizdar: ”Biliyorum canınız sıkılacak, yüreğiniz kabaracak ve üzüleceksiniz ama gerçekleri de öğrenmeniz lazım” diyerek başladığı bir röportajda her gün sağlıklı olduğu için tükettiğimiz bir gıdanın bizi nerelere sürükleyebileceğini söyle anlatmıştı: ”Daha yumurtadan çıkar çıkmaz civcivlere antibiyotik veriliyor. Hayvanların kemikleri gelişmesin ve yalnızca et yapsın diye bu tavuklar tarladaki patatesler gibi hiç kıpırdamadan tutulur. Öylesine alışıyorlar ki bu hayata, bıraksanız bile kıpırdamıyorlar. Onları elinize aldığınız aman kemikleri kırılıyor. Bu inanılmaz bir vicdansızlıktır. Sonra görüyoruz ki; her gün gencecik bir kadın meme kanserine yakalanıyor. Büyük bir olasılıkla; daha sağlıklı diye sık-sık tavuk yiyen bir hanımdır o …”
Bu doktor iddiasında da görüldüğü gibi; kim bilir bilmeden, yanlış bilerek veya bazen de bile-bile neler tüketiyoruz yaşadığımız bu ülkede…
Ve yaşadığımız bu kentte…!
GIDA TÜKETİMİNDE BİR ÜTOPYA..!
Oldukça sıcak geçen ve sıcaklık rekorları kırılan bir yaz mevsimi yaşadık bu yıl…
Bir meşrubat büfesinin önünde saatlerce güneş altında kalmış birçok pet şişe içindeki suyu bilmeden tükettik yine…
Ekmek içi paket döner aldığımızda; o etin dakikalarca yoğun LPG ateşine maruz kaldığını görmeden afiyetle yedik belki de…
Artık kış geliyor. Çabuk olgunlaşması için kimyasala maruz bırakılan muzları ve armutları hiç hesaba katmadan iştahla mideye indireceğiz çoğunlukla…
Ama bu yaptıklarımız, bir gün bize hastalık olarak geri dönecektir.
İşte o zaman anlayacağız pabucun pahalı olduğunu ama geç kalacağız galiba…
Ama insan inanmak istiyor bir ütopyaya…
Birçok gelişmiş ülkede olduğu gibi ülkemizde de sağlıklı, güvenli ve temiz gıdalar tüketebiliriz .
Ütopya ya bu..!
Yediğimiz-içtiğimiz sağlıksız gıdaların sorumluları bulunur bundan böyle…!
Ülser, kanser, alerji gibi temel hastalıklara yol açan tüm riskli gıdalar yok edilir ve Türkiye’de de artık insanların sorunlu gördüğü gıdaları tahlil ettirebileceği bağımsız-güvenli Tüketici Laboratuarları kurulur. Herkes şüphe duyduğu gıdayı tahlil ettirir bedavaya…
Avrupa’daki gibi…!
Bizde de sağlıklı ve güvenli gıda tüketimi, evrensel bir hak olarak bilinir ve tanınır bir gün…
Umarım…
Fahiş fiyatlarla kazıklanma korkusu hissetmeden bir şeyler alabiliriz hepimiz çarşıdan-pazardan ve marketlerden…
Kim bilir…Belki bir gün olur bizde de…
İnsanlar zehirlenmez tavuklu pilavlardan, revanilerden….
Özlü sözler: Çok çalışın. Hedeflerinize ulaşmak için gayret gösterin. Ancak bunu aileniz, sağlığınız ve dostlarınız pahasına yapmayın. Bu çeşit gözden çıkarmalara ve bunun getireceği strese değecek hiçbir şey yoktur. (Jim DORNAN)