Formula 1’de sezon, bu hafta sonu gerçekleştirilecek Abu Dhabi Grand Prix’i ile son bulacak. Geçen seneye kıyasla pek de heyecanlı sayılmayacak bir hafta sonu bizleri beklese de sezonun son yarışı birçok vedaya sahne olacak. Önümüzdeki sezon Sebastian Vettel, Daniel Ricciardo ve Nicholas Latifi seneye gridde yer almayacak. Ayrıca bir efsanenin kanından gelen Mick Schumacher’in durumu ise belirsizliğini koruyor.

Bu vedalardan en çok yankı uyandıranı Sebastian Vettel’in emekliye ayrılıyor olması. Çocukluğumda bana Formula 1 izleten tabi ki Michael Schumacher’di. Ama üniversite yıllarımda bana bu sporu tamamen sevdiren kişi Seb olmuştu. Bugün Verstappen ile bu sevgi ise tutkuya dönüştü. Beni üzen veda dolayısıyla Seb’in kariyerine bir göz atmak, bir efsaneye saygı duruşunda bulunmak isterim. Formula 1’de iz bırakan Vettel, Multi21 olayından “Save the bees” serüvenine evrilen kariyerine 4 Dünya Şampiyonluğu sığdırdı. Belki de kırılması en güç rekorlardan biri olan “En Genç Dünya Şampiyonu” unvanına sahip olan Vettel’i pist dışında da LGBTQ hakları, iklim değişikliği gibi konulardaki net duruşu ile de hatırlayacağız. Piste girdiği andan itibaren dikkatleri üzerine çeken Vettel, ilk şampiyonluğunu 2010 yılında sezonun son yarışında liderin 15 puan gerisinden gelerek kazanmıştı. Daha Vettel şampiyonluğa ambargo koyarak 2010, 2011, 2012 ve 2013 yıllarında da şampiyon olmayı başardı. Şampiyon pilotun kariyerindeki en büyük kırılma anı ise çocukluk hayali olan kırmızı arabaya binmesi oldu. Görkemli Red Bull kariyerinden sonra 2015 yılında Ferrari’ye geçmesiyle işler pek Seb’in hayalindeki gibi devam etmedi. Takım içinde yaşadığı sorunlar ve pistte yaşadığı şansızlıklar Vettel’in “kırmızı sevgisini” azalttı. Belki de veda videosundaki “En sevdiğim renk mavi” açıklaması farklı olabilirdi. Kariyerine bakıldığında en dramatik anı seçmekte sanırım hiçbirimiz zorlanmayız. Kendi evinde seyircisi önünde 2018 yılında yaşadığı kaza hala yarış severlerin en ikonik saydığı anlardan birisidir. Tabi Serhan Acar’ın “Sebastian Vettel bariyerlerde” anlatımıyla olay daha da ikonikleşmiştir. O olay yaşanmasa Alman pilotun kariyerinin çok daha görkemli olacağı görüşündeyim. Çok sevdiği kırmızı arabasıyla bir şampiyonluk görmesini isterdim.  Ama maalesef yaşadığı takım içi sorunlar sonrası hayranı olduğu takım ile 2020 yılında yollarını ayırdı. Daha sonra gittiği Aston Martin ise ona hiçbir zaman rekabetçi bir araç sağlayamadı. Şampiyon pilot kariyerinin büyük bölümünde doğru yerde bulunamadı. Buna rağmen gittiği her takımda ve sürdüğü her araçta yeteneklerini bizlere gösterdi.

Yağmur altındaki efsane sürüşler, Webber ile yaşanan takım içi çekişmeler, Kanada’da FIA’ya yaptığın protesto, şampiyonluklar, işaret parmağınla yaptığın sevinç ve daha niceleri. Her şey için teşekkürler Seb. Bu hafta sonu biz Vettel hayranları için zor olacak ama unutmayalım “Hala kazanılabilecek bir yarış var.”